8. November 2012, 01:49 PM | #71 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Bana şahsen sataşacak yazılar yazma, şahsıma yönelik nitelemelerde bulunma, fikirlerimi en acımasız şekilde eleştir, yanlışları en acıtıcı şekilde göster sana teşeşkür edeyim... Ama, sen suşun, busun, zihnin şöyle, kişiliğin böyle vb. şekilde yazılar yazarsan, TDK memuru diyerek dile önem vermemi küçük görerek hala paldır, küldür sözler kullanırsan en ağır sözleri hak edersin... seçim senin, buyurun kardeşim... selam, aorskaya |
|
8. November 2012, 04:08 PM | #72 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
sana verilen cevapları okumadığın belli..
Benim yazıma istinaden pramide cevap vermişsin Alıntı:
|
|
8. November 2012, 10:01 PM | #73 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Kuran müslümanlığımı da suçun karşılığını bilmediğimi düşünerek söyleyebiliyorsan, "Kısas, bireysel suçlarda ceza" başlığındaki yazımı oku, ondan sonra bir daha bunu diyebiliyormusun gör. Beni yahudileştiren birine, en ağır söylenecek şey, en fazla onunki gibi olabilir. Müslümana yagudi denmesinden daha ağır bir şey olabilirmi? Artık, şahsi yazılar görmek istemiyorum. Bunu anla, tekrarlama artık... Fikirlerimle ilgili en ağır eleştirini yap, sevinirim, ama sakın şahsi yazılar yazma... selam, aorskaya |
|
8. November 2012, 10:05 PM | #74 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
sen insanların şahsiyetine hakarette bulunurken sorun yok ama değil mi?
Şu lafı dikkatli OKU! İstediğini söyleyen, istemediğini işitir!!! |
8. November 2012, 10:09 PM | #75 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Alıntı:
Yazılarını asarsam da hatanı anlamayacağın belli.... Sabırları zorlama, sataşmaya son ver... selametle, aorskaya |
||
9. November 2012, 06:09 AM | #76 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 74
Tesekkür: 11
12 Mesajina 17 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Hiddetlenmeyin. Aorskaya arkadaşım,
İnsan acelecidir. Acele karar verir; sonrada kararından dönmesi gururuna dokunur. "Her söze söylenecek lafı olmak" Bu insanı kibirli yapar. Etekleri yerlerde sürünür. Bir hadiste vardı bu tabir. Kuranda da burnu havada olmak diye geçer heralde. Dağların boyunu aşamayız. |
9. November 2012, 08:29 AM | #77 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
2- Şahsıma yapılan sataşmalara, müslüman terbiyesine yakışır cevap veririm, daha anlamazsa, selam der geçerim, daha anlamazsa bu konuda yazma derim. Hala devam ederse hala etsin artık ilgilendirmez. Ancak; benim dinim için bana, müslümanlık dışında bir ithamda bulunulmasına, dinime ve din kardeşime yapılan haksızlığa göz de yumamam, haksız tarafta yer alamam. Çünkü, bundaki sorumluluğumu bilirim. Müslüman koyun gibi olmamalı, dini bilinçli yaşamalı, dini ve dindarı savunabilmeli, şahit olduğu konuları, Allah'ın adaletini gözeterek, taraf tutmadan adil bir şekilde söyleyebilmelidir. Bunları birbirine karıştımayalım. selamlar, aorskaya |
|
10. November 2012, 08:23 AM | #78 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Bizim insanın, sosyal ve davranışları üzerine!
İnsanoğlu ve seçimleri üzerindeki bağı kendimce anlamaya çalıştığımda vardığım sonuç; insanın magazinel isteklerinin daha baskın geldiği ve bunu tatmine yönelik seçimlerde bulunduğu, özünün önemli olmasını çoğu zaman atlayarak, rahatlamak için gerekli görüyorsa özü yerine yapay durumunu daha önemli kabul etmeye meylettiğini görüyorum.
İnsanlar, ne kadar karşı koymaya çalışırlarsa çalışsınlar, sansasyonel, magazinel isteklerini her zaman bastıramazlar. Bu nedenle insanlar, yanlış bulsalarda; doğum günü, sevgililer günü, tanışma yıl dönümü, evlilik yıldönümü, ölüm yıldönümü gibi icatlara bir şekilde dahil olurlar. Bütün bu sayılanları, bunların hep, ilk olayın oluşundan yıl şeklinde süreler geçmesi ile yaşandığını biliriz. İlkinin üzerinden, gün, hafta, yada ay değilde neden yıl geçmesi beklenir? Bunlar için neden yıl belirlenmiştir? Bunu bulmamız gerekir. Bu yaşanan gerçek olgulara baktığımızda, bunların insanın yaratılışı gereği bilinmesi ve yaşanması gereken şeyler olmadığını görürüz. O halde insan bunları psikolojik rahatlığı için gerekli bulduğundan bunlara bir şekilde katılmaktadır. Ancak, bu nasıl bir psikoloji tatminidir ki bunlarla rahatlayacaksa, neden bunları çoğaltmaz, neden daha fazla rahatlamaz? İşte burada, bunları her insanın kendisi bulmadığı, başkasının bulduğu ve kapitalist anlayışın empoze ettiği tüketim kültürünün sonuçlarına kendimizi kaptırdığımız gerçeğiyle karşılaşırız. Peki, kapitalist bunları neden çoğaltmaz! Kapitalist bunları çoğaltmaz, çünkü; kılını, tüyünü yolduğu insanın yeniden kıllanıp tüylenmesi için bu zaman gereklidir. Bu olgular, insan için özde, yani gerçekte önemli olsaydı, insan bildiği en uzun süre sonunda değil, en kısa sürelerde bunları yaşaması gerekirdi. Ama, insan bunları kendisi için kendi düşünerek bulmadığından, yıl olarak hatırlamayı yeterli buluyor. Burada da insanın "zaman nedir, önemi ne kadardır?" gibi sorunun cevabını gerçekten bilmediğini, düşünmediğini görüyoruz. Evet, ne zaman öleceğini bilmeden yaşayan (ölümlü) biri için yıl çok uzun bir süredir. Yaşam o kadar önemlidirki, en küçük zaman biriminin bile akıl edilebilmesi ve yanlıştan dönülebilmesi için hayati önemi vardır... O halde insan kendini aldatmamalı, önemli bulduklarını yapabildiğince en küçük zamanlarda tekrarlamalı aksi halde o konunun gerçekte o kadar da önemli olmadığını bilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, yukarıda belirttiğimiz özel olayların yıl dönümlerinde kutlanılması yada anılması gereklilik değil, kendini rahatlatma olmaktadır... Bu tip etkinliklere toplum olarak katılınması halinde ise toplumca rahatlama ihtiyacının giderilmesi amacından söz etmek gerekir. Bu gün 10 kasım... Bir çok kimse; kalabalık arasındaki yerini almak için özel çabalar harcayarak bunu başarmaya çalışacaktır. Kalabalık içinde, kendini ağlamaya bile zorlayacaktır. Kabir dolup, taşacaktır... Ama, o dolup-taşanların kaç tanesi bu günde onu gerçekten anlamaya çalışıp, yaptıklarını yapabilmeye çalışma düşüncesiyle oradan ayrılacaktır acaba? Bir kaçı dışında hiçbirisi... Üzüntüsünü yenemeyenleri (!) de, sonrasında cafelerde, barlarda; üzüntüyü bastırmak için alınan içeceklerle, çakır keyif olarak 10. yıl marşını yıkılmadan ayakta söylemekle son bulacaktır. Bunları yapamayan ben ise her hatırladığımda olduğu gibi bu gün sirenlerin hatırlatmasıyla da en fazla yapabildiğimi tekrarladım: "Allah'ım, Atatürk'ün günahlarını affet, öbür yerini güzel kıl" selamlar, aorskaya |
Bookmarks |
Etiketler |
bİlİm, çelişmeleri, halinde, hangisi, kuran, üstündür |
|
|