hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > GELENEK DİNİ > Hurafeler

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 17. September 2012, 05:08 AM   #101
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Tarlaya ektik; çıkarsa Allahdan çıkmazsa yine ALLAH'dan ...

Haklısın Ateş Demir ... Bir zamanlar bizlerde Naci gibiydik. Gözlerimiz kör, kulaklarımız kapalı.

Ne desek boş. Ne ayet anlıyor, ne güzel söz.

Muhammed nebiye verilen risaleti anlamıyor. Allah doğru yoluna iletsin hepimizi. Tilki kurnazlığındaki şeytan din adamlarından sakınalım; özellikle kuran okurken.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (17. September 2012)
Alt 17. September 2012, 05:35 PM   #102
nacikocak
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jul 2012
Mesajlar: 92
Tesekkür: 5
17 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
nacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud of
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Tarlaya ektik; çıkarsa Allahdan çıkmazsa yine ALLAH'dan ...

Haklısın Ateş Demir ... Bir zamanlar bizlerde Naci gibiydik. Gözlerimiz kör, kulaklarımız kapalı.

Ne desek boş. Ne ayet anlıyor, ne güzel söz.

Muhammed nebiye verilen risaleti anlamıyor. Allah doğru yoluna iletsin hepimizi. Tilki kurnazlığındaki şeytan din adamlarından sakınalım; özellikle kuran okurken.
sende haklısın benim gözlerim kör kulaklarım sağır aklımda almaz "değiştirilmiş ayet meallerini" hz muhammed'i nekadar sevdiğinizide daha önceki mesajlarınızdan çok iyi biliyorum
nacikocak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 17. September 2012, 06:53 PM   #103
khaos
Uzman Üye
 
khaos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
khaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud of
Standart

Dinin dirilticisi Abdulkadir GEYLANİ

Abdülkâdir Geylânî hazretleri daha doğmadan, ilerde büyük bir zât olacağına dâir alâmetler, işâretler görülmüştü. Babası rüyâsında Peygamber efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem, Eshâb-ı kirâmı radıyallahü anhüm ve evliyâyı gördü. Peygamber efendimiz kendisine; "Ey Ebû Sâlih! Allahü teâlâ bu gece sana kâmil, olgun ve derecesi yüksek bir erkek evlâd ihsân etti. O benim oğlum ve sevdiğimdir. Evliyâ arasında derecesi yüksek olacak." buyurdu. Yine oğlu hakkında;"On iki imâm dışında bütün velîler doğacak olan oğluna itâat edecekler, onun ayaklarını boyunlarına koyacaklar. O yüksek derecelere kavuşacak, ona itâat etmeyenler Allahü teâlâya yakınlık devletinden mahrûm kalacaklar." diye müjdelendi.

On yaşında mektebe giderken etrâfında meleklerin kendisi ile berâber yürüdüklerini görür, onlardan; "Yer açın evliyâdan bir zat geliyor." dediklerini duyardı. Meleklerin söylediklerini duyan birisi; "Bu çocuk kimdir?" diye sordu. Meleklerden birisi; "Bu asîl bir âilenin çocuğudur. İlerde büyük bir zât olacak. Arzu edenlere hep verecek ve hiç kimseyi kapısından boş çevirmeyecek. Her gün Allahü teâlâya yakınlığı artacak ve çok yüksek derecelere ulaşacak." dedi. Çocuklarla berâber oynamak istediğinde; "Bana gel ey mübârek, bana gel." diyen bir ses işitir, korku ve heyecanla annesine koşardı.

Bir kere Abdülkâdir Geylânî şöyle bir ses işitti: "Ey Abdülkâdir! Ben senin Rabbinim! Sana haramları mubah, serbest kıldım." Bir rivâyete göre; "Başkasına yasak olan şeyleri sana helâl kıldım." diyordu. Bunun üzerine Abdülkâdir Geylânî Eûzü çekti. "Kovulmuş şeytandan Allahü teâlâya sığınırım. Sus ey mel'ûn!" diye bağırdı. Bunun üzerine aynı ses; "Ey Abdülkâdir! Rabbinin izni ile çeşitli yerlerde bana aldanmayarak, şerrimden, kötülüğümden kurtuldun. Halbuki ben bu yolda yetmiş kişiyi yoldan çıkardım." dedi. Onun şeytan olduğunu nasıl anladığını sorduklarında; "Sana haramları helâl ettim, sözünden anladım. Çünkü Allahü teâlâ böyle şeyleri emretmez." buyurdu.

Başka bir kere gâyet çirkin ve pis kokulu birisi geldi. "Ben iblisim, şeytanım. Sana hizmet etmeye geldim, beni ve yardımcılarımı çok yordun." dedi. "Sana inanmıyorum, buradan uzaklaş." dedim. Bana vuracak oldu ise de onu perişan ettim. İkinci defâ elinde büyük bir ateş kıvılcımı ile hücum etmeye başladı. Bu esnâda elinde kılıç bulunan atlı birisi bana yardıma geldi. Yine onu mağlûb ettim. Üçüncü olarak iblisi çok uzakta ağlar gördüm. Gâyet üzgün olarak; "Senden ümîdimi kestim. Gâliba seni yoldan çıkaramayacağım." dedi. "Sus ey mel'ûn!" dedim ve kovdum. Allahü teâlâ her seferinde beni onlara karşı üstün kıldı.

Şeytanı başımdan savdıktan sonra bana pek lezzetli süslü ve parlak şeyler göründü. "Bunlar nedir?" dedim; "Dünyâ zevkleri ve zînetleridir." denildi. Dünyâ ve onun göz kamaştırıcı lezzeti ve çabuk tükenen nîmetleri kendine çekmek istedi fakat Allahü teâlâ beni onlardan da korudu. Onlara hiç kıymet vermedim. Bunun için kaybolup gittiler. Sonra Allahü teâlânın rızâsına kavuşma yolunda insanın önüne çıkan mânileri, engelleri gördüm. "Bunlar nedir?" dedim. "Senin içinde bulunan mânîlerdir." denildi. Bunlara üstün gelebilmek için bir sene uğraştım.

Sonra içimi seyrettim. Kalbimin birçok şeylere bağlandığını boş hayaller kurduğunu, kendini saraylarda sandığını gördüm. "Bunlar nedir?" dedim. "Arzu ve isteklerindir." denildi. Tam bir yıl uğraştıktan sonra kalbimi onlardan temizleyebildim.

Yine nefsim kendi şeklinde bana gelir, kendine dost olmam için yalvarırdı. Yüz vermeyince zor kullanmak isterdi. Bir kere onu, bütün hastalıkları üzerinde, arzu ve istekleri dipdiri, şeytanları emrine hazır olarak gördüm. Bir sene mücâdele ettim. Allahü teâlânın izni ile hastalıklarını iyileştirdim, arzu ve isteklerini kırdım, şeytanlarını kovdum. Kısaca nefsimle tedrîcen, safha safha mücâdele ettim. Onu iki elimle sımsıkı yakaladım. Yıllarca ıssız, sessiz, sadâsız yerlerde kalmaya mebcur ettim. Soğuk bir gece kırk defâ ihtilam oldum, havanın soğukluğuna bakmadan her seferinde, hemen yıkandım. Kerh harâbelerinde yıllarca kaldım. Yiyecekler malum; otlar, ağaç yaprakları... Dünyâ sevgisinden kurtulabilmek, nefse üstün gelebilmek için her çâreye başvurdum. Gördüğüm her yokuşa tırmandım. Nefsime hiç fırsat vermedim. Bir gece merdivende kitap mütâlaa ediyordum. Nefsim; "Biraz uyu, sonra kalkarsın." dedi. Ona muhâlefet olsun diye tek ayağım üzerinde durdum. Kur'ân-ı kerîmi hatmedinceye kadar uyumadım.

Bütün bunlara rağmen, henüz matluba, maksada ve asıl istediğime varamamıştım. Bunun için, tevekkül, şükür ve zenginlik gibi kapıları denedim. Aradığımı fakirlik kapısında buldum. Burada büyük bir şerefe kavuştum, kulluk sırrına erdim, sonsuz hürriyete ulaştım. Bütün arzu ve isteklerim buz gibi eridi. Bütün beşerî sıfatlarım kayboldu. Gönülden Allahü teâlâdan başka her şeyi çıkarıp, hep O'nunla olmak olan "fakr" mertebesine ulaştım".

Nihâyet bütün varlıklardan yüz çevirdim. Her şeyim Allah için oldu. Sahralarda cezbe hâlinde kendimden geçmiş olarak dolaşırdım. Kendime geldiğimde kendimi bulunduğum yerlerden çok uzaklarda bulurdum. Bir gün bu halde bir saat kadar yürümüştüm. Sonra kendimi Bağdad'a on iki günlük uzaklıkta bir yerde buldum. Düşünceye daldığımda bir ses bana; "Sen ki Abdülkâdir'sin, buna hayret mi ediyorsun?" dedi.

Sahralarda dolaşırken "Ol" sözü ile ihsân olundum. Allahü teâlânın izni ile istediğim olurdu. Bunun için çok yiyecek buldum. Dağdan bir parça koparırdım, helva olur, yerdim. Kuma deniz suyu dökerdim, tatlı su olurdu. Sonra böyle yapmaktan hayâ ettim. Allahü teâlâya karşı edebi gözeterek hepsini terk ettim.


Resûlullah efendimizden hazret-i Ali vâsıtasıyla gelen feyzler, mânevî ilimler ondan sonra hazret-i Hasan ile Hüseyin ve on iki imâmdan diğerleri ile devam etti. Bunlardan sonra gelen evliyâya feyzler hep on iki imâm vasıtasıyla geldi. Abdülkâdir Geylânî hazretleri dünyâya gelip velî oluncaya kadar hep böyle idi. Fakat o evliyâlıkta yüksek dereceye kavuşunca, on iki imâmdan gelen feyzler, ilimler, bereketler onun vâsıtasıyla geldi. Başka hiç bir velî bu makâma ulaşamadı. Bunun için; "Önceki velîlerin güneşi battı. Bizim güneşimiz ufuk üzerinde sonsuz kalacak, batmayacaktır." buyurdular. Kıyâmete kadar, her velîye feyzler onun vasıtasıyla gelecektir. Bunun için kendisine "Gavs-ül-A'zam; En büyük Gavs" denildi. Yalnız İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu hususda onun vekîlidir.

Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin evliyâlıktaki derecesinin yüksekliğini zamânındaki bütün evliyâ kabûl etmişti. Bir gün Bağdad'da sohbet ediyordu. Meclisinde pekçok âlim ve velî vardı. Bir ara; "İşte şu ayağım her velînin boynu üzerindedir." buyurdu. Orada bulunanların hepsi bu sözü tasdîk ettiler.
Abdülkâdir Geylânî bu sözü söylediğinde, yeryüzünde velîler boyunlarını ona doğru uzattı. O anda boynunu uzatanlardan biri Ahmed Rufâî hazretleridir. Ona niçin böyle yaptığını sorduklarında şöyle dedi:
"Şu anda Abdülkâdir Bağdad'da "Ayağım, her velînin boynundadır" diyor.

Bir kere de; "Bana gözün alabileceği kadar bir kitap verildi. Onda kıyâmete kadar talebelerimin isimlerini gördüm." buyurmuştur.

Ebû Saîd cinlerin reisine;"Bugüne kadar senin kadar Abdülkâdir'in emrine cân u gönülden itâat eden görmedim." deyince; "Abdülkâdir Geylânî hazretleri her gece evinden bakar, cinleri seyreder. Cinler onu görünce korkularından sağa sola kaçışırlar. Allahü teâlâ sevdiği kulun emrine birçok insan ve cin verir." dedi.

Duâsı makbûl idi. Bağdad halkından biri ona gelerek; "Babamı rüyâda azâb içerisinde gördüm. Bana Şeyh Abdülkâdir'e git, bana duâ etsin. Belki Allahü teâlâ beni azapdan kurtarır." dedi. Bunun için sana geldim. Babama duâ ediverin de azaptan kurtulsun." dedi. Abdülkâdir Geylânî hazretleri sükût buyurdu. Bir şey söylemedi. O şahıs ikinci gece babasını rüyâsında yeşil bir cübbe içerisinde neşeli neşeli görünce hayret edip; "Baba, dün azâb içindeydin, bugün ise neşelisin. Sebebi nedir?" diye sordu. Babası; "Şeyh Abdülkâdir bana duâ etti. Allahü teâlâ onun duâsı hürmetine beni azaptan kurtardı." dedi.

Tabiblerin tedâvî edemediği hastalar ona gelirler, duâsı bereketiyle şifâ bulup giderlerdi. Bir defâsında Halîfe Mustencid'in akrabâsından karnı şiş bir hastayı getirdiler. Elini sürüp, duâ ettiğinde Allahü teâlânın izni ile iyileşti.

Ramazân-ı şerîfte bir gün, ayrı ayrı yetmiş kişi, birbirinden habersiz, Gavs-ül-a'zamı iftâra dâvet etti. Herbiri kendi evini şereflendirmek, bereketlendirmek istiyordu. Her birinin dâvetini kabûl etti, aynı anda dâvet edenlerin evlerinde iftarda bulundu, onlarla birlikte yemek yedi. Bu haber, bu büyük ve havsalaya sığmaz kerâmet, bir anda Bağdad'a yayıldı. Huzûrunda hizmet eden hizmetçilerden biri, Gavs-ül-âzam o akşam tekkesinden çıkmadığı, iftarı burada yaptığı hâlde, o kimselerin evlerine girip, onlarla yemek yemesi ve bu yemeğin aynı anda olması nasıl olur? diye düşündüğü zaman, Gavs-ül-âzam, o hizmetçisine dönerek; "Onlar doğru söylüyorlar, herbirinin dâvetinde bulundum, ayrı ayrı, fakat aynı zamanda herbirinin evlerinde yemek yedim" buyurdu.


NOT:ŞEYH UÇMAZ MÜRİD UÇURUR
__________________
(FOR RAVEN)
khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 17. September 2012, 07:25 PM   #104
khaos
Uzman Üye
 
khaos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
khaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud of
Standart

Alıntı:
nacikocak Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
iki mesajına birden cevap vereyim

ilk önce medet ummaktan bahsetmişsin elbette müslümanların içinde ölülerden (türbelerde) ve kim olduğunu bile bilmediği kendini hoca diye tanıtanlardan (üfürükçülerden) medet umacak kadar sapık ve cahiller var ancak bu islamın değil o halde yaşayanların hatasıdır

allah'ın sevdiği kulları diye nitelendirdiğimiz gerçek alim ve evliyalardan ise ihtiyaçlarımızı değil ihtiyaçlarımız için dua etmesini isteriz çünkü onlar allah yolunda çalışırlar umulurki allah onların dualarını kabul eder kaldıki peygamberlerin duası kuran'ı kerimde peygamberlerin duası ile ilgili ayetler var okursan görürsün allah çoğunu geri çevirmemiştir yani biz onlardan değil onların duası ile allah'tan medet umarız

örnek verdiğin hadisi araştırıyorum

peygamber efendimiz putlaştırılmamak için resminin çizilmesine dahi müsade etmemiştir hırka ve sakalı ise sadece hatıra olduğu için ziyaret güzeldir insanlar bütün sevdiklerinin hatıralarını sever ve sahip çıkar hatıralara bakıp anmak güzel şeydir onlara yönelip ibadet etmek onları putlaştırır bizim böyle bir amelimiz yok
Naci Bey,
Adıyaman ilindeki nakşibendi tarikatından olan ''Gavs'' adı verilen zatın müridlerinde gördüğüm bir iki olayı anlatayım.
Askerlik yaptığım dönemde bölüğümüzdeki bir arkadaşın bir resme bakıp mırıldandığını görürdüm.Ben arkadaşımın baktığı resmin sevgilisi,nişanlısı veya karısı olduğunu zannederdim.Bir gün dayanamayıp sordum .Sen kimin resmine bakıyorsun diye.bana ''resimdeki Gavs Hazretleridir ne zaman başım sıkışsa resmini çıkarır uzun uzun bakar sonra duamı yaparım '' dedi.
İkinci olay daha yakınım olan bir kimseden amcamın kızı.
Geçen yıl İngilterede yaşayan amcamın kızı tatil için yanımıza geldi .Tabii kılık kıyafet değişmiş.Aynı olayı ondada gördüm yine resim yine dua.Anlaşılan yapılan şey tarikat ritüellerinden biri

Sizin ''gerçek alim ve evliyalardan ise ihtiyaçlarımızı değil ihtiyaçlarımız için dua etmesini isteriz '' dediğiniz şey böyle bir şey mi?
__________________
(FOR RAVEN)

Konu khaos tarafından (17. September 2012 Saat 07:33 PM ) değiştirilmiştir.
khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 17. September 2012, 11:11 PM   #105
nacikocak
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jul 2012
Mesajlar: 92
Tesekkür: 5
17 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
nacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud of
Standart

Alıntı:
khaos Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Naci Bey,
Adıyaman ilindeki nakşibendi tarikatından olan ''Gavs'' adı verilen zatın müridlerinde gördüğüm bir iki olayı anlatayım.
Askerlik yaptığım dönemde bölüğümüzdeki bir arkadaşın bir resme bakıp mırıldandığını görürdüm.Ben arkadaşımın baktığı resmin sevgilisi,nişanlısı veya karısı olduğunu zannederdim.Bir gün dayanamayıp sordum .Sen kimin resmine bakıyorsun diye.bana ''resimdeki Gavs Hazretleridir ne zaman başım sıkışsa resmini çıkarır uzun uzun bakar sonra duamı yaparım '' dedi.
İkinci olay daha yakınım olan bir kimseden amcamın kızı.
Geçen yıl İngilterede yaşayan amcamın kızı tatil için yanımıza geldi .Tabii kılık kıyafet değişmiş.Aynı olayı ondada gördüm yine resim yine dua.Anlaşılan yapılan şey tarikat ritüellerinden biri

Sizin ''gerçek alim ve evliyalardan ise ihtiyaçlarımızı değil ihtiyaçlarımız için dua etmesini isteriz '' dediğiniz şey böyle bir şey mi?
ya güzel kardeşim hz adem haram olan elmayı yedi ozaman onun çocuklarının hata yaptı diye onun peygamberliğine iman etmemelerimi gerekiyordu peygamberler bile hata yapmış evliyaların hatalarını sayamazsın bile ancak bunu örnek veriyorum gavs hz veya başka biri sevapları günahlarından çok daha fazla olabilir adam cennetliktir ve cennetlik olan herkes allah'ın sevdiği kuludur şimdi sen allah'ın onun müritlerinin veya kendisinin yaptığı hatalardan dolayı sevmediğinimi iddia edeceksin tabiki hayır doğrusunu allah bilir

sana şöyle bir örnek vereyim allah dostu, allah'ın sevdiiği kulları sadece müritleri olan tarikat şeyhleri değil yolda gördüğün bir ayakkabı boyacısı hastanede gördüğün bir doktor veya kavga ederken gördüğün sana göre yaramaz olan biri allah dostu olabilir tabi aynı zamanda senin benim allah dostu olarak bildiklerimizde sahtekar olabilir

hadis sünnet konusuna gelince seni beni cennete götürecek olan allah'a olan imanımız ve allah rızası için yaptıklarımız şimdi diyelim sünnetlerin yarısı uydurma sen kesin uydurma olduğunu bimiyorsan ve kuran'da emredilene ters değilse yap sen allah rızası için yaptığın için karşılığını alırsın hepsi hanene sevap olarak yazılır ve sevaplarının günahlarından fazla olma ihtimali yükselir ancak uydurma diye yapmazsan ve doğruysa hem sevabından mahrum kalmış olacaksın hemde yapmadığın için günah kazanmış olacaksın allah ne emretmiş

hicr suresi 98. ayet
1. fe : böylece
2. sebbih : tesbih et
3. bi hamdi : hamd ile
4. rabbi-ke : senin Rabbin
5. ve kun : ve ol
6. min es sâcidîne : secde edenlerden

tesbih ve secde et emretmiş diğer ayetlerdede oruç, abdest, zekat ve diğerleri yani ibadet yap diye emretmiş yine diyorum eğer uydurma olduğundan emin değilsen bildiğin duyduğun bütün ibadetleri yapmaya çalış allah rızası için yaptığından sana zarar gelmez

ve namaz yok diyenlere sende benim sorduğum gibi sor yukarıdaki ayette emredilen secdeyi nasıl yapıyorlar secde nedir nasıl yapılır peygamberin sünnetleri hadisleri olmadan anlatsınlar bakalım
nacikocak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 17. September 2012, 11:48 PM   #106
Zinedov
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Bulunduğu yer: http://fb.com/zinedov
Mesajlar: 71
Tesekkür: 46
28 Mesajina 56 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
Zinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud of
Standart

Alıntı:
nacikocak Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

hicr suresi 98. ayet
1. fe : böylece
2. sebbih : tesbih et
3. bi hamdi : hamd ile
4. rabbi-ke : senin Rabbin
5. ve kun : ve ol
6. min es sâcidîne : secde edenlerden

ve namaz yok diyenlere sende benim sorduğum gibi sor yukarıdaki ayette emredilen secdeyi nasıl yapıyorlar secde nedir nasıl yapılır peygamberin sünnetleri hadisleri olmadan anlatsınlar bakalım

Selam nacikocak. Namaz olmadığı görüşünde olan arkadaşlarla aynı görüşte değilim fakat yine de ben yanıtlayayım.

Verdiğiniz ayette secde emrediliyor, NAMAZDAKİ YERE KAPANMA değil. Yere kapanmak sandığınız gibi secde değildir.

Daha önceden yazmış olduğum bir yazı:

Alıntı:
Secde kelimesi yere kapanmak değildir.
"Secde etmek" ve "yere kapanmak" Kurandaki 2 FARKLI kelimedir ve asla birbirleri yerine kullanılmamış, YERLİ YERİNDE kullanılmışlardır.

Secde zaten yere kapanma olmadığı için sadece Allaha değil herkese ve her şeye her konuda "secde" sözü edilebilir.

Örneğin bir ülkenin kapılarından girdiğiniz anda o ülkenin yasalarını kabul etmiş, secde etmiş olursunuz. Aynı cümle Kuran'da da vardır şehrin kapılarından secde ederek girdiler şeklinde. Bunu "şehre yere kapanmış, yüzleri üstünde sürünerek girdiler" olarak anlamayın )

Secde 15. ayeti ele alalım:

"Gerçekten Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine ZİKİR verildiği zaman
(SECDE EDEREK)¹
(YERE KAPANAN)²
ve Rablerine hamd ile tesbih eden ve büyüklük taslamayan kimseler inanırlar."

Burada her iki kelime birden vardır SECDE EDEREK YERE KAPANAN sözü bile ikisinin farklı ifadeler olduğunu ortaya koyar.

1. innemâ : fakat, sadece, ancak
2. yu'minu : mü'min olurlar, inanırlar, îmân ederler
3. bi âyâti-na : âyetlerimize
4. ellezîne : o kimseler, onlar
5. izâ : o zaman
6. zukkirû : zikredildiler
7. bihâ : ona

8. HARRU : YERE KAPANDILAR
9. SUCCEDEN : SECDE EDEREK

10. ve sebbe-hû : ve onu tesbih ettiler
11. bi hamdi : hamd ile
12. rabbi-him : onların Rabbi, Rab'leri
13. ve hum : ve onlar
14. lâ yestekbirûne : büyüklük taslamazlar, kibirlenmezler

Eğer succeden kelimesini anladığınız YANLIŞ ANLAMDA Türkçeye çevirecek olursanız oraya YERE KAPANARAK anlamını vermeniz gerekir. Bu durumda ayet "YERE KAPANARAK YERE KAPANDILAR" gibi saçma sapan bir meale dönüşür.
Bunun gibi anlamı kaydırılan bazı Kuran kavramları: secde, kıble, ruh, rüku, kıyam, tesbih, veli, zikir, salat .......................................... daha çok var.
__________________
www.facebook.com/zinedov

Konu Zinedov tarafından (17. September 2012 Saat 11:55 PM ) değiştirilmiştir.
Zinedov isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 18. September 2012, 05:34 AM   #107
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Bir din kurmuşlar. Demişler ki soğanın karşısında dikilin ve sıraya girin; soğanı düşünün teşekkür edin ve dilekte bulunun.

Dini görevleri soğanın karşısında dikilmek ve düzgün bir sıra oluşturmak; dua etmek, soğanlığını düşünmek.

Gel zaman git zaman nasıl oldu ise bu yapılması gereken soğana ritüelin ne olduğu konusunda başlamışlar ihtilafa.

Demişler ayakta nasıl duracağız. İki ayağın varsa iki ayağınla duracaksın.Olur mu soğan hazretleri farklı şeyler ister. O zaman tek ayakla dur ki bu soğana karşı huşudandır.

Demişler ki el pençe divan duralım; elleri bağlayalım. Göbekten mi olacak, yoksa göğüsten mi? Başlamışlar kavgaya. Sen şunun göbekten bağladığını duydun mu? Sen de asıl bağlandığını duydun mu?

Demişler uzamış gitmiş ... Soğana hürmet sırada beklemek, ayakta durmakmış, soğan müritleri, soğanı MELEMEN'e katmış yemişler. Eh putlaşınca melemende iyi gider, helvada

AFİYET OLSUN

***

Size bir hikaye daha ...

İşsizin biri iş istemiş Patrondan ...

Patronda sana göre işim yok ama sen en iyisi depoya gelen kamyonları say ve sayısı her akşam bana bildir.

Görev; depoya giren kamyon sayısı....

Adam kamyonları başlamış saymaya; günlük 100-200 kamyon. Saymak kolay ama adam sıkılmış.

Başlamış; plakalarını almaya. Yine sıkılmış..

Başlamış kamyonların tonajını rengini yazmaya... Yine sıkılmış

Bu sefer şöförlerin ismi, nereye gidecekleri derken iş çığrından çıkmış...

Çıkmış patronun yanına. YAHU BANA BİR YARDIMCI VER İŞ YETİŞTİREMİYORUM.

Patron ne dese beğenirsiniz! S...

Günümüz kendilerine ehli Sünnet diyen zerzevatta bu halde. Eh ne diyelim ! ...

Ali şeriati günümüz dindarları, "Allahı put yerine koyuyor" dediğinde, adamın canını almışlardı. Günümüz dindarları Allahı LAT muamelesi yapıyorlar. Kafalarında tasarladıkları tanrıça Lat'a ALLAH diyorlar. Onun için kurbanlar kesip paylar ayırıyorlar.

Konu pramid tarafından (18. September 2012 Saat 05:40 AM ) değiştirilmiştir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (18. September 2012)
Alt 18. September 2012, 06:34 PM   #108
nacikocak
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jul 2012
Mesajlar: 92
Tesekkür: 5
17 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
nacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Zinedov Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam nacikocak. Namaz olmadığı görüşünde olan arkadaşlarla aynı görüşte değilim fakat yine de ben yanıtlayayım.

Verdiğiniz ayette secde emrediliyor, NAMAZDAKİ YERE KAPANMA değil. Yere kapanmak sandığınız gibi secde değildir.

Daha önceden yazmış olduğum bir yazı:



Bunun gibi anlamı kaydırılan bazı Kuran kavramları: secde, kıble, ruh, rüku, kıyam, tesbih, veli, zikir, salat .......................................... daha çok var.
peki güzel kardeşim madem o kelimelerin anlamları kaydırılmış peki o zaman o güzel bilgin ile bana şu aşağıdaki ayette emredilenlerin nasıl yapılması gerektiğini anlatırmısın anlamlarının kaydırıldığını biliyorsan gerçek anlamlarını biliyorsun demektir bana gerçek anlamlarını tek tek yaz'da bende senin gibi bilenlerden olayım

hacc suresi 26. ayet
1. ve iz bevve'nâ : ve indirdiğimiz (gösterdiğimiz) zaman
2. li ibrâhîme : İbrâhîm'e
3. mekâne el beyti : evin mekânı, Kâbe'nin yeri
4. en lâ tuşrik : senin şirk koşmaman
5. bî : bana
6. şey'en : bir şey
7. ve tahhir : ve temizle, temiz tut
8. beytiye : benim evimi
9. li et tâifîne : tavaf edenler için
10. ve el kâimîne : ve kaim olanlar, ayakta duranlar
11. ve er rukkai : ve rükû edenler
12. es sucûdi : secde edenler


birde kardeşim demişsinya "Burada her iki kelime birden vardır SECDE EDEREK YERE KAPANAN sözü bile ikisinin farklı ifadeler olduğunu ortaya koyar" o zaman hani derler'ya sicim gibi gözyaşı dökerek ağladı o halde gözyaşı dökmek ile ağlamakta farklı farklı şeyler olmalı çünkü buradada aynı şekilde iki söz bir arada kullanılmış

secde etmek baş eğmek kabullenmek analmına gelir yani baş kaldırma itiraz etmenin tersi ve saygının ifadesidir eğer bilirsen sanatçılar seyircilerin karşısında eğilirler onlara olan saygılarını göstermek için namazda secde ederken tamamen yere kapanmak ise bunun abartılmış halidir biz secdeye kapanarak ona tamamen iman ettiğimizi kabullendiğimizi ve ona olan saygımızı gösteririz

ve örnek vermiş olduğun örnekte bakara suresinde allah israiloğullarına şükür mahiyetinde yere kapanıp secde ederek girmelerini emretti bu demek değilki kapıdan girerken sürekli secde edin yine onlara hıtta yani bizi bağışla deyin dedi ama onlar şimdikilerin yaptığı gibi bunu başka anlama gelen bir kelime ile değiştirdiler buda bakara suresinde apaçık anlatılmıştır

Konu nacikocak tarafından (19. September 2012 Saat 09:06 AM ) değiştirilmiştir.
nacikocak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 18. September 2012, 07:00 PM   #109
nacikocak
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jul 2012
Mesajlar: 92
Tesekkür: 5
17 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
nacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud ofnacikocak has much to be proud of
Standart

Alıntı:
pramid Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir din kurmuşlar. Demişler ki soğanın karşısında dikilin ve sıraya girin; soğanı düşünün teşekkür edin ve dilekte bulunun.

Dini görevleri soğanın karşısında dikilmek ve düzgün bir sıra oluşturmak; dua etmek, soğanlığını düşünmek.

Gel zaman git zaman nasıl oldu ise bu yapılması gereken soğana ritüelin ne olduğu konusunda başlamışlar ihtilafa.

Demişler ayakta nasıl duracağız. İki ayağın varsa iki ayağınla duracaksın.Olur mu soğan hazretleri farklı şeyler ister. O zaman tek ayakla dur ki bu soğana karşı huşudandır.

Demişler ki el pençe divan duralım; elleri bağlayalım. Göbekten mi olacak, yoksa göğüsten mi? Başlamışlar kavgaya. Sen şunun göbekten bağladığını duydun mu? Sen de asıl bağlandığını duydun mu?

Demişler uzamış gitmiş ... Soğana hürmet sırada beklemek, ayakta durmakmış, soğan müritleri, soğanı MELEMEN'e katmış yemişler. Eh putlaşınca melemende iyi gider, helvada

AFİYET OLSUN

***

Size bir hikaye daha ...

İşsizin biri iş istemiş Patrondan ...

Patronda sana göre işim yok ama sen en iyisi depoya gelen kamyonları say ve sayısı her akşam bana bildir.

Görev; depoya giren kamyon sayısı....

Adam kamyonları başlamış saymaya; günlük 100-200 kamyon. Saymak kolay ama adam sıkılmış.

Başlamış; plakalarını almaya. Yine sıkılmış..

Başlamış kamyonların tonajını rengini yazmaya... Yine sıkılmış

Bu sefer şöförlerin ismi, nereye gidecekleri derken iş çığrından çıkmış...

Çıkmış patronun yanına. YAHU BANA BİR YARDIMCI VER İŞ YETİŞTİREMİYORUM.

Patron ne dese beğenirsiniz! S...

Günümüz kendilerine ehli Sünnet diyen zerzevatta bu halde. Eh ne diyelim ! ...

Ali şeriati günümüz dindarları, "Allahı put yerine koyuyor" dediğinde, adamın canını almışlardı. Günümüz dindarları Allahı LAT muamelesi yapıyorlar. Kafalarında tasarladıkları tanrıça Lat'a ALLAH diyorlar. Onun için kurbanlar kesip paylar ayırıyorlar.
anlamadım biraz açıklarmısın

kim veya kimler din kurmuş müslümanlardan bahsediyor ve kendini ayırıyorsan senin dinin ne daha doğrusu dinin varmı

karşısında dikildikleri soğan kim eğer soğan diye aşağıdaki ayette ayakta durmayı emreden yüce allah'tan bahsediyorsan o sana belki bu dünyada belki ahirette soğanı sarımsağı gösterir

ail imran suresi 113. ayet
1. leysû : değil
2. sevâen : eşit, müsavi, aynı, bir
3. min ehli el kitâbi : kitap ehlinden (hristiyan ve yahudilerden)
4. ummetun : bir ümmet, bir topluluk
5. kâimetun : ayakta durarak
6. yetlûne : okuyan
7. âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
8. ânâ el leyli : gece saatleri, gece vakti
9. ve hum : ve onlar
10. yescudûne : secde ederler


birde değiştirme marifetine uydurma eklemişsin kendini geliştiriyorsun ama ne yazıkki doğru yolda değil
nacikocak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 19. September 2012, 05:13 AM   #110
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

Alıntı:
anlamadım biraz açıklarmısın.
Naci mesajı almışsın. Rahatsız ettim çok şükür.Anlamadım ayaklarına yatma. Allah bir put değildir tapınılacak.

İSRÂ - 107
De ki: “O'na inanılsın veya inanılmasın, O'ndan önce kendilerine ilim verilen kimseler, onlara (Kur'ân'ın secde âyetleri) okunduğu zaman, secde ederek çeneleri üstüne kapanırlar.”

Naci sen hiç çene üzerine secdeye vardım mı?

Onun için ya kuran ile konuş yada sus. Sus ki çene üzerine secdeye varasın. Umarım anlarsın.

قُلْ آمِنُواْ بِهِ أَوْ لاَ تُؤْمِنُواْ إِنَّ الَّذِينَ أُوتُواْ الْعِلْمَ مِن قَبْلِهِ إِذَا يُتْلَى عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلأَذْقَانِ سُجَّدًا


1. kul : de
2. âminû : inanın (inandılar)
3. bi-hi : ona
4. ev : veya
5. lâ tu'minû : inanmayın
6. inne ellezîne : muhakkak onlar, o kimseler
7. ûtu : verildi
8. el ilme : ilim
9. min kabli-hi : ondan önce
10. izâ yutlâ : okunduğu zaman
11. aleyhim : onlara
12. yahırrûne : kapanırlar
13. li el ezkâni : çenelerine (çeneleri üstüne)
14. succeden : secde ederek


İsrâ / 109 Çeneleri üstüne kapanıp ağlıyorlar ve (Kur'an) onların huşu (saygı dolu korku)larını arttırıyor.



li el ezkâni : çenelerine

(17:107:17) lil'adhqāni إِنَّ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ مِنْ قَبْلِهِ إِذَا يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ سُجَّدًا
(17:109:2) lil'adhqāni وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا
(36:8:8) l-adhqāni إِنَّا جَعَلْنَا فِي أَعْنَاقِهِمْ أَغْلَالًا فَهِيَ إِلَى الْأَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ

Yâsîn / 8 Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.

Bu kelimeyi sizin din tüccarları tahrif ederek alın diye çevirir. Pis müşrikler.

Alıntı:
O'na inanılsın veya inanılmasın
İster inan ister inanma SECDE senin bildiğin bir tapınma biçimi değildir. Seni daha Rahmana hiç secde etmediğin belli. Artık hadisleri terk edip Allaha secde et. Ahirette çağrılırsın secdeye ama varamazsın bilmiş ol.

KALEM - 42 Gün gelecek, onların içyüzleri açığa çıkarılacak, secdeye çağrılacaklar; ancak buna güçleri yetmeyecektir.


1. yevme : gün
2. yukşefu : açılır, açığa çıkar (sırlar) giderilir
3. an sâkın : perde, sırlar, gerçekler
4. ve yud'avne : ve davet edilirler
5. ilâ es sucûdi : secde etmeye
6. fe : artık, fakat
7. lâ yestetîûne : muktedir olamazlar, güçleri yetmez

Bu nedenle
Alıntı:
Verdiğiniz ayette secde emrediliyor, NAMAZDAKİ YERE KAPANMA değil. Yere kapanmak sandığınız gibi secde değildir.
görüşüne katılıyorum.

Konu pramid tarafından (19. September 2012 Saat 05:16 AM ) değiştirilmiştir.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
allah, biliyor, çok, rivayetçiler


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:11 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam