![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
bana şunu hatırlattı;
baktığımız kendimiz değil mi aslında? aynı cins değilmiyiz? aynı dna dan aynı babadan aynı atadan değilmiyiz? adamların kötülük düşündüğünü hemen de nasıl anlıyoruz? nede olsa baktığımız kendimiz değilmiyiz aslında? baktığımız kendimiz değilmiyiz? |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() |
Ingiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde
her zamanki gibi beyaz örtüsü vardır. Davetten çıkınca bir gazeteci sorar: - Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi? Gandi, hiç aldırmadan cevap verir: - Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi. ......
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif. |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Bir şeyh bir de müridi varmış. Mürid irşad vazifesi için şeyhin salık vermesini istiyormuş. Şeyh de müridinin bu isteğini kabul etmiş. Yanına birde eşek katmış yollamış. Az gitmiş uz gitmiş 90 km’den fazla yolculuk yaptığı için seferi ilan etmiş tabi kendini. 2 rekat namaz kılmak için bir yerde konaklamış. Konakladığı sıra eşeği ölmüş. Tabi yol arkadaşının öldüğüne çok üzülmüş.
Bari son vazifemi yerine getireyim, hayvan kurda kuşa yem olmasın diye eşeği defnetmiş. Defnettikten sonra mezarı başında durup ağlamaya başlamış. Tam o sıra yanından bir kervan geçiyormuş. Kervandakiler mezar başında ağlayan adamı görünce üşüşmüşler mezarın başına ve başlamışlar dua etmeye. Dua ettikten sonra müridin haline de acımış olacaklar ki, biraz altın bırakmışlar ve oradan uzaklaşmışlar. Uzaklaşırken kervandan şöyle mırıltılar yükselmiş. Herhalde yatan zaat muhterem biriydi, baksanıza başındaki nasıl ağlıyor v.s. Mürid altınları görünce şaşırmış. Allah’ın lütfu diye koymuş cebine. O sıra uyuya kalmış. O uyurken birkaç kervan daha ziyaret etmiş mezarı. Onlar da yanlarında bulunan eşyalardan bir şeyler bırakmışlar. Velhasılı, bizim eşeğin mezarı epey işlek bir yer haline gelmiş. Gel zaman git zaman, mürid orayı çevirmiş türbe haline getirmiş. Akın akın ziyaretçiler v.s. Şeyhinin kulağına, yakınlarda değerli bir zatın türbesi olduğu haberi çalınmış. Şeyh hemen yanına birkaç adam almış ve “kim bu muhterem” diye türbeye doğru yola çıkmış. Vardığında ne görsün, müridi ve bir türbe. Çok şaşırmış. Ne oldu da bu kadar meşhur bir yer haline geldi burası, neredeyse bizim dergahı solladı demiş. Mürid başından geçenleri anlatmış tastamam. Şeyhi müridin kulağına eğilmiş ve fısıldamış. Sıkma canını senin eşeğin babası da bizim tekkede yatıyor. |
|
|
|
| merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Barış (4. April 2013) |
|
|
#4 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2012
Mesajlar: 123
Tesekkür: 151
44 Mesajina 111 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Ugur erzincanlı kardeşimizin bir makalesini okumuştum .Aklıma gelince Sizlerle paylaşmak istedim
Batır Allah’ım Batır! Bir gün bir topluluk gemiyle yola çıkmışlar. Tam da bizim toplumun küçük bir prototipi. Neyse, denizin ortasında bunlar şiddetli bir fırtınaya tutulmuşlar. Gemi bir oyana bir bu yana sallanıp duruyor. Rüzgarın sesi neredeyse kulakları sağır edecek cinsten. (Olaya biraz drama katalım). Gözler dört dönmüş vaziyette. Herkes korkudan i tir tir titriyor. O esnada kısık bir ses duyuluyor. O da ne..! İbrahim Tatlıses’in “yetiş ya ali yetiş ya Muhammed” parçası. Bunu duyan vatandaş.. Başlıyor bağırmaya “yetiş ya ali yetiş ya Muhammed”, öbürü bağırıyor “yetiş ya geylani”, bir diğeri “yetiş ya seydaaa” bir başkası “yetiş ya hamza”, bir diğeri “yetiş ya buddha”, “yetiş ya huseyn”, “yetiş ya gavs”.. “yetiş ya buhari”… Her biri bir başkasını yardıma çağırıyor. Çağırıyor ki gelsin kurtarsın onları batmaktan. Geminin kıç tarafında oturan gariban köylü de ellerini açmış kısık bir sesle: “BATIR ALLAH’IM BATIR… BATIR GEMİYİ. NASIL OLSA BU GEMİDE SANA TAPAN YOK”. diyor. Tabi gemi batmıyor. Çünkü aralarında bu mümin kul varken, Allah o gemiyi batıracak değil. Gemi sağ selamet karaya ulaştığı vakit, herkes kurtuluşu yardıma çağırdığı şahısların gücüne nisbediyor. Biri diyor: -bizi Ali kurtardı, öbürü diyor Gavs olmasaydı işimiz yaştı. Bir diğeri “gözünü sevdiğimin seydaaaası okyanusun ortasında bile bizi gözetliyor”, bir başkası “hamza olmasaydı zor yırtardık paçayı” v.s. her kafadan bir ses çıkıyor. Tabi bu bir mizansen. Ama gerçek hayata uyan bir mizansen. Çoğunluğun maalesef “Allah’ın berisinden seslendiği amcaları-dayıları, yiğidoları var.” Bir “yetiş” mutlaka bulunuyor. Tekne batmayıp karaya sağsalim varınca da bütün maharet bu “yetiş”lerde sayılıyor. Dolayısıyla Kerameti kendinden menkul zaatlar türemeye başlıyor. Bu da toplumun azgınlığını/sapıtmışlığını iyice artırıyor. Katmerleştiriyor. Aslında dünyadayken azaptan her kurtuluş bir şans demektir. Ta ki sadece ve sadece tek olan Allah’ı yardıma çağırana kadar. |
|
|
|
| berru Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Barış (4. April 2013) |
|
|
#5 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
GAVS FIKRALARI
Gavsımız bir gün adak için koyun kesmiş. Menzilde ikamet eden sofilere az az birer parça teberrüken dağıtılmış, o sırada ezan okunmuş camiye gitmişler. Bir sofi de eti cebinde unutup gavsın arkasında namaz kılmış. Namaz bittikten sonra sofi evine gitmiş, hanımı yemek pişiriyormuş, cebinden çıkardığı eti şifa olsun inşallah diyerek yemeğin içine atmış. Yemek pişmiş, tam yiyecekler bakmışlar et pişmemiş, sonra yemeği yine kaynatmışlar bakmışlar, et yine pişmemiş böyle 2-3 defa kaynatmışlar. Sonra sofi eti alıp gavsın huzuruna gitmiş ve olanları anlatmış: -”Sultanım et bir türlü pişmedi acaba bunun hikmeti nedir?” diye sormuş. Gavsımız: -”SOFİ BİZİM ARKAMIZDA SECDE EDEN ETİ İNŞALLAH ATEŞ YAKMAZ” buyurmuşlar. ************************************************** ************************* GAVS ABDULHAKİM zamanında bir sofi varmış. Evi göl kenarındaymış. Ama sofi olmadan önce bu gölde kurbağalar sabahlara kadar öterlermiş. Adam gavsın nazarına girdikten sonra düşünmüş, düşünmüş aklına şeyhi gelmiş. Gideyim bu kurbağaları gavsa söyleyeyim. Durumu anlatayım. Gitmiş mübareğin yanına durumu anlatmış. Mübarek buyurmuş ki: -”Sofi sen o gölden bir kurbağayı bize getir” Sofi de gitmiş yakalamış kurbağayı kavanoza koymuş gelmiş. Mübarek kavanozdaki kurbağaya bakmııışş bakmışşş bir NAZAR etmiş sonra buyurmuş: -”Al bu kurbağayı götür sizin göle at” Sofi de kurbağayı atmış göle, gece olmuş kurbağalardan ÇIT ses yok aylarca adam takip etmiş, nerdeyse kafayı yiyecek olmuş. Adam dayanamamış gitmiş sormuş mübareğe: -”Kurban naptınız kurbağalara böyle” Mübarek de bakmış tebessüm etmiş buyurmuş ki: “SOFİ KURBAN; BU KURBAĞALAR KADİRİYDİ, SESLİ ZİKİR EHLİYDİLER, BİR TANESİNİ VEKİL TAYİN ETTİK. ŞİMDİ HEPSİ NAKŞİ OLDU, SESSİZ ZİKİR ÇEKİYORLAR )) ************************************************** ************************* Gavs Abdulhakim Hz.leri’nin bir sofisi sabunculuk yaparmış. Eşeğine yüklediği sabunları diğer vilayete götürüp satarmış. Yine bir gün sabunlar eşeğin sırtında yola çıkıp diğer vilayete giderken kestirme olsun diye dağdaki keçiyolundan (çok dar olur ve genelde uçurumdur) dolaşayım demiş. Eşeği vurmuş dağa, yolun ortasına geldiğinde eşeğin ayağı kayarak uçurumdan aşağı yuvarlanmaya başlamış. Sofinin bütün sermayesi de eşekle beraber gidiyor. Ne yapayım diye çok kısa bir düşünme devresinden sonra: -”Yetiş ya Abdulkadir Geylan Hz.leri” diye çığlık atarak himmet istemiş. Himmet istenir de gelmez mi, anında eşek toparlanıp ayağa kalkmış. Eşek kalkmasına kalkmış da onu yukarı kim getirecek? Sofi bu sefer: -”Yetiş ya Gavs Hz.leri” diye 2. himmeti istemiş. Ammaa bu sefer işler tersine dönmüş ve eşek tekrar yuvarlanmaya başlamış ve uçurumun dibine kadar düşüp ölmüş. Sabunlar da ziyan olmuş. Sofi içinden kendine kızarken bir yandan da Gavs Hz.lerinden himmet isteyince neden eşeğin düştüğünü merak etmeye başlamış. O hızla atlamış Menzil’e gidip Sadat’ın huzuruna çıkıp: -”Kurban, ben falanca yerdeki sabuncuyum. Benim eşeği niye tutmadın” diye sormuş. Gavs Hz.leri de: -”SOFİ, SEN ABDULKADİR GEYLANİ HZ.LERİNDEN HİMMET İSTEYİNCE O GELİP SENİN EŞEĞİ TUTTU. BİZDEN HİMMET İSTEYİNCE BİZ DE GELDİK AMA ABDULKADİR GEYLANİ HZ.LERİNİ GÖRÜNCE EDEBE GEÇTİK. O DA BİZİ GÖRÜNCE EDEBE GEÇTİ VE EŞEĞİN YULARINI BIRAKTI. HAL BÖYLE OLUNCA SENİN EŞEK DE GÜME GİTTİ” |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Kardeslerim dikkatli olun Gavs'lari birbirine karistimayin seslenirken
![]() Bendeniz bu gün karistirmis olacagim yemegim yandi ocakta, alis veriste yalnis kahveyi almisim vede cappuccinoyu unutmusum ![]() Yarin yeni bir gündür, bakalim ne getirecek. ![]() Akasama misafirim var, hayrola sonu ![]() Allah'in Selami hepimizin üzerine olsun, Rabbim neylerse güzel eyler. |
|
|
|
|
|
#7 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() |
(Öfkelenince neden bağırdığımıza dair küçük bir kıssa)
Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş. Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.” “Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar, çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.” Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş: “Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif. |
|
|
|
| Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi: |
|
|
#8 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Yahudi asıllı bir Rus; İsrail’e göçme iznini alır. Çıkışta, Ruslar bagajını denetlerken elbiselerin arasındaki Lenin’in büstünü bulurlar:
- Bu nedir? Yahudi: ” -Bu nedir? sorusu yanlıştir yoldaş!.. Bu kimdir? demeniz gerekirdi!. Bu Lenin’dir, sosyalizmin temellerini atan, Rus halkına iyilikler getirendir. Ben de bunu bereketli günlerin anısı diye yanıma aldım…” Etkilenmiştir Rus görevli: “- Tamam, geçebilirsiniz!..” Tel Aviv havaalanında gümrük memuru büstü görür ve sorar: ” – Bu nedir?…” Yahudi: ” – Bu nedir? sorusu yanlişdir Paşam!. Bu kimdir? demeniz gerekirdi!.. Bu Lenin’dir. Bu deli cani yüzünden Rusya’yı terk etmek zorunda kaldım! Yanıma aldım ki her gün ona bakıp bakıp lanet okuyayım! ..” Etkilenmiştir İsrailli görevli: “- Tamam, geçebilirsiniz!…” Adam evine gelir, büstü büfenin üstüne koyar, gelişi nedeniyle de akrabalarına davet verir. Yeğenlerden biri sorar: ” -Bu kimdir?..” Yahudi: ” – Bu kimdir? sorusu yanlişdir kuzum! Bu nedir? demen gerekirdi!.. Bu; on kilogram, yirmi dört ayar altın, vergisiz, gümrüksüz, üstelik KDV’siz!!!…” |
|
|
|
![]() |
| Bookmarks |
| Etiketler |
| güzel, hikayelerden, hisseler, küçük |
| Seçenekler | |
| Stil | |
|
|