![]() |
|
![]() |
#1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Oct 2011
Mesajlar: 107
Tesekkür: 791
69 Mesajina 174 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Ya hu bu mu kendini Allah'a adamak? Bunlar olsa olsa bu zatlara ya bir iftira olur(eğer arkalarından onlara isnad edilerek yazıldıysa) ya da tasavvuf yoluyla şirk. Ayrıca tasavvuf ve islam ne alaka desem? Tasavvuf başlı başına İslam'dan kopuk sofizm mantığıyla kurulu bir düzendir. Tabi bunu bir bizim insanımız yutuyor ne de olsa ataları ya mübarek oluyor bu insanlar yani kutsal kabul ediyorlar aman dokunmayın şeyhime! Onlar Allah dostudur evliya onlar evliya
![]() ![]() Allah aracılık(şirk) batağından hepimizi uzak tutmaya çalışıyor, ben sizlere şah damarınızdan daha yakınım diyor ne istiyorsanız benden isteyin vereyim diyor kelamında, doğrudan kendisine dua yoluyla yaklaşmamızı istiyor, ara yok ki aracı olsun ama araya girenler her zaman oldu ve olacak tabi koyu taraftarları da(fanatikleri). Bilmediğinin peşinden(efsaneler, atalarının eserleri ve birçok beşeri uydurmalar) giden biz değiliz, bizler Kur'an yolcusuyuz kendimizi Kur'an'a ve sadece Allah'a adayanız, yalnız Allah'ı dost bildik ve yalnız O'ndan yardım dileriz, sapmışlardan(kim olur olsun) değil. Peygamberimizi ve tüm diğer peygamberleri de aynen bu gibi iğrençliklerden(Onlara atfedilmiş -hadis vs yoluyla- sözlerden) arındırmak ve diğer kavimler gibi Peygamberleri putlaştırmamaktır, putlaştıranlara da karşı olmaktır amacımız. Peygamberlerin hiçbirini birbirinden ayırmaz, birini diğerine üstün tutmayız diğer kavimlerin yaptığı gibi(Onların hepsini eşit sever ve kabul ederiz- Rabbimizin kelamında bizlerde istediği de budur). Atalarının peşinden koşanlardır asıl bilmediğinin peşinden gidenler! Konu yeşil tarafından (30. November 2011 Saat 03:46 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Müminler müminlerin dostu ve yardımcısı olup birbirlerine Kuranın ışığında yol gösterirler.
Birileri kendisi ve taraftarlarının daha mümin olduğunu idda ediyorsa diyecek birşey yok. Allahın hesabını beklemekteyiz. Ama o zamana kadar birbirimize yol göstermeye devam edeceğiz. Allah haniflerden ve hanif inanca sahip şirksiz ibrahimin dinine yönelen ve onun öğretilerini payaşanlardan razı olsun. |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Oct 2011
Mesajlar: 107
Tesekkür: 791
69 Mesajina 174 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
FEDAKARADAM abimiz demiş ki: ''Tasavvufta bazı sözler vardı ki onu ancak onun gibi olanlar anlar.''
Abimize şu yazıyı armağan ediyorum: TASAVVUF EHLİNİN "ANLAŞILAMAZLIK" MİT'İ [1] Tasavvuf erbabı, kendilerine yöneltilen bütün ciddi eleştirilere, "bizi anlamazsınız" zırhına bürünerek karşı koymuşlardır. Bizi, tasavvufçu olmayanlar anlamaz demek, iyi bir savunma mekanizmasıdır. Füsusül Hikem mütercimi M. Nursi GENCOSMAN, İbnül Arabi'yi red ve inkar edenlerin "rüsum uleması, fıkıh bilginleri" olduğunu, oysa bunların Ibnül Arabi'yi anlayamayacaklarını ileri sürer. Zira onların farklı ıstılahları, ayrı lisanları varmış. Tasavvuf terminolojisini bilmeyenlerin tasavvuf bahsinde söz ve salahiyet sahibi olmalarına imkan yokmuş! [2] A. Avni KONUK ise savunmasında aynı üslubu kullanır: "Bu ulûm ve hikemi anlamayanlar kendi istidatlarına kusur bulmalıdır." [3] Ona göre "akıllı adamlar" (erbabı ukûl) Ibnül Arabi'yi anlayamazlar. [4] Celaleddin Rumî, "biz Kur'an'ın özünü, ruhunu, içini ve cevherini aldık, postunu kufuryoklerin önüne attık" derken [5] "bizi herkes anlamaz" psikozu ile savunma geliştirmiş oluyordu. Said Nursi'ye göre de Risaie-i Nur'a itiraz edilemez [6] çünkü onlar Tanrısaldır. Hatta risalelere "Kutb-u Azam"dan itiraz gelse yine de dikkate alınmaz! [7] Çünkü Kutb-u Azam{!) yanılabilir. (Kutb-u Azam meğer pek de cahilmiş!) Şüphesiz C. Rumî de, İbnül Arabî de, S. Nursî de, tasavvuf epistemolojisi bağlamında gayet haklıdırlar. Bu iddialar tasavvufun temel âmentülerine gayet uygundur. Birileri, yazdığı şiirlerinin, risalelerinin, tevillerinin ALLAH tarafından kendisine vahyedildiğine, doğrudan Allah'dan geldiğine inanmışsa, kendileri bu işde yalnızca mütercim rolünde iseler, bunlara itiraz edilemez olması doğal bir sonuçtur. Mütercimin bu işde bir kabahati olmayacağına göre, anlayamayanlar kendilerini kontrolden geçirmeleri gerekecektir! Tasavvuf erbabının, "bunu ancak yaşayanlar anlar" tezleri tamamen bir manipülasyondur. Zira, eğer ki, bir sözü anlamak için mutlaka o sözün ait olduğu yaşam tarzını tecrübe etmek gerekli olsaydı, hiç bir müşrikin müslüman olmazdan evvel vahy'i anlamamış ve de anlayamaz olması gerekirdi! Örneğin, Nemrud'un, İbrahim'i hiç anlamadan öldüğünü kabul etmemiz mantıken zorunlu olurdu; çünkü müslüman olmamıştı! Böyle kalın kafalı bir adamın nasıl kral olduğu; ama aynı zamanda bu kalın anlayışının, İbrahim (a.s.)ı ateşe attırmayı düşünecek kadar da nasıl inceldiği, makul bir izahı gerektiren paradoks olurdu. Halbuki bir müşrik, anladığı için müslüman olur, yahut da yine anladığı için müslüman olmaz! En azından vahiy, ilkesel olarak "anlaşılır" özelliktedir. Ve anlaşılsın diye vahiy inzal edilir. Eğer vahiy anlaşılabiliyor da, İbnül Arabi'nin, S. Nursi'nin v.s. felsefeleri anlaşılmıyorsa bu durum, anlamayanlarla ilgili bir sorun olmaktan ziyade, ilgili felsefelerin doğasıyla alakalıdır. Kısacası, bu felsefeler bir çelişkiler yumağı, hurafeler bütünü ve herhangi bir realiteye dayanmayan, havaî söylemler olduğu için anlaşılmazdırlar. Tasavvuf felsefesi, şeyhin lâyuhtî, lâ-yüs'el mutlak otoritesine mutlak teslim olmayı merkeze alan mutlak kabul esasına, yani kula kulluk esasına dayandığı için, bu felsefeyi kabul edenler, anlıyor değiller, sadece körü körüne teslim oluyorlar. Yani, " Bu bağlamda, "erbab-ı ukûl"ün, tasavvufu "anlamamaları" kadar normal bir şey olamaz. Ve dahi "anla-mamalıdırlar"... Kendilerinden başka bütün insanları panteist felsefelerini anlamamakla suçlamak, tasavvuf ehlinin, sadece kendilerini akıllı, alemi kör sanmak gibi bir megalomani belirtisidir. Kendilerini İslam'a nisbet eden insanlar sadece Allah'ın vahyi olan Kur'an'dan sorumludurlar. O'nu anlamak ve O'na göre yaşamak zorundadırlar. Kendilerini Allah'a değil de, İbnul Arabi'ye, C. Rumi'ye veya S. Nursi'ye nisbet edenler ise Allah'ı veli olarak bulamayacaklardır. Hesap gününde hesabı görecek olan, bu şahıslardan biri değil, Allah'ın kendisidir. DEĞERLENDİRME Görüldüğü üzere, tasavvufta bilgilenmenin kaynağını rüya, keşif İlham, doğrudan Allah'dan vahiy alma gibi temalar oluşturuyor. Söz konusu kavramların her biri geniş çaplı inceleme-araştırma alanları olup, bu makale sınırlarına sığmayacak çaptadırlar. Bu incelemeyle şunu gördük ki, tasavvufta bilgiler, doğrudan gayb aleminden alınmaktadır. Bu da sonuçta Allah tarafından (vahy ile) bilgilendirilme anlamına gelmektedir. Ve mistik filozof ve şairler, gaibten aldıklarını iddia ettikleri bu bilgilerini doğrulayabilme, akli ölçütlerle izah etme, nedenini-niçinini açıklama gibi bir kaygıyı asla taşımıyorlar. Kendilerinin sadece mütercim olduklarını, bu bilgilerin onlara Allah tarafından verildiğini öne sürüyorlar. Ortaya konan ürünler ise din adına sunulmakta ve bu ürünler dinin kaynağı olan Kur'an'la, onun pratiği olan sünnetle uyuşmamakta, hatta çatışmaktadır. Adeta, Kur'an'a alternatif yeni Kur'an'lar; dîne alternatif yeni dinler ve peygambere alternatif yeni peygamberler ortaya çıkmaktadır. Bunun İslâmî literatürdeki adı şirk'ten başka bir şey değildir. Tek tek insanların müşrik olanını, mü'min olanını belirlemek gibi bir görevimiz yok. Fakat, şirk olan bütün düşünce, ideoloji ve zihniyetleri tanımak görevimizdir. Biz şu ilkeden asla taviz vermemek azmindeyiz: Hz. Muhammed'(a.s.)den sonra günümüze kadar ölmüş olan hiçbir İnsan Kur'an'ın fevkinde olamaz Müslümanların anlayışı Hz. Muhammedin (a.s.) tebliğ ettiği din anlayışından farklı olamaz. Her kim olursa olsun, ortaya koyduğu din anlayışı Kur'an'a uygun olmak zorundadır. Uygun değilse İslam çerçevesinde değerlendirilemez. Rüyalarla, mitoslarla, "gaybdan geldi" gibi uyduruk referanslarla din anlayışı olamaz. Aksi takdirde, rüya gören sadece İbnül Arabî, C. Rumi, S. Nursî v.b. olmadığı için, yüzbinlerce hatta milyonlarca din ortaya çıkar. Dolayısıyla din adına söz söyleyen, iş yapan herkes, sözünü ve işini Kur'an'ın tanıdığı meşruiyyet zemini üzerinde söylemek ve yapmak zorundadır. Tamamen idare-i maslahatcı bir anlayışla tasavvuf ehlinin hep hayra yorulduğu, en olmadık tevillerle aklandığı, onların da İslam'ın bir başka boyutunu oluşturduğu şeklindeki yorumların kesinlikle ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Zira, İslam'ın bütün akidelerine tamamen ters akideler geliştiren bir öğretinin, "bir başka boyutla" v.s. alakası yoktur. Belki "bir başka dinle alakası vardır. Herkes hangi dinden olduğuna da iyice dikkat etmelidir. bunları tasavvufcu olmayanlar anlamazlar" tezi, dayatmacılığın, mutlak mûtî "kullar" edinmenin bir biçimidir. Bu "anlaşılmazlık" dayatmasını yutanlar, perdelerini indirip, dışa kapanıyorlar, akıl ve iz'an dışı söylemlerle akıllarını ipotek ettirip ruhsal dengelerini sarsıyorlar. Dolayısıyla tasavvuf akideleri anlamakla değil, dogmatik olarak teslim olmakla alakalıdırlar. [1] Mehmet Durmuş [2] (Gencosman, X.). Muhyiddin-I Arabi, Füsusül Hikem, Tere. M. Nuri GENCOSMAN, 5. bşk. İst-1981. [3] (A. Konuk, 95). Ahmed Avni KONUK, Füsusül Hikem Tercüme ve Şerhi, Dergah Y. lst-1987. [4] (A. Konuk, 1). z [5] (Uludağ, 141), Süleyman ULUDAĞ, islam Düşüncesinin Yapısı, Dergah Y. lst-1979. [6] (Sikke, 56) Said NURSl, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, Sinan Matbaası-1960. [7] (Kastamonu L. 145). Said NURSl, Kastamonu Lahikası, Sözler Y. lst-1993. (Daha geniş bilgi için http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2625 ) Konu yeşil tarafından (30. November 2011 Saat 05:39 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
İçlerinde sana kulak verenler de vardır. Peki, sağırlara sen mi işittireceksin? Hele bir de akıllarını kullanmıyorlarsa!
Ve içlerinde sana bakanlar var; ama, eğer göremiyorlarsa, sen hiç körlere doğru yolu gösterebilir misin? Yunus 42-43 |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Şu’arâ 213
O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, sonra azap edilenlerden olursun! |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
En’âm 41
Bilakis yalnız Allah'a yalvarırsınız. O da (kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belayı dilerse kaldırır; ve siz ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz. |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Yeni Üye
Üyelik tarihi: Jun 2009
Mesajlar: 9
Tesekkür: 17
7 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 ![]() ![]() |
![]()
iki konuda dusunce belirtmek isterim
Kuran 'ın Peygamber efendimizi takip etmemizi emrettiği doğrudur. Doğru olmadığını dusundugum nokta ise hadisler=peygamber eslemesidir. Hadisler peygamber degildir, Peygamberimiz yaklasik 1400 yıl once vefat etmistir. Cuma namazlarında ve pek cok yerde duydugum "peygamberimiz soyle demistir" yerine " soyle dedigi rivayet edilr" cumlesi kullanilirsa, Peygamberimize iftira atma riski de ortadan kalkabilir kanaatindeyim. diger mesele icin once su ayetleri vermek isterim Âl-i İmrân / 139 Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. Nisa/90 Ancak sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınmış bulunanlar, yahut ne sizinle ne de kendi kavimleriyle savaşmayı içlerine sığdıramayıp (tarafsız olarak) size gelenler başka. Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir. BAKARA - 148* Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. Burada 3 kelimenin altı cizilebilir: ustunluk, ozgurluk, yarisma. Tespit kesindir ki dunyanin yonetimi asirlardir musluman olmayanlarin elindedir. Ustun olan onlar, bizler degiliz. Bundan daha vahim olarak, biz muslumaniz diyenleri hep horlanirken, itilip kakilirken, fakirlik ve pislik icinde gormekteyiz. Durum boyleyken hangi musluman gurup gercek dogru yolda oldugunu idda edebilir? ozgurluklerin korundugu bir yarisma ortami bunu saglayabilir, yoksa kimin daha dogru oldugunun ispati ancak hesap gununden sonra mumkun gozukuyor. |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Bunda anlasilmayacak bir sey yok, hersey apacik. Neden Rabbimiz biz cekistigimiz müddetce bizleri batila karsi üstün kilsin? Kendi aramizda cekistigimiz müddetce ilerlemeye zaman olmayacaktir. Seytan sözünde duruyor, ama karsi duran kim. Ehl-i Sünnet kendilerinin (yalniz Ehl-i Sünnet degil, tüm bütün mezhebciler ayni fikirdeler) dogru yolda olduklarini, cennetlik olduklarini savunup duruyorlar, ayni yahudilerin ve hristiyanlarin iddiasi gibi. Unuttuklari önemli bir nokta var: Uzun lafi kisasi: Furkan Suresi 30: Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular." Hangi yüzle bizlere kafir diyebiliyorlar hayret dogrusu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | hiiic (9. November 2012) |
![]() |
#9 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Mâide 66
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür! Oysa kendisini müslüman yaptığı saçmalıkları da islam diye adlandıran doğu yabanilerinin üzerine sürekli Allahın pisliğinin yağdırılmaının nedeni nedir? Yoksa onların vahyi arkaya atıp onu çarpıtmaları ve onda olmayanları islam diyerek kendilerini ve insanları yoldan çıkarmarları olmasın???... günümüz avrupası daha müslümanca yaşıyorlar. Özellikle hristiyanlıktan kurtulup kafirliği rededen ve BİLİMsEL verileri (Allahın sünnetini) tek cevaplayıcı yol seçenler... |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Allah, Kur'an ile islama dönebilme özelliklerini, döne döne defalarca anlatmış ve genel af çıkartmış, fakat bir güruh ''Hayır!.. Sen yalnışsın. Bizim koyduğumuz 5 şart var; doğrusu bu.'' demişler ve karşısına ''kutsal hadisler''le çıkmamışlar mı?...
Bu 5 şart dışında kalan eylemler, bu güruh tarafından af edilmiş olmuyor mu?... En basiti de Bakara-219/2 ve Nahl-71 karşında %2,5=1/40 ile yer almak. Niye papazlar kınanıyor ki. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (27. January 2012 Saat 01:46 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
beylere, gündelik, hanım, hayat, mezhepçi, tavsiyeleri |
|
|