22. November 2015, 07:05 PM | #111 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
İşte Kur'an'dan bir alıntı: http://www.istekuran.com/fecr.html.
[i] Fecr Suresi: 17-20:- Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, yetimi, üstün-saygın bir şekilde yetiştirmiyorsunuz. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına! ***************** Yani “Rabbinizden kendiniz için bol ikram isterken, O’ndan saygın ve üstün olmaya yönelik şeyler beklerken, yetimlerin saygın ve üstün olmaları için hiç çaba sarf etmiyorsunuz; onları aç, susuz, eğitimsiz bırakıyorsunuz. Hareket imkânı bulunmayan muhtaçların karınlarını doyurmalarını sağlayacak bir iş sahibi olmalarını temin etmeye yanaşmıyor, buna karşı içinizde bir istek duymuyor, bu konuda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Bu hususta yarışmanız gerekirken aksine bundan kaçıyorsunuz. Hatta başkalarının [zayıfların] mirasına [toplumun onlar için harcayacağı birikime, onların toplum zenginliği içindeki paylarına] el koyuyor, onu büyük bir oburluk, düşüncesizlik ve aç gözlülükle yiyorsunuz. Malı da sınırsız bir sevgiyle öyle çok seviyorsunuz ki, aklınıza ne hesap vereceğiniz geliyor, ne de Rabbiniz.” Hemen hemen bütün Türkçe meallerde yer alan “yetime ikram etmiyorsunuz” çevirisi, ayetin gerçek manasını ifade etmekten uzaktır. Ayette geçen “ikram”, çay, kahve ve benzeri şeyler ikram etmek anlamına gelmez. Buradaki “اكرام ikram”, üstün kılma, saygın hâle getirme demektir. Bu da eğitim vermekle, fırsat vermekle, iş imkânı vermekle mümkün olabilir. Bir başka ifade ile ikram, “aç, susuz, öğretimsiz, eğitimsiz, becerisiz bırakma, toplumda seviyesiz hâle getirme” demek olan “قهر kahr etmenin” tam tersidir. .......................... Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (22. November 2015 Saat 10:20 PM ) değiştirilmiştir. |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (23. November 2015) |
23. November 2015, 01:26 AM | #112 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Bir önceki iletimde
"daha önce açiklamaya çalistim, anlasilmamis; SiMDi anlasildiysa devam edeyim" demistim. Anlasildigina dair tek kelime yok, hiç bi belirti yok. * Alıntı:
muhtaçlara elbet yardim etmeliyiz. Ne var ki bize muhtaç olanlara yardim etmemiz, bize muhtaç olmayanlara yardim dayatmasinda bulunmamizi gerektirmez; dayatmamiz onlarin ehliyet (rüsd) sahibi olduklari hakkinda yanildik anlamina gelir (ayet 6). Hükmümüz: onlar ekonomik ehliyet sahibidir artik, kendi islerini kendileri kurabilirler. Iddiamiz: onlar ekonomik ehliyete sahip olamadilar henüz, bizim onlara is kuruvermemize muhtaçtirlar. Hangisi gerçek kararimiz? Ayetlere göre açik ve net olana gelince, 4:3'te sözü edilen nisâ mallari olan, ekonomik "ehliyet"ini ispat etmis akli basinda kadinlardir; malsiz mülksüz, kendilerine birilerinin is kuruvermesine muhtaç AKLI ERMEZLER degil. Yoksa himayemiz altinda tutmayi sürdürmemiz gerekirdi onlari (ayet 5). 4:2'deki uyari o ki onlar henüz himayemizden çikmamisken "mallari"ni kendi malimizla yemiyecegiz; büyük günahtir bu. 4:6'daki buyruk o ki cinsel güç ARTI ekonomik ehliyet edindiklerinde mallarini geri verip özgür birakacagiz onlari. ve 4:3'teki hüküm o ki o kadinlarin bize temiz kilinanlarini, HER BiRiNi kendi talibine vermek suretiyle ikiser, üçer, dörder nikahlayacagiz (Omar 2 kadini, Hatice 3 kadini nikahlayacak, Ebibekr 5 kadini...) AMA "Bi büyüklük daha yap, beni evlendir" diyerek bize yetki verenleri nikahlayacagiz yalnizca. Dayatma yok. * Lütfen dikkat; ikiser, üçer, dörder*... ülestirme sayilaridir; ikisi bir arada ve ayni anda, üçü bir arada ve ayni anda, dördü bir arada ve ayni anda anlamina gelirler (ve SINIRLAMAKSIZIN beser, altisar... seklinde anlamca devam edip ÖZENDiRiRLER). O yüzden 4:3'teki nikahlayin evlenin degil evlenDiRin anlamina geliyor. Yoksa bi erkegin örnegin dört kadinla bir arada ve ayni anda evlenip gerdege girmesi mümkün degildir; kaldi ki mümkün olsaydi bile ahlaksizlik olurdu bu. __________________________________________________ ________________ *Fâtir 1: Övgüler olsun gökleri ve yeri yaratip melekleri kiser, üçer, dörder kanatli elçiler yapana... Allah örnegin 6 kanatli bir melegin ÖNCE 1 kanadini, BiR YIL SONRA 3 kanadini, DAHA SONRA 2 kanadini degil hepsini bir arada ve ayni anda var etmistir. Zira Allah bir isin olmasini isterse "Ol!" der, o kadar; o is hemen olur. Bkz 36:82. Konu Hasan Akçay tarafından (28. November 2015 Saat 07:26 AM ) değiştirilmiştir. |
|
25. November 2015, 09:47 AM | #113 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Bir lokantanin mutfagini düsünelim.
Tezgahinda tepsi tepsi adana, urfa... Sef garson "Götürün bunlari!" dediginde garsonlar ne anlar? GÖTÜRÜN, malum, homili girtlak kendiniz götürün anlamina geldigi gibi müsterilere götürün anlamina da gelir. Sef garson hangisini kastetmistir? Ipucu: o kebaplari götürecek olanlarin bazilari et yemeyen kisilerdir (vejeteryan). Ve bunu sef garson da garsonlar da biliyor. * Size yetki veren kadinlari nikahlayin! fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâ' (Nisâ 3) Buradaki "nikahlayin"in anlami da su ikisinden biri olabilir: 1.kendinize nikahlayin 2.baskalarina nikahlayin. Allah hangisini kastediyor? Ipucu: o kadinlari nikahlayacak olanlarin bazilari, Hatice örneginde görüldügü üzere, KADINDIR. Ve bunu Allah da insanlar da biliyor. Konu Hasan Akçay tarafından (27. November 2015 Saat 10:01 AM ) değiştirilmiştir. |
27. November 2015, 01:35 AM | #114 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
NiKAHLAYIN ile ilgili yukardaki bilgi yeterli degil.
Tam bilgiyi vermek gerekirse isin içine gramer girer, Arap kültürü girer, ama en enemlisi muhteva girer. Ben ASIL geçerli olan muhteva oldugu için ona dikkat çekmeye çalistim. Yani Nisâ 3'te anilan kadinlari nikahlayacak olanlar Hatice misillu KADINLAR dahil bütün inananlardir, nikahlanacak olanlar ise ikiser, üçer, dörder... yani hepsi bir arada ve AYNI anda nikahlanacak. * Bu iletimde kisaca gramere degineyim. NiKAHLAYIN anlamindaki "fenkihû"nun açilimi "fe inkihû"dur. InKiHÛ ise evlenin demek. Dolayisiyla 4:3'te evlenin deniyor, evlendirin denmiyor. Ancak... evlendirin anlamindaki ENKiHÛ da, tipki inkihû gibi, NKH kökünden gelir ve dikkat dikkat... Hz Peygamber zamaninda fiilimiz NKH seklindedir. Yani örnegin 4:3'te de NKH seklindedir 24:32'de de NKH seklinde. Ama Hz Peygamberin ebedi yasama göçmesinden yaklasik yüz yil sonra mushafa harekeler eklenirken bi takim insanlar tarafindan NKH 4:3'te evlenin anlamina gelsin diye iNKiHÛ okunacak sekilde harekelenmis, 24:32'de ise evlendirin anlamina gelsin diye ENKiHÛ okunacak sekilde. Kisacasi NKH fiiline Nisâ 3'te yüklenen evlenin anlami Allah'in indirdigi degil muhtevayi göz ardi eden o insanlarin tercihidir. * Iste Allah'in dinine musallat olan çok esli zulüm beserin yaptigi o YANLIS tercihe dayaniyor. Hani Allah'in indirdigi ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir ya (Mâide 44), es üstüne es almak Allah tarafindan haram kilindiktan sonra es üstüne es alan çok esliler,çok esciler kafirlerin ta kendileridir. Konu Hasan Akçay tarafından (30. November 2015 Saat 10:41 PM ) değiştirilmiştir. |
27. November 2015, 06:51 AM | #115 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Kâle rabbî... (Enbiyâ 4)
De ki "Rabbim..." (S Ates, Kur'ân-i Kerîm Tefsîri, MiLLiYET) Peygamber, onlara dedi ki: "Rabbim..." (Diyanet) MUHTEVA sözgelimi demek, sözün gelisi, sözgelisi. Süleyman Ates: 4 ncü ayetteki kâle (قَالَ) fiilini Medine ve Basra karilerinin tamami ve Kufe'lilerin de bazilari kul (قُلْ) seklinde okumaslardir. Sözgelisine daha uygun oldugu için biz bu kiraati esas aldik. Bu kiraat ihtilaflarinin, daha ziyade ilk Arap yazisinin yazim karakterinden çiktigi anlasilir. Çünkü ilk zamanlarda kaf ile lâm arasina uzatma elifi konmaz(di). Demek neymis, "muhteva"ya daha uygun olan anlam hangi kiraati gerektiriyorsa o kiraat tercih edilmeliymis. Iyi de... süleyman atesler bu kurala Nisâ 3'te niye uymazlar? Konu Hasan Akçay tarafından (28. November 2015 Saat 08:43 AM ) değiştirilmiştir. |
28. November 2015, 01:37 AM | #116 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Iddia ediyorum:
Nerde bi zulüm varsa Allah ONU yasaklamistir. Islamin Muhammed nebi tarafindan iletilen versiyonu odur yani indirilen din. Örnegin "Senin sirtin anamin sirtidir" deyip hanimini "zihar"layanin yaptigi sey zulümdür. "Evlatlik = biyolojik evlat" diyenin biyolojik aileye yaptigi sey zulümdür. Mertçe insanin yüzüne söylemek yerine arkadan çekistirenin yaptigi sey zulümdür. Yetim mali yiyenin yaptigi sey zulümdür. Allah bütün bu zulümleri yasaklamistir. * Es üstüne es almak zulümdür; o yüzden yasak edilmistir. Nisâ 23: Size yasak edildi (Hurrimet aleykum) iki kiz kardesin arasini birlestirmeniz... Iki kiz kardesin ayri ayri zamanlarda sizin esiniz olmasi yasak degil. Biri sizden bosanirsa ötekini alirsiniz. Ama iki kiz kardesin arasini cem edemezsiniz (en tecmeû beynel uhteyn), yasak. Yasaklanan cem etmektir, birlestirmek... birini ötekine kuma getirmek, ES ÜSTÜNE ES almak. Hos görülebilcek bisey olsaydi Allah yasaklamazdi onu, zulümdür ki yasaklamistir, bütün öteki zulümler gibi. * Ve... "ES ÜSTÜNE ES almak zulümdür ama caizdir" diyenlere inanmayin. Allah zulme izin vermez. Çünkü zulme izin veren de zalimdir. Yûnus 44: Allah insanlara hiç bir sekilde zulmetmez, insanlara kendileri zulmediyor. Iste kafirlik odur, uydurulan din, insanin insana ettigi... Konu Hasan Akçay tarafından (28. November 2015 Saat 02:17 AM ) değiştirilmiştir. |
28. November 2015, 06:43 AM | #117 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Bu sabah Sayın Hasan Akçay kendini Babil'in asma bahçelerine atmış dolaşıyor.
Dolaşmasına dolaşsın ama sorular hala cevapsız. Meselâ: 1-: 4/3. ayetteki yetkileri nasıl elde ettiniz? Siz kimsiniz? Her canı isteyen: "1bende istiyorum, bende istiyorum |
28. November 2015, 07:21 AM | #118 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
MÂ TÂBE LEKUM size temiz kilinanlar demek, size yetki verenler, tipki ayet 4'teki TIBNE gibi. Baskalarini degil yalnizca onlari nikahlayacaksiniz. Açikladim, cevap verdim; hala cevapsiz demeyin lütfen. Siz kimsiniz? Siz 4:3'teki "nisâ"yi himaye eden erkeklersiniz, Hatice misillu kadinlarsiniz; o "kadinlar"i SiZ nikahlayacaksiniz. Konu Hasan Akçay tarafından (28. November 2015 Saat 09:27 AM ) değiştirilmiştir. |
|
28. November 2015, 09:43 AM | #119 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Yukarıdaki yazım daha tashih görmeden parmağımın yanlışlıkla değişik bir tuşa dokunmasıyla ve peşpeşe gelen bazı aksaklıklar nedeniyle tamamlanamamış ve gerisi silinerek yarım kalmış bir yazı.
("MA TABE LEKUM" ve "TIBNE" ifadeleri hakkında sonradan bazı söyleyeceklerim olacak.) Yazmak istediklerim esasen şu: 1-: Yetimler hakkında verilmesi gereken kararlar var ki, bu kararları kim verecek? Bu kararları verme yetkisi nasıl elde edilecek? Abuzittin Efendi bunlar yönünde bir karar karar verirse, bu karar Hasan Bey tarafından beğenilmezse ve taraflar arasında "illaki benim dediğim olacak" diye cinayet çıkarsa ne olacak? -Hamisi verecekmiş. Kim bu? Gökten mi düştü? Alnında mı yazıyor? "Al bu yetimi, kafana göre işle" mi denmiş? Denetimi filan yok mu bunun. Mesela evlenme yaşı hakkında bir hukukçunun gösterdiği yasaya ve yasanın maddesine itimat etmeyip de her "herze"yi bildiği zannedilen bir hakimin lafına itimat edip de 16 yaşında bir küçüğü evlendirirse taraflarla birlikte hapishanenin güllü bahçesinde misket oynar. İster "hami" deyin, ister "vasi" deyin, ister "evlat edinen" deyin, ne bunlar? Allame-i cihan mı?. Bazıları gibi "ben ne dersem o" diyenlerden mi ? Denetime tabii değiller mi? 2-: Ayetin 1. bölümünde deniyor ki: "adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın". Bu ifade yani "temiz kadınlardan ikişer, üçer, dörder evlendirilme veya evlendirme olgusu evlendirilen ve evlendirilmeyen yetimler yönünden adaleti nasıl sağlayacak. Meselâ Abuzittin'in yetim Ayşe'si evlendirildi ise yetim Süleyman'a, veya Hasan beyin yetimi Murat'a adalet yönünden etkisi ne ve nasıl olacak. Yeni başladık. Saygılarımla. Galip Yetkin Konu galipyetkin tarafından (28. November 2015 Saat 09:45 PM ) değiştirilmiştir. |
28. November 2015, 11:52 AM | #120 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Sizden ricam:
1.Bir iletinizde yalnizca bir konuyu ele alin lütfen, müzakerenin derli toplu yapilabilmesi için... 2.Alay edilmeye dayanamiyacagim noktaya geldigimde sizi okumayi ve cevaplandirmayi birakacagimi bilerek üslubunuza mukayyet olun. |
Bookmarks |
Etiketler |
hac, izlenimleri |
|
|