hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > AHLAK > Ahlakı kavramlar > Nefis

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 18. January 2009, 04:17 PM   #1
elmuh
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 96
Tesekkür: 45
47 Mesajina 108 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
elmuh is on a distinguished road
Standart Vicdan

Vicdanın önemli bir özelliği tüm insanlarda ortak olmasıdır. Başka bir ifadeyle, bir insanın vicdanına göre doğru olan, aynı koşullar söz konusu olduğu sürece diğer insanların vicdanları için de geçerlidir. Vicdanlar hiçbir zaman çatışmaz. Bunun nedeni ise vicdanın kaynağıdır; vicdan Allah'ın ilhamıdır. Allah, her insana vicdanı aracılığı ile Kendisi'nin hoşnut olacağı en doğru ve en güzel tavırları bildirmektedir.

İnsan, kendisine daima kötülüğü emreden bir sesle, nefsiyle, birlikte yaratılmıştır. Ancak bu sesin yanı sıra, yine nefsine ilham olunan ve ona kötülüklerden sakınmayı telkin eden, kendisini sürekli olarak doğruya ve iyiye çağıran şaşmaz bir ses daha vardır. Nefisteki bu doğruya yönelten sese de "vicdan" adı verilir. Allah insanın nefsindeki bu iki özelliği bize ayetlerde şöyle tanıtır:

"Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır." (Şems Suresi, 7-10)

Ayette bildirildiği gibi Allah insana nefsinin kötülüklerinden sakınmayı ilham eder. Allah'ın bu ilhamı, kişinin vicdanı vasıtasıyla olur. Dolayısıyla vicdan, bir anlamda mümini doğruya, güzel olana çağıran Allah'ın ilhamıdır. Bu nedenle de vicdan, aynı zamanda kamil imanın anahtarıdır.

İman Edenler Her Durumda Vicdanlarına Başvururlar

Müminlerin vicdan anlayışı, bazı kişiler tarafından bilinen vicdan anlayışından çok farklıdır. Din ahlakını gereği gibi yaşamayan kişiler arasında vicdan genellikle sadece yoksullara, yaşlılara yardım etmek, yardım derneklerine bağışta bulunmak gibi örneklerle bağdaştırılır. Kuşkusuz bunlar güzel davranışlardır ama bu kişiler buna benzer nadir olayların dışında vicdanlarını devreye sokmaz ve nefislerinin öngördüğü şekilde bir yaşam sürerler.

Vicdanlarını Kuran'da emredilen şekilde kullananlar, sadece samimi Müslümanlardır. Çünkü onlar vicdanlarını hayatları boyunca her konuda kullanırlar. Hedefleri Allah'a yakınlaşmak ve O'nun hoşnutluğunu kazanmak olduğu için, şartlar ne olursa olsun, günün yirmi dört saati boyunca vicdanlarının sesine kulak verirler. Ne yorgunluk, ne uykusuzluk, ne de günlük hayatın yoğunluğu Allah'ın izniyle onların bu sesi gözardı etmelerine yol açabilir. En sıkışık anlarında, en acil işlerinde bile, vicdanlarından gelen tek bir uyarıyla hemen doğruyu görür ve en hayırlı olan tavra yönelirler.

İman Edenlerle İman Etmeyenler Arasındaki Büyük Fark

Bu konuyu şöyle örnekleyebiliriz;
Günlerce ağır bir işte çalıştıktan sonra yorgun, uykusuz ve belki de hasta bir halde uzun bir yolculuktan dönen mümin bir kimseyi düşünün. Bu mümin, tam ihtiyaçlarını karşılamak üzere kendisine vakit ayıracağı sırada kendisinden yardım talep eden zor durumda bir insanla karşılaşsa, hiçbir tereddüte kapılmadan kendi ihtiyaçlarını bir kenara bırakarak bu kimsenin yardımına koşacaktır. Eğer kendi fiziksel durumu buna elverişli değilse bile, tüm imkanlarını bu kişi için seferber ederek ona yardımcı olabilecek başka kimseleri devreye sokacaktır. En önemlisi de herşeyi bir yana bırakıp yardımda bulunduğu için de karşı tarafı asla minnet altında bırakmayacaktır. İman eden bir kimse ne içinde bulunduğu sıkıntılı durumu, ne de karşı taraf için yaptığı fedakarlığı dile getirir. Çünkü iman edenler herşeyi Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla yapmakta ve bunun dışında da kimseden ne maddi ne de manevi bir karşılık beklemektedirler. Müminlerin bu üstün tavrı Kuran'da şöyle bildirilir:

Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz. (İnsan Suresi, 9-10)

İşte samimi bir Müslümanın vicdan anlayışı budur. Her türlü zor durum ve şartta vicdanına uyar ve vicdanını kullanarak yaptığı hiçbir iyilik için kimseden bir karşılık beklemez. Allah'ın razı olacağını umut etmenin şevki kendisine yeter.

7 Buna karşın aynı örneği bir de vicdani hassasiyete sahip olmayan bir kimse için ele alalım. Bu kişi içinde bulunduğu zor ve elverişsiz koşulları kendisi için meşru bir mazeret olarak görür ve vicdanının kendisine gösterdiği yolu görmezlikten gelir. Uykusuzluk, yorgunluk ya da açlık gibi fiziksel ihtiyaçlarının olması tavırlarının değişmesine neden olabilir. Bir anda tahammülsüz, sinirli ve ters bir insan haline gelebilir. Böyle bir durumda değil yardım isteyen birine yardım etmek, kendine yardımcı olmaya çalışan yakınlarına karşı bile anlayışsız ve ters davranmayı doğal bir hak gibi görebilir. Eğer istisnai bir durum olarak karşı tarafa yardım etmeyi kabul etse bile, yaptığı iyiliği dile getirerek ve karşı tarafı minnet altında bırakarak yapar.

Görüldüğü gibi samimi Müslümanlar ile samimi olmayanların ahlak ve tavırları arasında büyük bir uçurum vardır. Bu fark, yaşamlarının her anına yansır ve yine aynı şekilde ahirette alacakları karşılıkta da mutlaka ortaya çıkacaktır. Vicdanlarına uymayanların durumu, bir ayette şöyle bildirilmiştir:

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 14)

Her İnsan Vicdanen Doğruları Bilir

"Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile." (Kıyamet Suresi, 14-15)

Yukarıdaki ayetlerde bildirildiği gibi her insan vicdanen daima doğruları bilir, fakat bu doğruları uygulamak nefsine zor geldiği için birçok kişi çeşitli bahaneler ileri sürer. Ancak bu insanlar ileri sürdükleri bahanelerle de rahatlayamazlar. Aksine, vicdanlarını örttükleri için sıkıntılı bir hayat sürerler. Bu dünyada türlü bahanelerle vicdanlarını bir ölçüde rahatlatsalar da geçici olarak sağladıkları bu durumun karşılığı, ahirette sonsuza dek sürecek acı bir azap olacaktır. Bu insanların yapması gereken, Kuran ahlakına uygun yaşamak ve Allah'tan bağışlanma dilemektir. Yüce Allah samimi bir kalple Kendisi'ne yönelip dönen kullarının günahlarını bağışlayacağını Kuran'da şöyle müjdelemiştir:

"Ey iman edenler, Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar..." (Tahrim Suresi, 8)

Vicdan ve nefs arasında seçim yapmak son derece kolaydır. Çünkü Allah insanı vicdanının sesine uymaktan zevk alacak şekilde yaratmıştır. Bu yüzden Kuran ahlakına göre yaşamak insanların yaratılışına uygundur ve vicdanlarını rahatlatır.

Her İnsan Vicdanının Sesinden Sorumludur

İnsan şuur sahibi olduğu andan itibaren Allah'ın kendisine ilham ettiği vicdanının söylediklerinden sorumludur. Etrafındaki olayları idrak etmeye başlayan, aklı başında her insan artık şeytanın fısıltılarını, nefsini ve vicdanının sesini ayırt edebilecek yeteneğe sahip olmuş demektir. Bundan sonra karşılaştığı olaylarda gösterdiği tavır ile hesap gününde sorgulanacaktır; vicdanına uyuyorsa nimetlerle dolu cennetle, nefsine uyuyorsa "kapıları kilitlenmiş" bir ateşle, sonsuza kadar süren bir azapla karşılaşılacaktır. Sonsuz güç sahibi Allah bu gerçekleri ayetlerde şöyle bildirmektedir:

"… İman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene). Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş'eme). "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir." (Beled Suresi, 17-20)

Alıntıdır
elmuh isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
vicdan


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:25 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam