12. February 2009, 07:22 PM | #1 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Vefat
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!
“ وفاةVefat” sözcüğünün kökü “ وفىvfy [vefa]” sözcüğüdür. “Vfy” sözcüğü; “ غدر ğadr” sözcüğünün zıddı olup “tastamam verme, eksiltmeden yerine getirme” demektir. Bu sözcükten türemiş olan “vefat” sözcüğü ise “ölüm” demektir. “Ölüm”e “vefat” denmesi, Allah’ın kişiye verdiği ömrü senesi, ayı, günü, saati, dakikası ve saniyesiyle eksiksiz yaşatmasındandır. (Lisanü’l-Arab; c: 9, s: 362-364) Bu bilgiler doğrultusunda Kur’an’a bakıldığında, “vfy” sözcüğünün gerek sülasi [üçlü] gerekse mezidatı [eklentili kalıpları] dâhil, Kur’an’da toplam 66 kez yer aldığı görülmektedir. Ancak sözcük Kur’an’ın her yerinde aynı anlamda kullanılmamıştır. Şöyle ki: * Üç ve dört harften oluşan kalıpları “tastamam verme, eksiltmeden yerine getirme” anlamında: Necm/37, 41, Nur/25, 39, Hud/15, 109, 111, Al-i Imran/25, 57, 76, 161, 185, Nisa/173, Fatır/30, Ahkaf/19, Zümer/10, 70, Bakara/40, 177, 272, 281, Nahl/91, 111, Enfal/60, Fetih/10, Yusuf/59, 88, Hacc/29, Ra’d/20, İnsan/7, Maide/1, En’am/152, A’raf/85, Hud/85, İsra/34, 35, Muttaffifin/2, Tövbe/111; *Beş harfli “ تفعّل Tefe’ul” kalıbından olanları ise “vefat” anlamında kullanılmıştır: Al-i Imran/55, 193, Nisa/15, 97, En’am/60, 61, Zümer/42, Muhammed/27, Nahl/28, 32, 70, Yusuf/101, Secde/11, A’raf/37, 126, Enfal/50, 51, Hacc/5, Mü’min/67, 77, Maide/117, Yunus/46, 104, Ra’d/40, Bakara/234, 240. Sırf “vefat” sözcüğünün geçtiği ayetlere bakıldığında, sözcüğün “ölüm” anlamına gelmediği, “ölüm” ile “vefat”ın birbirinden farklı iki ayrı şey olduğu görülmektedir. Ve O, sizi geceleyin vefat ettiren, gündüzün elde ettiğiniz şeyleri bilen, sonra adı konmuş ecelin [vadenin] gerçekleşmesi için sizi kaldırandır. Sonra dönüşünüz yalnızca O’nadır. Sonra O, yaptıklarınızı size haber verecektir. Ve O [Allah], kulları üzerinde Kahir’dir [hükümranlığı sürdürür] ve O, sizin üzerinize koruyucular gönderir. Sonra da sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksik-fazla yapmadan, onu vefat ettirirler. (En’am;/60, 61) Allah, o nefisleri ölmeleri sırasında vefat ettirir. Ölmeyenleri de uyuduklarında; artık haklarında ölüm gerçekleştirdiklerini alıkoyar, diğerlerini de adı konmuş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz bunda düşünen bir kavim için nice ayetler vardır. (Zümer/42) Dikkat edilirse, ayetlerdeki “ölüm geldiği vakit elçilerimiz … vefat ettirirler” ve “ölmeleri sırasında vefat ettirir” ifadelerinde “vefat” sözcüğünün “Allah’ın kişiye verdiği ömrü senesiyle, ayıyla, günüyle, saatiyle, dakikasıyla ve saniyesiyle eksiksiz yaşatması” anlamına karşılık olmadığı; “vefat”ın ölüm anından hemen önce yaşanan bir süreç olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Rabbimiz “vefat”ın ölümden başka bir süreç olduğunu ve değişik şekillerde tezahür ettiğini şu ayetlerde beyan etmiştir: De ki: “Size görevlendirilmiş ölüm meleği sizi vefat ettirecek, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde/11) Şu, kesinlikle meleklerin, kendilerine zulmederlerken vefat ettirdikleri kimseler; Onlar [melekler]: "Ne işte idiniz?" derler. Onlar: "Biz yeryüzünde güçsüzleştirilmiş kimselerdik" derler. Onlar [Melekler]: "Allah`ın yeryüzü geniş değil miydi, siz orada hicret etseydiniz ya?" derler. Artık, işte bunların varacakları yer cehennemdir. Ve o ne kötü gidiş yeridir. (Nisa/97) (O kâfirler) Kendilerine zulmetmiş kimseler olarak, meleklerin, vefat ettirdikleri kimselerdir. Artık teslimiyeti bırakırlar: "Biz, hiç bir kötülükten yapmıyorduk." Bilakis, Şüphesiz Allah sizin yapmakta olduklarınızı çok iyi bilendir. (Nahl/28) Melekler, o kâfirlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak “Tadın bakalım kızgın ateşin azabını- diye onları vefat ettirirken bir görseydin.” İşte bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiğiniz şeyler sebebiyledir. Ve şüphesiz Allah, kullara hiçbir şekilde zulmeden biri değildir. (Enfal/50, 51) Artık melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak onları vefat ettirirken nasıl olacak! (Muhammed/27) (Takva sahipleri) O kimselerdir ki, melekler, onları hoş ve rahat ettirerek vefat ettirirler. “Selam size, yapmış olduğunuz işlerin karşılığı olarak girin cennete...” derler. (Nahl/32) Yüzler var ki o gün apaydınlıktır. Rabblerine nazar edicidirler. Ve yüzler de var ki o gün asıktırlar. Zannederler ki kendilerine belkıran yapılır. Hayır… Hayır… Köprücük kemiklerine dayandığı zaman, ve “Kim tedavi edicidir! [Çare bulan kimdir!]” denildiği [zaman], ve o [can çekişen kişi] bunun o ayrılık anı olduğunu anladığı [zaman], ve bacak bacağa dolaştığı [zaman], işte o gün sevk [sürülüp götürülmek], sadece Rabbinedir. (Kıyamet/ 22-30) Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi, “vefat” iki şekilde gerçekleşmekte, bu süreci takva sahipleri mutluluk ve rahatlık içinde geçirirken, suçlular ise mutsuz ve işkence içinde geçirmektedirler. Demek oluyor ki, “vefat”, Allah’ın insanlara, ölecekleri andan hemen önce yaşatacağı, herkese yaptıklarının ve yapması gerekirken ötelediklerinin hepsini eksiksiz fazlasız göstereceği, haber vereceği bir süreçtir. Başka bir ifade ile “vefat”, Rabbimizin, insanın hayatındaki tüm kayıtları en ince ayrıntısı ile tıpkı bir yazarkasanın “Z raporu” gibi, ölüm anından kısa bir süre önce hiç eksiksiz fazlasız ortaya koyuvermesidir. Bu “ortaya konuş” ise insanın yapısına yaratılıştan yerleştirilmiş olan “koruyucular, bellekler, elçiler [hafıza hücreleri]” ile sağlanmaktadır. Vefat süreci, Kıyamet suresinde şöyle bildirilmiştir: O gün, o insan, önden yolladığı şeyler ve geriye bıraktığı şeyler ile haberlenir. Aslında insan kendi aleyhine iyi bir gözetmendir. Tüm mazeretlerini koysa da bile / Tüm perdelerini koysa da bile... Onu çabuklaştırman için dilini ona hareket ettirme! Kuşkusuz onun [yaptıklarının-yapmadıklarının] birleştirilmesi ve toplanması yalnızca Bizim üzerimizedir. O halde Biz onu [yaptıklarını - yapmadıklarını] topladığımız zaman sen onun toplanmasını izle! Sonra, onun [yaptıklarının - yapmadıklarının] beyanı [kanıtlarıyla ortaya konması] da sadece Bizim üzerimizedir. (Kıyamet/13-19) “Vefat” konusunda iki husus dikkat çekmektedir: 1- Vefat ettiren mutlak surette Allah’tır. Hâlbuki bazı ayetlerde buna uygun olarak Allah’ın vefat ettirdiği söylenmiş [Maide/117, Yunus/46, Ra’d/40, Mü’min/77, Zümer/42, En’am/60, Yunus/104, Nahl/70, Al-i Iımran/193, A’raf/126, Yusuf/101], bazı ayetlerde ise vefatı elçilerin veya meleklerin gerçekleştirdiği bildirilmiştir [Nisa/97, En’am/61, Muhammed/27, Nahl/28, 32, Enfal/50, Secde/11, A’raf/37]. Bunun sebebi, Allah’ın “vefat” işlemini elçiler, melekler vasıtası ile yapmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumun bir başka örneği de, aslında kılavuz olan, karanlıklardan aydınlığa çıkaranın kendisi olmasına rağmen, Rabbimizin bu eylemi, tıpkı vefatı meleklere, elçilere izafe ettiği gibi elçiye izafe etmesidir: Allah, inananların Veliysidir [yakın kimsesidir]; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların yakın kimseleri tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlığa çıkarır. Bunlar cehennem ashabıdır. Onlar orada sürekli kalıcıdırlar. (Bakara/257) Elif, Lâm, Râ. Bu, Bizim sana, insanları Rabblerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa; Azîz’in [Güçlü Olan’ın], Hamîd’in yoluna çıkarman için indirdiğimiz bir kitaptır. (İbrahim/1) Dolayısıyla, “vefat” konusunu değerlendirirken “öldüren” ve “dirilten”in Allah olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. 2- Bazı ayetlerde ölümden bahsedilirken “ölüm” değil, ölümden önceki “vefat” zikredilmiştir. Bu ayetlerde Rabbimiz “hiç olma” anlamındaki “ölümü” zikretmeyerek iyi insanlar için hiçliğin, korkunun, dehşetin olmayacağını ve dünya hayatlarının hoş ve rahat bir vefat süreci ile biteceğini vurgulanmış olmaktadır. Böylece iyi insanlar ölümle korkutulmamakta, ölümden nefret ettirilmemekte, ayrıca bu üslup ile olayın en önemli noktasına dikkat çekilmiş olmaktadır. Bazı ayetlerde “vefat” için görevlendirilen elçilerin [meleklerin] çoğul olarak belirtilmesine karşılık, Secde/11’deki ifade tekildir. Bu uygulama, “ölüm meleği” tanımının vefat ettiren meleklerin genel adı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu, yüzlerce askerin yaptığı bir iş ifade edilirken “bunu asker yaptı” diye tekil zamir kullanılmasına benzemektedir. Kaynak:İşte Kur'an (Hakkı Yılmaz) Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz. |
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | sevginur (22. February 2013) |
6. June 2022, 07:13 AM | #2 |
Yeni Üye
Üyelik tarihi: Apr 2022
Mesajlar: 9
Tesekkür: 3
1 Mesajina 2 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 |
https://www.youtube.com/watch?v=YeY74nbW65w
Vefat anında aktif olan beyin hücreleriyle ilgili bilimsel bir çalışma. |
6. June 2022, 07:53 AM | #3 |
Yeni Üye
Üyelik tarihi: Apr 2022
Mesajlar: 9
Tesekkür: 3
1 Mesajina 2 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0 |
|
Bookmarks |
Etiketler |
kıyamet, melekler, vefa, vefat, ölüm, ölüm meleği |
|
|