29. August 2012, 01:54 AM | #31 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Sayın bartsimpson.
Yukarıda hitap ettiğiniz kişiler arasında ben yokum. Fakat evvelki sayfalarda bu konu hakkında en az üç kere tekrarladığım bazı ifadelerim var ve es geçildi nedense. Size onu anımsatmak istedim. Konu madem ki demokrasi eski bilgilerimizi anımsıyalım. Hatta iyi ve güvenilir bir ansiklopediden tazeliyelim. Şimdi ben ansiklopediye bakmadan kendimce bir tanım vereyim kısaca: Halkın halk tarafından hak için, hakkaniyetle yönetilmesi. Daha evvel ne demişim: Kur'an'da Şûra nedir? Cem-cami nedir? Cemaiyyun nedir? Bakara-104 ne ifade ediyor? ve bakara-256 ne anlatıyor? Bir de Kafurun Suresi son ayetine bakın. Burada ifade edilenler benim Kur'an'dan anladığım sosyo ekonomi politik sistemindeki demokrasinin kısa tanımıdır. Bunları işaret etmemiz yerine sayfalarla yazmamız mı gerekiyor? Lütfen biraz araştırıcı olun. Bu gün Türkiyede uygulanan sistem demokrasi değildir. Bır adam etrafına toparladığı üç-beş kişi ile kurduğu bir parti vasıtası ile düşüncelerini topluma empoze edip topladığı onbeş-yirmi milyon oy ile kendini seçtirmesi ve seksen milyonluk bir toplumu idare etme iddiasıyla, memleketin gelir kaynaklarına el koyup, kendi düşünceleri(mi acaba) yönünde çobanlık yapmasıdır. Sistemi yaşıyorsunuz, adını da siz koyun. Demokrasi asayiş değil, istikrardır. Düşünün bir; koca imparatorluk işgal altında iken Sıvas ve Erzurum Kongreleri kimlerle yapılmıştır, kararlar nasıl ve kimler tarafından alınmıştır? İlk Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu ve aldığı kararlar kimlerin katılımı iledir ve nasıl seçilmişlerdir, ve nasıl karar almışlardır? Kur'an'daki Şûra suresi ile, ister ansiklopedideki şûra tanımıyla karşılaştırın ne fark edeceksiniz? Neden ''Millet Meclisi'' denmemiştir de ''BÜYÜK Millet Meclisi'' denmiştir acaba? Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (29. August 2012 Saat 03:56 AM ) değiştirilmiştir. |
29. August 2012, 10:01 AM | #32 | |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
|
|
29. August 2012, 10:10 AM | #33 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Alıntı:
Çok değerli Galip Yetkin kardeşim. Yazınızın alıntı yaptığım kısmına katılmıyorum. Zira aorskaya kardeşimin üslubunu gayet nazik ve olumlu buluyorum. Ayrıca cehalet anlamın da herhangi bir yazısına da rastlamadım. Gayet te bilgili buluyorum. Kimseye saldırmıyor, yazan her kardeşimin görüşüne nazikçe cevaplar veriyor. Kendisini üstün görüp te kibirlenmiyor; sadece ilmini konuşturuyor. Bence çok ta güzel bilimsel cevaplar veriyor. Yazdıklarının bir kısmına katılmasam da, sizleri nasıl takdir ediyorsam, aorskaya kardeşimizi de ilminden dolayı takdir ediyorum. Katılmadığım yazılarına bile teşekkür veriyorum. Bu forumda tartışmak,fikir münakaşası ve münazarası harika birşey. Tadına doyamıyorum desem yeridir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konu Miralay tarafından (29. August 2012 Saat 10:13 AM ) değiştirilmiştir. |
|
Miralay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | aorskaya (29. August 2012) |
29. August 2012, 10:39 AM | #34 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Sayın Miralay.
Herkesin kendine has bakışı ve değerlendirmasi vardır. Bunu kırıcı olmadan aktarması saygıya değer. Bu nedenle ben de sizi saygı ile selâmlıyorum. Hürmetlerimle. Galip Yetkin. |
29. August 2012, 12:25 PM | #35 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Sayın Miralay, samimi yazınız için, çok fazla söze gerek bırakmadan, sadece samimi olarak teşekkür edebilirim... Teşekkür ederim... saygılarımla... aorskaya |
|
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (3. September 2012) |
29. August 2012, 03:36 PM | #36 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Merhaba.
Iddia: Demokrasi Allah ne emrediyorsa o degil halk neye karar verirse odur. Oysa halk Allah'in emirlerine aykiri kararlar verebilir. Örnegin bir referandumda "Zina cezayi gerektiren suc olsun mu?" diye sorulsa halk zinanin cezayi gerektiren suc sayilmasini reddeder. Bu idianin sahipleri su yanlislari yapiyor: 1.Halk zinayi suc saymayacak kadar ahlaksiz degildir; hele iddia sahiplerinden cok ama cok daha ahlaklidir. Halk, oylarini zinanin suc sayilmasi icin kullanir. Su anda ceza yasamizda zina sucu yok. Ama olmamasina halk karar vermedi. "Demokrasi treninden hedefime varinca inerim!" diyen antilaik ve antidemokrat kafa karar verdi. Bunu cok yakindan izledim; not ettim. Size de anlatirim, Allah isterse. 2.Demokrasi halk neye karar verirse odur iddiasi da fena halde bilgi eksikligi iceriyor. Halkin iradesi SINIRLI olmak zorundadir. Yoksa kaos ortaya cikar. Bir arada olmasi imkansiz iki sey varsa onlar demokrasi ve kaostur. Demokraside karar mekanizmalari nasil olusur; örnegin halkin yasama erki adaletin yargi erki ile nasil paylasilir burada anlatmayayim. Beni aşar. 3.Insan haklari ve helal-haram konulari halka sorulmaz. Zina, icki, hirsizlik... haramdir. Allah'in kararidir onlar. Laik demokrasinin haram-helal hükmü vermek gibi bir isi olamaz. Laik demokrasi Allah'in hükümlerine karismaz; baska inancta olanlarin özgürlügüne engel olmamak kosuluyla o hükümlere uyma özgürlügünü saglamayi kendisine görev bilir. Zinanin ceza yasamizdan cikarilmasi örneginde görüldügü üzere Allah'in hükümlerine razi olmayanlar antilaik ve anti demokrat kafalardir. Simdilik bu kadar. Sevgi ile, Hasan Akcay |
30. August 2012, 12:42 AM | #37 | |||||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Yazınızın sonunda kullandığınız “reddeder” kesinliğini iddia eden olabilirmi bilmiyorum, ama bu iddiada bulunan için; o an aklını kullanamayan biri olabilir diye düşünüyorum. “Reddedebilir” yani, bu ihtimal vardır demek doğru olanıdır. Sonra demokrasilerde halk sadece (referandum olmadıkça) temsilci seçer. Temsilciler ise; (ben bazen diyeyim) halkın iradesine ters kararlar alabilirler, ki; ülkemizde bunun örnekleri çoktur. Alıntı:
Ahlak, kuran ahlakı olmazsa, ahlak kişi yada toplumlara göre değişir. Örneğin, Eskimolarda; (belki bazı bölgelerde) konuklara, eşlerini sunmak ahlaklılıktır. Bu nedenle, kuran devre dışı kalırsa, halk her yönde irade beyanında bulunabilir. Alıntı:
Alıntı:
Bunların hiç birinin olmaması halinde, yani ideal demokrasi halinde dahi, yasaların insanlar tarafından (kuran dikkate alınmadan) konması söz konusu değimlidir? İşte, bakınız en ideal demokrasi dahi, islamın dışında kalmaktadır. Zaten zorla sokmaya çalışmanında anlamı yoktur. Kuran anlamında bile bir araya gelemeyen Müslümanlar oldukça, demokrasi ve laiklik en ideal sistemdir. Aksi halde, ilk önce Müslümanlar arasında kıyım başlar, Müslümanlar kendini imha ederler. Demokrasiyi, “tu, kaka” ilan etmenin anlamıda yoktur. İdeal olan ilahi sistemdir, ama o oluşturulamıyorsa, en iyisi laik demokrasidir. Bu kadar basit, daha fazla zorlamanın anlamı yoktur. Alıntı:
En demokratik ülkelerde dahi, erkek taciz ve tecavüzlerinden toplumu korumak adına, erkekleri engelleyici tedbirler almak yerine, adeta ödüllendirecek şekilde kadın genelevleri açılmasını nasıl açıklayabilirsiniz? Yani, bunun içinde oraları antidemokratik ve antilaik ilan etseniz bile, sizin ideal demokrasinin sadece teoride kaldığını görebilirmiyiz! Saygılarımla… aorskaya |
|||||
30. August 2012, 09:09 AM | #38 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Kuran anlamında bile bir araya gelemeyen Müslümanlar oldukça, demokrasi ve laiklik en ideal sistemdir. Aksi halde, ilk önce Müslümanlar arasında kıyım başlar, Müslümanlar kendini imha ederler.
Anlastik efendim. Benim söylemeye calistigim da aynen budur. Sizin ideal yönetim dediginiz seye gelince, ütopyadir o efendim. Yok öyle bir sey. Hele Islamî yönetim... Yok öyle bir sey. Örnek: zina sucu. Ceza yasamizdan zinayi kendi "heva"sini ideal yönetim sanan kafa cikarip atti. O sirada Kur'ân acisindan cok esli zulmü arastiriyordum; zina onunla da ilgili oldugu icin olayin kotarilisini dikkatle izledim. Önce "Zina, cezayi gerektiren suctur ve ceza yasamizda o sekliyle yer alacak! Bize ne AB ne baskasi karisamaz!" diye esti savurdu. AB yetkilileri dogruladilar. "Zinanin TCY'sinda yer almasi Türkiye'nin ic isidir, dediler. Sonra Avrupa'da yapilan bir basin toplantisinda o kafaya soruldu: "Türkiye'de cok eslilik yasal olacak mi?" Cevap: "Bir kadin hastalanir da karilik görevini yapamazsa ikinci es caiz olur." Bazi muhabirler kikir kikir güldüler. O gülüsler hâlâ kulaklarimda. Cünkü bir cevapta iki pot kirmisti o kafa: 1.Adam laik bir devletin yöneticisiydi; laik devlet, caiz oldugu öne sürülen kurallara yani sözüm ona dine göre yönetilmez. O kafa bunu unutmus, tipik bir Suudi yönetici gibi konusuyordu. 2.Acikladigi icazet gerekcesinden su sonuc ta cikiyordu: "Bir adam hastalanir da kocalik görevini yapamazsa ikinci koca caiz olur." Hanim muhabirler "Yasasin! Türkiye' AB'ye girince oraya gidip ikinci bir koca alabilecegim!" diye sevinmistir her halde. Kikir kikir gülmesin de ne yapsinlar. Ama o basin toplantisi AB'nin gözünü aciverdi. Meger, dediler, AB'nin bu müstakbel üyesi zinayi suc saymanin ötesinde cok eslilik zulmünü caiz kilmaya calisiyormus. Kendi "heva"sini ideal Islamî yönetim sayan o kafayi birligin baskentine cagirdilar. Karsilarina alip bir güzel paylamis olmalilar ki bizimki odadan cikar cikmaz ilan etti: Zina ceza yasamizda yer almayacak. Yer almadi efendim. Oysa Türkiye'nin laik muhalefet partisi zinanin ceza yasamizda yer almasini destekliyordu. Hattâ "Zina sucu sikayete bagli olmasin, savcilar onu dogrudan mahkemeye sevk etsin," diyorlardi, ki Kur'ân'in geregi bu idi. O kafa redetti. "Hayir, zina sikayete bagli suc olacak!" Neden? Cünkü örnegin cok esli bir adamin eslerinden biri "Kocam benim kumam oldugu söylenen nikahsiz bir kadinla yatiyor!" diye sikayet et-mez-se cok eslilik fiilen yasal hale gelecek. Bir de süre koydular: 6 (alti) ay. Laik parti cok esli zulmü reddetti. Sevgi ile, Hasan Akcay Konu Hasan Akçay tarafından (30. August 2012 Saat 09:13 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi: |
30. August 2012, 10:32 AM | #39 | ||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Alıntı:
Alıntı:
Zaten konunun başlığınıda özetle bunu anlatacak şekilde belirlemiştim. Bizler olması gerekenleri ortaya koymakla (yanlışlamadan, çarpıtmadan) mükellefiz. Yoksa, pratikler üzerine inşa edilecek hiç bir şey, bütün insanlar bir tarafa küçük toplumlarda bile adaleti sağlayamaz. Diğer anlattığınız ibretlik olaylar ise yoruma bile yer bırakmayacak şekilde akılsızlık örneği olmuş olaylardır. Güzel anlatımınız ve gerçekleri görme kabiliyetinizin devamlı olması dileklerimle... saygılarımla... aorskaya |
||
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (3. September 2012) |
31. August 2012, 02:28 PM | #40 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Sn. Akçay yanlış biliyorsam düzeltilsin.
Medine döneminde inen ayetlerin pek çoğu biildiğim kadarı ile toplum ve insan odaklıdır. Yani Medinelinin topraklarına gelen, Hicret etmiş Mekkelilerle birbirleri arasındaki kaosu engellemeye, hukuku ve yaşayışı düzenlemeye yöneliktir. (Sanırım bundada epey başarılı olmuştur) Bir yazınızda okudum "ideal yönetim biçimi yoktur ütopyadır" diye. Acaba Kuran bu dönemdeki yaşayışı sosyal adalet sistemi ile (şimdiki karşılığı ile katıksız komünizm) düzenlemenin yollarını bize anlattı ve örnekledi de biz mi anlamadık?? |
Bookmarks |
Etiketler |
ama, bağdaşmaz, demokrasi, islam, islamla, iyi, kurandan, olmazsa, rejimdir, sadece |
|
|