hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > İman ve mü’minler > Tevhid

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 21. January 2010, 10:01 AM   #1
müslümanlardan
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 207
Tesekkür: 30
72 Mesajina 144 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
müslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud of
Standart Baş örtüsü kahır mı,fahır mı

Başörtüsü: Kahır mı Fahır mı?


'Başörtüsü serüveni'…
Bir 'serüven' midir başörtüsü? Evet, belki bir yanıyla öyle. Fakat lütfen hiç kimse bu serüveni, nasıl sonlanacağı hiç bilinmeyen bir macera arayışı ya da, etkisinde kaldığı şövalye kahramanlıklarının bütün benliğini esir aldığı Don Kişot'un akıl almaz girişimleri gibi anlamasın.
Doğrusunu söylemek gerekirse 'başörtüsü' kelimesi de, dimağımda ekşimtırak bir tadın oluşmasına yol açmaktadır. Nedeni basit: Örtü, sadece baş için değil, (kadın) bedeninin bütünü içindir. Çünkü ister istemez açıkta kalması gereken kısımların dışında, kadın bedeni tümüyle ziynettir. Dinim, sadece başı örtmenin kâfi geldiğini emir buyurmakta değildir; tıpkı başı örtmemeyi de emir buyurmadığı gibi. 'Örtünmek', 'hicap' ya da 'tesettür'ün yanında 'başörtüsü'nün eksik kaldığı aşikârdır.
'Başörtüsü', kadının saçını bir kumaş parçasıyla sarıp sarmalamak mıdır? Bu soruya, 'hayır!'dan başka cevap veremeyiz. 'Başörtüsü', ipliğin kumaşa, kumaşın örtüye, örtünün haysiyete, haysiyetin vakar, şeref ve izzete, vakar, şeref ve izzetin teslimiyete, teslimiyetin kulluğa, kulluğun cennete dönüştüğü uzun, upuzun bir yoldur. Sırât-ı müstakîmin ta kendisidir…
Başörtüsünü, düşüncesi kıt olanlardan başka kim 'bir metrelik bir bez parçası'ndan ibaret görebilir? O, Akif'in, göğsünde koca bir umman gizlemekte olan bülbülü misali, tanımlamaya her kalemin gücü yetmediği muazzam bir felsefeyi, bir hayat nizamını içinde barındıran müthiş bir simgedir. Evet, 'başörtüsü' bir simgedir: güzelliğin, zarafetin, iffetin, hanımefendiliğin, mesafe koyabilmenin, ilkeli toplumsallaşmanın, mü'min olma zevkinin, müslümanca yaşama iradesinin simgesi… Bir yönüyle çiçektir başörtüsü, bir yönüyle silah. Bir yönüyle esenlik dileği, bir yönüyle öfkedir. Bir yönüyle teslimiyet, bir yönüyle baş kaldırıdır. Bir yönüyle tevâzû, bir yönüyle dik duruştur. Tıpkı ahirette mü'minlerle münafıklar arasına çekileceği haber verilen sur misali, mü'minlere bakan yüzü rahmet, münafıklara bakan yüzü azaptır. Ağyara karşı sertlik, dostlara karşı alçakgönüllülüktür başörtüsü…
'Başörtüsü', nâmı diğer tesettür, belki bize bir kaç on yılın meselesi gibi görünüyorsa da, işin gerçeği öyle değildir. Tesettür, atamız Âdem'le anamız Havvâ'nın cennette var kılınışlarıyla birlikte başlamış, İblis'in taraf olduğu bir var oluş mücadelesidir. İblis'in, Âdem'e, dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren hasım olduğu, hatırdan çıkartılmamalıdır. İblis, Âdem'le eşine ne yapmaya çalışıyordu? Onlara, aklınca Rablerini gammazlıyordu ve diyordu ki: Rabbiniz sizin bu ağaçtan tatmanızı istemiyor! Çünkü Rabbiniz sizin ebedî olmanızı istemiyor! Siz tabi ki benim öğütlerime kulak asmalı ve yasak ağaçtan tatmalısınız! Ben size nasihat ediyorum! Kulaklarına fısıldıyordu Âdem'le eşinin: "İşin sonunda ebedîlik var!"
İblis, bu nasîhatlerinin altını, yeminiyle kalın bir şekilde çiziyordu. Ben iblisin bu yeminini çok önemsiyorum. İblisin bu yeminli nasîhatlerini göz ardı edersek, 'başörtüsü serüvenini' doğru anlayamayacağımızı iddia ediyorum. İblis bir kere Âdem'e ve eşine nasîhat ederek işi bitirmiş değildir. O şimdi de iş başındadır. İblis ya okulun giriş kapısı yanında, ya bir gazete köşesinde, ya bir siyasi mahfilde veya bazen bir 'ilahiyatçı hoca' cübbesi altında, ya da 'beyaz cam'ın arkasında ikna odası açmakta ve bütün 'başörtülü' kızları oraya çağırmaktadır: Ben size nasîhat ediyorum! İkna olmayacaksınız da ne olacak? Neden başınıza bir metre bir bez sarmakta bu kadar ısrar ediyorsunuz? Bakın benim de babaannem başörtülüydü. Ben şimdi örtmüyorsam gâvur mu oldum yani? Her şey örtü demek midir? Kalp temizliğinin, insan sevgisinin hiç mi önemi yok? Bir metrelik bir bez parçası bir insanı bu kadar iyi yapabilir mi? Ülkemizde gerginlik yaratmamalısınız! Şu anda her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var! Ülkemiz, uygar devletler arasında hak ettiği seçkin yerini almalıdır!
Ben size nasîhat ediyorum! Neden hep kadınlar başlarını örtmektedirler? Hiç görmüyor musunuz, yüzyıllardır din hep erkek-egemen yorumlanagelmektedir. Kadınlar özgür olmalıdırlar. Özgürlük hiçbir pazarlığın konusu olamaz. Sizi kimse çuvala sokamaz. Kadın serbestçe kişiliğini ortaya koyabilmelidir!
Ben size nasîhat ediyorum! Anne-babalarınız sizi okumaya gönderdi, başkalarının oyuncağı olasınız diye değil… Sizler okumalı, bu güzel ülkemizde görevler almalı, hayata atılmalı, ekonomik bağımsızlığınızı kazanmalısınız. Hem bilmelisiniz ki, buralarda [görev alacağınız yerlerde] sizler olmazsanız başkaları olur… Oraları neden o başkalarına bırakasınız?...
İblis’in yeminine rağmen, Âdem ve eşi, çıplaklıklarının farkına varmış ve edep yerlerini (ziynetlerini) cennet yaprakları ile örtmeye koyulmuşlardı. Ne kadar ilkel değil mi, ilk erkekle ilk kadının örtüleri? Hayır hayır, ne kadar medenî değil mi, onların örtünmeleri? Ey Âdem'in çocukları! İşte bu, fıtratın sesidir. İkna odasında onu boğmaya çalışan İblis'in bütün çabalarına rağmen bu, yaratılışın sesidir ve bu ses 'örtünme insanî bir ihtiyaçtır' diye haykırmaktadır.
Örtünmek, Din'in geri kalan iman ve ahlak kaidelerinin tamamında olduğu gibi, tarihin o uzun, inişli çıkışlı, kimi zaman engebeli, kimi zaman düz yollarında, birbirinden farklı mekânlarda, farklı kavimlerde ve farklı hânedanlar, krallar elinde, ahlak felsefeleri nazarında türlü engellemelere maruz kalmış, türlü zorluklarla karşılaşmış olabilir. Lakin öyle inanıyorum ki, tarihin hiçbir döneminde tesettür, modernizm ayarında bir düşmanla karşılaşmamıştır. Modernizm, ahlakın, namusun, iffetin, insan ama bilhassa kadın şeref ve haysiyetinin en yaman düşmanıdır. Yanılıyor olabilirim ama hiçbir dönemde kadının örtüsü, başkalarını bu kadar rahatsız edici olmamıştır. Bu haliyle modern siyasî mekanizmalar, kadının örtüsüne, değme firavunlara taş çıkartacak kadar tahammülsüzdürler.
Modernizm, evlerimizin içine, hem de en mahrem alanlarımıza kadar girdi. Modernizmin kirletmediği bir karış bile mukaddes alanımız kalmadı. Mahremiyeti tamamen yitirdik. Yeni nesillerin (iyice kısırlaşan) kelime dağarcığında, mahremiyetin kutsallığına delalet edecek bir sözcük bulunmamaktadır. Bütün kavramlarımız, değer yargılarımız, yaşam biçimimiz, güve yemiş yaprak misali delik deşik oldu. İblis, babamızı ve anamızı aldatarak elbiselerini soymuş ve ayıplarını birbirlerine göstermişti. Modernizm İblis'den bir adım daha öte gitti. O, insan edebini teşhir etmekte ve en utanmaz biçimde satmaktadır. Samiri'nin hizbi misali, bu çağın insanının kalbine örtüsüzlük sevgisi içirilmektedir. Bir toplumun, adeta Allah'ın "aşağılık maymunlar olun!" emrine uygun düşmek için yarıştığını görmek ne kadar acı vericidir. Rabbimizin buyurduğu gibi, İblis ve yandaşları, onları fark edemeyen birtakım sözde namazlıları nasıl da ciddi şekilde izlemekte ve onları kendi tuzağına düşürmektedir. Kimi 'muhafazakâr' anne ve babalar körpe yavrularını hiç acımadan ve Allah'tan hiç korkmadan, İblis'in ağına bırakıveriyorlar. Tıpkı kız çocuklarını diri diri toprağa gömen cahiliye dönemi anne-babaları gibi… Kendisi 'örtülü', ama ciğerpâresinin örtüsüz olmasından kaygı duymuyor pek çok anne ve baba.
'Tesettür serüveni'nde geldiğimiz son nokta şudur: 'Başörtüsü', İslam'a karşı yürütülen yerine göre 'gizli', yerine göre 'açık'; yerine göre 'sıcak', yerine göre 'soğuk' bir savaşın simgesi durumundadır. 'İç' ve 'dış' ayırımıyla sıralanan 'tehdit'lerin hiçbirisi bu uğurda 'başörtüsü'nün dengine çıkamamaktadır. 'En tehlikeliler' sıralamasında zirvedeki yerini hep korumaktadır başörtüsü. Savaş başörtüsü üzerinden yapılmaktadır. Kitap Ehli, Muhammed (sav)e indirilene sabah inanıp, akşam inkâr etmek suretiyle güya moral bozukluğu meydana getirme taktiğini benimsemişti. (3/72). Günümüzün kimi ehli kitabı da aynı taktikle, önce (sabahleyin) örtünüp, sonra (akşamleyin) açılarak mü'minler üzerinde teessür, münkirler nezdinde ise sürûr meydana getirmek istiyorlar. İblis ve yandaşları katında izzet arıyorlar, izzetin tamamen Allah katında olduğunu unutarak… Ve İblis bu olayı şöyle yorumluyor: Tanrımıza hamdolsun, böylece bir putu daha devirdik!
Devrilen kim dersiniz?
İblis başörtüsünü tamamen kaldırıp attıramadıkları üzerinde de mücadeleden vazgeçmiş değildir. Şöyle tartışıyorlar: İblis'in türbanlaştırdığı 'başörtüsü', modernleştirilebilir mi, modernleştirilemez mi? Oysa başörtüsü 'türban' adını aldığı günden beri zaten modernleştirilmiştir. Bugün artık Nur suresinin ve Ahzap suresinin emri gereği değil, sırf işte kadın olarak, yakıştığı için veya kimliğin bir parçası v.b. gerekçelerle örtünmek gibi bir vakâ ile karşı karşıyayız. Tesettürün setr etmesi gereken kadın cinselliği, bu yeni tarz türbanla tam tersine bariz hale getirilmektedir. Hatta başörtüsü, kadına ait bütün değerlerin satışa çıkartıldığı podyumlarda, salevâtlar, tekbirler eşliğinde defile nesnesi bile yapılabilmektedir.
Buradaki çapraşıklığı nasıl gideririz? Aslında Rabbimiz, Kitabımız Kur'an'da bu meseleyi pek güzel çözümlemiştir bizim için. Elbise dediğimiz bezden mamuller, mahrem yerlerimizi örtmeye ve süslenmemize yarar. Fakat asıl örtü/setr etme takvâ ile olur. 'Ayıp yerlerimizi' örten aslında kumaş değil, takvâ elbisesidir. Takvâ elbisesi, kumaştan yapılan elbiseden öncedir. Eğer takvâ yoksa, örtünme beyhudedir. Takvâsız kadının ya da erkeğin örtüsü sureta örtüdür, hatta örtüsüzlüktür. İnsanı saygın kılan, takvâyla bütünleşen bir örtünmedir. Dolayısıyla, 'türban modernleştirilebilir mi?' ayartmasına karşı, 'takvâ bu çağa taşınabilir mi?' sorusu, anlamlı bir cevap olur kanaatindeyim.
Ne takvâdan ne de tesettürden feragat etme hakkımız vardır. Takvâlı tesettürlüler, tesettürlü takvâlılar olmak mecburiyetindeyiz. Bunun daha da veciz ifadesi şöyle olur sanırım: Allah'a kul olmak zorundayız.
'Bir başka açıdan' baktığımızda son yıllarda, hiçbir şeyin tesettür kadar Olimpos'ta oturanları gayza yöneltmediğini görürüz. Acaba tesettürde 'yanlış' olan nedir? Bir kadının örtünmesi başkalarını neden bu kadar öfkelendirir? Tesettür bazı insanları neden bu kadar rahatsız etmektedir? Örtünmek insan fıtratına mı aykırı, kadının bedenine zarar mı veriyor, çözümsüz çevre kirliliğine mi sebep oluyor? Ülkenin kalkınmasına, toplumda terörün, fakirliğin, rüşvetin ve adaletsizliğin yayılmasına mı yol açıyor?
Bu soruların saçma olduğunu kabul ve itiraf ediyorum. Zira mademki yukarıda, İblis'in örtünmeye olan ezelî ve kökten karşıtlığına dikkat çektim, o halde örtünmeye düşmanlık yapmak için ülke kalkınması, fakirlik ya da çevre kirliliği gibi sorunlar arasında bir ilgi kurulması gerekmemektedir. Mademki İblis'in misyonu, insanları Allah’ın açık-seçik yolundan (sırât) saptırmaktır, gayri Müslim bir zümre nazarında tesettürün kabul görmemesi de doğaldır. Bunu şöyle de izah edebiliriz: Tesettüre tamamen karşı çıkan zümreler nezdinde eğer Kur'an Allah'ın, son elçisine inzal buyurduğu, insanlığı kurtuluşa erdirecek hak Kitap, Muhammed (sav), o Kitabı tebliğ eden hak Rasûl; Allah, buyruklarına kulak asılması gereken âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm, din gününün sahibi tek İlah olarak kabul ediliyor da, sadece tesettür, itirazın sebebi oluyorsa, o zaman bu meseleyi yeniden düşünmemiz, kusuru, örtündüğünü söyleyen insanlarda (kendimizde) aramamız icap eder. Ola ki, örtünme biçiminde veya tavır ve tutumlarında bir yanlış vardır. Belki de, örtünmekle beraber, mesela örtüsüzlere, hak etmedikleri ve Allah'ın izin vermediği bir muamelede bulunuyorlardır.
Ne var ki örtünmeye düşmanlık yapmak için bunların hiçbirisini beklemek gerekmemektedir. Kısa yoldan söylemek gerekirse, örtü düşmanlığı yapılmadan din karşıtlığı, Kur'an karşıtlığı, peygamber aleyhtarlığı yapılamaz. Örtü düşmanlığı olmadan, Allah düşmanlığı eksik kalırdı. Bir zümrenin, Allah'a dostluk edip de, örtüye düşmanlık beslemesi düşünülemez. Bunun tersi de geçerlidir. Kaynukaoğulları’nın yaptığı, bir Müslüman kadının örtüsüne yapılmış sıradan bir sataşma değildi. Son Din'e ve onun şerefli elçisine olan kinlerinin 'başörtüsü' üzerinden yürütülmesiydi hadise.
İşte tam bu noktada attığımız adımlara dikkat etmeli, ne yaptığımıza iyi bakmalıyız diyorum. Egemenlerin, başındaki örtüsüne işaret parmağını doğrultarak, "madem sevmiyorsun, o halde terk et!" paylamasıyla tard edilen mü'mine hanımlar, başörtüsünü, kendilerini tard edenlerden talep edilecek bir 'hak' olarak görmemelidirler. Başörtüsü, bu anlamda bir 'hak' değildir. O bir görevdir, bir kulluk eylemidir, 'yukarıdan' gelen bir emirdir. Mü'min erkek ve mü'min kadınların yaşam tarzıdır. Bu görev yaşanır, ama istenmez. Ona engel olanlar tabi ki olacaktır. Sanırım şu noktada netlik gerekmektedir: Biz örtüden yana mıyız, birtakım dünyalıklardan yana mı? Takvâlı olmayı mı istiyoruz, çok para kazanmayı mı? Bizi örtüden men edenlerin verecekleri 'az bir meta'ı mı arzuluyoruz, Allah'ın lütfedeceği ebedî saadeti mi? Eğer her ikisini birden kazanalım istiyorsak, muharref İncil'in, "hem Allah'a hem de mammona kulluk edemezsiniz" sözüne kulak asmamız hayrımıza olur. Mammon, yani dünyevi geçimlik…
Bir mü'min kadının, bizzat yasağı koyan mütegallibeden 'başörtüsü hakkı' talep etmesi, bütün Müslümanlara çok ağır gelmelidir. Aynı mü'min kadının başını açması, örtüyü yasaklayanlardan merhamet dilenmesinden belki de daha ehven bir günahtır. Allah'ın düşmanından izin alarak Allah’a kulluk yapmak hangi nebînin sünnetinde görülmüştür?
Başörtüsü tartışmaları bağlamında, İblis'in bıraktığı miras gereği, kavram kargaşası ve inancımızın flûlaştırılmasına izin vermemeliyiz. Yapılan her saldırı, bilhassa genç kuşaklar üzerinde özür dileyici ürkek bir iz bırakmaktadır.
Bu cümleden olarak diyorum ki, "başörtüsünü siyasete alet ediyorlar" sözüne tepki verirken bir daha düşünelim! Öncelikle bu sözün tefsirini iyi yapalım. Aslında bu sözün ardında büyük bir gerçek yatmakta değil midir? Ben bu sözü şöyle anlıyorum. Örtülü mü'min bir kadın, örtüsüyle bir duruş sergilemekte, belirli bir inanç ve dünya görüşünü, yaşam tarzını dışa vurmaktadır. İnançların, dünya görüşlerinin, yaşam tarzlarının sürekli çatışma halinde olduğu bu dünya hayatında, örtülü bir kadının, kendi safını, hizbini, dünya görüşünü dışa vurmasından daha doğal ne olabilir? Bu anlamda kadınlar erkeklerden daha büyük bir cesaret göstermektedirler ve onları tebrik etmeliyiz. Cesurca, korkmadan kendini 'ele veren' değil, 'ben buradayım ve işte buyum' diyen mestûre kadın, o 'bir metre bez parçası' diye küçümsenen örtüsüyle, tek başına bütün modern küresel güçlere meydan okumaktaysa, tebrik edilmek hakkı değil midir?
Sözünü ettiğimiz bu kadın, siyaset anlayışının nasıl olacağını, işitme, görme ve idrak etme yeteneğini kaybetmemiş herkese açıkça ilan etmektedir. "Eğer ben emir sahibi olursam, neye göre hüküm vereceğim bellidir" demektedir o kadın. Başörtüsünün siyasî bir simge olduğunu söyleyenler isabet etmektedirler. Yanlış olan, dinin siyasete 'alet edildiği' kısmıdır. Çünkü ortada 'alet etme' değil, açık bir mesaj söz konusudur. Dinin (örtünün) siyasete alet edildiğini söyleyenlerin maksadının, örtülü kadınların oyunu alan partilerin önünü kesmek olması, bu sözün ardındaki gerçeği değiştirici değildir.
'Başörtüsü siyasete alet edilmektedir' itirazını, 'mini etek siyasete alet edilmemekte midir?' diye karşılamak bu yoruma göre, anlamını yitirmektedir. Çünkü önemli olan, benim 'başörtü'mün doğru algılanıp algılanmadığıdır. Eğer benim namazımın, ibadetlerimin, hayatımın, ölümümün ve tabi ki başörtümün Allah için olduğu hem dost, hem de düşman tarafından doğru algılanmışsa, bundan kıvanç duymam gerekir. Örtü, namaz ve siyaset arasında ayrılık değil, aynılık, birlik ve tevhid olduğunu idrak edebilmiş kimse, düşmanım da olsa doğruyu yakalamış, 'başörtüsü'nün özgül ağırlığını fark etmiştir. Şuayb (a.s), namazını doğru anlayan düşmanlarına, "yok canım, siz beni yanlış anlıyorsunuz" mu demeliydi?
Bütün ibadetler gibi 'başörtüsü' de, onun karşıtlarının tavırlarına göre yapılmaz. İslam edilgen ve tepkisel değil, etkin, inisiyatif sahibi kullar olmamızı emreder. Başkaları istediği ya da istemediği için değil, Allah'ın emri olduğu için mü'min erkekler ve mü'min kadınlar örtülü olurlar, ırzlarını korurlar, gözlerini haramdan kaçındırırlar. Aksi bir keyfiyet Müslümanlar tarafından kabul göremez. Kaçıncı yüzyıla girersek girelim, çağ ne olursa olsun, hangi muasır uygarlık olursa olsun, örtü Allah'ın emridir ve mü'min erkek ve kadınların değeridir. Bu uğurda Allah'ın yardımı her zaman mü'minlerle beraberdir. Allah dururken mü'minler başka alanlarda çare aramamalıdırlar. Tıpkı Fatıma'nın (r.a) da aramadığı gibi.
müslümanlardan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 22. January 2010, 12:02 AM   #2
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim.

İslam güvenli ,barışın ve huzurun olduğu bir dindir. İnsanların güvenli olmayan , huzur ve barış olmayan her türlü olumsuz düşüncelerden ve kötülüklerden islama kaçan kişinin adı da müslümandır. Buna güvenmek/iman etmek İslamın güven, barış ve huzur dolu ortamına kaçarak güvendiğini/iman ettiğini belirtenin adı da Mü'mindir/güvenendir.

Müslümanların mü'min olabilmesi o bölgenin kurallarına uygun yaşaması o kurallara uyması demektir. Allahın vahyi olan Kur'an daki bütün bilgiler güvenilerek gereği yaşanacak olanlardır. "La ilahe" diyerek bütün ilahları reddeden ve "illa Allah" diyerek müslüman olan ve ilahı olan Allahın vahyine inanıp güvenerek teslim olan mü'minler dinin sadece başörtüsü olduğu aldatmacasına aldanmayanlardır.

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allahım, örtü üzerinde kopartılan fırtınaların,kasırgaların ,yapın dediklerini yapmak , yapmayın dediklerinden kaçınmak için de kopartılmasını nasip eylesin.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 6 Kisi:
Apollonius (22. January 2010), aşık74 (22. January 2010), Barış (22. January 2010), elmuh (22. January 2010), kamer (24. January 2010), Toslunba (22. January 2010)
Alt 22. January 2010, 07:18 AM   #3
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

Müslümanlardan kardeşimin bu güzel makalesine teşekürden başkasını bulamıyorum. edebiyatı, kuranı, ihlası,takva kelimelerini harmanlayarak eline dilene sağlık güzel bir helva yapmış Allah razı Olsun tebrik ediyorum .
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 22. January 2010, 08:32 AM   #4
müslümanlardan
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 207
Tesekkür: 30
72 Mesajina 144 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
müslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud of
Standart

Ben müslümanların Allah ın takva elbisesini giymek isteyenlere karşı olanların tahammülsüzlükrini yazıyorum ve sunmaya çalışıyorum ve kapitalist düzenin çarkında kula kul hegamonyasında yaşayan ve bunuda islam zannedenlerin uyutulduğunun çağrısını yapmaktayım,bundanda onur duyuyorum. hiç kimseye bana gelinde demiyor,ve sizede gelecem demiyorum TEK ÇAĞRIM GELİN ALLAHIN VE RESULUNUN DAVETİNE İCABET EDELİM
BÜTÜN ÖNYARGILARI PARÇACI KURAN YAKLAŞIMLARINI BIRAKARAK ALLAHIN KULUMUHAMMED VE ALLAHIN RESULU MUHAMMEDİ ANLAYARAK.
müslümanlardan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 22. January 2010, 10:19 AM   #5
Toslunba
Uzman Üye
 
Toslunba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 217
Tesekkür: 90
69 Mesajina 159 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Toslunba is on a distinguished road
Standart

İdam yasası kaldırıldığında (kıssas ilkesi bozulduğunda) ,zina suç olmaktan çıkarıldığında ,İMF ile Riba üzerine RİBA anlaşmaları imzalandığında ,Mercedes ve yat kat sahibi iş adamları emrinde aç işçi sürüleri oluşturulduğunda hiç sesi soluğu çıkmayan insanlar türbandan bahsedilince ayaklanıyorsa burada bir terslik , bir samimiyetsizlik sezmek sizce din düşmanlığımıdır?

Benim Kurandan anladığım örtünme iki türlüdür ,birincisi erkek olsun kadın olsun cinsel kimliği ile ön plana çıkmayacak . İkincisi ise tamamen mana ile ilgiliki burada konuşulan konu ile ilgisi olmadığından vakit almak istemem.

Selametle kalın.
Toslunba isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Toslunba Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Apollonius (22. January 2010), Barış (22. January 2010), dost1 (23. January 2010), kamer (24. January 2010)
Alt 23. January 2010, 08:50 AM   #6
müslümanlardan
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 207
Tesekkür: 30
72 Mesajina 144 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
müslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud of
Standart

[quote=Toslunba;4526]İdam yasası kaldırıldığında (kıssas ilkesi bozulduğunda) ,zina suç olmaktan çıkarıldığında ,İMF ile Riba üzerine RİBA anlaşmaları imzalandığında ,Mercedes ve yat kat sahibi iş adamları emrinde aç işçi sürüleri oluşturulduğunda hiç sesi soluğu çıkmayan insanlar türbandan bahsedilince ayaklanıyorsa burada bir terslik , bir samimiyetsizlik sezmek sizce din düşmanlığımıdır?

Benim Kurandan anladığım örtünme iki türlüdür ,birincisi erkek olsun kadın olsun cinsel kimliği ile ön plana çıkmayacak . İkincisi ise tamamen mana ile ilgiliki burada konuşulan konu ile ilgisi olmadığından vakit almak istemem.

Selametle kalın.[/QUOT]ALINTI
SİZ BUNLARIN İDRAKİNDESİNİZDE NE YAPTINIZ,YOKSA SİZDE SAMİMİYETSİZLİK Mİ VAR.EVET SİZİNLE HEM FİKİRİM KILAVYEDE YAZMAK KOLAY.VE YAŞAYANLARI YOK SAYMAKTA MEYDANDA GÖRELİM,

TAĞUTLARI,BELAMLARI,MÜSTEKBİRLERİ ÇIKIP KARŞILARINDA RED EDMEK BAKIN BİZ VE YANINDA DURMAK İSTEDİĞİMİZ BUNLARI NASIL YAPIYOR.VE YANLIŞLARIMIZ HATALARIMIZ EKSİKLERİMİZ OLSADA.

Sizde yazarmısınız LAİLAHE derken türkiyedeki tağutları,firavunları,hamanları,belamları,müstekbi rleri,isimleri ile insanların anlıyacağı şekli ile ...........okadar samimiyseniz yazınsadece[bak biz İSLAM - TR. NET,HAK SÖZ HABERDE, DARUL TEVHİDDE, YAZIYORUZ BURDADA YAZACAM ]
DOSTUM BİZ SAMİMİYİZ ÇÜNKÜ,

ALLAH İÇİN YAŞAMASINI BİLDİĞİMİZ GİBİ ALLAH İÇİNDE ÖLMESİNİ BİLİRİZ.
MÜSLÜMAN OLMAK KOLAY,YA MÜSLÜMAN ÖLMEK ZORDUR SİZİNDE DEDİĞİNİZ GİBİ SAMİMİ BİR DURUŞ VE DİRENME LAZIM.
BU DÜNYADA BBENİM İ,ÇİN SADECE ZULMU KARŞI DİRENMEK VAR,ÇÜNKÜ
DÜNYA DEĞİL ,AHİRET DİNLENME YERİDİR.

ÖRTÜNMEYE GELİNCE PARÇACI KURAN ANLAYIŞI İLE DEĞİL,BAZI AYETLERİN ÜSTÜNE YATARAK DEĞİL,KULU MUHAMMEDİ, VE PEYGAMBER MUHAMMEDİ ANLAYARAK BU ANLAŞILIR.SİZİNDE ANLAYIŞINIZ VE YAŞAYIŞINIZA SAYGI DUYARIM....SELAMETLE

SON OLARAK RABBİMİN SAMİMİ VE CEHD EDENİ SIRATIL MUSTAKİME ULAŞTIRACAĞINA İNANIYORUM.............
müslümanlardan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 23. January 2010, 06:18 PM   #7
Allah'ın Delisi
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 7
Tesekkür: 2
4 Mesajina 6 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
Allah'ın Delisi is on a distinguished road
Standart

Hah birileri kurtulmuş da başkalarını kurtarıyor... Boğun beni kurtarmayın...
Allah'ın Delisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 23. January 2010, 09:17 PM   #8
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Kapitalist düzenin çarkında kula kul hegamonyasında yaşayan ve bunu İslam zannedenler varsa -ki var, bu kişileri bu forumda bulacağınızı sanmıyorum. O yüzden içiniz rahat olsun.



Kapitalizmle mücadele için kadınların eve kapatılması, birşekilde çıkabilenlerin ise belli kıyafette olmasından başka reçete yok galiba. Bir memleketi sömürmek ve uyutmak isteyenler için en güzel uygulanacak reçeteler bunlar farkında değil misiniz? Bunlarla mı kula kulluk sona erecek?

Sitemizde Kuran kavramlarıyla ilgili ayrıntılı başlık ve bölümler var. Lütfen, okuyalım ve kavramlar üzerinde kafa yoralım. Kula kul olmamak için bilgi sahibi olmak şart.

Selam ile.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (23. January 2010), kamer (24. January 2010)
Alt 23. January 2010, 09:37 PM   #9
Toslunba
Uzman Üye
 
Toslunba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 217
Tesekkür: 90
69 Mesajina 159 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Toslunba is on a distinguished road
Standart

Müslümanlardan arkadaşım ,elimizden geldiği kadar sesimizi çıkarmaya çalıştık. Zorbalık kanunsuzluk yapmadan. Demem o ki ,bir ara hatırlarsınız her cuma günü camilerin önü aczmendi ,..vs gibi cemaatlerin müridleri ile dolar ve türban için gösteriler yapılırdı. Bu gösteriler idam yasası kalktığında neden yapılmadı? İMF anlaşmalarında neden yapılmadı? Zinanın suç teşkil edilmesi için neden yapılmadı? Kur'an'da sadece bir tek yerde geçer ki "örtülerinizi göğüs yırtmaçlarınızın üstüne darbedin " şeklindedir.

Örtüyü alır baş örtüsü yaparsanız baş örtüsü Allahın emri gibi anlaşılır ki buna saygı duyarım. Çok değil bundan bir 50 yıl öncesinde baş örtüsü bir zaruretti ,hele ki eski devirlerde. Ben köy çocuğu sayılırım ve doğa koşullarında yaşamın zorluğunu az çok bilirim. Yakıcı güneşten ,tozdan ,samandan ,rüzgardan başka türlü korunamazsınız. Bu sadece müslüman coğrafya içinde değil ,slav milletlerinden tutun almanlara kadar geleneklerinde baş örtüsü vardır. Buna araplar da dahildir ki bu yaşamaları için neredeyse şarttır. Bu durum ve kelimenin "örtü" manası ile ayet incelenirse asıl amacın göğüs bölgesi üzerine dem vurduğunu anlarız. Bu kişilerin anlayışı ile ilgilidir. Kuran bizlerin -hepimizin malıdır ve herkes istediği gibi ona yaklaşır .Hem bireysel hem toplumsal. Kimsenin başının örtüsü ya da açıklığı bizi ilgilendirmez. Ancak ülkemizin hali hazır durumu ve gündemdeki konular bir arada değerlendirildiğinde ortada bir orta oyunu görülüyor. Benim çocukluğumda hiç bunun gibi sorunlar yoktu.

Bizim anlayış ve yaşayışımıza saygı duyduğunuzu belirtmişsiniz. Çok teşekkür ederiz. Ancak saygı duymak ağızdan çıkan boş bir söz değildir. Beraberinde hoşgörü ,anlayış ve kınamamayı getirir. Eğer hem hoşgörü gösteremiyorsak ,hem muhatabımızı anlayamıyorsak hem de kınıyor ve peşi sıra saygı duyarım diyorsak bu da bir çelişkidir.

Çelişkili bir saygı yerine açık bir meydan okuyuşu tercih ederim kendi adıma.

Zulumden de bahsetmişsiniz. Baş örtüsü konusunda başı açıklar da örtülüler de zulume ve ayrımcılığa maruz kaldı ve kalmakta. Bu doğrudur. İşin içinde zulum varsa muhatap ister yahudi ister müslüman ister dinsiz olsun bu tasvip edilesi değildir. Ancak siz ve sizin tonunuzdan yazan yazarların yazdıklarına bakıyorum, zulm ve zulme karşı duruş tanımlarınızı inceliyorum da bu din bu kadar basit de değil diyesim geliyor.

Allah yüzünüzü nereye dönerseniz dönün vechim oradadır diyor peygamberimize. Aynı Allah Rabb sıfatı ile Musa peygamberimize o dağ durdukça sen beni göremezsin diyor. Keza aynı Allah zahir olan da benim diyor. Hepsini bir arada düşündüğümüzde o dağ orada durdukça arkadaşım gerçek zulmü ve zalimi de göremezsiniz ,fiillerdeki failide.

Zan heves ve heva üzere din kurulmaz. Şahsınızı tenzih ederim ,kişisel değil geneledir söylemim. Sizin de bir yazınızda belirttiğiniz gibi Din yaşam kural ve şeklidir. Hayatın her alanını kapsar. Ancak biz bu yaşayışı kabuğumuza hapsedersek asıl zalimlik bu olur. Hanif din yüzünü döndüğün heryerde Allahın vechini görmekle olur. Yüzünü döndüğü heryerde Allahın vechini göreninse mücadelesi nefsi ile olur. Hayali dış düşmanlar türetip bunlarla hayali savaşlar içine girmek kolaya kaçmaktır. Er odur ki cehdi nefsi iledir. Dış etkiler illaki olacaktır ancak "oku siz atmadınız biz attık ,öldüren siz değildiniz BİZ idik" ayeti düşünülürse BİZ olamadan ok atmaya kalkan katil olur. Dİkkat edin lütfen. Peygamber efendimiz bir gün Kabeye namaza gider ve orada ebu cehil ve yandaşları deve işkembesini efendimizin kafasına geçirir. Leş gibi kokarak evine döner efendimiz. Hamza bu durumu görür ve çok sinirlenir. Efendimiz durdurmak istese de onu durduramaz ve gider ebu cehil ev etrafındaki bir kaç azgını tokatlar -hakaret eder. İyi bir şey yaptığını düşünen Hamza efendimize yaptığının müjdesini verir. Efendimizse sen ne yaptın ,bunun hesabını nasıl vereceksin der. Hamza şaşırmıştır ve savunmaya geçer. Efendimiz ise andolsun ahirette bunun hesabını veremezsin demektedir. Aynı kişiler savaşlara katılmış ve tokatı bırakın kılıç vurmuşlardır. Can almış kelle kesmişlerdir. Ve bunun için hesap bile vermemişlerdir. Siz siz olarak bir fiske vurun hesabını veremezsiniz. BİZ olun kelle kopartın hesap bile vermezsiniz. Oku siz atmadınız ,atan biz idik. İşte mesele budur. Nefsani cehdini tamamlamadan dışarda harbe girenin sonu katilliktir. Yazılarınıza bakarak sizin hakkınızda çeşitli görüşlerim oluştu ve bu yazıyı size bir faydası olur ümidi ile kaleme aldım. Daha fazla da uzatmak istemem zira anlamak isteyen için haddinden fazla şey kaleme aldık.

Yazınızdan anladığım kadarı ile peygamberimizi anladığınız düşüncesindesiniz ve bizlere de bunu tavsiye ediyorsunuz. Benimse Kurandan anladığım kendini bulanın - bilenin kemalata erene dek kendinden başka derdi olmaz (ben size şah damarınızdan yakınım),kendini bilmeyenin ise ilmi olmaz ,ilmi olmayanın peygamberimizle de işi olmaz (her şey birşeydir ,cahil hiçbir şeydir). Siz eminim kendini bilen kimselerdensiniz. Çok merak ediyorum sizin kaleminizden peygamberimiz acaba nasıl yansıcak. Lütfen bize efendimizi anlatın ,bizler de sizin gibi kurtuluşa erelim. Lütfen bize parçalı değil bütünsel Kuran anlayışı nasıl olur öğretin. Herşeyden önce Kurandan ne anladığınızı yazar iseniz daha rahat anlaşırız.

Selametle kalın.

Konu Toslunba tarafından (23. January 2010 Saat 09:57 PM ) değiştirilmiştir.
Toslunba isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Toslunba Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
kamer (24. January 2010)
Alt 24. January 2010, 09:25 AM   #10
müslümanlardan
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 207
Tesekkür: 30
72 Mesajina 144 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
müslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud of
Standart

Alıntı:
barış Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
kapitalist düzenin çarkında kula kul hegamonyasında yaşayan ve bunu islam zannedenler varsa -ki var, bu kişileri bu forumda bulacağınızı sanmıyorum. O yüzden içiniz rahat olsun.



Kapitalizmle mücadele için kadınların eve kapatılması, birşekilde çıkabilenlerin ise belli kıyafette olmasından başka reçete yok galiba. Bir memleketi sömürmek ve uyutmak isteyenler için en güzel uygulanacak reçeteler bunlar farkında değil misiniz? Bunlarla mı kula kulluk sona erecek?

Sitemizde kuran kavramlarıyla ilgili ayrıntılı başlık ve bölümler var. Lütfen, okuyalım ve kavramlar üzerinde kafa yoralım. Kula kul olmamak için bilgi sahibi olmak şart.

Selam ile.
dostum kadınlarda eğitimini tabiki alacaklar ama bilinmesi gereken ilk şart eğitim kişinin,beşeriyetten insanlığa çıkması için verilir ve alınır.ve kesinlikle tekelleştirilemez ben buna karşıyım,çünkü sizin kutsadığınız diyecem çünkü savunuculuğunu yapıyorsunuz şu an ki eğitim sisteminiz geçmiş dönemlerdeki kölelikler gibi ama tek farkı biraz geniş tasmalarla ve uzun kukla ipleri ile verilmekteler ve kişiyi eğitmektense sadece iş bulmaktan başka bir şeye yönlendirmiyor.bırakın kurduğunuz ve halk hakimdir dediğiniz meclislerinizde dahi bunu yakalıyamamış ve bu kuklalıktan çıkamamışsınız..
müslümanlardan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
baş, fahır, kahır, örtüsü


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:24 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam