hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > TEMİZLİK VE İBADET > İbadet > Oruç

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 26. July 2013, 08:01 AM   #1
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleyküm! Değerli Bartsimpson Kardeşim!



Umarım sorunuza ışık olur.

Oruç pasajında dikkat edilmesi gereken nokta, Rabbimizin “ الصّيامes Sıyâm” ifadesini kullanmış olmasıdır. Genellikle meal ve tefsir hazırlayanlar bu sözcükteki inceliği ihmal etmişlerdir.
Ayetlerdeki “ الصّيامes Sıyâm” sözcüğü, teknik olarak مفاعلة Müfâale babından “ فعالFiâl” kalıbında mastardır. Bu kalıp, sözcüğün anlamını “işteş” anlama dönüştürür. “ الصّومes Savm” sözcüğü mastar olarak “oruç tutmak” anlamında iken “ فعالFıâl” kalıbındaki “ الصّيامes Sıyam” ifadesi, “ortaklaşa, karşılıklı oruç tutmak” anlamına dönüşür. Aynı uygulamayı Bakara/ 187’de “Kısâs (karşılıklı âdil davranış)” ve Bakara/ 216’da “Kıtâl (karşılıklı öldürme; savaş)” görevi verilmesinde de görmekteyiz.
Bu ayrıntı ve oruç pasajının girişinde Rabbimizin “Ey iman etmiş kimseler! ….” buyurarak tüm mü’minleri muhatap alması, orucun bireysel olarak değil topluca uygulanması gerektiğini göstermektedir.
Demek oluyor ki mü’minler, ramazan ayında işlerini, mesailerini oruç şartlarına göre ayarlayacaklardır. Yani mü’min toplumlarda mesai ve sosyal ilişkiler Ramazan aylarında akşama taşınacaktır. Mü’minlerin yılın on iki ayından bir ayını dünya ve ahıretlerini kazanmak için ayırmaları, kendilerine çok şey kazandıracaktır. Bu, bir eğitim ve öğretim; revizyon sürecidir.
Mü’minler, ramazan ayında birbirlerini zora koşmadan, Allah’ın istediği orucu; yemeyi, içmeyi, konuşmayı (yazışma ve işaretle anlaşma hariç) ve cinsel ilişkiyi bırakarak kendileri ile Allah arasındaki ilişkiyi düşünecekler, Kur’an’ı; Allah’ın kendilerine gönderdiği mesajları; kısaca dinlerini iyice öğrenecekler ve bu sayede gerçek İslâm dinini yaşamaları sayesinde takvaya ulaşacaklardır.
Bireysel tutulan ve karmaşa ortamında; birinin tam tutup diğerinin tutmadığı veya aslına uygun tutmadığı; gerçek anlamında tutulmayan oruçlar, insanları takvaya ulaştırmaz. Sadece açlık ve susuzlukla yapılan bir işkence olur.
Kişiyi takvâ sahibi yapacak olan orucun, kimseyi takvâ sahibi yapmayıp aksine savurgan ve riyakâr yapmasının arkasındaki sebep, orucun İslâm'daki gerçek anlamından farklı uygulanması olsa gerek.

Değerli Kardeşim önemli ve dikkatlerden kaçan bir ifade de "sefer" sözcüğüdür.
“S-f-r”, sözcüğü ile ilgili kadim lügatlardan Tacü’l Arus ve Lisanü’l Arab’da şu açıklamayı görüyoruz:

“Evi süpüren kişiye “sefere beytehü (evini süpürdü)” denir. Rüzgarın bulutları parçalamasına, dağıtmasına; yerdeki tozları, yaprakları dağıtmasına, sürüklemesine “sefr” denir.
“sefer”, “hazar’ın (yerleşik düzenin, meydanda, ortada bulunmanın)” karşıtıdır. Bu duruma, bu ismin verilmesi, bu işin gelişli- gidişli oluşundandır.” (Lisanü’l Arab, Tacü’l Arus; s-f-r mad)
Bu açıklamalardaki iki noktayı; “süpürme” eylemindeki, “ileri-geri hareket”i ve “sefer”in tanımındaki “geliş-gidiş” gerekçesini dikkate aldığımızda kesin olarak sözcüğün anlamının, “hareketli iş” demek olduğu anlaşılacaktır.
Sözcüğün orijinal anlamını tespit ettikten sonra bu anlamı Kur’an kapsamında da kullanmak zorundayız.

Kur’an’a baktığımızda; Rabbimizin, kullarına çekemeyecekleri yükleri yüklemediğini, onlarca ayette görmekteyiz. Ayrıca Müzzemmil/20’de de, yanlış anlamalardan oluşan ağır yüklerin hafifletilmesi; kolaylaştırılması talimatı bulunmaktadır:

Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân'dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O hâlde ondan kolay geleni öğrenin-öğretin! Salât'ı [mâli ve zihinsel desteği; toplumu aydınlatma kurumlarını] kurun/ayakta tutun, zekat'ı verin! Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin! Hiç kuşkusuz Allah çok affedici, çok merhamet edicidir. (Müzzemmil/20)

Görüldüğü üzere Müzzemmil/20’de “hastalık” ifadesi açıkça, “sefer üzerine bulunmak” ifedesi ise “…Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi….” şeklinde yer almıştır.
Bu genellemeleri günümüz şartlarına uyguladığımız zaman, “sefer üzerinde bulunmak” tabiri ile; “çiftçilikle, esnaflıkla, tüccarlıkla, eğitim öğrenimle (öğretmen- öğrenci), askerlikle uğraşanlar ve beden gücüyle çalışanların” kastedildiğini anlayabiliriz.
Buradan hareketle diyebiliriz ki: Rabbimiz, oruçta da kesinlikle işlerin aksamasını, kulların zorlanmasını istememekte, buna razı olmamaktadır. Zaten orucun amacının, Bakara/183 ve 185’te açıkça gösterildiği üzere “takvaya ulaştırmak” olması sebebiyle, zorda, darda olan bir kimsenin, bu sorunları ortadan kalkmadıkça, sadece oruç tutmak suretiyle bilinçli olarak takvaya ulaşması da düşünülemez.
Açıkladığımız âyetle ilgili olarak, mealci ve tefsirciler tarafından görmezden gelinen teknik bir özelliğe dikkat çekmek istiyoruz: Ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve şükretmeniz içindir şeklinde çevirdiğimiz 185. âyetin son cümlesi, و[ve] bağlacı ile başlamakta ve ikinci gerekçe zikredilmektedir.
Anlaşıldığı kadarıyla burada hazf vardır. Yani, birinci gerekçe zikredilmeyip و [vav/ve] bağlacıyla bunun varlığına işaret edilmiş ve kelam ikinci gerekçe ile devam etmiştir. Aynı uygulama, En‘âm/105; Ahkâf/19; Yûsuf/21, 52 ve Bakara/259'da da bulunmaktadır.
Pasajdan anlaşıldığına göre âyetteki hazf şöyle takdir edilebilir: “(Bu kolaylık, takvâlı davranmanız) ve sayıyı tamamlamanız, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyüklemeniz ve şükretmeniz içindir.”
Âyetin son cümlesinde, orucun, oruç tutulamayan gün sayısınca kaza edilerek tamamlanması istenmektedir.
Kaynak: İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
Ağabey Allah Razı Olsun...

Öğretmen olan insanın anlatma şeklide, hitab şekli de başka oluyor.

Namaz ve Salat konusunu iyice öğrenmiştik, sayenizde oruç ve savm kavramlarını da iyicene idrak ediyoruz.

Bir de size zahmet, Hasan Akçay beyefendi ile birkaç konu başlığında ramazanın zamanı, süresi vb. konularda ben kendi açımdan açmaza düştüm.

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2850

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3382

Vaktiniz olurda bir izahatta bulunabilirseniz sevinirim...

Saygılarımla...

Not : Tekrar aramıza dönmenizden dolayı çok mutlu oldum. Allah sizi "bir ağabey olarak" başımızdan eksik etmesin.
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa."
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 3. August 2011, 04:33 PM   #2
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Alıntı:
.Ama Atatürke saldıran grupların yaşantısını irdeleyin ,gözlemleyin ne kadar islami bir duruşları var.Din adına ne ortaya koyuyorlar.Boş boş konuşmaktan başka.
Din adamlarının kötülüğü engellemek gibi bir yetenekleri yoktur. İnsanların haram yemelerini engelleyemez sadee boş konuşurlar.

Mâide 63
Din adamları ve alimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!


Bu gün Atatürke laf uzatan din adamlarının, Yusufa laf atan amon hutep rahiplerinden ne farkı var?
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (3. August 2011), gerçek hanif (4. August 2011)
Alt 4. August 2011, 05:14 AM   #3
gerçek hanif
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2011
Mesajlar: 117
Tesekkür: 145
77 Mesajina 151 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
gerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud of
Standart

Haklısın.Çığırtkan sesleriyle yırtındıkları halde cemaatin bir kulağından girip ötekinden çıkıyor söyledikleri.Demekki sözler ağızdan çıkıyor,kalpten değil.Kalpten çıkan kalbe tesir eder.Tezgahlarında din satmasalar bu halde olmazdık.
Bu insanlarla hiç bir yere varılmaz.size yaşadığım bir olayı anlatayım.
Bizim Fabrikada emekli olanları pek göndermiyoırlar.(Torpilli olanları )
Bir departman var.Müdürü Tarikat ehlinden(Cemaatçi).Bünyesinde çalışan 50 kadar işçi usta teknisyen var.Emekliliği gelen emekli oluyor.60.000 TL filan emekli ikramiyesi alıyor.Maaşları çalışırken ortalama 2.000 TL civarı.20-25 sene çalışmış işçi bu sürede evini arabasını almış,çocuk okutmuş, evlendir olanlarda var.Şimdi emekli olma vakti geliyor.Emekli olacak eğer Departman müdürünün cemaatindense işe yarayan olsun yada yaramayan hiç fark etmez.İşi hemen hazır ,ertesi günü yine aynı maaşa yakın parayla devam.Kendini dindar ,cemat taassubu zanneden zavallılar hemen 15.000 Tl lik arabasını satıp 35-40 milyarlık araba alıyor.Evini satıp daha şaşalısını alıyor.Zaten kazancından ,ihtiyaçtan arta kalanı infak ettiği yok.Habire biriktirmek var.
İyide buraya kadar hadi normal diyelim.Peki emekliliği gelmiş sade vatandaş ihtiyaçtan olayı devam etmek istiyor.( Özel sebeb).ama işe geri alınmadığını ,alınanların ise yalaka,çıkarcı hatta iki yüzlü olanların olduğunu görüyoruz.Neden ? Departman müdürü kendi tayfasını tekrar işe başlatıyor.Neden sade bir vatandaşı geri almıyor ihtiyacı olduğu halde ?Adam beni çarşıda görünce bir ağlamadığı kaldı.kendisini geri çağırmamışlar.Çağrılanları sordum kimler diye...Hepsi müdürün kendi müritleri.böyle insanlık olur mu ? Bırak müslümanlığı.aynı siyasi parti kadrolaşması gibi.Halbuki iş başka ,yeteneğe,beceriye ihtiyaca göre geri alınmalı alınacak adam.Liyakat esas olmalı.Bunu kafası bastığı halde böyle yapmayan bu odun kafalı sözde dindar insanlarla bir yere varılamaz.
Birde başka bir işyerinde şunu işittim.arkadaş işe müracaat etti.Namaz kılıyonmu ? Sohbetlere gidiyon mu ? Eşin kapalımı ? sigara içiyonmu ?içki hiç içmedin değilmi ?..v.s .vs. gibi ahiret soruları soruyor işe almadan önce...EE... iyi. Peki iyide.. maaşa gelelim. Ne vercen.asgari ücret veririm.Niye ?az önce müslümanlık testi yapıyordun ya. Maaşa gelince niye kapitalist oldun ? Yada yahudi mantığı ile haraket ettin ? Niye maske ile yaşıyorsun ? iki yüzlüsün ?
gerçek hanif isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
gerçek hanif Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (5. August 2011), hiiic (4. August 2011)
Alt 4. August 2011, 02:48 PM   #4
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Bırak dünya onları oyalasın. Sen gözlerin korkudan döneceği günü bekle.

Nisâ 135
Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.


Bu ayet Allahın kesin emir ve farzıdır. Bırak onlar kendi uydurdukları farzlarına devam etsinler. Başka birşeyden değil, sadece bu kitap Kurandan hesaba çekilecekler.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
dost1 (5. August 2011), gerçek hanif (5. August 2011), Miralay (15. August 2011), nerdogan (5. August 2011)
Alt 5. August 2011, 04:58 AM   #5
nerdogan
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2011
Mesajlar: 47
Tesekkür: 112
27 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
nerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Birde aklıma takılan apayrı bir nokta var ve konu dışı,
affınıza sığınarak;

Alıntı:
Takvâ; “iman etmek, şirkten uzak durmak, Allah'ı unutmamak, Allah ve elçilerine boyun eğmek, inkârcılarla mücadele etmek, bollukta ve darlıkta sahip olunan mallardan bağışta bulunmak, namaz kılmak, zekât vermek, verilmiş sözlerde durmak, sıkıntılara sabretmek, açgözlü olmamak, ana-babaya iyi davranmak, hiçbir zaman kendini temize çıkarmaya çalışmamak, tevbe etmek, yanlışlarda ısrar etmemek, yaptıklarının affını dilemek, öfkeye sahip olmamak, başkalarını bağışlamak, adaletli olmak ve adaleti ayakta tutmaya gayret etmek”tir.
Sayın Dost1, daha önce Sn.Hakkı Yılmazın eserinden okumuştum bu bölümü.Gerçekten de Takva, iman eden bir insanı bütünüyle anlatan bir ifade.Ancak bu tanımda dikkatimi şu çekiyor, hiçbirzaman kendini temize çıkarmaya çalışmamak.Bu maddeyi tam olarak anlayamadım.Çok ayrıntıcı olduğumu düşünebilirsiniz ama bu ifadeyi okuduğumda ne anlamalıyım?Yani haksız olduğum bir mevzuda tartışma çıkarıp hani denir ya "zeytinyağı misali" üste mi çıkmaya çalışmamdır bu ya da bir toplulukta sırf yüceltilmek için sürekli kendimi öven şekilde anlatmak sürekli en iyi en güzel benim demek mi, yoksa haklıda olsam kendimi ispat etme anlatma hakkımı savunma gereği duymamammıdır?
Tekrar etmek istedim..
nerdogan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
nerdogan Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (6. August 2011), gerçek hanif (5. August 2011)
Alt 6. August 2011, 07:45 AM   #6
nerdogan
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2011
Mesajlar: 47
Tesekkür: 112
27 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
nerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud of
Standart

Açıklayıcı cevabınız için teşekkürler, yani bu durumda "hiçbirzaman kendini temize çıkarmaya çalışmamak" ifadesiyle "hiçbirzaman haklı olduğumuz hallerde kendi hakkımızı savunup kendimizi temize çıkarma mücadelesi vermemeyi" anlamıyoruz.Ben bu şekilde anladım açıkçası.Haklı olan bir insan hakkını hiçbirzaman savunmamasının takva tanımı içinde olması garip geldi.Ne de olsa Allah her zaman Hak ve haklı yanında olmamızı ve bu uğurda mücadele etmemizi istiyor.Yanılıyor muyum acaba?
nerdogan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 6. August 2011, 02:36 PM   #7
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Nerdoğan Kardeşim!

Alıntı:
nerdogan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Açıklayıcı cevabınız için teşekkürler, yani bu durumda "hiçbirzaman kendini temize çıkarmaya çalışmamak" ifadesiyle "hiçbirzaman haklı olduğumuz hallerde kendi hakkımızı savunup kendimizi temize çıkarma mücadelesi vermemeyi" anlamıyoruz.Ben bu şekilde anladım açıkçası.Haklı olan bir insan hakkını hiçbirzaman savunmamasının takva tanımı içinde olması garip geldi.Ne de olsa Allah her zaman Hak ve haklı yanında olmamızı ve bu uğurda mücadele etmemizi istiyor.Yanılıyor muyum acaba?
Allah razı olsun. Sorunuzu göremediğim için atlamışım kusuruma bakmayınız. Değerli Kardeşim! Her durumda kendimizi savunmak Allah'ın bize yüklediği bir görevdir. Rabbımız bizlerden salihat işlemeyi ister. Muhsin/iyileştiren güzelleştiren, muhlis/has halis ve muslihun/bozuk giden işleri düzelten olmamızı ister. Durumun daha da netleşmesi için "tezkiye" ile ilgili şöyle bir örnek vereyim. Allah'ın emrettiği gibi örtün diyen birisine; "Benim kalbim temiz,ben böyle rahatım." cevabı bu insanın gerçekte değil de söz de kendisini tezkiye ettiğini gösterir. Oruç tut diyen birisine ;" Allah'ın benim açlığıma ihtiyacı mı var . Benim kalbim temiz. Önemli olan iyilik etmek değil mi? Ben iyilik ediyorum ." türünden cevapları da o kişinin gerçekte değil de sözle tezkiye etmeye çalıştığını gösterir. Sorunuza neden olan "hiçbirzaman kendini temize çıkarmaya çalışmamak" tan kasıt;Takvaya giden yolda Allah'ın dediklerini yaparak kendisini tezkiye etmek için çalışmak varken, bunları yapmayarak kendisini birtakım sözlerle tezkiye etmeye çalışmanın yanlış olduğuna vurgu yapmaktır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (6. August 2011), nerdogan (7. August 2011)
Alt 10. August 2011, 08:08 PM   #8
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

kutuplarda da bazı kötü zamanların güneş gibi açığa çıkdığı zamanlar olur. Her bölgede zaman zaman yokluklar, krizler ağırlaşıp insanları zora sokar. apaçık bir toplumsal sorundur bu, varlığı kıyaslamayla kolayca anlaşılır. İyi bir olayın dönemini yada referans bir değeri bu dönemle kıyaslarsanız sorunun varlığı Gün gibi apaçık ortadadır. Yani bu ara sıra kapılarmızı çalan milli sorunların varlığı diğer dönemleri yada sabit bir değeri kıyasla anlaşılır. İşsizlik rakamları, yoksulluk sınırı gibi değerleri krizin ve sorunun varlığını GÜN gibi açığa çıkarır.

Daha edebi bir dille anlamak gerekirse,,, sorunlar beyaz ipin rengini kıyaslayarak gün gibi açığa çıkarır. kıyas değeri her ne ise toplumsal sorun içerisinde kendisini belli eder. Bu sıkıntılı dönemlerde kendi harcamalarımızı kısıp bunları olmayan ihtiyaç sahipkerine ulaştırmamızla emrolunduk. Ha eğer sorunun üzerini kapatmak, sorunu çömeyip geçiştirmek yada paylaşmak istemiyorsanız senenin 1 ayı aç kalın...

Ancak sorun devam ettiği sürece, yani refernas değere (beyaz ipe) dayalı Gün gibi belirlenmiş sorun mevcut olduğu sürece her gün oruç bozuyorsunuz. Sorun ne zaman ortadan kalkar, artık yokluğun veya eksikliğin belirtisi hissedilmez, sorun ne zaman gece karanlığına bürünür ve kıyas değerleri normaline dönerse işte o zaman diğer sıkıntı belirene kadar yiyin için... Dışarısı yanarken kendi zevkini düşünen oruç bozmaktadır, isterse akşama kadar yemesin.

***
bunu daha önce okudunuz mu?

Konu hiiic tarafından (10. August 2011 Saat 08:11 PM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
aşık74 (10. August 2011), nerdogan (12. August 2011)
Alt 11. August 2011, 08:26 PM   #9
mavera
Uzman Üye
 
mavera - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 126
Tesekkür: 43
65 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
mavera is on a distinguished road
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
kutuplarda da bazı kötü zamanların güneş gibi açığa çıkdığı zamanlar olur. Her bölgede zaman zaman yokluklar, krizler ağırlaşıp insanları zora sokar. apaçık bir toplumsal sorundur bu, varlığı kıyaslamayla kolayca anlaşılır. İyi bir olayın dönemini yada referans bir değeri bu dönemle kıyaslarsanız sorunun varlığı Gün gibi apaçık ortadadır. Yani bu ara sıra kapılarmızı çalan milli sorunların varlığı diğer dönemleri yada sabit bir değeri kıyasla anlaşılır. İşsizlik rakamları, yoksulluk sınırı gibi değerleri krizin ve sorunun varlığını GÜN gibi açığa çıkarır.

Daha edebi bir dille anlamak gerekirse,,, sorunlar beyaz ipin rengini kıyaslayarak gün gibi açığa çıkarır. kıyas değeri her ne ise toplumsal sorun içerisinde kendisini belli eder. Bu sıkıntılı dönemlerde kendi harcamalarımızı kısıp bunları olmayan ihtiyaç sahipkerine ulaştırmamızla emrolunduk. Ha eğer sorunun üzerini kapatmak, sorunu çömeyip geçiştirmek yada paylaşmak istemiyorsanız senenin 1 ayı aç kalın...

Ancak sorun devam ettiği sürece, yani refernas değere (beyaz ipe) dayalı Gün gibi belirlenmiş sorun mevcut olduğu sürece her gün oruç bozuyorsunuz. Sorun ne zaman ortadan kalkar, artık yokluğun veya eksikliğin belirtisi hissedilmez, sorun ne zaman gece karanlığına bürünür ve kıyas değerleri normaline dönerse işte o zaman diğer sıkıntı belirene kadar yiyin için... Dışarısı yanarken kendi zevkini düşünen oruç bozmaktadır, isterse akşama kadar yemesin.

***
bunu daha önce okudunuz mu?

okumadım.
mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. August 2011, 04:54 AM   #10
gerçek hanif
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2011
Mesajlar: 117
Tesekkür: 145
77 Mesajina 151 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
gerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud ofgerçek hanif has much to be proud of
Standart

Ramazan ayı insan hayatını riske atacak mevsimlerde yazın ortasında ve sıcakta oruç tutmaya yönlendiriyor. Oysaki bu ay aslında insan için tutması en kolay olan yani en kısa gündüzlerin olduğu kış ayındn başkası değildir. Kışın sadece insanlar değil hayvanlar bile kış uyksuna yatarak kendi oruçlarını tutarlar, uzun süre birşey yemezler, ayılarm ihramlarına çekilerek yaşar, bunun sebebi ise kış ayında yeterli yiyeceğin bulunamıyor olmasından kaynaklanır. Orucun mantıksal açıklaması da budur. Kışın yiyecek yetersizliği ve mescitlere (sosyal kurumlara) duyulan ihtiyacın artmasından dolayı Allah bu aylarda yiyecek stoğunun hem düzgün harcanması gibi sebepleri bilerek bu ayda orucu bize farz kılmıştır.

Demişsiniz hocam,
Peki Şimdi yaz kuraklığından dolayı Milyonlarca Afrikalı (Somali) açlıktan ölmek üzere.Sizin mantığınıza göre Dünya Müslümanlarının yaz ayında oruç tutması ve arttırması artanı Aç Ülkelere göndermesi gerekmez mi ? selam ve muhabbetle.
gerçek hanif isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
gerçek hanif Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (11. August 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ortasında, oruç, yazın


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:26 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam