![]() |
|
![]() |
#1 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.093
Tesekkür: 3.632
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
Selamun aleykum! Değerli Kardeşlerim!
Müzakerelerimizde tefekkürlerimize ışık olması dileğiyle... حبل وريد – habl-i verîd tamlaması, uzun zamandan beri "şah damarı" olarak kabul edilmektedir. Oysa bu deyimin esas anlamı anatomi bilimindeki "şah damarı" değildir. Anatomi bilimindeki, "şah damarı" kalpten çıkıp baş ve boyun bölgesine temiz kan taşıyan ana atardamarların ortak adıdır. Habl-i verîd ise, "vücuttaki kirli kanı taşıyan ana toplardamar"dır. Bu konuda klâsik kaynakların bazılarında şu bilgiler yer almaktadır: • el-Verîdan, [iki toplardamar] boynun önündeki iki yüzünü kavramış iki damardır ki, vetine [şahdamarına] bağlı olup baştan kalbe doğru girerler. Sahibü'l–Keşşaf. • Verîd, "boynun yüzündeki damar"dır ki, öfke halinde şişer. Bunlar iki verîddirler. [şahdamarıdırlar] İbn–i Esir. • Verîd, "ciğere ve kalbe bağlı olan bir damardır ki, kanın akışı onda"dır. Râgıb. Ayrıca Râgıb, habl–i verîd'den maksadın "ruh" olduğunu da söylemiştir. • Verîd, "atardamardan başka kanı taşıyan damar"dır. • Verîdân, [iki toplardamar] ise, "boynun önünde, boynun iki yüzünü kavramış iki damardır. Baştan dağılırlar ve vetîne [şahdamarına] bağlıdırlar." Nizameddin Nisâburî. Allah'ın insana yakınlığı belirtilirken habl-i verîd ifadesinin kullanılmasında iki ince nokta vardır: 1) Bilindiği gibi, atardamar, kanı kalpten vücuda dağıtmakta, yani kanı kalpten uzaklaştırmakta; toplardamar ise vücuttaki kanı kalbe doğru götürmekte, yani kanı kalbe yaklaştırmaktadır. Bu sebeple yakınlık ölçüsü olarak verîd [toplardamar] zikredilmiştir. Nitekim habl-i verîd deyimi, Arap kültürünün yazıya geçmeden önceki hâlinde, [kadim Arap dilindeki şiirlerde] "Ölüm ona verîdden daha yakındır" örneğinde olduğu gibi "pek yakında" anlamı ile yer almıştır. 2) Habl-i verîd, "kullanılmış, siyah renkli, kirli kanı taşıyan toplardamar"a denmektedir. Kalbin sağ kulakçığında toplanan bu kan oradan akciğerlere gönderilmekte, akciğerlerde temizlendikten sonra tekrar kalbe dönüp vücuda pompalanmaktadır. Bu döngü bir çeşit yeniden yaratma gibidir. Bize göre bu deyimin Âyette ifade ettiği diğer incelik de budur. Kur’ân'da kendisini tanıttığı ifadelerden öğrendiğimize göre Allah'ın zatının kullarına mesafe itibariyle yakınlığı söz konusu değildir. Âyette geçen Allah'ın yakınlığı, mecâzî bir ifadedir. Bu ifade ile kastedilen mana, "insan üzerinde kudret yürütüp bir etki meydana getirme konusunda ona kendisinden daha yakın, daha mâlik, daha çok tasarruf sahibiyiz, onun nefsindeki vesveseyi de ondan daha iyi bilmekteyiz" demektir. Allah'ın yakınlığı konusu, klâsik kaynakların bazılarında şu şekillerde değerlendirilmiştir: Allah Teâlâ'nın ilminin kemalini, genişliğini beyandır. Allah ilmi ile ona damarındaki kandan daha yakındır. Çünkü damara bir engel vardır. O, ona gizli kalabilir. Fakat Allah Teâlâ'nın ilmine engel mümkün değildir. Buna şu mana da verilebilir:Kudretimizin eşsizliği itibariyle Biz ona "habl-i verîd"den daha yakınız. Emrimiz onda, damarlarındaki kanın akışı gibi cereyan eder. Râzî, Mefâtihu'l–Ğayb. Biz ona daha yakınız ifadesi mecâzdır. Bundan maksat, Allah’ın ona ilmen yakınlığıdır. "Allah her yerdedir" ifadesiyle de O’nun ilminin her yeri kuşatmış olduğu kast edilir. Zira yakınlık mekân ve mesafe itibariyledir; Allah ise mekândan münezzehtir. Keşşaf sahibi. Yani, "Biz onun halini, ona habl-i verîd’den daha yakın olandan daha iyi biliriz" demektir. Zatın yakınlığı ile ilmin yakınlığına mecâz yapılmıştır. Çünkü o onun gerekçesidir. Kadı Beydavî ve Ebu's–Suud. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
![]()
Sayın cok kiymetli dost1
Lugat olarak Kurani baz aldigimda ve Kuranda kelimelere anlam bindirme olayinda cok farkli anlamlarinda yuklenebilecegini gordugumden vede Kaf 16 daki "min habli el veridi" ibaresinin anlami icin cekincem var. Soyleki Habli ifadesi genellikle ip olarak cevrilir. Allah in ipi: Ali imran 103 Baglanmak: Ali imran 112 Mesed den ip: Tebbet 5 Damar: Kaf 16 ??? Varid-verid Sucu/kesifci: Yusuf 12 Varmak/ulasmak: Meryem 71 Girmek/ulasmak: Enbiya 98 Sahdamari: Kaf 16??? Alintimda da belirttigim gibi aklimdaki imge bir ip ve bu ip birseye ulastiran/neticeye vardiran/kesfettiren bir ip. Bence bu ip bagli olmamiz gereken ip, bu ip ulastirici ip. Not: kalp kendi kendine calisan bir organdir. Kalbin kendi kendine patron olmasinin nedeni kalbe kirli kan tasiyan ustteki buyuk damar ile sagdaki kulakcigin birlesim yerindeki bagimsiz/otonomik hucrelerdir. (size katki olsun diye sundum sayin dost1) Selam |
![]() |
![]() |
#3 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.093
Tesekkür: 3.632
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
Selamun Aleykum! Değerli Ateş Demir Kardeşim!
Arap dilinde "habl" bildiğimiz ipe verilen addır. İstiâre yoluyla da ulaşmak ve kendisiyle birşeye ulaşılan varlık için kullanılır. Arap dilinde aramak, ulaşmak varmak vb anlamları olan v-r-d kökünden türeyen "varid" "habl" sözcüğüyle tamlama yapılarak istiare yoluyla Allah'ın yakınlığına vurgu yapılmıştır. Değerli Kardeşim! Bildiğiniz gibi isim tamlamalarında tamlayan ve tamlananlar vardır. "Habli varid" de bir isim tamlamasıdır. Görüşünüze katılıyorum. Şahdamarı olarak meallendirilmesi tam olarak istenilen anlamı vermez ki, katkı için sunduğunuz yazıya neden olan yazımda bu durum belirtilmiştir. Bu tamlamanın geçtiği ayete bakacak olursak olay daha da netleşir: Kaf;16:"Ve lekad halaknel İnsane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrebu ileyhi min hablil veriyd" Andolsun ki insan’ı biz yarattık/takdir ettik, şekil verdik, düzene soktuk. Ona nefsinin vesvese verdiği şeyi biliriz. Biz ona, habl-i verîdden / vücuttaki kirli kanı taşıyan ana toplardamar"dan daha yakınız. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
![]() |
![]() |
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (17. October 2012) |
![]() |
#4 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 880
Tesekkür: 191
556 Mesajina 1.179 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Alıntı:
Bakın piramid kardeşim, Sorulara, başka bir soru ile cevap vererek konuları dağıtmayın. Ayetleri kendi iddialarınızı doğrulamak için çarpıtmaya çalışıyorsunuz, bunu size gösterince, "hata ettiğinizi söyleyip durumu düzeltmek yerine" aklınızca konuyu dağıtmak için soru soruyorsunuz! Lütfen, yukarıda iddia ettiğiniz duruma ilişkin kurandan ayeti gösteriniz. Aksi halde, hatanızı kabul ettiğinizi yazın ve rabbimizden af dileyin. Daha sonra devam ederiz. selamlar, aorskaya |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
![]()
Aleykum es selam degerli abim dost1
İblis ve seytan aciklamaniza bir ek olarak psikoaanlizde insan nedir neden olusur kisa bir hatirlatma yapmak isterim. Oncelikle insan bir butundur. Bu butun ele alindiginda insanda 3 temel yapi gorulur. 1. Altbenlik-id 2. Sahtebenlik-ego 3. Ustbenlik-superego-vicdan dir. Altbenlik bir cocuktur ogrenen. Tek kelime secilseydi id in karsiligi cocuk olurdu. Sahtebenlik-ego adi ustunde gercek benlik duygularini taklit eden ve nerede ve nasil olursa olsun haz alma ilkesiyle calisan ve kisiyi bu yonde baskilayan benliktir. Tek kelime ile ben der. Ustbenlik superego ise denetim mekanizmasidir ve kisiyi dogruya ve guzele uymasi konusunda uyarir. Tek kelime ile vicdandir. Uyulmadiginda vicdan azabi denilen surekli bir hatirlatma dongusu icine sokar. Burada bir soru cikiyor karsimiza: o halde biz hangisiyiz? Sizce biz hangisiyiz? Selamlar |
![]() |
Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (30. May 2013) |
![]() |
#7 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 880
Tesekkür: 191
556 Mesajina 1.179 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Bu alıntı dost 1 yazısından. İçindede bahsi geçen ayet mevcut. Cibril nedir? |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
rüyasında mı göründü, öyle olsa ne fark eder uyanık halde sorulacak sorular rüya içinde geçerli, sonuçta irtibat yine resulün kendisi/beyni ile... beynine bir şekilde düşünce olarak mı kaydedildi, inzal mi, öyle ise resule ne gerek var her bir bireyin beynine işlenmesi daha mantıklı, kesin, adil... yoksa değil mi... sebebi nedir bilinmez, resuller gerçekten Alllah emriyle hareket edenler ise tebliğ edilen öğüde göre bir şekilde kendisiyle/rable irtibatlı olmalılar... bu durumda aracı kullanıldımı, kullanılmadı mı... cevap, aracı kullanılmasına gerek yok beyne kayıt/inzal ise "rab doğrudan herkesle irtibat kuruyor/beyne inzal olmalıydı, ne diye bir kişi" denebilir demiyen/demek istemeyen demez... resuller gerçek ile birlikte olanlar ise doğrudan herkesle irtibat ihtimali ortadan kalkar ve araya bir melek girer ve bu melek "resulle rab arasındaki bağlantıyı sağlayan köprü" olur... ozaman köprünün nasıl birşey/ne olduğunu bulabilmenin yolu sahip olunan ayetlerdeki tanımına selam vermekten geçer... rabden resul ile gelen ilmde var mıdır böyle bir köprü ve onu tanımlayan deliller, nasıl kuruldu bu irtibat... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
![]()
Ali İmran 81
1. ve iz ehaze allâhu : ve Allah aldığı zaman 2. mîsâkan : misak/söz 3. nebiyyîne : peygamberler 4. lemâ : olduğu zaman 5. âteytu-kum : size verdim 6. min kitâbin : (kitaptan) kitabı 7. ve hikmetin : ve hikmet 8. summe : sonra 9. câe-kum : size geldi 10. resûlun : resûl 11. musaddikun : tasdik eden 12. limâ : o şeyi 13. mea-kum : sizinle beraber 14. le tu'minunne bi-hî : mutlaka ona îmân edeceksiniz 15. ve le tensurunne-hu : ve mutlaka ona yardım edeceksiniz 16. kâle : dedi, söyledi 17. e akrartum : ikrar ettiniz mi, kabul ettiniz mi 18. ve ehaztum : ve aldınız 19. alâ zâlikum : bunu üzerinize 20. ısrî : zor, ağır 21. kâlû : dediler 22. akrarnâ : ikrar ettik, kabul ettik, 23. kâle : dedi 24. fe eşhedû : o zaman, öyle ise, şahit olun 25. ve ene mea-kum : ve ben, sizinle beraberim 26. min eş şâhidîne : şahitlerden |
![]() |
![]() |
#10 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
![]()
Hucurat 7
1. va'lemû : ve bilin 2. enne : olduğunu 3. fî-kum : sizin içinizde 4. resûlu allâhi : Allah'ın Resûlü 5. lev : eğer, şâyet, ise, olsa 6. yutîu-kum : size tâbî olur, uyar, itaat eder 7. fî kesîrin : çoğunda 8. min el emri : işlerden 9. le : mutlaka 10. anittum : siz sıkıntıya düşerdiniz 11. ve lâkinne : ve lâkin, fakat 12. allâhe : Allah 13. habbebe : sevdirdi 14. ileykum : size 15. el îmâne : îmân 16. ve zeyyene-hu : ve onu müzeyyen kıldı, süsledi 17. fî kulûbi-kum : kalplerinizde 18. ve kerrehe : ve kerih, çirkin gösterdi 19. ileykum : size 20. el kufre : küfrü 21. ve el fusûka : ve fısk 22. ve el isyâne : ve isyan 23. ulâike : işte onlar 24. hum : onlar 25. er râşidûne : irşad olanlar |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
isimlendirilmesi, kavramı, melek |
|
|