14. March 2013, 10:52 AM | #41 | ||||
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Tebrikler Merdem kardeşim. Bu kısımda yazdığım ilk yazımda da belirttiğim gibi; rabbin ayetlerinde bize bildirdiği kadarıyla yetinmeyip, bilinmeyenlerin peşine düşerek kendimizce keşfettiğimiz sebepler yaratarak konuları açıklamaya çalışınca işte buraya kadar tanık olduğumuz yazılarda olduğu gibi saçma ve zoraki gerekçelerle ayetin asıl anlamı kaydırılarak, haram olan bir şey helale dönüştürülebildiğini aklını kullanabilen herkesin görebiliceğini sanıyorum. Şimdi de Halil Sergin kardeşimizin, ayette belirtilen kadarıyla yetinmeyerek, indirilen kur'anda açıklamaları yeterli görmeyerek (rabbin bu konudaki ikazıda gözardı edilme pahasına) "domuz eti" ni (domuz değil, domuz eti) ayetin tüm kolaylıkla haram anlatımına karşılık nasıl helale dönüştürmeye çalıştığını yazılarından alıntılarla göstermeye ve bu büyük tehlikeye düşmemeye dikkat çekmeye çalışayım. Kur'anda "domuz eti"nin harak kılındığına ilişkin ayetleri aşağıya alıntılayarak, bu delillerle yazıyı ele alıyorum. Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir. Diyanet Meali - el-MÂİDE : 3. Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Diyanet Meali - el-EN'ÂM : 145. De ki: “Bana vahyolunan şeylerde bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir. Diyanet Meali - en-NAHL : 115. (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir. BU AYETLERDE KIRMIZI İLE BOYADIĞIM YERLERİ OKUMALARINA RAĞMEN HALA AYETTE BAHSEDİLEN HAYVAN OLAN DOMUZUN ETİ NİN RABBİMİZ TARAFINDAN HARAM KILINDIĞINI ANLAYAMAYANLARA YADA ANLAMAK İSTEMEYENLERE BAŞKA SÖZE GEREK YOKTUR. Alıntı:
Bu kadar açıklama yapan birinin zeka geriliğine sahip olmadığı yazıdan anlaşılabiliyor olduğundan, bu yazıların sahibinin, kendini herkesten üstün görme çabası sonucu zorlama ile aklını hayvan domuz etini haram olmaktan çıkarıp başka neler şeklinde açıklayabilirim diye çabalayan bir kişiliğin hezeyanıdır. Lafa bakarmısınız! Bok (okuyucuların tamamından özür diliyorum, ama bunu kullanmak zorundayım) yani insan dışkısının bakara 173 de geçmemesi nedeniyle onun temiz olduğunu iddia ederek, temiz olmasına rağmen bizlerin yemeyerek haram kılabileceğini kabul etmektedir. Ayrıca ayette haram kılanın Allah olduğunun bildirilmediğini de iddia edebilmiş! Bu nasıl ayet okumaktır, nasıl anlamaktır, bunu aklım almıyor. Aşağıda bakara 172 ve 173 ü alıntılıyorum. Diyanet Meali - el-BAKARA : 172.Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin. Diyanet Meali - el-BAKARA : 173. Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir. 1- Bakara 172 de "...size verdiğimiz rızıkların..." denilmesinde rızık verenin Allah olduğunu bu akıl sahibi! bilemiyormu? 2- Bakara 173 de ise "...haram kıldı" denilmesinden, insanlara hara ve helal kılmayı sadece rabbimizin yetkili olduğunu göremiyormu? 3- Ayrıca bakara 173 e dikkat edilirse "pis"liğin tanımı yapılmadığını, sadece bildiğimiz dar anlamıyla "pis" olanların haram edilmediğini, temiz olmakla birlikte Allah'tan başkası adına kesilmesi halinde de haram olacağını kavrayamıyormu? Bu nasıl ayet anlamadır, bu nasıl çarpıtma çabasıdır. Domuz eti yemek için yada yiyenleri aklamak için bu çabaya gerek yoktur. Haram olduğunu bilirsin, kabul eder yada etmezsin. "Domuz eti"ni helal kılmaya çalışmak yerine canın istiyorsa yersin, sonuçlarına da katlanırsın. Alıntı:
Sen bakara 173 de "domuz eti" deyimindeki "et" vurgusunu anlamak istemeyip, domuz karakterini anlamaya ve anlatmaya çalışırsan seni dikkate almaya gerek kalmıyor. Ayette sadece domuz denmediği, "domuz eti" dendiği halde "domuz"u hayvan yerine kavram, davranış, düşünüş olarak görmeye ve göstermeye çalışırken ve bu ayette "...haram kıldık" deyiminden Allah'ın haram kıldığını görmek istemesen bile, "domuz etinin haram kılındığını ve kılanın Allah olduğunu" başka ayetleri inceleyerek göremezmiydin? Bu konuda sadece tek ayetmi vardırda, "domuz eti"ni haram olmaktan çıkarıp ve haram kılanın Allah olmadığını söylebilmektesin. Ama tek ayet yok. Kendini çok akıllı sanan senin gibilerin de faydalanması için, rabbimiz birden fazla ayette bu konuyu açıklamıştır. Daha fazla söze gerek yoktur. Halil Sergen de, belki bundan etkilendiği için aynı gerekçeleri sunan buradaki bazı üyelerde bu ayetleri topluca dikkate alsınlar ve artık "domuz eti"nin haram olduğunu ve haram-helali de sadece rabbimizin belirleyebileceği, peygamberler dahil başka hiç bir yaratılanın bu konularda yetkili kılınmadığını görsünler. Sevgili merdem kardeşim, Sizinde kafanız karışmasın. Allah'ın bizlere indirdiği kitaptaki konular, müteşabih özellik taşıyanlardan ise, tek ayette değil, birden fazla ayette birbirini destekler şekilde açıklanmıştır. Yani, kur'anda konular kendi kendini tefsir edecek şekilde kolay anlatımla bize gönderilmiştir. Kur'an rabbimizin kelamıdır ve bu kelamların açıklanması için başka kaynağa ihtiyaç yoktur. Alıntı:
Biz değil ama sen yanlış anlıyorsun. Hatta belki yanlış bile anlamıyor ama yanlış anlatıyorsun! Haram kılınışı Allah yapıyor, kültürel bir sonuç değildir. Ayrıca, insanlar kur'anda haram kılınmamakla birlikte aileden gelen alışkanlıkları, kültürel kabulleri gereği bazı şeyleri temiz olmalarına yemeyebilirler. Ama, bizlerin onları yememesi, bizlerin serbest tercihidir. Bizler, yemiyoruz diye bunu kendimize haram kılmış olmayız. Çünkü, "yenecek" diye bir zorlama yoktur. Temiz şeylerden yemek vardır. yenecek çok şey de olduğuna göre bunlar arasında kişiler dilediklerini tüketebilirler. Örneğin, ben pırasa, kereviz yemiyorsam, bu kendime haram kıldığım için değildir. Ben, kendim yemesem de başkalarının onu zevkle tüketebileceğini bilir ve kendime haram kılamam. Ben, onun yerine severek yiyebileceğim başka çeşitler olduğu için onları yemek istemediğimi bilirim. Yeniden "bok" yeme konusuna değinerek bitirmek istiyorum. Rabbimiz ve dolayısıyla onun kelamından oluşan kur'an akıllı insanları muhatap alır, onlara açıklamada, ikaz ve öğütlerde bulunur. Bu nedenle akıllı insanlar, kuranda haramlar arasında sayılmasa dahi, bokun yenmeyecek şey olduğunu da akılları ile bulabilirler. Eee, "normalde bokunu yiyen akıllı da olmayacağına göre, akılsızlarda dinden, emirlerden muaf olduğuna göre bokunu yiyen deli olmalıdır. Maddi anlamda bok yiyen akıllı olamayacağına göre, akıllı kimseler olanlarında manevi anlamıylada "bok yemesinin lüzumu yoktur. Çünkü, haramların Allah tarafından konduğunu ve "domuz eti" denilerekte, domuz denen hayvanın etinin yasaklandığını tek ayetten değil, birbirini destekleyen çok ayetten görmek mümkündür. Diyanet Meali - el-MÂİDE : 60. De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuz lar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır. Kuranda konu bütünlüğünü sağlayan ayetlerin topluca ele alınmayıp, tek ayetle ve fakat buna rağmende ayetteki ifadeleri çarpıtarak konuları asıl bağlamından kaydırmaya çalışanların durumunu yukarıdaki ayete göre anlamalarını bekliyor, görüş ve iddialarını değiştirmelerini umut ediyorum. Saygılarımla... aorskaya Konu aorskaya tarafından (14. March 2013 Saat 02:40 PM ) değiştirilmiştir. |
||||
18. March 2013, 07:19 PM | #42 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
Bu konuda biraz akıl yürütmekte fayda var
Düşünen ve sorgulayan zihniyle Fers kardeşime teşekkür ederim. Soru şu: Allah ın adı anılarak veya anılmadan yenilen şey nedir? Yani hayvanı boğazlarken bismillah demek yetiyor mu? Zikr bu mu? O halde zikr malı kazanırken üçkağıt yapıp, işçiyi ezip, malına mal katanlarada kolaydır. Haram lokma yenmez Malı kazanırken fesat, ölçüde tartıda hile, üçkağıt ile kazanıp bir büyükbaş sığırı keserken bismillah demek kendini kandırmaktan başka nedir? Enam 119 1. ve mâ lekum : ve size ne oluyor 2. ellâ te'kulû (en lâ te'kulû) : yememeniz, yemiyorsunuz 3. mimmâ (min mâ) : o şeylerden 4. zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan 5. aleyhi : onun üzerine 6. ve kad fassale : ve ayrı ayrı açıklamıştı 7. lekum : size 8. mâ harreme : haram kıldığı şey(ler) 9. aleykum : size 10. illâ : hariç 11. madturirtum (ma idturirtum) : darda kaldığınız, mecbur kaldığınız şey(ler) 12. ileyhi : ona 13. ve inne : ve muhakkak 14. kesîren : çok 15. le yudıllûne : gerçekten dalâlette bırakıyorlar 16. bi ehvâi-him : kendi hevesleri ile 17. bi gayri ilmin : bir ilim olmaksızın 18. inne : muhakkak 19. rabbe-ke : senin Rabbin 20. huve : o 21. a'lemu : en iyi bilir 22. bi el mu'tedîne : haddi aşanları 120 1. ve zerû : ve terkedin 2. zâhire el ismi : açıkta olan günahı 3. ve bâtıne-hu : ve onun gizli olanını 4. inne ellezîne : muhakkak ki onlar 5. yeksibûne el isme : günah kazanıyorlar 6. se-yuczevne : yakında karşılık görecekler (cezalandırılacaklar) 7. bi-mâ : ...'den dolayı, sebebiyle 8. kânû yakterifûne : kazanmış oldular 121 1. ve lâ te'kulû : ve yemeyin 2. mimmâ (min mâ) : o şeylerden 3. lem yuzkeri ismu allâhi : Allah'ın İsmi anılmayan 4. aleyhi : onun üzerine 5. ve inne-hu : ve muhakkak ki o 6. le fıskun : gerçekten fısktır 7. ve inne eş şeyâtîne : ve muhakkak ki şeytanlar 8. le yûhûne : elbette vahyederler 9. ilâ evliyâi-him : kendi dostlarına 10. li yucâdilû-kum : sizinle mücâdele etmeleri için 11. ve in : ve eğer, şâyet 12. eta'tumû-hum : onlara itaat edersiniz 13. inne-kum : muhakkak siz 14. le muşrikûne : mutlaka müşrikler olursunuz Konu ates demir tarafından (18. March 2013 Saat 07:21 PM ) değiştirilmiştir. |
18. March 2013, 09:03 PM | #43 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
ateş demir kardeşim
müslüman dürüst olmalı,yalan söylememeli,iftira atmamalı,haram kazanmamalı,insanların hakkını yememeli,zulüm yapmamalı,haksız yere kimsenin hiç bir canlının hayatına kıymamalı,temiz olmalı,insanlara güven vermeli,zalimin karşısında haklının yanında olmalı,muhtaçlara yardım etmeli,ilk emre uyup hem kur anı hemde müspet ilimleri okumalı,bilime akla düşman olmamalı verdiğn örnekler doğru. böyle boğazına kadar pisliğe batıp her türlü herzeyi yiyip sonrada ben müslümanım diyerek gezen yok mu? çok...Ama bu Tanrı nın sorunu değil Tanrı kur an da bizim ne yapmamız gerektiğini emrediyor.Senin verdiğin örneklerle hareket edenlerin elbette cezasınıda yine O verecektir. Biz Kur anı bütünsel olarak düşünüp her emrine eksiksiz olarak uyarsak zaten ortada problem kalmaz.Tanrı bize buyruğunu iletmiş.Bize düşen eksiksiz yerine getirmek.Haram kıldığı her hareketten kaçınmak. Doğru yoldan kazan, eğer gücün yetiyorsa ve istiyorsan kazandığını insanlarla paylaş. Dediğim gibi kuran ı bütünsel olarak değerlendirmek lazım. Bakara 173 teki ayetler sarih.Bakın ayette ne buyuruyor.''başkasının hakkına tecavüz etmeden'' zaten sizin sorduklarınızın cevabını veriyor.Ayette sadece domuz etinden değil leşten ve kandan da bahsediyor. kandan bahsedilmesi size ilginç gelmedi mi? mesela tevratta(hezekiel 39/18-20) et yiyin ve kan için.yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeçeksiniz.sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz.emirleri var.Bu emirler doğrultusunda yahudilikte türeyen sapkın tarikatler insan boğazlayıp kanını içmişlerdir. Bir diğer konu ise leş.Biliyorsunuz bazı hayvanlar leş yer.Leş yiyen hayvanların mide asitleri okadar kuvvetlidir ki yedikleri leşlerdeki tüm toksinleri buhara çevirebilir.Ama insan midesi böyle değildir.Öleli çok olmuş bir leşi yemek insanı öldürebilir. her hayırlı işe başlarken Tanrı nın güzel adını anmak elbette ki insana motivasyon veren bir durumdur.Kaldı ki kuran ın indiği dönemde çeşitli putlar adına kurbanlar kesiliyordu.Tanrı burda kendisi adına kesilmemiş hayvan yemeyin derken aslında kendisinin tek Tanrı olduğunu ondan başka Tanrı olmadığını da bir yerde dolaylı olarak anlatıyor.
__________________
(FOR RAVEN) Konu khaos tarafından (18. March 2013 Saat 09:06 PM ) değiştirilmiştir. |
khaos Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | aorskaya (19. March 2013) |
19. March 2013, 07:48 AM | #44 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Alıntı:
Hem akıl etmek, düşünmek gerek diyeceksiniz ve hem de akletmeyi düşünmeyi, kendiniz sınırlayacak, bunu biraz yapacaksınız öylemi? İyi ama neden aklı kullanmayı, düşünmeyi "biraz" la sınırlıyorsunuz? Her konuda biraz değil olabildiğince düşünüp, akıl yürütmek gerekir. İmkanlı iken, biraz akıl yürütmeyi, biraz düşünmeyi yeterli bulmak mantıklılık değildir. Bu mantığı dahi yürütmezseniz, ayetlerle ilgili düşünmeyi de biraz yapmaya kalkarsanız, işte buradaki gibi anlaşılmaz durumlara düşersiniz. SAMİMİ OLARAK SORUYORUM; Rabbimizin kolayca anlanacak sözlerindeki açıklamaları olduğu gibi anlamaya çalışmayı neden beceremiyorsunuz? Buna engel olan nedir? Günümüz şartlarında yaşananlara göre ayetleri yorumlamaya çalışmak bir sebep olabilirmi? Sevgili kardeşim; Kazancın helal-haram olması konusunu sadece bu ayetten mi buluyoruzda, bu ayeti haram-helal kazanç ve tüketmede güdük görüyorsunuz? Kazançlarla ilgili olarak, ticaretin haram yapılması nedeniyle bir ümmetin çoğunun bile helak edildiğini kur'andan diğer ayetlerden bilmiyormuyuz! Kaldıki, bu ayette; haram olanlar zorunluluk halinde tüketilirken dahi, başkalarının hakkının da gözetilmesinin anlatılmasından bütün kazançların da helal yoldan olması gerektiğini çıkarmak mümkündü. İşte, rabbin sözleri aslında ne kadar kısa cümlelerle de olsa, çok büyük alandaki konuları da açıklaması bakımından çok önemlidir ve kolayca anlatılanı aksine inatlaşmadan anlamak gerekir. Eğer, kardeşlerimiz ayetler için illaki kafa yormak, akıllarını zorlayarak anlamlar çıkarmak istiyorlarsa; bu ayette değinilen; " mceburiyetten (haram olanı) tüketmek zorunda olanların, aynı zamanda başkalarının hakkını gözeterek tüketmeleri gerektiği" kısmı üzerinde iyice düşünerek, buradan kazançların da helal olması gerektiğinin anlatılıp anlatılmadığı görmeye çalışmaları gerekirdi. Khaos kardeşimizin, kısaca anlattığı hususları da dikkate alarak ciddi olarak anlamaya çalışalım. |
|
19. March 2013, 01:06 PM | #45 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Aorskaya kardeşim akletmek ve düşünmekten bahsetmen güzel, akletmeyi ve düşünmeyi sınırlamaya, sığlaştırmaya çalışan hangi zihniyet bir bakmak lazım?
Kan, ölü eti, domuz eti, leşi zaten yemeyen bir kavime bunların haram kılınması üzerine düşünmek gerekir. Hikmeti nedir? Senin metodunla(akletmek ve düşünme anlayışınla) olayı değerlendirirsek, anlatılanları, kelamdan indirilme kelimeleri basitçe senin deyiminle” olduğu gibi anlarsak”; mecbur kalınca somut olarak leş, kan, domuz eti ve ayette bahsedilen diğerlerini başkalarının hakkını gözeterek başkalarının payını da ayırmak suretiyle mideye indirilebilir mi? Bu tarzda bir durumun ortaya çıkması, böyle bir mecburiyet durumunun ortaya çıkması Müslümanların, karnını doyurmak, hayatta kalmak için kan, domuz eti, leş, ölü eti gibi besinlere muhtaç olması zaten islamı(barış) ortadan kaldırır. Acaba Araplar o devirde ölmüş hayvan eti, leş, kan ve arabistanda yetişmeyen domuz eti gibi maddeleri yiyerek mi besleniyorlardı? Konu çok basit gibi, ama bu bizim toplum olarak her şeyi ne kadar yüzeysel ve düz bir anlayışla, dini yaşamdan uzaklaştırarak, işimize geldiği şekliyle yorumladığımızı gösteriyor. Akletmek veya düşünmek kurandaki kelam ve kelimeleri tekrar etmek, somutlaştırmak için anlamlarını teke indirmek, anlatılanları emir ve komutlar halinde sunmak değildir. Yoksa kanda, haksız yere can almak, canlara kıymak manasına mı geliyor, ölü etide gıybet etmek mi, domuz etide yeterince yazıldı. Haksız yere can alınmasına, gıybet etmeye, fitne fesat çıkarmaya, domuzluğa kimsenin sesi çıkmıyor, ses çıkarmayarak helal görülüyor ama, zaten kimsenin mecburda kalsa yemediği yiyemeyeceği şeylere, bunlar yenmez, aman haa! Dinden Müslümanlıktan çıkarsınız, haramdır yazıları birileri yanlış anlarda sofrasında kan, leş, domuz eti koyar yer diye telaşlanıyor ve dinden çıkanlar olur diye propaganda yapılıyor. Sizce bir tezat yok mu? Asıl olan nedir? Esas olarak kan, domuz eti, leş, ölü eti yemek nedir? Bu anlatılan mevzuda düşününce ne sonuç çıkar, düşünmeyince ne sonuç çıkar? Düz mantık yürütünce ne sonuç çıkar, detaylı düşününce ne sonuca ulaşılır. Tekrar değerlendirmek lazım. Yasin 82-83 Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir. Herşeyin melekutu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne yücedir. Siz O’na döndürüleceksiniz. Allah adına indirilen kelamlar herkesin ağzına, kulağına, gözüne düşünsünler, uyarıları dikkate alsınlar, rehber edinsinler, akletsinler diye verilmiş zaten. Onun dışında Allah ol demiş, insanı dünyayı, evreni, gördüğümüz göremediğimiz herşeyi yaratmış, canlı ayetler olarak ortaya koymuştur, Allahın yaşamda koyduğu yasaların, sünnetullahın dışına kimse çıkamaz, kimsenin elinde böyle bir güç yoktur. Allahın sözü demek yaratmasıdır, Allah insanın sınırlarını çizmiştir, bu dindir. Kuranda okuduğunuz kelamları, kendi sözleriniz gibi okumayın, onlar Resulün sözleridir, Allah adına indirilen kelamlardır. Bizler o sözlerden ancak kendi bilgimiz, yaşam tecrübemiz ve aklımız ölçüsünde anlayabilir, o ölçüde hisse alabiliriz. Daha fazlasını anlamak için zihnimizi yormamız, derin düşünmemiz, kelimelerin özünü kavramak ve yaşamla bağını kurmak için sabrederek bir anlayış haline getirmemiz gerekir. Hiçbirşey basit ve tekdüze değildir, görüntü insanı aldatır, kelimler yetersizdir, kelimeler beli belirsiz bir görüntü verir, kelimenin özünü kavrayacak olan yaşamla bağını kuracak olan akıldır. O akılda bizde yoksa, aklımızı yeterince olgunlaştıramamışsak, kelimeleri akıl zannederiz, doğru kesin şudur, bunun dışında doğru yoktur deriz, yanılırız. Herşeyin aslı yaşamdadır. Okunacak olan esas yaşamın kendisidir, kuran rehberdir, yaşama giden yol, kelimeler yardımcıdır. Konu başlığına yönelik olarak Anadolu ağzı ile domuz konusu iyi işlenmiş aslında; burada bahsedilen domuz bildiğimiz doğadaki domuz havvanına benzemiyor, ilginç değil mi! Atasözlerine, deyimlere bile girmiş, anlayana. http://blog.milliyet.com.tr/-domuz--...?BlogNo=209395 Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz. Devletin malı deniz yemeyen domuz. Aç aslandan tok domuz yeğdir. Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz. Domuzdan toklu doğmaz. Domuzun kuyruğunu kes, yine domuz. (somut düşünenler burada domuzun kuyruğu denince domuz hayvanının kuyruğu mu anlaşılıyor? ) Güttüğüm domuzu bana öğretme. Domuz gibi tıkınmak. Domuzdan kıl çekmek. Bu atasözleri ve deyimlerde bir domuz hadissesi var ama hiç domuz hayvanından bahsetmiyor! İlginç değilmi? Kimsenin sofrasına koymadığı şeyleri bunlar yenmez, haramdır konu anlaşılamamış yeterince deyip konuyu yiyecek içecek mevzusuna getirip tekrarlamayalım. Müslüman doğanlar zaten kan, domuz eti, leş, ölü eti sofralarında yok, tüketmiyorlar, merak etmeyin! Endişelencek mevzu başka, onu görmeyi deneyin! |
19. March 2013, 06:56 PM | #46 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
SORU:Araplar o devirde ölmüş hayvan eti leş ve kan yiyormuydu? CEVAP:Kur an yani Tanrı nın buyrukları sadece araplar için mi indi.Mesela bu gün arabistan da yetişmiyor dediğiniz domuz anadolu nun dağlarında cirirt atıyor.Genellemiyorum kendini müslüman olarak tanımlayan ama domuz eti yiyen domuz salamı seven çok balkan göçmeni arkadaşım var.Yani kimse domuz eti yemiyor değil. bu konuda yanılıyorsunuz. ''Haksız yere can alınmasına, gıybet etmeye, fitne fesat çıkarmaya,domuzluğa kimsenin sesi çıkmıyor'' bu söylediklerinizi MÂİDE 60 da bulabiliriz sanırım De ki: "Allah katında ceza olarak bundan daha kötüsünü size bildireyim mi? Allah'ın lanetlediği, üzerine gazap indirdiğidir o. Allah böylelerinden maymunlar, domuzlar ve tağut uşakları yapmıştır. İşte bunlardır yer bakımından daha kötü, yolun denge noktasını kaybetme bakımından daha şaşkın olanlar." Tanrı zaten yoldan sapanlar için bu terimleri kullanmış. sizin söylediklerinize uygun ayet bu olabilir daha önceki yazılarda bakara173 ve maide 60 arasındaki farkları tartışmıştık lütfen bakınız.
__________________
(FOR RAVEN) |
|
khaos Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. March 2013) |
20. March 2013, 02:09 AM | #47 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
İslam Atom Çagını yaşıyor
Sonu hayrola, ne iştir anlamadım.
Asırlardır ne abdest, ne namaz, ne hacc, en önemlisi ne de başörtüsü 100% bir açıklığa kavuşmadan domuz eti problem oldu çıktı. Kur'an dan mı çıkarıyoruz acaba tüm sonuçları, yoksa Kur'an'ı felsefi yollardan edebiyat usülü siyasetin ve ticaretin yönünden mi ele alıyoruz? Bizler mi Kur'an'a uyuyoruz yoksa Kur'an'ı mı kendimize uyduruyoruz? Kur'an mı bize ayak uyduramaz oldu? Ben bir takım çelimsizlikler görüyorum, ama ayetler arasında değil, beşer arasında bu çelimsizlikler. Ademoğlu birdenbire pek modernleşti (!) yok Allah onu demek istiyor yok bunu demek istiyor. Canım Kur'an'a bir de Ademoğlu ortak çıktı ve böylece çıkmaza takıldık kaldık. Meallerin sayısı arttıkça şahsi görüşler de arttı. Kimi matematik yoluyla kimi felsefe yoluyla kimi en güzel edebi yollarla başladı kendi kendini açıklayan Kur'an'ı açıklamaya. Tarikat, cüppeli, takkeli, çarşaflı, mezhepli derken birdenbire moda değişti, din demek o değil bu demektir, iman öyle olmaz böyle olur, Allah bir dedinmi akan sular durur gerisini boşver, yanınana zekatı sadakayı tuzluca koy cenneti navi olmadan bulursun denir anlamına kadar getirdik. Acaba hepimiz erenlerden mi olduk? Bu mudur Rabbimizin bizlere buyurduğu? Fazla ve fuzuli sorulmasının hoş karşılanmadığını unuttuk, başladık yeni baştan sorulara. Nasıl desem ki, beynimizdeki hücreler başka bir şekilde mi çalışmaya başladı acaba, yoksa anlamak istemediğimiz ve zamanında değiştirilmesi istenen Kur'an açıkca bizden yüz çevirmeğe mi başladı. Bir anormallik var ortalıkta. Hepimiz bir şeyler anlatıyoruz, çok güzel bir şekilde uyumlu olarak ayetleri yapıştırıyoruz, nafile, soruların ardı arkası kesilmiyor, yenilerine yeniler ekleniyor, kafalar çalıştırılıyor, nafile. Kolaylaştıracağımız yerde zorlaştırıyoruz. Ben çıkamadım altından bir türlü. OKU diye başlanan Kitabımızı anlamazsınız diye okutmayanlar oldu, okumaya başladığımızda anlamadığımız ortaya çıktı. Anlamış olsaydık hepimizin bir noktada birleşmesi gerekmezmiydi? Her kafadan ayrı bir düşünce ortaya atıldığına göre ne yazık ki biz bu Kitabı anlamıyoruz. Kimi kelimelere uyar, kimi tabiata uyar, kimi mecazına kaçar, kimi onun bunun lafına bakar. Allah' ın İslam dediği dini ben anlamaz oldum. Nasıl anlıyayım ki, her gün yeni yeni bir şeyler duyuyorum. Elimdekini tam anlıyamadım, ayetler devamlı iniyormuş gerisini nasıl tamamlayacağım ki harmoni sağlansın. Allah biliyor içimden geçenleri, kelimelere dökemiyorum hepsini, ama niyetim bozuk değil diyorum, kim demiyor ki. Gecenin bu vakti Cornwall' de odamda bu karmakarışık düşünceler içindeyim. Acaba neyi nasıl yapsam doğru olur derken ecele yaklaşıyor belki de amaçtan uzaklaşıyorum. Allah yardımcımız olsun cihadımızda. |
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. March 2013) |
20. March 2013, 10:41 AM | #48 |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Ülkenin içinde bulunduğu duruma bakarak diyebiliriz ki... Eğitim şart!!!
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa." |
20. March 2013, 06:12 PM | #49 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
iyi hiç bir şey tartışmayalım öyle mal gibi oturalım.
not: ne domuz etiymiş arkadaş.meraklısı varsa buyursun yesin elini kolunu bağlayan yok.
__________________
(FOR RAVEN) Konu khaos tarafından (20. March 2013 Saat 08:23 PM ) değiştirilmiştir. |
21. March 2013, 07:01 PM | #50 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Saygın Dostlar.
Şu domuz ve etini epeyi kurcaladık, üzerine çok şey söyledik, çok şey anlattık, ama hepsi eskilerdendi; yeni bir şey-düşünce ürünü bir şey yoktu. Bazan birbirimizi de kırdık. Şimdi ben bambaşka bir düşüncemi getireyim bakalım ne tepki alacağız. Ama lütfen biraz düşünelim. Sayın Dost1'e sormuştum da cevaben mevzubahs olanın ''domuz eti'' değil de ''domuzun eti'' olduğunu çünkü Arapça'sının belirli isim tamlaması olduğunu belirtmişti. Biz de bu domuzun herhangi bir domuz değil de bilinen, tanınan, belli bir domuz olduğunu ve hangi domuz bu diye sormuş idik; çünkü ''domuzUN'' denilerek domuz belirleniyordu. Bu görüşümüze kerşı gelen bir eleştiri ve eleştiriye verdiğimiz cevap dolayısı ile bu konuda yazmaya bir müddet ara verdikten sonra ''domuzUN eti'' hakkındaki düşüncelerim şöyledir: Biliyoruz ki domuz denilen hayvan her türlü pislik içinde yaşayan ve her trürlü pisliği yiyen ve durmadan semiren bir hayvandır. Bu haliyle bu hayvan bana başkalarının hakların el koyup çalan, helâl-haram, pis-temiz para demeden ''Bakara-219/2, Muminun-4-5, ve Nahl-71'' belirlemesine aykırı olarak ''cukkasına'' atıp semiren kapitalisti hatırlatıyor. İhtiyaç fazlası paranın, ki pistir, zimmette tutulması insanı kirletir. Bu ''cukkaya'' atılan, semirip kodamanlaşmayı sağlayan da domuzdaki et ne ise, ''komprador''daki para, mülk, aynı şeydir. Domuz ne ise kapitalist, ''komprador'' da aynı şeydir. İşte bana göre domuzun etini yemek, bu para babalarını, bana aş-iş veriyor deyip onu ilahlaştırmak, put yapmak, fatiha suresine aykırı gitmektir. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (23. November 2021 Saat 03:18 PM ) değiştirilmiştir. |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | mustafabey (22. March 2013) |
Bookmarks |
Etiketler |
allah, domuz, etini, haram, kılmıştır, neden |
|
|