hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

 
 
Seçenekler Stil
Alt 10. October 2014, 10:17 PM   #8
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Manas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Araştırma yapmadığım yada konu hakkında bilgim olmadığını ne biliyorsun.Senin içini benim içini yok.Yada neye inandığımızın.Yapılan mikrobiyolojik araştırmalar böyle olduğunu söylüyor.Sen söyleyene kadarda ben sterili içki markası sanıyordum.Aşağıdaki araştırmaya bir önem vermiyorsan parmağın yara olduğunda üzerine işeyebilirsin.

İdrarın steril, yani bakterilerden arınmış olduğuna dair genel kabul, yeni bir araştırmayla yanlışlandı ve bu düşüncenin bir mit olduğu anlaşıldı. Evet, havuza ya da denize çiş yapılsa bile idrarın temiz olmasından ötürü kişilere zarar vermeyeceğini ileri süren iddia aslında tamamen hatalı. Daha yaygın bir şekilde, acil durumlarda bir yaranın üzerine idrar dökmenin yarayı steril hale getireceği veya zor durumlarda idrar içmenin sorun olmadığı iddiaları da tamamen yanlış.


Chicago'da bulunan Loyola Üniversitesi'nden araştırmacıların 18 Mayıs 2014'te Boston'da düzenlenen Amerikan Mikrobiyoloji Cemiyeti toplantısında sunduğu rapor, idrarımız içerisinde de bakterilerin yaşadığını gösterdi. Hatta idrarımız içerisinde yaşayan bazı bakterilerin çeşitli idrar kesesi hastalıklarıyla ilişkili olabileceği bile ortaya kondu. Bu hastalıkların, bu keşiften önce mikroplardan değil, nöromasküler sorunlardan kaynaklandığı düşünülüyordu. Loyola Üniversitesi'nde bir doktora öğrencisi olan Evann Hilt, şöyle söylüyor:

"İdrar hakkında bildiğimiz her şeyi gözden geçirmemiz gerekiyor."

Yıllar boyunca doktorlar, idrarın steril olduğunu düşündüler. Hilt'in söylediğine göre bu mit günümüzden 50 yıl öncesine, böbrek enfeksiyonlarıyla ilgili görüntüleme yöntemlerinin 1950'lerde Edward Kass tarafından keşfine kadar gidiyor. Bu test öylesine kolay ve hızlıydı ki, kısa sürede idrar kesesi enfeksiyonlarını görüntülemek için de kullanılmaya başlandı. Ancak bu test, açık havada, 35 santigrat derecede, 24 saat boyunca bekleyen az miktarda idrar içerisindeki bakterilerin yetiştirilmesine dayanıyordu. Bu işlem sonucunda eğer ki idrar örneğinin her 1 mililitresinde 100.000'den daha az sayıda bakteri kolonisi oluşturabilecek küme bulunuyorsa, idrar steril demekti. Ancak günümüzde anlaşılan o ki, Kass tarafından belirlenen bu standart koşullar, tüm bakterilerin gözlenmesi için yeterli değil.

Hilt ve arkadaşları sağlıklı bir insanın idrarında bakteri olabileceğinden şüpheleniyorlardı, çünkü Loyola Üniversitesi'ndeki bir başka araştırma ekibi tarafından daha önceden yapılan araştırmalarda, bu tür sağlıklı bireylerin idrarında bakteri DNA'sı bulunmuştu. Nisan 2012'de Clinical Microbiology dergisinde yayımlanan bu araştırma, bakterilerin canlı olarak idrarda bulunabileceğini kanıtlayamamıştı.

Bu gizemi çözmek için araştırmacılar bir kateter yardımıyla aldıkları bakterileri çeşitli maddeler üzerinde, çeşitli şartlar altında yetiştirdiler. Örneğin oksijensiz ortamda veya daha yoğun karbondioksit bulunan ortamda... Eğer ki daha önceden yapılan test güneşli bir günde toprağa sadece 1 tohum atarak bitki üretmeyi ummak ise, yeni araştırma çok çeşitli topraklara ve çok çeşitli ortamlara 100'er tohum ekmek ve bundan bitki üretmeye çalışmak gibiydi. Ayrıca bu yeni araştırmada bakterilere üremek için 24 değil, 48 saat süre tanındı.

Araştırmanın sonucu açık ve netti: sağlıklı bireylerin idrarında, daha önceden tespit edilememiş çok sayıda bakteri yaşıyordu. Bu bakterilerin daha önceden keşfedilememesinin çok basit bir nedeni vardı: daha önce araştırmacılar hiç bu kadar detaylı bakmamışlardı. Sağlıklı insanların %70'inden fazlasının idrarında, en az 33 farklı bakteri cinsi yaşıyordu. Bazı hastalıklara sahip bireylerin idrarlarında bu sayı 77 cinse kadar çıkıyordu!

Bu araştırmada bir klinikte bulunan hastalardan alınan örnekler de kullanıldı. Örneğin hastalardan birinde "fazla aktif idrar kesesi" durumu bulunuyordu. Yani hastanın aniden ve çok sık olarak çişini yapması gerekiyordu. Bu hastalığa sahip bireylerde, belli tür bakteriler sayıca daha fazla bulunuyorlardı. Bu da, bu mikropların söz konusu hastalıkta rol oynayabileceğini düşündürüyor. Hilt şöyle söylüyor:

"Bu bakteri sayısındaki fazlalığın fazla aktif bir idrar kesesine sahip olmanın nedeni mi, yoksa sonucu mu olduğundan emin değiliz. Ancak şu bir gerçek ki, kadınların %15'inde fazla aktif idrar kesesi sorunu var ve bu hastalara uygulanan, kas ve sinir sistemini hedef alan ilaçlar sadece %50'sinde işe yarıyor."

Her ne kadar denek olarak kullanılan kişilerin hiçbirinde idrar yolu hastalıkları bulunmuyor olsa da, idrar içerisinde yaşadığı keşfedilen bakteriler arasında, kimi zaman alt idrar yolu hastalıklarından sorumlu olan Actinobaculum schaalii türü de bulunuyor. İdrar içerisinde yaşayan bir diğer bakteri türü ise Aerococcus urinae. Bu tür, özellikle yaşlı bireylerde idrar ve kalp hastalıklarına neden oluyor. Tıp araştırmacıları, insan mikrobiyomunu, yani insan vücudunda yaşayan bakterileri çalışmaktan büyük bir heyecan duyuyor. Hilt bunu şöyle anlatıyor:

"Kimin iyi, kimin kötü olduğunu bilmek istiyoruz. Ayrıca birbirleriyle ve bulundukları konak canlıyla nasıl etkileşime geçtikleri bizi oldukça ilgilendiriyor."

Bu önemli, çünkü enfeksiyonlara nasıl yaklaşacağımızı belirleyen bu bilgiler. Örneğin idrar içerisindeki bakterilerin hangilerinin iyi, hangilerinin kötü olduğunu tespit etmek, bu bakterilerden kaynaklı enfeksiyonlarla mücadele etmemizde büyük role sahip. Bu sebeple idrarın içerisinde bakterilerin yaşayabildiğinin keşfi, çok büyük bir önem arz ediyor.

Şu anda, insanın bakterilerden arınmış, steril olan herhangi bir bölgesi olup olmadığı bilinmiyor. Daha önceden buna aday 3 bölge vardı: ana karnındaki bebeğin plasentası, beyin ve idrar. Plasenta içerisinde bakterilerin yaşamadığı iddiası daha önce çürütülmüş; hatta bebeklerin sindirim kanalı içerisinde belli sayıda bakteriyle doğduğu gösterilmişti. Beyinde de bakterilerin yaşayabildiği, hatta toprakta yaşayan bazı bakterilerin beynimiz içerisinde bulunduğu gösterildi. Böylelikle üçüncü ve son aday olan idrarın steril olduğu iddiası da çürütülmüş oldu.

Dolayısıyla bir dahaki sefere bir yerinizi kestiğinizde, yanınızda temiz su bulunmuyorsa üzerine idrar dökmeyi denemeyin. Bırakın kanınız aksın ve yaranın etrafını, mikroplarla mücadele edebilecek beyaz kan hücrelerine bulasın. Böylece enfeksiyon kapma şansınız daha düşük olacaktır (tabii yaranız deliler gibi kanamıyorsa; bu başka bir hikaye).

Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)

Kaynaklar ve İleri Okuma:
ASM 2014
Journal of Clinical Microbiology
The Journal of Infectious Diseases
Frontiers in Cellular and Infection Microbiology
Research in Microbiology
PLoS One
ScienceNews
LiveScience
Are you microbiologist or doctor????

Sağlıklı bir insanda böbrekler, ureter, idrar kesesi ve uretramn büyük bir kısmı bakteri yönünden steril bir bölgedir. Gerek kadınlarda ve gerekse erkeklerde uretra, orifîsten itibaren 1.5-2 cm. içeriye kadar bir bakteri florası ihtiva etmektedir. Normalde, yukarıdaki steril bölgelerden gelen idrar, uretramn bu bölgesinden geçerken daima az veya çok kontamine olmaktadır. Ancak sağlıklı bir kimsedeki bu kontaminasyon belirli bir bakteri sayısını geçmemektedir. Üriner sistemin ve idrarın bu özelliği göz önüne alınarak, mikrobiyolojik incelemeler için idrar örneği alınmadan evvel, idrar alınırken, laboratuara gönderilmesinde, besiyerlerine ekilmesinde ve sonuçların değerlendirilmesinde, biraz sonra açıkîıyac ağımız bazı kriterlere uyulması gerekmektedir.

İnsanlardaki üriner sistem infeksiyonlannın büyük çoğunluğu, uretra oriiîsinden giren bakterilerin oluşturduğu alttan gelişen infeksiyonlar şeklinde olmaktadır. Kadınlarda uretral orifisin, perine ve anuse anatomik olarak yakınlığı ve uretramn erkeklere oranla kısa olması nedeni ile bu tür alttan gelişen infeksiyonlar daha fazla oluşmaktadır.

Erkeklerde üriner sistem infeksiyonlanna 60 yaşlarına kadar az rastlanmakta fakat 60 yaşından sonra infeksiyon insidansı artmaktadır. Bu artışta prostat hipertrofilerinin rolü oldukça fazladır. Buna ilave olarak, tedavisi oldukça güçlük arzeden kronik prostatitler erkeklerdeki tekrarlıyan üriner infeksiyonlann başlıca nedenleridir.

Gerek kadınlarda ve gerekse erkeklerde idrar akımını güçleştiren anatomik engeller, taş ve tümör gibi oluşumlar, üriner infeksiyon gelişiminde, infeksiyonlann tekrarlamasında ve infeksiyonlann uzun süreli olmasındaki en önemli faktörlerdir.

Üriner sisteme uygulanan yabancı cisimler (kısa süreli dahi olsa kateterler veya diğer instrümantasyonlar) hastahanede oluşan üriner infeksiyonlann önde gelen sebepleri arasındadırlar. Üriner infeksiyonlann diğer bir oluşum şekli ise çok daha az miktarda rastlanan ve vücutta bulunan herhangi bir infeksiyon odağından, hematojen yolla gelen mikroorganizmaların oluşturduğu şekildir.

Gerek erkeklerde ve gerekse kadınlardaki üriner sistem infeksiyonlarında en çok görülen bakteri E.coli’dir. Herhangi organik bir lezyon veya instrümantasyon olmadan, bilhassa doğurganlık çağındaki kadınlarda meydana gelen üriner infeksiyonlann % 90’ındaki bakteriel etken E.coli’dir. Üriner sistem infeksiyonlannda etken olarak Klebsiella, Enterobacter, Proteus türleri, Pseudomonas, Enterokoklar ve daha az olarak da Staf. türleri, Acinetobacter, Citrobacter, Serratia, Alkaligenes ve Strp. pyogenes gibi mikroorganizmalan sıralayabiliriz. îmmün yetmezliği olan şahıslarda, sitotoksik ilaç alanlarda, kontrol edilemiyen diyabetik hastalarda ve uzun süreli antibiyotik tedavisine tabi tutulan hastalarda candida türü mantarlar ile meydana gelen üriner sistem infeksiyonlanna sıklıkla rastlanılmaktadır.

Bir veya daha fazla bakteri ihtiva eden miks infeksiyonlar genellikle prostatitli hastalarda, idrar akımının zorlandığı hallerde veya kateter uygulanan vakalarda görülmektedir.

Mikrobiyolojik incelemeler için idrar örneğinin alınmasında; sonda uygulanması, devamlı kateter taşıyan şahıslarda, sonda borusunun uretraya yakın bölümünden enjektörle İdrar alınması, suprapubik aspirasyon ve “mid slream” yani orta akım dediğimiz yöntemler kullanılır. Bunlardan ilk üçü, genellikle koopere olmayan hastalarda veya zorunlu olunduğu hallerde uygulanan yöntemlerdir.

Genel olarak idrar örneği almadan evvel, şahıslara idrar antiseptikleri ve antibiyotik gibi ilaçlar verilmemeli ve fazla miktarda su içirilmemelidir.

İdrar örneği almada, orta akım dediğimiz şekil, kooperasyon sağlanan tüm yatan ve poliklinik hastalarında uygulanan en yaygın yöntemdir. Bu yöntemde, hastaların bilmesi ve aydınlatılması gereken en önemli husus, idrar örneği alınmadan evvel yapılması gereken genital bölge temizliğidir. Zira genital bölge hijyen ve temizliğine özen göstermeyen şahıslardan alınan idrar örneklerinde, bilhasa kadınlarda çok sıklıkla 105 kriterinin üzerinde bakteri üremekte ve yanlış olarak üriner infeksiyon teşhisi konulmaktadır. Bu tür şahıslardan iyi bir temizlik yapıldıktan sonra alman idrar Örneklerinde infeksiyon bulunmadığı sık rastlanan olgulardandır. Temizlik için sabun ve su yeterlidir. Şahıslar evvela kendi ellerini iyice yıkayacaklar sonra, erkekler glans penisi ve orifisi, kadınlar genital bölgelerini, labiaları ve orifisi önden arkaya ve yukardan aşağıya doğru olmak üzere temizlemelidirler. Bu temizliğin hemen ardından işemeye başalayan şahıs, ilk baştaki ve sondaki idran değil işeme safhasının ortasındaki idrarı, mikrobiyolojik işlemler için steril bir tüpe veya steril ağzı geniş bir şişeye alacak (5-10 mi. olmak üzere) ve hemen kabın ağzını kapatacaktır. Alman idrar hiç bekletilmeden laboratuara intikal ettirilmelidir. Eğer bu mümkün değilse idrar belirli bir süre için buz dolabında bekletilmelidir.

Laboratuara gelen idrar örneği ya buz dolabında saklanmalı veya 1 saati geçmeyecek bir süre içinde hemen işleme alınmalıdır.

Laboratuarda yapılacak işlemler:

Bazı araştırıcıların üzerinde durdukları ve tavsiye ettikleri, kültür yapmadan evvel idrar örneğinin mikroskopik olarak incelenmesidir. Bunun için, santrifüj etmeden fakat iyice karıştırılan idrardan alınan bir damlanın lam üzerinde kurutulması, tespiti ve boyanmasından sonra immersion objektifi ile incelenmesi tavsiye edilir. Bu yöntemle her immersion alanında görülen bir veya daha fazla bakteri, 105sınınnı aştığı için üriner infeksiyon olarak değerlendirilir. Bu işlem, yükü fazla olmayan laboratuarlar için ve hekim muayenehaneleri için tavsiye edilebilir bir yöntemdir. Ancak çok fazla idrar kültürü yapan (80-100-120) bir laboratuarda, her preparatın hazırlanması, boyanması ve incelenmesi için en azından 4 dakika ayrılacak olsa, bir teknisyenin tüm mesai gününü kapsıyacağmdan, her laboratuar için pratik bir yöntem olmadığını belirtmek yerinde olur.

İdrar alındıktan sonra geçen süre çok önemli olduğu için, istek belgelerine idrar alındığı saat yazılmalıdır.

İdrar örneğinden yapılacak diğer işlem kültür yapmaktır.

Hemen her mikrobiyoloji laboratuarında kullanılan yöntem, pipet veya öze ile ekim yapmaktır. Ekim için kullanılan özeler kalibrasyonlan yapılmış fabrikasyon ürünleridir ve pahalıdırlar. Bundan ayrı olarak en azından ayda bir defa kalibrasyonlannm bozulup bozulmadığı, özel yöntemlerle kontrol edilmeleri gerekmektedir. İthal malı oldukları için teminleri güçlük arzeder. Bizim için en uygun olan 0.1 taksimatlı, 1 mi.İlk serolojik pipetlerdir.

Gelen idrar iyice karıştırıldıktan sonra her petri plağına (kanlı agar-EMB, Endo, MacConkey, vs) pipetle 0.1 mi. olmak üzere ekilir ve steril cam bir bagetle plağa yayılır.

Etüve konulan plaklar (35-37°C) 18-24 saatlik bir inkübasyondan sonra çıkarılarak koloni sayımlan yapılır. Her plakta sayılan koloni miktarı 10 ile çarpılarak mi.deki koloni miktarı olarak ifade edilir. Elde edilen değerlere göre, 0-10.000 arası koloni miktarı NORMAL, 10.000-100.000 arası ŞÜPHELİ, ve 100.000 ile yukarısı ÜRİNER İNFEKSİYON olarak kabul edilir. İnfeksiyon etkeni olarak kabul edilen mikroorganizmanın idantifıkasyon ve antibiyotik duyarlılık testleri de beraberce yürütülerek 48 saat içinde sonuca gidilir.

Sayısal olarak elde edilen sonuçların değerlendirilmesi şöyle yapılır; O-10.0O0/ml. NORMAL dediğimiz durumda bakteri cins veya tür olarak isim belirtilir, koloni sayısı bildirilerek rapor yazılır. Yapılacak başka bir işlem yoktur. Ancak, suprapubik aspirasyon veya sistoskopi esnasında veya ureterlerden alman materyeller için yukardaki kriter uygulanamaz. Burada az miktarda bakteri ürese dahi daima infeksiyon olarak kabul edilir. Bundan ayrı olarak, rutin işlerle satüre halde olan laboratuarlarda yaptırılması istenen özel işlemler için bu işle uğraşan teknik elemanla ilişkiye girmek şarttır. Örneğin; uretral, midstream idrar ve prostat lavajından (Three glass) sonra alınan idrarlar için veya ureterlerden alınan (sağ-sol) idrarlarda olduğu gibi. Zira bu tür idrarların takip ve değerlendirilmesi ayrı bir özen ister. Laktoza etki göstermiyen bakteriler çok az sayıda olsalar dahi muhakkak idantifiye edilmelidirler. Zira kronik salmonella taşıyıcılarmdaki bakteri sayısı infeksiyon sınırının çok altında olabilir.

ŞÜPHELİ olarak vasıflandırdığımız 10.000- 100.000/ml. arasındaki durumlarda laboratuarcı kültürün tekrarını istemelidir. Eğer 105lin altında fakat infeksiyon etkeni olabileceğini düşündüğümüz bir bakterinin (S.aureus P.aeruginosa gibi) saf kültür şeklinde ürediği tespit edilirse, bu da bir infeksiyon olarak kabul edilebilir.

Kadınlarda, bilhassa doğurganlık çağındaki kadınlarda görülen sık ve ağrılı idrar çıkışı ile kendini belli eden bakteriyel orijinli “akut üretral sendrom” denilen durumlarda idrardaki bakteri miktarı 105‘ten daha azdır fakat bu hastaların çoğunda devamlı piüri tespit edilmektedir. Bu tür vakalar 105 kriterine uymamasına rağmen infeksiyon olarak kabul edilirler.

idrar, gerek organik ve gerekse inorganik tuzlan ihtiva ettiği için bakterilerin üremesi yönünden iyi bir ortam oluşturur. Bu nedenle bakteriler in vivo olarak ve hiçbir doku invazyonu yapmadan üreyerek 105 kriterini aşarlar. Hastalarda üriner sistem infeksiyonlanna ait semptomların ve piürinin bulunmamasına rağmen bu tür vakalarında infeksiyon olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira başlangıçta asemptomatik olan bu invivo üremenin, kısa sürede invaziv ve semptomatik bir infeksiyona dönüşebildiği her zaman müşahade edilmektedir. Sonuçların yorumlanmasında klinisyen ve laboratuarcının tek başlanna karar vermeleri mümkün olamıyacağı için böyle durumlarda her ikisi arasında iyi bir kooperssyon olması şarttır.

Erkeklerde 105 veya daha üzerindeki bakteri tespit edilen sonuçlar daima üriner infeksiyon olarak kabul edilirler. Fakat kadınlarda tek bir idrar örneği ile ancak %80, kısa süre içinde alınan iki idrar örneğinde %90 ve birbirini takip eden üç idrar örneği sonucunda ise %100 doğru bir sonuca varılmış olur. Burada en önemli husus her seferinde aynı bakterinin üretilmiş olmasıdır.

Mikroorganizmaların idantifîkasyonunda tür seviyesinde en azından cins seviyesinde bir ayırım yapılmalıdır. Böyle basit ve süratli bir idantifikasyonun yapılabilmesi için her mikrobiyoloji laboratuanda TSİ, indol, üreaz, sitrat, MR, VP, gibi her zaman el altında bulundurulması gereken besiyerlerine gereksinim vardır.

Üriner sistem infeksiyonlarını süratli bir şekilde belirliyeb ilmek için bakteri metabolizması veya bakteriyel enzimlerle ilişkili bazı testler geliştirilmiş ve otomatize edilmiştir. Bunlar hem pahalı hem de bağımlı yöntemlerdir. Bunlardan ayn olarak, kağıt şeritlere emdirilen bazı reaktiflerle (nitrat redüksiyonu, vs.) kısa sürede sonuç verebilen bazı testler de geliştirilmiştir. Ancak sonuçlar her zaman güvenilir değildir. Zira gerek boyama için ve gerekse kültür için yapılan homojenizasyon ve konsantrasyon işlemleri esnasında diğer bakteriler bertaraf edilmektedirler.

Tüberküloz incelemeleri için idrar, sabahleyin ilk idrar olarak alınabildiği gibi, 24 saatlik idrarın toplanması şeklinde olabilir. Tüberküloz çalışmalarında kesin olarak negatif bir sonuca varabilmek için değişik günlerde alınan üç ayn idrar ömeği üzerinde çalışılması gereklidir.
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa."
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

Bookmarks

Etiketler
azabına, kabir, neden, olur, sıçraması, İdrar

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:08 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam