hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > MAKALELER(DİNİ ve SİYASİ) > Siyaset

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 22. January 2016, 09:32 AM   #21
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

.
Ne Kuran ne başka kitap insana bir şey öğretmez,
Çünkü biz ihtiyacımız olan her şeyi bilerek doğarız.

Mesele, o zaten bilmekte olduklarımıza inanmakta.

Vahiy, insanı gönül gözüyle bakmaya davet eder,
Özümüzdeki aşkı tanımaya, bilmeye, takip etmeye.

Marx'ı, Lenin'i takip eden milyonlarca ateist kardeşim,
İnsanlar için, başkaları için canlarını verdiler,
Hem de hiç bir cennet beklemezken.

Çoğunluğu ikna eden karmaşık teoriler değildi,
Ama teoriye sinmiş insan sevgisi, aşktı.
İşte bu, can vermeye değdi.

Kendimizdeki insan sevgisini, aşkı görmeden,
Vahiyde bir şey görmeyiz çünkü başkası yok.

İhtiyacımız olan her şeyi bilerek doğuyoruz,
Mesele, bildiklerimize inanacak aşkı bulmak.


.

Konu ozkanates tarafından (22. January 2016 Saat 09:53 AM ) değiştirilmiştir.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 22. January 2016, 02:53 PM   #22
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Bu Türkler nasıl İslamlaştırılamadı.

(Türkiye-Net'ten alıntıdır.)

Hristiyan Türkler, Yahudi Türkler.

Yeryüzünde çok değişik din ve kültürlerden Türklerin yaşadığının ayırdına varırsak Noel, Paskalya, Hamursuz, Hanukah gibi bayram ve gelenekleri “bizim dinimizde yoktur” önyargısıyla yadsımaya kalkışmanın ne kadar yanlış ve boş olduğunu anlamış oluruz. Öte yandan “bizim dinimiz” diye de Türklere özgü bir din yoktur.

Zira, tarihe baktığımızda Çuvaşlar, Yakutlar, Batı Kumanlar, Peçenekler, Karamanlılar ve Gagavuzların Hristiyanlığı yüzyıllarca önce benimseyen Türk halkları olduğunu görürüz. Hristiyan Türklerin %90 ı Ortodoks, geri kalan %10 Katolik ve Protestan’dır. Ayrıca Yahudi dininden olan Karay Türkleri ve hala eski Şaman inançlarını sürdüren Türklerin varlığından da söz etmemiz gerekecektir. Kazakların %30 u, Kırgızların da %20 si Hristiyan’dır.

Şaman, Tengrist, Budist, Zerdüşt, Yahudi, Hristiyan gibi çok çeşitli din ve mezheplerden Türkler(*) yaşar dünyada. Demek ki, dünyadaki yaklaşık 200 milyon Türkün tamamı Müslüman değildir. Öte yandan Müslümanlığın Araplara özgü bir din olduğunu ve Türklerin 70 yıl savaştıktan sonra Müslüman olmak zorunda kaldıklarını bir kez daha anımsayalım. Oysa, Türkler Hristiyan olurken savaşmamışlar, kendi istekleri ile Hristiyan olmuşlardır.

Türkiye’deki toplam Hristiyan nüfusun yaklaşık 200bin dolaylarında olduğu sanılmakta, T.C. kimlik belgelerine Hristiyan yazdırmaya çekinen yurttaşlarımızın olduğu da bilinmektedir. Bu arada her türlü baskı, saldırı ve şiddet eylemlerine karşın Türkler tarafından ülkemizde kurulan kilise sayısında son 15-20 yıl içinde kayda değer bir artış olmuş ve Hristiyan nüfus içerisinde Türklerin oranı %50 yi geçmiştir. Bu araştırmamızda özellikle Gagavuz, Çuvaş, Yakut, Karaman ve Karay (Karaim) Türklerinden söz edeceğiz.

Gagavuz (Gagauz) Türkleri

Gagavuz Türklerinin X ila XII. yüzyılda Hristiyan Ortodoks oldukları sanılmaktadır. “Gagavuzya, Gagauziya” ya da “Gagavuz Yeri” özerk cumhuriyeti Moldavya (Moldova) Cumhuriyetine bağlıdır. Gagavuzlar tarafından inşa edilmiş tarihi kilisesiyle ünlü Komrat kenti Gagavuzya’nın başkentidir. Gagavuz ismi “Gök Oğuz” dan gelir.

XX.ci yüzyılın başlarında Gagavuzların Türk ulusunun bir parçası olduğu savını ortaya atan halk kahramanı Protoierey (Başpapaz) Mihail Çakır, Romen harfleriyle bir alfabe oluşturarak 1907 yılında ilk Gagavuzca gazeteyi çıkarmış ve Gagavuz Türkçesinin yazı dili haline dönüşmesinin önünü açmıştır. Mihail Çakır “Besarabyalı Gagavuzların Tarihi, Romence-Türkçe Sözlük, İncil’in Türkçe Çevirisi, Gagavuzlar İçin Dua Kitabı, Kilise Tarihi” gibi yapıtlarıyla Romence olan dinsel dili Türkçeleştirerek ilk kez bir yazı dili ve bizim burada bir türlü beceremediğimiz Türkçe ibadeti uygulamayı başarmıştır.

SSCB’nin dağılmasının ardından Gagavuzlar 19 Ağustos 1990da Mihail Çakır’ın (1861-1938) düşüncelerinden esinlenerek Romanya ve Moldavya’ya karşı ayaklanma başlatarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Ancak, büyük devletlerin araya girmesiyle bağımsızlık engellenmiş, Romanya sınırları içinde özerklikle yetinmek zorunda kalmışlardır. Coğrafi sınırlar 1995de referandumla belirlenmiş, Gagavuz Parlamentosunda onaylanmıştır. Gagavuzya 1995ten itibaren Türkiye ile aynı alfabeyi kullanmaktadır. Gagavuzca Rumeli ve Trakya’da konuşulan Türkçe’ye çok yakındır.

Osmanlı döneminden beri, devlet politikası gereği Müslüman olmayan Türkler hep görmezden gelinmiş ve yok sayılmışlardır. Ancak, ilk kez Atatürk döneminde, Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Bükreş Büyükelçisi olduğu sırada (1931-1944) bu Hristiyan Türkler Türkiye’nin gündemine girmiş, Atatürk büyük ilgi göstermiş, Romanya’nın onayı alınarak Türkçe kurslar açılmış, öğretmen ve Türkçe kitaplar gönderilmiş bazı öğrencilerin Türkiye’de yüksek öğrenim görmeleri sağlanmıştır.

Nüfusu yaklaşık 300 bin olan, aydın ve çoğunluğu üniversite mezunlarından oluşan Gagavuzların ilkokul- lise düzeyinde eğitim veren 55 okulu ile başkent Komrat üniversitesi vardır. Ayrıca Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı TİKA, Komrat’ta önemli bir kültür merkezi olan Atatürk Kütüphanesi’ni kurmuştur.

Gagavuzlar AKP hükümetine ve politikalarına sıcak bakmıyor, İslam’a davet propagandalarından hiç hoşlanmıyorlar. Onlar için en büyük sorun din değil: Kuzey komşuları Ukrayna’daki tehlikeli gelişmeler ile dış politikada bağlı oldukları Moldova’nın AB’ye girip girmemesi. Zira 25 bin Gagavuz halen Rusya’da çalışıyor. Moldova’nın AB ile ortaklık anlaşmasını imzalaması halinde bu işçilerin Rusya’dan kovulmasından endişe ediyorlar. Moldova’nın itirazına rağmen 2014te yapılan referandum sonuçlarına göre Gagavuzlar AB’ye karşı değiller, ancak ekonomik nedenlere AB’yi istemiyorlar. Eğer Moldova AB’ye girerse, Gagavuzların da bağımsızlıklarını ilan etmesi söz konusu olabilir.

ÇUVAŞ TÜRKLERİ

Çuvaşistan (Çuvaş Cumhuriyeti) Rusya Federasyonu içinde yer alan çoğunluğu Hristiyan Ortodoks Çuvaş Türklerinden oluşan federe bir devlettir. Nüfusu yaklaşık 1.350.000’dir. Başkenti Şupaşkar (Çeboksarı, Çeboksaray) dır. Çuvaşların yaşadığı bölge XVI. yüzyılda Rusların eline geçmiş, 1920’de Sovyet yönetim birimi oluşmuş, SSCB’nin dağılmasından sonra da 1991de Çuvaşistan Özerk Cumhuriyeti kurulmuştur.

Çuvaşistan’ın resmi dil Çuvaşça Türk dillerinin Ogur-Bolgar öbeğinden olup Moğolca, Çince, Farsça, Arapça ve İbranicenin bütün lehçelerinden sözcükler içermektedir. İbranice sözcüklerin Yahudi Hazar Türklerinden geçtiği sanılmaktadır. Çuvaşça, dünyada 2 milyon kişi tarafından konuşulur. 2002 verilerine göre nüfusun % 92si Çuvaş, %60ı Hristiyan, %25 dinsiz, %8 ateist %3 Müslümandır.

1769’da ilk Çuvaşça dilbilgisi kitabı yayımlanmış, 1836’da Prof. V. P. Vişnevski’nin dilbilgisi ve sözlüğü, Prof. N. İ. Aşmarin de Çuvaş Dili Sözlüğü (Slovar Çuvaskogo Yazıka) isimli yapıtı Çuvaş tarih, dil ve kültürüne önemli katkılarda bulunmuştur. Türk Ocakları tarafından organize edilen 9. Türk Gençlik Kurultayı 1999 yılında Çuvaşistan ‘da düzenlenmiştir.

Başkent Şupaşkar on beş katın üzerine çıkan gökdelenleriyle dikkat çeker. Çuvaş halkının büyük bir çoğunluğu ulusal bilince sahip olup lise ve üniversite mezunudur. Kent halkı özellikle yaz aylarında İdil nehri kıyılarında gezerek yorgunluk atar, sinema ve tiyatro salonlarına koşarlar. Çuvaşların halk giysilerindeki motifler, ince nakışlar, beyaz zemin üzerine kırmızı ve sarı renklerle işlenmiş geometrik desenler tamamen Türk halklarına özgü iz ve dokuları taşırlar.

Çuvaşlar Hristiyan Ortodoks olmalarına rağmen kültürlerinde eski Türk inançlarından izlere rastlanır. Kültürlerini korumak amacıyla uzun süre kendi aralarında evlenmişlerdir. 1990lı yıllardan itibaren “Vatisen Yali” (Eski Gelenek) dedikleri inançlarını da canlandırmaya, araştırmaya başlamışlardır. Çuvaş Ulusal Kongresi’nin öncülüğünde “ulusal din” çalışmaları hız kazanmış, bir çok aydın ilçe ve köylere giderek eski Çuvaş gelenek ve törenlerini keşfetmeye başlamıştır.

YAKUT TÜRKLERİ

Yakut (Zhakut=Yakut taşı) Türkleri Rusya Federasyonu’na bağlı Yakutistan Cumhuriyetinde yaşar. Yakutistan dünyadaki en büyük araziye sahip olan devletlerden biridir ve yüzölçümü Avrupa kıtasına yakındır. Başkenti Yakutsk (Dokuskay) dur. Dünyanın en soğuk ülkelerinden biridir ve kış mevsiminde ısının -60/70 derecelere düşmesi olağandır. Toplam nüfus 1 milyon kadar olup nüfusun %50si Yakut, %40 Rus ve gerisi Tatar, Ukrayna gibi muhtelif uluslardandır.

Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olan Yakutların inançlarında eski Türk ve Şaman geleneklerinin izlerine rastlanır. Resmi diller Yakutça ve Rusça olup, Yakutça Kiril alfabesiyle yazılmaktadır. Yakutça sayılar bize hiç yabancı gelmeyecektir: 1 – bir. 2 – ikki. 3 – üs. 4 – tüört. 5 – bies. 6 – alta. 7 – sette. 8 – ağıs. 9 – toğus. 10 – uon.

Yakutistan, kürk avcılığı ve balıkçılığın yanı sıra elmas, altın, doğal gaz, kömür, gümüş ve bakır gibi yeraltı zenginliklerine sahiptir. 1990 yılından itibaren eski gelenekleri ve inançları canlandırma akımı başlamış ve 2002 yılında Yakutsk’da bir Şaman tapınağı da inşa edilmiştir.

“Science” dergisinin Şubat 2008 sayısında yazanlara göre ABD Stanford Üniversitesi’nden Richard M. Myers başkanlığında bir grup bilim adamının yaptığı DNA araştırmalarında ilginç sonuçlara ulaşılmıştır: Yakut Türkleri ile Kuzey Amerika Kızılderilileri ve yerli halklar arasında genetik bağlar ve benzerlikler olduğu saptanmıştır. Zira, Yakutların Bering Boğazı’nı sal veya kayıkla veya deniz donduğu vakit (-60) yürüyerek geçerek Alaska’ya ulaşması, oradan Kanada, Kuzey Amerika, hatta Grönland’a gitmeleri hiç de imkansız değildir. Kuşkusuz bu saptamaya dayanarak, bir takım aklı evvellerin kendilerine vazife çıkartarak, Kolomb ya da İslamiyet’ten çok önce Çuvaşların Amerika kıtasını keşfettiklerine dair gülünç iddialarla ortaya çıkmayacağını umuyoruz.

Karaman Türkleri

Konya, Niğde, Nevşehir, Kayseri, Ankara çevreleri bir zamanlar Hristiyan Karaman Türklerinin yaşadığı yerlerdi. Karaman yöresinde bulunan “Binbirkilise” X. yüzyıldan 1922 yılına kadar Türk Ortodoks Hristiyanların bu bölgede yaşadıklarını göstermektedir.

Yunanistan’ın 15 Mayıs 1919da İzmir’e asker çıkartarak Anadolu’yu işgale başlamasıyla Fener Rum Patrikhanesi, ülkedeki tüm Hristiyanları Yunan ordusunu desteklemeye davet edince Türk Hristiyanlar yeni kurulan Ankara Hükümetine başvurarak Patrikhaneden bağımsız bir Türk kilisesi kurmak için izin talep ederler. TBMM ve Adalet Bakanlığından onay alındıktan sonra Kayseri’de 21 Eylül 1922’de toplanan kongrede bağımsız Türk Ortodoks Patrikliğinin kurulması kararlaştırılır. Kongreye, Türk Hristiyanların Genel Başkanı Papa Eftim, Gümüşhane Episkoposu Yervasyos, Konya Metropoliti Prokobios, Antalya Episkoposu Meletios ile Anadolu ve Trakya’nın diğer bölgelerinden gelen 72 Hristiyan temsilci katılır. Atatürk, Eftim’i Sivas’a davet ederek görüşür. Eftim’e, İstiklal Madalyası verildiği de ileri sürülmektedir.

Ancak, trajik bir talihsizlik yaşanır: Kurtuluş Savaşı sonrasında 30 Ocak 1923 tarihli Lozan Antlaşması çerçevesinde, sayıları 1.200.000 u bulan Anadolu’daki tüm Ortodoksların karşılıklı değişime (mübadele) tabi tutularak Yunanistan’a gönderilmesi kararlaştırılır: Rum Ortodoksların yanı sıra Kayseri, Karaman, Trabzon, Sivas, Konya, Yozgat ve Ankara’dan toplanan Türk Ortodokslar da trenlerle apar topar Yunanistan’a gönderilir! Bir tek İstanbul’daki Türk ve Rum Ortodokslar ile Eftim ailesi bu zorunlu göçten muaf tutulur. Eftim ailesi ve yakınları önce Ankara’ya, ardından İstanbul’a götürülerek Karaköy semtine yerleştirilir.

Kıbrıs’ta kanlı olaylar başlayınca misilleme olarak İstanbul’daki Rumların sınır dışı edilmesi gündeme gelir. 16 Mart 1964 günü Rumların gayrimenkullerine el konur, banka hesapları dondurulur. Eftim, dönemin başbakanı İsmet İnönü ile görüşerek ikinci bir göç faciasının yaşanmamasını talep etse de başarılı olamaz. Neticede 20.000 Rum’la birlikte Türk Ortodokslar da sınır dışı edilir. (Rakamların hiçbiri kesin değildir).

Karaman Türkleri kendi ülkelerinde “Rum” olarak damgalanıp sınırdışı edilirken, Yunanistan’da da “Turko Sporos” (Türk Tohumu) diye aşağılanırlar. Sürgüne gittikleri Batı Trakya’da, “Karaman” adını verdikleri bir yerleşim birimi kurarlar. Batı Trakya’daki Müslüman Türklerden daha çok aşağılanan Türk Ortodoksların çoğunun daha sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerine dağıldığı biliniyor. (Karaman Türkleri hakkında bilgiler sosyolog Dr. Dursun Ayan ve çeşitli ansiklopedik kaynaklardan derlenmiştir.)

Hazar Türkleri (Karay veya Karayimler)

Hazar Türkleri, Göktürk devletinin 630 yılında yıkılışından sonra Bulan Han önderliğinde bağımsız olmuşlar, Halife Ömer yönetimindeki Arap-İslam yayılmacılığına ve saldırılarına karşı uzun yıllar direnmişlerdir. 737de Müslümanlığı kabul etmek zorunda kalarak Araplarla barış yapmışlar, fakat, Araplar bölgeden çekildikten sonra Hazarlar tekrar eski Şaman dinlerine dönmüşler, bir süre sonra Yahudilik resmi devlet dini olarak kabul edilmiştir (799). ( Eski Türklerin özgün dinine “Gök Tanrı”, Şaman veya “Tengricilik” dini de denmektedir.)

Hazar Türkleri Doğu Avrupa’da VIII-IX. yüzyıllar arasında “Hazar Barışı” diye anılan bir çağın öncülüğünü üstlenmişlerdir. Bu dönem süresince dinsel hoşgörü gelişmiş, halkın büyük çoğunluğu Türk dinine bağlı kalırken kağan ve yönetici sınıf Yahudiliğe, tüccar sınıf ise Müslümanlığa geçmiştir. Bugün Kafkasya, Ukrayna ve Polonya’da yaşayan Karaylar (Karayim Türkleri) bu soydandır.

Kökenlerinin Hazar boyuna dayandığı düşünülen Karaylar Türklerinin en çok bulundukları Litvanya’daki geçmişleri XIV. yüzyıla kadar gider. Günümüzde İstanbul’da az sayıda Karay Türkü halen yaşamaktadır. “Karaköy” isminin “Karay-köy “den geldiği açıktır. Hasköy’de Doğu Roma döneminden kalma “Kal Ha Kadoş Be Kuşta Bene Mikra” adında çok eski bir sinagogları vardır. Çıksalın’da Sefarad mezarlığının yanında Karay mezarlığı bulunmaktadır. İstanbul’daki Karaylar genelde kendi aralarında Bizans-Rumcası, Kırım Karaycası ve İbranice sözcüklerden oluşan “Karaitika” adını verdikleri Jüdeo-Yevanit (Yunanca) bir dil konuşurlar. Bugün, ABD ve Avrupa’nın çeşitli ülkeleri, Türkiye, İsrail ve eski Sovyet coğrafyasında 50.000’in üzerinde Karaylı yaşamaktadır.

SONUÇ

Şaman, Tengrist, Yahudi ve Hristiyan Türklerin günümüzde hala varlıklarını sürdüğünün ortaya çıkması İslamcı çevrelerde derin bir rahatsızlık yaratmış ve yaratmaktadır. İslami kesime göre hala kendi öz dinleri Gök Tanrı dinini sürdüren Türkler kafir ve putperesttir! Ateşe, taşa toprağa taparlar. Gagavuz Türkleri, Çuvaşlar ve diğerleri ise zorla Hristiyanlaştırılmış, Slavlaştırılmış ve Ruslaştırılmıştır. Bu gavurları yeniden İslamlaştırmak gerekir. Bunun için o ülkelerde İmam Hatip Liseleri, İslam Enstitüleri, İlahiyat Fakülteleri açılması ve hoparlörlü cami yapılması gerekir. Yine İslamcıların ağlamaklı iddiasına göre Yahudi dinini seçmekle Karay Türkleri de kimliklerini kaybedip Yahudi olmuşlardır! Yeni kurulan Türk kiliseleri de parayla kandırılan masum Müslümanlardan oluşmaktadır!

Bu acınacak savları ciddiye almayıp doğrusu burada şu soruyu sormak gerekir sanırım: İyi de birader kendi öz dinlerini bırakıp Müslüman olan Türkler de kendi öz benliklerini, milli ve manevi değerlerini, kimliklerini kaybetmiş olmuyorlar mı? Evet mi, hayır mı? O halde, nasıl oluyor da güya bu kimliğini kaybetmiş (!) Türkler “Türkiye” diye bir devlet kuruyorlar? Ya da Hristiyan Gagavuz Türkleri neden bağımsız olmak için başkaldırıyor? Yahudi Karay ve Ortodoks Çuvaş Türkleri nasıl oluyor da hala Türkçe konuşuyorlar? Demek ki, din faktöründen yola çıkarsak çok yanlış sonuçlara varacağımız açıktır. Türkiye’de aklı başında ilahiyatçıları ne zaman görebileceğimizi doğrusu merak ediyorum.

Şu gerçeği artık görelim: Türkiye ve yurt dışındaki Hristiyan, Yahudi ve diğer dinlerden olan Türkler için ne kadar övünsek azdır. Onlar bizim gözbebeğimiz. Onların yaşama bakışlarını örnek almamız ve şapkamızı önümüze koyup iyice düşünmemiz gerektiği kanısındayım: Hiç birinde ne şeriat, ne ılımlı Hristiyan, ne ılımlı Yahudi gibi özlem ve saplantılar yoktur; ne de bizde olduğu gibi dinsel, mezhepsel, etnik bir kaos içinde değillerdir, irtica, gericilik gibi dinsel sorunlarla da boğuşmuyorlar.

İslam, Türkiye ve Türkler için bir yazgı değildir. Türkler illa Müslüman olmak zorunda değildir. Her Türk istediği dini ve inancı korkusuzca seçmekte kendisini tamamen özgür hissedebilmelidir. Bu özgür hissetme olgusu yoksa o ülkede zaten gerçek demokrasi, insan hakları, kişisel özgürlük ve laik yönetim de yoktur.

Türkiye’de İslamcı çevreler sürekli olarak kendilerine eza edildiğini, zulüm yapıldığını, göğüslerini gere gere Müslüman olduklarını söyleyemediklerini iddia ederler. Oysa durum tam tersidir: Türkiye’de baskı ve tehdit altında olanlar, inançları yüzünde öldürülenler Sünni-Müslüman ya da ılımlı İslam çemberinin dışında kalan kesimlerdir.

Türkiye’de aslında bireysel özgürlük, özgür düşünce, medya ve basın, aydınlar, bilim adamları, sanatçılar, devrimler ve ülkenin ulusal bütünlüğü büyük tehdit altındadır. Etnik milliyetçilikle aynı kategoriye konulan Atatürk milliyetçiliği, yurtseverlik, vatanseverlik de sonunda ayaklar altına alınmıştır. Türkiye’yi başkanlık sistemine ve federal dinsel-etnik bir devlete dönüştürmek üzere hukuk, yasalar ve Anayasayı işlerine geldiği şekilde değiştirerek millete meydan okuyanların kesin zaferlerini ilan etmesi yakındır. Atatürk’ün ölümünden sonra yıllarından beri adım adım sürdürülmekte olan postmodern karşı-devrim sürecinin artık son aşamasına gelinmiştir. Umarım bu günleri bile arar hale gelmeyiz.

Erol İrdelmen



(*) Bu yazıda kullanılan “Türk” kelimesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasındaki millet tarifi değil, Orta Asyadan gelen Eski Türk’lerin ve Türk Boylarının antropolojik ve etnolojik kökeni olarak kullanılmıştır. Bilindiği gibi “Eski Türkler” kavramından bahsederken, Gagavuz, Oğuz, Selçuk, Hazar, Kırım Türkleri gibi birçok değişik Türk Boylarını tek bir kelime olan “Türk” adı altında birleştirip bahsetmek istedik.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (22. January 2016 Saat 06:41 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 23. January 2016, 10:02 AM   #23
khaos
Uzman Üye
 
khaos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
khaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu Türkler nasıl İslamlaştırılamadı.

(Türkiye-Net'ten alıntıdır.)

Hristiyan Türkler, Yahudi Türkler.


SONUÇ

Şaman, Tengrist, Yahudi ve Hristiyan Türklerin günümüzde hala varlıklarını sürdüğünün ortaya çıkması İslamcı çevrelerde derin bir rahatsızlık yaratmış ve yaratmaktadır. İslami kesime göre hala kendi öz dinleri Gök Tanrı dinini sürdüren Türkler kafir ve putperesttir! Ateşe, taşa toprağa taparlar. Gagavuz Türkleri, Çuvaşlar ve diğerleri ise zorla Hristiyanlaştırılmış, Slavlaştırılmış ve Ruslaştırılmıştır. Bu gavurları yeniden İslamlaştırmak gerekir. Bunun için o ülkelerde İmam Hatip Liseleri, İslam Enstitüleri, İlahiyat Fakülteleri açılması ve hoparlörlü cami yapılması gerekir. Yine İslamcıların ağlamaklı iddiasına göre Yahudi dinini seçmekle Karay Türkleri de kimliklerini kaybedip Yahudi olmuşlardır! Yeni kurulan Türk kiliseleri de parayla kandırılan masum Müslümanlardan oluşmaktadır!

Bu acınacak savları ciddiye almayıp doğrusu burada şu soruyu sormak gerekir sanırım: İyi de birader kendi öz dinlerini bırakıp Müslüman olan Türkler de kendi öz benliklerini, milli ve manevi değerlerini, kimliklerini kaybetmiş olmuyorlar mı? Evet mi, hayır mı? O halde, nasıl oluyor da güya bu kimliğini kaybetmiş (!) Türkler “Türkiye” diye bir devlet kuruyorlar? Ya da Hristiyan Gagavuz Türkleri neden bağımsız olmak için başkaldırıyor? Yahudi Karay ve Ortodoks Çuvaş Türkleri nasıl oluyor da hala Türkçe konuşuyorlar? Demek ki, din faktöründen yola çıkarsak çok yanlış sonuçlara varacağımız açıktır. Türkiye’de aklı başında ilahiyatçıları ne zaman görebileceğimizi doğrusu merak ediyorum.

Şu gerçeği artık görelim: Türkiye ve yurt dışındaki Hristiyan, Yahudi ve diğer dinlerden olan Türkler için ne kadar övünsek azdır. Onlar bizim gözbebeğimiz. Onların yaşama bakışlarını örnek almamız ve şapkamızı önümüze koyup iyice düşünmemiz gerektiği kanısındayım: Hiç birinde ne şeriat, ne ılımlı Hristiyan, ne ılımlı Yahudi gibi özlem ve saplantılar yoktur; ne de bizde olduğu gibi dinsel, mezhepsel, etnik bir kaos içinde değillerdir, irtica, gericilik gibi dinsel sorunlarla da boğuşmuyorlar.

İslam, Türkiye ve Türkler için bir yazgı değildir. Türkler illa Müslüman olmak zorunda değildir. Her Türk istediği dini ve inancı korkusuzca seçmekte kendisini tamamen özgür hissedebilmelidir. Bu özgür hissetme olgusu yoksa o ülkede zaten gerçek demokrasi, insan hakları, kişisel özgürlük ve laik yönetim de yoktur.

Türkiye’de İslamcı çevreler sürekli olarak kendilerine eza edildiğini, zulüm yapıldığını, göğüslerini gere gere Müslüman olduklarını söyleyemediklerini iddia ederler. Oysa durum tam tersidir: Türkiye’de baskı ve tehdit altında olanlar, inançları yüzünde öldürülenler Sünni-Müslüman ya da ılımlı İslam çemberinin dışında kalan kesimlerdir.

Türkiye’de aslında bireysel özgürlük, özgür düşünce, medya ve basın, aydınlar, bilim adamları, sanatçılar, devrimler ve ülkenin ulusal bütünlüğü büyük tehdit altındadır. Etnik milliyetçilikle aynı kategoriye konulan Atatürk milliyetçiliği, yurtseverlik, vatanseverlik de sonunda ayaklar altına alınmıştır. Türkiye’yi başkanlık sistemine ve federal dinsel-etnik bir devlete dönüştürmek üzere hukuk, yasalar ve Anayasayı işlerine geldiği şekilde değiştirerek millete meydan okuyanların kesin zaferlerini ilan etmesi yakındır. Atatürk’ün ölümünden sonra yıllarından beri adım adım sürdürülmekte olan postmodern karşı-devrim sürecinin artık son aşamasına gelinmiştir. Umarım bu günleri bile arar hale gelmeyiz.

Erol İrdelmen

Yazıyı ilk okuyan İslamcı radikallere karşı yazılmış bir yazı olduğunu zannedebilir. Fakat yazı direk sünni müslümanları hedef alıyor.Açıkça mezhepçilik yapıyor. Yaptığı bu mezhepçiliği de farklı argümanlarla kaçak dövüşerek desteklemeye çalışmış. Yazıyı yazan şahsiyetin aslında verdiği bilgilerin çoğuda yanlış. Kendi siyasi düşüncesine göre tarihi de bir güzel çarpıtmış. Anadolu dan giden Ortodoksklar Türk müş te Yunanistan da hoş karşılanmamışlar da. Evet Yunanistan da hoş karşılanmadılar ama sebebi genelinin Türk olmasından değil, dışarıdan gelip adamların topraklarına yerleşmelerinden kaynaklı idi. Tamamen yabancı düşmanlığı. Belki içlerinde Türkçe konuşan hristiyanlar da vardı. Ama yekün ün içinde bu oran ne kadardır. Kaldı ki yazar Atatürkçü değil midir? Lozan anlaşmasını yapan hükümetin o an ki lideri Mustafa Kemal Atatürk tür. Yazar Atatürk ü sırf hristiyan oldukları için bazı Türkleri Yunanlıların kucağına atmakla mı itham etmektedir.

Yazar sonuç bölümünde ne diyordu;
Şaman, Tengrist, Yahudi ve Hristiyan Türklerin günümüzde hala varlıklarını sürdüğünün ortaya çıkması İslamcı çevrelerde derin bir rahatsızlık yaratmış ve yaratmaktadır. İslami kesime göre hala kendi öz dinleri Gök Tanrı dinini sürdüren Türkler kafir ve putperesttir! Ateşe, taşa toprağa taparlar. Gagavuz Türkleri, Çuvaşlar ve diğerleri ise zorla Hristiyanlaştırılmış, Slavlaştırılmış ve Ruslaştırılmıştır. Bu gavurları yeniden İslamlaştırmak gerekir. Bunun için o ülkelerde İmam Hatip Liseleri, İslam Enstitüleri, İlahiyat Fakülteleri açılması ve hoparlörlü cami yapılması gerekir. Yine İslamcıların ağlamaklı iddiasına göre Yahudi dinini seçmekle Karay Türkleri de kimliklerini kaybedip Yahudi olmuşlardır! Yeni kurulan Türk kiliseleri de parayla kandırılan masum Müslümanlardan oluşmaktadır!


Şu yukarıdaki bölüm bile adamın ne kadar sığ ve ne denli İslam düşmanı olduğunu gösteriyor. Hoparlörlü cami ne arkadaş! Sanki hoparlörsüz olsa tahammül edeceksin de.

Yazarın viyadük misali etrafından dolaşarak gerçeği sakladığı ikinci nokta ise Türkiye de günümüzde yoğunlaşan misyonerlik hareketleriyle artan hristiyan nüfus. Bunu önceden beri hristiyan olan Türkler kendi dinlerini artık gizlemiyorlar. Yeni kiliseleri bu yüzden açıyorlar diyerek yine saptırmış.
Vah zavallım vah... Yazar açılan kiliselere baksın içinde kaç ortodoks kilisesi var. Açılan kiliselerin büyük çoğunluğu evangelist yada katolik kilisesi. Yehova Şahitlerini saymıyorum bile. Bu da Türklerin aşırı bir biçimde misyonerlik faaliyetlerine maruz bırakıldığını gösterir.

Ne istiyor bu arkadaş?

-Türkler Hristiyan olsun
-Türkler Yahudi olsun
-Türkler Şamanist olsun
-Türkler Budist olsun
-Türkler Alevi olsun
-Türkler Ateist olsun

Ama özellikle sünni müslüman olmasın. Daha doğrusu adında İslam geçen hiçbir şey olmasın. Müslümanım diyince İslamcısın bu arkadaşın gözünde. Hatta gericisin ve Atatürk düşmanısın. Atatürk e gerçekten bağlı olduğunu da düşünmüyorum ya neyse.

Hristiyan dinini yaymaya çalışınca sıkıntı yok. Ama müslümanın dinini anlatması tebliğ etmesi yasak. Yok ya! Senin derdini yazını okuyan ilkokul ikinci sınıftaki çocuk bile anlar. Yazarın ağzını büzmesinden Osman diyeceği belli ama yine yok hristiyanlık yok yahudilik diyerek dilinin arkasındaki baklayı evirip çevirip durmuş. Dışarıdaki Türklerle de bu kadar alakadar olduğunu sanmıyorum bile.

Arkadaş! Hristiyan Afrika nın yada Asya nın en ücra köşesine bile dinini yaymaya çalışıyorsa müslüman da yayar. Bu Allah ın emridir.

FUSSİLET-33
Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben müslümanlardanım» diyenden kimin sözü daha güzeldir?


Yukarıdaki yazı tamamen kişinin ideolojik saplantılarına göre yazılmış.

Merak ettim yazar şunu neden sormamış.
Bu Türkler nasıl hristiyanlaştı yada yahudileşti
__________________
(FOR RAVEN)

Konu khaos tarafından (23. January 2016 Saat 01:03 PM ) değiştirilmiştir.
khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 23. January 2016, 12:31 PM   #24
khaos
Uzman Üye
 
khaos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
khaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud of
Standart

Konuyu başından beri takip ediyorum. Her zaman olduğu gibi yine ana fikirden uzaklaşıldı yine yan yollara sapıldı. Açılan başlığa göre yürümüyoruz hiç bir zaman. Konudan uzaklaşmayarak;

Soru 1)- Dertleri din değil yağma yada savaşın getirdiği ganimetler olan Arapların zoruyla müslüman olduğumuzu öğrendik. Peki şimdi ne yapalım? Atalarımızın dinine geri mi dönelim?

Soru 2)- Türklerin müsluman olması onlara neyi kazandırdı neyi kaybettirdi?
__________________
(FOR RAVEN)
khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 23. January 2016, 01:00 PM   #25
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın khaos.

Konu üzerinde olman mutluluk verici; aydınlatıyorsun.

Şunu da ekle:https://www.youtube.com/watch?v=rWFN6xPPBks

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (14. January 2017 Saat 11:27 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 23. January 2016, 02:07 PM   #26
khaos
Uzman Üye
 
khaos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
khaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud of
Standart

Galip Abi,

Evet işte konunun özü bu! Biz müslümanlaşırken aynı zamanda Araplaştık. Bizim sorunumuz Kur'an la, Peygamberle yada İslam'la değil. Bizim sorunumuz İslam'ı ''arap gibi yaşamak'' zannetmemizden kaynaklanıyor.
Ha sünniler daha çok araplaştı, doğrudur. Caferiler daha çok farslaştı bu da doğrudur. Belki bir nebze Türkmen alevi yörükler Türklüğünü yitirmedi. Ama ben işin o kısmında değilim.
Zorla veya gönüllü bu din Türkler tarafından kabul edildi. Türkler işin özünü maalesef ilk kaynağından yalın haliyle öğrenemediler.. İşin özü de Allah ın Muhammed Peygamber aracılığı ile bize ulaştırdığı Kur'an dır. Türklerin topraklarının yağmalanması, baskı altına alınmaları, onlar için kültürel ve dil açısından asimilasyonu da beraber getirdiği aşikardır. Maalesef atalarımız işi kaynağından(kur'an) değil dönemin özellikle arapçı ve baskıcı rejimlerinden öğrendi yada kabul etti. Belki dönemin şartları Türklere başka bir şans tanımadı bilemiyorum. Onları da bu konuda suçlamıyorum açıkçası.

Bu gün yalın Türk diline, Türk töresine dönmek yada öyle yaşamak bizi İslam dan uzaklaştırır mı? Hiç sanmıyorum. Zihnimizde, ufkumuzda daha çok açılır. Önümüze çekilen bariyerler, setler yok olup gider. Ruhlarımızda, düşüncelerimizde özgürleşir. Ayağımıza yüzyıllardır bağlanan pırangalar kırılır kopar. Bunu da tarihimizde yapmaya kalkan bir adam oldu. Maalesef onuda genç yaşta ebediyete uğurladık. Şimdilerde hala ebedi şefimiz olsa da arkasından gelenlerin onun fikir ve düşüncelerini ne hale getirdiği ortada.

siyasi ve içtimai düşüncem budur.

Bu vesile ile konu ile bütünlüğü bozmadan Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Hülagü Han'ı anmadan geçemeyeceğim.
__________________
(FOR RAVEN)

Konu khaos tarafından (23. January 2016 Saat 02:12 PM ) değiştirilmiştir.
khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
khaos Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
galipyetkin (23. January 2016)
Alt 24. January 2016, 07:27 PM   #27
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

Türkler arasında yayılan İslam ilk zamanlarda Türkleri Araplaştırdığını söylemek kanımca çok doğru değildir.

Şaman dan kalma pek çok adet ve örf islamın içine sokulmuştur (Türklerin islamı)
ancak Araplar dan alınan çok fazla yada neredeyse hiç örf yoktur.

Araplara göre kafir Türk oldukça söylenen bir laftır çünkü biz onların inandığı gibi inanmıyoruz.

Sonuçta Kur an içinde pek çok Arap adeti bulunmakta İSlam öncesi adetler İslam sonrasına da sarkmıştır ve bunlar Kur an da da mevcuttur. Hatta pek çok ayet sadece Araplara özgü değil geniş bir coğrafyada kabul edilen adetlerdir.


Atatürk zamanında mübadele de pek çok Ortodoks Türk yer değiştirmiştir aynı zamanda pek çok Müslüman Boşnak, Arnavut vb. ülkemize gelmiştir.
Lozan Antlaşmasında mübadele IRk a göre değil dine göredir.
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 24. January 2016, 07:40 PM   #28
kuman
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
kuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud ofkuman has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir-iki soru da benden.

Kölemenler kimlerdir?
Müslüman mıdırlar?
Müslümanlar ise Anadan doğma mı Müslümandırlar?
Anadan doğma değil ise nasıl Müslüman olmuşlardır?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Kölmenler için wiki ansiklopediye danışın pek çok bilgi var.

Müslüman bir halka yada coğrafyaya hükmedicekseniz eğer müslüman olmalısınız yoksa iki dakikada sizi silerler.
kuman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 24. January 2016, 09:07 PM   #29
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın kuman.

O soru bilgi edinmek için değildi. Ama gene de teşekkürler.

O soru geçen sayfada "kuman'ın" şu yazdıkları içindi: "Kılıç zoruyla kimse kimseye bir yaşamı dikte ettiremez."
Buna karşılık ben de o "bir-iki soru"yu sormuştum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (25. January 2016 Saat 04:48 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 28. January 2016, 12:20 PM   #30
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Alıntı:
khaos Nickli Üyeden Alıntı
Evet işte konunun özü bu! Biz müslümanlaşırken aynı zamanda Araplaştık. Bizim sorunumuz Kur'an la, Peygamberle yada İslam'la değil. Bizim sorunumuz İslam'ı ''arap gibi yaşamak'' zannetmemizden kaynaklanıyor.
Ha sünniler daha çok araplaştı, doğrudur. Caferiler daha çok farslaştı bu da doğrudur. Belki bir nebze Türkmen alevi yörükler Türklüğünü yitirmedi. Ama ben işin o kısmında değilim.
Zorla veya gönüllü bu din Türkler tarafından kabul edildi. Türkler işin özünü maalesef ilk kaynağından yalın haliyle öğrenemediler.. İşin özü de Allah ın Muhammed Peygamber aracılığı ile bize ulaştırdığı Kur'an dır. Türklerin topraklarının yağmalanması, baskı altına alınmaları, onlar için kültürel ve dil açısından asimilasyonu da beraber getirdiği aşikardır. Maalesef atalarımız işi kaynağından(kur'an) değil dönemin özellikle arapçı ve baskıcı rejimlerinden öğrendi yada kabul etti. Belki dönemin şartları Türklere başka bir şans tanımadı bilemiyorum. Onları da bu konuda suçlamıyorum açıkçası.

Bu gün yalın Türk diline, Türk töresine dönmek yada öyle yaşamak bizi İslam dan uzaklaştırır mı? Hiç sanmıyorum. Zihnimizde, ufkumuzda daha çok açılır. Önümüze çekilen bariyerler, setler yok olup gider. Ruhlarımızda, düşüncelerimizde özgürleşir. Ayağımıza yüzyıllardır bağlanan pırangalar kırılır kopar. Bunu da tarihimizde yapmaya kalkan bir adam oldu. Maalesef onuda genç yaşta ebediyete uğurladık. Şimdilerde hala ebedi şefimiz olsa da arkasından gelenlerin onun fikir ve düşüncelerini ne hale getirdiği ortada.

siyasi ve içtimai düşüncem budur.

Bu vesile ile konu ile bütünlüğü bozmadan Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Hülagü Han'ı anmadan geçemeyeceğim.
Sayın khaos'un bu yazısı yanında, O'nun nezdinde bu sitede bütün Müslümanım diyen Türklere, Sayın hiiiç'ten şu alıntı ile hitap etmek isterim.Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap'ta neler olduğunu Türk anlasın...

Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı...

'İslam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek İslam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor...

M.Kemal Atatürk...


Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (28. January 2016 Saat 02:23 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
nasıl, türkler, İslamlaştırıldı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:26 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam