hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HUKUK > Hukuk > Allahın sınırları

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 27. April 2017, 07:27 PM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Allah'a karşı Saltanat özlemi çekenler

İsrail Oğulları Tarihi'nden eski ahit/Tevrat metinlerine bakıldığında, İsrail Oğulları, önceleri Hâkimler heyeti(Hikmet ehli bilgeler) tarafından yönetilmekte ve de krallık yasak iken, Allah dilemesiyle değil, Halkın azgınlık ve israfa yönelik aşırı kesiminin Aristokrasiyi yaşamak için zamanın peygamberi Samuel-1'e baskı yapmaları sonucunda, Allah'ın krallık düzenine izin verdiğini ve Resul'ün bundan sonra razı olduğunu görürüz.
Bu nedenle Allah, peygamberini teselli ederek, “Onlar seni değil, beni ret ediyorlar“ demiştir.

Bazı hak din cahilleri, günümüzde dahi krallığın ve saltanatın ve ona yamalanan Büyük sultanlığın (halifelik) dinin kurumu olduğunu zannederek çıkışlar yapmaktadırlar.
-HAYIR
Allah muradı, ne büyük sultanlık, ne de papalık gibi metropoliten bir ağalık sisteminin kurulup sürdürülmesidir.
Allah, kimsenin, halkın dinini monopolüne/tekeline almasına, müstebit yönetimine kutsallık kazandırmasına iyi bakmaz.

ALLAH, "HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ" ESASINI GETİREREK, HİÇ KİMSENİN HUKUKUN ÜSTÜNE ÇIKARAK İNSANLARA TAHAKKÜM ETMESİNE İZİN VERMEZ.

Vahi tarih boyu kişinin üstünlüğünü ret ederek evrensel hukukun ilkelerinin en üstte bulunması üzerine ilkeler getirmiştir. Allah, sulh ve barış ister.
Hak, adalet, sulh ve barış ise Mülkte iştiraki gerektirir. Çünkü mizanda adalet oradadır.

Allah, birilerinin iktidar ve insanlara baş olmasını değil, kendi evrensel hukukunun üstünlüğü esasına dayalı hukuk devletlerinin yeryüzünde bulunmasını ister.

Ve de Ehli Kitap literatüründe geçen ismi ile, kendi melekûtunu ister. Bu ise, doğru vahinin, doğru yorumu ve devamlı yorumla devamlı adalet ve kemali/olgunluğu arayan, ilkelere bağlı ve kıst için devamlı değişken hak şeraitinin baş/lider olmasını ister.

Şimdi eski ahiteki Samuel kitabından bu din tarihi gerçeğini buraya aktaralım ki, Allah, saltanatı onaylar mı, yoksa kerhen izin mi vermiştir görelim ve anlayalım:
-Eldeki Ahd-i Atik/Tevrat anlatımlarından öğrendiğimize göre, hakimler ve hukukun üstünlüğü esasına göre yönetilen İsrail toplumunda, facir mizaçlılar/'Günaha yatkın huyda olanlar' bundan sıkılarak fasıkça/'sapkınca' bir hayata özendikleri için “Kral” istemişler. Zamanın peygamberi Samuel-1'in ikaz ve uyarılarına rağmen, onlar bunda ısrar edince, Aristokrasi ile denenmelerine göz yumulmuştur.
İşte bu sistem Isr"-peygamberler için zor görev-” üzere olandır. (Isr açıklamaları birkaç paragraf aşağıda)

“ Ve vaki oldu ki, Samuel yaşlanınca, İsrail üzerine oğullarını hâkim kıldı. Ve ilk oğlunun adı Yoel ve ikincisinin adı Abiya idi. Beer ile Şeba da hâkim’diler. Ve oğulları onun yolundan yürümediler ve kötü kazancın ardına saptılar. Ve rüşvet alıp, eğri hüküm verdiler. Ve İsrail’in bütün ihtiyarları toplanıp, Samuel’in yanına gittiler. “İşte sen yaşlandın ve oğulların senin yolundan yürümüyorlar;
Şimdi BÜTÜN MİLLETLER GİBİ BİZE HÜKMETMEK İÇİN BAŞIMIZA BİR KRAL KOY”.
Fakat bize hükmetmek için, bize bir Kral ver dedikleri zaman, bu söz. Samuel’in gözünde kötü göründü. Ve Samuel Rabbe dua etti. Ve Rab Samuel’e dedi.
"Sana dedikleri her şeyde kavmin sözünü dinle:ÇÜNKÜ RED ETTİKLERİ SEN DEĞİLSİN, ANCAK ÜZERLERİNDE KRALLIK ETMİYEYİM DİYE BENİ RET ETTİLER.”

Bu ayetten öncelikle şunu anlıyoruz :
Krallık, yani aristokrasi ve onun sınıflı örgütlenme modeli Allah emri değildir.
Evrensel hukuk açısından bu hal ne tavsiye edilir, ne de sözün en güzeline uymaktır.
Bir vakıa/uygulanan bir olgudur. Fakat vebali/günahı çoktur.
Bu nedenle sorumluluktan ve vazifeden (Farz dan) kaçma ise toplumun köleleşmesine karşın, ekabirlerin özgürleşmesidir.

Bir özellik de, Musa Peygamber sonrası toplumun örgütlenme modeli “Hakimler” sistemi olup, bu sistem bir nevi Platon'un filozoflar, bilgeler, erdemliler yönetimi diye tasavvur ettiği/düşüncede tasarlandığı bir yönetim modelidir. Topluma önderlik yapacak ve onu zaman zaman ikaz edecek olanlarda aranan özellik ise "hikmet"tir.

Mürşit/aydınlatıcı olan ilimdir ve Allah kelamı/anlatımı ve onun üstün hukuk normları/kuralları kainata hükmetmektedir. Gerçek hâkim, yönetici ise, kendi inisiyatifine/kafasına göre yöneten olmayıp, Allah’ın üstün hukuk normlarını yürürlüğe koyarak, O'nun bir nevi krallığına/hakimiyetine ortak olmadan ve O'na ortak da getirmeden hazırlayıcı durumunda olandır. İnsanlar hak olan hukuka(Melekûtun hükümlerine) işlerlik kazandırmakta yardımcı olmalıdırlar. Böylece de, ne kendilerine krallık yapılmasına, ne kendilerinin krallığına, ne de evrende Allah dışında bir beşerin Krallığına izin vermezler.
İsa Peygamberin, Allah’ın melekûtu dediği şey de budur: Allah dışında kimsenin insanlara hükmetmeye çalışmamasıdır. Allah’ın hükümranlığı ise bizzat değil, onun evrensel hukukunun benimsenip, içselleştirilerek insanın kendi yaşamına uygulamasıdır. Bu nedenle din yönetim şekli olarak"şura"yı getirmiştir. Birinin şeriat dayatması değil, iyice bilinçlenen toplumun her ferdinin "melekutu" arzu etmesidir. Öyle ise, toplumun doğru bilgiye ulaşma yolunun iyice açılması ve bunun arzulanır kılınması gerekir. Zaten “İlim sever” de (Bilge) bunu insanlara aşılar.

Bu incelik için, yukarıdaki ayete bakmak yeterlidir. Nakledildiğine göre, Samuel hâkimlerdendir. Ama yaşlanınca çocukları onun işine soyunmuşlar. Sanki bilgelik verasetle geçecek şeylerdenmiş gibi. Hikmet irsi/sülaleden aktarılan bir şey değildir. İlim ve ilim severlik de öyle. Oysa bu görevde veraset olmaz. Çünkü hikmet ve hâkimlik verasete göre değil, liyakate göredir. Üstelik soyundukları iş, çok ciddi bir iştir. Yani Melekût’un işlerliğini devam ettirmektir. Hem kendi algılama, yaşam ve edepleri, ahlaki seciyeleri üstün bir çizgide olmalı, hem de Melekûtun devamı için çok dikkatli olmalı ve ona leke getirmemelidirler. Bu iş, üstün ahlakla birlikte, hikmete elverişli olmayı ve ilimle çok donanımlı ve gerçeğin bilgisine uzanmada, çok hassas olmaları gerekir.

BÜTÜN MİLLETLER GİBİ BİZE HÜKMETMEK İÇİN BAŞIMIZA BİR KRAL KOY” diyenlere gelince
Bu yolu güdenler hata etmiş, Allah’a iftira etmişlerdir.Yani sıradan hükümleri ona fatura ederek, hem çok büyük günah işlemişler, hem de Melekût'u gözden düşürmüşlerdir. Bu incelikler de ayetin satır aralarında vardır. Şöyle ki; Allah, toplumun önde gelenlerinin itirazı tam haklı olmamasına rağmen, Samuel’e “ Sana dedikleri her şeyde kavmin sözünü dinle” sözü, yarım yamalak yasalar düzenleyip halka dayatmaya çalışanlara bir derstir. Allah’ın evrensel hukukun en belirgin özelliği, iki önemli şeyi ihtiva etmesidir. Bunlardan birisi adalet, diğeri ise Rahmettir. Evrenselliğin kriterleri bunlardır.

Dinin bize anlattığı "hâkimler", yani hikmetli adamlar, 'tahakküm ehli/zorba' olamazlar. Olurlarsa, aristokratlarla aynı niteliği kazanır, birer müstebit/zorlayıcı olurlar. Hakimlerin işlevi doğru mevzuata/ kurallara giden yollara ışık tutmak, halkı doğruyu öğrenmeye teşvik etmek ve doğru bilgileri ile onların kendilerini yönetme yetisi kazandırmaktır. Çünkü onların zorbalaşmaya hakları yoktur. Samuel, din literatüründe bir peygamberdir. Yani büyük muallimdir. O “Nebi-Resul” değildir(Burada nebi-resul- muallim arasındaki farka dikkat çekerim.). Sadece “Nebi-Resuller” Isr üzere yönetime ve halka her alanda uymaya yetkilidirler ama onlar dahi dinde asla kural koyamaz, Allah kurallarını Allah onlara bildirdikçe usulüne uygun olarak uygular ve uygulanmasını emrederler. Sonra gelenlerin ise bu hak ve yetkileri yoktur. Çünkü Nebi-Resuller kuruculardır. Diğerleri bu mübarek insanların vefatından sonra geldiklerinden, onların kurucu iktidarlık konumları yoktur. Sadece bilgilendirmek ve bilhassa bilgiye gidecek feraizlerin(farzların) nasıl yapılacağını ve tefekkür (düşünce-düşünüş) etmenin doğru metotlarını topluma bildirirler.

Nebi-Resuller Allah Melekût’unun çadırının etek ipleri gibidirler. Onun ve sadece onun hükümranlığının yeryüzünde yürümesi için ahit yapmışlardır. Onun emirlerini alıp bildirir, bunu arzular, uygulamaya koyar ve yorum yapmakta örnekler bırakırlar. Isr üzere görev almalarının anlamı da budur. Diğer insanlar, Onlardan başkası buna yetkili değildir. Kim ki, buna soyunursa, Allah Melekût çadırının(Mecazi bir tanım) etek ipi olmayı ret etmiş ve bizzat Allah hakkına tecavüz edip çadırın sahibi ve kendisi olmaya soyunmuştur. Isr üzere ağır bir yük yüklendikleri için de Allah, ”Allah ve Resule itaat edin” der. KUR'AN VAHİ METİNLERİNE GÖRE DİN ALANINDA İTAAT SADECE RESUL'EDİR. Krala veya Rahip-Krala bu anlamda itaat emredilmemiştir. Çünkü böyle bir makamda, Nebiler dışında kimse zülüm yapmadan edemez. Bunu sadece Resuller başarabilir.

Isr üzere görev de kapitalist toplumun başındaki despot devletin bütün güçlerini elinde tutan despota islama uygun görev yapması hatırlatmasını yapmak, gereğinde onu azarlamak, kafa tutmak, imkan bulduğunda sınırlar dışı etmektir; ki despot bir devletin despot başına karşı bir Resul'ün tek başına bunu yapabilmesi (Maide-:33-34)....., işte zor görev budur.

Şeriatın uygulamaya konmasının, tecdidin/yenilemenin halk tarafından yapılmasının önemini vurgulamak gerekir. Çünkü din mensupları dini teferruatına kadar bilmek, benimsemek, sevmek ve en güzeli ile sosyo- ekonomik alana taşımak hak ve görevi ile yükümlüdürler. Dikkat ediniz din adamları ve hatta din görevlileri değil, bizzat mensupları, kendilerine "dindar" diyenler bunu yapmalıdırlar.
Biz de bunu "....göttünün gılıyım...." diyerek yerine getiriyoruz. Ne mutlu.......
Adalet ve Rahmet sitesinden.

Saygılarımla
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (9. May 2017 Saat 09:58 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (9. May 2017)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
allaha, çekenler, karşı, saltanat, özlemi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:32 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam