hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > TEMİZLİK VE İBADET > İbadet > Oruç

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 3. August 2011, 04:04 PM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.094
Tesekkür: 3.632
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

SAVM" ; yemeden, içmeden,konuşmadan,refesten/cinsellikten el çekerek Kur'an'a odaklanmak, Kur'an'ı kendsine yaşam kılavuzu edinmek , doğru ve yanlışı ayırdetme bilincine erişmek, kulu olmaktan onur duyduğu Allah'ı yüceltme etkinliklerinde bulunmak, bunun AKİFİ/öğretmeni olmak ve Allah'ın kendisine verdiği hertürden nimetin ŞÜKRÜNÜ/KARŞILIĞINI vererek kul olma onuruna erişmektir. Rabbımız, kendisine kul olma sevdasında olanlara gereği gibi savmda bulunmayı nasip eylesin.

Savm bizleri TAKVAya ulaştıracak bir araçtır. Günümüzde amaç unutulmuş araca amaç diye sarılınmıştır. Kur'an yöresel değil evrenseldir ve zaman üstüdür. Yeter ki bizler onu yöreye ve zamana hapsedenlerden olmayalım. Günümüzde, günümüzün çalışma koşullarında her insan savm halinde olarak Bakara 185 de belirtilenleri gerçekleştiremez. Bu nedenle de Rabbımız ayette " ...Allah size kolaylık diler,size zorluk dilemez..." diye buyurmuştur. Bugün bakıyoruz yerin metrelerce altında çalışan madenci kardeşlerimiz yer altında sahur ve iftar yapmaktalar. Oysa ki, Allah'ın bizlerden istediği TAKVA dır.

İnsanlar olanakları uygunsa: yemeden, içmeden,konuşmadan,refesten/cinsellikten el çekerek Kur'an'a odaklanacak, Kur'an'ı kendsine yaşam kılavuzu edinecek , doğru ve yanlışı ayırdetme bilincine erişerek, kulu olmaktan onur duyduğu Allah'ı yüceltme etkinliklerinde bulunacak, Allah'ın kendisine verdiği hertürden nimetin ŞÜKRÜNÜ/KARŞILIĞINI vererek kul olma onuruna erişecektir.

Kusursuzluk sadece Alalh'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. August 2011, 07:55 PM   #2
mavera
Uzman Üye
 
mavera - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 126
Tesekkür: 43
65 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
mavera is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

İnsanlar olanakları uygunsa:

Hakkı Bey'in açıklamalarında fidye eski toplumlar için geçerli bugünü ilgilendirmez diyor. Bu durumda benim anladığım kadarıyla herkesin mutlaka tutması gerektiğini savunuyor.

Sizden de aynı paralelde açıklamalar görüyorsum, ilk kez bu farklı ifadeyi okudum.

Açabilir misiniz?
mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
mavera Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (11. August 2011)
Alt 11. August 2011, 12:13 AM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.094
Tesekkür: 3.632
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Mavera Kardeşim!

Alıntı:
mavera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hakkı Bey'in açıklamalarında fidye eski toplumlar için geçerli bugünü ilgilendirmez diyor. Bu durumda benim anladığım kadarıyla herkesin mutlaka tutması gerektiğini savunuyor.

Sizden de aynı paralelde açıklamalar görüyorsum, ilk kez bu farklı ifadeyi okudum.

Açabilir misiniz?
Alıntı yapmış olduğunuz yazıda "SAVM"ın ne olduğunu belirtmiştik. Savm bizleri TAKVAya ulaştıracak bir araçtır. İnsanın takvaya ulaşabilmesi için Kendisine kılavuz olarak gönderilen ve bunun açıklamalarının bulunduğu Kur'an'ın okunması ile doğru ile yanlışı ayırdetme bilincine ulaşarak Allah'ın koruması altına girecek Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik eylemlere girişecek ve Allah'ın kendisine sunduğu nimetlerin karşılığını verecektir. Savm halinde amaç olarak sunulan "takvaya" ulaştıracak yukarıdaki belirtilen etkinlikleri yapmaya durumu uygun olmayan kişiler savm halinde olmazlar. Durumları buna uygun olduklarında Allah'ın istediği TAKVAYA ulaşmak için SAVM halinde gerekenleri yaparlar. Allah bizlerden kolaylık ister zorluk istemez.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
mavera (11. August 2011)
Alt 11. August 2011, 08:41 PM   #4
mavera
Uzman Üye
 
mavera - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 126
Tesekkür: 43
65 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
mavera is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleykum! Değerli Mavera Kardeşim!

Alıntı yapmış olduğunuz yazıda "SAVM"ın ne olduğunu belirtmiştik. Savm bizleri TAKVAya ulaştıracak bir araçtır. İnsanın takvaya ulaşabilmesi için Kendisine kılavuz olarak gönderilen ve bunun açıklamalarının bulunduğu Kur'an'ın okunması ile doğru ile yanlışı ayırdetme bilincine ulaşarak Allah'ın koruması altına girecek Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik eylemlere girişecek ve Allah'ın kendisine sunduğu nimetlerin karşılığını verecektir. Savm halinde amaç olarak sunulan "takvaya" ulaştıracak yukarıdaki belirtilen etkinlikleri yapmaya durumu uygun olmayan kişiler savm halinde olmazlar. Durumları buna uygun olduklarında Allah'ın istediği TAKVAYA ulaşmak için SAVM halinde gerekenleri yaparlar. Allah bizlerden kolaylık ister zorluk istemez.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
Aleykum selam.

İbadetlerin Allah için değil, insanlar için olduğunu konuşuyoruz, orucun "takva" sağlamak için olduğunu konuşuyoruz.

Ramazan'da makro ortamın da orucun "takva" sağlayabilmesine imkan sağlayacak şekilde düzenlemesi gerektiğini düşünüyorum. Koşmak normalde vücuda yararlı bir spor olabilir ama yüzlerce arabanın sürekli korna çalıp egzos bulutu oluşturduğu bir yerde koşmak bu yararı sağlamaz. Bugünkü oruç -bazı kişiler için- bence biraz buna benziyor.

Kendimden bildiğim, etrafımdan da gözlemlediğim şu durumun büyük bir çoğunluğa uyduğunu düşünüyorum: gece sahura kalkıp, dolu mide ile yatıp, yarım saat uyuyamamak, sonra uykuya dalıp, iki saat sonra yeniden kalkıp işe gittiğinizde, öğlene kadar bir fark ortaya çıkmıyor, öğleden sonra çapa sallıyorsanız vücut, bilgisayar başındaysanız beyin kontrolünü kaybetmeye başlıyor. akşama kadar çalışıp, eve geldiğinizde yıpranmışlık iyice artıyor, açlık ile bir miktar fazla kaçırılan yemekten sonra bu yıpranmışlık sonucu birkaç saat uyuklama durumu oluyor. sonrasında zaten yatmanız gerekiyor ki, gece yeniden sahura kalkıp aynı döngüyü başlattığınızda ayakta kalabilesiniz. bu döngü içinde "takva" ne kadar yakalanabiliyor.
mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
mavera Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Astrocosmo (12. August 2011), dost1 (11. August 2011), gerçek hanif (12. August 2011), nerdogan (12. August 2011)
Alt 18. July 2013, 12:49 PM   #5
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

SAVM" ; yemeden, içmeden,konuşmadan,refesten/cinsellikten el çekerek Kur'an'a odaklanmak, Kur'an'ı kendsine yaşam kılavuzu edinmek , doğru ve yanlışı ayırdetme bilincine erişmek, kulu olmaktan onur duyduğu Allah'ı yüceltme etkinliklerinde bulunmak, bunun AKİFİ/öğretmeni olmak ve Allah'ın kendisine verdiği hertürden nimetin ŞÜKRÜNÜ/KARŞILIĞINI vererek kul olma onuruna erişmektir. Rabbımız, kendisine kul olma sevdasında olanlara gereği gibi savmda bulunmayı nasip eylesin.

Savm bizleri TAKVAya ulaştıracak bir araçtır. Günümüzde amaç unutulmuş araca amaç diye sarılınmıştır. Kur'an yöresel değil evrenseldir ve zaman üstüdür. Yeter ki bizler onu yöreye ve zamana hapsedenlerden olmayalım. Günümüzde, günümüzün çalışma koşullarında her insan savm halinde olarak Bakara 185 de belirtilenleri gerçekleştiremez. Bu nedenle de Rabbımız ayette " ...Allah size kolaylık diler,size zorluk dilemez..." diye buyurmuştur. Bugün bakıyoruz yerin metrelerce altında çalışan madenci kardeşlerimiz yer altında sahur ve iftar yapmaktalar. Oysa ki, Allah'ın bizlerden istediği TAKVA dır.

İnsanlar olanakları uygunsa: yemeden, içmeden,konuşmadan,refesten/cinsellikten el çekerek Kur'an'a odaklanacak, Kur'an'ı kendsine yaşam kılavuzu edinecek , doğru ve yanlışı ayırdetme bilincine erişerek, kulu olmaktan onur duyduğu Allah'ı yüceltme etkinliklerinde bulunacak, Allah'ın kendisine verdiği hertürden nimetin ŞÜKRÜNÜ/KARŞILIĞINI vererek kul olma onuruna erişecektir.

Kusursuzluk sadece Alalh'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
Halil Ağabey,

Son döneme kadar orucu, yeme, içme ve sex ile sınırlı bilirdim.
ama konuşmamayı kapsadığını da sayenizde öğrendim.

Sorum şu : Ramazan döneminde 30 gün boyunca insanların birbirleri ile konuşmadığı bir ortamda sosyal hayat ve gerekleri nasıl devam eder ya da edebilir?

Dolmuşa bindim şöföre parayı uzattım

- Nereye?
- Karşıyaka. (ha...Gitti oruç)

Kapıya komşu geldi.

-Oğlum annen evde mi?
......... kafa ile (ı ıh işareti)
-nerede?
-........
-çocuğum söylesene dilini mi yuttun?

Toplantıda patron sorar...

-Mehmet bey önümüzdeki 3 ay satış hedeflerimiz nelerdir?
-...... (soğuk terler boşalır)
- Mehmet bey duymadınız mı bir soru sordum?
-......
-Adam konuşsana yahu.
-Efendim orucum, yani oruçtum, sayenizde... (Allahım affet)
-Haa Allah kabul etsin.
-

Cevaplarsanız sevinirim?
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa."

Konu bartsimpson tarafından (18. July 2013 Saat 01:21 PM ) değiştirilmiştir.
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 25. July 2013, 11:13 PM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.094
Tesekkür: 3.632
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli Bartsimpson Kardeşim!

Alıntı:
bartsimpson Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Halil Ağabey,

Son döneme kadar orucu, yeme, içme ve sex ile sınırlı bilirdim.
ama konuşmamayı kapsadığını da sayenizde öğrendim.

Sorum şu : Ramazan döneminde 30 gün boyunca insanların birbirleri ile konuşmadığı bir ortamda sosyal hayat ve gerekleri nasıl devam eder ya da edebilir?

Dolmuşa bindim şöföre parayı uzattım

- Nereye?
- Karşıyaka. (ha...Gitti oruç)

Kapıya komşu geldi.

-Oğlum annen evde mi?
......... kafa ile (ı ıh işareti)
-nerede?
-........
-çocuğum söylesene dilini mi yuttun?

Toplantıda patron sorar...

-Mehmet bey önümüzdeki 3 ay satış hedeflerimiz nelerdir?
-...... (soğuk terler boşalır)
- Mehmet bey duymadınız mı bir soru sordum?
-......
-Adam konuşsana yahu.
-Efendim orucum, yani oruçtum, sayenizde... (Allahım affet)
-Haa Allah kabul etsin.
-

Cevaplarsanız sevinirim?
Umarım sorunuza ışık olur.

Oruç pasajında dikkat edilmesi gereken nokta, Rabbimizin “ الصّيامes Sıyâm” ifadesini kullanmış olmasıdır. Genellikle meal ve tefsir hazırlayanlar bu sözcükteki inceliği ihmal etmişlerdir.
Ayetlerdeki “ الصّيامes Sıyâm” sözcüğü, teknik olarak مفاعلة Müfâale babından “ فعالFiâl” kalıbında mastardır. Bu kalıp, sözcüğün anlamını “işteş” anlama dönüştürür. “ الصّومes Savm” sözcüğü mastar olarak “oruç tutmak” anlamında iken “ فعالFıâl” kalıbındaki “ الصّيامes Sıyam” ifadesi, “ortaklaşa, karşılıklı oruç tutmak” anlamına dönüşür. Aynı uygulamayı Bakara/ 187’de “Kısâs (karşılıklı âdil davranış)” ve Bakara/ 216’da “Kıtâl (karşılıklı öldürme; savaş)” görevi verilmesinde de görmekteyiz.
Bu ayrıntı ve oruç pasajının girişinde Rabbimizin “Ey iman etmiş kimseler! ….” buyurarak tüm mü’minleri muhatap alması, orucun bireysel olarak değil topluca uygulanması gerektiğini göstermektedir.
Demek oluyor ki mü’minler, ramazan ayında işlerini, mesailerini oruç şartlarına göre ayarlayacaklardır. Yani mü’min toplumlarda mesai ve sosyal ilişkiler Ramazan aylarında akşama taşınacaktır. Mü’minlerin yılın on iki ayından bir ayını dünya ve ahıretlerini kazanmak için ayırmaları, kendilerine çok şey kazandıracaktır. Bu, bir eğitim ve öğretim; revizyon sürecidir.
Mü’minler, ramazan ayında birbirlerini zora koşmadan, Allah’ın istediği orucu; yemeyi, içmeyi, konuşmayı (yazışma ve işaretle anlaşma hariç) ve cinsel ilişkiyi bırakarak kendileri ile Allah arasındaki ilişkiyi düşünecekler, Kur’an’ı; Allah’ın kendilerine gönderdiği mesajları; kısaca dinlerini iyice öğrenecekler ve bu sayede gerçek İslâm dinini yaşamaları sayesinde takvaya ulaşacaklardır.
Bireysel tutulan ve karmaşa ortamında; birinin tam tutup diğerinin tutmadığı veya aslına uygun tutmadığı; gerçek anlamında tutulmayan oruçlar, insanları takvaya ulaştırmaz. Sadece açlık ve susuzlukla yapılan bir işkence olur.
Kişiyi takvâ sahibi yapacak olan orucun, kimseyi takvâ sahibi yapmayıp aksine savurgan ve riyakâr yapmasının arkasındaki sebep, orucun İslâm'daki gerçek anlamından farklı uygulanması olsa gerek.

Değerli Kardeşim önemli ve dikkatlerden kaçan bir ifade de "sefer" sözcüğüdür.
“S-f-r”, sözcüğü ile ilgili kadim lügatlardan Tacü’l Arus ve Lisanü’l Arab’da şu açıklamayı görüyoruz:

“Evi süpüren kişiye “sefere beytehü (evini süpürdü)” denir. Rüzgarın bulutları parçalamasına, dağıtmasına; yerdeki tozları, yaprakları dağıtmasına, sürüklemesine “sefr” denir.
“sefer”, “hazar’ın (yerleşik düzenin, meydanda, ortada bulunmanın)” karşıtıdır. Bu duruma, bu ismin verilmesi, bu işin gelişli- gidişli oluşundandır.” (Lisanü’l Arab, Tacü’l Arus; s-f-r mad)
Bu açıklamalardaki iki noktayı; “süpürme” eylemindeki, “ileri-geri hareket”i ve “sefer”in tanımındaki “geliş-gidiş” gerekçesini dikkate aldığımızda kesin olarak sözcüğün anlamının, “hareketli iş” demek olduğu anlaşılacaktır.
Sözcüğün orijinal anlamını tespit ettikten sonra bu anlamı Kur’an kapsamında da kullanmak zorundayız.

Kur’an’a baktığımızda; Rabbimizin, kullarına çekemeyecekleri yükleri yüklemediğini, onlarca ayette görmekteyiz. Ayrıca Müzzemmil/20’de de, yanlış anlamalardan oluşan ağır yüklerin hafifletilmesi; kolaylaştırılması talimatı bulunmaktadır:

Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân'dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O hâlde ondan kolay geleni öğrenin-öğretin! Salât'ı [mâli ve zihinsel desteği; toplumu aydınlatma kurumlarını] kurun/ayakta tutun, zekat'ı verin! Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin! Hiç kuşkusuz Allah çok affedici, çok merhamet edicidir. (Müzzemmil/20)

Görüldüğü üzere Müzzemmil/20’de “hastalık” ifadesi açıkça, “sefer üzerine bulunmak” ifedesi ise “…Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi….” şeklinde yer almıştır.
Bu genellemeleri günümüz şartlarına uyguladığımız zaman, “sefer üzerinde bulunmak” tabiri ile; “çiftçilikle, esnaflıkla, tüccarlıkla, eğitim öğrenimle (öğretmen- öğrenci), askerlikle uğraşanlar ve beden gücüyle çalışanların” kastedildiğini anlayabiliriz.
Buradan hareketle diyebiliriz ki: Rabbimiz, oruçta da kesinlikle işlerin aksamasını, kulların zorlanmasını istememekte, buna razı olmamaktadır. Zaten orucun amacının, Bakara/183 ve 185’te açıkça gösterildiği üzere “takvaya ulaştırmak” olması sebebiyle, zorda, darda olan bir kimsenin, bu sorunları ortadan kalkmadıkça, sadece oruç tutmak suretiyle bilinçli olarak takvaya ulaşması da düşünülemez.
Açıkladığımız âyetle ilgili olarak, mealci ve tefsirciler tarafından görmezden gelinen teknik bir özelliğe dikkat çekmek istiyoruz: Ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve şükretmeniz içindir şeklinde çevirdiğimiz 185. âyetin son cümlesi, و[ve] bağlacı ile başlamakta ve ikinci gerekçe zikredilmektedir.
Anlaşıldığı kadarıyla burada hazf vardır. Yani, birinci gerekçe zikredilmeyip و [vav/ve] bağlacıyla bunun varlığına işaret edilmiş ve kelam ikinci gerekçe ile devam etmiştir. Aynı uygulama, En‘âm/105; Ahkâf/19; Yûsuf/21, 52 ve Bakara/259'da da bulunmaktadır.
Pasajdan anlaşıldığına göre âyetteki hazf şöyle takdir edilebilir: “(Bu kolaylık, takvâlı davranmanız) ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve şükretmeniz içindir.”
Âyetin son cümlesinde, orucun, oruç tutulamayan gün sayısınca kaza edilerek tamamlanması istenmektedir.
Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 26. July 2013, 08:01 AM   #7
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleyküm! Değerli Bartsimpson Kardeşim!



Umarım sorunuza ışık olur.

Oruç pasajında dikkat edilmesi gereken nokta, Rabbimizin “ الصّيامes Sıyâm” ifadesini kullanmış olmasıdır. Genellikle meal ve tefsir hazırlayanlar bu sözcükteki inceliği ihmal etmişlerdir.
Ayetlerdeki “ الصّيامes Sıyâm” sözcüğü, teknik olarak مفاعلة Müfâale babından “ فعالFiâl” kalıbında mastardır. Bu kalıp, sözcüğün anlamını “işteş” anlama dönüştürür. “ الصّومes Savm” sözcüğü mastar olarak “oruç tutmak” anlamında iken “ فعالFıâl” kalıbındaki “ الصّيامes Sıyam” ifadesi, “ortaklaşa, karşılıklı oruç tutmak” anlamına dönüşür. Aynı uygulamayı Bakara/ 187’de “Kısâs (karşılıklı âdil davranış)” ve Bakara/ 216’da “Kıtâl (karşılıklı öldürme; savaş)” görevi verilmesinde de görmekteyiz.
Bu ayrıntı ve oruç pasajının girişinde Rabbimizin “Ey iman etmiş kimseler! ….” buyurarak tüm mü’minleri muhatap alması, orucun bireysel olarak değil topluca uygulanması gerektiğini göstermektedir.
Demek oluyor ki mü’minler, ramazan ayında işlerini, mesailerini oruç şartlarına göre ayarlayacaklardır. Yani mü’min toplumlarda mesai ve sosyal ilişkiler Ramazan aylarında akşama taşınacaktır. Mü’minlerin yılın on iki ayından bir ayını dünya ve ahıretlerini kazanmak için ayırmaları, kendilerine çok şey kazandıracaktır. Bu, bir eğitim ve öğretim; revizyon sürecidir.
Mü’minler, ramazan ayında birbirlerini zora koşmadan, Allah’ın istediği orucu; yemeyi, içmeyi, konuşmayı (yazışma ve işaretle anlaşma hariç) ve cinsel ilişkiyi bırakarak kendileri ile Allah arasındaki ilişkiyi düşünecekler, Kur’an’ı; Allah’ın kendilerine gönderdiği mesajları; kısaca dinlerini iyice öğrenecekler ve bu sayede gerçek İslâm dinini yaşamaları sayesinde takvaya ulaşacaklardır.
Bireysel tutulan ve karmaşa ortamında; birinin tam tutup diğerinin tutmadığı veya aslına uygun tutmadığı; gerçek anlamında tutulmayan oruçlar, insanları takvaya ulaştırmaz. Sadece açlık ve susuzlukla yapılan bir işkence olur.
Kişiyi takvâ sahibi yapacak olan orucun, kimseyi takvâ sahibi yapmayıp aksine savurgan ve riyakâr yapmasının arkasındaki sebep, orucun İslâm'daki gerçek anlamından farklı uygulanması olsa gerek.

Değerli Kardeşim önemli ve dikkatlerden kaçan bir ifade de "sefer" sözcüğüdür.
“S-f-r”, sözcüğü ile ilgili kadim lügatlardan Tacü’l Arus ve Lisanü’l Arab’da şu açıklamayı görüyoruz:

“Evi süpüren kişiye “sefere beytehü (evini süpürdü)” denir. Rüzgarın bulutları parçalamasına, dağıtmasına; yerdeki tozları, yaprakları dağıtmasına, sürüklemesine “sefr” denir.
“sefer”, “hazar’ın (yerleşik düzenin, meydanda, ortada bulunmanın)” karşıtıdır. Bu duruma, bu ismin verilmesi, bu işin gelişli- gidişli oluşundandır.” (Lisanü’l Arab, Tacü’l Arus; s-f-r mad)
Bu açıklamalardaki iki noktayı; “süpürme” eylemindeki, “ileri-geri hareket”i ve “sefer”in tanımındaki “geliş-gidiş” gerekçesini dikkate aldığımızda kesin olarak sözcüğün anlamının, “hareketli iş” demek olduğu anlaşılacaktır.
Sözcüğün orijinal anlamını tespit ettikten sonra bu anlamı Kur’an kapsamında da kullanmak zorundayız.

Kur’an’a baktığımızda; Rabbimizin, kullarına çekemeyecekleri yükleri yüklemediğini, onlarca ayette görmekteyiz. Ayrıca Müzzemmil/20’de de, yanlış anlamalardan oluşan ağır yüklerin hafifletilmesi; kolaylaştırılması talimatı bulunmaktadır:

Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân'dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O hâlde ondan kolay geleni öğrenin-öğretin! Salât'ı [mâli ve zihinsel desteği; toplumu aydınlatma kurumlarını] kurun/ayakta tutun, zekat'ı verin! Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin! Hiç kuşkusuz Allah çok affedici, çok merhamet edicidir. (Müzzemmil/20)

Görüldüğü üzere Müzzemmil/20’de “hastalık” ifadesi açıkça, “sefer üzerine bulunmak” ifedesi ise “…Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi….” şeklinde yer almıştır.
Bu genellemeleri günümüz şartlarına uyguladığımız zaman, “sefer üzerinde bulunmak” tabiri ile; “çiftçilikle, esnaflıkla, tüccarlıkla, eğitim öğrenimle (öğretmen- öğrenci), askerlikle uğraşanlar ve beden gücüyle çalışanların” kastedildiğini anlayabiliriz.
Buradan hareketle diyebiliriz ki: Rabbimiz, oruçta da kesinlikle işlerin aksamasını, kulların zorlanmasını istememekte, buna razı olmamaktadır. Zaten orucun amacının, Bakara/183 ve 185’te açıkça gösterildiği üzere “takvaya ulaştırmak” olması sebebiyle, zorda, darda olan bir kimsenin, bu sorunları ortadan kalkmadıkça, sadece oruç tutmak suretiyle bilinçli olarak takvaya ulaşması da düşünülemez.
Açıkladığımız âyetle ilgili olarak, mealci ve tefsirciler tarafından görmezden gelinen teknik bir özelliğe dikkat çekmek istiyoruz: Ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve şükretmeniz içindir şeklinde çevirdiğimiz 185. âyetin son cümlesi, و[ve] bağlacı ile başlamakta ve ikinci gerekçe zikredilmektedir.
Anlaşıldığı kadarıyla burada hazf vardır. Yani, birinci gerekçe zikredilmeyip و [vav/ve] bağlacıyla bunun varlığına işaret edilmiş ve kelam ikinci gerekçe ile devam etmiştir. Aynı uygulama, En‘âm/105; Ahkâf/19; Yûsuf/21, 52 ve Bakara/259'da da bulunmaktadır.
Pasajdan anlaşıldığına göre âyetteki hazf şöyle takdir edilebilir: “(Bu kolaylık, takvâlı davranmanız) ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve şükretmeniz içindir.”
Âyetin son cümlesinde, orucun, oruç tutulamayan gün sayısınca kaza edilerek tamamlanması istenmektedir.
Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
Ağabey Allah Razı Olsun...

Öğretmen olan insanın anlatma şeklide, hitab şekli de başka oluyor.

Namaz ve Salat konusunu iyice öğrenmiştik, sayenizde oruç ve savm kavramlarını da iyicene idrak ediyoruz.

Bir de size zahmet, Hasan Akçay beyefendi ile birkaç konu başlığında ramazanın zamanı, süresi vb. konularda ben kendi açımdan açmaza düştüm.

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2850

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3382

Vaktiniz olurda bir izahatta bulunabilirseniz sevinirim...

Saygılarımla...

Not : Tekrar aramıza dönmenizden dolayı çok mutlu oldum. Allah sizi "bir ağabey olarak" başımızdan eksik etmesin.
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa."
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ortasında, oruç, yazın

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:59 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam