![]() |
|
|
|
|
#1 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
Alıntı:
Bu durumda atalar/rivayetler dini yaşayanların iddialarını kabul ederek, nüzul hadisleri (rivayetleri) olmazsa kuranın anlaşılmaz sonucunu kabul etmiş oluyorsunuz... Halbuki, böyle bir şeye gerek olsaydı, rabbim hadisleri koruma altına alırdı. Halbuki onlar korunmuyor ve nüzul sebeplerinin bilinmesine gerekte yoktur. Aksi halde, rabbimiz kuranda ayetlerin yanında, onların neden indiğinide kendisi açıklardı. Açıklamadığına göre kurandaki şekliyle neyi, ne kadar anlıyorsak o kadarıyla sorumlu olduğumuzu bilelim. Rabbim, kuran için; herkesin anlayacağı kolaylıkta olduğunu söylüyor. Kolaylıkta, herkesin sadece kurandan ne kadar anladığıdır. Siz, her denilene inanmayın, üstelik rabbimizin bu sözü varken, bu konuda söylenenlere kulak bile asmayın... selamlar, aorskaya |
|
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Alıntı:
herhaldeki Kur'an'da Ayet'lerin bir "DIP NOTU" bulunmamakta, sorabilirmiyim size Ebu Leheb'in kim oldugunu ve neden dolayi bu kadar lanetlendigini nereden biliyoruz? Elbette ki belli bir kaynak yoluyla biliyoruz. Tarihi yazismalarda mi yoksa "Rivayet" ? Yoksa Allah Celle ve Celaluhu Tebbet Suresinde "Hani o amcan var ya..." diyemi basliyor? Saygi ve selamlarimla. |
|
|
|
|
| merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | sevginur (15. November 2012) |
|
|
#3 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
Alıntı:
Ebu Leheb'in kim olduğunu bilmek, onun soyunu, sopunu, huyunu öğrenmek çokmu önemlidir sizin için? O bilgiler gerekli olsaydı rabbim kuranda zaten bildirmezmiydi? Rabbim, kitabın bize yeteri kadar bilgilerle indirildiğini söyler. Biz de bununla yetinmeliyiz. Kuranda verilmeyen bilgilerin peşine düşmemiz bizi yanlış sonuçlara götürebileceğinden veya doğru sonuçlarda olsa verilen mesajın ana fikrinden uzaklaşıp detaylarla meşgul olup, magazinel bir merakın giderilmesine, hatta bunlar üzerinde spekülasyonlar yaratılacağını düşünmek gerekrir. Örneğin, peygamberimizin eşine söylediği bir sırrı rabbimiz ona açıkladığını bize kuranda bildirir. Ama sırrın ne olduğunu bize anlatmaz. Çünkü bu peygamberin özelidir ve bizi ilgilendirmez. Ancak, bu haber verdiğini rabbimizin bize açıklaması, kendisine hiç bir şeyin gizli kalmayacağının kavramamız içindir. Sırrın ne olduğunu bize söylemiş olsaydı, bizler; "vay be, demek peygamber şöyle yapmış, şunu demiş, bunu nasıl yapar yada aferin vb. magazinel konular yaratıp, bunlarla meşgul olcaktık. Hatta, bunlar üzerinden; haklı bulanlar, bulmayanlar şeklinde taraflar oluşacak ve kavgalar edilecekti... Ama, bu sırrın ne olduğu açıklanmadığı için bunlar olmuyor. Yada, açıklanmamasına rağmen rivayetlerle yine bir şeylerin peşine düşülmekten cazgeçemeyenler oluyor... İnsanın en büyük zaafı merakını yenememesi onu zora sokuyor... selamlar, aorskaya |
|
|
|
|
|
|
#5 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
Alıntı:
Bakara suresinde değindiğiniz ayetlerde boşanmışlar anlatılırken, asıl boşanmayı düzenleyen talak suresi dikkate alındığında boşanma ve bunun hukuku kısaca anlatılamaz. Üstelik talak suresindeki "...henüz adet görmemişler..." diyen 4.ayet, imansızlar ve bizdeki cahiller ile yobazlar tarafından küçük kızlarla evlilik yapılabileceğine delil olarak gösterilirken bu kısaca anlatmak konunun anlaşılması için yeterli olmaz. Aslında, bu konuya kısmen, hatırladığım kadarıyla; islamda sübyanlarla evlilik yoktur, evlilik için tarafların olgun olması gerekir" başlıklı yazımda değinmiştim. Ama, boşanma ve hukukunu anlatmak için kesinlikle yeterli değildir ve bu ayrı ve çok önemli bir başlık olarak açılması gerekir... Aslında hatırlatmanız iyi oldu. İmkan bulursam bu konuyu ayrı başlıkta yazabilirim. selamlar, aorskaya |
|
|
|
|
|
|
#6 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Selamünaleyküm can dostlar,güzel insanlar.
Allah hepinizden razı olsun bizlere yazılarınızla çok güzel katkılarda bulunuyorsunuz. Şahsım olarak salat'ı 3 şekilde kavrıyorum. Birincisi "Salat" köstek olmanın zıddı; yani destek olmak. Ama bunu salat kelimesinden değil; "salli,yusalli,..." kelimelerinin geçtiği yerlerden anlıyorum. İkincisi, "salat" kelimesi geçen yerlerde ise, "Kur'anı ve dini okuma,idrak etme" olarak anlıyorum. Sebebine gelince: "zülefenminelleyli ve tarafeyni nehar" yani sabah ve akşam vakitleri... Bu saatler zihnin en rahat olduğu vakitler. Sabahleyin zihin boş, akşam da günün yorgunluğunun ardından rahatlamaya,gevşemeye,relax olmaya geçiş dönemi. Kur'anı okumaya başlamadan önce, el ve yüzler yıkanarak;baş ve ayaklar meshedilerek vücuttaki negatif iyonlar atılır; sonrasında ise, dikkat dağınıklığından arınmak,yanlış anlamalara mahal vermemek için kovulmuş şeytandan Allah'a sığınarak Kur'an okunur. Üçüncü olarak; "eqımıssalat ve etüzzakat" olarak baktığımızda ise; "desteklemeyi daima ayakta tut ve arın" olarak anlıyorum. Eğer,"namaz kıl" diye emredilseydi, "eqımıssalat" değil,"cealessalat" olarak Kur'anda geçerdi. Destek derken yine "yusalli" kelimesi üzerinde durmak istiyorum. Sanırım durumu daha iyi anlatmış olacağım. Salat,"arkasından giderek,ahdine vefa göstererek destekleme" olarak anlaşılabilir diye umuyorum. Malumunuz, müşrikler Allah'ın elçisiyle her türlü alay etmişler, eziyette,hakaretlerde bulunmuşlar; destek yerine köstek olmuşlardır. Sahabe ise O'na biat ederek ahdetmişler ve bu ahitlerine vefa göstermişlerdir. Güzel dinimizin ayakta kalması "eqımıssalat" için her türlü canlarıyla,mallarıyla destek olmuşlardır. Ha bu arada namaz yok mudur. Yani dini bir ritüel olarak... Öncelikle cenab-ı Allah'ın bu tür hareketlere ne ihtiyacı vardır; ne de bizden bunları istemez. Ama tazarru ve gözyaşları içerisinde O'ndan yardım dilemek (dua) te emredilmiştir. İnşallah yanılmıyorumdur. En doğrusunu Allah bilir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konu Miralay tarafından (14. November 2012 Saat 03:22 PM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
|
|
#7 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 300
Tesekkür: 477
198 Mesajina 387 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Alıntı:
Saygılar bizden miralay kardeş .. Bu yorumunuza bir cevap yazma geregi hissettim acizane bilgi paylaşımı yapmak istedim.. Kur'anı okumaya başlamadan önce, el ve yüzler yıkanarak;baş ve ayaklar meshedilerek vücuttaki negatif iyonlar atılır; sonrasında ise, dikkat dağınıklığından arınmak,yanlış anlamalara mahal vermemek için kovulmuş şeytandan Allah'a sığınarak Kur'an okunur. Boy abdesti bulunmayan kişilerin, yani hayızlı, loğusa ve cünübün Kur’an okumasının haram olduğuna dair de Kur’ani bir yasak görülmemektedir. Kur’anla abdest arasında bir irtibat kurmalarını vakia süresinde “Şüphesiz O şerefli bir Kur’an’dır. Korunmuş bir kitaptadır. O’na temizlenmiş olanlardan başkası dokunamaz.ayetini delil getiriyorlar..abdestsizlikten, cünüplükten ve hayızdan temizlenmeyenler mushafa el süremezler.oysa Vakıa suresinin 79. Ayetinin Müşriklerin yalalamalarına iddalarına bir cevaptan başka bir şey değil Müşrikler şeytanların peygambere Kur’an’ı indirdiğini iddia ediyorlardı. iddia ediyorlardı. Kur’an-ı Kerim onları yalanlayarak. O’na sadece Allah tarafından temizlenip arındırılmış olanlar dokunabilir diye haberi açıklamıştır. Kur’an-ı Kerim’de Abdestsiz ve cünüp olmak; Kur’an’a dokunmanın ya da okumanın değil, namaz kılmanın ön şartı olarak açıklanmıştır. adet sırasında da Kur’an’a dokunmak değil cinsel ilişki yasağı getirilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de aslında Kur’an okumanın ön şartı da açıklanmıştır. Bunların içinde ayrıca “okurken dokunurken abdest alın” diye hiçbir şart yok. kuran okuma ile ilgili ayetlerde.. · Allah’ın adıyla okumaya başlanılmalıdır. yaratan Rabbinin adıyla oku” alak süresi · Şeytanın şerrinden Allah’a sığınılmalıdır. “Kur’an okuduğun zaman kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığın” Maide suresinin 6. Ayetinde ve diğer ayetlerdeki birçok hükmü açıklarken neden kuran abdest konusunda bir tek ayet yok.. işte buda geleneksel islamın bir ürünü insanları bir ayet okumasını engellecek ben istediğim bir ayete bakmak için kalkıp abdest almam ,vakit olacak bakacağım ayeti ya unutacağım yada abdest yenileyeceğim kuran da böyle bir hüküm olmadığına göre istediğim zaman kuran okuyabilirim.. Allah ilmimizi artırsın..
__________________
De ki: “Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam. Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız. Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz. Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.” Kâfirûn Sûresi Konu sevginur tarafından (14. November 2012 Saat 08:43 PM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
#8 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
Alıntı:
Kuran okumak için hiç bir şart yoktur. Ancak, okuduğunu doğru anlamak, anladıklarını da kavramak için, önce şeytanın yanıltmalarının etkisinden kurtulmak gerekir. Aksi halde, iyi niyetle kuranı okuyup, anlamaya çalışanı şeytan çeşitli tesirlerle etkiler ve ya kuranı bırakmasına, yada yanlış anlamasına sebep olur. İşte bu nedenle rabbimiz, kuranı anlamak ve ona göre yaşamak için okuyacak olanlara; "kovulmuş şeytandan bana sığının" demektedir. Kuran için başka ön şart yoktur. Sayın Miralay'ın da abdesti, kuran için dinin emri olarak söylememiş olduğunu, sadece tavsiye niteliğinde söylemiş olduğunu görüyorum, ki bu müslümanı psikolojik yönden rahatlatan bir unsur olabilir. Zorunluluk, gereklilik yok, ama isteyen abdestle daha rahatlamış olarak (bu da her kişi için geçerli değildir) kuran okumak isteyebilir. selamlar, aorskaya |
|
|
|
|
|
|
#9 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 300
Tesekkür: 477
198 Mesajina 387 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Alıntı:
sevgili aorskaya kardeşim Fırsat buldukça paylaşımlarınızı zevkle okuyorum.Belki tespitimi gereksiz bulacaksınız.mezhepler abdest konusunda dinin emri gibi lanse etsede genelde bir şekilde okuduğunda altında yatan sebep bu insanları iyiliğe, güzelliğe,yönleririlecek sebeplerden başlatılmış hatırlarsanız itirazları şu yöndedir ne var bunda yaw.! abdest almak temizlik kötü bir şeymi dediklerini ..sahsen okuyan şunu düşünecek vücuttaki negatif iyonlar atılacak şimdi abdest almazsam negatif iyonlar yüzünden okudugumu anlamayacağım..Bir başkasıda şunu diyebilir..gürültülü ortamdan uzak tv kapalı bir şekilde okunur diyebilir bunları saymakla bitmez.. Miralay'ın bir kaç paylaşımını okuduğum istifade ettiğim kardeşimdir.negatif iyonlar hava kirliliğinin olumsuz yan etkilerini içeriyor. Bir çoban kuran okuyacaksa ahırda yada bir fabrikada çalışan kardeşim isli paslı kıyafetiylede okuyabilir..Sizin dediğiniz gibi Kuran okumada tek şart kafamızdaki iyonların temizlenmesi açık şuur istenmektedir Kur’an okuduğun zaman kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığın” Bu kurani emrin daha fazla zikredilmesi ise okuyan kardeşlerim içlerindeki kirliliğe ,kötülüğe bugz edip kuranla bütünleşmesini sağlayacak..başka yönde insanları hastalara,fakire ,yetimlere gözününüzün önünde cereyan eden olaylara iyilikle müdehale etmenizde hiç bir behis yok cünki iyilik yapmak Allahın emridir ..iyiliğe yönlendirmek harika bir şey ama iş kuran okumaya gelince orada dur derim.Kuran okumada tek emir kafa karışıklığında duygu kirlenmesine aldıracağımız manevi abdesttir. Allah ilmimizi artırsın.....
__________________
De ki: “Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam. Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız. Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz. Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.” Kâfirûn Sûresi Konu sevginur tarafından (15. November 2012 Saat 05:22 AM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
#10 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18 ![]() ![]() |
Alıntı:
Namaz'ın rabbimizin ihtiyacı ile ilgilendirilmesi ve rabbimizin ihtiyacı olmadığından istemeyeceği sonucuna varılması, kurandaki tüm emirlerin ihtiyaç olup olmadığı şekilde anlaşılmaya çalışılması halinde, rabbimizin bizlerin kulluğuna da ihtiyacı olmadığı yargısı oluşarak, kulluğuda istemediği sonucuna gidilebilir. Bu gerekçe ve sonuç kuranın bütününe ve daha insanın yaratılış amacına ters düşmekte olduğundan rabbin isteğine ve mantığa aykırı düştüğünden kabul edilemez. Tazarrulu dua istediği kısma ise, sadece dua değil, kendisinin hamd edilmesini de istediğini hatırlatarak bunun en güzel şekilde yine namazla olabileceğini, Fatiha suresininde hem hamd bakımından ve hem de dua bakımından aslında tüm durumları kısaca özetleyen bir sure olarak namazın vazgeçilmezi olması gerektiğini söyleyebilirim. Saygı ve selamlarımla, aorskaya Konu aorskaya tarafından (15. November 2012 Saat 12:28 AM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
|
![]() |
| Bookmarks |
| Etiketler |
| abdest, abdesti, ayrılır, bozar, gereklidir, için, kaça, nedir, neler |
|
|