17. November 2012, 12:42 AM | #11 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Merhaba.
Burada da gördügüm: mâ meleket eymân ile emet ve abd karistiriliyor. EMET disi köledir (cogulu: imâikum-اما ئكم), ABD, erkek köle (cogulu: ibâdikum-عباد كم). MÂ MELEKET EYMÂN ise yemîn edilmek suretiyle ya bakimi üstlenilen garipler ve garibelerdir (4:3, 4:24, 4:25, 4:33, 24:31, 24:33, 24:58, 33:55...) ya da nikahli zevc ve zevceler (33:50, 33:52, 23:6, 70:30). Mâ meleket yemînuk/eymânukum/eymânuhum/eymânuhunn asla köle degildir. Allah köleliligin kaynagini kurutmak (47:4) suretiyle bir cirpida sona ermesini saglamis ve daha önce edinen "imâ ve ibâd"in tasfiyesi icin ayetler indirmistir. Benim etim ne budum ne dememisim bunu örnegin ta 2005'te bir cahil cesaretiyle belirtmisim (http://www.network54.com/Forum/25164...PIDA+son+verdi.) Simdilerde Ali Riza Demircan'in aciklamalarindan ikna olan Abdülaziz Bayindir tarafindan video kayitlarinda yarim agizla söyleniyor. Yarim agizla söylenenler ise kafa karistiriyor. Sevgi ile, Hasan Akcay Konu Hasan Akçay tarafından (18. November 2012 Saat 05:26 PM ) değiştirilmiştir. |
17. November 2012, 02:01 AM | #12 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
|
17. November 2012, 07:27 AM | #13 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Konuyu açan kardeşimiz bildiğimiz savaş ile ilgili sormuşken, savaş durumlarına göre olması gerekenler anlatılır. Şimdi bu savaş yerine "Cihad" kavramını ele alarak, bilimsel cihad, ekonomik cihad vb. hususlarına göre cevap verilmesi düşünülemezdi. Ancak, sizin anlatmak istediklerinizi de yazmanız daha faydalı olur. selamlar, aorskaya |
|
17. November 2012, 09:03 AM | #14 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Öncelikle, kuranın köle ifadesiyle kesinlikle alım-satım konusu yapılabilen kadın veya erkek olsun, şu andaki klasik anlamıyla bilinen köle ve cariyelerin kastedilmediğini belirtmek isterim. Kuran'ın köle dediği kimseler, geçici bir süre bazı şeylerden men edilerek, sonrasında özgür kılınamamışlarsa, topluma kazandırılmak üzere, eğitim, barınma ve konaklamaları sağlanarak, topluma salındığında suç işlemeyecek kadar imkan ve kuvvete kavuşmaları halinde özgür bırakılacak kimselerden, özgür kalana kadar geçirdikleri sürede olanlarıdır. Erkek veya dişi kölelikle, bakım altına alınanların karıştırıldığını söylüyor ve "ma meleket eyman"ın kölelerle ilgisi olmadan ya yeminle bakıma alınan gariplerin, yada eşlerin kastedildiğini ayetleri isimlerini vermek suretiyle delil kabul ediyorsunuz. Ben, bu aşamada size; kölelikle ilgili tanımlarınıza katılmakla birlikte, "ma meleket eyman" ların köleler dışında kalanlar olduğu görüşünüze katılmıyorum. Bana göre "ma meleket eyman"lar kölelerden de oluşmakta, yani bu deyim köleleride kapsamaktadır. (NUR 32) Ve enkihûl eyâmâ minkum ves sâlihîne min ibâdikum ve imâikum, in yekûnû fukarâe yugnihimullâhu min fadlih(fadlihî), vallâhu vâsiun alîm(alîmun). Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (NUR 33) Velyesta’fifillezîne lâ yecidûne nikâhan hattâ yugniyehumullâhu min fadlih(fadlihi), vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fe kâtibûhum in alimtum fîhim hayren, ve âtûhum min mâlillâhillezî âtâkum, ve lâ tukrihû feteyâtikum alel bigâi in eradne tehassunen li tebtegû aradal hayâtid dunyâ ve men yukrıhhunne fe innellâhe min ba’di ikrâhihinne gafûrun rahîm(rahîmun). Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Sevgili Akçay, Fazla ayete de gerek bırakmadan yukarıdaki iki ayetten durum değerlendirmesi yapalım. 1- Nur 32 de sizin dediğiniz gibi "ibadiküm" ve "imaiküm" yani köle ve cariye! geçmektedir. 2- Aynı ayette, bunların evlendirilmesinden bahsedilmektedir. Yani köle ve cariyeler! in evlendirilmeleri istenmektedir. 3- Bunlar yoksulluk çekecekleri sebebiyle evlenmekten geri durmasınlar, çünkü Allah onlara lütuflarda bulunur diyerek, yine bunların evlenip, aile kurmaları ile sosyal hayata katılmaları destekleniyor. 4- Nur 33 de ise dikkat edersek, nur 32 de kalınan yerden başlandığını, nur 32 deki durumların anlatılmasına devam edildiğini görürüz. Yoksulluk nedeniyle köle ve cariye! lerin evlenmemezlik yapmamaları, lütufla bu sıkıntılarını aşacakları belirtildikten hemen sonra, 33. ayette söze devam edilerek; "Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar..." denilmek suretiyle, bu köle ve cariyeler! den (önceki ayette evlenmeye gücü yeten ama geçinmeye gücü yetmeyeceklerini düşünenlerin aksine) daha evlenmeye bile gücü yetmeyenlerin ise evlenmemeleri, en azından rabbimizin lütfuyla evlenmeye güç yetirinceye kadar iffetlerini kotuyarak beklemeleri istenmektedir. 32.ayette imanikum ve ibadikümler, 33.ayette görüldüğü gibi "ma meleket eymanuküm" içerisinde ifade edilmişlerdir. Hatta, bu anlatımlardan sonra, bunların artık kolaylık sağlanarak anlaşmaya varılması halinde bedel ödeyerek özgürlüklerini isteyebilecekleri (mukatebe) durumları anlatılmıştır. Eğer, sizin iddia ettiğiniz gibi, "ma meleket eymanikum" sadece garibanları veya zevceleri kapsamış olsaydı, garibanların veya zevcelerin, bedel ödeyerek ayrılmaları anlatılmış olurduki, bu kuranın bütününe, sağlamak istediği sosyal düzenve faydaya ters bir durum oluştururdu. Eğer "ma meleket eymanikum" ile köle ve cariyeler de kastedilmeseydi; zaten garibanlığı yüzünden bakımda olan kimseler, a_ neden özgür kalmayı istesinler? b_ garibanlardan neden bedel alınarak, serbest bırakılsınlar?, soruları mantıklı olarak cevaplanamaz. Zevcelerin durumlarını burada ele almaya bile gerek olmadığından konu yapmayacağım. Sanırım bu kadar açıklama yeterli olmalıdır. Not: Köleliğin hemen kaldırıldığı, önceden edinilenlerinde çeşitli emir ve tavsiyelerle kaldırıldığı görüşünüz ile ilgili kısma rabbim izin verirse sonra cevap vereceğim... selamlar, aorskaya |
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (17. November 2012) |
17. November 2012, 10:02 AM | #15 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Sayın Akçay, bu kısımdaki iddialarınıza ayeti ele alarak cevap vereyim. 1- Allah köleliligin kaynagini kurutmak (47:4) suretiyle bir cirpida sona ermesini saglamis ve daha önce edinen "imâ ve ibâd"in tasfiyesi icin ayetler indirmistir. (47 MUHAMMED-4) Fe izâ lekîtumullezîne keferû fe darber rikâb(rikâbi), hattâ izâ eshantumûhum fe şuddûl vesâk(vesâka), fe immâ mennen ba’du ve immâ fidâen hattâ tedaal harbu evzârehâ, zalik(zalike), ve lev yeşâullâhu lentasara minhum ve lâkin li yebluve ba’dakum bi ba’d(ba’din), vellezîne kutilû fî sebîlillâhi fe len yudille a’mâlehum. Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz. Sevgili akçay; Bu ayetin neresinde kuran ifadesi ile köleliğin kaldırıldığını görebiliyorsunuz? ayette; 1- Savaşta galip gelene kadar, esir almak, acımak yoktur. Ne zaman galip gelinir ise (kısmi cepheler oluşmuş olursa, bu cephelerin her birinde esir alınması halinde tehlikeli olmayacakları durumlar garanti edilmişse, bir cephede çarpışılırken, bu cephede esir alınabilir, savaşın her yerde galip gelmesi beklenmez), üstün gelinirse, o zaman esir alınır. 2- Sonra techizatlar bırakılıp, savaş bitince; bu esirlerin durumuna bakılır. Eğer, esirlerin bırakılmasında tehlike olmayacaksa, (yeniden kendi aralarında örgütlenip, gerilla şeklinde yada diğerlerine katılarak savaşmayacaklarına ikna olunursa) karşılıksız olarak bırakılabilir, yada bu kimselerden müslümanlara fayda sağlama imkanı varsa, o faydalar karşılığında (fidye) serbest bırakılırlar. 3- Dikkat edilirse, ayette; "savaşta esir alınmaz", yada "alınan esirler hemen serbest bırakılır" denmemektedir. 4- Esirlerin alınacağı kabul edilir ve nasıl özgürleştirilecekleri konusunda seçim müslümanlara bırakılır. 5- Bu hem dinin gereği olurken, hem de aklın gereği olmaktadır. 6- Gerçektende, bir savaş yaşanması durumunda; bu savaşın sonuçları olarak, galibiyet ve mağlubiyet oluşur, veya denklik sağlanarak savaşa ara verilebilir, anlaşma sağlanmadan taraflar kayıplarına razı olarak ülkelerine çekilebilirler. Bu durumda her iki tarafın elinde savaş esirleri olabilir ki, bu farklı cephelerin oluşarak savaşılmasının tabi sonuçlarındandır. Bir cephede, bir taraf baskın çıkıp esirler alabilirken, diğer cephede öbür tarafbaskın çıkıp, onlar da esir almış olabilirler. Şimdi, böyle bir durumda sizin dediğiniz gibi, müslümanlar esirlerini hemen serbest bırakırlarsa; a- karşıda esir düşen müslümanların neden takas karşılığı serbest bırakılmadıklarına itirazları olmayacakmıdır? b- Takas yapılamadan serbest bırakılan bu esirler, diğerlerine katılarak, (esir düşen müslümanlar yüzünden sayıca az kalmış olan) müslümanlara karşı yeniden saldırırlarsa, müslümanlar kendi kendilerine karşılarında daha güçlü ordu yaratmış duruma düşmezlermi? BU ANLATILANLARA EK OLARAK AŞAĞIDAKİ AYETLERDE ESİR (KÖLE) ALINABİLECEĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR: 8:67 - Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esirleri olması layık değildir. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir. Demekki, galip gelinince esir alınabilmekteymiş. 8:70 - Ey Peygamber, elinizdeki esirlere de ki: "Eğer Allah sizin kalblerinizde bir hayır bulursa, sizden alınandan daha hayırlısını size verir ve günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah bağışlayıcıdır." Peygamberin elinde esirler olduğuna göre; kuran'ın esir almayı kaldırmadığı, ancak onların serbest bırakılmasının koşullarını belirleyerek seçimi müslümanlara bıraktığı görülmektedir. 8:71 - Eğer sana hıyanet etmek isterlerse iyi bilsinler ki, bundan önce Allah'a hainlik ettiklerinden dolayı Allah onların ezilmelerine imkân verdi. Allah her şeyi hakkıyla bilen hüküm ve hikmet sahibidir. Esirlerin hıyanet etmeleri anlatıldığına göre esir almak yine vardır. Sevgili Akçay, sizin en beğendiğim davranışınız, ayetlerde açıklananları, bizzat senaryo ederek, ortamı yaratarak düşünmeniz ve sonuca varmanızdır. Ama, bu kısımda bu davranışınızı terk ettiğiniz görülüyor. Şimdi, savaş zamanlarını ve gerçeklerini samimi olarak inceleyerek yeniden düşünürseniz, önceki yazınıza katılmayacağınızı düşünüyorum. selam ve saygılarımla, aorskaya |
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (17. November 2012) |
17. November 2012, 11:04 AM | #16 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
32.ayette imaikum ve ibadikümler, 33.ayette görüldügü gibi "ma meleket eymanuküm" içerisinde ifade edilmislerdir.
Her iki ayette de konu, adi gecenleri evlendirmenizdir, tamam. Ama bu onlarin ayni konumda olduklarini göstermiyor. Nitekim 32'de "bekarlariniz -eyâmé minkum" var; onlari da evlendireceksiniz ama mâ meleket eymânuküm icerisinde ifade edilmiyorlar; sizin kendi özgür cocuklariniz onlar. Bir iletide bir konuyu müzakere edelim. Bu iletide bu kadar. Sevgi ile, Hasan Akcay Konu Hasan Akçay tarafından (17. November 2012 Saat 11:08 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (17. November 2012) |
17. November 2012, 11:11 AM | #17 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Rabbim izin verirse, uygun olduktan sonra elbette ayrı bir başlıkta detaylandırılabilir. selamlarımla, aorskaya |
|
17. November 2012, 11:42 AM | #18 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Görüs birligine varmamiz sart degil; amacimiz bir birimize meramimizi anlatmak olmali. "Mâ meleket eymânikum"un tipki eyâmé minkum gibi "imâikum" ve "ibâdikum"un icerisinde ifade edilmedigini anlatabildim mi, efendim?
Hatta, bu anlatimlardan sonra, bunlarin artik kolaylik saglanarak anlasmaya varilmasi halinde bedel ödeyerek özgürlüklerini isteyebilecekleri (mukatebe) durumlari anlatilmistir. Allah'in emri: Allah'in size verdigi mallardan "mâ meleket eymân"iniza verin -âtûhum! Siz, bunu emreden Allah'a inat, "mâ meleket eymân"inizdan bedel alacaksiniz. Bunu yapan müslüman midir? Arti, kimin özgürlügünü kime satiyorsunuz? Ayette öyle bir sey yok. Sevgi ile, Hasan Akcay Konu Hasan Akçay tarafından (18. November 2012 Saat 05:29 PM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Tenzin (18. November 2012) |
17. November 2012, 01:19 PM | #19 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Ketebe - كتب fiili
örnegin Nisâ 103 ve Bakara 183'te ne ise Nûr 33'te de o. Namaz inananlarin üzerine vakitleriyle yazilmistir - kitâben mevkûta. Oruc sizin üzerinize de yazildi - kütibe aleykumüs siyâm. Yazilmasini isteyenlere gelince, yazin onlara - fe kâtibû hum. Namaz ve oruc insanlarin Islami yasamalari icin yazilmistir. Insanlarin namaz ve oruca ihtiyaci var. Tipki bunun gibi yeminleriniz kime sahipse onlarin da evlenebilmeleri icin sizin izninize ihtiyaci var. O izni yazin onlara -kâtibûhum. Konu Hasan Akçay tarafından (17. November 2012 Saat 01:37 PM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (17. November 2012) |
17. November 2012, 04:15 PM | #20 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 81
Tesekkür: 30
29 Mesajina 49 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Böyle konularda parça parça tartışmak yerine geniş çaplı makaleler ile olası heryönlü görüşleri ve cevaplarınızıda belirterek MAKALE şeklinde yazılar yazmanız daha bilgilendirici olur.
Bir konu hakkında birşeyler söylüyorsunuz fakat söylediklerinizin bir kısmı bir konuda diğeri başka bir konuda hatta bazısının birazı bu forumda birazı başka bir forumda.Bu da olayı bütünüyle algılamamızı zorlaştırıyor. Mesela Kölelik ve Cariye konusunda geniş çaplı kendi makalenizi yazın( ya da yazmışsanız paylaşın) o makalede kanıtlarınızı ve aksi görüşlere cevaplarınızı sunun. Bir konu hakkında 400-500 mesajlı bir cevaplar yumağı içinden ne dediğinizi,neyi savunduğunuzu kavramaya çalışmak çok zor.Gereksizce zor.Basite indirgemek lazım. Konu aRaYaN tarafından (17. November 2012 Saat 04:20 PM ) değiştirilmiştir. |
Bookmarks |
Etiketler |
arıyorum, cevap, sorularıma |
|
|