20. October 2008, 06:09 PM | #1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Bulunduğu yer: BURSA
Mesajlar: 228
Tesekkür: 17
40 Mesajina 62 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Haram yiyecekler
Haram yiyecekler
16/115- Allah size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.6 4 16/116- Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler. 16/117- (Dünyada elde ettikleri) az bir yararlanmadır. Halbuki (ahirette) onlara acıklı bir azap vardır. 2/172- Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin. 2/173- Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.39 39 5/1- Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin.1 İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla2, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar2, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir. 5/2- Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine4, haram aya5, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye bir takımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir. 5/3- Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar6 üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız7 size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.8 Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 5/96- Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helal kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının. 6/121- Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz. 6/145- De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
__________________
aydemir. |
3. December 2011, 12:15 PM | #2 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Yemesi içmesi helâl olan yiyecekler bölümüne şu yazıyı asmış idim. Esasen o yazıyı buraya asmak gerekirdi. Şöyle demişim:
''Onların ne etleri Allah'a ulaşır, ne de kanları; lâkin O'na ulaşan yalnızca sizin O'na karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlılıktır''(22-27) ayeti ışığında ''....ve Allah'tan başkası adına kesileni....'' (16-115) ''....ve Allah'tan başkası adına kesileni....'' (2-173) ''....Allah'tan başkası adına boğazlanan...'' (5-3) ''....Allah'tan başkası adına kesilmiş ....'' (6-145) diye geçen ifadeleri açıklayabilir misiniz? Şimdi bir-iki soru ile de devem edelim: Soframıza, yemeği açmak için meyane ve bahartlarla tatlandırılmış enfes bir koku saçan, dumanı tüten, bir sıçan çorbasını içer misiniz? Peşinden, yeni çıkmış, üzerine tereyağ sürülmüş, mis kokan, kuyu kebabı bir fareden yer misiniz? Ottan başka bir şey yemeyen ''sümüklü böcek'' veya tadı çok lezzetli olduğu söylenen ''kurbağa bacağı''ndan tadar mısınız? -Neden? Kur'an'da bu hayvanlar için söylenmiş bir şeye rastladınız mı? Gelelim ''maymun''a... Neden ''domuz'' kadar tepki almaz? Bakın. R. İhsan Eliaçık ''Domuz eti'' yazısında neler demiş.... ''Kur'an domuz etinin yasaklanmasını hep -leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilmiş-ler ile birlikte zikreder. Geçtiği dört yerde (Maide-3, En'âm 145, Nahl-115, Bakara-173). Bir yerde de şöyle der: 'De ki:Allah katında bunlardan daha şiddetli bir CEZAYI HAK EDENLERi size haber vereyim mi? ONLAR Allah'ın lânetlediği, gazap ettiği, KENDİLERİNİ MAYMUNLAR ve DOMUZLAR YAPTIĞI KİMSELERle, tağuta tapanlardır. Böyle doğru yoldan sapıp gitmiş olanları çok berbat bir yer bekliyor'(Maide-60) Buradaki ''maymun ve domuz yapmak'' ifadesi erken dönem (Hicrî 1. yy.) müfessirlerinden Mücahid'e göre semboliktir. Yani ''domuz gibi şehvetleriyle maymun iştahlılık yapan, heva ve heveslerinin, kuruntularının, arzularının kölesi olan kimseler'' demektir. Yine Kur'an ''domuz eti yasağı''nı gerekçelendirir: En'âm-145'te ''domuz eti ki pisliktir', Müddessir-5'te Peygamberden pislikten uzak durması istenir:''Pislikten uzak dur''. Şu halde ''rics''=pislik Kur'an kavramlaşmasına göre; yalan, putlara tapmak, zarar vermek, sözünde durmamak, ......vs. gibi gayr-i ahlaki davranışlardır. Kur'an, insanoğlunun yeryüzünde ''kan döküp'', fesat çıkaracağından bahseder. Leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilenlerin daima birlikte zikredilmesi bununla ilgilidir. Demek ki bu, insanoğlunun ölü(insan) eti yeyip, kanını içme ve at-eşek-koyun-boğa kurbanlarının (ki bunlar bir zamanlar insan topluluklarının adlarıydı-Süleyman kıssası-) sona erdirilmesine yöneliktir. İnsan topluluğu olmaktan çıkıp sembolik totemlere dönüşünce, onları kurban etmek insanları kurban etmekmiş gibi oldu. İnsan kanı durdu fakat hayvan kanı akmaya devam etti. Burada amaç hep kan döküp fesat çıkarmaya(cinayet, kan, kıyım) mani olmaktır. DEVAM EDECEK.(bu kısım hakkındaki tepkileri merak ediyorum.) Saygılarımla. Galip Yetkin. |
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi: |
3. December 2011, 10:22 PM | #3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
Sayın Dost1
Mâide 60 - Mâide 3 - En’âm 145 - Nahl 115 - Bakara 173 Ayetlerinde ki DOMUZ ifadesiyle ilgili dil bilgisi bir çalışma elinizde var mı? Keza Galip beyin açtığı konu çok mantıklı. Bahsedilen ayetlerde geçen Domuz eklentisi direk aldığımız mana ile bakınca çok sırıtıyor. Burada "DOMUZ" diyerek pis yiyeceklerden kirli şeylerden bahsediyor olabilir. MAYMUN; aç gözlü DOMUZ; kirli pasaklı. |
4. December 2011, 05:01 PM | #4 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Devam ediyoruz.
İnsanoğlunun en temel üç güvenliği vardır: can-ırz; mal; ve kamu güvenliği. Bunlar yüzyıllar boyu hiç değişmemiştir. ''Şeriat''(yasa) dediğimiz ilk dini emirler ve yasakların esas amacı bu güvenliği sağlamaya yöneliktir. Bu günkü ''temel hukuk''(can, mal ve ırz ile kamu güvenliği) aynı şeydir. Sümer-Akad metinlerinden, Tevrat ve Kur'an'a kadar hep bu temayı görürüz. Dini metinler bunu ''ağaca yaklaşmamak'', ''sudan içmemek'', ''deveye dokunmamak'', ''domuz eti yememek'', ''inek kesmek'' gibi kendi öznel dilleriyle ifade ederler: ''Ağaca(giş'e, kiş'e, kişiye, şahsa) dokunma''=sınırlarını çiğneme, öldürme, kan dökme, insanı öldürüp etini yeme(her şeyini talan etme), saldırma, tecavüz etme. Kısacası ''insan haklarına tecavüz''. ''Sudan(mülkten, maldan, servetten) kana kana içme(servet edinme)= Kim ondan kana kana içerse(savaşı/mücadeleyi mal-mülk-ganimet sevdasına dökerse) benden değildir; azı müstesna(nafaka miktarı,geçimlik hariç)''. ''Deveye(topluluğun ortak mülküne, kamu malına, herkese ait olana) dokunma= Onları talan etme, zimmetine geçirmeye kalkma, özelleştirme.'' ''İneği(Firavun'un totemini(bakarayı), her türlü putçuluğu-totemciliği) kes= Onlardan uzaklaş, özgürleş. İşte bu çerçevede ''domuz'' pisliğin ve eşine karşı başkalarıyla ilişkisine lâkaytsızlığın sembolü olarak görüldüğü için Kur'an bu 'kadim dinî muhayyileyi' sürdürmüş ve her türden ahlâki pisliği insanoğluna yasaklamıştır. İnsanoğlu adam öldürme, tecavüz ve zinadan sakınmalı(ağaca yaklaşmamalı), komşusu yani diğer insancıklar açken servet içinde yüzmemeli-en başta memleketi idare etme iddiasında olanlar- (sudan içmemeli), kamu malına-sahipsiz ve kimsesize dokunmamalı (deveyi kesmemeli), ve domuz etinden(zarar vermekten, ahlâki pislikler içinde yaşamaktan) uzak durmalıdır. Yahudi Farisiler, her türlü ahlâki pislik içinde yüzdükleri, halkın parasını haksızca karınlarına doldurdukları halde, şekli olarak(cambaza bak cambaza) domuz eti yememeyi dayattıkları için İsa şöyle dedi:''İnsanı ağzına giren değil, ağzından çıkan kirletir.''. Pavlos da bunu ''demek bizi ağzımızdan giren değil, çıkan pisletir, o halde domuz eti caizdir'' diye anladı. Böylece Hristiyanlık'ta domuz eti caiz oldu. Kur'an ise, domuz eti yasağının geçtiği dört yerde de yasaklamakla birlikte ayetin sonunda muhakkak ''mecbur kalırsanız başka. O zaman yiyebilirsiniz'' istisnasını koyar. Bu da gösterir ki domuz etini yasaklamaktan maksat sağlık sorunu filan değildir. Domuzun lânetli hayvan oluşu hiç değildir. Domuzların da doğal denge içinde bir yeri vardır. Boşu boşuna ve sırf pislik olsun diye yaratılmış değillerdir. Allah'ın her yarattığında bir hikmet yok mu? (Devam edecek.) Saygılarımla. Galip Yetkin. |
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi: |
5. December 2011, 08:21 PM | #5 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Devam...
Tarihi süreç içerisinde Avrasya'dan Afrika'ya kadar biz insanlar, doğada var olan kötülük güçlerini, zararlı ruhları, pislik ve şer olarak her lânetlediğimiz şeyi ''domuz'' ile sembolleştirdiğimiz için, ayrıca domuzların fiziki tipleri, yaşadıkları yer, kokuları, yedikleri, içine pislediği çamurda debelenmeleri .....vs., bir tür pislik(rics) figürü olarak algılanmasına neden olmuştur. Domuz eti yememek, işte bu nedenle pis ve kötü olana karşı uyanık ve uzak durma tavrı olarak halkların muhayyilesinde yer etmiştir. Kur'an işte böyle bir muhayyileye hitap ediyor ve ''domuz eti yememe ve ondan uzak durma'' yasağını sürdürüyor. Burada ne önceki Yahudi hahamlarının, ne de sonraki Hristiyan rahiplerinin hatalarını tekrarlamamak gerekir. Domuz eti haramdır, evet; fakat bu zinhar eti yenmez, lânetli bir totem hayvan olduğu anlamına gelmez. Mecbur kalınınca yenilebilir. Demek ki asıl maksat ''et'' değildir. Aynı zamanda ''pisliğe(ricse)'', yani gayriahlâki olana karşı uyanıklığı sürdürme anlamında işe yarayan ''eti yeme yasağını'' iptal etme anlamına da gelmez. Şu halde Yahudi'liğe kayana ''İnsanı ağzına giren değil, ağızdan çıkan kirletir''; Hristiyan'liğa kayana da ''pislikten uzak dur, yeme!'' demek gerekir. Keza Yahudi'lerde domuzla bereber deve etinin, Yezidi'lerde balık eti,marul ve kuru fasulyenin, Alevi'lerde tavşan etinin, Türk'lerde domuz etinin haram oluşu .....vs. bunların hiç biri sağlık sorunu, ağız tadı veya mutfak zevki sebebiyle değildir. Temsil ettiği olumsuz anlam sebebiyledir. Geçmiş çağların süregelen bilinçaltıyla ilgilidir. Kur'an, eti yenmeyecek hayvan olarak sadece domuzun adını anar. Sonra ''Allah'ın adının anılmadan kesilenlerden'' bahseder ve genel olarak iyi ve temiz olanların halâl, kötü ve pis olanların haram olduğunu söyler. Başkaca bir isim zikretmez. ''Allah'ın adı anılmadan kesilenler'' ifadesi leş, kan ve domuz etinin devamı mahiyetinde anlamak icap eder. Çünkü dördü de hep beraber zikrediliyor: Leş(ölü) eti yememek hem insan kurbanı hem hayvan leşi yeme vahşetine karşı çıkmak içindir. Gıybetin(arkadan konuşmanın) ölü eti yemeye benzetilmesi bundan olmalıdır. Yine (hayat, ruh, serveti geçsin diye) kan içme de haramdır. Yine domuzun sembolik anlamı da tüm ''öteki'' pisliklerin, yalan, ırza tecavüz, saldırı ve her türden kötülüğün haram oluşu demek olur. Velev ki bunlar düşman kavmin insanları(domuz sürüleri) de olsa. Aynı şekilde Allah'ı hiçe sayarak birbirini kesen, doğrayan hiç bir kanlı eylem caiz değildir. Bunların hepsi leş, kan, domuz eti, Allah'ın ismine rağmen(izni, varlığı hiçe sayılarak) kesmek doğramak, yeryüzünde fesat çıkartmak demektir. Bu tür yasakların merkezi hep ''kan döküp fesat çıkartmak'' etrafında dönmektedir. Kur'an'ın insan davranışlarına yönelik yasaklarını hep bu ilke çerçevesinde anlamak icap eder. Aksi halde Yahudi'lerdeki ''koşer'' gibi ''helâl gıda'' parayonası üretilir. Üretilmiştir de. Hayvan eti yerken Tanrı'nın adı anılmış mi, anılmamış mı diye kılı kırk yaran fakat gözünü kırpmadan İnsanları çoluk çocuk demeden öldüren, geride insan leşleri bırakan, kan döküp fesat çıkaran yamyam tipler türer. Adam, insanı, kendi cinsini(etini) gözünü kırpmadan doğruyor, kesiyor, öldürüyor sonra da lokantada oturup Allah'ın adı anılarak kesilmiş hayvan eti olup olmadığını soruyor. Burnu pisliğin(cinayetin, hırsızlığın, yalan-dolanın, üçkâğıdın, sahtekârlığın) içinde, pis diye ''zinhar domuz eti yemem '' diyor. İsa Peygamber'in dediği gibi ağzından her türlü pislik çıkıyor, o ise ağzından girenin pis olup olmadığında.... Bu yasakların ruhunu iyi anlamak gerekir. Kur'an'ın esas mihverini hiç kaybetmemek gerekir. Aksi halde ayrıntı vadilerinde debelenir dururuz. Devam edecek. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi: | bartsimpson (5. March 2013), hiiic (5. December 2011) |
6. December 2011, 08:04 AM | #6 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Devam...
İnsanoğlu uygarlaşmaya insan kurbanı, leş yeme, kan içme(yamyamlık), ensest , fuhuş, yiyecek ve içecekle ilgili yasaklar ile başlamıştır. Aile hayatı yüceltilmiş ve Adem(adamlık) insanlığa bunları getiren, bu yasaklara uyarak(kendini tutarak kalıcı alışkanlık edinip) yaşayan insana denir.Tarih boyunca dinî metinlerin ve Kur'an'ın amacı bunu sağlamaktır. Sonuç olarak İslâm, tanrının tekliğini, ezeliliğini ve ebedililiğini getirmiş fakat göklerde oturan tanrı, tanrının oğlu, şamanlık, ve atalar kültü konusunda ayrılmıştır. Kurbanın ve domuzun tümden şekilciliğe dökülüp totemleşmesine ve hiçbir sembolik mânâsının kalmamasına itirazı vardır. Özellikle kurbanın kitlesel bir hayvan öldürme ayinine dönüşmesine ve bayramın teke, koyun, dana, inek, deve boğazlama şölenine dönüşmesine de şiddetle itirazı vardır. İnsanın biyolojik olarak hayvan etine ihtiyacı başka, bunu törenleştirmek, ayinleştirmek, dinselleştirmek başkadır. Yine Kur'an hayvan(domuz) figürü üzerinden de olsa her türden somut(maddi) ve soyut(manevi) pisliklerden uzak durmayı ifade eden kadîm muhayyileyi benimsemekte ve sürdürmekte; evet ama bu ne et sağlığı sorunu, ne de mutfak kültürü meselesidir. Allah müslümanlara damak zevki öğretmiyor ki. Mesele başkadır; bunu görmeliyiz. Anlaşılmış olmalı ki İslâm Dini ayrıştığı ve itiraz ettiği konularda direnenler sebebiyle ''derin din''i dönüştürebilmiş değildir. Bilakis ''derin din'', İslâm'ın 5 temel kalıbı(islâmın 5 şartı) dedikleri şeyi ile İslâm Dini'ni yeniden yapılandırmış ve biçim vermiştir(bozmuştur). İslâm Dini'nin kendine özgü emir ve yasaklarının fazla rağbet görmeyip, ''derin din'' ile örtüştüğü veya onun kalıplarının içine girdiği yerlerin rağbet görmesi bundandır. Bu günkü ritüellerin(kurban, namaz, oruç, hac, cenaze, bayram, kandil, mevlüt...vs.) gerçek hayat dininde yeri yoktur. Bu, dinler dünyasında ritüel kabul etmeyen din mânâsına gelir. Oysa ''Derin din'', İslâm dininin tamamını, kendilerinin Allah'a şart koştukları 5 şartın tamamı sayıyor. Buna bir de ''hadis''i katıyorlar. İşte İslâm Dini'nin ''derin din''e esas itirazı buradadır. Gerçek hayatın dini olarak kendini vaz eden diri bir din olan İslâm Dini, bu ölü kalıplara sokulmayı kabul edemez. Kur'an'dan biraz bilen bunu anlar ve bunu anlayan herkes buna itiraz etmelidir. Şimdi şu ayetleri okuyalım: Maide-138. ''Ve onlar, yalnış inanışları sebebiyle (bunlar dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir; bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez; bunların sırtı yasaklanmış hayvanlardır) dediler. Bir kısım hayvanları da O'na iftira olarak üzerlerine Allah'ın adını anmazlar. O, onları iftira ettikleri şey sebebiyle cezalandıracaktır''. Ve Maide-140. ''Bilgisizlik yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı Allah'a iftira ederek haram kılanlar, kesinlikle zarara uğradılar. Onlar, kesinlikle sapmışlardır ve onlar hidayete ermişler değillerdir''. Ve Maide-142. ''Ve O, hayvanlardan yük taşıyan, döşek yapılanı yaratandır. Allah sizi rızıklandırdığı şeylerden yeyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Şüphesiz o, sizin için apaçık düşmandır.'' Ve Maide-144. ''.......Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahitler mi oldunuz(O'nun yanında mıydınız)? Böyle hiç bir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için, Allah'a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kim olabilir? Şüphesiz Allah, o zalimler topluluğuna kılavuz olmaz.''. Saygılarımla Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (26. June 2012 Saat 09:20 PM ) değiştirilmiştir. |
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi: | bartsimpson (5. March 2013), hiiic (6. December 2011) |
7. March 2013, 09:49 AM | #7 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Selamun aleyküm,
Bir başka başlıkta, domuz eti ve diğer haram sayılan hayvansal ürünler üzerine yazıdğım bir yazıyı, o başlıkta buraya da link verilmesi üzerine, buraya alıntılamayı uygun gördüm. şimdilik bu alıntıyla, bu başlığa katılıyorum. Ama, uygun olduğum en yakın zamanda rabbim de izin verirse, yazıları okuyarak gerekirse başka yazılarla görüşlerimi sunacağım. Saygılarımla... aorskaya Alıntı:
|
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (7. March 2013) |
7. March 2013, 10:05 AM | #8 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Domuz eti yerine, domuz karakterini anlamaya ve iddia etmeye çalışarak, rabbimizin haram kıldığı bir ürünü, helal kılmaya sebep olacağınızı göremiyormusunuz? Yoksa, sıradan akıllı birinin bile okuyunca anlayacağı bu kolay anlatım yerine, akıllılık adına rabbin hükmüne ortak olmak, hatta onun hükmünü yok saymak pahasına anlamı kaydırmayı gözemi alıyorsunuz? Haram ayetini; "Domuz eti" deyimini "domuz" kabul ederek, domuzun pisliği yada karakteri üzerinden de başka şeyle anlatmaya çalışanların, hayvanlarda haramı ortadan kaldırmaya sebep olduğunu görmelerini dilerim. selamlarımla, aorskaya |
|
7. March 2013, 12:00 PM | #9 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
HARAM olan etlerin haricinde düsünülmesi lazim gelen konular
Degerli Kardeslerim,
Haram olan etler hepimizin bildigi va anladigi gibi Ayetlerle kesin olarak sunulmustur Rabbimiz tarafindan. Benim belirtmek istedigim Helal oldugu halde etin nereden geldigi hangi sartlar altinda hizmetlerimize sunuldugun hic bir önemi yok mudur? Kasap ustasi olmaya lüzum yok, ufak bir arastirma bizleri aydinlatmaya yetecektir. Yemek yememek konusunun yaninda desteklemek ve desteklememek de önemli olsa gerek diye düsünüyorum. Armut pis agzima düs, bu mudur arzu edilen, bu mudur insanin en güzel sifatlarindan olan insafa sigdirilan. Bio adi altinda satilan tavuklar ve yumurtalar, uzun arastirmalar sonucu ortaya cikarilmis bir gercektir. Tavukcuklar ömürlerinde, Rabbimizin tüm yaratiklarinin hizmetine sundugu tabiatin , bir gününü dahi bi aatlik dahi olsa gün isigi görmeden tabagimiza düsüyorlar. Yasadiklari ortam ise tam bir rezilliktir; bakim yok, pislik icinde, kanadi ayagi sakat tüyleri dökülmüs... insan eli dahi degmiyor hayvanlara, yumurtadan cikmalarindan kesimlerine kadar her bir bölüm makineler yoluyla hallediliyor. Islerine gelmeyen hayvanlari sanki pirincten tas ayiklaniyormus gibi kaldirilip cöpe atiyorlar. Bizler yalniz diri diri gömülen kiz cocuklarinin en ön planda tutulmasi lazim geldigini zannediyorsak, Rabbimize hic arasiz devamli secde eden bu hayvanlara saygi duymamiz ve merhamet göstermemiz gerekmezmi? Insan cani önemlidir, hayvanlara gelince elinizden geldigince eziyet edebilirsiniz diye bir Ayet mi var? Emrimize sunulmus olmalari dolayisiyla hayvanlari uygunsuz bir sekilde katletmege hakkimiz var mi? Hadi diyelim tavuk kücük hayvandir, ne önemi var canim diyebilirmiyiz? Büyük bas hayvanlarin durumu da kücüklerinden pek farkli degil. Dünyaya göz acmalarindan tabaklarimiza sunulmalarina kadar, milyarlarca ineklerin hayatlari boyunca yalniz insanlarin elleriyle kurmus olduklari dolambacli yollardan makinelere takilarak sütlerinin sagilmalari ve ömürleri boyunca topraga ayak basmamalari, cimen cayir görmemeleri, günes isindan mahsun birakilmalari hic mi önemli degil? Cabuk etlenmeleri icin kimbilir hangi ilaclarla beslenildigi? Kazlarin bogazlarindan asagiya zorla tepilen besleyici maddeler, hayvanlarin bogazlari yada mideleri parcalaniyormu hic mi mühim degil? Hayvanlarin beslenme maddeleri yine insanlar tarafindan karar veriliyor, baliga bilmem hangi hayvanin etlerinden elde edilen maddeler, tavuklara balik karistirlmis besi maddeleri, ineklere yine ayni tiyatro uygulaniyor. Yalniz et hususunda degil, bitkiler aleminde de yine bir sürü sacmaliklar. Tüm bunlari duydugumuzda gördügümüzde zaten sasiriyoruz ne yesek ne icsek diye, ama en azindan hayvanlara yarasir bir sekilde, hayvan haklarina gösterilmesi gereken saygiyi uygulayan kisilerden, kurumlardan satin alinacak olan yiyecekler hususunda hic olmazsa kuskumuz kalmayacak. Hayvanlar kendilerine göregince Rabbimize secdelerini tam anlamiyla yerine getiriyorlar, bizlerin bunu saygiyla karsilamasi lazim. Hayvanlara yapilan eziyeti görmemezlikten gelemeyiz. Mc Donald, fried Chiken vb... döner dükkanlari, etlerini nereden aliyorlar, ciftlik sahipleri kimlerdir? Düsünebiliyormusunuz, yeryüzünde milyarlarca insanlar yasiyor, günlük et ihtiyaclarini karsilamak icin herhalde her kafa basina bir BISMILLAH cekilerek kesilmiyordur. Allah'in ADI anilarak kesilen hayvan nedir sizce? Makinelere asilan hayvanlarin en basindaki alete basarken Allah'in ADI'ni anmakla mi oluyor? Ehl-i Kitab'tan olanlarin kestikleri yenilir! Nasil kesiliyorlar? Kafalarina ya bir kursun yada elektro sok veriliyor ve makineler yoluyla kesiliyorlar. Kesiliyorlarsa iyi de, zaten hayvanlarin kanini topluyorlar önceden, kanli sucuk yapiminda falan. Hep derim, Din iman meselesidir ayakkabi köselesi degil. Ben tabagima gelene bakarim gerisi beni ilgilendirmez dersek, ayni mezhepcilerin hesabina döneriz; Ben imam'imin dedigine bakarim, Kur'an ne diyor beni ilgilendirmez diyenler misali. Rabbimiz elbette biliyordu günümüzde ve gelecekte insan denen mahlukun ne gibi hareketlerde bulunacagini. Pis ve cirkin, iyi ve güzel ayirimi yapmamiz gereken durumlarin olacagini, bu yüzden iyi ve güzeli her zaman icin helal kilmistir. Konu buraya ait degil, ama yine de belirtmek isterim, kilik kiyafet ve tüm yan ihtiyaclarimiz hususunda da malin hangi sartlar altinda imal edildigi cok önemlidir. Yalniz bogaz tokluguna, günde 10 saatten fazla calistirilanlarin emeklerinin karsiligini göremeyeceklerinin bilincinde olmaliyiz. Eger icimde bir süphe uyaniyor ACABA mi diyebiliyorsam, o zaman aklimin, insafimin yönlendirdigi yola dönmem lazimdir diye düsünüyorum. Insafsizlik ve merhametsizlik kadar kötü sey varmidir? Zulm'e kapilar acarlar. Verdigi nimetlerden dolayi Rabbimize sonsuz sükürler olsun ve nimetlerine saygi gösterenlerden kilsin bizleri. Selam ve dua ile. |
7. March 2013, 03:06 PM | #10 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!
Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah Enam 145 de: " Kul la ecidü fiyma uhıye ileyye muharremen alâ taımin yat'amühu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfuhan ev lahme hınziyrin feinnehu ricsün ev fiskan ühille li ğayrillahi bihi, femenidturre ğayre bağın ve la adin feinne Rabbeke Ğafurun Rahîym" "De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan, yahut domuzun eti -ki şüphesiz o [domuzun eti] ricstir [kirlidir, rahatsızlık vericidir][/b]- yahut Allah`tan başkası adına kesilmiş bir fisk olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere… [bunlardan yiyebilir]” İşte, şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. " Nahl 115 de: "İnnema harrama aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve" ma ühille li ğayrillahi bih* fe menidturre ğayre bağın ve la adin feinnAllahe Ğafurun Rahıym" "O [Allah], size ancak leşi, kanı, domuzun etini ve Allah`tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Artık her kim saldırmadan ve aşırı gitmeden zorlanırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir. " Bakara 173 de: "İnnema harreme aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve ma ühille bihi li ğayrillah* femenidturre ğayre bağın ve la adin fela isme aleyhi, innAllahe Ğafur’ün Rahîym" O, size ölü hayvanı, kanı, domuzun etini ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanları haram kıldı. Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek üzere ona bir günah yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Maide 3 de : "Hurrimet aleykümül meytetü veddemü ve lahmül hınziyri ve ma ühille li ğayrillahi bihi velmünhanikatü velmevkuzetü velmüteraddiyetü vennetıyhatü ve ma ekeles sebüu illâ ma zekkeytüm ve ma zübiha alen nüsubi ve en testaksimu bil ezlam zâliküm fisk elyevme yeiselleziyne keferu min diyniküm fela tahşevhüm vahşevni, elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm nı'metiy ve radıytü lekümül İslame diyna femenidturre fiy mahmesatin ğayre mütecanifin liismin feinnAllahe Ğafurun Rahîym" "Size leş, kan, domuzun eti, Allah`tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün şu küfretmiş olan kimseler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Öyleyse onlara haşyet duymayın Bana haşyet duyun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak da İslâm’a razı oldum. Artık kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden zorda kalırsa, bilsin ki şüphesiz Allah, Gafur’dur, Rahîm’dir." Âyetlere baktığımızda Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştır: Bu gerekçelerden birisi, yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de “fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıdır. Haramlaşmasındaki gerekçelerden birisi olan “ الرِّجسrics” sözcüğünün vaz’ [ilk konuş] anlamı “rahatsız eden şiddetli gök gürültüsü, deve sesi” olup sonraları insana rahatsızlık, acı ve ıstırap veren ve bunlara sebep olan her şeye “rics” denilir olmuştur: “Rics” sözcüğü “kirlilik, kir [temiz ve temizliğin karşıtı]” demektir. Her türlü kir, pislik “rics”tir. Bu sözcükle “haram, kötü fiil, azap, lanet ve küfür” de kastedilir. Kur’an’da geçen “رجسrics” sözcükleri “رجزricz [azap]” sözcüğüyle aynı olup sondaki “س s” harfi “ز z” harfine dönüşmüştür. “اسدesed [aslan]” sözcüğünün “ازد ezed [aslan]” söcüğüne dönüştüğü gibi. Zeccac “Rics, Allah’ın kötülemesine sebep olan her şeydir” demiştir. Birisi kötü, çirkin bir şey yaptığı zaman “racese’r-racülü [kişi çirkin iş yaptı]” denir. Bu sözcüğün “recs” formundaki anlamı, “çok şiddetli, rahatsız edici gök gürlemesi ve deve böğürmesi” demektir. (Lisanü’l Arab, c. 4, s. 75, 76 Rcs mad. El-Müfredat, rcs mad.) Şimdi de rics” sözcüğünün geçtiği ayetlere bakalım. 5.90 - Yâ eyyuhellezîne âmenû innemel hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsum min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn Ey iman etmiş kişiler! Hamr [içki/herhangi bir yolla aklı örtmek], kumar; her türlü kolay kazanç amaçlı şans oyunu, kulluk edilen nesneleri, kişileri temsil eden işaretler; semboller ve fal okları; tüm kehanet araç ve gereçleri ancak şeytan işinden zarar veren şeylerdir. Öyleyse durumunuzu korumanız, kurtulmanız için bu şeytan işinden kaçının. 6.125 - Femey yuridillâhu ey yehdiyehû yeşrah sadrahû lil islâm, ve mey yurid ey yudıllehû yec'al sadrahû dayyigan haracen keennemâ yessağ'adu fis semâé', kezâlike yec'alullâhur ricse alellezîne lâ yué'minûn Ve sonra, Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, İslâm için onun göğsünü açar. Kimi de saptırmak isterse göğsünü öyle sıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. İşte böyle, Allah, pisliği [zarar, azap veren şeyleri] iman etmeyenlerin üzerine bırakır/atar. 6.145 - Gul lâ ecidu fî mâ ûhıye ileyye muharramen alâ tâımiy yat'amuhû illâ ey yekûne meyteten ev demem mesfûhan ev lahme hınzîrin feinnehû ricsun ev fisgan uhille liğayrillâhi bih, femenıdturra ğayra bâğiv ve lâ âdin feinne rabbeke ğafûrur rahîm. De ki: “Bana vahyolunanda, onları yiyen için, leş veya akıtılmış kan yahut domuzun eti –ki şüphesiz domuzun eti kirlidir, rahatsızlık vericidir– yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hak yol dışına çıkış gösterimi olan hariç, haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Artık kim çaresiz kalırsa, taşkınlık yapmamak ve zaruret sınırını aşmamak üzere bunlardan yiyebilir.” İşte şüphesiz senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 7.71 - Gâle gad vegaa aleykum mir rabbikum ricsun ve ğadab, etucâdilûnenî fî esmâin semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ nezzelallâhu bihâ min sultân, fentezırû innî meakum minel muntezırîn. Hûd dedi ki: “Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı isimler hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!” 9.95 - Seyahlifûne billâhi lekum izengalebtum ileyhim lituğridû anhum, feağridû anhum, innehum ricsun ve meé'vâhum cehennem, cezâem bimâ kânû yeksibûn. Kendilerine döndüğünüz zaman, onlardan mesafelenmeniz için, size Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan hemen mesafelenin. Şüphesiz onlar kirlidir, pislenmiştir. Kazandıklarının cezası olarak varacakları yer de cehennemdir. 9.125 - Ve emmellezîne fî gulûbihim meradun fezâdethum ricsen ilâ ricsihim ve mâtû ve hum kâfirûn Kalplerinde bir hastalık olanlara gelince de; onların da pisliklerinin içine pislik ilave etmiştir. Ve onlar, kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olarak ölmüşlerdir. 10.100 - Ve mâ kâne linefsin en tué'mine illâ biiznillâh, ve yec'alur ricse alellezîne lâ yağgılûn. Allah'ın izni/ bilgisi olmaksızın, hiç kimse için iman etme yoktur. Ve Allah, kirliliği/azabı aklını kullanmayanların üzerine bırakır. 22.30 - Zâlike ve mey yuazzım hurumâtillâhi fehuve hayrul lehû ınde rabbih, ve uhıllet lekumul en'âmu illâ mâ yutlâ aleykum fectenibur ricse minel evsâni vectenibû gavlez zûr. İşte böyle! Ve kim, Allah'ın dokunulmaz kıldıklarına saygı gösterirse, artık bu, kendisi için Rabbinin katında hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar size helal kılınmıştır. O hâlde o putlardan olan kirlilikten kaçının,yalan sözden de kaçının. 33.33 - Ve garne fî buyûtikunne ve lâ teberracne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve egımnes salâte ve âtînez zekâte ve etığnallâhe ve rasûleh, innemâ yurîdullâhu liyuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirakum tathîrâ Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. –Ey ehli beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri gidermek ve sizi temizlemek ister. “Rics” sözcüğünün Kur’an’da geçtiği ayetlere bakıldığında , azaba sebep olacak şeylere “rics” denildiği gibi, hastalık, rahatsızlık ve huzursuzluğa sebep olacak şeylere de “rics” denildiği görülmektedir. Kötü işlere ve şirk, küfür, lânet gibi şeylere “rics” denilmesinin sebebi, bunların zarara, azaba, rahatsızlığa neden olmasındandır. Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı. Bu gerekçelerden birisi olan “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” diğeri de “fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı. Şimdi de "fısk" nedir ona bakalım. Arap dilinde fısk kelimesinin asıl manası, bir şeyden çıkmak demektir. Allah'a itaatten çıktığı için münafığa fâsık denir. Ferra bu keli*meyi şöyle açıklar: Fâsık, çıkan manasına olup, Arapların "hurma kabu*ğundan çıktı" manasına gelen sözünden alınmıştır. Fâsığa Allah'a itatten çıktığı için fâsık denilir. (Râzi, Tefsir-i Kebir, 11/147) Fareye de, zarar vermek maksadıyla, deliğinden çıktığı için küçültme ismi olarak füveysika denir. (Bakara: 2/99.) "Fusûk" da çıkmak (hurûc) demek olup, bazen dinden çık*mak anlamına gelse de, daha çok itaatten çıkmak anlamında kulla*nılmaktadır. (Mehmet Yaşar Soyalan, Elmalılı Tefsirinde Kur’ani Terimler ve Deyimler, Ağaç Yayınları: 125. (282)) Kur'ân'da insan portrelerini belirleyen ve geniş çapta semantik yönden anlam değişikliğine uğrayan önemli kavram*lardan biridir. Kur'ân'da yaklaşık 55 âyette zikredilir. Dilcilere göre bu kelimenin aslı "yaş, taze meyve kabuğundan çıktı" ifadesinden alınmıştır.[bkz. İbn Fâris, es-Sâhibî, s. 84.] Diğer bir ifade ile kavramın sözlük anlamı çıkmaktır. Dolayısıyla bozuk ve rezil bir hayat yaşayan, ahlakî ve akîdevî yönden dinin emirlerini kâle almayan kişiye fasık denmektedir. Bu itibarla "falanca fasık oldu" denildiğinde, dinin kapsamı dışına çıktı anlamı kasdedilir. Fısk; küfür kelimesinden daha geneldir. [el-Isfahânî, a.g.e., s. 572; krş. Kılıç, Sadık, Kur'ân'da Nifak, İst., 1982, s. 25,] Kur'ân bağlamında "fısk: " Allah'ın ayetlerini yalanla*mak[En’am: 6/49], Allah'a iman etmeyip kafir olmak[Bakara: 2/26. el-Âlûsî, a.g.e., X, 154.], Allah'ı Resulünü, Allah yolunda cihadı ikinci dereceye koymak[Tevbe: 9/8, 24; Sebe: 34, 80, 96.] veya Allah'ı unutmak[Haşr: 59/19.], Kur'ân'dan ve İslam davetinden yüz çevirmek[Maide: 5/49], iki yüzlülük gibi günahlar, fasaka ve türevleriyle gösterilmiştir.[Geniş bilgi için bkz. Kılıç, a.g.e., s. 149.] Râğıb'a göre fısk, az veya çok günah işlemeyi ifade eden bir kavramdır. Ancak daha çok, günaha fazla batanlar için kullanılır.[el-İsfahânî, a.g.e., s. 572.] Nitekim fareye de, deliğinden çokça çıktı*ğından dolayı "fuveysıka" ismi verilmiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308; krş. Fîrüzâbâdî, Muhammed b. Ya'kûb, el-Kamusu’l-Muhit, Beyrut, 1993, s. 1185.] Câhiliye döneminde "fısk", yoldan sapmak anlamında kullanılmıştır. Nitekim el-Kurtûbi’nin kailini zikretmeden naklettiği bir beyitte şöyle denmektedir: "Onlar oraya doğru yoldan sapmış olarak, ne yapacaklarını bilmedikleri halde, Necd’e giderler."[el-Kurtubi, a.g.e., 1, 245.] Filologların yanında müfessirler de bu kelime ile ilgili çeşitli yorumlar ileri sürmüşlerdir: Zemahşerî, "fıskı" doğru yoldan çıkmak olarak tarif eder.[ez-Zamahşerî. a.g.e., I, 267] İbn Kesir ise, fasıkları doğru yoldan çıkan ve batıla meyleden kişiler olarak yorumlar.[İbn Kesir, a.g.e., I, 66.] İbn Manzûr'un naklettiğine göre Hattâbî, "fasıkların" doğru yoldan ayrıldıklarını ve Allah'a isyan ettiklerini, bundan dolayı da kendilerine "fasık" denildiğini söylemiştir.[ İbn Manzûr, a.g.e., X, 308.] Müfessir Hâzin ise yukarıdaki tanımlara paralel olarak "fısk"ın aslının, itaattan çıkmak olduğunu söylemiştir.[el-Hâzin, a.g.e., I, 38.] Netice olarak, Kur'ân’ın bu kelimeye kazandırdığı bu manaların, câhiliye döneminde bilinmediğini söyleyebiliriz. Nitekim Ebû Ubeyde kelimenin aslı ile ilgili şu bilgiyi verir: Câhiliye şirinde veya o döneme ait sözlerde "dini" manadaki kullanılışı ile ilgili hiçbir şey duymadım. Araplar bu kelimeyi Kur'ân'ın nüzûlundan sonra kullanmışlardır.[Bkz. el-Âlûsî, a.g.e., XV, 293.] Diğer taraftan Kur'ân, "fıskı" Allah'ın hükümlerini küllî biçimde ihlal anlamında kullanmaktadır. Nitekim Kur'ân'da şeytan için "...Rabbi'nin emrinden dışarı çıktı." ifadesi yer almıştır.[Kehf: 18/50.] Kur'ân'a göre fasıklar ilâhî hidâyete ulaşamadıkları gibi, başkalarını da doğru yoladan saptırmaya çalışamaktadırlar.[Bakara: 2/26] Bu itibarla "fâsık" dinin hükümlerini kabul eden, fakat daha sonra onun hükümlerinden bir kısmını veya tamamını redde*den kimselere denilmiştir.[ Kılıç, a.g.e., s. 27. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Çelik, Kur’an Semantiği Üzerine, Ekev Yayınevi: 71-74.] Ell~Fısq, altı şekilde tefsir edilir: 1. Nebi'ye (s.a) ve o'nun getirdikleri*ne küfr (inkâr) etmek anlamıyla ma'siyet (itaatsiz*lik/isyan) "Şüphesiz münafıklar, (evet işte) fâsıqlar (Ne*bi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Al*lah'a isyan edenler) onlardır." [ Tevbe: 9/67] "İşte bu, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne küfr etmeleri se*bebiyledir. Allah fâsıqlar kavmini (münafıklar*dan Nebi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Allah'a isyan edenleri) hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/80] "Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. Onları fâsıklardan başkası inkâr etmez." [Bakara: 2/99.] "Bizden hoşlanmamanızın sebebi başka değil; Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilenlere îmân etmemizdir ve doğrusu çoğunuz fâsıksınız." [Mâide: 5/59.] "O halde Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar kavmim hidâyete erdirmez." [Tevbe: 9/24] "Allah onlara mağfiret etmez. Şüphesiz Allah fâsıklar kav*mini hidâyete erdirmez." [Münâfikûn: 63/6.] 2. Şirk demek olan tevhidi terk hususunda Allah'a isyan "Mü'min kimse, fâsıq (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden) kimse gibi midir?!" [Secde: 32/18] Ayet o günlerde müşrik olan el-Velîd b. Uqbe b. Ebî Muayt hakkında inmiştir. Sonra Allah, Allah'ın tevhidini inkâr eden kâfirleri sözkonusu ederek şöyle buyurmaktadır: "Ama fâsıqlık etmiş olanların barınakları (tevhi*di terk hususunda Allah'a isyan edenlerin -ki, bu hâl üzere ölenler kasdedilmektedir- varacağı yer) ateştir." [ Secde: 32/20] "İşte Rabbinin kelimesi, fâsıqlık edenler (tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden kimseler) üzerine şöylece hak oldu: onlar îmân etmezler/etmeyecekler." [Yûnus: 10/33] 3. Şirk ve küfr olmaksızın!şirk ve küfrden gayri dînde ma'siyet "(Mûsâ dedi ki): "Rabbim! Doğrusu ben kendim ve kar*deşimden başkasına mâlik değilim. Artık bizimle, o fâsıqlar kavminin (Şam'daki Eriha'ya girmeyi terk/red hususunda asi olanların -ki Mûsâ onlara oraya girmelerini emrettiği halde, kaçınmışlardı) arasını ayır!" [Mâide: 5/25] "Artık o fâsıqlar kavmi (-küfür olmaksızın- asi olanlar) için tasalanma!" [ Mâide: 5/26] "Çünkü onlar Musa'ya Şam topraklarında bulunan Eriha'ya girmeyi terketmekle asi olmuşlardı. Nite*kim kendilerine şöyle diyen Talut'a da asi olmuş*lardı: Şüphesiz Allah sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, kim onu tatmazsa o mutlaka bendendir (.....) Fakat içlerinden pek azı ha*riç ondan içtiler." [Bakara: 2/249] Böylelikle onlardan suyu içenler, Talut'a karşı is*yankâr oldular. Fakat hepsi de mü'min idiler. 4. Küfr sözkonusu olmaksızın ya*lan "Muhsanâta atıp, sonra dört şâhid getiremeyenlere gelin*ce, onlara celde vurun; seksener celde ve onların şâhidliklerini ebediyyen kabul etmeyin. İşte onlar fâsıqlardır (söyledikleri yalanla -küfr olmaksızın/ küfre girmeksizin- Allah'a isyan eden kimselerdir)." [Nûr: 24/4] "Ey îmân edenler! Eğer fâsıq biri size bir nebe' ile ge*lirse (bir kimse gelip de size hadîste/sözde ya*lan söyleyerek asi olursa)..." [Hucurât: 49/6] Âyet, o sırada müslüman olmuş bulunan el-Velid b. Uqbe hakkında nazil olmuştur. Onun ma'siyeti/fısqı, yalan söylemesi idî. Çünkü Nebi'ye (s.a) gele*rek, kendileriyle karşılaşmadığı halde "Benî-Mustalıq bana zekatlarını vermedi" diye yalan söyle*mişti. Fakat bu davranışıyla küfre de düşmemişti. 5. Küfr içinde olmaksızın ismi günah işlemek "Yazana ve şahide zarar verilmesin. Eğer yaparsanız, mutlaka o, size bir fisq olur (sizin için -küfr olmamakla birlikte-günah olur)." [ Bakara: 2/282] 6. Seyyi'ât/kötülükler "Haccda refes ve fısq (seyyiât/kötülük işlemek) yoktur." [Bakara: 2/197. Mukâtil b. Süleyman, Kur’an Terimleri Sözlüğü, İşaret Yayınları: 440-443] Rabbimiz yiyeceklerin haram olmasını [yasaklanmasını] iki gerekçeye dayandırmıştı. Bu gerekçelerden birisi, yiyeceklerin “ رجسrics, خبيث habis [pis, zararlı, çirkin]” olması, diğeri de “fısk [günaha sokan, şirkle kirlenmiş]” olmasıydı. Rics veya habis olan yiyeceklerdeki bu rics ve habis yapan özellikler ortadan kaldırılıp “ طيّبtayyib [hoş, nefis, güzel ve yararlı]” duruma getirilse bile, “fisk” illeti ile kirletilmiş olan yiyeceklerin “tayyib” duruma getirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle de bu yiyecekler rics olmasalar bile kesinlikle yenilemez. Onlar ki, onlara iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılan, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrat ve İncil`de yazılmış bulacakları o Ümmî Peygamber, o Elçi`ye uyarlar. O hâlde, ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (A`raf/157) Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: “Size tayyibat [iyi ve temiz şeyler] helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah’ın adını anın [besmele çekin], Allah’a takvalı davranın. Hiç şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. Bu gün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Müminlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini/ mehirlerini ödediğiniz takdirde- size helal kılındı. Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O, ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide/4, 5) Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. __________________
__________________
Halil Ay |
Bookmarks |
Etiketler |
domuz eti, haram, haram yiyecekler, kan, leş, yiyecekler |
|
|