4. May 2024, 05:34 AM | #21 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
|
16. June 2024, 03:49 PM | #22 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
NE AĞLIYORSUNUZ LEN İNEKLER
Kararların okunacağı gün geldi. Yerlerimizi aldık. Salonda çıt yok, heyecan içinde bekliyoruz. Galiba en sakin benim ama içimde bir şeyler eriyor gibi. Dudaklarımı sıkıyor, çoraplarımla oyalanıyorum. Avukatlar girdiler. Bir üsteğmen avukat sanıklar arasındaki kardeşine gülümsedi. Salonun sorusu: Kaç kişi, kaç kişi? Üsteğmen ellerini ölçü diye kullandı: on, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş... Çocuklar "Çok!" dediler, fiyuuu yaptılar. Mahkeme heyeti geldi. Duruşma yargıcı Mehmet Karaaslan ceza alan öğrencilerin adlarını okumaya başladı, eğer cezaya itiraz etmişse onu da belirtiyordu Bunların toplamı epeyce vardı. Adı okunan öğrenci ön tarafa çıkıyor, 10 kişi olduklarında salondan ayrılıyorlardı. En ummadığım arkadaşlar ceza almaya başladı. "Şimdi benim adım okunacak" diye yüreğim hopluyordu. Adı okunan arkadaşın yüzü allak bullak oluyor, tarifsiz bir duyguyla ağzından "Hoppalaaa!" çıkıyordu. Hiçbiri ağlamadı ama salon kendini tutamadı. Kriz geçirenler vardı, arkadaşları onları tuvalete götürdü. Salonda disiplin kalmadı. Duruşma yargıcı "Sessiz olun!" diye yararsız bir iki uyarıdan sonra sanki sağır gibi başını kaldırmadan okumaya devam etti. Sesi titriyordu, bizden bile daha üzgündü. Kenan Dikici'nin ceza alıp salondan ayrılırken gülümsediğini gördüm. "Ne ağlıyorsunuz len inekler?" der gibiydi. Askerî liseden beri arkadaşımdı, bu kelimeyi çok kullanırdı. 75 arkadaşımız ceza aldı. Mahkeme heyeti salondaki disiplinsizlik yüzünden aramızdan geçemedi, her halde salon boşaldıktan sonra çıktılar. Konu Hasan Akçay tarafından (27. October 2024 Saat 03:51 PM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. June 2024) |
16. July 2024, 04:51 AM | #23 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
GEREKÇE
Kararın gerekçesinde açıklandığına göre harekete bütün harb okulu öğrencileri katılmıştır. Ama hastanedekiler katılmadı, açıklamada bundan bahis yok... ve okuldan onlar da atıldı. Gerekçe devam ediyor: Katılanların kimisi "isyan olmuş, bastırılmış. Biz nöbet tutmaya gidiyoruz" diye, kimisi ise "Silahlı Kuvvetler ihtilal yapmış" diye düşünmüştür. İkinci düşüncede olanların harekete BİLEREK katıldığı açıktır ama hangi öğrencinin hangi düşüncede olduğu tesbit edilememiştir. Buna göre benim ceza almam gerekirdi çünkü Talât Aydemir'le birlikte hareket ettiğimizi biliyordum. Bunu "Conguroğlu gelmiş, Talat Aydemir'i gördün mü?" söz- lerini duyunca anladım. Ama gerekçede şu da var: "Hareket gecesi harbiyelilerin ihmal edildiği kanaatine varılmıştır." * Aslında harbiyelilere sahip çıkmak yerine Talat Aydemir'i onların okuluna komutan yapmak suretiyle öğrencileri 2 yıldan beri ihmal etmişler. Aydemir'in harbiyelileri istismar edeceğini bile bile ve onun okula olta atmasını seyrede seyrede. Albay Aydemir bizden önceki devreyle 22 Şub 1962'de darbe girişiminde bulununca emekli edildi, yerine tuğgeneral Kemal Eken atandı. Onun ne yaptığını ise kendi oğlunun avukatlığını üstlenen albay Ethem Baykara anlattı: Bir okul komutanı ki yıl içinde öğrencilere yaptığı konuşmaları delil olsun diye kasede aldırır. O konuşmalardan birini hatırlıyorum. Sayın Eken ve maiyeti harbiyelilere bırakın sahip çıkmayı düşman gözüyle bakıyorlardı. Sanki kendileri mavi kuvvetlerdi, öğrenciler kırmızı... * Neyse. Ben aklandım, serbest bırakıldık. Hakkımızda sonra karar verilecekmiş, çağırırlarsa okula döneceğiz. Konu Hasan Akçay tarafından (27. November 2024 Saat 12:04 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (18. July 2024) |
23. July 2024, 02:39 AM | #24 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
MERHABA SİVİL DÜNYA
Aynı yaz, 1963. Jandarma karakolundan çağırdılar, resmî yerdir diye üniformamı giyip gittim. Komutanın odasına girdim. Koltuğu gösterdi, oturdum. Eliyle üniformamı işaret ederek "Bunu giymemen lazım" dedi. ??? "Eve varınca üniformayı çıkar. Disiplin kurulu okuldan atılmana karar vermiş." Üzgündü. Kalktım, tebliği aldığıma dair imzamı attım, çıktım. Üniformam bir süre evde asılı kaldı, sonra yok oldu. Babam mı attı ben mi attım hatırlamıyorum. * Yeniden okula başladım, öğretmen olacağım. Bir hocam "senin İngilizcen çok iyi" dedi, "özel ders verir misin?" Kabul ettim, aileme yük oldum diye zaten içim içimi yiyordu. Bir gün Bahçelievler'de derse giderken az ötemde bir subay (Harb Okulunda Almanca hocası) durdu. Baktı. Tanımıştı. Bir şey söyleyecek gibiydi ama arkası gelmedi, o yoluna devam etti ben yoluma. Hoşça kal askerlik, merhaba sivil dünya. . Konu Hasan Akçay tarafından (21. October 2024 Saat 12:45 PM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. October 2024) |
23. July 2024, 04:37 AM | #25 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
UYUMSUZLAR
Eh biraz uyum sorunu yaşandı. Örneğin Harbiyede hocaların nerdeyse hepsi subaydır, o yüzden öğretmen öğrenci ilişkisi aynı zamanda ast üst ilişkisidir. Derste Harbiyeli öğreci bir şey söyleyecekse ayağa kalkar, sıranın dışına çıkar, orda hazırola geçer, öyle konuşur. Sivilde de öyle yaptım. Sonra baktım benden başka kimse öyle yapmıyor, bıraktım. Oturduğum yerden konuştum. Kahvede sohbet eder gibi... Rahatmış. Sivilde hocalardan da uyum sağlayamıyan oldu. Bir hoca "Sen çok çalışıyorsun" dedi, "özel bi maksadın mı var?" Ne diyebilirdim? Şaka olarak bile evet efendim az biraz ihtilal yapmak istiyorum demedim. Konu Hasan Akçay tarafından (21. October 2024 Saat 12:42 PM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. October 2024) |
19. October 2024, 01:44 PM | #26 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
DENSİZ
Genel Kurmay Başkanlığına dilekçe yazdım, postayla yolladım. Dedim ki: Ben hep askerî okullarda okudum, askerî ortaokulu, liseyi birincilikle bitirdim. Askerliği çok seviyorum. Çevirmenlik gibi bir görev verilirse askeriyede sivil olarak ta çalışır, mutlu olurum. Cevap vermediler ama gazetelerde Genel Kurmay Başkanlığına çevirmen alınacaktır, isteyenlerin filan tarihteki sınava katılmaları... diye bir ilan yayınlandı. Belki tesadüftü. Sınava gitmedim. "Gel seni sınavsız alalım" deseler de gitmeyecektim çünkü amacım işe girmek değil bize yapılan haksızlığı Genel Kurmaya hatırlatmaktı. Öğretmenlik daha güzel bir meslek. O zamanın Genel Kurmayına yaptığım bu densizlik aslında çoğu arkadaşım gibi benim de derinden sarsıldığımın işaretidir. Konu Hasan Akçay tarafından (20. November 2024 Saat 05:49 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. October 2024) |
21. October 2024, 05:05 AM | #27 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
BİR MOLLA KASIM GELİR
Yıllar önce harbiyeli hasan akçaylar vardı, onların üzerinde birileri siyasî oyunlar oynadılar ve yavrularını yuvadan atan leylek misali onları yuvadan attılar. Ama insanlar leylek değildir. Şimdi de yıllar sonra harbiyeli başka hasan akçaylar var, onların üzerinde de siyasî oyunlar oynanıyor. Ona yanarım. Bizimkiler bu dünyadan göçüp gittiler, şimdikiler de göçüp gidecek ama hesab soran bir molla kasım mutlaka gelecek: Derviş Yunus bu sözü Eğri büğrü söyleme Seni sigaya çeker Bir Molla Kasım gelir. . Konu Hasan Akçay tarafından (15. November 2024 Saat 10:05 AM ) değiştirilmiştir. |
30. November 2024, 08:23 AM | #28 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
|
Bookmarks |
Etiketler |
iki, mahkeme, numaralı |
|
|