4. May 2024, 05:34 AM | #21 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
|
16. June 2024, 03:49 PM | #22 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
NE AĞLIYORSUNUZ LEN İNEKLER
Kararların okunacağı gün geldi. Yerlerimizi aldık. Salonda çıt yok, heyecan içinde bekliyoruz. Galiba en sakin benim ama içimde bir şeyler eriyor gibi. Dudaklarımı sıkıyor, çoraplarımla oyalanıyorum. Avukatlar girdiler. Bir üsteğmen avukat sanıklar arasındaki kardeşine gülümsedi. Salonun sorusu: Kaç kişi, kaç kişi? Üsteğmen ellerini ölçü diye kullandı: on, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş... Çocuklar "Çok!" dediler, fiyuuu yaptılar. Mahkeme heyeti geldi. Duruşma yargıcı Mehmet Karaaslan ceza alan öğrencilerin adlarını okumaya başladı, eğer cezaya itiraz etmişse onu da belirtiyordu Bunların toplamı epeyce vardı. Adı okunan öğrenci ön tarafa çıkıyor, 10 kişi olduklarında salondan ayrılıyorlardı. En ummadığım arkadaşlar ceza almaya başladı. "Şimdi benim adım okunacak" diye yüreğim hopluyordu. Adı okunan arkadaşın yüzü allak bullak oluyor, tarifsiz bir duyguyla ağzından "Hoppalaaa!" çıkıyordu. Hiçbiri ağlamadı ama salon kendini tutamadı. Kriz geçirenler vardı, arkadaşları onları tuvalete götürdü. Salonda disiplin kalmadı. Duruşma yargıcı "Sessiz olun!" diye yararsız bir iki uyarıdan sonra sanki sağır gibi başını kaldırmadan okumaya devam etti. Sesi titriyordu, bizden bile daha üzgündü. Kenan Dikici'nin ceza alıp salondan ayrılırken gülümsediğini gördüm. "Ne ağlıyorsunuz len inekler?" der gibiydi. Askerî liseden beri arkadaşımdı, bu kelimeyi çok kullanırdı. 75 arkadaşımız ceza aldı. Mahkeme heyeti salondaki disiplinsizlik yüzünden aramızdan geçemedi, her halde salon boşaldıktan sonra çıktılar. . Konu Hasan Akçay tarafından (6. January 2025 Saat 08:03 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. June 2024) |
16. July 2024, 04:51 AM | #23 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
İHMAL
Kararın gerekçesinde açıklandığına göre harekete bütün harb okulu öğrencileri katılmıştır. Ama hastanedekiler katılmadı, açıklamada bundan bahis yok... ve okuldan onlar da atıldı. Gerekçe devam ediyor: Katılanların kimisi "isyan olmuş, bastırılmış. Biz nöbet tutmaya gidiyoruz" diye, kimisi ise "Silahlı Kuvvetler ihtilal yapmış" diye düşünmüştür. İkinci düşüncede olanların harekete BİLEREK katıldığı açıktır ama hangi öğrencinin hangi düşüncede olduğu tesbit edilememiştir. Buna göre benim ceza almam gerekirdi çünkü Talât Aydemir'le birlikte hareket ettiğimizi biliyordum. Bunu "Conguroğlu gelmiş, Talat Aydemir'i gördün mü?" söz- lerini duyunca anladım. Ama gerekçede şu da var: "Hareket gecesi harbiyelilerin ihmal edildiği kanaatine varılmıştır." Aslında harbiyelilere sahip çıkmak yerine Talat Aydemir'i onların okuluna komutan yapmak suretiyle öğrenciler 2 yıldan beri ihmal edilmiş. Aydemir'in harbiyelileri şartlandıracağı biline biline. Albay Aydemir bizden önceki devreyle 22 Şub 1962'de darbe girişiminde bulununca emekli edildi, yerine tuğgeneral Kemalettin Eken atandı. Onun ne yaptığını ise kendi oğlunun avukatlığını üstlenen albay Ethem Baykara anlattı: Bir okul komutanı ki yıl içinde öğrencilere yaptığı konuşmaları delil olsun diye kasede aldırır. Hatırlıyorum, bir keresinde komutanımız bizi yemekhanede topladı. O konuşurken bazı öğrenciler "Yemekler kötü, yemekhaneyi pislik götürüyor" diye yüksek sesle sürekli homurdandılar, parazit yaptılar. O zaman bunu yadırgamıştım. Saygı gerekir ve daha önemlisi disiplin gerekir diye düşünmüştüm. Homurdananlar bence Talat Aydemir'in çengeline takılıp onun tarafından beyni yıkanan öğrencilerdi. Demek ki homurtular kasede alınmış. Oysa komutan babadır, hiçbir baba bunu yapmaz, yapmamalı. Peki, bir topluluğu yöneten kişi nasıl davranmalı? Buna dair bazı öneriler SÜRÜ PSİKOLOJİSİ başlıklı bölümde var. Neyse. Ben aklandım. Serbest bırakıldık, hakkımızda sonra karar verilecekmiş, çağırırlarsa okula döneceğiz. . Konu Hasan Akçay tarafından (15. January 2025 Saat 11:07 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (18. July 2024) |
23. July 2024, 02:39 AM | #24 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
DÜNYAM DEĞİŞTİ
Aynı yaz, 1963. Jandarma karakolundan çağırdılar, resmî yerdir diye üniformamı giyip gittim. Komutanın odasına girdim. Koltuğu gösterdi, oturdum. Eliyle üniformamı işaret ederek "Bunu giymemen lazım" dedi. ??? "Eve varınca üniformayı çıkar. Disiplin kurulu okuldan atılmana karar vermiş." Üzgündü. Kalktım, tebliği aldığıma dair imzamı attım, çıktım. Üniformam bir süre evde asılı kaldı, sonra yok oldu. Babam mı attı ben mi attım hatırlamıyorum. Yeniden okula başladım, öğretmen olacağım. Bir hocam "senin İngilizcen çok iyi" dedi, "özel ders verir misin?" Kabul ettim, aileme yük oldum diye zaten içim içimi yiyordu. Bir gün Bahçelievler'de derse giderken az ötemde bir subay (Harb Okulunda Almanca hocası) durdu. Baktı. Tanımıştı. Bir şey söyleyecek gibiydi ama arkası gelmedi, o yoluna devam etti ben yoluma. Hoşça kal askerlik, merhaba sivil dünya. . Konu Hasan Akçay tarafından (6. January 2025 Saat 08:05 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. October 2024) |
23. July 2024, 04:37 AM | #25 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
UYUM
Eh biraz uyum sorunu yaşandı. Örneğin Harbiyede hocaların nerdeyse hepsi subaydır, o yüzden öğretmen öğrenci ilişkisi aynı zamanda ast üst ilişkisidir. Derste Harbiyeli öğreci bir şey söyleyecekse ayağa kalkar, sıranın dışına çıkar, orda hazırola geçer, öyle konuşur. Sivilde de öyle yaptım. Sonra baktım benden başka kimse öyle yapmıyor, bıraktım. Oturduğum yerden konuştum. Kahvede sohbet eder gibi. Oh... Rahatmış. Sivilde hocalardan da uyum sağlayamıyan oldu. Bir hoca "Sen çok çalışıyorsun" dedi, "özel bi maksadın mı var?" Ne diyebilirdim? Şaka olarak bile evet efendim az biraz ihtilal yapmak istiyorum demedim. . Konu Hasan Akçay tarafından (6. January 2025 Saat 08:04 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. October 2024) |
19. October 2024, 01:44 PM | #26 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
DENSİZ
Genel Kurmay Başkanlığına dilekçe yazdım, postayla yolladım. Dedim ki: Ben hep askerî okullarda okudum, askerî ortaokulu, liseyi birincilikle bitirdim. Askerliği çok seviyorum. Çevirmenlik gibi bir görev verilirse askeriyede sivil olarak ta çalışır, mutlu olurum. Cevap vermediler ama gazetelerde Genel Kurmay Başkanlığına çevirmen alınacaktır, isteyenlerin filan tarihteki sınava katılmaları... diye bir ilan yayınlandı. Belki tesadüftü. Sınava gitmedim. "Gel seni sınavsız alalım" deseler de gitmeyecektim çünkü amacım işe girmek değil bize yapılan haksızlığı Genel Kurmaya hatırlatmaktı. Öğretmenlik daha güzel bir meslek. O zamanın genel kurmayına yaptığım bu densizlik gösterir ki çoğu arkadaşım gibi ben de derinden sarsılmışım. . Konu Hasan Akçay tarafından (6. January 2025 Saat 08:04 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. October 2024) |
21. October 2024, 05:05 AM | #27 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
MOLLA KÂSIM
Yıllar önce harbiyeli hasan akçaylar vardı, onların üzerinde birileri siyasî oyunlar oynadılar ve yavrularını yuvadan atan leylek misali onları yuvadan attılar. Ama insanlar leylek değildir. Şimdi de yıllar sonra harbiyeli başka hasan akçaylar var, onların üzerinde de siyasî oyunlar oynanıyor. Ona yanarım. Bizimkiler bu dünyadan göçüp gittiler, şimdikiler de göçüp gidecek ama hesab soran bir molla kâsım mutlaka gelecek: Derviş Yunus bu sözü Eğri büğrü söyleme Seni sigaya çeker Bir Molla Kâsım gelir. . Konu Hasan Akçay tarafından (5. January 2025 Saat 04:47 PM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (5. January 2025) |
5. January 2025, 06:22 AM | #29 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 821
Tesekkür: 0
163 Mesajina 231 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
SONSÖZ: KADER?
Şimdi yıl 2025. 62 yıl önce "İki Numaralı Mahkeme"yi yazdığım defterimi evden çıkarken olduğu yerde bırakırdım, bilirdim ki babam okuyacak. Üzgün olduğumu elbet anlıyordu. Üzülme boş ver diye bana bisiklet aldı. "Bin, dolaş... Açık havaya çık." Üzüntüm ise subay olamadığım için değil onun isteğini yerine getiremediğim içindi. Çok istiyordu subay olmamı, bizim köyden ilk ben subay çıkacaktım. Nolur affet baba, kaderi yenemedim. Ama yenemediğim sahiden kader miydi? . Konu Hasan Akçay tarafından (15. January 2025 Saat 11:02 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (5. January 2025) |
5. January 2025, 01:11 PM | #30 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.030
Tesekkür: 3.576
1.092 Mesajina 2.393 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Alıntı:
İzledim geçmişi anmış olduk.
__________________
Halil Ay |
|
Bookmarks |
Etiketler |
iki, mahkeme, numaralı |
|
|