16. August 2012, 02:49 PM | #1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
Islam yönetimemi, yönetim islamamı itaat etmelidir.
Selamun aleyküm,
Sevgili kardeşlerim, Özellikle ülkemizde, bugüne kadar uygulanan devlet politikasının ulus devlet anlayışına sahip olması yüzünden, insanlar arasında farklı sınıflar yaratılmaya ve bazılarının diğerleri üstünde baskın olmasına neden olunmuştur. Buda doğal olarak, huzur ve barış ortamı yerine toplumsal huzursuzluk ve karmaşayı doğurmuştur. İnsanlar adeta, asıl ve öteki yurttaşlar olarak ayrışmalara zorlanmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi nu ayrışmalara neden olunan sebep nedir, ulusçuluk, yani milletçilik yani kabaca ırkçılıktır. Halbuki, bir devletin bireylere önce insan olarak yaklaşması, sonra onlardan inanç birliğine göre topluluk olarak yaşayabilmelerini sağlaması gerekirdi. Bu durumda da, insanlar başta inançları olmak üzere, ayrımcılığa tabi tutulmadıkları için yönetim erkine itaat edeceklerdi. Ama, bundan önce, bu ayrışmayı ortadan kaldırmak, bütün insanları kucaklayacak adil ve sosyal bir düzeni oluşturmak gerekirdiki, bu da ancak yönetim erkinin, yani otoritenin Rabbimize ve onun kanunlarına itaat etmesi ile mümkün olabilirdi. BURADAN ÇIKAN SONUCA GÖRE; OTORİTE KENDİNE İTAAT BEKLEMEDEN ÖNCE, KENDİSİ RABBİMİZE İTAAT ETMELİDİR. AKSİ HALDE, BÜTÜN İNSANLARI KUCAKLAMASI İSTESE DE BECEREBİLECEĞİ DURUM DEĞİLDİR. BU NEDENLE İTAATSİZLİKLER, AYRIŞMALAR KAÇINILMAZ OLARAK DEVAM EDECEKTİR. Halbuki, siyasi otorite bu gerçeği görmek yerine, hala polisiye tedbirlere büyük yatırımlar yaparak, gönüllü katılımlar yerine, baskılama ve şiddet yöntemiyle zoraki çözmeye çalışma yolları aramaktadır. [i]İşte bütün bunlara sebep, aslında; Toplumsal barış ve toplumsal bütünlük adına, İslam ile demokrasiyi, Müslümanlık İle laikliği özdeşleştirmeye çalışanlar, bu ülkede yaşayan insanları laiklik ve demokratlık dayatmasıyla karşı karşıya getirenler, aynı cahili kafaya sahip kimselerdir. ÖNCELİKLE VE ÖNEMLE ŞU GERÇEĞİ BELİRTMEK İSTERİZ Kİ, TOPLUMSAL BARIŞ, İDEOLOJİK DÜZLEMDE VE İDEOLOJİK KİMLİKLERLE GERÇEKLEŞMEZ! Henüz bu gerçeği fark edemeyen siyasilerin veya sosyologların, uzun asırlar toplumsal barışı sağlayan islam'ın, bu barışı nasıl sağladığını dikkate almaları ve hiç olmazsa islam'ın bu gerçeğinden faydalanmaları gerekir. Farklı dil, din ve ırklara sahip olan insanlara sahip olan toplumlarda Islamın hakim olduğu dönemlerde, islam; toplumsal barışı nasıl sağlamıştır? Bu insanları tek bir kimlikte toplamaya, tek bir kimlikte bütünleştirmeye çalışarak, kimlik dayatmasında mı bulunmuştur? Hayır, elbetteki hayır!.. Herkesin kimliklerine saygı göstermiş, saldırılmadıkça kimseye en ufak bir baskıya bile izin vermeden, inançlarına göre yaşam hakkı sunmuştur. Böylece herkes kimliklerini tercih hakkına sahip olmuşlardır. KİMLİK TERCİHİ, ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH'IN TÜM İNSANLARA VERDİĞİ BİR TERCİH HAKKİDİR. İslam ve İslam'a talip olan Müslümanlar da, Allah'ın insanlara verdiği bu hakkı insanlardan almamış, insanları kimlik tercihi konusunda serbest bırakmıştır. Nitekim kimlik dayatmasıyla karşı karşıya kalmayan, Allah'ın tüm insanlara verdiği temel insani haklara sahip olan bu insanlar, farklı din, dil ve ırklara sahip olsalar da, toplumsal barış içinde yaşamışlardır. Bu ülkede yaşayan insanları, belli kalıplara girmeye zorlayarak, kimlik dayatmasında bulunmayınız. TOPLUMSAL BARIŞ, İDEOLOJİK DEĞİL, İNSANİ DÜZLEMDE SAĞLANACAK, SAĞLANABİLECEK BİR BARIŞTIR. Nitekim tüm Müslümanların değişik dünya görüşlerini sahiplenen insanlarla olan diyalogları, ideolojik birlikteliği şart koşmayan insani düzlemdeki diyaloglardır. İSLAM'IN VE İSLAM'A TESLİM OLAN MÜSLÜMANLARIN İNSANA VERDİĞİ DEĞERİ, DİĞER İDEOLOJİLER DE VERDİĞİ ZAMAN, HİÇ KUŞKUNUZ OLMASIN Kİ İNSANİ DÜZLEMDE YETERLİ BARIŞ SAĞLANACAKTIR. Ayrıca şunu da belirtmek isteriz ki, Allah'tan korkmayan emperyalistlerin, çok ciddi ve vahim bir tehditle karşı karşıya oldukları aşikardır. Böyle bir tehditle karşı karşıya olduklarını onlardan çok daha iyi biliyor ve bu tehdidin vehametini onlardan çok daha iyi kavrayabiliyoruz. Kendilerine bu ciddi ve vahim tehdidi yönelten, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)'dır. Hiç dikkate almadığınız, hiç önemsemediğiniz Kur'an-ı Kerim, hem insanları uyarıp-korkutmak ve hem de küfre sapanların üzerine sözün hak olması için indirilmiştir. “O, sadece bir öğüt ve apaçık olan Kuran'dır. Diri olanları uyarıp-korkutmak ve [size=12pt]küfre sapanların Üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir)[/size].” [30] Yasin: 36/69-70. Şimdi siz; "üzerimize hak olacak bu söz nedir ki?" diye soracaksınız değilmi? Hemen cevaplayalım; Üzerinize hak olacak bu söz, şanı yüce Rabbimizin değişmeyen ve değiştirilmesi mümkün olmayan sünnetidir. Kur'an-ı Kerimin birçok yerinde defalarca zikredilen ve önemine binaen tekrar tekrar açıklanan bu İlahi Sünnet, sizler için gerçekten çok ciddi bir tehdit, sizler için gerçekten çok vahim bir uyarıdır. Şanı yüce Rabbimiz, bütün bir insanlık tarihi boyunca yürürlükte olan ve kıyamete kadar yürürlükte olacak olan bu İlahi Sünnetini şu ayet-i kerimelerle beyan etmektedir. “Biz, bir ülkeyi yıkıma uğratmak istediğimiz zaman, oranın nimet ve refahtan şımarmış elebaşlarına emirlerimizi bildiririz. Onlar ise onda (emirlerimizde) bozgunculuk yaparlar. Artık onun üzerine hüküm hak olur ve o ülkeyi kökünden helak ederiz.” [31] İsra: 17/16. Ancak, bu anlatılanlara göre, zamanımızdaki, müslümanlık anlayışı, mezhepçi anlayışlar tamamen terkedilip, sadece kuran kaynaklı olmadan önce; mevcut statükonun yıkılıp, yerine islami rejim, islami devlet, islami ülke oluşturulmasıda zamanımızdaki bilinen problemleri ortadan kaldırmadığı gibi aksine bunların azmasına ve kaos oluşmasına yol açar. O halde, otorite yada rejimi değiştirmek yerine, önce insanlar kendilerini kuran merkezli yaşamak üzere değiştirebilmeli, bu yaşamı becerebilen insanlar toplum olarak ondan sonra islami yani kuransal yönetimi isteyebilmelidir.Aksi halde, mevcut kalabalık müslümanlık anlayışına göre; ehli sünnet ve dışındakiler şeklinde başka ve daha tehlikeli ayrışmalar ortaya çıkarki, bu defa şimdiki şekle de razı olunsa, tekrar dönebilmek bile imkansız olur. Kendini değiştiremeyen müslümanların, toplumu, rejimi değiştirmeye hakları da olamaz. Herkes hak ettiği rejimle yönetilir, ilkesi gereği bunu düşünüp, akıl etmek ve değişemeyen toplum için imkansızı istemek akılsızlığında bulunmamak gerekir. saygılarımla... aorskaya Konu aorskaya tarafından (16. August 2012 Saat 03:06 PM ) değiştirilmiştir. |
1. April 2013, 09:27 AM | #2 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Sevgili kardeşlerim,
Özellikle ülkemizde, bugüne kadar uygulanan devlet politikasının ulus devlet anlayışına sahip olması yüzünden, insanlar arasında farklı sınıflar yaratılmaya ve bazılarının diğerleri üstünde baskın olmasına neden olunmuştur. Buda doğal olarak, huzur ve barış ortamı yerine toplumsal huzursuzluk ve karmaşayı doğurmuştur. İnsanlar adeta, asıl ve öteki yurttaşlar olarak ayrışmalara zorlanmıştır. Sosyalojik tespitlerde bulunurken kendi görüşlerini kesin doğru olarak sunmanın hiçbir ilmi değeri yoktur. Bunu bir örneklem haline geitrmek gözlemler yapmak vesaire vesaire. Yukarıda ki cümleler hanig sosyal verilere dayanıyor bilmiyorum. Bu kısır tartışma genelde birkaç gözlem sonucu ulaşılmış tekil örnekten tüme varmıştır ki gerçekliği ne kadar yansıttığı sorgulanabilir ayrıca bu tarz ifadeler bilimsel değerlerden ziyade idolojik ifadelerden kaynaklanmaktadır ki yazınıın devamı zaten bunu gösteriyor. Farklı sınıf; İlk olarak farklı sınıflar Osmanlı devletinde oluşmuştur Ahilik mesale sadece ekonomik bir topluluk değil ayrıca bir sınıfı ifade ederç. Bir diğeri Müslüman olmayan sınıftır, Başka bir tanesi Müslüman olmasına rağmen belli bazı ayrıcalıklar verilmiş gruplardır. Cumhuriyete baktığımızda sınıf olarak ayrışma yoktur. Cumhuriyet hangi sınıflara ayrılır ? (Kemalistler diye bir tabir sadece idolojik insanlar kurduğu bir sınıf ancak bu bir sınıf değildir. Dediğniz sınıfa herkes girip çıkabilir yani sosyal bir sınıf değildir. Köylüsüde vardır sanayiciside vardır, türküde vardır kürdü de çerkezi de gürcüsü de. Yani sosyal anlamda bir sınıf değildir) Bürokrasi diye bir sınıf derseniz yine sosyal bir sınıftan yukarıda belirteğim özellikler burda da geçerlidir. Şimdi sınıf olmadığını belirttikten sonra sınıfsal üstünlükte kendiliğinden düşmüş oluyor. Ülkede çıkar grupların olması ve bu çıkar gruplarının kendi güçlerini kullanarak yapmaya çalıştığı baskıları devletin suçu yada baskısı olarak da görmek yanlış olduğu kanısındayım. Ülke de ortaya çıkan siyasi gruplara baktığımızda ve bu siyasi grupların önderlerine baktığımızda karşımıza hiç bir sınıf çıkmaz bu kişiler hangi düşünceden olursa olsun Halk diye tabir ettiğimiz kişiler arasından çıkmıştır Sınıf yoktur; Türkeş, Erbekan, Menderes, Özal, İnönü, Perinçek, Baykal, Erdoğan ..... Hiç bir sınıf yada Zümreyi ifade etmezler. Zümre diye ifade edebileceğimiz liderler sadece ülkenin doğu kısmında olur genelde Bir siyasetçi yada sosyal grup önderi olacaksa eğer mutlaka bir aşiret reisi yada yöneticisi yada onlar tarafından atanan kişide olur. Siyasi yada sosyal bir gruba baskı kurulduğu zamanlar vardır ancak bu zamanlar belli bir zaman dilimini kapsar ki bu sadece tek bir siyasi yada sosyal gruba hedef alır. Örneğin kominstlere- Siaysi İslamcılara - Ayrılıkçı Kürtlere-Atatürkçülere Bunlara devletin ve milletin ortak baskısı olmuştur. Ancak görüldüğü üzere her gruba zamanla olmuştur. Söyleme çalıştığım ise Ulus devlet asla milleti yada devleti sınıflara ayırmaz ve baskı kurmaz. Baskı oluyorsa bile bu Ulus devletten kaynaklanan bir baskı değil şartlar ve koşullarda kaynaklan baskı olmaktadır. Boşu boşuna Ulus devleti kötü göstermey çalışmak yanlıştır diye düşünüyorum. Asıl ve öteki yurttaş dediğiniz kişiler ( ki bu benim sözlerim değil olamazda) her zaman siyasi ve sosyal arenada kendi seslerini duyurabilme serbestisine her zaman sahip olmuştur. Örnekler ile açıklanabilir ancak çok uzun sürer. Devam edecek |
kuman Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (1. April 2013) |
1. April 2013, 01:36 PM | #3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Yukarıda da belirttiğimiz gibi nu ayrışmalara neden olunan sebep nedir, ulusçuluk, yani milletçilik yani kabaca ırkçılıktır. Halbuki, bir devletin bireylere önce insan olarak yaklaşması, sonra onlardan inanç birliğine göre topluluk olarak yaşayabilmelerini sağlaması gerekirdi. Bu durumda da, insanlar başta inançları olmak üzere, ayrımcılığa tabi tutulmadıkları için yönetim erkine itaat edeceklerdi.
Ama, bundan önce, bu ayrışmayı ortadan kaldırmak, bütün insanları kucaklayacak adil ve sosyal bir düzeni oluşturmak gerekirdiki, bu da ancak yönetim erkinin, yani otoritenin Rabbimize ve onun kanunlarına itaat etmesi ile mümkün olabilirdi. Tüm ayrışmanın kaynağı olarak ulusçuluk-milliyetçilik olarak görülmüş ve bunların aslında IRKÇI olarak betimlemişsiniz. Ben bi,r milliyetçi olarak IRKÇI değilim ve olamam. Alıntı; Avrupalılar kendileri gibi beyaz olmayan insanlarla ilk kez keşifler sırasında karşı karşıya geldiler. Beyaz ırkın üstünlüğü düşüncesi sömürge savaşları ve köle ticaretine paralel olarak gelişti ve zamanımıza kadar geldi. Irk ayrımcılığı nedeniyle, bazı ülkelerde bir arada yaşayan değişik ırktan insanlar arasındaki düşmanlıklar kıyımlara yol açtı. Kısaca ırkçılık dediğiniz tabir Avrupada ortaya çıkmış beyazların (anglo sakson) diğer renkli ve farklı kültürdeki insanları aşağı görmeleri ile gelişmiştir. HAtta ve hatta kendi üstünlüklerini dini alana bile taşımışlardır. Türklerde ise Orhun Kitabelerinde açık olarak Türk adı geçmiş ve Türkleri anlatmıştır. Orhun kitabelerinde Irkçılık olarak tanımlanabilen bana bir ifade bulursanız sevinirim. Ama bu sevincim kursağımda kalacak çünkü yoktur. Türklerin bugüne kadar kurduğu Türk devletlerine baktığımızda homejen bir Türk kimliği olanları da vardır azınlıkta kaldıkları devletlerde kurmuşlardır. Yani hiçbirinde Irkçılık yoktur. Diğer kavimlere bağlı olan insanlarda Irkçılık olabilir hatta çok ta güçlü olabilir kaldı ki bunu en büyük örnekleri Emeviler ve Roma lılardır. Ülkemizde durum nedir diye bakıldığında size bu ülkenin ilk kuruluş zamanına bakmamız gerekir. Türk olan ancak Hristiyanlığı benimsemiş pek çok Türk Mübadele zamanında Türkiye dışına çıkarılmıştır bunlardan çok azı ülkede kalabilmiştir. Ancak mübadele isteği Türklerden değil Yunanlılardan gelmiştir. Daha öncesinde Bağımsızlık savaşı sırasında veya daha öncesinde Çerkezler-Arnavutlar-Boşnaklar vb pek çok kavim ülkemize gelip CANINI kurtarmıştır. Size göre TÜRK ULUS devleti ayrımcı ve baskıcı bir devlettir ancak canını kurtarmak isteyen müslümanların sığınağıdır bunu yaparken bu devlet ayrıma gitmeden her müslümana kapılarını açmıştır. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti inanç birliğinden kurulmuş bir Ulus devlet olmuyor mu ? Bu devlete Türk denmesinin sebebi Türkler tarafından kurulmuş olmasıdır. Kürtler kursaydı emin olun Kürt devleti, Arnavutlar kursaydı da Arnavut devleti olurdu. (Osmanlının askere alış şekilleri bilineydi ne olduğu daha iyi anlaşılırdı ancak kimse bunu söylemek istemiyor) Siz İnanç birliği olmalı derken eğer sadece Müslüma kitleyi kastetmiyorsunuz diye düşünüyorum çünkü bu ülkede bir hayli gayri müslüm yaşıyordu. Katolik olan gayri müslümler Vatikana bağlı Ortadoks lar Rusyaya yada Fener Patrikanesine bağlı Protestanlar Almanya yada İngileterey bağlı. Müslümanlarda halifeye bağlı. Birde Masonlar var tabiki onlarda İSpanya yada İİtalyan büyük Localarına bağlı. Devlete kim bağlı ? kimse Eğer devletin başına Halifeyi geçirecekseniz (Osmanlı bile bunu bırakmıştır denemeyin) eğer bir kere daha düşünün derim. Şimdi tüm bu durumdan sonra yönetime kim İTAAT edecek ? Ama bundan önce Yönetim tam bir iman ile Allah bağlı olacak dediniz. Hangi sistemi kullanırsanız kullanın hangi kimliklere sahipseniz sahip olun zaten Yöneticler Allaha inanırsa dünya cennet olur. |
kuman Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (1. April 2013) |
1. April 2013, 02:12 PM | #4 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
İşte bütün bunlara sebep, aslında;
Toplumsal barış ve toplumsal bütünlük adına, İslam ile demokrasiyi, Müslümanlık İle laikliği özdeşleştirmeye çalışanlar, bu ülkede yaşayan insanları laiklik ve demokratlık dayatmasıyla karşı karşıya getirenler, aynı cahili kafaya sahip kimselerdir. ÖNCELİKLE VE ÖNEMLE ŞU GERÇEĞİ BELİRTMEK İSTERİZ Kİ, TOPLUMSAL BARIŞ, İDEOLOJİK DÜZLEMDE VE İDEOLOJİK KİMLİKLERLE GERÇEKLEŞMEZ! Henüz bu gerçeği fark edemeyen siyasilerin veya sosyologların, uzun asırlar toplumsal barışı sağlayan islam'ın, bu barışı nasıl sağladığını dikkate almaları ve hiç olmazsa islam'ın bu gerçeğinden faydalanmaları gerekir. Farklı dil, din ve ırklara sahip olan insanlara sahip olan toplumlarda Islamın hakim olduğu dönemlerde, islam; toplumsal barışı nasıl sağlamıştır? Bu insanları tek bir kimlikte toplamaya, tek bir kimlikte bütünleştirmeye çalışarak, kimlik dayatmasında mı bulunmuştur? Hayır, elbetteki hayır!.. Herkesin kimliklerine saygı göstermiş, saldırılmadıkça kimseye en ufak bir baskıya bile izin vermeden, inançlarına göre yaşam hakkı sunmuştur. Böylece herkes kimliklerini tercih hakkına sahip olmuşlardır. Ben KÖR CAHİL olduğum için kusura bakmayın siz ehil sinizdir yada ehilin kimin olduğunu kimin olmadığını daha iyi bilirsiniz ( İran ülkesi gibi) Demokrasi yönetim şeklidir hüküm belirtmez sizin dediğiniz anlamda tek hükmü halkın yönetime katılmasıdır. Kuranın buna karşı değildir. Laiklik ülkemizde Fransızları Laikliği gibi de değildir Amerikan laikliği gibide değildir. Türk laikliği insanı ve devleti dinden ayırmaz bilirki devleti insanlar oluşturur. İnsanlarda iman etmeye eğilimlidir fitrat gereği. Sadece Hoca efendiler -şehylere - pirlere- abdallara- veli lere kalmasın din diye uğraş vermiştir. Bu sebele din ile ilgili işlerde doğru nasıl ulaşabiliriz bulmaya çalışmıştır. (Unutmayın bu ülke Allahın olmayan din yüzünden neler çekmiştir.) İdeolojik Düzlemden ne kastetiniz anlamadım ama İslam da bir İdeolojidir Allahın insanlara dikte etiği bir ideolojidir ister kabul edersiniz ister etmezseniz Neden İslam ideolijidir ; İslam inanların yaşamlarına yön verir, hak hukuklarını belirler, vs Yani islam bir ideoloji diyebiliriz. Size göre ideoloji toplumsal barış sağlamıyor. Uzun üsre İslamın toplumsal barışı sağladığı İslam Ülkesi hangisidir ? (Osmanlı bizim bildiğimiz anlamda kabul ettiğmiz anlamda Kurana uygun bir yapı değildir) Türkiye cumhuriyetinde zorla kimlik baskısı yapılması belli ideolojilerin uydurmasından başka ( Yanlı bakmadan düşünürseniz kolayca bulursunuz) Dediğinize göre; İlk önce yönetici sınıfı imanlı olacak sonra halk imanlı olacak toplumsal barış sağlansın. Hadi sağlayın Türkiyede Müslüman olduğunu söyleyen bir yönetim var Halkın büyük çoğunluğu da müslüman olduğunu söylüyor. Neden hala toplumsal barış sağlanmıyor ? Sağlanmıyor çünkü imanları yetersiz diyorsanız yada yanlış şekilde inanıyor derseniz eğer bende derim ki ; İnancın doğrusunu nasıl ayır edeceğiz. Kuran ile diyorsanız o zaman şöyle bir sonuç çıkacak bana göre onlar yanlış onlara göre ben yani zor. Tüm bu zorluklarda ben Demokrasiyi de bırakmam Laikliğide. Şu an demokrasi olmasaydı biz böyle bir sayfada bu konuşmaları yapamazdık tutklanır hapse atılırdık Zındık-Kafir - Ateist diye idama kadar yolu var. |
kuman Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (1. April 2013) |
1. April 2013, 02:18 PM | #5 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
mevcut statükonun yıkılıp, yerine islami rejim, islami devlet, islami ülke oluşturulmasıda zamanımızdaki bilinen problemleri ortadan kaldırmadığı gibi aksine bunların azmasına ve kaos oluşmasına yol açar.
İslami rejim nedir ? İSlami devlet nedir ? İslami bir rejim yada bir İslam devleti ? Ne kadar korkunç şeyler söylediğimizin farkına bile vearamıyoruz. Tevhid bayrağı. Ortaçağ zihiniyetinde ki Kilise gibi. sadece ürküyorum. Zalimlerin, nankörlerin, aldanmışların, kaypakların, acizlerin, burnu büyüklerin, yalancıların, İslam adı altında hüküm sürmesi olacak iş değil. İslam bir devletin sıfatında olamaz bunu hiç bir insanın yapmaya gücüde yoktur. sadece Akılssızlar bunu yapabilir. |
12. August 2014, 07:10 AM | #6 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Demokrasiyle ilgili gördügüm
ayetler: Inananlar! "Bizi güt!" demeyin; "Bizi kâle al!" deyin ve dinleyin. Bundan anladigim: Allah bize "Yönetimin sizi kâle almasini saglayin!" diyerek yönetimde varligimizi hissettirmemizi, yönetimde yer almamizi istiyor. Halk olarak bizim, yönetimde yer almamiz ise "halk yönetimi"dir yani demokrasi. Demos: halk. Krasi: yönetim. Allah bize "Demokrasiden yana olun, demorasiyi uygulayin!" diyor; halk olarak devleti bizim yönetmemizi onayliyor. Hahamlarin ve rahiplerin çogu halkin malini haksiz yere yerler ve Allah'in yoluna engel olurlar. Krallar ise girdikleri her ülkeyi altüst ederler ve oranin saygin halkini asagilarlar. Allah kral misillu bir "tek adam"in ve hahamlar, rahipler misillu "din adamlari"nin devleti yönetmesini onaylamiyor. Ey emîr! Inanan kadinlar örfe uygun islerde sana bas kaldirmayacaklarina dair sözlesmeye geldiklerinde onlarla sözles. Bundan anladigim: Yönetim bizim deger yargilarimiz anlaminda "örf"e aykiri isler yapmaya kalktiginda yönetime bas kaldirma hakkimiz var. Egemenlik bizi yönetenlere degil bize aittir. Allah'a ve elçiye itaat edin. Bundan anladigim: Allah'a din alaninda kesinlikle itaat edecegiz çünkü din, Allah ne diyorsa odur. O alanda bize söz düsmez. Devlet alaninda ise yetkili biziz, sorumlu biziz. O kadar ki bizim deger yargilarimiza aykiri isler yapildiginda ayaklanip o yönetimi al asagi edebiliriz. Ve sizden olan yöneticilere itaat edin. Benim anladigim, SIZ derken kastedilenler biziz, HALK. Çünkü yöneticileri biz seçeriz; o yüzden bizden onlar. Bizim seçtigimiz o kimseler devleti bizi temsilen yönetirler. Yalnizca temsilcidir onlar; ASIL biziz. Konu Hasan Akçay tarafından (12. August 2014 Saat 07:17 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (12. August 2014) |
22. August 2014, 07:37 AM | #7 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Mülk = hakimiyet
= egememlik Benim bildigim, EGEMENLIK yönetme yetkisidir DEMOKRASI ise o yetkiyi kullanma yöntemlerinden biri, teokrasi gibi, monokrasi gibi. Egemenlik ile ilgili gördügüm ayetler Allah'in egemenlikten kendisine pay verigi kisi Allah'in aleyhinde Ibrahim'le tartisti. Ibrahim "CANI Rabbim verir Rabbim alir" deyince o, "Insanlarin canini ben de alir ben de veririm" dedi. Ibrahim "Allah günesi dogudan getirir, hadi sen batidan getir!" deyince de o inkarci donup kaldi. Allah gözünü yumanlari yola iletmez (2:258). Allah'im! Evrenin düzenini ve isleyisini Sen belirledin; hiç kimse degistiremez. Örnegin günesi batidan getiremezler. Onlarin ortaklari var da Allah'in izin vermedigini dinden yasa* mi yapiveriyor onlara? Süre taninmis olmasaydi hesaplari hemen görülürdü (42:21). Allah hükmüne kimseyi ortak etmez (18:26) Allah'im! Bu dinin kurucusu Sensin, yasalarini yalnizca Sen yaparsin. Insanlar dinden yasa yapamazlar yoksa dinin kurucusu olan Senin yerine geçip rablik taslarlar. Onlarin yasalari Allah'in degil insanlarin yaptigi yasalardir, dinden degil dinin disindandir, dinin içinde yer almazlar. Kisacasi insanlar dinin içinde yer almayan lâdinî = laik yasalar yapabilirler ancak. Ikiyüzlüler, çürük kalpliler, kentin içinde yalan haberler yayanlar eger geri durmazlarsa üzerlerine seni salariz. Çevrende artik çok az kalabilir, kovulurlar. Ve tutulduklari yerde öldürülürler. Bizim eskiler için de yasamiz bu idi. Sen bizim yasamizda bi degisme bulamazsin. (33:60-62) Allah'im! Senin yasalarin asla degismez, Senin verdigin hükümler kesinlikle yerine gelir. Örnegin "Allan ve elçisi üstün gelecek" diyorsun. Üstün geleceksiniz. Senin bu hükmün degismez. Bilinç örtüleri seytanin pisligidir. Yarardan çok zarar verirler. Seytan içkiyi kullanarak siz inananlari birbirinize düsürmek, Allah'i anmaktan ver salâttan alikoymak ister. O pisliklerden uzak duracak misiniz. (5:90-91) Allah'im! Senin yaptigin ve degismeyen yasalara bir örnek te bu. Içki zararlidir. Isleyen AKIL içkiden uzak durur. Bu, dinin içinde yer alan bir yasadir çünkü sen ne diyorsan din odur. Insanlar arasinda hüküm verdiginizde adil hüküm verin (4:58) Allah'im! Insanlar arasinda hüküm vermek devleti yönetmektir. Sen devletin bizim seçtigimiz, dolaysiyla bizi temsil eden kimseler tarafindan yönetilmesini istiyorsun. Onlar bize hesap verirler ama Sana da hesap verecekler. Örnegin yönetimde adalet konusunda. Bir konuda anlasmazliga düserseniz onu Allah'a ve elçisine götürün (4:59) Allah'im! Anlasmazliklarimizi Kur'an'a götürürüz çünkü Senin hükümlerin orda. Senin hükümlerine aykiri olan yasalarimizi geri çekeriz. Örnegin içkiyi helal kilan yasalar yapamayiz çünkü helal haram hükümlerini yalnizca Sen verirsin ama Senin hükme baglamadigin konulari biz belirleyip yasalastiririz. Örnegin içkiliyken islenen suçlarin cezalari... Ve bizim o yasalarimiz lâdinidir, laiktir. _____________________________ * Bu konuyla ilgili daha önceki bir yazimi alintiliyorum (http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2867&page=5): III.Allah izin vermiyor Insanlar dine uygun bahanesiyle dinden yasa yapamazlar. Yoksa rablik taslayip şirke batarlar. Şûra 21: Onlarin ortak kostuklari var da Allah'in izin vermedigini -lem ye’zen bihillâh- dinden yasa mi yapiveriyor onlara? Yani bir devlet, ister laik olsun ister teokratik, yalnizca lâdini yasalar yapabilir. Bu iki tür yönetimin arasindaki tek fark dürüst olup olmadiklarindadir. Laik yönetim dürüsttür; kendisinin beserî oldugunu bilerek cikardigi yasalarin lâdini oldugunu dürüstce kabul eder. Yine beserin yönettigi teokratik devlet ise gûya Allah adina dinî yasalar cikardigini öne sürer. Örnegin Laik Türkiye'de içip içip etrafi rahatsiz edenler TCY Madde 571 geregince en az 15 gün hapis ya da 50 TL hafif para cezasina carpilirlar. Teokratik Suudi Krallik'ta ise tam olarak bilmiyorum ama şeriat (?) hangi cezayi gerektiriyorsa ona carpilirlar. Iki yasa da laiktir. Tek fark, TC dürüstce "Benim yasam laiktir" der; SK sahtekarca seriatten dem vurur. Bu açidan demokrasi laikce dürüsttür; teokrasi dindarca müsrik. Konu Hasan Akçay tarafından (22. August 2014 Saat 08:59 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (22. August 2014) |
Bookmarks |
Etiketler |
etmelidir, islam, islamamı, itaat, yönetim, yönetimemi |
|
|