hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 7. March 2013, 03:40 PM   #1
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Selamun aleyküm,

Rabbimizin biz inananlara, haram ettiği bir hayvanın etinin anlatıldığı ayetler üzerine, rabbin bize indirdiği kur'anla yetinmeyip, hakkında kesin bilgisi olmamakla birlikte, başka bir kaynağa da dayanarak haram edileni, haramlıktan çıkardığını gösteren yazıma karşılık, hataları görüp, düzeltmeye çalışmasını beklediğimiz kardeşlerimizden birinin yine "yanlış anlamışım, yanlış biliyormuşum, düşünememişim" diyerek hatasını kabul etmesini beklerdim.

Ancak bunun yerine, yine kur'andaki gerçeklerden uzaklaşarak, soyut anlam, somut anlam, insan, haram-helal diye yenecek içecek bir şey yoktur, kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve semboller vardır vb. sözlerle "özürü kabahatinden büyük" deyimi ile açıklanan durumlara düşülmüştür.

Şimdi, ilgili kardeşimizin yazılarını alıntılar halinde ele alarak, altına da hala nasıl hatalar yaptığını açıklamaya çalışıyorum.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Aleyküm Selam;

Kelam ve kelimeler hakkında düşünüp idrak ve muhakeme ile hayrı satın almamız gereklidir.
Kelamlar hiç bir zaman akıl olamaz. Kelam ve kelimeler akla ulaştıran bir yoldur.
Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
Din insanın sınırlarını çizer, bu sınırlarda, çizgide yaptığımız her türlü hal, hareket ve düşünceler ibadettir.
Allah, insanın sınırlarını çizmiştir.
Bunun adına Din denir.
İnsan, kendi sınırlarının dışına çıktığı zaman, herşey dehşettir.
Bu genel-geçer ifadelerle anlatmaya çalıştığın şeyin için boştur. Kelimeleri ve bunlardan oluşan cümleleri görmeyen birisi ne kadar akıllı olursa olsun, o cümlede anlatılanı bilemez.

İşte rabbimiz, bizim için seçtiği dini de bize aynı zamanda kelimelerle açıklamıştır.Dahi düzeyinde akıllı olan kimseler bile, bu kelimeleri okuyup anlamadıkça, bu kelimelrle istenen yaşam biçimini bilemeyecekken, kelimelerden oluşan kur'anı okuyup anlamayan biri için akıl neyi ifade edebilir?

Salt akıl insanların kurtuluşu için yeterli olsaydı, kur'ana da gerek kalmazdı, sadece herkes aklının bulduğuna göre yaşasın denerek, "kurandan sorulacaksınız" denmezdi.(değilmi?)

Ama, akıl sahiplerini muhatap alan rabbimiz, "kur'andan sorulacaksınız dediğine göre, akıl sahipleri; kur'andaki kelimeleri ve cümleleri tam gerçekliğiyle kabul ederek yaşamaya mecburdur. Kelimelere veya cümlelere, gerçek/görünen anlamını gözardı ederek, gerçeğe uygun olmayacak şekilde semboller, mecazlar icat etmek akıl işi değil, akılsızlıktır.


Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kelamlar soyuttur, temsil ettiği anlam ve manalar semboller vardır. Aklımız ve bilgimiz ölçüsünde bu manaları kavrar yaşam içerisinde görebiliriz. Kelamlar tek manada değildir, bizim bunu anlayamamış olmamız, soyut algılama bilincine olgunluğuna erişememiz, anlamaya çalışanları şuçlama hakkını bizde doğurmaz.
Dini anlamak, soyut kavramaya bağlıdır, soyut kavrama yeteneği yoksa tutuculuk ortaya çıkar, illede benim dediğim, atalarımın dediği doğrudur anlayışı ortaya çıkar.
Bu sözler üzerine, Yazacak çok şey var ama gerek duymayıp, kısa tutalım.
Kelamların hepsi birden fazla anlama da sahip olamaz. özellikle isimler çoğu zaman tek anlamlıdır. Örneğin; istanbul, Atatürk, pasta, masa vb...

İşte bunlar gibi bir isim olan "domuz eti" de, sadece domuzun etini anlatan bir isimdir. Şimdi, siz hiç polemik yaratmadan; "domuz etinin" başka hangi anlama geldiğini yada neyi sembolize ettiğini yazabilirmisiniz?


Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir kavramın farklı boyutlarını görmeye çalışmak, üzerinde düşünmek, aklı işletmeye çalışmak, kelimenin özünü kavramaya çalışmak, bu anlatılanların insanlıkla nasıl ilişkisi vardır gibi problemleri çözmeye çalışmak kimseyi dinden çıkarmaz, bilakis imana dine yaklaştırır.
"domuz eti" kavramı üzerinde;

1- istediğin kadar farklı boyut ara kardeşim, bulursan buraya yaz, bizde görelim.

2- "Domuz eti" denmiş yahu! Yine bu deyimin özü ve üveyi varsa onu yaz lütfen...

3- "Domuz eti" ni bu şekliyle görmek istemeyip, "domuz" figürü üzerinden, yapay kurgular, buluşlar icat ederek, dinle, insanlıkla nasıl bir ilgi kurulabilir? Kurarsanızda bu dinin gerçekleri ile nasıl bağdaşabilir? Bunu da açıklayınız.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Çocuklar somut kavramları anlarlar, soyut kavramlar çocukların anlayacağı düzeyde değildir, çünkü çocuklar daha soyut kavramları anlayacak olgunluğa ulaşmamışlardır. Bu bir süreçtir, bir anda ulaşılacak bir durum değildir. Çocuklara şekilsel, somut verilerle açıklama yapılır, bu bir eğitim işidir. Dinde de durum aynıdır, ilk önce somut, şekilsel olarak algılama vardır, sonraki aşamalarda düşünerek soyut kavramlar anlaşılalabilir.
Tekrar söylüyorum kelam ve kelimeler akıl değildir, akla ulaştıran bir yoldur, rehberdir.
Hah, tamam kardeşim. Kelimeler, soyut kavramlardır diye kendine göre bir tanım yap, sonrada çocuklar soyut kavramları anlayacak düzeyde değildir diye konumuzla çok ilgisiz başka bir boyut açarak, konuyu direk cevaplamaktan kendini kurtarmaya çalış.

Ben ne çocuğum, ne de okuduğumu anlayamayacak kadar akıl melekesi olmayan biriyim.

Bırakın şimdi çoluk-çocuk hikayelerini de "domuz eti"nin haram oluşu gerçekliğine ilişkin ne düşündüğünüzü söyleyin?

1- Sana göre domuzun etini müslümanlar yiyebilirmi, helalmidir, değilmidir onu söyle?

2- Yada, sana göre yenmesi haram olan hayvanlar varmıdır, varsa hangileridir niçin?

3- Eğer domuz eti haram değildir, yenilebilir derseniz ve haram olan hayvan yoktur derseniz, kendinizin de kur'ana göre müslüman olup olmadığınızı yazınız.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Helal ve haram bir lokmadır, bu lokmada bizim yediğimiz içtiğimiz şey manasında değildir.
Siz, kur'anda haram edilen yiyecekler ile içeceklerin yer aldığı ayetlerin olduğunu bilmiyormusunuz, kabulmü edemiyorsunuz?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Helal olan; insan onuruna ve haysiyetine yaraşır bir şekilde, düşünerek aklederek yapılan, insanın yüzünü ağartan, insanın kursağının kaldırdığı her türlü eylem ve düşünceler…

Haram olan, insan onuruna yaraşmayacak şekilde, domuz karakterine bürünerek, düşünmeden, akılsızca, duygusal olarak istek ve arzuların kontrolüne girerek, fitne ve fesat çıkarmak, hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığın şeyleri başkasına satmak, laf getirip götürmek, resullerin ibret olarak bıraktıklarını ve Allah kelamını sanki resul gibi kendininmiş gibi üstünlük taslamak, insanları esir etmeye çalışmak, insanları Allahın yolundan ve ibretinden alıkoymak necistir, haram olanlardır.
Yani, haram yada helaller sadece eylem, olay, düşünce, söz vb. şeylerdir öylemi?

Yiyecek içecek olarak müzlümanlara haram edilen bir şey yoktur öylemi? Siz, bunları kur'an dışında başka kaynaklara göre söylüyorsanız, müslümanların dininin kaynağının kur'an olduğunu hatırlayarak, kur'ana göre bunları söyleyemeyeceğinizi kabul edebilirmisiniz?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Haram ve helal olanlar yiyecek içecek mevzusu değildir, dinin temeli İNSAN’dır. İnsanlık dışına taşanlar haram, insanlık içine girenler helaldir. DİN ve İNSAN kavramlarını birlikte değerlendirirsek olayı daha iyi kavrayabiliriz.
Leş (ölmüş hayvan), kan, domuz eti, mundar (insan, hayvan veya başka etkenlerin darbeleri sonucu kesilmeden ölmüş) hayvanlar ile Allahtan başkası adına kesilen hayvanlar size göre yiyecek değilmidir de haram kabul etmiyorsunuz?

Aklı örten, yani sarhoşluk veren sıvı ve gaz halinde türevleri olan maddeleri haram içeçecek olarak kabul edemiyormusunuz?

Bir kere daha sorayım;

siz gerçekten müslümanmısınız?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Beden ve canımız bize emanettir, emanete saygı göstermeliyiz, bedenimize ve canımıza zarar verecek hal ve hareketlerde bulunmamalıyız. Ne yiyip içeceğimizide bu kapsamda değerlendirebiliriz. Domuz etine zorda kalsakda yemeyiz, ot yeriz bu durum ayrı. Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır.
Kitapda anlatılan domuz etinin ne olduğunu asıl soyut manada anlayabilirsek isabetli olacaktır. diyorsunuz.

Gerçekten anlatın kardeşim, domuz etinin soyut manasını da herkes görsün. Biz de öğrenelim bari...

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
1- Bu kavramları anlamak için daha derin düşünmeliyiz, bizim buna ihtiyacımız var.
2- İnsanlar bir robot değildir, şunu yap bunu yapma denemez, şu günah bu sevap diye bir sınırlama, tanımlama olmaz, ölçüye göre, bilgisine göre aklederek düşünerek insan ne yapacağına karar verir, mükafatını veya cezasını görür.
3- Yaşamdaki her şey deneyim ve tecrübe ile elde edilir, insanlar yanlış yaparak doğruya ulaşır. Yapılan tüm yanlışların amacı bir doğruyu ortaya çıkarmak içindir. İnsanlığın ilerlemesi kolay olmamaktadır.
1- "Domuz eti" kavramını istediğin kadar derin düşün. Bakalım domuz denen hayvanın etinden başka ne bulabileceksin?

2- İnsanlar robot değildir elbette ama başıboşda değildir. Rabbimiz insanları bana kuluk etsin diye yarattım diyor ve yaşam biçimi olarak islam dinini uygun görüyor. Bu nedenle rabbimiz, öbür hayatının cennette geçmesini istiyorsan şunu yap, bunu yapma demektedir. Yine dediklerini yapmayanlarında cehennemden kurtulamayacağını belirtmektedir.

Yaratanın, yarattığına bunları söylemesi, mantık dışımıdır? Kabul edemezmisiniz?

3- İnsanlar domuz eti yedikleri, harama uymadıkları içinmi ilerleyebilirler?

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Günah insanın ağzınızdan çıkan, bilmeden sarfettiğimizdir, imanı bozar. İnsan insana fitne verir, yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil. Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil. Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
1-yaşamdan aldığımız, kendi deneyimimiz bizi doğruya ulaştırır, asıl olan yaşamdır, anlatılanlar değil.

Tabi ya asıl olan yaşamdır. Kur'anda anlatılanların hiç önemi yoktur. İnsan, yaşayarak, doğruyu yanlışı öğrenir, yada başkalarının yaşamından görerek yaşarsa, sorun yoktur, Kur'ana da gerek yoktur değilmi?

2- Ayetleri yaşamdan okuyanlar ona ehil olanlardır, kelimeden değil.

Siz, yaşamdan okuyun ayetleri kardeşim... Siz böyle yaparak nasıl kurtulacağınızı düşünüyorsunuz ama, ben sadece yaşamdan okuyarak yaşarsam kurtulamayacağımı ve yaşamdan önce kur'andan okuyup, anlayarak, yaşamımı da başkalarının yaşamından değil, kendi kur'an anlayışındaki yaşamımla kurtulabileceğimi biliyorum. Neredenmi? Kaynak: kur'an


Not: Bu uzunlukta yazıyı yazmak zorunda bırakan kardeşimiz olarak, eğer kendinizi müslüman kabul ediyorsanız, çok vahim yanlışlar içinde olduğunuzu belirtmek isterim.

Müslüman değilseniz yada dinin gerçekleri sizi çok ilgilendirmiyorsa, o zaman bu yazdıklarımı akıl sahibi müslüman kardeşlerim iyi değerlendirsinler.

saygılarımla,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. March 2013, 04:58 PM   #2
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Tehlikeli bir yol üzerinde gidiliyor günümüzde, sayet Ayetler felsefe yoluyla degerlendirilecek olunursa icki, zina ve haksiz yere adam öldürmenin de felsefi bir izahi yapildiginda icimizde ateistlerin görüslerine uygun fikirler ortaya atilacaktir.

Hadisciler baska bir yönden saldirida bulundular Islam'a, Ateistler olsun, Ehl-i Kitap olsun kendi görüs ve izahlarina göre aramiza sizilarak Islam'i sekillendiriyorlar.

Aklimiza yatan, daha dogrusu isimize gelen konulara sapka cikarmaya baslarsak cahiliyye devrinin münafiklarini, kafirlerini, müsriklerini de coktan sollamis olacagiz; "Bu Kur'an'i degistir , bize baska bir Kitap getir" demeden, onlarin arzularini, isteklerini yerine getirmis olacagiz.

Seytana kolaylik tanimiyalim, Allah'in dogru yoluna oturmayi ilk ve önemli vazifesi sayan seytana yem olmayalim.

Bir tabak domuz etinden, bir bardak saraptan, bir defalik zinadan bir zarar gelmez yollarina gidilirse, en sonunda bir defa kafir olmaktan da zarar gelmez düsüncesiyle asansörlümüdür, son konforlumudur bilmedigimiz cehennemde suitimizi kendimize ismarlamis oluruz herhalde. Yan tesirleri olarak kumar oynamak adam öldürmek de belki modamizda yer alir.

Acaba hic ciddi olarak, Allah'in dosdogru bize seslendiginin farkindamiyiz? Kur'an peygamberimizin yoluyla teblig edilmistir, ama hitap hepimizedir. Ben daha bu mükemmelligi tam idrak edemiyorum, benim icin o kadar olagan üstü bir durum ki, Rabbim beni muhatap aliyor. Bunu tam kavrayabilmis olsam, herhalde erenlerden olurdum. Bazen takildigim oluyor, ama tam anlamiyla henüz kavramis degilim. Yoksa beynimde cimsekler cakardi, kalbim atislarini unuturdu, neredeyim, ben kimim diye sorular sormaya baslardim kendi kendime. Daha eremedim. Beni göz yaslarina bogan Ayetler, mealler de olsa, ben bu meallerde Rabbimin sözlerini buluyorum. Bir ilerleme kaydediyorum.

Insanoglunun ne kadar caresiz oldugunu görüyorum, istenildigi kadar teknikten ilime kadar ileri adimlar atilsin topragin, yagmurun, bulutlarin, rüzgarlarin, kainatin secdesi karsisinda hep sifir kalacagiz. Cünkü aklimizin bir ortagi var, hepimizin bildigi bir ortak, herzaman bize sahiplenmeye kalkan bir ortak, cisimleri bizlere en güzel sekliyle gösterip kendi emellerine alet olmamizi saglayan bir ortak.

En güzel en saglam iman Allah'a hic bir sekilde ortak kosmamak en basta gelir, has bir din olusur, saf bir din olusur.

Kendimizi de ayni sekilde saflastirabiliriz, benligimize ortak olan seytani kendimizden uzaklastirarak. Has insanlar olabiliriz.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
aorskaya (7. March 2013)
Alt 7. March 2013, 02:54 PM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.093
Tesekkür: 3.632
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah Enam 145 de:
" Kul la ecidü fiyma uhıye ileyye muharremen alâ taımin yat'amühu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfuhan ev lahme hınziyrin feinnehu ricsün ev fiskan ühille li ğayrillahi bihi, femenidturre ğayre bağın ve la adin feinne Rabbeke Ğafurun Rahîym"

"De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan, yahut domuzun eti -ki şüphesiz o [domuzun eti] ricstir [kirlidir, rahatsızlık vericidir][/b]- yahut Allah`tan başkası adına kesilmiş bir fisk olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere… [bunlardan yiyebilir]” İşte, şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. "

Nahl 115 de:
"İnnema harrama aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve" ma ühille li ğayrillahi bih* fe menidturre ğayre bağın ve la adin feinnAllahe Ğafurun Rahıym"

"O [Allah], size ancak leşi, kanı, domuzun etini ve Allah`tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Artık her kim saldırmadan ve aşırı gitmeden zorlanırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir. "


Bakara 173 de:
"İnnema harreme aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve ma ühille bihi li ğayrillah* femenidturre ğayre bağın ve la adin fela isme aleyhi, innAllahe Ğafur’ün Rahîym"

O, size ölü hayvanı, kanı, domuzun etini ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanları haram kıldı. Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek üzere ona bir günah yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.


Maide 3 de :
"Hurrimet aleykümül meytetü veddemü ve lahmül hınziyri ve ma ühille li ğayrillahi bihi velmünhanikatü velmevkuzetü velmüteraddiyetü vennetıyhatü ve ma ekeles sebüu illâ ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu bil ezlam zâliküm fisk elyevme yeiselleziyne keferu min diyniküm fela tahşevhüm vahşevni, elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm nı'metiy ve radıytü lekümül İslame diyna femenidturre fiy mahmesatin ğayre mütecanifin liismin feinnAllahe Ğafurun Rahîym"

"Size leş, kan, domuzun eti, Allah`tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün şu küfretmiş olan kimseler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Öyleyse onlara haşyet duymayın Bana haşyet duyun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak da İslâm’a razı oldum. Artık kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden zorda kalırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir."

Âyetlere baktığımızda Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştır: Bu gerekçelerden birisi,
yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de
fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıdır.

Haramlaşmasındaki gerekçelerden birisi olan “ الرِّجسrics” sözcüğünün vaz’ [ilk konuş] anlamı “rahatsız eden şiddetli gök gürültüsü, deve sesi” olup sonraları insana rahatsızlık, acı ve ıstırap veren ve bunlara sebep olan her şeye “rics” denilir olmuştur:

“Rics” sözcüğü “kirlilik, kir [temiz ve temizliğin karşıtı]” demektir. Her türlü kir, pislik “rics”tir. Bu sözcükle “haram, kötü fiil, azap, lanet ve küfür” de kastedilir.
Kur’an’da geçen “رجسrics” sözcükleri “رجزricz [azap]” sözcüğüyle aynı olup sondaki “س s” harfi “ز z” harfine dönüşmüştür. “اسدesed [aslan]” sözcüğünün “ازد ezed [aslan]” söcüğüne dönüştüğü gibi.

Zeccac “Rics, Allah’ın kötülemesine sebep olan her şeydir” demiştir. Birisi kötü, çirkin bir şey yaptığı zaman “racese’r-racülü [kişi çirkin iş yaptı]” denir.

Bu sözcüğün “recs” formundaki anlamı, “çok şiddetli, rahatsız edici gök gürlemesi ve deve böğürmesi” demektir. (Lisanü’l Arab, c. 4, s. 75, 76 Rcs mad. El-Müfredat, rcs mad.)


Şimdi de rics” sözcüğünün geçtiği ayetlere bakalım.

5.90 - Yâ eyyuhellezîne âmenû innemel hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsum min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn

Ey iman etmiş kişiler! Hamr [içki/herhangi bir yolla aklı örtmek], kumar; her türlü kolay kazanç amaçlı şans oyunu, kulluk edilen nesneleri, kişileri temsil eden işaretler; semboller ve fal okları; tüm kehanet araç ve gereçleri ancak şeytan işinden zarar veren şeylerdir. Öyleyse durumunuzu korumanız, kurtulmanız için bu şeytan işinden kaçının.

6.125 - Femey yuridillâhu ey yehdiyehû yeşrah sadrahû lil islâm, ve mey yurid ey yudıllehû yec'al sadrahû dayyigan haracen keennemâ yessağ'adu fis semâé', kezâlike yec'alullâhur ricse alellezîne lâ yué'minûn

Ve sonra, Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, İslâm için onun göğsünü açar. Kimi de saptırmak isterse göğsünü öyle sıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. İşte böyle, Allah, pisliği [zarar, azap veren şeyleri] iman etmeyenlerin üzerine bırakır/atar.

6.145 - Gul lâ ecidu fî mâ ûhıye ileyye muharramen alâ tâımiy yat'amuhû illâ ey yekûne meyteten ev demem mesfûhan ev lahme hınzîrin feinnehû ricsun ev fisgan uhille liğayrillâhi bih, femenıdturra ğayra bâğiv ve lâ âdin feinne rabbeke ğafûrur rahîm.

De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan yahut domuzun eti –ki şüphesiz domuzun eti kirlidir, rahatsızlık vericidir– yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hak yol dışına çıkış gösterimi olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, taşkınlık yapmamak ve zaruret sınırını aşmamak üzere bunlardan yiyebilir.” İşte şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.


7.71 - Gâle gad vegaa aleykum mir rabbikum ricsun ve ğadab, etucâdilûnenî fî esmâin semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ nezzelallâhu bihâ min sultân, fentezırû innî meakum minel muntezırîn.

Hûd dedi ki: “Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı isimler hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!”

9.95 - Seyahlifûne billâhi lekum izengalebtum ileyhim lituğridû anhum, feağridû anhum, innehum ricsun ve meé'vâhum cehennem, cezâem bimâ kânû yeksibûn.

Kendilerine döndüğünüz zaman, onlardan mesafelenmeniz için, size Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan hemen mesafelenin. Şüphesiz onlar kirlidir, pislenmiştir. Kazandıklarının cezası olarak varacakları yer de cehennemdir.

9.125 - Ve emmellezîne fî gulûbihim meradun fezâdethum ricsen ilâ ricsihim ve mâtû ve hum kâfirûn

Kalplerinde bir hastalık olanlara gelince de; onların da pisliklerinin içine pislik ilave etmiştir. Ve onlar, kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olarak ölmüşlerdir.

10.100 - Ve mâ kâne linefsin en tué'mine illâ biiznillâh, ve yec'alur ricse alellezîne lâ yağgılûn.

Allah'ın izni/ bilgisi olmaksızın, hiç kimse için iman etme yoktur. Ve Allah, kirliliği/azabı aklını kullanmayanların üzerine bırakır.


22.30 - Zâlike ve mey yuazzım hurumâtillâhi fehuve hayrul lehû ınde rabbih, ve uhıllet lekumul en'âmu illâ mâ yutlâ aleykum fectenibur ricse minel evsâni vectenibû gavlez zûr.

İşte böyle! Ve kim, Allah'ın dokunulmaz kıldıklarına saygı gösterirse, artık bu, kendisi için Rabbinin katında hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar size helal kılınmıştır. O hâlde o putlardan olan kirlilikten kaçının,yalan sözden de kaçının.


33.33 - Ve garne fî buyûtikunne ve lâ teberracne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve egımnes salâte ve âtînez zekâte ve etığnallâhe ve rasûleh, innemâ yurîdullâhu liyuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirakum tathîrâ

Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. –Ey ehli beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri gidermek ve sizi temizlemek ister.

Rics” sözcüğünün Kur’an’da geçtiği ayetlere bakıldığında , azaba sebep olacak şeylere “rics” denildiği gibi, hastalık, rahatsızlık ve huzursuzluğa sebep olacak şeylere de “rics” denildiği görülmektedir.

Kötü işlere ve şirk, küfür, lânet gibi şeylere “rics” denilmesinin sebebi, bunların zarara, azaba, rahatsızlığa neden olmasındandır.

Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı. Bu gerekçelerden birisi olan “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” diğeri de
fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı.

Şimdi de "fısk" nedir ona bakalım.

Arap dilinde fısk kelimesinin asıl manası, bir şeyden çıkmak demektir. Allah'a itaatten çıktığı için münafığa fâsık denir.
Ferra bu keli*meyi şöyle açıklar: Fâsık, çıkan manasına olup, Arapların "hurma kabu*ğundan çıktı" manasına gelen sözünden alınmıştır. Fâsığa Allah'a itatten çıktığı için fâsık denilir. (Râzi, Tefsir-i Kebir, 11/147)

Fareye de, zarar vermek maksadıyla, deliğinden çıktığı için küçültme ismi olarak füveysika denir. (Bakara: 2/99.)

"Fusûk" da çıkmak (hurûc) demek olup, bazen dinden çık*mak anlamına gelse de, daha çok itaatten çıkmak anlamında kulla*nılmaktadır. (Mehmet Yaşar Soyalan, Elmalılı Tefsirinde Kur’ani Terimler ve Deyimler, Ağaç Yayınları: 125. (282))


Kur'ân'da insan portrelerini belirleyen ve geniş çapta semantik yönden anlam değişikliğine uğrayan önemli kavram*lardan biridir. Kur'ân'da yaklaşık 55 âyette zikredilir.

Dilcilere göre bu kelimenin aslı "yaş, taze meyve kabuğundan çıktı" ifadesinden alınmıştır.[bkz. İbn Fâris, es-Sâhibî, s. 84.]

Diğer bir ifade ile kavramın sözlük anlamı çıkmaktır. Dolayısıyla bozuk ve rezil bir hayat yaşayan, ahlakî ve akîdevî yönden dinin emirlerini kâle almayan kişiye fasık denmektedir.

Bu itibarla "falanca fasık oldu" denildiğinde, dinin kapsamı dışına çıktı anlamı kasdedilir. Fısk; küfür kelimesinden daha geneldir. [el-Isfahânî, a.g.e., s. 572; krş. Kılıç, Sadık, Kur'ân'da Nifak, İst., 1982, s. 25,]

Kur'ân bağlamında "fısk:
"
Allah'ın ayetlerini yalanla*mak[En’am: 6/49],

Allah'a iman etmeyip kafir olmak[Bakara: 2/26. el-Âlûsî, a.g.e., X, 154.],

Allah'ı Resulünü, Allah yolunda cihadı ikinci dereceye koymak[Tevbe: 9/8, 24; Sebe: 34, 80, 96.] veya

Allah'ı unutmak[Haşr: 59/19.],

Kur'ân'dan ve İslam davetinden yüz çevirmek[Maide: 5/49],

iki yüzlülük gibi günahlar, fasaka ve türevleriyle gösterilmiştir.[Geniş bilgi için bkz. Kılıç, a.g.e., s. 149.]

Râğıb'a göre fısk, az veya çok günah işlemeyi ifade eden bir kavramdır. Ancak daha çok, günaha fazla batanlar için kullanılır.[el-İsfahânî, a.g.e., s. 572.] Nitekim fareye de, deliğinden çokça çıktı*ğından dolayı "fuveysıka" ismi verilmiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308; krş. Fîrüzâbâdî, Muhammed b. Ya'kûb, el-Kamusu’l-Muhit, Beyrut, 1993, s. 1185.]

Câhiliye döneminde "fısk", yoldan sapmak anlamında kullanılmıştır. Nitekim el-Kurtûbi’nin kailini zikretmeden naklettiği bir beyitte şöyle denmektedir:

"Onlar oraya doğru yoldan sapmış olarak, ne yapacaklarını bilmedikleri halde, Necd’e giderler."[el-Kurtubi, a.g.e., 1, 245.]

Filologların yanında müfessirler de bu kelime ile ilgili çeşitli yorumlar ileri sürmüşlerdir:

Zemahşerî, "fıskı" doğru yoldan çıkmak olarak tarif eder.[ez-Zamahşerî. a.g.e., I, 267]

İbn Kesir ise, fasıkları doğru yoldan çıkan ve batıla meyleden kişiler olarak yorumlar.[İbn Kesir, a.g.e., I, 66.]

İbn Manzûr'un naklettiğine göre Hattâbî, "fasıkların" doğru yoldan ayrıldıklarını ve Allah'a isyan ettiklerini, bundan dolayı da kendilerine "fasık" denildiğini söylemiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308.]

Müfessir Hâzin ise yukarıdaki tanımlara paralel olarak "fısk"ın aslının, itaattan çıkmak olduğunu söylemiştir.[el-Hâzin, a.g.e., I, 38.]

Netice olarak, Kur'ân’ın bu kelimeye kazandırdığı bu manaların, câhiliye döneminde bilinmediğini söyleyebiliriz. Nitekim Ebû Ubeyde kelimenin aslı ile ilgili şu bilgiyi verir: Câhiliye şirinde veya o döneme ait sözlerde "dini" manadaki kullanılışı ile ilgili hiçbir şey duymadım. Araplar bu kelimeyi Kur'ân'ın nüzûlundan sonra kullanmışlardır.[Bkz. el-Âlûsî, a.g.e., XV, 293.]

Diğer taraftan Kur'ân, "fıskı" Allah'ın hükümlerini küllî biçimde ihlal anlamında kullanmaktadır. Nitekim Kur'ân'da şeytan için "...Rabbi'nin emrinden dışarı çıktı." ifadesi yer almıştır.[Kehf: 18/50.] Kur'ân'a göre fasıklar ilâhî hidâyete ulaşamadıkları gibi, başkalarını da doğru yoladan saptırmaya çalışamaktadırlar.[Bakara: 2/26] Bu itibarla "fâsık" dinin hükümlerini kabul eden, fakat daha sonra onun hükümlerinden bir kısmını veya tamamını redde*den kimselere denilmiştir.[ Kılıç, a.g.e., s. 27. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Çelik, Kur’an Semantiği Üzerine, Ekev Yayınevi: 71-74.]

Ell~Fısq, altı şekilde tefsir edilir:

1. Nebi'ye (s.a) ve o'nun getirdikleri*ne küfr (inkâr) etmek anlamıyla ma'siyet (itaatsiz*lik/isyan)

"Şüphesiz münafıklar, (evet işte) fâsıqlar (Ne*bi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Al*lah'a isyan edenler) onlardır." [ Tevbe: 9/67]

"İşte bu, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne küfr etmeleri se*bebiyledir. Allah fâsıqlar kavmini (münafıklar*dan Nebi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Allah'a isyan edenleri) hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/80]

"Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. Onları fâsıklardan başkası inkâr etmez." [Bakara: 2/99.]

"Bizden hoşlanmamanızın sebebi başka değil; Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilenlere îmân etmemizdir ve doğrusu çoğunuz fâsıksınız." [Mâide: 5/59.]

"O halde Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar kavmim hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/24]

"Allah onlara mağfiret etmez. Şüphesiz Allah fâsıklar kav*mini hidâyete erdirmez." [Münâfikûn: 63/6.]

2. Şirk demek olan tevhidi terk hususunda Allah'a isyan

"Mü'min kimse, fâsıq (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden) kimse gibi midir?!" [Secde: 32/18]

Ayet o günlerde müşrik olan el-Velîd b. Uqbe b. Ebî Muayt hakkında inmiştir.

Sonra Allah, Allah'ın tevhidini inkâr eden kâfirleri sözkonusu ederek şöyle buyurmaktadır:

"Ama fâsıqlık etmiş olanların barınakları (tevhi*di terk hususunda Allah'a isyan edenlerin -ki, bu hâl üzere ölenler kasdedilmektedir- varacağı yer) ateştir." [ Secde: 32/20]

"İşte Rabbinin kelimesi, fâsıqlık edenler (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden kimseler) üzerine şöylece hak oldu: onlar îmân etmezler/etmeyecekler." [Yûnus: 10/33]

3. Şirk ve küfr olmaksızın!şirk ve küfrden gayri dînde ma'siyet

"(Mûsâ dedi ki): "Rabbim! Doğrusu ben kendim ve kar*deşimden başkasına mâlik değilim. Artık bizimle, o fâsıqlar kavminin (Şam'daki Eriha'ya girmeyi terk/red hususunda asi olanların -ki Mûsâ onlara oraya girmelerini emrettiği halde, kaçınmışlardı) arasını ayır!" [Mâide: 5/25]

"Artık o fâsıqlar kavmi (-küfür olmaksızın- asi olanlar) için tasalanma!" [ Mâide: 5/26]

"Çünkü onlar Musa'ya Şam topraklarında bulunan Eriha'ya girmeyi terketmekle asi olmuşlardı. Nite*kim kendilerine şöyle diyen Talut'a da asi olmuş*lardı: Şüphesiz Allah sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, kim onu tatmazsa o mutlaka bendendir (.....) Fakat içlerinden pek azı ha*riç ondan içtiler." [Bakara: 2/249]

Böylelikle onlardan suyu içenler, Talut'a karşı is*yankâr oldular. Fakat hepsi de mü'min idiler.

4. Küfr sözkonusu olmaksızın ya*lan

"Muhsanâta atıp, sonra dört şâhid getiremeyenlere gelin*ce, onlara celde vurun; seksener celde ve onların şâhidliklerini ebediyyen kabul etmeyin. İşte onlar fâsıqlardır (söyledikleri yalanla -küfr olmaksızın/ küfre girmeksizin- Allah'a isyan eden kimselerdir)." [Nûr: 24/4]

"Ey îmân edenler! Eğer fâsıq biri size bir nebe' ile ge*lirse (bir kimse gelip de size hadîste/sözde ya*lan söyleyerek asi olursa)..." [Hucurât: 49/6]

Âyet, o sırada müslüman olmuş bulunan el-Velid b. Uqbe hakkında nazil olmuştur. Onun ma'siyeti/fısqı, yalan söylemesi idî. Çünkü Nebi'ye (s.a) gele*rek, kendileriyle karşılaşmadığı halde "Benî-Mustalıq bana zekatlarını vermedi" diye yalan söyle*mişti. Fakat bu davranışıyla küfre de düşmemişti.

5. Küfr içinde olmaksızın ismi günah işlemek

"Yazana ve şahide zarar verilmesin. Eğer yaparsanız, mutlaka o, size bir fisq olur (sizin için -küfr olmamakla birlikte-günah olur)." [ Bakara: 2/282]

6. Seyyi'ât/kötülükler

"Haccda refes ve fısq (seyyiât/kötülük işlemek) yoktur." [Bakara: 2/197. Mukâtil b. Süleyman, Kur’an Terimleri Sözlüğü, İşaret Yayınları: 440-443]



Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı.

Bu gerekçelerden birisi, yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de “fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı.

Rics veya habis olan yiyeceklerdeki bu rics ve habis yapan özellikler ortadan kaldırılıp “ طيّبtayyib [hoş, nefis, güzel ve yararlı]” duruma getirilse bile, “fisk” illeti ile kirletilmiş olan yiyeceklerin “tayyib” duruma getirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle de bu yiyecekler rics olmasalar bile kesinlikle yenilemez.

Onlar ki, onlara iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılan, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrat ve İncil`de yazılmış bulacakları o Ümmî Peygamber, o Elçi`ye uyarlar. O hâlde, ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (A`raf/157)

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: “Size tayyibat [iyi ve temiz şeyler] helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah’ın adını anın [besmele çekin], Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
Bu gün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Müminlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini/ mehirlerini ödediğiniz takdirde- size helal kılındı. Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O, ahirette hüsrana uğrayanlardandır.
(Maide/4, 5)


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
aorskaya (8. March 2013), merdem (7. March 2013)
Alt 8. March 2013, 08:29 AM   #4
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Selamlar;

Aorskaya kardeşim değerlendirmelerine katılmıyorum, sorduğun soruların cevabı önceki yazımın içerisinde var

Soyut ve somut kavram ne demek tam anlamadığın anlaşılıyor. Senin aklın somut işlemler evresinde çalışıyor, soyut işlemler evresine geçemediğin için yazılan kelimelerdeki manayı anlamadığını düşünüyor ve görüyorum. Her konuda kendi yanlış algıladığın, yetersiz olduğu yerleri ön plana çıkarıyor ve karşındakileri şuçluyorsun, bir şeyi yanlış anlıyor veya anlamıyorsan kabahati kendinde ara. Anlamadığın , kapasitenin yetmediği konularda muhatablarını Müslüman mısın değimlisin? diye sorgulamaya kalkma, senin böyle bir yetkin yok. Senin Allahtan aldığın böyle bir yetkin mi var, haddini bil, terbiyesizliğin luzumu yok.

İşte domuz eti yemek ne demek bu durum bir örnek teşkil edebilir. Bilginin yetersiz olduğu konularda hüküm vermek, Müslümanlık budur bunun dışında bir anlamı olamaz, eğer söylediklerimin dışına çıkarsanız Müslümanlıktan çıkarsınıza getirmek, kendini has Müslüman görerek noksan bilgilerinin olduğunu fark etmeden cahil cesaretiyle başkalarını aşağılamaya çalışmak, domuz eti yemek, ve birbirinin etini yemek gibidir.

İndirilen yazıtlar, kelamlar, ibrettir. Bu yazıtları kimse üzerine maal edemez, sahiplenemez. Bu yazıtlardan insanlar akıl ve düşünce almaları içindir, anahtardır. İnsanları uykudan uyandırmak içindir.

Yazılan yazılarda kimse domuz hayvanının etini yeyin demedi. Sen nerden çıkardın bunu da , böyle bir şey denmiş gibi yazılar yazıyorsun. Kendi algılama noksanlının sebebiyle insanları suçlamak, iftira atmak iyi bir davranış değildir.
Aorskaya kardeşim; kelimelerin soyut kavram olduğunu, bir şeyleri sembol ettiğini anlamayan birine nasıl izah edebilirim. Sen yoksa kelimelerin somut olduğunu mu zannediyorsun?

Din ve İnsan kavramını yan yana getirme sorunu olanlar dini kavrayamazlar. Kelimeleri akıl zannederek ve herşeyin kelimelerle sınırlı olduğu fikriyle insanların düşünmesini kısıtlamaya çalışmak, firavun karakteridir. Her şey yaşamın içindedir, kelimeler sadece rehberdir. Herkes yaşamda tartıya çıkar ve sorguya çekilir, Aorskaya kardeşim senin zannettiğin şekliyle kelimeden sorgulanmaz, şu nedir biliyor musun diye bir sorgulama olmaz! Yaşamda hayatın içinde karşılaştığın olaylarda verdiğin tepkilerle, icraatlerinle sorgulanırsın birebir olarak. Sen sözle sorgulama olduğunu zannederek ne kadar şekilsel ve düz düşünüyorsun?

Kuran bir rehberdir, ögüttür, anahtardır, dini anlamak için kaynaktır, herkes aklı ve bilgisi ölçüsünde faydalanabilir. Sen kendi kıt bilginle şu şudur bunun dışında anlaşılamaz diyemezsin, bu senin anlayabildiğin kısmıdır, başkaları senden daha iyi anlayabilir. Kör körün klavuzu olursa ikiside çukura düşer. Sen kendini tart önce, bilgin olmadığı konular hakkında hüküm vermeye çalışma.

Allah bir zamanlar, israil oğullarına iç etini haram kılmıştı.
Onlar ki, Allahın emir ve yasaklarına uymadılar.
Ve birbirlerine, içlerinden, ciğerlerinden geçercesine anlattılar.
Kelamlar kendi mallarıymış gibi fitne ve fesat yarattılar.


Kelamlar hiç bir zaman akıl olamaz.
Akla ulaştıran bir yoldur.
Allah yaşamda kelime sahiplerine ve onlarla hareket edenlere, onlarla görenlere değil, akıl sahiplerine seslenir.
Allah insanları perdeli yaratmadı, ama bizler çocahiller atalarımızın izinden giderek, aklı örterek, idrak ve muhakeme melekelerini öldürdüğümüz için; mühürleniyoruz ve asıl olanı göremiyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
mustafabey Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
bartsimpson (8. March 2013), galipyetkin (8. March 2013)
Alt 8. March 2013, 01:16 PM   #5
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Selamun aleyküm,

okuma bilen küçük çocukların bile basitçe anlayacağı kuranda geçen bir ayeti zorla farklı yerlere götürme hatanızı gösteren ve yazınızdaki konu dışı açıklamalarınıza dahi cevaplar yazarak, hatalarınızı daha net görmeniz için sorularla dikkatinizi çekmeye çalışmama rağmen hala hatalarınıza sahip çıkıyor ve başkalarını anlamamazlıkla itham edebiliyorsunuz.

Halbuki konu nedir? "...domuz eti haramdır..." Bunda anlaşılamayacak ne var?

"kelimeler soyuttur, onların çok anlamları vardır, sen somutları anlayabiliyorsun ama soyut şeylere aklın çalışmıyor vb." diyerek yukarıdaki basit anlatımdaki ayeti n anlamını kaydırdığınızı göremiyormusunuz?

"domuz eti" yahu! Bunun anlaşılmaz neresi vardır? Domuz denen hayvanın eti! Sen domuz denen hayvanın eti yerine başka ne olması gerektiğini söylüyorsan neden yazmıyorsun?

Bana, kelimelerin soyut olduğunu ve anlayamadığımı söyleyen sen, yine soyut olan "domuz eti" isminden ne anladığını neden yazamıyorsun?

Domuz eti deyince, sen insanın pis, ahlaksız, kötü davranışlarınımı anlıyorsun gerçekten?

Neyse, okuyan kardeşlerimiz anlayacaklardır zaten. Ben de yazdıklarımı anlamak isteyen ve bu konuda çaba harcayanlar için yazıyorum.

Ama kısaca şurada yazdıklarına da cevaplarımı vereyim de kendini soyut-somut kavramları tek anlayan, bilen kimse olarak görme yanlışından, yada egondan kurtulmana yardımcı olayım.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamlar;

Aorskaya kardeşim değerlendirmelerine katılmıyorum, sorduğun soruların cevabı önceki yazımın içerisinde var
Değerlendirmeme katılmıyorsan, sen kendinin "domuz eti"nden ne anladığını herkesin anlayacağı şekilde yaz kardeşim!

Yanlışını göstermek için sorular sordum ama hiç birinin cevabını hala vermediğin halde, önceki yazımda var diyorsun. yahu önceki yazından alıntılarla bile sorularım var, onların cevabını önceki yazında nasıl verdiğini söyleyebilirsin?

Bu şekilde kişileri ikna edebileceğini sanıyorsan yanılıyorsun.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Soyut ve somut kavram ne demek tam anlamadığın anlaşılıyor. Senin aklın somut işlemler evresinde çalışıyor, soyut işlemler evresine geçemediğin için yazılan kelimelerdeki manayı anlamadığını düşünüyor ve görüyorum.
Kelimeler soyuttur, elle tutulamaz, kokusu/tadı alınamaz. Eee ne oldu şimdi?
soyutta olsa kelimeler söylenmek, yazılmak için vardır. Bunlar duyularak yada görülerek insanlar tarafından anlaşılır.(değilmi?)

Şimdi bir kere daha yazalım.

"domuz eti"

1- Ben bu soyut kelimelerden oluşan isimden, deyimden domuz denen hayvanın etini anlıyorum.

2- Sen, benim anladığımı yanlış buluyorsan, sen ne anladığını yaz.

3- Hala, farklı olarak ne anladığına ilişkin yazını yazamaz isen artık daha fazla uzatma, başkalarını anlamazlıkla suçlama!

Sadece, başkalarının "domuz eti" yerine domuzun karakteri üzerinden ayetin anlamını kaydırdığı yazılarından, görüşlerinden etkilenerek kendinin de benzer bir yazı yazdığını ve fakat çok büyük hata yaptığını gör!


Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
1- Her konuda kendi yanlış algıladığın, yetersiz olduğu yerleri ön plana çıkarıyor ve karşındakileri şuçluyorsun, bir şeyi yanlış anlıyor veya anlamıyorsan kabahati kendinde ara.

2- Anlamadığın , kapasitenin yetmediği konularda muhatablarını Müslüman mısın değimlisin? diye sorgulamaya kalkma, senin böyle bir yetkin yok. Senin Allahtan aldığın böyle bir yetkin mi var, haddini bil, terbiyesizliğin luzumu yok.
1- Her konuyu yanlış algıladığımı ya kendini bilmezler, yada dediğinin kapsamını kavrayamayanlar edebilir.

Ben, sana defalarca, ne anladığımı ve ben yanlış anlamışsam sen doğrusunu yazarak bana göster demişim. Hadi kardeşim, kabahati kendimde arayım. göster bana yanlışımı, ben de görünce sana hak vereyim, özür dileyeyim.

"Domuz eti" ne demektir? Ben daha önce olduğuı gibi yukarıda da cevapladım. Bunu anlayamamışsam, kabahatli isem göster. Sen benden farklı anlıyorsan yaz.

2- Ben kimseyi müslüman değilsin, kafirsin, müşriksin diye suçlamadım. Kendisi açıkça belirtmedikçe de o şekilde nitelemem. Ama ben aynı zamanda, kayanğı kur'an olan bir dinin mensubu, müslüman, mümin biriyim.

Dinimin kaynağında geçen bir ifadenin anlamını çarpıtan kimselere, defalarca bu hatasını göstermeme rağmen, hala aynı davranışları sürdürürse, Kur'ana göre düştüğü durumu, yine kuran tanımları ile anlatabilirim.

Ayrıca bu şekilde sormakla; kendileri ile görüşmemin, yazışmamın fayda sağlayıp, sağlayamacağını tayin etmem içinde gereklilik olduğunu kabul ederim.

Bu nedenle sormamı çarpıtmaya çalışmayın... Bakın sormuşum, şusun dememişim. Sorunun cevabını verecek olan siz kimliğinizi de belirtecek olan yine sizsiniz. Ben de alacağım cevabı kabul edecek olan bir tarafım.

Soru sorulmasından rahatsız olmak yerine, diğer sorularada cevap vermeme eğiminiden kurtulup, soruları cevaplandırmak, özellikle bu soruyuda, müslümanım, yada değilim diye cevaplamanız daha akıllıca olurdu.


Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İşte domuz eti yemek ne demek bu durum bir örnek teşkil edebilir. Bilginin yetersiz olduğu konularda hüküm vermek, Müslümanlık budur bunun dışında bir anlamı olamaz, eğer söylediklerimin dışına çıkarsanız Müslümanlıktan çıkarsınıza getirmek, kendini has Müslüman görerek noksan bilgilerinin olduğunu fark etmeden cahil cesaretiyle başkalarını aşağılamaya çalışmak, domuz eti yemek, ve birbirinin etini yemek gibidir.
İşte domuz eti yemek ne demek bu durum bir örnek teşkil edebilir. diyerek hem sormuş ve hem de yine cevap olmayacak şekilde konuyu bitirmişsiniz.

Öncelikle, soru; "Domuz eti yemek" değil, "domuz eti" ne demektir şeklinde olacaktır. Domuz etinin ne olduğunu bilirsek, domuz eti yemenin de ne demek olduğunu zaten biliriz.(değilmi?)

Ayrıca, "domuz eti yemek ne demek" sorusunu bile, örnek teşkil edebilir diye açıklamışsınız. Peki örnek teşkil ederse, bu örneğin dayandığı asıl olmalıdır. o zaman örnek yerine aslının ne olduğunu yazınız.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İndirilen yazıtlar, kelamlar, ibrettir. Bu yazıtları kimse üzerine maal edemez, sahiplenemez. Bu yazıtlardan insanlar akıl ve düşünce almaları içindir, anahtardır. İnsanları uykudan uyandırmak içindir.
Tamam da, bu kelamlardan ben anladığımı yazdım, siz de yazın kardeşim.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yazılan yazılarda kimse domuz hayvanının etini yeyin demedi. Sen nerden çıkardın bunu da , böyle bir şey denmiş gibi yazılar yazıyorsun. Kendi algılama noksanlının sebebiyle insanları suçlamak, iftira atmak iyi bir davranış değildir.
Evet, açıkça "domuz eti yiyin" denmedi. Ama, domuz eti haramdır deyimindeki domuz etinin yerine başka bir anlam getirirseniz, bu dılaylı yoldan domuz etinin yenmesinde sakınca olmadığı durumu yaratmazmı?

Bunu size anlatmak, ayette "domuz eti" yerine davranış, olay, düşünüş vb. şekilde bir şey koymak, o olaya dikkat çekilirken, ayetin asıl yasakladığı "domuz eti" gözden kaçırılmış olmazmı?

Bu suçlamakmıdır, iftira atmakmıdır, yoksa, hataya düştüğünüzü görüp, size ve sizin üzerinizden yanlışa düşecek kimselere açıklama, uyarımıdır? bunu iyi kavramaya çalışın.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Aorskaya kardeşim; kelimelerin soyut kavram olduğunu, bir şeyleri sembol ettiğini anlamayan birine nasıl izah edebilirim. Sen yoksa kelimelerin somut olduğunu mu zannediyorsun?
Bana, soyutun, somutun ne olduğunu izah etmenize gerek yoktur. Bunları bilmeyen değilim. Ama, soyut olması, onların önemsiz, dikkate alınmaması yada başka şekilde anlaşılmasını da gerektirmez.

Soyutta olsa, onlarında bir gerçekliği vardır. Akıl etmek soyut bir kavramdır, ama bu vardır. Yine, Kelime soyut ama, içeriği somut olabilir. Tam da "domuz eti" deyim olarak soyuttur, ama bu soyut ifadenin içeriği yani anlattığı somut olan domuzun etidir. Domuz eti, elle tutulur, gözle görülebilir, kokusu/tadı alınabilir birşeydir.(değilmi?

O halde artık, kelimeler soyuttur, siz onu anlayamıyorsunuz vb. sözleri bir daha kullanmayın.

bakın soyut kelimeler, somut şeyleri barındırabilmektedir. İşte siz de bunu anlamaya çalışın.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Din ve İnsan kavramını yan yana getirme sorunu olanlar dini kavrayamazlar. Kelimeleri akıl zannederek ve herşeyin kelimelerle sınırlı olduğu fikriyle insanların düşünmesini kısıtlamaya çalışmak, firavun karakteridir. Her şey yaşamın içindedir, kelimeler sadece rehberdir. Herkes yaşamda tartıya çıkar ve sorguya çekilir, Aorskaya kardeşim senin zannettiğin şekliyle kelimeden sorgulanmaz, şu nedir biliyor musun diye bir sorgulama olmaz! Yaşamda hayatın içinde karşılaştığın olaylarda verdiğin tepkilerle, icraatlerinle sorgulanırsın birebir olarak. Sen sözle sorgulama olduğunu zannederek ne kadar şekilsel ve düz düşünüyorsun?
Din ile insanı yanyana getirmek hatamıdır? Bu ne biçim bir anlayıştır?

Din insan için indirilmedimi?

Aksine din insandan, insan dinden ayrı bir şey ifade etmez. Bu mantıkta hatalı sonuçlar doğurur.

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kuran bir rehberdir, ögüttür, anahtardır, dini anlamak için kaynaktır, herkes aklı ve bilgisi ölçüsünde faydalanabilir. Sen kendi kıt bilginle şu şudur bunun dışında anlaşılamaz diyemezsin, bu senin anlayabildiğin kısmıdır, başkaları senden daha iyi anlayabilir. Kör körün klavuzu olursa ikiside çukura düşer. Sen kendini tart önce, bilgin olmadığı konular hakkında hüküm vermeye çalışma.
Kur'an elbette rehberdir, ders verendir, öğüttür. Bunu bilen birine sen ne hakla "kendi kıt bilginle..." diye cümle kurabilirsin? Sen benim bilgimin kur'andan olduğunu, kur'andan başka hiç bir kaynakla yazı yazmadığımı, anlatımda bulunmadığımı ve delillendirmediğimi bilmiyor olabilirsin. O zaman bilgin olmayan bir husus hakında konuştuğunu da sana hatırlatırım.

Konu bağlamından koparılarak şahsileştirilmeye çalışılmasın. Dinin kaynağı kur'andır. Anladıklarınızı kur'andan delillerle ortaya koyabilirseniz koyun. Aksi halde başka kimselerin görüşlerine göre yazmakla hataya düşeceğinizi kabul edin.

saygılarımla...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 8. March 2013, 10:33 AM   #6
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın dost1.

Diyanet'in meallerine baktığımızda:

Bakara 173 :......domuz etini......
Maide 3 :......domuz eti.........
En'am 145 :......domuz eti.........
Nahl 115 :.......domuz etini......
diye verilmiş ifadeler,

sizin verdiğiniz meallerde :

Bakara 173 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
Maide 3 :....(lahmÜL hınziyri) domuzUN eti.....
En'am 145 :....(lahmE hınziyriN) domuzUN eti.....
Nahl 115 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
diye verilmiş.

Diyanet meallerindeki domuz genel- sıradan bir domuz iken, sizin meallerinizdeki ''domuzun'' diye belirlediğiniz o domuz; belli bir domuz.
Hangi domuz bu?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 8. March 2013, 01:22 PM   #7
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın dost1.

Diyanet'in meallerine baktığımızda:

Bakara 173 :......domuz etini......
Maide 3 :......domuz eti.........
En'am 145 :......domuz eti.........
Nahl 115 :.......domuz etini......
diye verilmiş ifadeler,

sizin verdiğiniz meallerde :

Bakara 173 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
Maide 3 :....(lahmÜL hınziyri) domuzUN eti.....
En'am 145 :....(lahmE hınziyriN) domuzUN eti.....
Nahl 115 :....(lahmEL hınziyri) domuzUN eti.....
diye verilmiş.

Diyanet meallerindeki domuz genel- sıradan bir domuz iken, sizin meallerinizdeki ''domuzun'' diye belirlediğiniz o domuz; belli bir domuz.
Hangi domuz bu?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
"Domuz eti" deyimi ile "domuzun eti" deyimi arasında fark gözeterek, "domuz eti"ni haram olmaktan çıkaran yazılar yazabilmek, kişinin hatasını kabul etmekten kaçınması, sorumluluktan kurtulmaya çalışılmasıdır.

Çünkü, arasında anlam bakımından fark yoktur. Çünkü, "domuzun eti" çevirisinde belli bir domuz tarifi yoktur. Eğer, "şöyle domuzun eti" denseydi farkı sorabilirdiniz. Ama, bu hedef saptırmaktır.

Hataları kabul etmek yerine, dost1 i hatalı göstermeye çalışmak, iyiniyetle açıklanamaz.

selamlarımla...
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
merdem (8. March 2013)
Alt 8. March 2013, 02:11 PM   #8
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

BAKARA 35 :

'Adem! Eşinle birlikte cennette kal. Dilediğiniz yerde ondan bolca yeyin; ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!,' dedik.


BAKARA 36 :
Şeytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden çıkarttı. Nihayet, 'Birbirinize düşman olarak aşağı inin. Yeryüzünde belli bir süre kalıp yaşayacaksınız,' dedik.


BAKARA 35. te görüldügü gibi, Rabbimiz "su agaca yaklasmayin, yoksa zalimlerden olursunuz" buyuruyor. Ne agacin seklini, ne rengini, ne meyvesini acikliyor, nede herhangi bir sagliga olan zararlarindan. Burada buyurulan emir "yaklasmayin" dir.

Nedendir acaba hicbirimiz kalkip sormuyoruz, neden Rabbimiz daha ilk bastan bir "YASAK" ile baslatmistir Ademlerin yasamlarini.

Nefs denemesi, disiplin, itaat, boyun eymek, saygi göstermek... sayin sayabildiginiz kadar.

Bizlere sayisiz nimetler, riziklar bahseden Allah'in bir "DOMUZ HARAM'I" acaba neden sözkonusu oluyor?



Sayet Rabbimizin haram dediklerini, yasakladiklarini türlü yollardan mesrulastirmaga gidecek olursak, Allah'in yasagina uymayan Adem ve esi gibi zaten kovulanlardan oluruz.

Haram'in neden nicin oldugu mühim degil, kimin tarafindan buyuruldugu mühimdir.

Bir devlet kanunu olarak 250 km ile arac sürmeyin, yasaktir denilince gik cikmiyor, acaba neden yasaktir diye. Limitin disina cikanlar az cok ya kendi canlariyle ödüyorlar cezalarini yada baskalarinin canlarindan olmalarina sebeb oluyorlar.

Allah'in emirleri de ayni sekildedir, isteyen uysun istemeyen uymasin, kendi bilecekleri seydir. Allah kimseyi mecbur tutmuyor.

Domuzun pis olup olmadigi, sagliga zarari olup olmadigi en basta veterinerleri ilgilendirir. Bizleri ilgilendiren bölüm bir müslüman olarak Allah'in domuzu haram kildigina inanmamiz ve tatbik etmemizdir. Bir hanif olarak, bir iman sahibi olarak uyariz Rabbimizin buyruklarina.

NAHL 116 :

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü 'Bu helaldir, bu haramdır,' demeyin. Böylece ALLAH'a yalan yakıştırmış olursunuz. ALLAH'a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar.

Aorskaya kardesimiz keyfinden konusmuyor herhalde:


BAKARA 173 :

O, size sadece leş, kan, domuz eti ve ALLAH'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Her kim (bunları yemeye) mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak ve sınırı aşmamak koşuluyla günah işlemiş olmaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

LES ve KAN'a, ALLAH'TAN baskasi adilana kesilene itiraz yok da, neden DOMUZ ETI'NE itiraz var?


MÂİDE 3 :

Leş, kan, domuzun eti ve ALLAH'tan başkasına adananlar size haram kılındı. Canları çıkmadan kesmeniz hariç, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve canavar tarafından yenmiş hayvanlar, kutsallaştırılmış taşlar üzerinde boğazlanarak fal oklarıyladağıtılanlar, evet bunlar kötüdür. Bugün size dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak islam'ı beğendim. Kim açlıktan dolayı zorda kalırsa, günaha istekle yönelmeden yerse ona günah yoktur. Çünkü ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

Tamamlanmis olan, ALLAH tarfindan övülmüs olan ISLAM degilmidir dinimiz?

MÂİDE 4 :

Kendilerine neyin helal olduğunu sana soruyorlar. De ki, 'Size temiz yiyecekler helal edilmiştir. ALLAH'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz köpek ve şahin gibi avcı hayvanların sizin için yakaladıklarını da yiyin ve üzerlerinde ALLAH'ın ismini anın.' ALLAH'ı dinleyin. ALLAH hesabı çabuk görür.

Domuzu temiz yiyecekler arasinda sayan bir AYET varmi?

MÂİDE 87 :

İnananlar, ALLAH'ın size helal yaptığı iyi şeyleri haram etmeyin. Sınırı aşmayın. ALLAH sınırı aşanları sevmez.

Allah'in helal dedigi helaldir, haram dedigi haramdir, O'nun hükümlerini degistirecek olan varmidir?

MÂİDE 88 :

ALLAH'ın size rızık olarak verdiklerini, helal ve temiz olarak yeyin. İnandığınız ALLAH'ı dinleyin.


Domuzun helal ve temiz oldugu herhangi bir Ayet'te geciyormu?


EN'ÂM 145 :

De ki: 'Bana vahyedilende, yiyen birisi için şunların dışında haram edilmiş bir madde bulamıyorum: Leş, akıtılmış kan, domuzun eti -ki pistir-, ALLAH'tan başkasına sapıkça adanmış yiyecekler.' Zorda kalan bir kimse, istekli olmaz ve sınırı aşmazsa kuşkusuz senin Rabbin Bağışlayandır, Rahimdir.

NAHL 115 :

Size yalnızca leş, kan, domuz eti ve ALLAH'tan başkası için adananları haram kılmıştır. Kim (bunları yemek) zorunda kalırsa, istekli olmamak ve sınırı aşmamak koşuluyla ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.


Bu Ayetleri din nedir iman nedir bilmeyen koyu bir ateiste okutsaniz, sag kulagini sol elinle göstermeden haram'in neler oldugunu anlar.

Sayet Kur'an'in evrenselligini takdir edenlerden iseniz, Arabistanda yetistirilmeyen domuzun neden üstüne durula durula bir cok ayette gectiginin inceligini farketmis olacaksiniz. Kur'an Arablarin tekelinde degildir, tüm insanliga indirilmistir.

ALINTI:

Hayatta; para, ticaret ve devlet ilişkilerinde domuzlaşmamak yani yiyicilik yapmamaktır. Çünkü öteden beri Mezopotamya-Akdeniz havzası halklarında domuz yiyiciliğin ve pisliğin sembolü olarak görülürdü. Buradan sembolize edilerek domuz eti yememek haram helal demeden her şeyi yemenin, yiyicilik yapmanın, yemede kırmızı çizgisi olmamanın sembolü olarak yasaklanmıştır. Bizzat domuz eti yememek işin ritüeli, domuzlaşmamak ise ibadetidir.



Kur'an'dan mealen:

NAHL 116 :

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü 'Bu helaldir, bu haramdır,' demeyin. Böylece ALLAH'a yalan yakıştırmış olursunuz. ALLAH'a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar.

NAHL 118 :

Yahudilere, daha önce sana anlattığımız şeyleri haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.


A'RÂF 32 :

De ki: 'ALLAH'ın, kendi kulları için yarattığı süsleri ve güzel rızıkları kim haram edebilir?' De ki: 'Onlar dünya hayatında inananlar içindir, ahirette ise sadece onlar içindir.' Bilen bir toplum için ayetlerimizi böyle detaylı açıklarız.

TEVBE 29 :

Kendilerine kitap verilenler arasından, ALLAH'a ve ahiret gününe inanmıyan, ALLAH'ın ve elçisinin yasakladığını yasaklamıyan ve gerçek dine uymayan kimselerle boyunlarını eğip elleriyle vergi verinceye kadar savaşın.

YÛNUS 59 :

De ki, 'ALLAH'ın size indirdiği rızıkların bir kısmını helal, bir kısmını da haram ettiğinizi görmez misiniz?' De ki, 'ALLAH mı size izin verdi, yoksa ALLAH'a iftira mı ediyorsunuz?'


HACC 30 :

İşte böyle. Kim ALLAH'ın yasaklarına saygı gösterirse Rabbinin yanında kendisi için daha iyidir. Size özellikle bildirilenlerin haricindeki tüm çiftlik hayvanları helal (yasal) kılınmıştır. O halde putperestliğin felaketinden kaçının, yalan sözden sakının.



Kimse keyfinden domuz eti haramdir demiyor, bu harami Ayetlerle Rabbimiz bildiriyor.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 8. March 2013, 03:02 PM   #9
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart MUHKEM ve MÜTEŞÂBİH AYETLER NEDİR?

Degerli kardeslerime tavsiyem, herhangi bir ayet üzerine tartismaya girmeden önce MUHKEM ve MÜTEŞÂBİH AYETLER NEDİR? diye bilgilerini tazelemeleri gereklidir.

Kisa bir alinti:

muhkem: kuşkuya ve yoruma yer bırakmayan kesın tek boyutlu hüküm.(kelime kökü h.k.m)

müteşabih:yoruma açık, mecazi formda çok boyutlu söz


ÂLİ İMRÂN 7 :

O ki sana bu kitabı indirdi. Onun bazı ayetleri kesin anlamlıdır (muhkem), ki bunlar kitabın özüdür. Diğerleri de benzer anlamlıdır (müteşabih). Kalplerinde hastalık bulunanlar, insanları şaşırtmak ve farklı anlam vermek için benzer anlamlı olanlarının ardına düşerler. Onların gerçek anlamını ise kimse bilmez, ancak istisnadır ALLAH ve derin bilgiye sahip olanlar 'Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır,' derler. Akıl ve anlayış sahiplerinden başkası öğüt almaz.


Artik kendiniz verin kararinizi domuz etinin haramliligi hususunda.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 8. March 2013, 03:17 PM   #10
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
merdem Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu Ayetleri din nedir iman nedir bilmeyen koyu bir ateiste okutsaniz, sag kulagini sol elinle göstermeden haram'in neler oldugunu anlar.
Sevgili merdem kardeşim,

Bu sözünüz aslında "domuz eti"nin haram oluşunu gözardı ederek, bunun helal gibi tüketilmesine neden olacak şekilde ayetin anlamını başka şeylere kaydıran kimselere, hatalarını görüp düzeltebilmeleri için bir şans olabilir.

Burada, bir kimsenin, "domuz eti"nin helal anlaşılmasına sebep olabilecek yazısını (bilerekmi, yoksa bilmeyerekmi yazdığını bilmiyorum, bu nedenle kişiyi tanımlamak istemiyorum) ikazlara rağmen savunması, başka kimselerin de o kimsenin kendileri nazarındaki hatırına yada önemine dayanarak onu destekleyen görüşlerde ayetin gerçek anlamını kaydıran yazılar yazması samimi bir müslüman olarak bizleri üzmektedir.

Bu kimselere, kimin hatırı yada önemi olursa olsun, rabbimizin sözü yanında değersiz olduğunu hatırlatarak, ayetin gerçek anlamını yazmalarını, kendileri için rabbimizden tövbe ile af dilemelerini öneririm.

Ateistlere bile şapka çıkarttıran bu tür iddiaları, müslümanım diyenler yapabiliyorsa, kendini hanif kabul eden bu kardeşlerimizin, İbrahim peygamberin hanifliğinin tam tersi duruma düştüklerini, yeniden kararlarını gözden geçirerek hanif bir müslümanın yapacağı şekilde akıllarını kullanarak, kur'an ayetlerini anlamalarını dilerim.

Sonuçta, bu kardeşlerimiz bize kızsalarda, bizim anlatıklarımız kendilerine ağır gelse de, bu kardeşlerimizin göstereceği tepkiler, yaklaşımlar, rabbimizin sözlerinin gerçekliğini her durum ve ortamda dillendirmemize asla engel olamayacaktır, olmamalıdır.

Bize düşen doğruları göstermek, savunmak ve davet etmektir.

Dileyen davete icabet eder, dileyen reddeder ve sonuçlarına katlanmayı göze alarak aynı yanlışlara devam eder.

saygılarımla,
aorskaya

not: merdem kardeşim, güzel, kısaca detaylı ve delillerle ortaya koyduğunuz gerçekleri anlatan yazınız için tebrik ve teşekkür ederim.

(Ben yazılarımda, bu tür dini doğruları savunan ve ortaya koyan kardeşlerimize, Allah'ın razılığını dilemeyi doğru bulmuyorum. Çünkü rabbimizin sözlerini doğru anlatandan zaten kendisi bizim dileklerimize gerek bırakmadan razı olacaktır.

Bu sebeple, ben şahsi memnuyetimi belli ederek ve teşvik eden sözlerimle sizi karşılıyorum.)
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
allah, domuz, etini, haram, kılmıştır, neden


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:49 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam