![]() |
![]() |
#31 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
yanlış yazılmış iftar vakti 5-10 dak sahur 40-45 dakika.
Ne güzel değil mi Diyanet çocukları bile güldürüyormuş. Diyanet farklı yorumluyor A. Bayındır farklı yorumluyor. Diyanetin verdiği saat doğrudur. A. bayındırın verdiği saat doğrudur. Siz şimdi diyeceksiniz ki ayet ile sabit ne zaman olduğu. Ayet ile sabit olan o kadar çok şey var ki 1350 yıldır tartışılan... Örneğin Kurban Kesmek var mı yok mu.? Farz mı vacip mi yoksa Sünnet mi ? 5 vakit namaz diyorsunuz kimi 3 vakit diyor kimi 2 vakit diyor kimi 7 vakit diyormuş... Ayet ile sabit değil mi bu ya ? 3 mü? 5 mi? 2 mi? Oruç nasıl tutulur ? Ayet ile sabit mi evet neden tartışıyoruz. Yeme içme Cinsel ilişikiye girme Sorun burda Dost 1 der ki ek olarak konuşma yasağı da var der Sorun başka birine kendini tutmaktır sadece konuşmama da olur yeme içme ile de olur der Ayet ile sabit değil mi ? Sabit Ayet ile sabit olan onca tartışma varken hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan Siyer den banane.... (siyer tarihsel kaynak olarak tüm dünya tarihçileri kabul ediyor mu ? yoksa sadece Müslüman tarihçiler mi?) Bunlar en genel tartışmalar birde neredeyse her konuda tartışma var doğru mu? Ya bunlar Kur an da Ayet ile sabit değil mi? Eeee Orucun başlama saatin de tartışma oluyor ne olacak yani... Ben sizin bildiğiniz orucun varlığı ile tartışma da var derim ne olmuş yani Ayet ile sabit değil mi Doğru bir tane dir 2 tane doğru olmaz. Siz sadece takvim alın ramazan harici bir güne bakın ordan çıkarırsın zaten diyanetin sahur saatini neden o şekilde verdiğini. Çocuklar güler çünkü onlar sadece çocuk akılları ermez. Verdiğiniz kitabı okudum ayrıca mustafa öztürkü Ç.Ü fakülte dergisinde de takip ettiğim yazıları çoktur. Çok defa da you tube onun konferansını dinlemişliğim vardır. |
![]() |
![]() |
![]() |
#32 | |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Mar 2015
Mesajlar: 43
Tesekkür: 5
18 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Taman monşer! Evet, her şey tartışılır. Allahın varlığı, tevhid dini ve Kur'an ile nübüvvet hariç her şey tartışılır. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir. Nokta. Bu konu da seninle daha fazla tartışmanın luzumu yok! Her şeye var veya yok, tartışırım veya tartışmam diyorsun. Bunun dışında elle tutulur gözle gürülür ve bizi iknat etmeye ve doyurmaya yetecek gıram bilgi vermiyorsun. Senin felsefen azizim: "Adam sen de"den başka bir şey değil. Dediğim gibi bu konu daha fazla uzamasın..! Bundan ziyâde Siyer'den sananeyse, Kur'an dışı ve Hz.Peygamber hakkında öğrendiğin ne varsa çöpe at azizim. Siyer yoksa, sünnet yok. Örnek alınacak bir peygamber yok, ahlakı, dürüstlüğü, adamığı, inancı ile ilgili tek bir bilgi yok. Tek bir siyer kaynağı ismi vermeden ve okumadan, bu eserlerin kaynaklığını sorgulaman hiç etik değil. Ahlaklı davranmıyorsun. Bu eserleri batılı oryantalistlerde eserlerinde kaynak olarak kullanılırlar. Bunlar içinde metedeolojik olarak ve tarih tenkid usulu ile doğru ve gerçek kaynaklar olup olmadığını ortaya çıakrdığımız eserler çok. Doğru bir kaynak olarak kabul gören siyer, megazi, tabakat, ensab gibi eserler tarihi kaynaklardır. Biz de bugunkü bilgilerimizin çoğunu bunlara borçluyuz. Bu eserler sayesinde, Kur'an'ın nuzlu sonrası oluşan sosyal ortam, Hz. Peygamber ve hayatı, daha sonraki dönemde müslüman devlet ve toplumlar hakkında bilgi öğreniyoruz. Dediğim gibi sayın üstad! Hz.Peygamber hakkında Kur'an haricinde ne biliyorsa çöpe at. Senin peygamberinin kişiliği ve hayattı tam bir muamma! Esenlikler Saadettin Sipehsalar
__________________
"Fe-eyne teżhebûn / Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?" Tekvir/26 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#33 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Ne kadar saçma!
"Kur'an'da olup olmaması husunda beni ikna edemiyorsunuz" deyip, bizim "yok" dediğimizi ispat etmemizi istiyorsunuz. "Yok"un ispatı mı olurmuş? Bu iddiaya karşı gelen, ispat yükünü yüklenir. Hayır! var diyen, dediğini ispatlamalı ve bu ispat da "ettiydi de ..., mettiydi de..." ile olmaz. Bana Kur'an'dan bir delil. Peygamberin namaz kıldığına- kıldırdığına dair Kur'an'dan bir delil getirin. Deyin ki işte ayetler şu, şunlar da namazları anlatıyor, namazların zamanlarını ve rekatlarını vs........ Allah'ın adetinde ve sünnetinde bir değişiklik olmayacağına göre bana İcil'den, Tevrat'tan, Zebur'dan da deliller getirin. Hatta geçmişin seramiklerinden, duvar resimlerinden , çanak çömlek süslemelerinden iddianızı ispat edecek bir şeyler ortaya koyun. Bunları yapmıyorsunuz. Hatta bir yazınızda:"Namaz en kadim ibadetlerden bir tanesidir. Kur'an nuzülünden önce cahiliye diye ifade ettiğimiz Arap toplumunda müşriklerin putlarını yüceltmek için yaptıkları bilinmektedir." derken; bir sonraki yazıda:"Namaz bir müşrik ibadeti olduğuna kesinlikle inanamıyorum." diyorsunuz. Böylece de esas demagojiyi ve hakkınız olmadan yani müspet bir olguya dayanmadan sırf lafla karşınızdakini suçlamayı siz yapıyor, karşınızdakini suçlayarak etki altına almaya çalışıp böylece de konuyu bir çekişme ortamına sürüklüyorsunuz. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (20. August 2015 Saat 05:49 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | beyazasi (2. July 2015) |
![]() |
#34 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Mar 2015
Mesajlar: 43
Tesekkür: 5
18 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Ya hu üstad!
Dediğinizin Kur'an'da olmadığını ben de biliyorum, benim sizden istediğim, hani benim söylediğimin doğu olmadığını beyan ediyorsunuz ya peki, siz namaz hakkındaki bu kanaatleri nereden elde ettiniz. Kur'an dışı herhangi bir kaynak kabul etmediğimize göre, siz Kur'an'dan nasıl ve neye dayanarak namaz hakkında ki bu görüşünüzü elde ettiniz. Bana bunu ispat edin, kendi görüşünüzü bana benimsetin, ikna edin demek istiyorum. Benim yazdığım iki mesajımda çeliştiğim hususuna gelince, ben kendimle çelişmiyorum. Sadece kelime eksikliğinden kaynaklanan bir yanlışlık söz konusudur. Sizin dediğiniz manada sadece müşriklere ait bir müşrik ibadeti olduğuna inanamıyorum demek istemiştim. Yani, semavi ve tevhid kaynaklı olup müşrikler tarafından muhtevası değiştirilerek kullanıldığını çoğu kez ifade ettim. Sizin bunu anlamış olmanız gerekiyordu. Ne demek istediğimi anladığınızı da pek iyi biliyorum. Buna rağmen sırf laf kalabalığı ve demegoji olsun diye mesajınıza eklemişsiniz. Neyse amrimim, bu konu daha fazla uzamasın. Foruma bir konu ekleycektim fakat, pdf'den kopyalayıp yapıştır yaparken sorun oluyor. Bu sebeple makalenin bağlantısını buraya ekliyorum, inşallah okursunuz. Umarım azıcıkta olsa bir bilgi verecektir sizlere. MAKALE İÇİN TIKLAYIN Esenlikler Saadettin Sipehsalar
__________________
"Fe-eyne teżhebûn / Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?" Tekvir/26 |
![]() |
![]() |
![]() |
#35 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Bakın sayın demagog.
Bir hususu kendi yönünüzden karşınızdakine kabul ettirebilmek için iki kere cevap vermek mecburiyetinde bırakıp, gına ve insanın burnundan getirmeye kalkıyor, mesleki kariyeriniz için bu tür hareketleri normal karşılıyorsunuz her halde; çünkü siyasi iradenin otoritesi ve politikası dışında bir söylev sizi mesleğinizden eder. Cevaplanmış veya bilinen bir konuyu tekrar tekrar insanın 'burnuna burnuna' sokuyorsunuz. "Makale" adı altında, Arab'ın İslâm öncesi dinini, törelerini,yaşam şekillerini İslâm diye, bu gün 10 yaşındaki çocukların bile bildiği şeyleri bize koca koca prof.'lardan önümüze getiriyor; daha önce, bir sayfa önce anlattığımız "salât" kelimesinin mânası yönünden bizi sorguluyorsunuz. Ve soruyorsunuz "Dediğinizin (namazın) Kur'an'da olmadığını ben de biliyorum, benim sizden istediğim, hani benim söylediğimin doğru olmadığını beyan ediyorsunuz ya peki, siz namaz hakkındaki bu kanaatleri nereden elde ettiniz. Kur'an dışı herhangi bir kaynak kabul etmediğimize göre, siz Kur'an'dan nasıl ve neye dayanarak namaz hakkında ki bu görüşünüzü elde ettiniz?" Bak delikanlı. "Mushaf" haline getirilmiş dolayısı ile yazılı "Kitab"ı oluşturmuş "vahiler", insanlarla kelimeler vasıtası ile temas kurar/konuşur. Bu kelimelerden bir tanesi de "salât"tır. Şurayı okursanız, http://istekuran.net/2013/06/salat-anlami/ Sayın Hakkı Yımaz ile tam örtüşen bir fikirde olmamamıza rağmen okuduklarınız sizi eğitir, Kitap'tan okuduklarınız yeni bir mânâ kazanır, "Kur'an"laşır. Kitap Arapça indirilmiştir ama, kitabın KURANCA'sını bilmek gerekir. "Kitap"ın yazılımı bitmiştir; bir şeyler söyler. Ama bir de söylemek istedikleri, "arka planı" vardır, buna da "Kur'an" denir ki "Zikr"e kadar bir mânalar zinciridir. Kur'an her ramazanında her sabreden/her savmeden/her savaşan müslümana iner ve gelecek ramazanlarda da inecek de...... Çünkü Bakara l85. ayet öyle söylüyor. Ahzab-43. ayeti de iyi okuyun ve değerlendirin. Yoksa Allah ve meleklerine Peygamber için namaz kıldırırsınız!! Bundan sonra sizin yazılarınıza, meze olmamak için, toptan cevap vereceğim. Hatta cevap bile değil sitedeki bir konunun bir sahifesini işaret edeceğim. Çok faydalanacaksınız ve ufkunuz açılacak. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (24. July 2015 Saat 06:04 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | beyazasi (3. July 2015) |
![]() |
#36 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Sadettin bey,
Sizin yazdiklariniza simdi cevap vermiyecegim su asamada gerek yok. Sizden ricam, Akademik calismalariniz varmis bu calusmalarin hangi bilimsel dergilerde hangi yil ve sayida yayinladigini ogrenmek isterim. Bu sekilde Okuyup ogrenirim Ve yararlanmis olurum. Sabirsizlikla bekliyorum. Konu kuman tarafından (4. July 2015 Saat 05:29 AM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
#37 | |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Hz. İsa'ya ilahi bir mucize olarak gökten sofra indirilmesi Hz. İsa’ya (a.s.) inanan havariler, imanlarını ayne’l- yakîn mertebesine yükseltmek amacıyla o’nun huzuruna gelerek “ Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilirler mi? ” ( Mâide sûresi, 112. ayet ) dediler. Hz. İsa ( a.s.) , bu isteklerinin ardında imana zarar verecek bir şüphe belirtisinin olmaması amacıyla onlara nasihat etti. Onlara dedi ki; “ Eğer siz hakiki mü’minseniz, Allah’tan korkun. Böyle bir talepte bulunmayın. Sizin böyle bir talebiniz, Allah’ın kudretinde ve benim nübüvvetimin sıhhatinde şüphe de olduğunuzu ima eder ve sizi iman ve ihlâs iddianızda şüpheli gösterir. ” ( Mâide Sûresi, 45. ayet ) Havariler, Allah’a olan imanlarında herhangi bir şüphenin bulunmadığını gönüllerinin mutmain olmasını istediklerini belirttiler. “ Havariler şöyle dediler: İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın ve senin bize doğru söylediğini bilelim. Böylece mucizelere şahitlik edenlerden olalım.” ( Mâide Sûresi, 113. ayet ) Hz. İsa (a.s.) onların masum bir talepte bulunduklarını görerek sevindi ancak Allah katından indirilecek bir sofranın açıkça görülmesinin bazı sakıncaları bulunabilir diye endişeleniyordu. Buna rağmen ellerini kaldırarak şöyle dua etti ; “ Ey Allah’ım! Rabbimiz! Bize semadan bir sofra indir. Öyle bir sofra ki, onu indirdiğin gün, bize, bizim evvel ve âhirimize bayram olsun ve senden, senin kemâl-i kudretine ve benim nübüvvetimin sıhhatine delâlet eden bir alâmet olsun. Bizleri rızıklandır. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” (Mâide Sûresi, 114. ayet ) İsa aleyhisselam duasını bitirir bitirmez göklerden kırmızı renkte bir sofra iniverdi. Çevresine öylesine güzel bir koku yaydı ki, yeryüzünde böyle bir koku duyulmamıştı. Sofranın önlerine konduğunu görünce Hz. İsa ve havariler secdeye kapandılar, Allah’a ( c.c.) hamd ettiler. Tefsirlerdeki açıklamalara göre sofrada; kılçıksız ve pulsuz, kendi yağında kızartılmış balık vardı. Bu balığın baş tarafında tuz, kuyruk tarafında bir kâse içinde sirke, çevresinde de çeşitli sebzeler bulunuyordu. Sofrada beş tane de çörek vardı ki, birincisinin üzerinde zeytin, ikincisinin üzerinde bal, üçüncüsünün üzerinde yağ, dördüncüsünün üzerinde peynir, beşincisinin üzerinde de kurumuş et bulunuyordu. Hz. İsa (a.s.), “ Allah buyurdu ki, ben o sofrayı size elbette indiririm. Fakat ondan sonra içinizden kim nankörlük ederse, artık onu, âlemlerden hiçbir kimseye yapmayacağım bir azap ile azaplandırırım! ” (Mâide Sûresi, 115. ayet ) ayetteki ifadede buyrulduğu üzere endişelenmiş ve “ Yarabbi, bunu bize rahmet vesilesi kıl!..” şeklinde dua etmişti. Havariler bu kez; - Ey Allah’ın peygamberi, rûhu ve kelimesi, bu dünya yemeği mi, yoksa cennet yemeği mi? Diye sordular. Hz. İsa’da bunun cennet ve dünya yemeği olmadığını Allah’ın “ol” demesi üzerine yarattığı bir mucize olduğunu söyledi. Havariler tekrar sofra üzerinde başka bir mucize görmek istediklerini belirttiler. Hz. İsa (a.s.) o an sofra üzerine baktı. Oradaki balığa seslenerek; “ Ey balık! Aziz ve celil olan Allah’ın izniyle diril!..” dedi. Balık hemen dirildi. Dilini çıkararak sofranın üstündeki yiyecekleri yemeğe başladı. İri, iri gözlerini insanların üzerine dikmişti. İnsanlar bu bakışlardan korktular. Bunun üzerine Hz. İsa balığa tekrar dönerek; “ Ey balık! Allah’ın izniyle tekrar eski haline dön !..” dedi. Balık ta eski haline döndü. Ömer Nasuhi Bilmen tefsirinde açıklandığına göre havariler şu isimlerden oluşmaktadır; Petrus, Anderyas, Yuhanna, Filib, Büyük Yakup, Partelmi, Toma, Metta, Simon, Tadyus, Küçük Yakup, Buda ( Şem’un, ) Buda daha sonra ihanet ettiği için havarilikten çıkarılmış onun yerine Matyas geçmiştir. Kaynak; “ Hazreti İsa ve Hazreti Meryem- Mustafa Necati BURSALI ” ( Saray Kitabevi)
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa." |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#38 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Meramımı tam anlatamadım sanırım tekrar yazacağım.
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa." |
![]() |
![]() |
![]() |
#39 | |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Mar 2015
Mesajlar: 43
Tesekkür: 5
18 Mesajina 19 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Beni şahsen tanımadan bu hükme nasıl verebiliyorsunuz şaşırıyorum? Şahsım hakkında herhangi bir malumatınız yoktur ve bu forumda ki yazılarımdan dolayı böyle bir çıkarım ve tevil yapmanız mümkün gözükmüyor. Mevcut siyasi otorite ile herhangi bir bağım yoktur; fakat mevcut düzene ve iktidara muhalefetim çoktur. Belki de forumda iktidar partisine ve mevcut düzene karşı en ateşli muhaliflerden biri benimdir, kim bilir..? Siz de oluşan böyle bir kanaat sizi şahsıma ifitraya kadar götüemesin? Aman ha! Anlamıyorsun ve anlamayacaksın reyiz. Makale adı altında sana Arap'ın Kur'an'ın nuzulu öncesi örfünü ve yaşatısını anlatmyorum. O makaleyi okumanız için burada paylaşırken anlatmak istediğim, dediğiniz aksin köklü bir inancın devamı olduğudur. Bu konu altında yazdığım msajların iyi okumuş ve anlamış olsaydınız halen daha bu şekilde diretmezdiniz. Ben neyi anlatıyorum size? Hakkı Yılmaz beyin o yazısını çoğu kez okudum. Bahsettiğiniz Azhab 43. ayat ile ilgili "salat" sözcüğünün aldığı mana doğrudur. Fakat! Salat'ın başka bir manası yok mudur? Kuran'da aynı kelimenin bir çok yerde farklı manalar ihtiva ettiğinizi hepimiz biliyoruz. Öylese her ayette salatı, Azhab 43'de ki kullanımı ile mi kullanacağız? Öyle ise, Nisa 34. ayette ki darabe fiilini de hiç tevile girmeden dövmek manasını verip işin içinden çıkalım. Böylece kıllı yobazların yaptığı gibi, millet Allah adına kadınlarını dövsün, öyle mi? Darabbe fiili, çoğu yerde "darb etti/etmek" manasına gelirken. Nisa 34'de bir diğer üçüncü anlamı olan, "evden uzaklaştırınız/çıkarınız/gönderiniz" manasında kullandığımızda sizce kelimeye asıl manasını vermiş olmuyor muyuz? Siz nasıl "salata" İbn Manzur'un Lisan'ül Arabi'sinde ki ilk anlamını veriyor ve Kuran'da nerede "salat" geçiyor ise aynı anlamı yapıştırıyorsanız. Yukarıda verdiğimiz örnekte, "darabbe" fiilini de hangi aytte geçiyorsa malum "dar etmek" anlamı ile kullanalım. Azizim bak! Sen sözlük müslümanlığı üzerindne yürüyorsun, Hakkı Yılmaz beğ'de aynı şekilde. Bilimsel olmuyorsunuz! Kelimelerin bir semantiği vardır. Her kelime malum sözlük anlamı ile kullanılmaz. Kelimeleri ikinci, üçüncü hatta bir dördüncü anlamları daha mevcuttur. Hatta kimi zaman sözlükte ki anlamı ile kelimenin halkın, yaşayan toplumun zihninde aldığı mana farklıdır. İşte esas nokta burası, anlatamıyorum ki! Yani üstad, tarih boyunca o kelime nasıl halk tarafından anlaşılıyor ve kullanılıyor ise, halk o kelimeye hangi ruhu eklemiş ise, o kelime o anlamda kullanılabilir. Kur'an'ın indiği dönemde "salat" kelimesi yoktu diye bir şey yok ki. Sanki insanlar bu kelimeyi daha önce bilimyorlardı, Kur'an ile birlikte öğrendiler gibi bir şey anlaşılıyor sizin dediklerinizden. Hülasası, o, bu, şu... Neyse üstad bu konuyu burada bırakıyorum. Siz de cevap vermeyin, konu kapansın. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir. Bir Mütallaa: Tarih hariç, sosyal bilimler'de; edebiyat, felsefe, sosyoloj, ilahiyat vs. En büyük eksik tarih bilmemektir. Tarihte ise sosyal tarih bilmemektir en büyük problem. Tarih demek, milletin hafızası, yaşayın ruhu. Maziden kalan bakiyesi demektir. Bizim bugün uğraştığımı bir çok problemi aslında tarih çözmüştür. Bizim karşılaştığımız çoğu sorun ile, toplumlar geçmişlerinde karşılaşmışlar ve bir çözüm üretmişlerdir. Bu sebeple, bilhassa da sosyal bilimler alanında ihtisaslaşmak isteniyorsa, ilk önce tarih iyi bir şekilde bilinmek zorundadır. Bir Tavsiye: Sözlük ile bilim yapılmaz! Sadece sözlükte aldığı terim anlamı ile bir kelimenin muhtevasi, ruhu kavranamaz. Bilhassa Kur'an gibi, Allah kelamı olan bir kitabın, ayetleri üzerinde çalışılacaksa. Tarih iyi bilnmelidir. Çünkü Kur'an Kureyş toplumuna indi, bu toplum yaşayan ve geçmişi olan bir toplumda. Kurey lehçesinde indi Kur'an. Yani, o toplumun hemen hemen günlük kullandığı dil ile aktarıldı. Bu hususta o toplumun, o kelimeye verdiği mana ve o sözcüğün o toplumun ruhunda oluşturduğu akis önemlidir. Bunun dışında, önemli olan bir diğer nokta ise. Kelimenin semantik'i'dir. Semantik, "Anlam Bilimi" demektir. Semantik bimeden Kur'an ayetlerine mana verilemez! Bunun dışında, kelimenin kök kelimesi ve muadilleri de önemlidir, bunlara göz ardı edilmemeli. Galip reyiz buraya kadar olan kısım senin mesajına cevabımdır. Not: Neden bilmiyorum ama seni sevdim ağabey, inşallah sosyal hayatta tanışırız ve bir yakınlık kurarız. ********** Sayın kuman: Ben sosyal tarih çalışıyorum. Daha çok, Türk din algısı ve Türk dini düşüncesi. Şamanzim, Atalar Kültü, Alevilik-Bektaşilik, Halk İslamı vs. Bilimsel olarak daha çok heteredoks olarak nitelendirdiğimiz din algısı üzerine çaışıyorum. Yani kısacası, huarfe, bidat ve şirk üçlüsünden oluşan halk islamı üzerine. Çünkü Türk'lerin eski din anlayışının şirk, hurafe ve bidat ile çok içten bir bağlantısı var. Şamaznim öğeleri vs. Neyse bunlara görmeyeceğim..! Son çalıştığım konu: Ahilik! Ahilik hakkında bir kitap üzerinde çalışıyorum. İnşallah biterse sizlere de hediyem olur. Bunun dışında internet ortamında, makalelerimi bulamazsınız, yoktur. Esenlikler Saadettin Sipehsalar
__________________
"Fe-eyne teżhebûn / Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?" Tekvir/26 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#40 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Orta Asya Türkleri'nin dini "şamanizm değildir". Şamanizm de din değildir.
Türkler "kök-tengri/gök tanrı"ya inanırlardı sayın tarihçi. Göktürk ismini de bu nedenden almışlardır. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (24. July 2015 Saat 11:46 PM ) değiştirilmiştir. |
![]() |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
ayının, bereketi, olsun, ramazan, üzerinize |
|
|