![]() |
![]() |
#31 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Yazdığınız iki mealde belirtiğiniz farklılık itibariyle zaten çok net anlaşılıyor. Birinci yazdığınız mealde seslenen ve hitap eden makam olarak Yaratıcı olduğuna göre doğrusu odur. İkinci mealde dikkat ettiğimizde sözler kişileştirilmiş ve hitabın yönü değişmiştir. Ayetin başlangıcındaki, Deki sözlerine uygun düşmüyor. Belki anlam bakımından sonuçta birliktelik görünmekteysede hitapta ve anlatımda yanlışlık vardır. Selamlar
|
![]() |
![]() |
![]() |
#33 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
Selamun Aleykum! Değerli Halukgta Kardeşim!
Alıntı:
Allah razı olsun. Uzun zamandır yazılarınızı okuyorum. Dikkatimi çeken en önemli şey yazdıklarınıza Kur’an’dan onay almanızdır. Bu nedenle “Cebrail” ile ilgili yazdıklarınızı Kur’an’dan delillendirebilir misiniz? diye sormuştum. Değerli Kardeşim! Cebrail ile ilgili olarak Kur’an’da üç ayet vardır. Bunlar: Bakara;97: Kul men kâne adüvven liCibriyle feinnehu nezzelehu alâ kalbike Biiznillahi musaddikan lima beyne yedeyhi ve hüden ve büşra lilmu'miniyn; “De ki: “Kim cibrîl'e düşmansa, bilsin ki şüphesiz Allah onu [cibrîl'i], Kendisinin bilgisi gereği, iki eli arasındakileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir.” Bakara;98: Men kâne adüvven Lillahi ve Melaiketihi ve Rusulihi ve Cibriyle ve Miykâle feinnAllahe adüvvün lilkâfiriyn; Kim ki, Allah'a, meleklerine, elçilerine, cibrîl'e, mîkâl'e düşman olursa bilsin ki, şüphesiz Allah da inkârcılara düşmandır. Tahrim 4: İn tetuba ilellahi fekad sağat kulubüküma* ve in tezahera 'aleyhi feinnAllahe HUve Mevlahu ve Cibriylu ve salihul mu’miniyn* velMelaiketü ba'de zâlike zahiyr Eğer ikiniz, Allah’a tövbe ederseniz... -çünkü kesinlikle ikinizin kalbi kaydı- Yok eğer ona [peygambere] karşı dayanışmaya girerseniz hiç kuşkusuz bizzat Allah, ona Mevla’dır [yardımcıdır, destekçisidir, koruyucudur, yol göstericidir]. Cibril ve iman edenlerin salihleri de. Ve bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. ayetleridir. Bakara;97: Kul men kâne adüvven liCibriyle feinnehu nezzelehu alâ kalbike Biiznillahi musaddikan lima beyne yedeyhi ve hüden ve büşra lilmu'miniyn Ne yazık ki, bu ayet rivayetlere uygun şekilde meallendirilmiştir. “feinnehu ve nezzelehu kelimelerindeki üçüncü şahıs zamirleri ayette zamirin gideceği “KUR’AN ve VAHY” kelimeleri olmadığı halde bu kelimeler varmış gibi meallendirilmiştir. Diyanet De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.” Elmalılı Orj. Söyle, her kim Cibrile düşman ise bilsin ki o, o Kur'anı senin kalbin üzerine Allahın iznile indirdi, önündekileri tasdıklayıcı ve mü'minlere bir hidayet ve bişaret olmak için Ö.N. Bilmen De ki: «Her kim Cibrîl'e düşman olmuş ise (kahrolsun).» Çünkü Kur'an'ı önündeki kitapları musaddık ve mü'minler için bir hidâyet ve bir beşaret olmak üzere Allah Teâlâ'nın izniyle senin kalbin üzerine indiren, şüphe yok ki O'dur. C. Yıldırım De ki: Kim Cibril'e düşmansa (bilsin ki) o kendinden önceki kitapları tasdîk eden, inananlar için doğru yolu gösteren ve aynı zamanda müjde olan Kur'ân'ı Allah'ın izniyle Senin kalbine indirmiştir. A.F. Yavuz Ey Rasûlüm söyle: Her kim Cibrîl’e düşman ise, kininden helâk olsun. Gerçekten Cibrîl, daha önce indirilen kitabları tasdik etmekte olan Kur’an’ı, Allah’ın izniyle senin kalbine indirdi; ve Kur’an-ı Kerim, doğru yol gösterici, müminlere derecelerle kurtuluşu müjdeleyicidir. H.B. Çantay (Habîbim) de ki: «Kim Cebrâîle düşman olursa» (kahrından gebersin!). Çünkü kendinden evvelki (Kitab) ları tasdik edici (ve doğrultucu) ve mü'minler için ayn-ı hidâyet ve müjde olan (Kuran) ı Allahın izni ile senin kalbinin üstüne o indirmişdir. M. Esed (Ey peygamber, onlara) şunu anlat: Kim ki, Allah'ın izniyle senin kalbine, önceki çağlarda indirdiklerini doğrulayan, inananlara bir muştu ve rehber olan bu (ilahi kelam)ı indirdiği için Cebrail'e düşmanlık besliyorsa; A. Bulaç De ki: "Cibril'e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (Kitabı), Allah'ın izniyle kendinden öncekileri doğrulayıcı ve mü'minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O'dur. Y.N. Öztürk De ki: "Kim Cebrail'e - ki o, Allah'ın izniyle Kur'an'ı kendinden öncekini doğrulayıcı, insanlara yol gösterici ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir - düşman kesilirse, Diyanet Vakfı De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir. Elmalılı S1 Söyle: «Her kim Cebrail'e düşman ise kendisinden öncekileri doğrulayan ve müminlere bir hidayet ve müjde olan Kur'an'ı senin kalbine Allah'ın izniyle o indirdi. Elmalılı S2 Söyle; her kim Cebrail'e düşman ise iyi bilsin ki, Kur'ân'ı senin kalbine Allah'ın izniyle kendinden önceki vahiyleri onaylayıcı, müminlere hidayet ve müjde kaynağı olmak üzere o indirdi. TefhimulKuran De ki: «Cibril'e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten o Kitabı, Allah'ın izniyle kendinden öncekileri doğrulayıcı ve mü'minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O'dur. F. Kuran De ki; «Kim Cebrail'e düşman olursa - ki O Allah'ın izni ile Kur'an'ı, O'na inanmayanın elleri arasındaki Tevrat'ı onaylayıcı, müminlere yol gösterici ve müjde kaynağı olarak senin kalbine indirdi : A. Gölpınarlı De ki: Kim Cibrîl'e düşmansa iyi bilsin ki o, Allah'ın izniyle evvelce inen kitapların doğruluğunu bildiren, inananlara doğru yolu gösteren ve bir müjdeci olan Kur'ân'ı, senin kalbine indirmiştir. S. Ateş De ki: "Allâh'ın izniyle Kur'ân'ı kendinden öncekini doğrulayıcı ve inananlara yol gösterici ve müjdeci olarak senin kalbine indirdiği için, kim Cebrâil'e düşman olursa, S. Yıldırım De ki: "Kim Cebrâil’e düşman ise iyi bilsin ki, bu Kur’ân’ı daha önceki kitapları tasdik etmek, inananlar için bir rehber ve müjde olmak üzere, Allah’ın izniyle senin kalbine o indirmiştir. A. Uğur De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir. G. Onan De ki: "Cebrail'e kim düşman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (kitabı) Tanrı'nın izniyle kendinden öncekileri (bence: yanınızda olanı / olanları) doğrulayıcı ve inançlılar için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O'dur. (A.Bulaç) Ş. Piriş De ki: -Cebrail’e düşman olan bilsin ki O, daha önceki kitapları doğrulayan, mü’minler için yol gösterici ve müjde olan Kur’an’ı Allah’ın izniyle senin kalbine indirmiştir. Ayet rivayet ekseninde değil de metne sadık kalınarak yapılsaydı. HakkıYılmaz “De ki: “Kim cibrîl'e düşmansa, bilsin ki şüphesiz Allah onu [cibrîl'i], Kendisinin bilgisi gereği, iki eli arasındakileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir.” böyle meallendirilecekti. Değerli Kardeşim! "Necm suresi 1–13. ayetleri okuduğumuzda yine Cebraillin kur’anı tebliğ ederken bir durumu anlatılır. SAYGILARIMLA Halukgta" Diyorsunuz. Sözünü ettiğiniz ayetlere birlikte bakalım. İnşaAllah. 1- Ven necmi iza heva; İndiği zaman necme kasem olsun ki (Parça parça inmiş ayetlerin her bir inişi kanıttır ki), 2- Ma dalle sahıbuküm ve ma ğava; arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır. 3- Ve ma yentıku anil heva; O, hevasından da konuşmuyor. 4- İn huve illâ vahyun yuha; O, kendisine vahyedilen vahyden başka bir şey değildir. 5- Allemehu şediydulkuva; Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti. 6- Zu mirretin, festeva; O, üstün akıl sahibi. Ki istiva etmiştir O. 7- Ve huve bil ufukıl a'la; Ve O, en yüksek ufukta idi. 8- Sümme dena fetedella; Sonra yaklaştı ve hemen sarktı. 9- Fekâne kabe kavseyni ev edna; İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu. 10- Feevha ila abdiHi ma evha; Hemen de kuluna vahyettiğini vahyetti 11- Ma kezebel fuadu ma rea; Gönlü, gördüğünü yalanlamadı. 12- Efe tumarunehu alâ ma yera; Onun rü’yet ettiği/gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? (onun rü’yet ettiği /gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?) 13- Ve lekad reahu nezleten uhra; Ant olsun onu, başka bir inişte daha gördü Ne yazık ki, meallere baktığımızda çoğunlukla bu ayetlerde de rivayete uyabilmek için “ Cebrail” kelimesi olmadığı halde “Cebrail diye meallendirilebilmiştir. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
![]() |
![]() |
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi: |
![]() |
#34 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Necm suresinde söylediğiniz gibi Cebrail ismi geçmez. Bunun Cebrail olduğunu Bakara 97 ayetinden anlarız. Yazdığınız Hakkı Yılmazın mealini önce inceleyelim.
Bakara 97: (“De ki: “Kim Cibrîl’e düşmansa, bilsin ki şüphesiz Allah onu [cibrîl'i], Kendisinin bilgisi gereği, iki eli arasındakileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir.”) Ayetten anladığımıza göre insanların bir kısmı Cibril adıyla geçene düşman kesilmiş ki Allah onlara kızıyor. Neden düşman kesilmiş ve ne işi dolayısıyla olabilir dersek, demek ki Allah tan gelen ayetlere aracılık yapıyor ve bunları beğenmeyenler varda ondan olsa gerek. Yoksa bu ismi ne maksatla zikrettiğini anlayamayız. Peki, ne diyor bu konuda? Kendisinin bilgilendirdiği yani görevlendirdiği bilgiler gereği, ona iletilenleri doğrulayıcı, inananlar için yol gösterme ve müjde olarak senin kalbine indiren odur diyor. Demek ki Cibril Allah ın gönderdiğini peygamberimizin kalbine indiriyor yani ona tebliğ ediyor. Peki, neyi tebliğ ediyor? Birçok ayetinde sizlere rehber, yol gösterici ve müjde olsun diye kur’anı indirdim demiyor muydu? Peki, burada kur’an ismi geçmediği halde biz bunun kur’an olduğunu bu yolla anlayamıyor muyuz? Kuran mealinde gizli yüklemin açığa vurulması çok doğaldır. Bunda da bir sakınca yoktur bana göre. Önemli olan mana ve anlamının değişmemesidir. Ayette Cibril isminin geçmesi boşuna olmasa gerek. Bahsedilen Allah ın ayetleri ve onun elçisine iletilmesidir. Demek ki arada bahsedilen Cibril var. İndirilen de insanlara yol gösterici olarak daha önce kur’anı indirdim dediğine göre burada başka bir indirilen anlamak bana göre doğru olmaz. Ben bunları anladım rabbim yanıltmasın. Ben genelde tek meale bağlı kalmam bu durum bizleri yanılta bilir diye düşünüyorum, elbette bu benim düşüncem her düşünceye saygı duyarım. Selamlar |
![]() |
![]() |
halukgta Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | sabaha_dogru (22. March 2010) |
![]() |
#35 | |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 62
Tesekkür: 201
49 Mesajina 158 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 ![]() |
![]() Alıntı:
Öncelikle tekrarlıyorum,ayetin başında ''De ki'' ifadesi olduğundan ayetin içinde geçen ''senin kalbine''ifadesi peygambere değil,ayeti okuduğu muhatabı işaret eder.Gerçi Elmalılı bu durumu fark ederek eserinde bir açıklama getirmiş ama şahsen beni tatmin etmedi. Değerli Halukgta,benim bu konuda eğer izin verirseniz size iki sorum var.Amacım sadece beyin fırtınası yapmak. 1-Bakara 98 Her kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cibril’e ve Mîkâl’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır. Tahrim 4 Eğer sizler Allah'a tevbe ederseniz ; çünkü kalbleriniz eğrilik gösterdi. Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril ve mü'minlerin salih olan(lar)ı da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler. 1. Bakara 98'de ve Tahrim 4.ayetlerde Cibril ve melekler ayrı ayrı ifade edilmektedir.Cibril bir melek ise neden ayrı ayrı ifade edilmektedir? 2.Cibril'in gelenekselleşmiş kabullere dayanarak meallendirilen ayetlere göre Vahyi indiren melek olduğunu farz edersek onun neden düşman kabul edildiğini anlayabiliriz,en azından bir açıklama olmuş olur.Peki ya Bakara 98'de geçen Mikal'e neden düşman olanlar uyarılıyor.Onun suçu nedir? Ayetlerin söz gelimiyle Mikal arasında ne bağlantı vardır?Mesela sizce Mikal nedir?Düşmanlık edilmemesi hususunda uyarılan bizlere Kuran Mikal'i ne kadar tanıtıyor? Selametle...
__________________
Yusuf 76:Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. |
|
![]() |
![]() |
snobyx Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | kamer (22. March 2010) |
![]() |
#36 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Cebrailin neden düşman olarak kabul edildiğini aslında kendi düşüncem olarak yazmıştım. Elbette bunun doğrusunu Rabbim bilir. Rabbin Cebrail vasıtasıyla Kur’anı elçisine indirdiğini düşündüğümüzde o devrin insanlarının hem peygamberimize hem de bu vahyi getiren Cebrail i düşman görmeleri çok normaldir. Kur’ana karşı duran toplum hem peygamberimize hem de onu getirene düşman olmaları yadırganamaz. Sorduğunuz diğer soru ise bence çok önemli Cibril, melekler hatta Mikail sözlerini ayrı ayrı zikrediyor. Fakat bizler kur’anda bunları bazen melekler adıyla bazı ayetlerden öğreniyor bazılarını ise Cebrail özel ismiyle görüyoruz. Sizin söylediğiniz Mikail ismini yalnız ayette ismi geçiyor ama görevi konusunda hiçbir detay göremiyoruz.
Şimdi bu konuyu düşünelim. Rabbim meleklerin görevleri konusunda ayetlerde örnekler vermiş, Cebrail konusunda da bana göre ayetin içinde özellikle zikrederek vermiş, peki Mikail konusunda neden bilgi yok? Şimdi kendimize soralım, kur’anda birçok ayetleri içinde müteşabih olmalarından dolayı hala bir şey anlayamıyoruz. Ama anlamını bilmediğimiz için inkâr da etmiyoruz. Burada bizlere düşen görevini ya da anlamını bilemediğimiz ayetlerin peşinden koşmak yerine, açıklanan ve anlayabildiğimiz ayetlerin ardına düşmek bence en iyisidir. Zaten Allah ta öyle söylüyor. Müteşabihlerin değil, muhkemlerin ardı sıra gidiniz. Selamlar Halukgta |
![]() |
![]() |
![]() |
#37 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 57
Tesekkür: 97
34 Mesajina 72 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Sayın Hakkı Yılmazın tahlilini okumuştum Cibril kavramı ile ilgili. Foruma da kopyaladım biraz önce:
http://www.hanifler.com/showthread.php?t=1562 |
![]() |
![]() |
![]() |
#38 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Sayın Hakkı Yılmazın Kur’anı Allah tan başka kimse tebliğ etmemiş tir düşüncesinden yola çıkarak, aşağıda vereceğim iki ayet üzerinde yine, Hakkı Yılmazın meallerinden ve karşılaştırmalı diğer meallerden de faydalanıp düşünmeye çalışalım. Hakkı Yılmaz Bakara 97: “De ki: “Kim cibrîl'e düşmansa, bilsin ki şüphesiz Allah onu [cibrîl'i], Kendisinin bilgisi gereği, iki eli arasındakileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir.” Yukarıdaki ayeti isim bazında değil de, anlatmak istediklerini düşünmeye çalışalım. Demek ki düşman olunan birisi var ki Cibril e kim düşmansa diye başlıyor. Burada madem isim bazında bir anlaşmazlık var isim zikretmeyelim. Ama birilerinin düşman olduğu birisi var demek ki Rabbim böyle söylüyor. Devamına bakalım Rabbim ne diyor? Kim düşmansa şunu çok iyi bilsin ki Allah onu kendisinin bilgisi gereği, yani kendisinin verdiği bilgiler doğrultusunda, ellerinin getirdiklerini doğrulayıcı inananlar için yol gösterici bilgileri senin kalbine indirmiştir diyor. Şimdi burada Rabbim ile elçisi arsında bir varlıktan bahsedildiği çok açık. Ona hem düşman olunuyor, hem de Allah onu işaretiyle belirterek, kendisinin bilgisi dâhilinde bilgiler getirdiğinden bahsediyor. Birçok ayetinde bizlere rehber, yol gösterme olarak Kur’anı indirdiğini belirtiyordu Rabbim. Demek ki bu indirilen apaçık kur’an, belki direk adı zikredilmiyor ama bunu diğer ayetlerde zikrettiği şeklinden anlıyoruz. Burada açıkça Allah kitabı indirirken aracı olduğunu belirttiği halde hayır aracı yok direk Allah indirmiştir dersek bu ayeti doğru açıklar mı sizce? Şimdi de Necm suresini inceleyelim, acaba burada vah yedilen kur’an Allah mı tebliğ ediyor, yoksa ismin vermeden görevli bir başkası mı iletiyor onu anlamaya çalışalım. Yine önce Sayın Hakkı Yılmazın mealini alalım. Necm suresi: 1 - İndiği zaman necme kasem olsun ki [Parça parça inmiş âyetlerin her bir inişi kanıttır ki] , 2 - arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır. 3 - O, hevasından da konuşmuyor. 4 - O, kendisine vah yedilen vahiyden başka bir şey değildir. 5 - Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti. 6 - O, üstün akıl sahibi. Ki istiva etmiştir O. 7 - Ve O, en yüksek ufukta idi. 8 - Sonra yaklaştı ve hemen sarktı. 9 - İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu. 10 - Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti. 11 - Gönlü, gördüğünü yalanlamadı. 12 - Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? [onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?] 13 - Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü. 14 - Son sidrenin yanında. 15 - Ki onun yanında oturulan bahçe vardır. 16 - O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu. 17 - Göz şaşmadı ve azmadı. 18 - Andolsun, Rabbinin ayetlerinin en büyüğünü gördü. Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim şimdide. Burada arkadaşımız sapmamıştır azmamıştır derken dikkat ederseniz ismini zikretmiyor peygamberimizin ama biz bunun Hz. Muhammet olduğunu anlıyoruz. Tıpkı bu ayette geçen Cebrail ve kur’an ismini zikretmediği gibi. Allah şöyle söylüyor; (O, kendisine vah yedilen vahiyden başka bir şey değildir.) Buradaki anlatım şekline dikkat edelim lütfen. Bir bilgi vah yediliyor yani bildiriliyor ama Allah kendisinden bu bilginin geldiğini söyleme gereği duyuyor. Eğer bizzat kendisi bildirmiş olsaydı bunu neden söylesin. Şu cümle çok önemli bence üstünde iyice düşündüğümüzde çok iyi anlaşılıyor. (Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti. O, üstün akıl sahibi……) Dikkat edin Rahman yine burada tastikleyici en üst konumda, bakın ne diyor? Peygamberimize kur’anı öğreten çok kuvvetli, üstün akıl sahibi olan birisi öğretti diyor. Demek ki çok açık bir öğretici var. Şimdi şöyle bir soru gelebilir akla. Burada çok müthiş kuvvetli, akıl sahibi olan Allah tır diyen çıkabilir. Bunu söylersek Yaratıcının yüceliğini çok basite almış oluruz ki, bunu düşünmek kuranın bütününe ters düşer. Allah kendisini büyüklük ve yücelik kriterlerinin birisiyle anlatmaz, izah etmez hiçbir zaman. O kendisi için bizim anlayacağımız şekliyle, ben ol dediğimde o iş olur tarzında anlatır yüceliğini. Demek ki rabbin kur’anı tebliğ için gönderdiği bir görevli var arada. Ayette gelen görevlinin bakın nereden göründüğünü söylüyor? (Ve O, en yüksek ufukta idi. Sonra yaklaştı ve hemen sarktı. İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu. Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti.) Şimdide bu sözler üzerine düşünelim. Tebliğ edicinin ufuktan göründüğünü söylüyor Allah, çünkü yaratan kendisi olsa bir başka şahıstan bahsetmez, ufuktan göründüm derdi. Ufuktan görünen iyice yaklaştığını ve peygamberimizle iki yay uzaklığı kadar yakın olduğunu söylüyor. Şimdi hatırlayalım. Bu görünen ve bu kadar yakına gelen Rabbim olabilir mi? Asla ve asla olamaz. Çünkü kur’anda Musa peygamberimizin Rabbi görme isteğini ve daha sonra anlatılanı hatırlayın lütfen. Rabbim bu kıssasıyla asla beni hiç biriniz göremezsiniz diyordu bu ayetinde. Peki, burada ufuktan görünen ve peygamberimize yaklaşan kimdi o zaman? Yaratan olmadığına göre görevli birisi var demek ki. Yaklaştıktan sonra vah yedilmesi gereken bildirildi kendisine diyor. Devamına bakalım ayetin. (Gönlü, gördüğünü yalanlamadı. Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü.) Yukarıdaki sözleri düşünelim şimdide. Peygamberimizin gördüğünü yalanlamadığını söyledikten sonra çok dikkat edin lütfen Rahman kendisinden bahsetmiyor, bir görevli olduğu çok net anlaşılması için, Onun gördüğü şeyden kuşkumu duyuyorsunuz diyor. Hatta onu bir kez değil birçok kez inişinde de gördüğünü belirtiyor. Burada görünen ve birçok kez tebliğ için gelen Rabbim asla olamaz. Çünkü onu görmenin mümkün olmadığını bizlere çok açık kur’anda belirtmişti. Demek ki görünen ve ayetleri getiren Allah değil, bizzat rabbin görevlendirdiği bir melek. Değerli arkadaşlarım ben kur’anı anlamaya çalışırken çok dikkatli ve itinalı olmaya çalışıyorum elimden geldiğince, rabbim yanıltmasın. Kur’an ayetlerini anlamaya çalışırken bir bütün olarak düşünmek gerektiği gibi, birçok kişinin de fikrinden faydalanmak bizleri daha doğruya götüreceğine inanıyorum. Tek kaynağa bağlı olmak bizi yanıltabilir. Ben bu ayetlerden, Rabbin kur’anı görevlendirdiği bir meleği tarafından ilettiğini, tebliğ ettirdiğini anlıyorum. Rabbim yanıltmasın. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
![]() |
![]() |
halukgta Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi: | Apollonius (23. March 2010), aşık74 (23. March 2010) |
![]() |
#39 | |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 62
Tesekkür: 201
49 Mesajina 158 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 ![]() |
![]() Alıntı:
Değerli Halukgta abim, Bakara 97 ve 98 müteşabih ayetler değil muhkem ayetlerdir.Nedenine gelince bu ayetlerde muhatablara ciddi bir uyarı vardır.Allah'ın düşmanlığını kendi üzerine üzerinize çekmek istemiyorsanız;Allah'a,meleklere,resullerine,Cibri l ve Mikal'e düşman olmayın diye çok ciddi bir uyarı vardır.Bu ayet en az zinadan uzak durun diyen ayetler kadar muhkemdir.Çünkü bu ayetler ''elif lam mim'' gibi direk emir ve yasak içermeyen ve yoruma açık ayetlerden değildir. Bu ayetlerin bu güne kadar dirayetli bir şekilde beyanı yapılmadığı için müteşabih ayetlerdendir denemeyeceğini düşünüyorum. Selametle...
__________________
Yusuf 76:Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#40 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Ben bakara 97 ve 98. ayetlere müteşabih ayetler demedim. Mikail konusunda detaylı bilgi olmadığından, kur’andaki müteşabih ayetler gibi, bu sözün ardına düşüp başka anlamlar vermek yerine, zamana bırakmalıyız diyorum. Bakın ne yazmışım hatırlayalım. (Şimdi kendimize soralım, kur’anda birçok ayetleri içinde müteşabih olmalarından dolayı hala bir şey anlayamıyoruz. Ama anlamını bilmediğimiz için inkâr da etmiyoruz. Burada bizlere düşen görevini ya da anlamını bilemediğimiz ayetlerin peşinden koşmak yerine, açıklanan ve anlayabildiğimiz ayetlerin ardına düşmek bence en iyisidir. Zaten Allah ta öyle söylüyor. Müteşabihlerin değil, muhkemlerin ardı sıra gidiniz.) Kur’anda geçen birçok müteşabih ayetleri örnek vererek, nasıl onların üzerinde bilmediğimiz halde fazla durmuyorsak, burada geçen Mikail isminden ve görevi konusunda açıklama olmamasından dolayı bir bilgimiz yok. Burada söylediğim nasıl müteşabih ayetlerde bilemediğimiz ya da anlayamadığımız konuları zamana bırakıyorsak, burada geçen Mikail sözünün manasını ve görevini de zamana bırakıp araştırmalıyız diyorum. Selamlar. |
![]() |
![]() |
halukgta Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | snobyx (23. March 2010) |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
gerçekleri, hadis, kutsi |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|