hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > GELENEK DİNİ > Mezhepler ve Tarikatlar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 9. November 2011, 11:36 PM   #1
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Anonymous Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
FEDAKARADAM kardeşim sence ilgili ayetlere muhatap olan müşrikler her şeyi Allah'ın yarattığını bilmiyorlar mıydı? Açıklamana göre öyle bir sonuç çıkıyor. Halbuki durum tam aksi. Onlar Allahtan başka yaratıcı olmadığını biliyor ve ZATEN böyle inanıyorlardı. "Allah'a ortak koşmak" kavramını biraz araştır derim.

Seni iyi anlıyorum.Bakınız iyi niyetli olsalar bile Allah'a ortak koştuklarının yani müşrik olduklarının farkında olmadıkları apaçık meydandadır.Şirk işlemede iyi niyetli olmak bile asla caiz değildir.Mühim olan tam tevhid inancıdır.Bir ayetle bunu ispatlayalım...

ZÜMER SURESİ-3. Dikkat edin, halis din Allah'ındır; O'nu bırakıp da putlardan dostlar edinenler: "Onlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz" derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah şüphesiz yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola eriştirmez.


Bir de Sabiin denilen kimselere de dikkat edin.Onların bir çoğu Allah'tan gafildirler.Bir yaratıcı olduğunu sezmişlerdir.Ama iman konusunda tam müslüman değillerdir. İmanla küfür arasında mekik dokurlar.Bunların akibetinin ne olacağını Ancak Allah bilir.Hakkında aşağıda ki ayetlere bir göz atalım..


A'RAF SURESİ-46. İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler.
47. Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! derler.
48. (Yine) A'râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı.


İŞTE AYETLERDE Kİ SABİİNLER BUNLARDIR.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)

Konu FEDAKARADAM tarafından (9. November 2011 Saat 11:49 PM ) değiştirilmiştir.
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
FEDAKARADAM Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (10. November 2011)
Alt 10. November 2011, 01:12 AM   #2
Anonymous
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
Anonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud of
Standart

Alıntı:
FEDAKARADAM Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir de Sabiin denilen kimselere de dikkat edin.Onların bir çoğu Allah'tan gafildirler.Bir yaratıcı olduğunu sezmişlerdir.Ama iman konusunda tam müslüman değillerdir. İmanla küfür arasında mekik dokurlar.Bunların akibetinin ne olacağını Ancak Allah bilir.Hakkında aşağıda ki ayetlere bir göz atalım..
Sevgili kardeşim Kuran'da bahsi geçen Sabiiler Allahtan gafil olmadıkları gibi peygamber ve kitap sahibi olan EHLİ KİTAP sınıfındaki insanlardandırlar. Akibetlerini bilemeyeceğimiz bir gerçek ama Araf 46 ayetinin Sabiiler ile görünürde bir ilgisi yok.

Kuran'daki sabiilerden yüzyıllar sonra başka sabiiler de ortaya çıkmış. Bu yüzden günümüzde Sabiiler iki çeşit: Birisi putperest inanışlara sahip olduğu halde muhtemelen topraklarına gelmiş Müslüman askerler onları doğramasınlar diye ölümden kurtulmak için "biz SABİİYİZ" diyerek kendilerini sabii olarak tanıtmış olanlar, bir de Kuran'ın bahsettiği ehli kitap olanlar. Bunların birbirleri ile bağlantısı yoktur. Fakat ne yazık ki Sabii diye araştırmaya kalksanız ilk bahsettiğim ehli kitap olmayan sabiileri görürsünüz.

Gerçek olan Sabiiler muhtemelen Yahya peygamberin takipçileri.

Konu Anonymous tarafından (10. November 2011 Saat 12:46 PM ) değiştirilmiştir.
Anonymous isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Anonymous Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Miralay (10. November 2011), yeşil (10. November 2011)
Alt 9. November 2012, 06:43 PM   #3
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Bir de Sabiin denilen kimselere de dikkat edin.Onların bir çoğu Allah'tan gafildirler.Bir yaratıcı olduğunu sezmişlerdir.Ama iman konusunda tam müslüman değillerdir. İmanla küfür arasında mekik dokurlar.Bunların akibetinin ne olacağını Ancak Allah bilir.



Selamun Aleykum Fadakaradam,

Bakara Suresi 62. Şüphe yok ki, mü'minler ile Yahudilerden ve Hıristiyanlar ile sabiîlerden her hangi kimseler Allah Teâlâ'ya, âhiret gününe İman edip salih amellerde bulunmuş olurlarsa onlar için rabları katında mükâfatlar vardır. Ve kendilerine asla korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

Bu Ayet'ten ne anlasiliyor?
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (9. November 2012), hiiic (9. November 2012)
Alt 9. November 2011, 10:43 PM   #4
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Alıntı:
FEDAKARADAM Nickli Üyeden Alıntı;

Bu mübarek ayetler, Allah'ın birliğini ve tek olduğunu tasdikten kaçınan müşriklerin ne kadar ahmaklık içinde yaşadıklarını teşhir ediyor. Resûl-i Ekrem'in kâinatın Yaratıcısı'nı anmak, birlemek ve kutsamakla mükellef bulunduğunu beyan buyuruyor. 0 Yüce Yaratıcının birliğini inkâr edenlerin de ne büyük bir azaba tutulacaklarını, kendilerini kurtarabilmeleri için bir çare bulamayacaklarını ihtar buyurmaktadır.

Şöyle ki: (Ve Allah bir olarak anıldığı vakit) Cenab-ı Hak'tan başka bir Yaratıcı, bir mâbud bulunmadığı zikredildiği zaman (ahirete imân etmeyenlerin kalpleri ürker) nefret duyar, üzüntüler içinde kalır (ve Allah'tan başkaları anıldığı zaman ise) bir takım putlar, kendi heveslerine hizmet eden şeytan tabiatlı, aldatıcı kimseler anıldıkları vakit ise o cahil, zâlim şahıslar (ferahlanırlar) yüzleri güler, içerileri bir ferahlık içinde kalır. İşte o gibi kimseler nur'dan değil karanlıktan, ilmden değil, cehaletten, güzel ahlaktan değil, çirkin ahlâktan zevk alırlar. Onların ruhi halleri böyledir. Öyle kimselere karşı hak ve hakikat söylenince, hürmete lâyık zatlar anılınca ondan üzüntü duyarlar, yüz çevirirler. Fakat bâtıl şehvani ahlâksız şeyler, aldatıcı kimseler söylenildiği zaman ise çok neşeli olurlar, yüzlerinde bir sevinç eseri parlamaya başlar. Ne zaman temiz yaratılışa aykırı bir hareketi.

Ibni Abbas Hazretleri demiştir ki: Ebu Cehl Bin Hişam, Velid Bin Utbe, Safvan ve Übey Bini Helf nâmında dört şahıs bu cümledendir.

Işmi'zaz; Böbürlenmek, kalbin gam ile, nefret ile, kin ile dolup ile sıkılmış olması demektir.

Istibşar; da kalbin sevinç ile dolması, ferahlık eserinin yüzde parlamaya başlaması demektir.Demek ki müşrikler için nazil olan bu ayet Allah'ın tek olduğu başkaca ilah olmadığını izah ediliyor.Yoksa Allah'ı sadece tek başına zikredilir anlamında değildir.O, cemaat halinde de zikredilir.Cemaatle namaz kılmak bunun en bariz delilidir.Yanlış anlaşılmalardan Allah'a sığınalım kardeşim...


http://www.tahavi.com/tefsir/039b.html

sitesinde
45. meal tefsirine bakınız...

neyse, benim haksız uslubuma karşı sürekli alttan alan fedakar arkadasımıza karsı anlaysızca ve acımasızca yorum yapmıs olmayalım.
Daha doğru yaklasım ve metodu, bu konuda daha bilgili arkadaslara bırakıyorum...

saygılar...

Konu hiiic tarafından (9. November 2011 Saat 10:46 PM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (10. November 2011), Miralay (10. November 2011), yeşil (10. November 2011)
Alt 10. November 2011, 01:01 AM   #5
Anonymous
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
Anonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud of
Standart

Sevgili FEDAKARADAM kardeşim;

Göstermek istediğim noktayı atlamışsın o yüzden konuya farklı bir açıdan tekrar dikkatini çekmek istiyorum.

Bu "Allaha ortak koşan" müşrikler HERŞEYİ Allahın yarattığını ve putlarının yaratamadığını da biliyorlardı. Şu ayetler ONLAR için indirilmedi mi?:

Alıntı:
(Müminûn: 84–89) De ki: "Eğer biliyorsanız, bu yeryüzü ve onun içindeki kimseler kime aittir?" Onlar; "Allah'a aittir" diyecekler. "Öyle ise siz düşünüp taşınmaz mısınız?" de. Peki, "Yedi göklerin Rabbi ve azametli Arş'ın Rabbi kimdir?" [Onlar] "Allah'ındır" diyecekler. "Öyleyse takvalı davranmayacak mısınız" de. "Peki, eğer biliyorsanız, her şeyin melekûtu [mülkiyeti ve yönetimi] kendisinin elinde olan ve kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan kimdir?" Onlar "Allah'ındır" diyecekler. "Öyle ise nasıl büyülenirsiniz?" de.

(Ankebût: 61) Yine andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim kontrol altına aldı?" diye sorsan kesinlikle, "Allah" derler. O halde nasıl çevriliyorlar?

(Ankebût: 63) Ve andolsun, eğer onlara sorsan: "Kim gökten suyu indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?" Mutlaka, "Allah" diyeceklerdir. De ki: "Hamd Allah'a özgüdür". Bilakis onların çoğu akıllarını kullanmazlar.

(Zuhruf: 87) Yine andolsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan, kesinlikle: "Allah" derler. O halde nasıl çevriliyorlar!

(Lokmân: 25) Yine andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, kesin "Allah" diyeceklerdir. De ki: "Allah'a hamd olsun!" Aslında onların çoğu bilmezler.
Kardeşim ayetlerden gördüğün gibi bu müşrikler oldukça Allah'çılar. Fakat yanlış bir durum var ki Allah onları sevmemiş ve peygamber göndermiş.

Ben sana Kuran'da müşriklerle ilgili gösterilenlerden gördüğüm yanlışı söyleyeyim. Sen de söylediklerimi Kuran'dan araştır. Müşriklerin hatası birilerini Allaha yakın bilmek ve o birilerinden yardım ve şefaat ummak. Böyle umdukları için onlara özel saygıda kusur göstermemek, "özel" ihtimam göstermek. İşte şirk buna deniyor. Müşriklerin hiçbirisi Allaha saygıda kusur etmezler, her şeyi onun yarattığını bilirler, diğerlerinin yaratamadıklarını bilirler ve Allahtan yüce kimseyi görmezlerdi.

Fakat Allah diyor ki yardımı yalnız benden isteyin, duayı yalnız bana edin, şefaati yalnız benden umun,isteyin. Yani bu amaçlarla yaptığınız her şeyi Allaha özgüleyin. Çünkü herşeyin sahibi (hatta medet umulanların da sahibi) o ve birinci elden istemek gibisi yoktur.

Alıntı:
(Fatiha: )Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.

(Zümer; 44) De ki: "Tüm şefaat Allah'a aittir."

(Secde; 4) Sizin için O'nun astlarından bir veli ve şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almaz mısınız?

(Sebe': 22–23) De ki: "Allah'ın astlarından yanlış inandığınız kimselere yakarın. Onlar, göklerde ve yeryüzünde zerre ağırlığına mâlik olmazlar. Onlar için bu ikisinde [gökler ve yeryüzünde] herhangi bir ortaklık yoktur. O'nun için onlardan bir yardımcı da yoktur." O'nun nezdinde şefâ'at, sadece O'nun izin verdiği kimseye fayda verir. Nihayet kalplerinden dehşet giderildiği zaman: "Rabbiniz ne dedi?" derler. Onlar: "Hakkı" derler. Ve O, çok yücedir, çok büyüktür.

(Ahkâf: 3–4) Biz gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri ancak "hakk" ile ve "adı konmuş bir süre" ile yarattık. Şu inkâr eden kimseler ise uyarıldıkları şeylerden/uyarılmaktan yüz çevirenlerdir. De ki: "Allah'ın astlarından yakardığınız şeyleri gördünüz mü? Onlar, yeryüzünde neyi yaratmışlar bana gösterin. Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer siz doğru kimseler iseniz bana bundan [Kur'an'dan] önce bir kitap veya ilimden bir eser [kalıntı] getirin."

(Hacc: 73) Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, şimdi ona iyi kulak verin: Sizin Allah'ın astlarından şu yakardıklarınız bir araya gelseler, bir sineği bile asla yaratamazlar. Ve sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen ve istenen güçsüzdür.


FEDAKARADAM kardeşim müşrikleri hem Kuran'dan hem tarihten bir araştırmanı rica ediyorum. Cahiliye devri şiirlerine ulaşmaya çalış. Müşrik ne demek onu da araştır. Sen hiç bir insanın ağaç veya taş heykel yapıp da "bu benim Tanrım" demesini aklın alıyor mu? Bu kadar salak insan olabilir mi? Kendi yaptığın bir nevi senin yarattığın bir şeye güç atfeder misin?


Zaten müşrikler de öyle yapmamışlar.


Putlar müşriklerin Allaha ortak koştukları güçleri, varlıkları temsil etmeleri için sadece birer "sembol".



Üzerinde Muhammed yazısı olan hediyelik bir porselenin "Muhammed peygamberi temsil ettiğini" düşünmek ve ona sahip olduğu düşünülen bir takım tanrısal güçlerden (dirilik, şefaat, işitme vb.) dolayı kutsallık atfetmek gibi bir davranış bu.

Örneğin peygamberimizden kalan hırkayı taksim meydanına korunmasız olarak bıraksan nasıl görüntüler oluşacağını düşün. Kısacası yeri gelir bir porselen tabak put olur, yeri gelir bir hırka, yeri gelir kara bir taş.

Eğer söylediklerime kuru kuru itiraz etmeden önce bir araştırırsan hem gerçek tevhidin ne olduğunu görür hem de Cbbeli ve onun gibilere neden müşrik dediğimizi anlarsın zira bu bizim onlara taktığımız lakaplar değil "kitab"a göre "tanım"ları.

Konu Anonymous tarafından (10. November 2011 Saat 01:04 AM ) değiştirilmiştir.
Anonymous isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Anonymous Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Miralay (10. November 2011), yeşil (10. November 2011)
Alt 10. November 2011, 03:52 PM   #6
FEDAKARADAM
Uzman Üye
 
FEDAKARADAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 418
Tesekkür: 51
95 Mesajina 146 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
FEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud ofFEDAKARADAM has much to be proud of
Standart

Allah dilediğine şefaat hakkı izni verecektir.Kuldan medet umulmaz ama Allah, sevdiği kullar hatırına diğer günahkar müslümanlara şefaat etme izni verecektir.Dikkat ediniz şefaat edilme izni sadece müslümanlaradır.

MÜDDESİR SURESİ

41. Günahkârların durumunu:
42. "Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" diye
43. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,
44. Yoksulu doyurmuyorduk,
45. (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,
46. Ceza gününü de yalan sayıyorduk,
47. Sonunda bize ölüm geldi çattı.

48. Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.
49. Böyle iken onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar?


Bu altını kırmızıyla çizdiğim ayetten anlaşılıyor ki kafirler için şefaat yoktur.


(AYET-EL KÜRSİ'NİN MEALİ) BAKARA SURESİ-255. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.

ÖMER NASUHİ BİLMEN (KUR'AN-I KERİM MEALİ VE TEFSİRİ'NDEN)
YUNUS SURESİ-18. Ve onlar. Allah Teâlâ'yı bırakıp kendilerine ne zarar ve ne de fayda veremiyecek olanlara ibâdet ederler ve derler ki: Bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatcilerimizdir. De ki: Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?. O -Yüce Yaratıcı- onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.

18. Bu âyeti kerime müşriklerin hiçbirşeye güçleri yetmeyen bir takım putlara ne kadar ahmakça bir kanaatle tapınmakta olduklarını bildiriyor. Mevcut olmadıklarından dolayı Allah'ın ilminin teallukuna mahal olmayan asılsız şeyleri var sanarak ne yanlış lâkırdılarda, ne müşrikçe hareketlere bulunduklarını teşhir ediyor. Şöyle ki: (Ve onlar) O müşrikler (Allah Teâlâ'yı bırakıp kendilerine ne) ibâdet edilmediği takdirde (zarar ve ne de) ibâdet edildiği takdirde (menfaat veremiyecek olanlara) bir takım putlara (ibâdet ederler) öyle ibâdete lâyık olmayanları mabut edinirler, (ve) O ibâdet ettikleri şeyler hakkında (derler ki, bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatcilerimizdir.) Biz bunlara tapıyoruz ki, yarın âhirette bize şefaat etsinler. Resulüm!. O cahillere (de ki: Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mî) yani: Hiç bir yerde mevcut olmayıp vehm edilmiş bulunan, asla vücudu bulunmayan bir şefaatçi mi (haber veriyorsunuz?.) o putlar öyle bir şefaate kaadir selâhiyetli değildirler ki, onların yapacakları şefaate ilâhî İlim lâyık olsun. Böyle bir şefaat asla olamaz, (o) Yüce Yaratıcı (onların) o müşriklerin Yüce Allah'a (ortak koştukları şeylerden) ve onların küfr ve şirkinden (uzaktır, yücedir.) Evet... Cenâb-ı Hak'kın o kendisine ortak kabul edilip şefaatleri beklenilen putlardan ve bütün noksanlık lekelerinden yüce olduğu apaçıktır. Onun bütün kâinattan yüce olduğu hakikatin kendisidir. Bütün insanların en önde gelen vazifesi de o Yüce Yaratıcı Hazretlerini böyle bilip böyle inanmaktadır, ondan başka hiç bir şeye ibâdet etmenin caiz olmadığını kesinlikle bilip ancak o ezelî ve kerem sahibi mabuda ibâdet ve taatte bulunmaktır.

Tefsiri Kebirde ve Essiracül Münir'de bildirildiği üzere bir takım müşrikler, şu gibi bâtıl ihtimallerden dolayı putlara, heykellere tapmakta, onları kendileri için şefaatçi kabul eylemektedirler.

(1) Bir kısım müşriklere göre bu âlemin çeşitli iklimlerinden her biri için eflâk âleminin ruhlarından belirli bir ruh vardır. Artık bu ruh için bir put tayin etmişler, bu ruha ibâdet etmek maksadıyle o puta ibâdetle meşgul olmuşlardır. Sonra da şöyle inanırlar ki, o ruh. Yüce Allah'ın kuludur, ona ibâdette bulunur.

(2) Bir kısım müşrikler, yıldızların da Cenab'ı Hak gibi ) I ah lığa lâyık olduklarına kaani bulunmuşlar, sonra yıldızların doğduğu, battığı ve dâima karşılarında bulunmadıkları için yıldızlar için muayyen putlar yapmışlar, bu putlara ibâdet ederek bununla o yıldızlara ibâdet kasdinde bulunmuşlardır.

(3) Bir kısım müşrikler de yapmış oldukları putların üzerine tılsımlar = sihir nevinden kuruntu şeyler koymuşlar, sonra onlara bu şekilde yaklaşmak isteyerek tapınmışlardır.

(4) Bir takım müşrikler de putlarını kendi Peygamberlerinin, büyüklerinin birer sureti olmak üzere tertib etmişler ve iddia eylemişler ki, bu heykellere ibâdetle meşgul olurlarsa o büyükleri kendileri için Allah katında şefaatçi olurlar.

(5) Bir takım müşrikler de Cenâb-ı Hak'kın bir en büyük nur, meleklerin de birer nur olduklarına inanmışlar, artık Allah'ın zatı için en büyük bir put, meleklerin suretleri için de birer başka suretler vücude getirmişler, bunlara tapınmakta bulunmuşlardır.

(6) Bir kısım müşrikler de ihtimâl ki, Hululiye mezhebinde bulunmuşlar, Allah Teâlâ'nın bazı yüce, şerefli cisimlere girdiğine inanmışlar, o cisimler adına putlar yaparak onlara tapınıp durmuşlardır.

Müslümanların bazı din büyüklerinden şefaat beklemeleri, onların kabirlerini ziyaret ve imar eylemeleri ise onlara bir ibâdet maksadıyle değildir. Allah'ın izni olmadıkça onların şefaatte bulunamıyacaklarını bilirler. Artık öyle din büyüklerine sadece sahip oldukları dinî faziletten dolayı hürmet etmek, Cenâb-ı Hak'kın müsaadesi ile onların şefaatde bulunabilmelerini ümit eylemek, elbette ki putperestlerin o cahilce halleriyle mukayesesi asla mümkün değildir. Her müslüman bilir ki, hiçbir mahlûka karşı ibâdet maksadiyle saygıda bulunmak asla caiz olamaz.

Müşriklerin putlara, mahlûklara karşı ibâdette bulunmalarının ne kadar bâtıl bir kanaat neticesi olduğunu bu âyeti kerime göstermiş bulunuyor. Şöyle ki:

(1) Putlar, heykeller bütün cansız varlıklar kabilinden şeylerdir. Bunlar bir kimseye ne fâide ve ne de zarar verecek bir mahiyette değildirler. Kendilerini parça parça edenlere karşı bile müdafaaya asla kaadir olamazlar. Artık bunlardan ne beklenir?.

(2) Mâbud olan, ibâdet edenden daha ziyade kudretli bulunmalıdır. Halbuki putlara tapanlar, o putlardan daha kudretlidirler. O putları kendileri yapıyorlar, kendileri yürütüyorlar, kendileri muhafaza ediyorlar. Kendileri böyle harekete, faaliyete, nefislerini muhafazaya kaadir oldukları halde taptıkları putlar bundan mahrumdurlar. Artık böyle âciz şeylerden ne beklenebilir?.

(3) İbâdet, saygı türlerinin en büyüğüdür. Böyle bir saygıya ise kendisinden en büyük nimetlerin sâdır olduğu zâttan başkası lâyık olamaz, insanlara hayatı, akıllı, kudreti, hayat ve âhirete ait faydalan ihsan eden ancak Allah Teâlâ Hazretleridir. Artık ondan başkasına öyle son derece bir saygı nasıl yapılabilir?. "Ondan başka ilâh yoktur..."

KISACASI ALLAH'IN İZNİ OLMADAN MÜSLÜMANLARA DA ŞEFAAT EDİLMEYECEKTİR.KAFİR VE MÜŞRİKLERE İSE ASLA ŞEFAAT EDİLME YOKTUR.KİMSE "BİRİLERİ BANA ŞEFAAT EDER "DİYE GÜNAHLARA DALIP GÜVENMESİN.ALLAH'IN HESAP SORMASI ÇOK ÇETİNDİR.
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)

Konu FEDAKARADAM tarafından (10. November 2011 Saat 03:55 PM ) değiştirilmiştir.
FEDAKARADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. November 2011, 05:35 PM   #7
yeşil
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Oct 2011
Mesajlar: 107
Tesekkür: 791
69 Mesajina 174 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
yeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud ofyeşil has much to be proud of
Standart

“ŞEFAAT KAVRAMI”:
شفع - şef’ı” kökünden türemiş olan “شفاعة - şefaat” sözcüğü-nün sözlük anlamı “Bir şeyi benzeri olan başka bir şeye eklemek, onu desteklemek, bir şeyi çiftlemek ve esirgemek”tir. Sözcük zaman içerisinde “Yüksek mevkide bulunan birinin düşkün birine yardım etmesi, onu koruması, onun korunmasına aracılık etmesi, onu yalnız bırakmayıp ona destek olması” anlamında kullanılır olmuştur.
Sözcüğün terim anlamı ise “Bir kimsenin bağışlanmasını istemek, bir kimseden başka biri için iyilik yapmasını, onun zararına olan davranışlardan vazgeçmesini rica etmek, başkası hesabına yalvarmak, rica etmek, birinin önüne düşüp işinin görülmesi için dua ve niyazda bulunmak” demektir.
Kısaca şefaat “aracı olmak, yardım etmek ve öncülük etmek” anlamlarına gelir.
Arapça’da başkası lehine talepte bulunana [şefaat edene] “الشّافع - eş-şafi” veya “الشّفيع - eş-şefi” denir.
“Şefaat” kavramının doğru anlaşılabilmesi için konunun aşağıdaki başlıklar altında incelenmesinde yarar görmekteyiz.
1.Allah’tan başka şefaatçi yoktur: Şefaat sadece Allah’a aittir. Bu konuda ilk öğrenilmesi gereken husus, şefaat yetkisinin sadece Allah’a ait olduğudur.
De ki: “Tüm şefaat Allah’a aittir.” Zümer; 44.
Sizin için O’nun astlarından bir veli ve şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almaz mısınız? Secde; 4.
2.Yüce Allah, kendilerinden razı olduğu kulları için, dilediğine şefaat/yardım izni verebilir: Allah’ın izni ve emri olmadan kimsenin kimseye şefaat/yardım etmesi söz konusu değildir. Allah’ın izni ile şefaat/yardım edecekler de ancak Allah’ın kendilerinden razı olduğu kulları için şefaat edebilirler.
O’nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez. Yûnus; 3.
Onlar “Rahmân çocuk edindi” dediler. Hâşâ, bundan münezzehtir O. Onlar lütuflandırılmış kullardır. Onlar O’nun sözünün önüne geçemezler; onlar yalnız O’nun emriyle iş yaparlar. O, onların önündekini de arkalarındakini de bilir. O’nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat [yardım] etmezler. Ve onlar O’nun haşyetinden titrerler. Enbiyâ; 26–28.
Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Allah’ın kendilerinden razı olduğu kimseler şefaat [yardım] edemezler, ancak şefaat [yardım] edilirler.
3.Yüce Allah, güzel bir şefaatle şefaat edene izin verdiği gibi, kötü bir şefaatle şefaat edene de izin verebilir:
Kim güzel bir şefaatle [hayır ve iyiliklere aracı, vasıta olmakla] şefaat ederse, bundan kendisine bir sevap [hisse] vardır. Kim de kötü bir şefaatle [kötülüğe delil olmak ve yardım etmekle veya kötülük çığırını açmakla] şefaatte bulunursa, ondan kendisine bir günah payı vardır. Allah her şeye kadirdir. Nisâ; 85.
İyi ve güzele aracılık ve yardım etme anlamındaki “şefaat-ı hasene”, iman edip Allah’ın ve kullarının haklarına riâyet ederek müminlerin iyiliği ve yararı için uğraşmak, onları kötülüklerden ve uğrayabilecekleri zararlardan korumaya çalışmak demektir. Kötü ve zararlıya aracılık ve öncülük etmek anlamına gelen “şefaat-ı seyyie” ise müminlerin ve insanların zarara uğramaları ve kötülüklere düşmeleri için çalışmak ve kötülük çığırları açmak demektir. Kur’ân, gerek “şeffat-ı hasane”de ve gerekse “şeffat-ı seyyie”de bulunanların dünyada ve âhirette bu davranışlarının sonuçlarından pay alacaklarını bildirmektedir.
4.O gün şefaat yoktur, kimseden şefaat kabul edilmeyecektir:
Ve hiçbir kimsenin başka bir kimseye herhangi bir şey için karşılık ödemediği, hiçbir kimseden şefaatin kabul edilmediği, kimseden fidyenin alınmadığı ve onların yardım olunmadığı günden sakının. Bakara; 48.
Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve onların yardım olunmayacağı günden sakının. Bakara; 123:
Görüldüğü gibi âhirette kimseye şefaat ettirilmeyecektir. O gün sadece Allah’ın izin verdikleri, bildikleri gerçeğe tanıklık edebilirler.
O’nun astlarından yakardıkları şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar biliyorlar da. Zühruf; 86.

Yukarıdaki Kur’ân âyetleri ışığında anlıyoruz ki, konumuz olan 26. âyette geçen “meleklerin şefaati”, bu dünyaya yönelik şefaattir ve bu şefaat, müşriklerin şans tanrısı, bereket tanrısı, yağmur ve rahmet tanrısı, onların melek şefaatçisi, insanların Allah’a yaklaştırıcısı gibi inançları ile asla bağdaşmaz. Âyette sözü edilen şefaat, Yüce Allah’ın kendilerinden razı olduğu ve haklarında yardım takdir ettiği kulları için doğadaki melekleri/güçleri harekete geçirerek bu kullara yardım ettirmesidir. Bunun örneklerini bir kısmını “Melek kavramı” başlığı altında da verdiğimiz şu âyetlerde görmek mümkündür: Âl-i Imran 123-126, Enfal 9-12, 50, Tövbe 25, 26, Ahzab 9, 26, Şûra 5, Zümer 43, 44, Müddessir 48, Bakara 255, En’âm 51, Yunus 3, 18, Secde 4, Sebe 23.
Halk arasında yaygın olarak “ümmetinden günahkâr olanların günahlarının affedilmesi için peygamberimizin Allah katında aracılık etmesi” şeklinde tanımlanan şefaat anlayışının Kur’ân’a ters olduğu özellikle belirtilmelidir. Peygamberimizin günahkârlara destek olup hatırını kullanarak günahkârların kurtuluşunu sağlaması, tabir yerinde ise “Allah nezdinde torpil yapması” anlamına gelen bu anlayış, “Sen ateştekini kurtarabilir misin ?” diyen Zümer sûresinin 19. âyetine terstir. Bu anlayış sahipleri bilmelidirler ki, bu anlayışlarını değiştirmedikleri takdirde peygamberimizin şefaat değil, şikâyet ettiği ümmetine dâhil olacaklardır:
Elçi de: “Rabbim, halkım Kur’ân’ı terk etti” der. Furkân; 30.

(Tebyinu'l Kur'an- Necm Suresi Tahlili)


Dikkatlice bir okuyun FEDAKARADAM kardeşim ve kaynak aldığınız yazınızla karşılaştırın.. Selametle..

Konu yeşil tarafından (10. November 2011 Saat 05:49 PM ) değiştirilmiştir.
yeşil isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
yeşil Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Anonymous (29. November 2011), dost1 (18. November 2011), hiiic (10. November 2011), merdem (9. November 2012), Miralay (12. November 2011)
Alt 10. November 2011, 05:45 PM   #8
Anonymous
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
Anonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud of
Standart

FEDAKARADAM Ağzını kitapla eğip bükenleri hiç duydun mu sen?

O tefsir de güya Kuran'ı açıkladığını iddia ediyor fakat tam aksine Kuran'a aykırı açıklamalar içeriyor. KAynağını tekrar gözden geçir derim tefsir diye saptırılmış cümleler okuyorsun.

Şu an vaktim yok ama gece açıklama cümlelerini yalanlayan ayetleri yazacağım. Anafikir olarak arkadaş diyor ki güya müşrikler "var olmayan şeylerden şefaat bekledikleri için" yanılıyorlarmış. Varolan şeylerden şefaat bekleselermiş sorun olmayacakmış )) Ben çok güldüm ama içim acıyarak. Eminim okuyanlar da acı acı gülmüşlerdir. Gece yazarım.
Anonymous isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Anonymous Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
hiiic (10. November 2011), Miralay (12. November 2011), yeşil (10. November 2011)
Alt 10. November 2011, 05:54 PM   #9
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Şefaat haktır, gerçektir...
Şefaati inkar Allahı inkardır, hayatı inkardır, gerçekleri inkardır. Körlük ve kafirlik etmektir.
Dünyada şefaat olduğu gibi ahirette de şefaat olacaktır.

Örn; Güneş tüm insanlara şefaat eder, ısıtır, D vitaminini aktive eder v.s.
Bitkiler canlılara şefaat eder, hava ve su yine canlıların en temel besini ve şefaatcisidir.
Doktorlar hastalarına, öğretmenler öğrencilerine şefaat eder.
Askerler sivillere, polis mazlumlara şefaat eder.

Bu gerçekleri inkar etmek DİNDEN çıkmak, küfre düşmek, kafirliğe düşmektir. Şefaati kimse red edemez.
Şüphesiz ahirette de şefaatler vardır. Nice melakut orada insanlara özellikle çaresiz kaldıklarında şefaat edecektir ama bu şefaatten mahrum kalacaklar vardır. Şefaat kaynağını ve şefaat olayını yaratıp kime isabet edeceğini belirleyen Allahtır. Örneğin Somaliye yeteri kadar şefaatçi olmadı.

Bu ilahi gerçekleri rededebilecek bir kafir aranızda var mı? yoktur zannediyorum..





***

Necm 26
Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz.

Konu hiiic tarafından (10. November 2011 Saat 05:57 PM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (12. November 2011)
Alt 10. November 2011, 05:57 PM   #10
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Sayın FEDAKAR adam arkadaşım.

yazınızı huşu içerisinde okurken, baz (temel) aldığnız MANTIĞI derince sorguladım. Sonra defalarca düşündüm ve en uygun cevabın şu olacağı kanasında karar kıldım.


Aşağıda ki ayet sizce ne manaya gelmektedir?

Yâsîn 23
"O'ndan başka tanrılar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların (putların) şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar."


Bu ayete göre, yazınızda belittiğiniz temel mantığa göre;;; Putlar şefaat edebilebilmektedir ama ve ancak Allah dilerse. Allah dilemezse putlar şefaat edemez.

hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Anonymous (29. November 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
beylere, gündelik, hanım, hayat, mezhepçi, tavsiyeleri


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:54 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam