hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > GELENEK DİNİ > Mezhepler ve Tarikatlar

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 3. November 2008, 02:03 PM   #1
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart Saltanat dincilerinin İmamı Azam'a zulümleri

Saltanat dincilerinin İmamı Âzam’a zulümleri 1

Geçtiğimiz hafta yayınlanan yazılarımda, değişik vesilelerle İmamı Âzam’ın düşüncelerine ve saltanat dincilerinden çektiklerine değinmiştim.

(Not: Bu yazıyı okumak için link )

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=574


Okuyucularımız, bu konuyu biraz daha açmamı, İmamı Âzam’ın çektiği çilelerin ayrıntılarına biraz olsun girmemi istediler.

Bu yazı o isteklere bir cevaptır.

Öncelikle şunu bilelim:

Günümüz dincileri, İmamı Âzam’a yapılan kötülükleri inkâr edemedikleri için onları, anlam kaydırmalarıyla saptırırlar. Şöyle derler: “Evet, İmamı Âzam’a çok çile çektirildi, ama bunu o günün yönetimi yaptı; din zümresinin, ulemanın bunda hiçbir günahı yoktur.”

Bu söylem, tam bir yalan, tam bir saptırmadır. Günümüz dincileri, bu saptırmayla, bir yandan zihniyet ataları olan eski dincileri aklamak, bir yandan da benzeri birçok suçun faili olan kendilerini temize çıkarmak kurnazlığını göstermektedirler.

Gerçek onların iddia ettiği gibi değildir. İmamı Âzam’ın maruz kaldığı kötülüklerin tümünün arkasında, bugünkü dincilerin ‘ulema’ yaftasıyla aklamaya çalıştıkları eski saltanat dincileri vardır. Tarihçi Ebu Nuaym el-Isfahanî (ölm. 430/1038), Hilyetü’l-Evliya adlı ünlü eserinde bize bildiriyor ki, saltanat dincileri içinde, İmamı Âzam’ın ölüm haberi üzerine verdikleri demeçlerde şunu söyleme hayasızlığını gösterenler bile vardı:

“Ebu Hanife’nin vücuduyla toprağın altını kirleten Allah’ı tespih ederiz.”

Dincilik şerirlerinin kin ve öfkeleri işte böylesine insanlık dışıdır.

O devrin yöneticileri bu ‘ulema’ yaftalı sarıklı zalimlerin sadece âleti olmuşlardır. Yönetimin başındaki zalimler, ulema ve din zümresi fetva verip yolu açmadan, değil İmamı Âzam’ın, herhangi bir semt imamının bile kılına dokunamazlardı.

Tartışmasız gerçek şudur:

İmamı Âzam, yaşadıkları devrin ‘ulema’ unvanlı saltanat dincileri tarafından, hem de en yakın meslektaşları olan ‘ulema’ (örneğin, ünlü İbn Ebî Leyla) tarafından itham edilerek hedef gösterilmiş ve yönetimin başındakilerle kurulan işbirlikleriyle ezilmiştir.

Dinciliğin en ağır zulmüne uğrayıp sonra da dinciler tarafından putlaştırılan aydınların en tipik örneklerinden biri İmamı Âzam’dır.

İslam dünyasının en büyük mezhebinin kurucusu olan, bugünkü Türkiye’de de ‘dokunulmaz, tartışılmaz’ kabul edilen İmamı Âzam (ölm. 150/767), yaşadığı günlerde, ‘dindışılık’, ‘dini tahrip etmek’, ‘peygamberin sözlerine ve sünnetine kafa tutmak’, ‘Mürcie, Cehmiyye gibi sapık mezhep mensup olmak’la suçlanmış, sonunda da ‘kâfir’ ilan edilmiştir.


İmamı Âzam’a yapılan zulmün ibret verici yanlarından biri de şudur: İmamı Âzam’ın, kendisinden 150 yıl sonra yaşamış meslektaşlarından biri, hadisçi İbn Hibbân (ölm.354/965), ‘Kitabu’l-Mecrûhîn adlı eserinde, İmamı Âzam’ı ‘itikadı bozuk’ yani ‘kâfir’ ilan ederken, iddialarını, İmamı Âzam hakkında görülen bazı rüyalara dayandırmaktadır.

Sebeplerin başında, İmamı Âzam’ın şu iki tavrı gelmektedir:


1. İmamı Azam İslam’da akılcı akımın öncülerinden biridir. Akılcılığı öne çıkarmak, her devirde saltanat dincileri tarafından ‘en büyük günah’ olarak görülmüştür.


2. İmamı Âzam, Hz. Muhammed dışında eleştirilmez kişi, Kur’an dışında eleştirilmez kitap kabul etmiyordu,


3. Hadis diye nakledilen sözlerin Kur’an’a aykırı olanlarına Peygamberimizin sözü olarak itibar etmiyordu. Ona göre, tartışmasız biçimde ve her kelimesiyle Hz. Peygamber’in sözü olan hadislerin (mütevâtır hadislerin) sayısı onyedi tanedir. Ötekilerin tümü az veya çok, şu veya bu yönden tartışmaya açıktır.


4. Dine sonradan sokulan kabullere (bid’atlara) şiddetle karşı çıkmıştır.


Bazı insanları ve bazı kitapları ‘dokunulmaz’ ilan eden, Peygamberimize mal edilerek nakledilen her sözü ‘hadis’ diye dayatan dincilik zihniyeti İmamı Âzam’ı, işte bu düşünceleri yüzünden, biraz da kıskançlıkların itişiyle, ‘kâfir’ ilan etmiştir.


Bu gerçekleri bu halkın öğrenmesi kaçınılmazdır.


Bilindiği gibi, bir fıkıh dehası olan İmamı Âzam, hayatının son günlerinde zindanlara atıldı, orada da zehirletilip öldürüldü.


İmamı Âzam’a bunları yapan zihniyet damarının uzantıları, şimdi ne yapıyorlar? İmamı Âzam’ın bugünkü benzerlerini dışlamak için, İmamı Âzam’ı patlaştırıp kullanıyorlar.


Dinciliğin şerir zihniyeti işte böyle işlemekte, İslam’ın ve Müslümanların başına işte böyle bela olmaktadır. Onun alâmeti farikası şudur: Yeni düşünce öncülerine saldırmak için eskiden sövdüğü insanları putlaştırıp kullanmak.


Bu ibret ve dehşet verici ayrıntıları, Kur’an’daki İslam adlı eserimizde çeşitli vesilelerle verilmiştir.


Yarınki yazımızda o ayrıntılardan bazılarını vereceğiz.

Yaşar Nuri Öztürk
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (28. May 2013)
Alt 3. November 2008, 11:54 PM   #2
Barış
Uzman Üye
 
Barış - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Barış is on a distinguished road
Standart

Saltanat dincilerinin İmamı Âzam'a zulümleri (2)


İmamı Âzam, yaşadığı devrin saltanat dincileri tarafından neden ağır kötülüklere maruz bırakılıp sonunda da yok edildi?


Sebep, Büyük İmam’ın, akılcılığı ve eleştirel yaklaşımı öne çıkaran bir bilgin olmasıydı.


İşin bu yanını irdeleyen bazı satırları Kur’an’daki İslam adlı eserimizden nakledelim:


“İmam Âzam Ebu Hanife şu ölümsüz tespiti yapıyor:


“Kur’an’ın onaylamayacağı bir hadis rivayet eden kişiye yaptığım ret; Peygamberimize yapılmış bir ret ve O’nu tekzip değildir. O, ancak bâtıl bir haberi Peygamber’e isnat edene yapılmış bir reddir. İtham, Peygamberimize için değil, onun için söz konusudur. Hz. Peygamber’in söylediği her şeyin başımızın ve gözümüzün üstünde yeri vardır.” (Muvaffak el-Mekkî; Menâkıbu Ebî Hanife, 87-88)


İslam düşünürlerinin önde gelenlerinden biri olan İbn Abdi’l-Berr (ölm. 463/1070) ‘el-İntika’ adlı eserinde, İmamı Âzam’la ilgili, gerçekten ibret verici tespitler kaydetmektedir. (bk. s. 136)


İmamı Âzam, en büyük sahabenin nakilleri de olsa, Kur’an’a ve mütevâtır sünnete uymayan hadisleri kabul etmiyordu.


Ehlisünnet diye anılan büyük Müslüman kitlenin bir numaralı mezhebi olan Hanefîlik’in öncüsü Ebu Hanife, yukarıda işaret edilen tutumu yüzünden hem de ömrünün son yıllarında, kendisine karşı olan saltanat dincileri tarafından ’kâfir’ ilan edilmiştir. İbn Abdi’l Berr, onun ‘Müslüman olup olmadığında ihtilaf edildiği’ni, ‘küfründen dönmek üzere üç defa tövbeye çağırıldığı’nı, ama tövbe edip etmediğinin bilinmediğini iddia eden sözlere yer veriyor.” (bk. İntika’, 146-149)


İmamı Âzam, Ehlisünnet’in dokunulmaz ilan ettiği Buharî (ölm. 256/869) tarafından da ağır bir biçimde eleştirilmekte ve güvenilmez adam ilan edilmektedir. (bk. Buharî; Kitabu’z-Zuafa, ilgili mad.; İbn Abdi’l Berr; el-İntika’, anılan yer)


Aynı Buharî, et-Târîhu’l-Kebîr adlı eserinde, İmamı Âzam’ı, ‘İslam’a zarar veren sapık mezheplerden birinin mensubu’ olarak nitelemektedir.


Bu itham kervanında, Sünnilik’in, bazı büyük isimleri yanında Şiî inancının bazı büyük isimleri de vardır. Buharî, onun çağdaşı olan Ebu Hâtim er-Râzî (ölm. 277/890) gibi ünlüler yanında, itikadî mezhep imamlarından biri olan ve bugün baş tacı edilen Ebul Hasan el-Eş’arî (ölm. 324/935. Maqaalâtü’l-İslamiyyîn, Mürcie bahsi) birinci gruba, Şiî düşüncenin ünlü isimlerinden el-Küleynî (ölm. 329/940) ile Nevbahtî (311/924) ikinci gruba örnektir.


Dahası var:


Hadis alanında Şiîlerin Buharîsi sayılan Küleynî, ünlü eseri el-Kâfî’de İmamı Âzam’a lanet okuyor. Sebebi, İmamı Âzam’ın, Hz. Peygamber dışında eleştiri üstü insan kabul etmemesidir. (Küleynî, el-Kâfî, Usûl kısmı, 1/57-58)


Anlaşılan o ki, mesele, her türden dincilik saltanatının putlaştırdığı kişilere dokunup dokunmamak meselesidir. Putlaştırılan kişilere dokunursanız, zulüm ve hakaretten kurtulmanız söz konusu değildir.


Ünlü 6 hadis kitabından birinin sahibi olan Neseî (ölm. 303/915) de İmamı Âzam’ı hadiste ‘güvenilmez’ ilan etmektedir. (bk. Neseî, Kitabu’z-Zuafa ve’l-Metrûkîn, ilgili md.)


İmamı Âzam’ın, dinciler tarafından, kendi şeflerini savunmak için geliştirilen ve bir tür ‘gizli şirk’ olan ‘tartışma üstü kişiler’ anlayışını da çok ağır bir şekilde eleştirdiğini biliyoruz. Bu eleştirilen insanlar içinde, sahabî diye kutsallaştırılanlardan bazıları da vardır. Kur’an’daki İslam eserimizden birkaç satır alarak gösterelim:


“İmamı Âzam diyor ki, ‘Eğer müminlerin emiri Hz. Ali’nin izlediği tavır olmasaydı Muaviye, Amr b. As, Ebu Mûsa el-Eşa’rî gibi kebîre (büyük günah) sahiplerinin durumlarını bilemezdik.” (bk. Kadı Abdülcebbâr; Şerhu’l-Hamse, Kahire, 1965, s. 138)


“İmamı Âzam böylece, sahabî unvanı taşıyan birkaç ünlü kişiyi en büyük günahlardan bazılarını işlemekle itham ediyor. Yani onları ‘tartışılır kişi’ ilan ediyor.” (Kur’an’daki İslam, 455)


Kur’an’ın, peygamberlere bile vermediği nitelikleri sahabeye veren, onları âdeta ilahlaştıran bir zihniyet, İmamı Âzam’ın Kur’ancı ve akılcı bu söylemlerine nasıl tahammül etsin!


Evet, ‘Müslümanların en büyük mezhep imamı’ unvanına sahip İmamı Âzam’a bu isnat ve ithamlarla çok ağır zulümler yapıldı.


İmamı Âzam, örneklerden sadece biridir. Daha onlarcası, yüzlercesi var. Bizim Müslüman tarihimiz ne yazık ki, bu zulümlerle dolu bir tarihtir. Biz bu zulümleri, bağımsız bir çalışmayla halkımızın bilgisine sunacağız.


Dincilik teorisyenleri işin bu yanını saklayarak, o anda saldırdıkları kişiyi, örneğin, Atatürk’ü, İslam tarihinde ‘din dışı ilan edilen’ ilk kişi göstermek gibi bir sahtekârlığa da başvurmaktadırlar.


Çıkıp şunu diyebilirler mi:


Atatürk’ü din dışı ilan etmemizde şaşacak bir taraf yok. Bizim zihniyet atalarımız olan eski saltanat dincileri, İmamı Âzam gibi bir din büyüğünü bile, sırf akılcı ve eleştirici olduğu için ‘sapık, kâfir’ ilan etmişlerdi.”


Akıl ve tarih bizi, Atatürk’e, İmamı Âzam ve benzeri İslam büyüklerine baktığımız pencereden bakmaya mecbur bırakıyor. Bu pencereden baktığımızda şunu söylemek bir vicdan borcu olur:


Bir insan (İmamı Âzam veya Atatürk) bir dinle, o dinin mensuplarına yapılan kötülüklerle risk alıcı bir ciddiyetle ilgileniyor, o kötülükleri eleştiriyorsa o dini kendi dini, o dinin mensuplarını kendi kardeşi, o dinin meselelerini kendisinin meseleleri olarak görüyor, o dine yapılan kötülüklerin yarattığı acıları içinde hissediyor demektir.


Atatürk, İslam konusuyla, bu dinin yanlış tanıtıldığını gören ve bunun için bir şeyler yapılması gerektiğine inanan bir Müslüman aydın sıfatıyla ilgilenmiştir.


Atatürk’ün İslam’la ilgisinin arka planının bundan başka bir açıklaması yok. O ilgiye bunun dışında bir gerekçe bulmaya kalkan sadece kendini rezil etmekle kalmaz, Müslümanlara da büyük kötülük eder. Sevindirdikleri ise İslam’ın, Müslümanların ve Türkiye’nin düşmanları olur.




Yaşar Nuri Öztürk
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
Barış isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Barış Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (28. May 2013)
Alt 4. November 2008, 05:53 AM   #3
Toslunba
Uzman Üye
 
Toslunba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 217
Tesekkür: 90
69 Mesajina 159 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Toslunba is on a distinguished road
Standart

Hurafeci zihniyetin içerisinde yaşayıp bilinçli yada biliçsiz zülme uğramayan kaç kişi vardır merak ediyorum. Saltanat dincisinin en sevdiği şey insanları bastırıp sindirmek ve sözüm ona Allah adına kan dökmektir. Kendisi gibi olmayan ,kendisi gibi düşünmeyen herkezi yok etmek yada sindirmek temel amaçtır.
Bunu gören herkezin Türkiye Cumhuriyetinin Laik Demokratik Sosyal Hukuk Devleti sıfatlarına sahip çıkması hayati bir zarurettir. Heleki bizler gibi geleneğe baş kaldıran Hanifler için.
Selametle.
Toslunba isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Toslunba Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (27. May 2013), Miralay (1. January 2011)
Alt 1. January 2011, 07:43 AM   #4
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

Ben anlayamıyorum şu meseleyi yazıda İmam Azam efendimizin r.ha doğru bir çizgide olduğu belirtildiği halde Mustafa Kemal in onu desteklediği iddia edilmiş.
Osmanlının son dönemi Hanefi mezhebi odaklı kanun koyarken bunu yıkıp onun yerine laikliği getiren Mustafa Kemal ile nasıl olurda İmamı Azam aynı kefeye konuyor.
Saltana karşı İmam Azamın bir savaşı olduğu malumdur.Ki bizim anladığımız islam şeriatıda seçmeyi gerektirir.Cumhuriyette saltanata karşı bir mücadeledir.Fakat belkide tek ortak nokta budur.
Bunun dışında İmam Azam ne hilafete karşıydı nede islam şeriatini bırakıpta batı şeriatıyle yönetimi öneriyordu.
Halbuki Mustafa Kemal hilafeti kaldırdı.İslam şeriati yerine batı şeriatını kabul etti.
Yine şapka inkilapı yada harf inkilabı yada diğer şeylerin İmamı Azamla ortak bir tarafı olmadığı gibi aksine tam ters kutuplardadır.
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. May 2013, 03:32 PM   #5
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Her din ugruna eziyet ceken, iskencelere ugrayan ve bu ugurda can veren takip edilecek olsaydi, Islamin yayildigi o devirlerde ne sehitler verilmistir, ne izdiraplar cekilmistir, o zaman hepsini önder alalim, her birisine bir mezhep uyduralim.

Allah ugruna savasan, eziyet ceken, sehid olan Allah icin olmustur.

Gecmis nesillerin yaptiklarindan biz sorumlu olmayacagimiz gibi bizim yaptiklarimizdan da gelecek nesiller sorumlu tutulmayacaklardir.

O halde herkes kendi yaptigindan sorumludur, ona göre bilincli hareket etmek zorundayiz.

Ve herseyden evvel gecerli olan, yegane hüküm sahibi yüce Allah'tir Celle ve Celaluhu.

Kimseye, ama hic kimseye Allah'in hükümlerinin yanisira özellik saglamamaliyiz.

Mükafatlandirilmalari Rabbimize düser, bize degil.

Günümüzde de bir iki ay hapis yatti diye, her neden dolayi olursa olsun, gözümüzde büyütmeyelim. Gercekleri sadece Rabbimiz bilir.

Güzel ve dogru olanlar zaten Kur'an'da belirtilmistir, helal ve haramlar da. Eksilere artilara ihtiyacimiz yok.

Muhittin Bozkurt'tan REDDIYELER sunayim bu arada:



REDDEDİYORUM 2 (BU YAZI BİR REDDİYEDİR) / Muhittin BOZKURT



“Baksana Kitaptan kendilerine bir pay verilmiş olanlar, aralarında hüküm versin diye Allah’ın Kitabına çağırılıyorlar da sonra onlardan bir topluluk yüz çevirerek dönüyorlar. Bunun sebebi, onların, “Bize, ateş sadece sayılı günlerde dokunacaktır. ” demeleridir. Uydurageldikleri şeyler dinleri konusunda kendilerini aldatmıştır. ”(Ali İmran suresi, 23-24)

Bunların bir de ümmî takımı vardır; Kitab’ı (Tevrat’ı) bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece zanda bulunurlar. Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!

Bir de dediler ki: “Bize ateş, sayılı birkaç günden başka asla dokunmayacaktır. ”Sen onlara de ki: “Siz bunun için Allah’tan söz mü aldınız? -Eğer böyle ise, Allah verdiği sözden dönmez-. Yoksa siz Allah’a karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” (Bakara suresi, 78-80)

Cehennemde biraz bronzlaştıktan sonra, cennete gireceğim (bu maddeyi de sadece müslümanlar için işletiyorlar) diyenleri de REDDEDİYORUM…

“Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.”

“Zinaya yaklaşmayın.”

“Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin.”

“Yetimin malına yaklaşmayın, sözünüzü de yerine getiriniz.”

“Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yapın.”

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme!”

“Yeryüzünde kabara kabara yürüme.”

“Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbin katında çirkin (mekruh) görülmüştür.”

“Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir (rabbuke minel hikmeti).”

(İsra suresi, 31-39)


“…Allah sana kitab ve hikmet indirmekte ve bilmediklerini sana bildirmektedir, hem Allah’ın senin üzerinde fazlı çok büyük bulunuyor.” (Nisa suresi, 113)

“Nitekim içinizde sizden bir Resul gönderdik, size ayetlerimizi okuyor, sizi tezkiye ediyor, size kitab, hikmet öğretiyor, size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.” (Bakara suresi, 151)

Allah açık bir şekilde “Hikmet”in ne olduğunu ortaya koymuşken; “Hikmet=hadis” denklemini kuran, matematik zekâsıyla övünenleri de REDDEDİYORUM…

“….O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.” (Kehf suresi, 26)

“Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?” (Tin suresi, 8)

“… sen kesinlikle hüküm verenlerin en yerinde hüküm verenisin.” (Hud suresi 45)

“…O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.” (Yusuf suresi, 80)


Dinin sahibi ve tek hüküm koyucu Allah iken; Allah’ın hükmü+Elçi Muhamed’in hükmü (sünnet/hadis)+icma +kıyas+mezhep imamlarının görüşlerini toplayıp anonim şirket kuranları ve dinde şirketleşenleri de REDDEDİYORUM…

İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.(Enam suresi, 153)

Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir. (Enam suresi, 159)

“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nuh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. (Şura suresi, 13)

Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.(Şura suresi, 14)

Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir. (Rum suresi, 31-32)

Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır. (Ali İmran suresi, 105)

Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler. (Beyyine suresi, 4)

Bu ayetler açık şekilde dinde ayrılığı hoş karşılamadığı halde, Kur’an’a uymayan bir cemaatleşmeyi/tarikatlaşmayı /mezhepleşmeyi/gruplaşmayı da REDDEDİYORUM…

Biz müslümanlar olarak hristiyanlığı çok güzel eleştirebiliyoruz, onların kendi dinlerini parça parça ettiklerini farklı mezheplere/kollara/gruplara ayrıldığını söyleyebiliyoruz. Bazılarının kendilerine katolik demesini, bazılarının Protestan, bazılarının ortodoks demesini dinlerinin bozulma sebepleri olarak görebiliyoruz. Peki ya biz? Biz bölünmedik mi, biz ayrılmadık mı?

Bizim için ayrılıkta rahmet var da neden başkalarına zahmet var.

Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. (Ali İmran 103)

Rabb`imiz ayrılığı değil birleşmeyi; parçalanmışlığı değil bütünleşmeyi emrettiği halde dinde ayrılığı rahmet olarak görenleri de REDDEDİYORUM…

Ey inananlar, sizi diriltecek, size can verecek şeylere çağırdıkları zaman Allah’a ve elçiye icabet edin ve bilin ki Allah, hiç şüphe yok, insanın kendisiyle kalbinin arasına girer ve hiç şüphe yok ki onun tapısında toplanacaksınız. (Enfal suresi, 24)

Şunu da söyle: “Allah’a ve elçiye (resule) itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre sapanları sevmez. (Ali İmran 32)

Allah ve resulünden (elçisinde), kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu. (Tevbe suresi 1)

Bu ayetlerdeki Allah’a ve elçisine uyun tabirindeki “elçi” kelimesinin ne manaya geldiğini bilmeyen ya da bildiği halde sapıtanları da REDDEDİYORUM…

O öyle Allah ki halik, bari, müsavvir o, en güzel isimler (Esma-i hüsnâ) onun, bütün Göklerdeki ve yerdeki ona tesbih eder, o öyle aziz, öyle hakîmdir. (Haşr suresi, 24)

Allah’tır O. İlah yok O’ndan başka. Esmaül Hüsna, en güzel isimler O’nundur. (Ta-ha suresi, 8)

De ki; Allah deyin Rahman deyin hangisini deseniz hep onundur o en güzel isimler; bununla beraber salâtında pek bağırma, pek de gizleme ikisinin arası bir yol tut! (İsra suresi 110)

En güzel isimler Allah’ınkilerdir. O’na o isimler ile dua ediniz. O’nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları sapıklıkları ile baş başa bırakınız. Onlar yaptıklarının cezasını ilerde çekeceklerdir. (Araf suresi, 180)


Allah’ın şu ismini 4444 defa oku bütün dileklerin yerine gelir, şu ismi 23432425 defa oku bütün dertlerden sıkıntılardan kurtulursun, şu ismini 4545634646 defa oku fakirliği görmezsin diyen ve Allah’ın isimleri konusunda eğri yola girenleri de REDDEDİYORUM…

Bir bidat olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır. (Hadid suresi, 27)

“Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar…” (Tevbe suresi, 34)

Allah’ın dininde var olmayan ruhbanlığı, dini sınıfı ve dini kurumları da REDDEDİYORUM…

Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü. Ne bilirsin, belki de o arınacak. Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; Sen, ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sana ne! Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun. Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür. Dileyen ondan öğüt alır. (Abese suresi, 1-12)

Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Tahrim suresi, 1)

Allah seni affetsin; neden onlara izin verdin de beklemedin ki, doğru söyleyenler sana açık seçik belli olsun da yalancıları bilesin. (Tevbe suresi, 43)

Muhammed Peygamberin her sözünü ayet, her davranışını dinin bir hükmü bilenleri ve Muhammed peygambere ismet sıfatı takanları, onun hatasız ve günahsız biri olduğunu söyleyerek bu dinin ayaklarını yerden kesenleri, “Peygamber de, bizim gibi bir insandır, ama bizden ayrılan tarafı Allah’tan vahiy almasıdır.” dediğimizde bizi tekfir edenleri de REDDEDİYORUM…

İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu Zikir’den okuduğumuzdur. (Ali İmran suresi, 58)

Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir zikirden (hatırlatma) başka şey değildir. (Yusuf suresi, 104)

Dediler ki: “Ey kendisine Zikir (Kur’an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!” (Hicr suresi, 6)

Şüphe yok o zikri (Kitabı) biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz. (Hicr suresi, 9)

Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir ehline, eğer bilmiyorsanız. (enbiya suresi, 7)

Zikrin; hatırlatma, anma, kuran, öğüt olmasına rağmen “Zikir ehline sorun.” ayetini ellerinde boncuklar ve zikirmatiklerle halvete çekilip toplumun sorunlarını görmeyen tasavvuf ehlini ve tarikat şeyhlerini işaret ettiğini söyleyenleri de REDDEDİYORUM…

De ki: “Bana vahyolunanda, ölü, akıtılmış kan, domuz eti –ki pistir- ve yoldan çıkararak Allah’tan başkası adına kesilen hayvandan gayrisini yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum; fakat darda kalan başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir.” Şüphesiz ki Rabb’in, Gafur’dur, Rahim’dir. (Enam suresi, 145)

Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler. (Nahl suresi, 116)

Dinde tek hüküm koyucu Allah iken, dolayısıyla helal ve haramları belirleme yetkisi ona aitken; buna rağmen haram üretim merkezlerini kuranları da, onları işletenleri de REDDEDİYORUM…

Çünkü sen o dâveti ölülere duyuramazsın ve arkalarına dönüp giderlerken sağırlara da duyuramazsın. (Rum suresi, 52)

Diri olanı uyarsın ve inkârcılar üzerine söz hak olsun diye indirilmiştir. (Yasin suresi, 70)

Ölmüş ve kemikleri dahi toprak olan sevgili babam,

Şu an mezarının başındayım, beni duyup duymadığını bilmiyorum ve sana Kur’an okuyorum. Rabb diyor ki: “Namaz kıl, oruç tut, zekât ver, adaleti gözet, yetimin hakkını yeme, yalan söyleme, iftira atma, zina yapma, Allah’a ortak yaratma, tartıda eksik tartma, cimrilik etme, infak et, sadaka ver.” (Âmin)

Ey benim temiz, bir o kadar da saf oğlum,

Okuduklarını duydum, Rabbim güzel söylemiş, lakin bunlar benden geçti, sen neden bunları düşünüp yapmıyorsun?

Kuran’ı üfürük kitabı yapanları da, her Perşembe akşamı ölülere okuyup onu mezarlık kitabı yapanları da REDDEDİYORUM…


REDDEDİYORUM 1 (BU YAZI BİR REDDİYEDİR) / Muhittin BOZKURT

“Modernistler’in ortak temel kanaatlerini oluşturan en esaslı argüman, Kur’an’dan başka güvenilecek bir kaynak olmadığı ve esasen böyle bir kaynak aramanın Kur’an’a aykırı olduğu tezidir.”

Bu yargıya varan arkadaşa soruyorum: “Allah’ın ortakları olmadan din olmaz değil mi?”

“…O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.” (Kehf suresi, 26)

Bu yazı bir Reddiyedir. “Allah’ın dininin yegâne, tek ve temel kaynağının KUR’AN olduğu” gerçeğini İslam’dan ayrı yeni bir din olarak sunan ve Martin Luther’in Hıristiyanlık için yaptığı reformu bizim de İslam dini için yaptığımızı düşünen samimi ama eksik bilgili bir arkadaşımın yazısı üzerine kaleme alınmıştır. Ehl-i sünnet mensupları, Allah’ın dininden ayrı bir din ve teşekkül olan tasavvuf, tarikat, cemaat, mezhep üyeleri, akıl dinini nakil dinine çevirenler, akıllarını kiraya verenler, kafatasında sadece bir ağırlık olarak taşıdıkları beyinlerini kullanmamayı bir marifet sayanlar, IQ’su düşük olanlar bu yazıyı okumasalar da olur.

“Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; ayetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” (HUD suresi, 1-2)

Hud suresinin bu iki ayetini görmelerine rağmen, peygamberin sünneti diye kurandan ayrı bir hüküm ileri sürüp kuran+sünnet diyenleri REDDEDİYORUM…

“Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir “ (Hucurat suresi, 18)

“Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.” (Fatır suresi, 38)

Size ben, “Allah’ın hazineleri yanımdadır”, demiyorum; gaybı da bilmem. “Ben bir meleğim” de demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için, “Allah, onlara asla hiçbir hayır vermez” de diyemem. Allah, onların içlerindekini daha iyi bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten zalimlerden olurum. (Hud suresi, 31)

Elçi adına gaybi konuları haber verenleri de REDDEDİYORUM…

“İnkârcılar: “Ona Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?” derler. De ki: “Mucizeler ancak Rabbimin katındadır. Doğrusu ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım.” Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır. (Ankebut suresi, 50-51)


“Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi (yapabilirsen) yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma!” (En`am suresi, 35)

“Mucizeler göndermekten bizi alıkoyan husus, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır. Semudlulara, gözle görülebilen bir dişi deve vermiştik de ona zulmetmişlerdi. Oysa Biz mucizeleri yalnız korkutmak için göndeririz. ” (İsra suresi, 59)

Diğer peygamberlere(Musa, İsa vs) mucizeler verilmediğini söyleyen ve kendilerine hanif diyenleri de, “Muhammed peygambere de Kur’an dışında mucizeler verilmiştir.” diyen ehl-i sünnetçileri de REDDEDİYORUM…

O, kendi heva ve hevesinden konuşmaz, onun konuşması ancak bildirilen bir vahiyledir. (Necm suresi, 3-4)

Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Andolsun ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. (Hakka suresi, 44-47)

Onlara bir ayet getirmediğinde, “onu da şuradan buradan derleseydin ya,” diye konuşurlar. De ki: “Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen basiretlerdir(bakış açıları), doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum için rahmettir.” (Araf suresi, 203)

Sünneti (peygamberin yaşantısını) Kuran’dan ayrı görenleri de, Muhammed peygamberin bütün söz hal ve hareketlerinin vahiy olduğunu söyleyenleri de REDDEDİYORUM…

Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; ayetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” (HUD suresi 1-2)

Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. (Furkan suresi, 33)

Bu indirdiğimiz ve uygulanmasını farz kıldığımız bir suredir. Düşünüp öğüt almanız için onda açık açık ayetler indirdik. (Nur suresi, 1)

Allah size ayetleri iyice açıklıyor. Allah Âlim’dir, Hâkim’dir. (Nur suresi, 18)

Andolsun ki size, açıklayıcı ayetler ve sizden önce gelip geçenlerden bir temsil ve korunanlar için bir öğüt indirdik. (Nur suresi, 34)

Böylece biz Kur’an’ı apaçık ayetler hâlinde indirdik. Şüphesiz Allah, dilediğini doğru yola iletir. (Hacc suresi, 16)

Muhammed peygamberin görevinin uyarıcı, müjdeleyici ve tebyin (beyan etme)olduğu gerçeğini göz ardı ederek; Kur’an’ın açıklama ve yorumlamasını Muhammed peygamberin ya da başkasının yaptığını söyleyenleri de REDDEDİYORUM…

Ve işte sana böyle emrimizden bir ruh vahyettirdik, sen kitab nedir? İman nedir? Bilmiyordun ve lâkin biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimize hidayet vereceğiz ve emin ol sen her halde doğru bir yola çağırıyorsun. (Şura suresi, 52)

Ve seni bir şaşırmış halde buldu da doğru yolu göstermedi mi? (Duha suresi, 7)

“Muhammed peygambere nebilik-elçilik verilmeden önce İbrahim peygamberin dinindendi.” diyenleri de REDDEDİYORUM…

Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur. (Nisa suresi, 136)

Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri. (Bakara suresi, 177)

Kader, Allah’ın her şeyi bir ölçüyle yaratmasıdır. Yani sünnetullah dediğimiz kavramın ta kendisidir. Allah, bu kâinatı yaratırken belli bir düzen, mizan, denge ile yaratmıştır. Kader, doğa yasaları dediğimiz durumdur. Geleneksel Sünni inancına göre kader hayatta başımıza gelen her şeydir. Oysaki insanlar kendi hayatlarına kendileri yön verirler. Yaptıkları iyilik ve kötülükten tamamen kendileri sorumludur.

Bu ayetler, açık şekilde “kadere iman” diye bir şeyin olmadığını söylerken, siyasi çekişmeler nedeniyle “kadere iman” diye bir şeyi ortaya koyup savunanları da REDDEDİYORUM…

Elif, lâm, mîm. İşte bu kitap ki, bunda bir şüphe yoktur. Muttakiler için bir hidayettir. (kitap=mehdi) (Bakara suresi, 1-2)

Hz İsa ve Mehdi’yi bekleyip önlerinde duran apaçık kitabı görmeyen körleri de REDDEDİYORUM…

Ne oluyor size, o nasıl hüküm veriyorsunuz?

Hiç düşünmüyor musunuz?

Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?

Eğer doğru iseniz kitabınızı getirin. (Saffat suresi, 154-157)

Yoksa size ait bir kitabınız var da (bu batıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz?

Onda, keyfinize uyan her şeyi rahatça buluyorsunuz. (Kalem suresi, 37-38)

Ellerinde hiçbir delilleri olmadığı halde saptıranları da, “Kur’an’da örtü yoktur” ?!?!?!diyenleri de, “Kur’an’da recm vardır, hatta recm ayetini de mübarek keçi yedi.” diyenleri de, “mürtedleri öldürmek lazım, Allah böyle buyuruyor.” diyenleri de REDDEDİYORUM…


***

Ekleyeceginiz ler varmidir bunlarin yanisira? Lütfen ekleyin!

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (27. May 2013), Miralay (28. May 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
azama, dincilerinin, saltanat, İmamı, zulümleri


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:59 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam