hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NÜZUL SIRASINA GÖRE TEBYîNÜ'L -KUR'AN İŞTE KUR'AN ve VİDEOLARI Hakkı Yılmaz > İniş Sırası ile Sureler > 01.Alak Suresi

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 16. October 2010, 07:38 PM   #1
mavera
Uzman Üye
 
mavera - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 126
Tesekkür: 43
65 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
mavera is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
ÖmerFurkan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

6–8. Hayır, hayır! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendini yeterli gördüğünde kesinlikle azar. [tuğyân eder]

Peygamberimiz kendisine vahiy geldiği esnada hiçbir şey yapmadığına ve söylemediğine, sadece vahyedileni dinlediğine göre, Allah neye müdahale etmektedir? Tabii ki Peygamberimizin zihninde oluşan şeylere… Çünkü Allah, akıllardan geçenleri bilendir.
Kalem, A’lâ, Müddessir ve Müzzemmil gibi ilk inen sûrelerdeki âyetlerin işaretinden öğreniyoruz ki, bu olay karşısında Peygamberi*mizin aklına çok şey geldi: Peygamber seçilişinden şüphelendi. (Yû*nus/94) Kendini buna uygun bulmadı; verilen görevi zor, mücadele edeceği kitleyi ise güçlü ve acımasız gördü; hakkında çıkabilecek “delir*di, cinlendi” gibi söylentileri düşündü. Rabbimiz bu düşüncele*rin yersizliğini belirtip resulünün kafasından bunları çıkarıp atmasını istedi ve ona kellâ [hayır, hayır!] dedi. İşte buradaki kellâ nınanlamı budur.
Alak suresinde 3 kez geçiyor.

Alak 6–8. Hayır, hayır! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendini yeterli gördüğünde kesinlikle azar. [tuğyân eder] .
Alak 15-16. Hayır, hayır! Eğer o, son vermeyecek olursa, Andolsun, perçemden; yalancı, günahkâr perçemden tutup sürükleyeceğiz.
Alak 19. Hayır, hayır! Ona itaat etme; secde et [teslim ol, boyun eğ] ve yakınlaş!

Kalem suresinde bu konuya atıf:

Kalem 2. Sen Rabbinin nimeti sayesinde, mecnun/ cinlenmiş/ deli değilsin.
Kalem 5-6. Yakında göreceksin onlar da görecekler, fitneye uğramış/ delirmiş hanginizmiş.
Kalem 51. Ve gerçekten o küfredenler o zikri (Kur`an`ı) işittikleri zaman az daha seni gözleriyle kaydıracaklardı/ devireceklerdi: "O şüphesiz bir deli." diyorlardı.

Kalem 51'de sadece zihinde olmayan bir konudan bahsedildiğine göre bu ayet sonradan inmiş diye düşünülebilir herhalde.
mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 16. October 2010, 07:57 PM   #2
mavera
Uzman Üye
 
mavera - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 126
Tesekkür: 43
65 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
mavera is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
ÖmerFurkan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

6–8. Hayır, hayır! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendini yeterli gördüğünde kesinlikle azar. [tuğyân eder]

Tâğûtların devri kapanmış değildir. Peygamber bulunsun veya bulunmasın, her dönemde tâğûtlar var olmaya devam etmiştir. Onlar sadece eski kavimlerde ortaya çıkıp yaşama imkânı bulan güçler değil; bugün de Müslümanlara en azim düşmanlığı ve en yıkıcı propagandaları reva gören kişi, odak veya organizasyonlardır. Tâğût, ekonomik, sosyal ve kültürel güç kaynaklarını ele geçirmiş, ahlâkî değerleri [dini] toplumların gözünde itibarsız ve taraftarı olmaktan çekinilen bir duruma düşürmeyi göze alacak kadar düşmanlığını ilerletmiştir. Ayrıca doğrudan yaptıklarının dışında, insanlığın ortak değerleri adı altında pek çok kavramı da Müslümanlara zarar verecek bir içeriğe dönüştürmüştür. Kısaca tâğût, Müslümanları dört bir yanından kuşatmış bulunmakta ve Müslümanlara hayat hakkı tanımamaktadır.
Öyleyse anlıyoruz ki, Peygamberimizin görevi sokaktaki şımarık*larla değil, tâğûtî düzenin kurucularıyla mücadele etmekti. İlk işi, toplumun hidâyet yolu üzerinde oturup haydutça engellemeler yapan bu azgın güruhu uyarmaktı.
Gerek âyetin orijinalindeki “inne ” ve “lam ” gibi edatlardan ve gerekse cümlenin isim cümlesi olması gibi te*kitlerden anlaşılmaktadır ki, Peygamberimizin karşısındaki düşman çok çetindir. Mûsâ’nın düşmanı Firavun ile Peygamberimizin düşman*ları mukayese edilecek olursa, âyetteki üç tekitten hareketle, Pey*gamberimizin düşmanlarının azgınlığının Firavun’unkinden de daha fazla olduğu söylenebilir.
İnsanın tuğyânına, diğer bir ifadeyle tâğûtlaşmasma iki sebep gösterilmiştir:
A) Âhireti inkâr, B) İstiğnâ.
İstiğna ; “insanın, (ister ger*çek olsun, ister öyle olduğunu zannetsin) zengin/kendi kendine ye*terli olduğuna inanması” demektir. Sözcük, “İstif’al” babındandır. Bu bab, Arapça dilbilgisi kuralları gereği, kendisine sokulan üç kök harfli herhangi bir fiile “talep”, “sual”, “tahavvül”, “itikat”, “vicdan”, “inkılâp”, “isabet”, “ziyade”, “nazar” ve “teslim” anlamları kazandırır. Bu kelimeye itikat/inanç anlamı kazandırmıştır.
Kendisini zengin, yeterli görenlerin şımarıklıkları, azgınlıkları Hümeze süresinde de vurgulanmıştır.

Bazen çeşitli yerlerde insanların şunu bunu kolayca tağut ilan ettiklerini görüyorum. Tağut da cihat gibi yanlış yönlendirmeler ile başkalarının keyiflerine uygun hareket etmeyi desteklemek için bir araç olduğunda tehlikeli hal alır diye düşünüyorum. Üzerinde düşünülmeli, iyice tartılmalı bence. Buradaki açıklamalar bu konuda faydalı olacaktır diye umuyorum.

--------

Bir de, tuğyan, güç / varlık / yeterlilik (“mülk”) sahibi olan ya da olduğunu sanan kişiler için tanımlanıyor. Gücü / varlığı olmayan kişiler isyan ya da küfüre saptığında, bu kapsama girmiyor ve sadece Kuran’a aykırı davranmış mı oluyor?
mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
alak, giriş, suresine

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:36 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam