hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HUKUK > Cezalar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 19. October 2012, 09:06 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İşte tahlil edeceğimiz kısas ayeti:

2:178 Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısasfarz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır.

...............
.....................


…felâ yusrif fî-lkatl(i)…

Ve haddi aşmasın (israf kelimesiyle aynı kök) cinayette / öldürmede

Öldürmede israf nasıl olacak? Ailesini de öldürmeyin mi demek isteniyor? 4:92’e kimseye verilmiş bir yetki yok fakat 2:178’de var. Bu da bu ayetin de hayvanlardan bahsettiğini doğrulamaktadır. Doğru çeviri:

Allah’ın yasakladığı cana kıymayın haksız yere. Haksız yere öldürülenlerin VELİSİNE / KORUYUCUSUNA / BAKICISINA biz yetki verdik. O yüzden öldürmede haddi geçmesin. Ona yardım edilmiştir.
Piramid:
Öldürmede israf nasıl olacak? Ailesini de öldürmeyin mi demek isteniyor?

Açıklama:
Öldürmede aşırıya gitmek şöyle olur.

Bir toplumda iyi yer edinmiş birisi haksız yere öldürülebilir ve ceza uygulayıcıları katile, normal ölüm dışında acı çektirerek, işkence yaparak öldürmek isteyebilir. İşte, bu şekilde öldürme kısas olmamakta, haddi aşmak olmaktadır. Rabbimiz bunu istemiyor. Ölüme karşılık, en kısa ve acısız yoldan ölüm, kısas budur.

Kısas uygulanmakla zaten, suçlu bedelini ödemiş olacağı için kan davası da olmayacaktır. Aksi halde buda kısas olmaz, aşırıya gitmek olur. Kaldıki, kan davalarını önlemek için, kısası zaten ölenin velisi yapmaz. Kısasa karar verecek İslami bir otorite yani mahkeme ve yine bunu uygulayacak yönetim sözkonusudur. Bu da suçluda olsa kısas uygulanan kişinin yakınlarının, kan davası sürdürmesini engellemek içindir.

İşte, bakara 178 e göre, suçlu halksız öldürmenin bedelini kendi hayatı ile öder. İman edenlerde, bu hükmü bildiklerinde, haksız yere öldürme eyleminde bulunmaları halinde kendilerininde öldürüleceğini bilirler ve suç her dönem ve her yerde böylece önlenir.

Farklı hapis cezaları ile bu tür suçler önlenemez ve nitekim bunun uygulandığı zamanımızda önelenemediği de görülmektedir. Çünkü, katil bir şekilde, hapisten kaçmak, genel af ilanı gibi beklentilere girerek suçu işlemekte karar kılabilir. Ama, kendininde öleceğini bilen az akıllı biri bunu göze alamaz. Dolayısıyla bu tür suçlar, akıllı insanların işleyeceği suçlar olmaktan çıkar.

Yani, hayvanlar bakara 178 in konusuna girmez.

Selamlar,
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (19. October 2012 Saat 09:31 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (19. October 2012)
Alt 19. October 2012, 09:16 PM   #2
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
5:45Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Bu ayetteki anahtar kelime ise sadaka vermek (tesaddeka bihi). Hiçbir yara diğerine eş değildir. Tek gözü olan adamın gözünü çıkaracak olursanız kör kalır, iki gözü de yerinde olan adam ise yalnızca birini kaybeder. İnsan canı sadakayla satın alınacak kadar ucuz değildir. Göze göz, buruna burun ise istisnasız bütün yaralarda kısas (yani adil bir ödeşme) olacağını vurgulamak içindir. Sünnetullah değişmeyeceğine göre Maide suresinde geçen bu ayette hayvanlar üzerinden mal kısası hakkındadır.
Tek gözü olan biri, tek gözü olduğunu ve onu kaybedeceğini bilerek haksız yere birinin gözünü çıkarırsa, onun tek gözünün çıkarılması şeklindeki kısas neden olmasın? Bunu bilerek suçu işlerse bedelini de öder, bu kadar basit.

Göze göz, buruna burun, kulağa kulakta aynı şekilde, başkasına haksız yere ne kadar zarar verirsen misli ile karşılığını görürsün. Çok adil bir uygulama, gerçekten hayat veren bir uygulama.

Ben, haksız yere senin gözünü çıkartacağım, sonra, bunun karşılığı olarak, gözüm çıkartılırken adaletsizlikten bahsedeceğim öylemi?

Ayrıca, yazın kendi içinde çelişmektedir sevgili piramid,

Hem; “Göze göz, buruna burun ise istisnasız bütün yaralarda kısas (yani adil bir ödeşme) olacağını vurgulamak içindir” yazmışsın, hem de insanların yaralaması olmaz bir şeymiş gibi, bu ayet te hayvanlar üzerinden kısastır” demişsin.

Kısas, yapılana aynıyla, yani misli ile karşılık vermek demektir. Bu kısas ayetleri, hep hayvanlara uygulanacaksa, insanı öldürene kısas sana göre nedir?

Yada insanın gözünü çıkaranın cezasını, her zaman ve her ülkede aynı olacak şekilde, nedenlerinide açıklayarak sen belirleyebilirmisin?

Selamlar,
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (19. October 2012 Saat 09:33 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (19. October 2012)
Alt 19. October 2012, 09:57 PM   #3
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
[i]Daha sonra; kısas konusu ile ilgili olarak; gerek konferanslarda, gerek tartışma ortamlarındaki anlatımlarımdan özetlediğim; yurt içinde ve dışında imansızların kurdukları sitelerde; kısas konusu ile ilgili her yerde asmaya çalışarak, kısasın ilkelliği iddialarının yanlışını hem onlara hem de oraya girerek onlara kanabilecek kimselere göstermek için astığım biraz uzunca sayılabilecek bir yazım vardı, onu bulmaya ve buraya asmaya çalışacağım.

İnşallah burada da asınca; tam bilgisi olmayan Müslüman kardeşlerimin bu ciddi konuyu sabırla sonuna kadar okumalarını ve bu konuda bilinçli olmalarını; kısasta hayatın olduğunu göğüslerini gere gere anlatmalarını bekliyorum.

Saygılarımla…
aorskaya
Rabbime hamd olsun. Kısasla ilgili yazımı aşağıya asıyorum:


GENELDE KURAN’DA SUÇ VE CEZA, ÖZEL DE İSE KISAS AÇIKLAMALARI


İslam’da suçları ve bunlara verilecek cezaları iki grupta incelemek mümkündür. Bunlardan ilki topluma karşı işlenen suçlar (örneğin; zina ve 100 sopa yada hırsızlık suçu ve el kesme cezası) ikincisi ise bireysel yani kişilere karşı işlenen suçlar (birisinin; kaşına, gözüne, kulağına, canına vb. verilen zararlar ve kısas cezaları) olmaktadır. (1)

Toplumsal suçlarda cezanın insanlar, yöneticiler tarafından affı mümkün değilken kişisel suçlarda kişi yada yakınlarının affedebilmek seçeneği vardır. (2)


Yine islamda en önemli müesseselerden biri de gerek toplumsal suçların gerekse bireysel suçların ve bunların cezalarının kişiselliği prensibidir. İslam’da kim suç işlerse cezayı da ancak o çekmelidir. Birinin işlediği suçlar yüzünden başka bir kimse (hangi nedenle olursa olsun) cezalandırılamaz. (3)

Yine cezalandırma esnasında, suçu işleyenin karşı tarafa açtığı zararın aynısıyla suçlu cezalandırılmalıdır. İntikam yada diğer insanlara ders olsun gibi gerekçelerle verdiği zarardan daha fazlası suçluya uygulanamaz. (4)

Suçluya hak ettiğinden fazla ceza uygulanması durumunda fazlalık bakımından ceza verenler de suçlu duruma düşerler ve kendilerine de bu kısım kadar ceza uygulanması sonucunu doğururlar. (5)

Ayrıca gerek toplumsal suçların cezalarının ve gerekse bireysel suçların cezalarının (kısas) uygulaması bu suça maruz kalan kimseler tarafından değil, İslami yönetim tarafından yerine getirilir.


Bu cezaların yönetim tarafından yerine getirilmesi de “bu suçlar yüzünden kan davası vb. hesaplaşmaları” olmadan önler. Suçlu cezasını çekince (ölenin yakını tarafından affedilmesi halinde de) herkes ödeşmiş olur ve bu olay kapanır, sürdürülmez. Bunlardan sonra sürdürülürse, sürdürenler aynı kısasa tabi olurlar. (6)

Kuran’da bu suç ve cezaları gibi konular ile başka konularda, tek yada birden fazla ayetlerle fakat topluca (bütün ayetler bir arada) değerlendirilerek hüküm konulur. Bir konu hakkında ne yapılması gerektiği ayet yada ayetlerle bildirilir. Uygulama mevcut ayetlere göre sürdürülür.

Ancak zamanla mevcut bilgilere göre yapılan uygulamalarda; problem çıkaranlar, itiraz edenler, işi yokuşa sürenler ve/veya söylenenlerin yanlış uygulandığını iddia edenlerin çıkması gibi sebepler yüzünden yine konunun bütünlüğü içerisinde değerlendirilmek, konunun özüne uygun olmak üzere; bu sorunları giderecek kesinlikte açıklayıcı ayetler gelir. Bundan sonra tüm itirazları sonlandıracak şekle bürünen ayetler topluluğu oluşturulur. Bu defa ilgili konu artık kesin olarak, o konudaki önceki ayetlerin yanında bu ayet hükmü de birlikte değerlendirilerek çözümlenir, uygulanır. (örneğin inek kesilmesinin istenmesindeki ayetler ve örtünme ile ilgili ayetler)

Kısaca konuyu toparlamaya çalışırsak; bireye karşı işlenen suçlar, (zarar gören bireyin yakınları tarafından affedilmez ise) yönetim tarafından suçluya aynı şekilde uygulanacaktır. Suçludan başka kimseler (bu kimseler kendileri gönüllü olarak isteseler bile) bu suçla cezalandırılamayacaktır. Konular hakkında çekirdek ayetler yeterli olmaktaysa da tüm itirazları engellemek için yardımcı ayetlerde çekirdek ayetlerle birleştirilerek uygulamaya son şekli verilmiş olur.

Konuya daha iyi nüfuz edilebilmesi için şimdi bütün bu anlatılanları hayata geçirmeye çalışalım.

Topluma karşı işlenen suçlarda suçlunun mutlaka öngörülen cezayı alması gerektiğinden ve bu kısım ile ilgili olarak anlaşılmayan hususlar olduğu ileri sürülmediğinden açıklanmayacaktır. Ancak bireye karşı işlenen suçlarda uygulama ile ilgili bazı itirazlar olduğundan ve özelliklede günümüzde kısasla ilgili hükümlere itirazlar çoğaldığından burada sadece “KISAS HÜKÜMLERİ” açıklanmaya çalışılacaktır.

Yukarıda anlattıklarımı kurandan delillerle yeniden açıklamaya çalışayım.

A) KISASLA İLGİLİ ÇEKİRDEK HÜKMÜN OLUŞMASI

Kuran hükümlerinden biliyoruz ki yüce Allah Tevratta kişilere karşı işlenen suçlar için ceza olarak kısası öngörmüş ve (en az) Musa peygamberden beri de kısas hükümleri bu suçlar için uygulanmaktaydı.

Uygulanmakta olan kısasın şekli ise; “cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas” biçimindeydi.

Ancak yine de suçtan zarar görene (yada ölmüşse yakınına) bu suçu bağışlayarak Allah katından ödüllendirilmeyi beklemesi önerilmekteydi.

Yine yönetimin de bu hükümleri uygulamak zorunda oldukları, kim bu şekilde uygulamazsa onların zalim kabul edilmesi gerektiği bilinmekteydi.

Yani yöneticiler, bağışlama olursa, suçu işleyene karşı gelebilecek saldırılardan onu korumayı, bağışlama olmazsa da suçlunun makamı, mevkisi ne olursa olsun, kimlerden gelirse gelsin yukarıdaki biçimdeki kısası uygulamak zorundaydılar. Suçtan zarar gören kişi yada yakınlarıda bu uygulamadan sonra başka bir taşkınlığa kalkmadan durumu kabul edeceklerdi.

İşten kuran inene kadar zaten toplumlarda kısas yukarda anlatıldığı üzere uygulanması gerekiyordu.


Muhammed peygamber zamanında ise bu esas (çekirdek) korunmuş ve bu hüküm Muhammed peygamberin ümmetinin de ( itirazları edebilecekleri öngörüsüyle) aynen kabul etmeleri için aynı şekilde kuranda da aşağıdaki ayetlerle yeniden belirtilmiştir.


İsra (17) 33 - Allah'ın haram kıldığı bir nefsi (kişiyi), haksız yere öldürmeyin! Kim mazlum olarak (haksız yere) öldürülürse, o taktirde onun velîsini sultan (hak sahibi) kıldık. Artık öldürmede haddi aşmasın. Çünkü o, yardım görmüş olandır. (iniş_50)

Nahl (16) 126 - Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab (ceza) nın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır. ( iniş_70)

Dolayısıyla, Kısas hükümleri Muhammed peygamber zamanında da çekirdek hükümlere göre kişinin, mevkisine ve konumuna bakılmaksızın işlediği suçun cezası (af edilmemişse) “cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas” olarak veriliyordu. Özetle KISAS kimseye ayrıcalık tanınmadan suçlunun kendisine uygulanıyordu.


Ancak insanoğlunun olduğu yerde; çıkarlarına uymadığında ( işine gelmeyince) itirazların ardı arkası kesilmeyebiliyor.


B) KISASLA İLGİLİ ÇEKİRDEK HÜKMÜN (itirazları kaldırmak için) AÇIKLANMASI-DESTEKLENMESİ:

Kurandan önce uygulanmakta olan ve kuranın yukarda yazdığım ayetleri ile de desteklenen yukarıdaki gibi kısas uygulamasına bu defa inananlar arasında tereddüt oluştuğunu, (belki de peygamberimiz zamanında kabileler arası yaşamın getirdiği anlayış farkları ile kabilelerin üstünlük vb. dayatmaları nedeniyle) KISAS’ın mevcut şekliyle değil de, önemli şahsiyetlerin suçlarına karşılık kendilerinin değil (önemsiz buldukları) köle yada kadınların kısasa tabi tutulmasını istediklerini görüyorum.

Bunu neden böyle görüyor, düşünüyor yada nereden çıkarıyorsun diye sorulacak olursa, Bakara-178 ayetinden (özelliklede girişteki açıklama kısmından) çıkarttığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Sevgili okuyucular; aşağıdaki Bakara (2) -178 ayetini dikkatle incelersek; ayetin hiçbir açıklama yapmadan hemen ”hüre karşılık hür… “ diye başlamadığını görürüz. Eğer ayet başındaki açıklama olmadan “hüre karşılık hür…” diye başlayıp devam etseydi; belki benim yukarıdaki çıkarmam, görüşüm mümkün olmayabilirdi.

Ancak dikkat edilirse ayet “ey iman edenler, öldürmede SİZE kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın…” şeklinde önce inananların dikkatini KISAS ın hala mevcut haliyle yürürlükte olduğuna çekerek itirazlarının geçersiz olduğunu gösteriyor.

Sonra da “hürün işlediği suça karşılık o hürün, kölenin işlediği suça karşılık o kölenin, kadının işlediği suça karşılık ta o kadının (affedilmedikleri durumlarda) mevcut kısasa hükümleri gereğince (ve suçun şahsiliği ilkesi gereğince) kısas olunacağını bildiriyor.


Sevgili okuyucular, bakara 178 ayeti (önceki kısas hükümlerinden) bağımsız bir hüküm olarak değil, başındaki açıklama ile birlikte kısas hükümlerini tamamlayıcı bir hüküm olarak getiriliyor.

Şimdi, bu ayeti tarafsız olarak değerlendirirsek; öldüren hür ise öldürmesine karşılık (hür olarak) kendisinin, köle ise öldürmesine karşılık (köle olarak) kendisinin, kadın ise öldürmesine karşılık (kadın olarak) kendisinin kısas olunacağı bir kez daha vurgulanarak anlatılıyor.

Çoğu kimse ve özellikle de (ayeti çarpıtmak isteyen) ateistler ayete tarafsız yaklaşmayıp, öldürülenin tarafına geçerek ve ayeti bağımsız olarak ele alıp anlamaya çalışıyorlar. Bu durumda da suçludan ziyade öldürülen ön plana çıkarılarak, öldürülen hüre karşılık (sanki) başka hür biri, öldürülen köleye karşılık (sanki) başka köle biri, öldürülen kadına karşılık (sanki) başka bir kadın anlatıldığı yanlışına düşüyorlar.

Halbuki, kısasta ölen yada öldüren bir tarafın tasarrufu yoktur. Kısas, ölen yada öldürenin ailesi tarafından değil, İslami otorite tarafından yapılacaktır. Bu da kısasla ilgili bu ayete tarafsız yaklaşılmasını gerektirmektedir.

Otorite, öldüreni bulacaktır, hür, köle, kadın oluşuna göre, başka kimseyle takas etmeksizin cezayı uygulayacaktır. Yani hürün (öldürmesine karşılık) hür olan, kölenin (öldürmesine karşılık) köle olan, kadının (öldürmesine karşılık) kadın olan kısasa tabi tutulacaktır.


Yukarıda anlattığım gibi bakara 178 ayeti bağımsız olarak ele alınamaz ve ancak yukardaki ayetlerle birleştirilerek hüküm verilebilir. Bu ayet, itirazlara karşı önceki ayetleri uygulamayı açıklayan ayettir.


Bakara (2) 178 - Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır. (iniş_87)

Bu ayetten sonra da hala içine sindiremeyen, bu uygulamayı hala kabul edemeyenler olmalı ki bu defa “sadece iman edenlere değil, temiz, samimi akıl sahiplerine seslenilerek kısas şekline itiraz etmemeleri, kendileri anlamasa da onda hayat olduğunu belirten ayet gelmiştir.

Bakara (2) 179 - Ey temiz akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Ümit edilir ki, korunursunuz. (iniş_87)

Gerçekten de İslami otorite tarafından kısas, suçlunun durumuna bakılmaksızın uygulandığı zaman, başka kimselerin eli kana bulanmadan suçun sahibi yok edileceğinden, ölenin tarafından olabilecek kinleşmeler ve kan davası vb. olaylarda önlenmiş olacaktır.

Ama hür kimsenin cinayetine karşılık o hür, kölenin cinayetine karşılık o köle, kadının cinayetine karşılık o kadın kısas edilmezse, bunların yerine başka biri kısas edilirse hiçbir suçlunun hak ettiğini bulmadığı gerçeği örtülemeyecek ve bu defa adaleti kişiler sağlamaya çalışarak şahsi olan problemi toplumsal vaka haline getirebileceklerdir.



Bakara 178 ayetinin bağımsız olmayıp açıklama ayeti olarak geldiğini düşünmemizin bir delili de yine kuranda inek kesilmesiyle ilgili ayetlerdir.

Bilindiği üzere, Allah bir ineğin kesilmesini isteyen ayet indirmişti. Sonra insanlar Musa peygambere “Allah’ına sor bakalım, nasıl bir inek kesmememizi istiyor?” diyerek inek kesmemek için bahaneler üretmeye başlayınca, her defasında başka bir ayetle açıklama ile ineğin kesilmesi sağlanmıştı.

Buraya kadar olanı özetlersek, Musadan beri uygulanmakta olan kısas hükümlerinde değişiklik yapılmadan kuranla da devam edilmiş, itiraz, tereddüt yada önemli buldukları asıl suçlu yerine önemsiz buldukları köle,kadın gibi başka insanların kısas edilmesi istemi reddedilmiş ve uygulama bu şekilde devam olunması istenmiştir.

C) KISASTA VURUCU DARBE (KISAS TA SON DURUM)


Bütün yukarıdaki gelişmelere rağmen hala, kısas biçimine, içeriğine itirazlar ve değiştirme istekleri devam etmeli ki bu defa Allah Teala inananlara hiçbir açık kapı bırakmayacak şekilde, Musa Peygamber zamanında başlanılan kısas uygulamasının içeriğinin kendisi tarafından belirlendiğini, buna uyulması gerektiğini ve hiçbir tereddüte ve itiraza meydan bırakmayacak şekilde Maide (5) 45 ayetini indirmiştir.


Bu ayetle inananlara adeta; “ siz nasıl olurda hala inanmazsınız. Musa peygamberden beri uygulanan ve benim daha önceki ayetlerimle de belirttiğim halde hala itirazmı edersiniz, sizhiç aklınızı kullanmayacakmısınız? temiz bir akılla düşünüp kısastaki hayat kazanımları görmek istemezmisiniz? Siz mi daha iyi biliyorsunuz?” der gibi, tokat gibi bir hüküm indirmiştir.

Maide (5) 45 - Onun içinde (Tevrat'ta) onlara, cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas olduğunu yazıp farz kıldık. Kim onu bağışlar da (kısas hakkından vazgeçerse) artık o kendisi için (günahlarına) kefâret olur. Ve kim, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar zalimlerdir. (iniş_112)

SONUÇ: işte bütün bu ayetlerle yukarda anlattığım gibi, tevrattan bu tarafa uygulandığı gibi bu gün de kısas kim suçlu ise ona uygulanır. Af edilirse affeden için daha iyi olur. Ama affetmez ise kısas ille de suçlu kimse (özel durumuna bakılmaksızın)ona uygulanır.

Şimdi burada ” peki kardeşim, madem her durumda suçlunun kendisine kısas uygulanacaksa, ayette neden katile kısas uygulanır demedi de hüre hür, köleye köle, kadına kadın dedi” diye bir soru yada itiraz gelebilir.

Bunu da;
Allah zaten kısasın ta en başında “cana can, göze göz, dişe diş, yaraya da kısas” diyerek ve “kimse başkasının suçu yüzünden cezalandırılamaz” diyerek öldürme eyleminde katilin bizzat kısasa tabi olduğunu belirtmişti.

Buna rağmen, “katilin kendisi açıklıkla işaret edilmesine ve herkesin bilmesine rağmen yine de kısasta kişileri değiştirme istekleri, çabaları yüzünden”; bu çabada bulunanların daha iyi anlaması için tokat gibi “hür birine (öldürmesine karşılık) hür olarak kendisinin, yine köle ve kadında da aynı durumun” kabul edilmesi gerektiği bilidirilmiştir. diye açıklayabilirim.


Yazıdaki tüm anlayışlar bana ait olup, kimse bundan dolayı sorumlu değildir. Dileyen bunlara inanır kabul eder, dileyen kendi inancını başka şekilde belirler.
Herkese selam ederim.

Saygılarımla…
aorskaya


ALINTILANAN AYETLERİN ORİJİNALLERİ

İsra (17) 33

وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلاَ يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا
Ve lâ taktulûn nefselletî harremallâhu illâ bil hakk(hakkı), ve men kutile mazlûmen fe kad cealnâ li veliyyihî sultânen fe lâ yusrif fîl katl(katli), innehu kâne mensûrâ(mensûran).
Nahl (16) 126

وَإِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُواْ بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُم بِهِ وَلَئِن صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِّلصَّابِرينَ
Ve in âkabtum fe âkıbû bi misli mâ ûkıbtum bih(bihî), ve le in sabertum le huve hayrun lis sâbirîn(sâbirîne).
Bakara (2) 178

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالأُنثَى بِالأُنثَى فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاء إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ ذَلِكَ تَخْفِيفٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ فَمَنِ اعْتَدَى بَعْدَ ذَلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumul kısâsu fîl katlâ el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi şey’un fettibâun bil ma’rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve rahmeh(rahmetun), fe meni’tedâ ba’de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun).

Bakara (2) 179

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَاْ أُولِيْ الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).
Maide (5) 45 -

وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالأَنفَ بِالأَنفِ وَالأُذُنَ بِالأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ فَمَن تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَّهُ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Ve ketebnâ aleyhim fîhâ ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curûha kısâs(kısâsun) fe men tesaddeka bihî fe huve keffâretun leh(lehu) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne).

Konu aorskaya tarafından (19. October 2012 Saat 10:03 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (19. October 2012)
Alt 20. October 2012, 10:32 PM   #4
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Tam da güzel bir yazısına denk gelerek sevindiğim bir zamanda, "hiic" bu yazıları yazan biri olarak kendini "hiç" ediverdi.
Kimin ne olduğunu yaratan Allah daha iyi bilir.

Alıntı:
"Kısas adil değildir" diyen "hiic", senin bu sözüne karşılık rabbimizin "kısasta hayat vardır" dediğini bilmiyormusun, yoksa, onu bilerekmi "kısas adil değildir" diyorsun.
kıssasın ne olduğunu bilmediğinizi iddia ediyorum. Bu gün uygulanan yöntem en ilkel göçebe toplulukların uygulamasıdır.

Alıntı:
a- öldüren için, kısas uygulanmayıp, örneğin müebbed hapismi uygulanmalıdır?
b- öldüren için, tek çocuklu ailenin tek çocuğunu öldürmesi nedeniyle, acılı ölüm yani işkence ile öldürmemi olmalıdır?
c- öldüren için, tek kişi ile geçinen ailenin, geçim kaynağı yok edildiğinden, 10 çocuklu ailenin geçim kaynaklarıda yok edilmek üzere, 10 çocukmu öldürülmelidir?
d- senin kısastan daha adil yukarıdakiler dışında başka bir ceza önerinmi vardır?
vardır...

2. maddede açtığın başlıklara da cevap olarak vereyim.

Kuranda öldürmek ve diriltmek bir kısım yerde soyut manada kullanışmıştır.
Ölü kalper gibi.

Toplumda, düşünürleri öldürmeyi emreden zihniyetin topluca yok edilmesi gerekir. "Onları bulduğunuz yerde öldürün" emri de esasında bunu ifade eder. Toplumdaki yobaz bağnaz v.s. olan ve felsefecileri, bilim adamlarını, adil laik yöneticileri "dinsiz" damgasıyla öldüren ve öldürülmesini emreden geri kafalılara karşı topluca sefer düzenlenmeli. Onların kafalarındaki yanlışlar düzeltilmeli.

Kısaca, toplumun değerlerini öldürenleri öldürmek, asmak, işkence etmek bir çözüm değildir, hayat da bağışlamaz tam tersine hayatı kendisi alıyor.
Bunun yerine o zihniyetin öldürülmesi gerekir, hem de bulunduğu yerde...

Alıntı:
Son olarak; "kısasta hayat vardır" diyen rabbimizin sözünü doğru bulmuyormusun?
Benim rabbin sözüne karşı düştüğüm bir durum yok,
Ben hezeyanlara, yanlış yapılan açıkşamalara, cahilce hükümlere karşıyım.

Alıntı:
Bu defa, hiç mazeret üretmeden bunları cevaplamanı ve daha cevaplarken ne denli büyük yanlış yaptığını görmeni ve hatanı düzeltmeni umut ediyorum.
Allah hangimiz yanlış yolda ise ona hidayet versin.
senin kıssas konusundaki anlayışına katılmıyorum.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 20. October 2012, 10:48 PM   #5
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kimin ne olduğunu yaratan Allah daha iyi bilir.



kıssasın ne olduğunu bilmediğinizi iddia ediyorum. Bu gün uygulanan yöntem en ilkel göçebe toplulukların uygulamasıdır.



vardır...

2. maddede açtığın başlıklara da cevap olarak vereyim.

Kuranda öldürmek ve diriltmek bir kısım yerde soyut manada kullanışmıştır.
Ölü kalper gibi.

Toplumda, düşünürleri öldürmeyi emreden zihniyetin topluca yok edilmesi gerekir. "Onları bulduğunuz yerde öldürün" emri de esasında bunu ifade eder. Toplumdaki yobaz bağnaz v.s. olan ve felsefecileri, bilim adamlarını, adil laik yöneticileri "dinsiz" damgasıyla öldüren ve öldürülmesini emreden geri kafalılara karşı topluca sefer düzenlenmeli. Onların kafalarındaki yanlışlar düzeltilmeli.

Kısaca, toplumun değerlerini öldürenleri öldürmek, asmak, işkence etmek bir çözüm değildir, hayat da bağışlamaz tam tersine hayatı kendisi alıyor.
Bunun yerine o zihniyetin öldürülmesi gerekir, hem de bulunduğu yerde...


Benim rabbin sözüne karşı düştüğüm bir durum yok,
Ben hezeyanlara, yanlış yapılan açıkşamalara, cahilce hükümlere karşıyım.



Allah hangimiz yanlış yolda ise ona hidayet versin.
senin kıssas konusundaki anlayışına katılmıyorum.
Benim kısas konusundaki anlatımlarımı yanlış buluyorsan, kısası bir de sen anlatırsın bizde daha mantıklı ve kurana uygunsa onu kabul ederiz.

Ancak, sen benim yada başkasının kısas anlatımına itirazdan önce, "kısası adil bulmuyorum" deme yanlışında bulunmuştun. Sonra, rabbimizin "kısasta hayat vardır" sözü üzerine bu düşüncen değiştiyse sorun yoktur. Önemli olan yanlışın düzeltilmesidir.

Şimdi, benim anlatımıma katılmasan bile, kısas konusunda tam ve kısa bir bilgiye de sahip olmadığını görüyorum. Bu ayıp bir şey değildir. İstersen, kısas konusunu zaman ve imkan bulursan öncelikli olarak inceler öğrenirsin.

AMa, kısas kuranda bireysel suçlara verilen bir cezadır. Toplumu ilgilendiren, toplumsal boyutları olan örgütlü suçlara verilecek cezada zaten affı olmadan (öldürme varsa yine kısası içerecek şekilde) toplumsal boyutlu bir ceza olacaktır.

Yani, zihniyet, örgütlenme gibi yapılanma varsa, zaten suç bireysel olmaktan çıkıp toplumsal olacağından kısas yanında (örneğin öldürme yoksa) bazı haklardan mahrumiyet gibi ek cezalarıda yönetim belirlemiş olabilir.

Ancak, kısas özetle bireysel suçlar için uygulanması istenen bir cezalandırmadır ve bu nedenle suçtan zarar gören yada ölmüşse yakınlarının affetmeleri imkanlı kılınmıştır, hatta önerilmiştir.

Kısası tam olarak anlamak için sana, buradaki yazımı tekrar okumanı, sonra başka kaynaklardan yine araştırmanı öneririm.

Şu anki durumunla kısası ele alacak durumda olmadığını düşünüyorum.

selamlar,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 20. October 2012, 10:38 PM   #6
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

izin verirse ben de bir soru sorayım.

yaklaşık 90 yaşlarına gelmiş birisi, 18 yaşında daha hayatının baharını bile yaşamamış bir genci öldürdü diyelim.

Burada Allahın emrettiği kıssas acaba; 90 yaşındaki dedenin aynı şekilde öldürümesi midir?
Yoksa cinayete sebep olan fikrin, zihniyetin, anlayışın yok edilmesi midir?

Allah ilmimizi artırsın. Artırsın ki, "Bulunduğu yerde öldürülmesi gerekenlerin" insanlar olmadığını, "şiddetle bağa vurulması gerekenlerin" canlılar olmadığını anlamayı nasip etsin inşAllah...
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. October 2012, 12:10 AM   #7
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
izin verirse ben de bir soru sorayım.

yaklaşık 90 yaşlarına gelmiş birisi, 18 yaşında daha hayatının baharını bile yaşamamış bir genci öldürdü diyelim.

Burada Allahın emrettiği kıssas acaba; 90 yaşındaki dedenin aynı şekilde öldürümesi midir?
Yoksa cinayete sebep olan fikrin, zihniyetin, anlayışın yok edilmesi midir?

Allah ilmimizi artırsın. Artırsın ki, "Bulunduğu yerde öldürülmesi gerekenlerin" insanlar olmadığını, "şiddetle bağa vurulması gerekenlerin" canlılar olmadığını anlamayı nasip etsin inşAllah...
Sevgili hiç,

Kısasta ölçü haksız yere öldürme (yada başka şekilde zarar verme) dir. 90 yaşındaki biri delikanlı çağında birini haksız yere öldürmüşse, delikanlının yakınları da affetmiyorlarsa dede kısasen öldürülecektir.

Ancak aynı şekilde öldürme kısmını biraz açmak gerekir. Dede, örneğin toprak anlaşmazlığı yüzünden, gencin kafasına defalarca taşla vurarak, ona acı çektirerek ve biraz da zaman alarak öldürmüş bile olsa kendiside aynı şekilde kafasına taşla vurularak öldürülemeyecektir.

En kısa ve en acısız şekilde öldürme olacaktır. Tabiki bu dedenin, dünya yaşamında göreceği cezadır.

Haksız yere birini öldürmenin cezasının, bütün insanlığı öldürmek olarak değerlendirilecek cezasının karşılığını ise hesap gününde rabbimizin ayrıca belirleyeceği de bilinmelidir.

Cinayete götüren sebeplerin, zihniyetin yok edilmesi gerektiği, bunun için eğitim başta olmak üzere gerekli tedbirlerin islami yönetimce alınması gerektiğine ilişkin görüşte ve sizinle bu noktada aynı düşüncede olduğumuzu söylemiştim.

Ancak, yazınızda, "görüldüğü yerde öldürülmeleri" gerekenlerin geçtiği bir kısım vardırki bu sadece, imansızların, kafirlerin, müşriklerin, müslümanlara saldırmaları, fitne fesat çıkararak toplumsal hayatı tehlikeye atmaları yada anlaşma yapmalarına rağmen anlaşmaya uymamaları halinde (tevbe suresi ilk 5 ayetler ) haram aylar dışında karşılık görmeleridir. Ancak, bunların tövbe etmeleri durumunda yine öldürme olmayacaktır.

selamlar,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (23. October 2012)
Alt 20. October 2012, 11:00 PM   #8
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Şunu ifade etmek istiyorum.

Kıssasın, "öldüreni öldürün" şeklinde işlendiği doğu ülkelerindeki suç oranı/
Laik Batı ülkelerinde kıyaslandığında daha yüksek bulunuyor. (norveçte yılda sadece 1 cinayet işlenmektedir)

Hayat hangisinde var?

Avrupa da insan öldüren katillerin hapishanede yediği yemekler bile hijyen kontrolünden geçiriliyor.
******

Ben Kuranda yer alan bütün öldürmelerin (ki bunun muhatabı gerek insan gerek hayvan gerekse de kısas edilecek olsun) fiziksel katliam olduğuna inanmıyorum. Zihniyetin öldürülmesi, ikna edilmesi, genel görüşün kötü/ahlak dışı tanımladığı zihniyetin temizlenmesi olarak algılıyorum. Buna katil olanların durumu da dahil.

Nasıl mı olacak?
-gereklli yere göre; psikolojik terapi, eğitim, basın yayın haberleri, kitap dergiler ve bilinçlendirme mesajları, gerektiğinde danışman desteği v.s.
İnsan öldürebilecek bir zihniyetin ÖLDÜRÜLMESİ gerekir, İnsanı öldüren insanın değil.

**

http://www.listemiste.com/dunyanin-e...-ulkeleri.html

bir de şu link var. ateist sitesinde hazırlamışlar, sitenin genel felsefesine katılmıyorum ama söz konusu başlığa katılıyorum.
Dünyada insanı suçdan caydıran asıl şeyin ne olduğunu tefekkür edeblmek adına...
Acaba içinde HAYAT barındıran kısas nedir?

https://ateist.wordpress.com/2010/01...-dogru-olamaz/


ayrıca aşağıdaki linkde daha geniş çaplı bir araştırma var. SUÇ ORANLARINA göre ülkeleri sıraladığınızda (cinayet suçu) acaba orada suç oranı en düşük ülkeler sıralamasında Müslüman (kıssas uygulayan) bir ülke görebiliyor musunuz? sudi arabistanın oranı %1... gelişmiş AB ülkelerine çok yakın... ama acaba arabistandan alınan veriler ne kadar doğru? Hergün iç savaşların, çatışmaların, kavga ve huzursuzluğun yaşandığı Afganistan, Pakistan, Suriye gibi ülkeleri ve İranı felan hesaba katmıyorum...

http://en.wikipedia.org/wiki/List_of...by_murder_rate


...
...

Konu hiiic tarafından (20. October 2012 Saat 11:16 PM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 20. October 2012, 11:08 PM   #9
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Şunu ifade etmek istiyorum.

Kıssasın, "öldüreni öldürün" şeklinde işlendiği doğu ülkelerindeki suç oranı/
Laik Batı ülkelerinde kıyaslandığında daha yüksek bulunuyor.

Hayat hangisinde var?

Avrupa da insan öldüren katillerin hapishanede yediği yemekler bile hijyen kontrolünden geçiriliyor.
******

Ben Kuranda yer alan bütün öldürmelerin (ki bunun muhatabı gerek insan gerek hayvan gerekse de kısas edilecek olsun) fiziksel katliam olduğuna inanmıyorum. Zihniyetin öldürülmesi, ikna edilmesi, genel görüşün kötü/ahlak dışı tanımladığı zihniyetin temizlenmesi olarak algılıyorum. Buna katil olanların durumu da dahil.

Nasıl mı olacak?
-gereklli yere göre; psikolojik terapi, eğitim, basın yayın haberleri, kitap dergiler ve bilinçlendirme mesajları, gerektiğinde danışman desteği v.s.
İnsan öldürebilecek bir zihniyetin ÖLDÜRÜLMESİ gerekir, İnsanı öldüren insanın değil.
Sevgili hiic,

Zihniyetle ilgili düşüncene aynen katılıyorum. Ama kısasın konusu değildir. Toplumsal boyutları olabilen yapılanmaya girmektedir.

Kısas ise daha önce söylediğim gibi sadece bireysel ve haksız yere verilen zararların cezalandırılmasıdır.

Ayrıca, zamanımızda değişik ülkelerde, adına islam ülkesi de dense pratikteki yanlışlar, rabbimizi ve sözlerini sakata düşüremez. İnsanların yanlışı dine ve rabbimize mal edilemez.

Şimdi, senin kısas hakkında biraz daha araştırdıktan sonra yazmanı bekliyorum. Yoksa, bu konuda daha büyük yanlışlara düşeceksinki, bu istediğimiz bir durum değildir.

"Kısasta hayat vardır" diyen rabbimizin bu sözüyle bilgilenmeye başlamanı öneririm. Böylece, kısasın neden adil olduğunu da daha iyi görürsün.

selamlar,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. October 2012, 12:39 AM   #10
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Şunu ifade etmek istiyorum.

Kıssasın, "öldüreni öldürün" şeklinde işlendiği doğu ülkelerindeki suç oranı/
Laik Batı ülkelerinde kıyaslandığında daha yüksek bulunuyor. (norveçte yılda sadece 1 cinayet işlenmektedir)

Hayat hangisinde var?

Avrupa da insan öldüren katillerin hapishanede yediği yemekler bile hijyen kontrolünden geçiriliyor.
******

Ben Kuranda yer alan bütün öldürmelerin (ki bunun muhatabı gerek insan gerek hayvan gerekse de kısas edilecek olsun) fiziksel katliam olduğuna inanmıyorum. Zihniyetin öldürülmesi, ikna edilmesi, genel görüşün kötü/ahlak dışı tanımladığı zihniyetin temizlenmesi olarak algılıyorum. Buna katil olanların durumu da dahil.

Nasıl mı olacak?
-gereklli yere göre; psikolojik terapi, eğitim, basın yayın haberleri, kitap dergiler ve bilinçlendirme mesajları, gerektiğinde danışman desteği v.s.
İnsan öldürebilecek bir zihniyetin ÖLDÜRÜLMESİ gerekir, İnsanı öldüren insanın değil.

**

http://www.listemiste.com/dunyanin-e...-ulkeleri.html

bir de şu link var. ateist sitesinde hazırlamışlar, sitenin genel felsefesine katılmıyorum ama söz konusu başlığa katılıyorum.
Dünyada insanı suçdan caydıran asıl şeyin ne olduğunu tefekkür edeblmek adına...
Acaba içinde HAYAT barındıran kısas nedir?

https://ateist.wordpress.com/2010/01...-dogru-olamaz/


ayrıca aşağıdaki linkde daha geniş çaplı bir araştırma var. SUÇ ORANLARINA göre ülkeleri sıraladığınızda (cinayet suçu) acaba orada suç oranı en düşük ülkeler sıralamasında Müslüman (kıssas uygulayan) bir ülke görebiliyor musunuz? sudi arabistanın oranı %1... gelişmiş AB ülkelerine çok yakın... ama acaba arabistandan alınan veriler ne kadar doğru? Hergün iç savaşların, çatışmaların, kavga ve huzursuzluğun yaşandığı Afganistan, Pakistan, Suriye gibi ülkeleri ve İranı felan hesaba katmıyorum...

http://en.wikipedia.org/wiki/List_of...by_murder_rate


...
...
Siz hala "adında islam" bulunmasından başka islamla ilgisi olmadığı halde kendilerine müslüman denen ülkelerin uygulamalarını örnek gösteriyorsunuzda, bu ülkelerde, öldüren insanların gerçekten haksız yere öldürüp öldürmediklerinin ne derece araştırıldığını biliyormusunuz?

Evli-bekar ayrımı olmadan zina cezası kadın ve erkeklere 100 sopa iken, evli kadını recmeden, yani taşlayarak öldüren bir ülke islami olabilirmi? O zaman o ülkede, bu kadar belirgin şartları taşıyan bir suçun cezası bile doğru uygulanmıyorsa, kısas doğru uygulanıyor, buna rağmen suç oranları azalmıyor diyebilirmiyiz? Tabiki hayır.

Eğer, kısas gerçekten adil olarak yapılan tespitlere dayanarak uygulanırsa, emin olun suçlarda azalma, insanlarda hayat bulacaktır.

Haksız yere birine zarar veren birisi, eğer akıllı biri ise kendisi de aynıyla cezalandırılıcağını bilirse o suçu geröekten işlemeyi göze alabilirmi? Akıllı ise alamaz. Akıllı olmayanlarda konumuz dışı zaten değilmi?

Ama, işlediği suçun karşılığında biraz hapis yatacağını, sonra bir şekilde kaçarak, yada genel veya özel afla kurtulabileceğine inanan birilerinin suç işlemesi pekala mümkün ve daha akla yakın olur değilmi?

Tabi, aynı suçun farklı ülkelerde farklı cezalar almasının yada aynı ülkede önceleri bir tür ceza uygulanırken sonra cezanın başka türe dönüşmesindeki adaletsizliği, haksızlığı söylemeye gerek yoktur.

Ateistlerin değindiğin yazılarına, bizzat oralarda gerekli açıklamaları yapmıştım ve başlangıçtaki itirazları kesilmişti. Ama, üyeliğimi sildiklerinden şimdi yazılarım duruyormu bilemiyorum.

Zaten ateistlerin müslümanları daha doğrusu insanları avlamak istedikleri konunun başında "kısas" ı ilkel göstermek ve bakara 178. mantıksız kabul ettirmek gelir. İmansızların bu çabalarıda kendileri açısından gerekli bulunmaktadır.

Ancak, "kısasta hayat vardır."

selamlar,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (23. October 2012)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ayet, bakara178, döndürmek, için, kisas, kullandıkları, müslümanları, ımansızların


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:12 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam