hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > KUR'AN'I ANLAMA METODU (Ali Rıza Borazan) > KUR'AN'I ANLAMA METODU (Ali Rıza Borazan)

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 8. July 2011, 10:00 PM   #1
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart Ehli kitap ve kafirlarle evlenmek haramdır

EHLİ KİTAP VE KAFİRLARLE EVLENMEK HARAMDIR

2/221- Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

İşte Fermanı Allah’tan olan bir ayetle konuya başladık. Önce bu güne kadar bu konu ile ilgili fıkıhçıların ve müfessirlerin düştüğü yanlışlığı, bir skandal olarak nitelendiriyorum. Bakınız Bize klasik olarak anlatılıp durulan.”Müslüman bir erkek ehli kitap bir kadın ile evlenebilir ama ,Müslüman bir kadın ehli kitap bir erkekle evlenemez.
Anlayış bu Bu Anlayışı Maide suresinin beşinci Ayetini Mesnet olarak göstermişlerdir.
5/5- Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır.

Genelde müfessirlerin kedi düşüncelerine göre delil gösterdikleri ayet budur.Daha öncede bahsettiğim gibi Kur’an daki bir ayetin anlatmak istediği manayı yakalayabilmek için, Onun ile ilgili bütün ayetler Kafada bir purojöktör gibi şavkarmalı. Ve çelişkisiz olan Kur’an’a çelişkili bir anlayış yerleştirmemelidir.
Bir taraftan ayet örneğinde, Müşrik olan kadınlarla evlenmek haramdır hükmü verilirken, Bir taraftan Kur’an’ın Puta tapıcıların Yolunu Takip ettiğinden dolayı müşrik damgası yiyen ehli kitapla evlenilir hükmü verilmesi Kur’an ile uyuşmaz Akıl ile uyuşmaz ,ilim ile uyuşmaz, pratik yaşamda da verim alınmaz.

Önce Kur’an da geçen ehli kitabın ne demek olduğunu açıklamaya çalışalım. Ayette de geçtiği gibi “Kendilerinden önce kitap verilenler” İfadesiyle değişik ayetlerde de izah edilen Hıristiyan ve Yahudileri kastetmektedir. Zaten Kendilerine Allah’tan Gelmiş olan orijinal Tevrat ve incilin hükümlerini bozup ve çiğnedikleri için İslâm gelmiştir. İşte Allah’ın Dininin adı İslam dır.

Bozulmayan Ve Orijinalliği ilelebet bozulmayacak olan Bir Kitapla semavi dinin tamamlandığı dinin adıdır İslam.

5/3- Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir”

Elbette Yahudi ve hırıstiyan dinleri de Allah tarafından gönderilmiş dinlerdir. Fakat Onlar tevhit Özelliğini kaybettiklerinden dolayı bozulmuşlardır. Allah Toplumlardaki Tevhidi Peş peşe dizdiği peygamberlerle koruyordu.Artık İnsan oğlunun var oluşuyla beraber başlayan peygamber gönderme olayı Kur’an la yeni bir boyut kazanarak son bulmuştur.

33/40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.

Allah'tan Gönderilmiş olan bütün dinler aynıdır.Hiç bir peygambere verilen haram ve helaller arasında Diğer peygamberlere verilen haram ve helaller arasında çatışma olmaz. Her peygamber kendilerinden önceki gelen peygamberleri doğrular ve tasdik eder ve kendilerinden sonra gelecek olan peygamberleri de müjdeler.

7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.

Bazılarının söylediği gibi şu anda Hıristiyan ve Yahudi dininde olanlar. Cennete girecek diye bir şey söylemeleri asla doğru değildir. Şirk İçinde olanları olanların kendilerini değişmedikçe ALLAH onları BAĞIŞLAMAZ. Şu anda Yahudi ve Hıristiyan olanlar. Allah’ın yasakladığı bir şirki işlemektedirler.

9/30- Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?

Görüldüğü gibi Kur’an Kitap ehlini tanımlarken Onları aynen Mekke müşrikleri konumuna oturtmaktadır. Müşriklik Allah’ı İnkar etmek demek değildir. Allah ile kendileri arasına aracı kılmak demektir. Ehli Kitapla Mekke müşrikleri arasındaki fark , Mekke müşrikleri de Allah a inanırlar Fakat onlar Allah'tan kitap ve peygamber gönderildiğini kabul etmeyip ahiret alemine de inanmazlar. Ehli Kitap ise Allah tan kitap ve peygamber geldiğini ve ahiret Hayatına inandıkları halde Allah tan gelen vahiyleri gizleme ve çarpıtma nedeni ile bozulmuş ve peygamberlerini ilahlaştırdıklarından olayı ,Allah’ın Helal kıldıklarını Haram, haram kıldıklarını da helal kılarak Kelimeleri yerlerinden oynatmışlardır. Bunların Kur’an dilinde iki toplumun adı da müşriktir.

Eğer Ehli kitap Olanlar Kendi Kitaplarında Geleceği müjdelenmiş olan Peygambere inanıp tabi olsaydılar onun helallerini helal haramların da haram olarak kabul etseydiler Doğru Bir Yola girmiş olurlar idi Halbuki öyle olmamış. Nefislerindeki kıskançlık nedeni ile Kendi kitaplarında geleceği yazılı olan peygamberi yalanlanmışlardır.

İslam Toplumu Sadece Ümmilerden Meydana gelmedi Her dinlerden beynini kullananlardan islâma goraf goraf gelmişlerdir. İşte Evlenme hukukunun oluşabilmesi için ehli kitap olanların Müslüman olması gerekmektedir yoksa Müslüman olmadan evlenilmesi kesinlikle düşünülemez. Bakınız Kur’an Kurtuluşun Şartını nasıl ortaya koymüştur..

2/62- Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiler (den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

Ayette İma edilen (İman edenler) Tabiri burada özel bir toplumun adını ortaya koymaktadır. Bilindiği gibi İslamın ilk tohumları Mekke toplumu içerisinde atılmıştı. Mekke Toplumunun Kur’an da geçen adı ümmi toplumdur. Başka Yazılarımda Ümmiliğin Ne demek olduğunu Detayı ile yazmış idim. Şimdi burada uzun uzun tekrarlamayacağım. Yalnız değinip geçeceğim. Ümmiliği Okuma yazma bilmez anlamında değil Allah tan gönderilmiş hiçbir kitaba bağlı olmayan anlamında kullanmış olduğunu açıklamış idim.
İşte ayette geçen iman edenler sözcüğü, Burada özelleştirilerek, Mekke toplumu içerisinden Ümmilerden,iman edenler anlamında kullanmıştır. Kur’an muttaki yolda olanları, Kurtulabilme ve cennete girebilme şartını. Nimet olarak bağışladığı islamın şartlarını kabul etmesiyle ancak mümkün olacaktır.
Kur’an Bir Hanif dini bir fıtrat dininden bahsetmektedir. Yüzünü Allah'tan başka yönlere çevirerek yolu ölçüyü fıtrat dininin dışında arayanların dini asla ALLAH Katında hüsnü kabul görmeyecektir.

30/30- Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.

İşte tarif edilen bu fıtrat dinin dışında din sahibi olanların Yaşadıkları hayat ve din Allah katında değere tabi tutulmayacaktır. O Dinin adı da islamdır.

Hatalardan şirklerden uzaklaştırılmış hanif dini fıtrat dinidir onun adı.
Ayette belirtilen,İman edenler yerine, Hanifler tabirini koyacak olursak, Haniflerden Hıristiyanlardan Yahudilerden sabilerden kim Allah a ve ahiret gününe iman eder, ve Salih amellerde bulunursa, Artık onların Allah Katında ecirleri vardır.onlara korku yoktur onlar mahsun da olmayacaklardır.”

Kur’an burada iman ile birlikte Salih ameli hiçbir zaman biri birinden ayırmamıştır. Maalesef Kur’an ın söylediği açık ve net olarak ortada iken, Asırlarca Amelsiz iman olur mu olmaz mı tartışması yapılıp durmuştur. Daha da ötesinde Yahudi Müslüman olabilir mi olamaz mı denip durulmuştur.
İşte Görüldüğü gibi, Ayetin Kur’an bütünlüğü içerisindeki anlatmak istediği mana Ben Müslüman olmak istiyorum diyen, her kimse hangi din ve inançtan olursa olsun, Yahudi , Hıristiyan, aptal çingene alevi Çerkez i İngiliz i Daha doğrusu, Aklına başına alan ne kadar ırk din dile sahip olularsa hepsi istediği takdirde Müslüman olabilir.

İnsanlar Arasındaki sınıf din dil renk makam farkını ortadan kaldıran, Müslüman sözcüğü ile insanları bir araya getirebilen Allah tan başka hangi bir güç vardır.?
Doğru Olanı Bütün insanları yaratan,ve onlara rızklarını veren, Öldüren,dirilten,hesaba çeken, sorgulayan bir olan Allah’a İbadet ve Kulluk Etmektir. Bakınız; şu mesajı hangi dinde ve ideolojide bulabilirsiniz?

43/13- Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.”

İslam:İnsanlar Arasındaki sınıf dil,ırk renk, farklarını ortadan kaldırarak, Bütün insanların öünde cevherinde saklı olan fıtrattaki sese kulak vererek, O kor ateşin üzerindeki külleri üfleyerek, İnsanların içlerindeki ortak olan o korların, parıltısıyla,Allah ın bitmek tükenmek bilmeyen ışığı ile bütünleşmesini istemektedir.
İnsan işte o zaman kendini ve gerçek değerini bulmuş olur. Kendini ve gerçek değerini bulamayan insanlar, hiçbir yere sığmazlar, yiyeceği içeceği belirli bir ölçeği geçmediği halde, bütün Dünya onların olsa Karınları doyduğu halde gözleri yine doymazlar, hayatın ve ölümün anlamını kavrayamayanlar, Dünyadaki kazandıkları ve yığdıkları Kendilerinden sonraki gelecek olan nesillere mal hamallığından başka bir şey taşıyamazlar.

Eğer Kur’an ın İfadesiyle İnsanlar, Kendi dinlerinde Bölük Bölük Parça Parça Olmuşlarsa,ve Tutarsız Kendi dinleri içerisinde kendi dinleriyle bağdaşmayan, bir yaşam hayatı sürüyorlarsa bir düşünülmelidirler. Bu dağınıklığın bu çelişkili bir dinin yaşam bataklığından kendisini kurtarmanın çaresine bakmalıdırlar.
Bir Nehirin Çıktığı Kaynağındaki saflık ve netlik ile Değişik Kollarla beslenerek Yüzlerce km. giderek binlerce kirli pasları da yanlarına alarak döküldüğü yerdeki saflık ve netlik bir midir?

Aynen onun gibi Allah’ın Gönderdiği saf ve orijinalliği bozulmamış bir kitap var iken,Yüzlerce yıl Ağızdan ağza dolaşarak gelen dinin saflığı ve netliği bir değildir. Kuran Nehrin Saf Katıksız kaynağına hiçbir yabancı madde karışmamış hali gibidir. Doğru da odur Net de odur saf da odur. Bozulmamış da odur. Bozulmayacak da odur.

Hiçbir insan hiçbir insanı yola getirme gücüne sahip değildir.Hatta Hiçbir peygamber hiç bir insanı Allah izin vermedikçe yola getirme gücüne sahip değildir. Eğer böyle bir güce sahip olmuş olsalardı, Önce kendi yakınlarını yola getirirlerdi. Hz. İbrahim babasını, Hz. Nuh Oğlunu ve karısını , Hz.Lut Karısını Yola getiremediği gibi. Bütün Dünyadaki insanlar Toplansa Kişi Kendi istemedikçe Onu Ne doğru yola nede yanlış yola götürebilirler . Allah Yetkiyi ve sorumluluğu İnsanın kendisine vermiştir.
Allah Hiçbir zaman Kişiye kendi gücü üzerinde yük yüklememiştir. Kişi Bulunmuş Olduğu Konumda gerekli gayreti gösterip yapabileceğinin en mükemmelini yapmakla sorumludur.

4/97- Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: "Nerede idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz'aflar) idik." derler. (Melekler de "Hicret etmeniz için Allah'ın arzı geniş değil miydi?" derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?

4/98- Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz'aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka.”

Görüldüğü gibi Kur’an İnsanların Nerde ne yapabileceğinin sınırını çiziyor. Elli Kg. lık İş yapabilecek bir adama yüz kg.lık yük vurmuyor. Ancak götürebileceği kadar yük vuruyor. Kişinin de yapabileceğinin en mükemmelini yaparak, Kendi üzerindeki yükümlülüğü yerine getirmesini istiyor.

Allah Başkalarını Hidayete getirme görevini kimseye vermemiştir. Buna Karısı ve çocukları da dahildir. Ama Nikahın oluşabilmesi için, veya ayakta kalabilmesi için ikisinin de Allah ,ın Emirlerini Yerine getirerek Sınırları koruması gerekmektedir.

Allah’ın Verdiği nimetlerden istifade ederek yaşamak elbette güzel bir şeydir. Bu Güzel Olanlardan Biri de Evlilik Hayatıdır. Evlilik hayatı hiçbir zaman Allah’ın emirlerini yaşamaya mani olmamalıdır. Eğer Evlilik hayatı Kadın ve erkek için de ,Allah’ın Emirlerini içlerinden herhangi birisi yaşamaya mani olursa Ve Allah’tan uzaklaştıracaksa böyle bir evliliğin sona ermesi daha hayırlıdır. Yani Kadın ve erkeği Rabbani yolda yürümeyi evlilik engellememelidir.

İşte Kur’an’ın İlk Ayetinin sırrı Burada gizlidir.

96/1” Yaratan rabbin adıyla oku.”

Her şey onun emrine uygun Olmalı,her atılan adım onun adını anarak olmalı, Hiçbir güç hiçbir kuvvet seni onun yolundan alıkoymamalıdır.
Evlenme de öyle olmalıdır. Evlilik Hayatı seni Allah’ın yolundan uzaklaştıracaksa bu evliliği yapmamalıdır.

NİKAH:Özgür bir erkek ile özgür bir kadının,hayatları boyunca,İmtihan olunan dünya hayatında, Erkek Allah’a Olan görev ve sorumluluğunu yerine getirdiği sürece,kadının ailede bir reis olarak iteatını,Kadının da Allah’a ibadet ve kulluk görevini yerine getirdiği sürece de onu gözetme velayeti ve sorumluluğunu ,üzerine alarak, Toplum huzurunda yaptıkları sözleşmenin zaptı rapt altına alınmasının adıdır.

Evlilik hayatı,İman etmiş ve Salih amellerde bulunan bir erkekle, İman etmiş ve imanını Salih amellere dönüştürmüş kadın arasında gerçekleşebilir. Kur’an’ın Nikah Diye tanımladığı olay budur.
Köle ve cariyelerle Onlar Müslüman olmadıkça evlenme ,nikah olmaz. Onun Kur’an da ayrı bir hukuku vardır ilerde inşallah onu inceleyeceğiz.

Evlilik Olayının veya nikahın yapılabilmesi için, oluşması gereken şartları Kur’an dan İncelemeye çalışalım.

60/10” Ey İman edenler mümin kadınlar size geldikleri zaman,Onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilendir.Şayet mümin kadınlar olduklarını bilip öğrenirseniz artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin.ne bunlar onlara helaldir ne onlar bunlara helaldir Onlara harcadıklarını (mallarını) verin,Onlara ücretlerini verdiğiniz taktirde, onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir kadınların ismetlerini (nikahlarını) Tutmayın,(onlar için) Harcadıklarınızı isteyin. Onlar da harcadıklarını ( mümin kadınlara) istesinler . Bu Allah’ın Hükmüdür.sizin aranızda hükmeder. Allah Bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.”

İşte size Allah’ın Kesin ve net bir hükmü Bundan daha açık bundan daha net bir hüküm olabilir mi.? Kur’an’ın da ifade ettiği gibi, İnsanlar hayatları boyunca hep aynı istikamette yürümemişlerdir. Genel olarak başka dinlerden islama insanlar akın akın gelirken, bazen de islamdan dönenler de olmuştur. İslam dilinde buna mürtet denir. İnsanlarda olgunlaşma bir süreç içerisinde gelişmiştir. Tıpkı Bir ağaçta oluşan büyme ve olgunlaşma süreci gibi,
Bilindiği gibi bir ağaç bir tohumdan oluşmuştur. İslam da ilk tohumlarını Mekkede atmış idi. İman etme olayı, bir toplum içerisinde evli olan kadın ve erkeklerden herhangi birisine nasip olduğu gibi, Evlenmemiş bekar erkek ve kadınlarada nasip olmuştur. Evli olanlardan imanı her ikiside aynı anda kabul edecek diye kayıt ve şart yoktur. Küfür halinde yaşayan bir ailede, Kadında veya erkekten herhangi biri Müslüman olmuşsa, Bir birine uymayan iki dişlinin gacırtı ses çıkardığı gibi Erkeğin veya kadının herhangi birisinin Müslüman olmasıyla da ses gacırtı çıkmaya fırtınalar esmeye başlar.

İşte mekkede atılan İslam tohumu Aile içlerinde kimlik değiştirilmesine sebep olunca, Medinede otorite olma yoluna doğru giden İslam,Olgunlaşarak,yavaş yavaş kimlik farklılığı olanlarla savaş olmuş saflar netleşmş, Artık Herkes kendi bulunacağı yeri belirlemişti. Dolayısı ile iman edenler ayrı bir toplum iman etmeyenler ayrı bir toplum oluşturmuştu. Ta ki İslam güç ve iktidar oluncaya kadar.

9/71”Mümin erkekler ve mümin kadınlar bir birlerinin velileridir.iyiliği emrederler kötülükten sakındırırlar. Namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve Allah’a ve resulüne iteat ederler.İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır.Şüphesiz Allah Üstün ve güçlüdür hüküm ve hikmet sahibidir.”

Mümin erkekler mümin kadınların velileridir.Mümin kadınlar da mümin erkeklerin velileridirler. İkisinden herhangi birisi Dünya hayatında yanlışa doğru bir sapma olduğu zaman diğeri onu Kur’an çizgisine davet etmesi gerekmektedir . Eğer sapan kadın veya erkekten herhangi birisi , Yoldan sapana Bir süreç içerisinde gerekli uyarıları yaptığı halde Düzelmemişse, ( Düzeltme imkanı kalmamışsa) Ondan Kur’an’ın tarif ettiği ölçüler içerisinde ayrılması gerekir. Bunu da İnşallah Talak bahsinde detayı ile incelemeye çalışacağız inşallah.

Günümüz Toplumlarındaki evlilikler, Allah ın Tarif ettiği gibi değil, Geleneksel İslam anlayışının diğer alanlara yansıdığı gibi evlilik hayatlarına da yansımıştır. Dünya Hayatı ahiret hayatına göre daha ön planda tutulmuş tevhid inancı özde kalmamış.sadece üzerleri cilalanmış içi boş bir teneke halini almıştır. Allah Adına Yaşam kişilerin şahsiyetlerinden uzaklaşınca ,Kadın ve erkekten her ikisi de saflarını netleştirememiş yamuk bir evlilik hayatından yamuk bir toplum ortaya çıkmıştır. Şeytan da bunu fırsatı ganimet bilerek, onların sağından solundan önlerinden ve arkalarından yaklaşarak doğru yoldan alıkoymuştur. Onlar için sadece dünya hayatı vardır. Ahiret hayatına inandıkları halde ahiret onlar için uzun bir gelecektir. Dünya Hayatı onlar için güzel olsun da ahiret onlar için hiç önemli değildir. Her sene araba modelleri değiştirmek, her sene evin üzerine bir kat daha yaptırmak, Her sene serasının yanına bir dönüm daha eklemek, ,başkalarından daha çok zengin olmak, Çocuklarını Başkalarının çocuklarına göre daha yüksek yerlerde okutma adet bir yarış haline geldi.
İnanıp Salih Amel işleyen Düşünen bir Müslüman için, Dünya hayatı bir imtihan ve deneme salonudur.İnsanın nerde ne zaman öleceği bilinmeyen bir şeydir.belki bir saniye sonra belki de bir ecel kadar yaşayacak. O da en çok yaşasa yüz yüzeli sene kadardır. Ahiret hayatı ise ebedidir bir anlık dünya için ahiret hayatını terk etmek akıllıca bir insanın yapabileceği bir iş değildir.

47/36”Gerçekten Dünya hayatı ancak bir oyun ,ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız, o size ecirlerini verir ve mallarınızı da istemez.”

Teşbihte hata olmaz derler, taş eksen can bitecek derecede birinin yüzlerce dönüm arazisi var..Ama O bölgede su yok. Bir Su mühendisi geldi, buranın altmış metre altında arteziyen vurdurursanız istediğiniz suyu bulursunuz dedi. Akıllı olan bir insan o kadar bolluğun ve rahatlığın geleceği yerde az bir masraf ve az bir emeği esirger mi ? Belki de bir birime karşılık karşılığında bin misli gelir sağlayacak. Aynen onun gibi Dünya daki Çekilen az bir emek ve sıkıntının karşılığında Ebedi bir rahatlık ve bolluğa kavuşacak.
İşte insanlar asıl önemli olanı yapmak ve ondan ,yüzlerce kat istifade etmek yerine, Değersiz olanı tercih ederek,ahiretten pay almayı ihmal ediyorlar.
Doğru Olan bir evlilik hayatı; Yaratılış olarak eksik olan erkek ve kadının, Bir birlerinin eksik yönlerini tamamlayarak, Vahyin gölgesinde, fertten topluma doğru giden vahiy gemisine binerek. Sağ salim birbirlerini destekleyerek karaya ulaşmalarıdır.
Her İnana erkek ve kadın yanlış davranışlarda bir birlerini desteklememeli Ama Yapılan her güzel davranışlarda ise bir birlerine destek olmalıdırlar.
Baba Anne ve çocuklardan oluşan ailede evde baba reistir. Reissiz bir hayat insan fıtratına aykırıdır. Her Köyde her kasabada her ilçede her vilayette bir reisin olduğu gibi, Aile içerisinde de reis erkektir.

4/34”Allah’ın bazısını bazısına üstün kılması,ve Onların kendi mallarından harcaması nedeniyle, Erkekler kadınlar üzerinde sorumlu ve gözeticidir.Saliha kadınlar gönülden iteat edenler, Allah Görünmeyeni nasıl koruduysa koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadılara öğüt verin, Yataklarında yalnız bırakın, vurun,size iteat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah Yücedir büyüktür.”

Şurada Bir Saptama yapmak istiyorum . Mütercimler genelde vurun kelimesini hafifçe dövün anlamında yorumlamışlardır. Fakat Bu Kuran’ın Anlatış espirisine uygun değildir,çünkü Kur’an Ayetin geliş serine bakıldığı zaman yataklarından ayırmasından sonra eğer verilen öğüt ve uygulama fayda vermemişse boşamak gerekmektedir. Bakınız Bakara suresi talakla ilgili bölüm ,bunu da talak bahsinde inşallah ele alacağız.
Kur’an’ın Emir ve yaptırımları Ancak inananlar içindir. Görüldüğü gibi aile içerisinde son sözü söyleyen erkektir. İnsanların ürettikleri bütün sistemler islâmın gerisindedir. Bu Günkü Cumhuriyet ve demokrasi sözcükleri insanların deneme yanılma yoluyla olgulaşarak ürettikleri en son geliştirilmiş sözcüklerdir, bunlar insanların ürünleridir.
İslâm da mutlak Hakimiyet Allah’ın dır. Her İnanan ve aklı olanlar kabul eder ki, Yaratıcı herhangi bir konuda bir söz söylemişse, Yaratıklardan hiç birinin Allah’ın Söylediğinin üzerine söz söyleme hakkı yoktur.
İslâm toplumlarında vahiylerin geldiği dönemlerde, Devlet başkanları ve liderleri peygamberler idi. Peygamberlere iteat Allah’a İteaat ile beraber anılıyordu. Çünkü Her Peygamber Allah’ın verdiği emirlerinin dışıda bir davranışta bulunamaz idi.
Peygamberlik hayatı noktalanınca,Peygamber rolünü Kur’an üslenmiş temsilde hata olmaz ise tabi, inanan toplumlardaki Her Devlet başkanı O Kur’anın Dışında Hareket edemez , ederse de toplumdan destek göremezdi.

İslam da iş konusunda, Peygamber ve devlet başkanları toplumda değişik alanlarda ve değişik konularda uzmanlaşmış zikir ehli diye bahsettiği ilim ehliyle iletişim kurulmasını müşavere edilmesini istemektedir. Diğer Konularda tam bir teslimiyet ve iteat Allah’a ve resulünedir.

24/51”Aralarında hükmetmen için, Allah’a ve elçisine çağırıldıkları zaman, Mümi Olanların sözü işittik ve iteat ettik demeleridir. İşte felha kavuşanlar bunlardır.”
Bakınız Hiç bir mümin erkek ve kadın Allah ve resulü bir herhangi bir konuda hüküm verdiği zaman ona tam bir teslimiyet vardır.

33/36”Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman,mümin bir erkek ve mümin bir kadın için,o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.K,m Allah’a ve resulüne isyan ederse,artık gerçekten o apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.”

Düşünüldüğü zaman insan aklı bir yaratıktır.Onun belli bir tartma ölçme kapasitesi varır. Ön yarılı davranmadığı zamanlarda izleyebildiği yerler doğrudur.İnceleme ve tahlil yapamadığı yerlerde söylenen her söze şüpheyle bakmak lazımdır.Ama Allah tabiri caiz ise her şeye kuşbakışı bakarak olayları net bir şekilde görür ve bilir. İman edenlerin de vazifesi ,Allah’ın söyledikleri hakkında Kuşku ve şüphelerden uzak, doğruluğunda endişe etmemelidir. Tam bir teslimiyetle teslim olmalıdır Allah Resulü de onun bildirdiklerini aktaran bir elçi olduğu için, ona da gönlünde bir sıkıntı duymadan imanetmelidir.

4/65”Hayır öyle değil rabbine andolsun,aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp, sonra senin verdiğin hükme tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça,iman etmiş olmazlar,”

İşte islamiyeti demokrasiden ayıran fark budur. Demokrasilerde halkın çoğunluğu isterse söylediği doğru olsun isterse söylediği yanlış olsun Çoğunluğun verdiği karar geçerlidir, İslam hem toplum içerisinden uzmanlıkla ilgili alanlarda mesafe kat etmiş olanların görüşünü almakla , demokrasiyi içine almakta hem de onların görüşlerinin kainatın yaratıcısın ve elçisinin emirlerine Uygun olup olmadığı denetlenmektedir. Böylece yanlışın önüne geçilerek mutlak doğru yakalanmış olmaktadır.

3/159” Allah’tan bir rahmet dolayısı ile onlara yumşak davrandın, Eğer kaba katı yürekli olsaydın,Onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla onlar için bağışlama dile, ve iş konusunda onlarla müşavere et, Eğer azmedersen Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever.”

Görüldüğü gibi bir peygamber hayatını verimli hale getirebilmesi için, İnsanların değişik sahalarda uzmanlaşmış olanların bilgi ve becerilerine ihtiyacı vardır. Eğer öyle olmamış olsaydı bütün peygamberler, Allah’ın Halk Dilinde Mucize olarak verdiği güçleri ile her şeyi yapar ve yıkarlardı. Ama Öyle olmamış Dövülmüşler kovulmuşlar ve büyük bir kısmı da öldürülmüşlerdir.

İslam: Demokrasilerin ulaştığı, istişare cumhuriyet, ve halkı bir tarafa atmayı göz ardı etmeyerek, Onlarla iş birliği içerisinde olmayı öngörmüş, Hem de Halkın ürettiklerinin ve söylediklerinin, Demokrasilerin göz ardı ettiği Mutlak bilgi sahibi olan Allah’ın Emirlerine uygun olup olmadığı değerlendirilmiştir
Öyleyse olayları şöle toparlamaya çalışalım, Devlet ve toplumların bir numunesi olan aile, Fertlerden başlayarak her insan önce kendi yaşamınındaki hayatı mercek altına alması lazımdır. Kendi yaşamındaki her davranışın Onun emirlerine uygun olup olmadığına bakmalı, Kendi içinden gelen (takvadan, Ve fıskve fücurdan) sesleri kontrol ederek, onun gönderdiği kitaba uygun olanını seçmeli ve o yolda yürümelidir. Bir Aile içerisinde yaşayan her fert Allah a iman eden kul olarak Allah’ın Ön Gördüğü yaşam biçimini orada bayraklaştırmalı. Allah’ın emirlerine muhalefet eden sözler , ister diğer kardeşlerden isterse annae ve babasından gelsin asla kabul edilmemelidir. Takva temeli üzerine kurulan bir aile de toplum ve devletin küçültülmüş bir hali oluyor.
Ailede temel düzen kurulursa, küçük küçük ailelerden meydana gelen toplumlarda da temel düzen kurulmuş oluyor. Yani herkes kedi evinin önünü temizlediğinde tıpkı şehrin temiz olması gibi.
Nasıl yirmi birinci asra gelinceye kadar,insanlar tarafından kültür aşamasıyla, demokrasiyi cumhuriyeti yakalamış sa Geliştikçe ilerledikçe düşündükçe de Allah’ın ,dünyada iman edenlere hayat tarzı olarak projelendirdiği islamı bulacaklardır. Şimdi en büyük demokrasi diyen insanlar o zaman da en büyük Allah ve İslam diyeceklerdir.
İslam her insana Başkalarının özgürlük alanına girilmediği, Şitdet gösterip, başkalarının düşüncelerini gasbetmediği sürece, her insanın dilediği gibi düşünme, düşündüklerini başkalarıyla paylaşabilme ve inandıklarını yaşama hakkını kendisine verir.
Ancak Evlilik Hayatı öyle değildir,Erkek ve kadın her ikisi de Müslüman olmalıdır. Bunlar civatanın orijinal somunu ile uyum halinde olduğu gibi uyum halinde olmalıdır. Elbette her ikisi de evlenmeden önce farklı farklı düşünce ve yaşam biçiminde olabilirler ama evlendikten sonra uyum halinde olmazlarsa yalama yapan cıvata gibi evlilik hayatı yalama yapar ve laşkalaşır.
Erkek ve kadın Nikah akdi ile gerçekleşen sözleşmelerden uzaklaşma durumu var ise uzaklaşan tarafa dayak zorlama gibi baskı uygulama ,asla yoktur. Kur’an ın verdiği ölçüler içerisinde ayrılma olayını gerçekleştirilerek istedikleri yaşam tarzı kendilerine verilir.
33/28”Ey Peygamber,eşlerine söyle,eğer siz dünya hayatını ve onun süslü çekçiliğini istiyorsanız. Gelin sizi yararlandırayım.ve güzel bir salma tarzı ile sizi salıvereyim.”
İşte Müslümanların ilki olmakla emir olunan ve söylediklerini hayata aktarmada zerre kadar kuşku duyulmayan Allah resulü kendisine itaat etmeyen hanımlarına zorlama ve baskı yapmadan Onlar eğer ahirete inanmıyorlarsa, dünyanın çekici süslerini istiyorlarsa, Kendi istekleriyle baş başa bırakmayı teklif etmiştir Eğer kendisiyle evli kalmak istiyorlarsa da Allah ve resulünün koyduğu sınırlar içerisinde kalmalarını şart koşmaktadır..

33/29”Eğer siz Allah’ı resulünü ahiret yurdunu istiyorsanız,Hiç şüphesiz Allah içinizden.güzellikte bulunanlar için,büyük bir ecir hazılamıştır..”

Demek oluyor ki, bir koca karısı Allah ın koyduğu sınırlar içerisinde hareket etmez ise, karısını dövme ve zorlama hakkına sahip değildir.onu Ancak boşayarak serbes bırakma hakkına sahiptir.

İnsanlara bu kadar hayatta yaşama özgürlüğü veren başka bir ideoloji varmı.? İşte ülkemizde demokrasi var dendiği halde, Baş örtüsüyle adaylığını koymuş,ve millet vekili olmuş, bir bayanın apar topar dışarı atılması her şeyin ne olduğunu açıkça göstermektedir.

İslam;Dünya hayatında yaşamda düşünmede,insanları serbest bırakarak,Bulunmuş olduğu konumu saptırmadan,olduğu gibi açık yüreklilikle, dinlerini yaşayanları, başka dinler tarafından engelleyenleri kolları kanatları arasına almıştır.
Allah her yapılan işin olması gerekenin en mükemmelini tarif erek,öyle bir yaşam şeklini öğütlemiş,ve bu ölçüler içerisinde yaşayanların da, Dünyada ve ahirette mutlu olacağını söylemiştir.İman edenlerin de vazfesi bu tarif edilen emirler doğrultusunda yaşamaktır
Ehli –Kitap ile evlenilmez konusu ile söylediklerimizi toparlayacak olursak,
1-Allah’ın Göndermiş olduğu kitaplar ve peygamberler doğrultusunda inanalar ve Salih amel işleyenler ancak evlenebilirler.
2-Hiçbir Müslüman kadın, Hıristiyan Yahudi ve müşrik olan erkeklerle nikahlanamaz ve evlenemez
3-Müslüman olan erkeklerle de, Hıristiyan Yahudi müşrik kadınlar da evlenemediği gibi müslümanım deyip de müşrik ve ehli-kitap özelliği taşıyanlarla da evlenilmesi kadın olsun erkek olsun evlenilmesi haramdır.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ehli, evlenmek, haramdır, kafirlarle, kitap


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:13 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam