hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an > Kuranla ilgili kavramlar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 29. August 2012, 08:14 PM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart İlham

ALLAH BALARISINA VAHYEDER DE, BÜTÜN İNSANLARA NİÇİN VAHYETMEZ.

Bazı mealci ve müfessirler, ayetlerdeki derin ilim üzerinde durmak yerine, ayette açıkça VAHİY geçmesine rağmen, ilham diye tefsir etme kolaycılığına kaçmışlardır. Oysa ikisi çok farklı kavramlardır. Tahminime göre içerik hakkında yeterli uslamlama yapmadıkları için, sadece Nebilere ilişkin bir bilgi edinme yönteminin arı gibi bir hayvana reva görülmesi tuhaflarına gitmiş olmalıdır. Öyle ya, bir hayvan olan arı, Nebiler hariç, milyarlarca insandan üstün müdür ki, ona bir anlamda imtiyazlı bir bilgi ilim yöntemi uygulanmıştır. İşte bunun cevabını doğru verdiğimizde, ilhamın insana reva görülmesinin bir nimet olduğunu, tekamül/gelişme üzere planlanan insanın uslamlayarak zamana yayılan ilim edinmeye göre planlanmasıdır. Zaten kalp kavramının anlamlarından birisi değişip dönüşendir. Yani, hiçbir alanda tutucu olmasın, hem kendisini aklederek değiştirip dönüştürsün, hem çevresini değiştirip dönüştürsün.

İlim edinmesi tedricidir/derece derecedir. Fakat vahinin “süratli bir şekilde bildirmek” anlamı akledene apaçıktır. Bu fikir devrimidir, sıçramadır. Oysa insan için öngörülen şey, evrimsel ilimdir. İlim de çağlara göre evrimleşerek ilerlemektir. Onun için kalplerin (anlak, bellek, zihin v.s) de değişip dönüşmesidir ki, biz buna “Inkılap” deriz. Bunu fikir, sosyal hayat, siyasi ve ekonomik alan da dahil birçok alanda kullanırız.

Vahide bile az da olsa Allah, bir tedricen/derece derece ve zamana bağlı bildirmeye gerek görmüştür. Çünkü avcılıkla uğraşan bir kabile devletinde yüz civarında yasa ancak gereklidir. Ne deniz hukuku, ne uzay hukuku v.s bu topluma gerekli değildir. Bunun için bocalayıp kalmayalım diye rabbimiz bize hazır(kazanılmış olmayan) bilgiyi dahi sosyo ekonomi politikteki tekâmüle/gelişime göre gönderir. Ama insanların çoğu ınkılapçılığı kötü bir şey sayar. Tutuculuk(Atavistlik) çok eski ve şifa bulmaz bir hastalıktır.Oysa Allah Nahl(Arı) suresinde şöyle der.

“Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- "Sen ancak bir iftiracısın" dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler”(Nahl-101)

İlham yetisi verilmesinin sebeplerinden birisi de işte insanın tekamülüne/gelişmesine göre planlanmış olmasındandır.

Uslamlama yapmadan alınan ilim sadece vahidir.

Arının uslamlama yaptığını kimse iddia edemez. Ona fıtraten kazanılmamış bilgi verilmiştir. Çünkü buna ihtiyacı vardır. Hayatını idame ettirmek, beslenmek, barınmak ve korunmaktan ibaret olan hayat alanı için onun fıtratına ilimden çok küçük bir cüz kazınmıştır. Bu bir yazının taşa kazınması gibidir.

İnsan uslamlama yapmak zorundadır. Çünkü yemek-içmek ve hayvanlar gibi yaşamak için değil, her alanda tekamül etmek/gelişmek ve ettirmek, sonra da hesaba çekilmek için yeryüzüne getirilmiştir. Bunun için tekamüle yarayacak, kurallar koymak ve kaldırmak zorundadır. Bunun için de, hüküm çıkartmak ve giderek en güzeline ulaşmak zorundadır. Eğer ona ilham yetisi değil, vahiyle ilk insandan, dünyadaki son insana kadar fıtratına dikte ettirilmiş ilimden çok miktarda verilseydi, zaten bilgisayar ve elektronik çağı diye bir çağ olmazdı. Dumanla haberleşeceğine cep telefonu kullanırdı.

Bunun için balarısı ilimden çok küçük bir parça dikte eder gibi benliğine taşa kazır gibi kazınarak yaratılmış, vahyedilerek ilhamdan mahrum edilmiştir. Çünkü tekamüle ihtiyacı yoktur.

Bunu için Allah, tekamülün/ilerlemenin bir safhasındaki insanı tanımlarken, hayvanları ona nimet verdiğini ve onun derisinden ve kılından giysi ve evler(Çadır) yapmasını misal gösterir. Yününden hala kazak yapmamıza rağmen evlerimizi artık çoğunlukla kıl çadırdan değil, demir, çimento, mermer, taş v.s gibi lüks malzemelerden yapmaktayız. Çünkü bize ilham yolu açıldığı için tekamüle ilerlemekteyiz.

Ama balarısı ayetlerde de bildirildiği gibi, taa en başından beri ağaç ve taş kovuklarında barınmakta veya kendisinin geliştiremediği ve insanların, onların doğal ortamına uygun olarak yaptıkları gelişmiş kovanlarda yaşamaktadır. Hem tekamül etmek için bir yazılımları yoktur. Hem de onlar için hesaba çekilme yoktur. Vahi yoluyla fıtratlarına kazınan şeye uyarak, gidip yerin derinliklerinde kovan edinerek, insanları baldan mahrum etme tercihleri de yoktur. Veya çiçeği bırakıp, kan emerek ürün meydana getirme hakları ve yetileri yoktur. Yine uslamlama yapmaya(İlham) yetili olmadığı için, kovandaki gözenekleri devamlı bal mumundan yapar. Onları madenden yapmak gibi bir düşüncesi yoktur. Öyle bir şey insan tarafından konsa da geometrik şekli değiştirmez, değiştiremez. İlham(uslamlama ile yetili kılınan insan) fikir ve alışkanlık edindiği şeyleri dahi değiştirmek yetisine sahiptir. İşte vahi kavramının hayvanlardaki niteliği budur.

Saygılarmla.
Galip Yetkin.
(İlhami Çetin'den)

Konu galipyetkin tarafından (30. September 2015 Saat 07:24 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Bilgi (30. August 2012), gul (16. April 2013), Miralay (31. August 2012)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ılham


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:04 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam