hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NEBİLERİN SONUNCUSU MUHAMMED PEYGAMBER > Peygamberlik özellikleri

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 10. June 2011, 04:18 PM   #1
nerdogan
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2011
Mesajlar: 47
Tesekkür: 112
27 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
nerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud of
Standart Hz.Muhammedin geleceği bildirilmişti, öyleyse..?

Aklıma takılan bir konu ile yine karşınıza çıktım..Bildiğim kadarı ile Hz.Adem'den Hz İsa peygambere kadar tüm peygamberlere Hz Muhammed müjdelendi.

Kuran, İncil gibi Tevrat'ın da, Hz. Muhammed'in geleceğini bildirdiğini haber verir. A'raf suresinin 157. ayeti "Onlar ki, onlara iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılan, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları o Ümmî Peygamber, o Elçi’ye uyarlar. O hâlde, ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir."

En'am suresinin 20. ayetinde de ; "Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar." ifadesi bulunur.

Aynı şekilde iddia edildiği gibi bozulmamış olduğuna inanılan Barnabas İncilinde- bozulduğuna dair ayetleri araştırdım ancak tam bir sonuca varamadım-şu ifadeler yer almakta;


36.Bölüm


Sonra Isa dedi: "Bakin, size söylüyorum ki,
ibadet etmeyen şeytan'dan daha kötüdür ve daha büyük
eziyet çekecektir. Çünkü, şeytan'in önünde kavulmadan
önce hiç bir korkma örneği yoktu ve Allah onu tevbeye
çağıracak hic bir peygamber de göndermiş değildi; ve
insan-şimdi, Allah boyle dedii icin, benden sonra
gelecek ve belki de benim yolunu hazirladigim Allah'in
Elçisi disinda bütün peygamberler gelmis bulunuyor...."


39.Bölüm


Isa Cevapladi: ".....Adem havada gunes gibi parlayan
bir yazi gordu: 'Allah'tan baska ilah yoktur ve
Muhammed Allah'in Resulu'dur.' Bunun uzerine
Adem agzini acarak, dedi:' Sukur sana ey Allahim
Rabb, bana hayat nimeti verdin; fakat senden
bana soylemeni diliyorum: 'Bu Muhammed Allah'in
elcisidir' sozlerinin mesaji ne anlama geliyor?
Benden once yaratilmis baska insanlar mi var?"
"Bundan sonra Allah dedi:'Tabii, ey kulum Adem.
Sana diyorum ki: Ilk yarattigim insan sensin.
Ve senin gOrmus oldugun, yillar sonra dunyaya gelecek,
benim resulum olacak ve her seyi kendisi icin
yarattigim oğlundur. Geldiği zaman dunyaya Işık
verecektir...."


44.BOlUm


"Size diyorum ki, Allah'in elcisi, Allah'in yarattigi hemen her
şeye mutluluk getirecek olan bir nurdur; cunku o,anlayis ve
muşavere ruhuyla, hikmet ve kudret ruhuyla, korku ve sevgi ruhuyla,
akıl ve itidal ruhuyla donatilmistir; rahmet ve merhamet ruhuyla,
adalet ve takva ruhuyla, yumusakliktan, butun diger yarattiklarina
verdiginden uc kat fazla almistir. Ey, onun dunyaya gelecegi
kutlu zaman! Inanin bana, onun ruhunu gorenlere Allah peygamberlik
verdiginden, her peygamber gibi ben de onu gordum ve ona saygi
gosterdim. Onu gorunce, ruhum teselli ile doldu (ve) dedim:
'Ey Muhammed, Allah seninle olsun ve beni ayakkabinin baglarini
cozecek degerde kilsin. Buna ermekle ben de buyuk bir peygamber ve
Allah'in kutsal bir (kul)u olacagim'
Ve Isa boyle deyip, Allah'a Sukretti"

Çok fazla uzatmak istemiyorum ancak Kuranda da bildirildiği gibi Hz Muhammed önceki tüm peygamberlere bildirilmişti.Aklıma takılan konu ise, bu durumun milletlerin yazgısı ve imtihanı ile ilişkili.Şayet Peygamberimizin geleceği yüzyıllar öncesinden apaçık belli idiyse, Arap toplumunun sapıtacağı ve son peygamber ve kitabın kendilerine gönderileceği de belli idi.Yani Arap toplumunun çizgisi önceden belli idi.Bu durumu sorgulamak ne kadar mantıklı bilemiyorum ama Allah hem toplumlar anlamında hem de bireyler anlamında herşeyi biliyor elbette.Ancak sonuç itibari ile ne kadar kader çizgisi önceden çizilmiş olsa da tercihlerimiz imtihanımızı yönlendiriyor.Tercihleri yanlış olan toplumların helakı ile ilgili birçok ayet var.
Arap toplumunun sapıtmaktan başkaca bir seçenekleri yokmuydu yani yazgıları böyle idi ise onların imtihanında başka seçenek yokmuydu diğerlerinden farklı olarak?

Veyahut Arap toplumu sapıtmasa dahi Hz Muhammed gelecekmiydi?
Allah en büyüktür, en iyi bilendir.Eğer haddimi aşıyorsam beni affetsin İnşallah ancak düşünen sorgulayan bir insan olarak aklıma takılıyor.İnancımla ilgili en ufak bir şüphem bugüne kadar olmadı olamaz da..Ama hem tarih bilgim hem de diğer konularda ki eksik bilgilerim nedeni ile birşeyleri kaçırıyorum.O nedenle eksik taşları ilim sahibi forum üyelerinden sağlamak istiyorum..
nerdogan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. June 2011, 11:38 AM   #2
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Nerdoğan Kardeşim! Allah sizlerden razı olsun. Allahın emrettiği gibi aklınızı işleterek sorgulamaya ve Kur'an okumaya başlamışsınız. Rabbımız daim etsin. Kur'an gerçekten de insan rüşde erdirir.


Alıntı:
nerdogan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Aklıma takılan bir konu ile yine karşınıza çıktım..Bildiğim kadarı ile Hz.Adem'den Hz İsa peygambere kadar tüm peygamberlere Hz Muhammed müjdelendi. .
Böyle bir bilgi sözkonusu değildir. Bunlar Kur'an ile çelişen rivayet bağlamlı sözlerdir.

Alıntı:
nerdogan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Kuran, İncil gibi Tevrat'ın da, Hz. Muhammed'in geleceğini bildirdiğini haber verir. A'raf suresinin 157. ayeti "Onlar ki, onlara iyiyi emreden ve onları kötülüklerden alıkoyan, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helâl kılan, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılan, sırtlarından ağır yükleri, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indiren, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları o Ümmî Peygamber, o Elçi’ye uyarlar. O hâlde, ona iman eden, ona kuvvetle saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun ile birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir."

En'am suresinin 20. ayetinde de ; "Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar." ifadesi bulunur.
Kur'an'da Allah Resulu Muhammed'in geleceğinin Tevrat ve İncil'de yazılı olduğu ifade sözkonusu değildir. İncillerde "Adı Ahmet olan" şeklinde bir ifade vardır. Ancak Bu ifadedeki "ahmet" özel isim değil "övülmüş" anlamında sıfattır. Sitemizde bununla ilgili yazılar vardır. Allah Resulunun adı Ahmet değil Muhammed'dir. (selam olsun.)

A'raf 157-158 bir kerede nazil olan ayet grubudur ki, Âyetlerden anlaşıldığına göre, peygamberimizin yaşadığı dönemdeki İsrâîloğullarının elinde bulunan Tevrât'ta, son peygamberi niteleyen ve haber veren cümleler bulunmaktadır._-Adının Muhammed olduğunu belirten değil- Zaten Kur’ân'ın bu Âyetlerine o günleri yaşayan Ehl-i Kitap tarafından bir tepki gösterilmemiştir. Kur’ân'da da, kendilerine kitap verilenlerin peygamberimize inandıkları bildirilmiştir:

Bakara;46 da "Onlar ki, Rabblerine kavuşacaklarını ve gerçekten O'na döneceklerini yakinen bilirler."

En'âm; 20 de " Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, onu, [peygamberi] kendi oğulları gibi, bilirler. Kendi nefislerini kayba uğratanlar; işte onlar iman etmezler."

Bakara; 121 de "Kendilerine kitabı verdiğimiz kimseler onu, tilâvetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar, ona iman ederler. Her kim de onu inkâr ederse, işte onlar zarara uğrayanların ta kendileridir."

Saff; 6 da "Ve Meryem oğlu Îsâ: "Ey İsrâîloğulları! Hiç şüphesiz ben, benden önce gelen Tevrât'ı doğrulayan ve benden sonra gelecek adı çok övülen bir Elçiyi müjdeleyen, Allah'ın bir Elçisiyim." demişti. Sonra o, onlara apaçık delillerle gelince "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler." (Adı "Ahmet olan" değil, "çok övülen")

Tevrât'ta, o günkü peygamber olan Mûsâ peygamberden sonra bir peygamber geleceği, Tesniye 18. Bölüm 15–19. cümlelerde; İşaya 41. Bölüm 25. cümlede ve 42: Bölüm 1–5. cümlelerde yer almaktadır. Ancak geleceği söylenen bu peygamber, tarihî gerçekler itibarıyla Îsâ peygamberdir. Zaten bizi de İncil’deki ifadeler ilgilendirmektedir:

YUHANNA İNCÎLİ
"Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. Ama Baba'nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak. Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın. Size, 'Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim' dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba'ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür. Bunları size şimdiden, her şey olup bitmeden önce söyledim. Öyle ki, bunlar olunca inanasınız. Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur. [39-115] Yuhanna 14:25–30.

Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. Ama gidersem, O'nu size gönderirim. O gelince günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir: Günah konusunda, çünkü bana iman etmezler; doğruluk konusunda, çünkü Baba'ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz; yargı konusunda, çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor. "Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek. O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alıp size bildirecek. Baba'nın nesi varsa benimdir. 'Benim olandan alıp size bildirecek' dememin nedeni budur. [39-116] Yuhanna 16:7-25

MATTA İNCÎLİ
"Bir benzetme daha dinleyin: Toprak sahibi bir adam, bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkma çukuru kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı. Bağbozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için kölelerini bağcılara yolladı. Bağcılar adamın kölelerini yakaladı, birini dövdü, birini öldürdü, ötekini de taşladı. Bağ sahibi bu kez ilkinden daha çok sayıda köle yolladı. Bağcılar bunlara da aynı şeyi yaptılar. Sonunda bağ sahibi, 'Oğlumu sayarlar' diyerek bağcılara onu yolladı. "Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, 'Mirasçı bu; gelin, onu öldürüp mirasına konalım' dediler. Böylece onu yakaladılar, bağdan atıp öldürdüler. Bu durumda bağın sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?" Îsâ'ya şu karşılığı verdiler: "Bu korkunç adamları korkunç bir şekilde yok edecek; bağı da, ürününü kendisine zamanında verecek olan başka bağcılara kiralayacak." Îsâ onlara şunu sordu: "Kutsal Yazılar'da şu sözleri hiç okumadınız mı? 'Yapıcıların reddettiği taş, İşte köşenin baş taşı oldu. Rab'bin işidir bu, Gözümüzde harika bir iş!' "Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek. "Bu taşın üzerine düşen, paramparça olacak; taş da kimin üzerine düşerse, onu ezip toz edecek." Başkâhinler ve Ferisiler, Îsâ'nın anlattığı benzetmeleri duyunca bunları kendileri için söylediğini anladılar. O'nu tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk, O'nu peygamber sayıyordu. [39-117] Matta 21:33-46

KİTAB-I MUKADDES:
Tanrınız RABB size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracak. Onu dinleyin. Horev'de toplandığınız gün Tanrınız RABB'den şunu dilemiştiniz: 'Bir daha ne Tanrımız RABB’in sesini duyalım, ne de o büyük ateşi görelim, yoksa ölürüz. RABB bana, 'Söyledikleri doğrudur dedi. 'Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisine buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek. Adıma konuşan peygamberin ilettiği sözleri dinlemeyeni ben cezalandıracağım. [39-118] Tensiye, 18:15-19
157. Âyette geçen ağır yükler üzerlerindeki bağlar ve zincirler, İsrâîloğullarının kendi kendilerine dine koydukları ağır hükümleri ifade etmektedir. Meselâ, bu ağır yüklerin bir tanesi, cumartesi günü çalışmayı terk etme yükümlülüğüdür. Rivayete göre Mûsâ peygamber bu yükümlülüğe uymayan birisini görmüş ve onu öldürmüştür. Bundan başka, İsrâîloğulları arasında yaygınlaşmış olan; cinayetlerde diyet uygulaması yerine sadece kısas uygulanması, işlenen suçlar için tövbe etmenin ancak insanın kendini öldürmesiyle mümkün olması gibi daha birçok kural, Âyetteki "ağır yükler", "üzerlerindeki bağlar" ve "zincirler" kapsamına girmektedir. İşte Âyette, Ümmî peygamberin kaldırdığı yüklerle, kurtardığı bağlar ve zincirlerle kastedilen, bu hükümlerdir.

Şahsen "Barnabas" İncili okuma olanağı bulamadım ki onda olanları da siz aşağıdaki bilgileri vererek paylaşmışsınız.

BARNABAS iNCİLİ
36.Bölüm


Sonra Isa dedi: "Bakin, size söylüyorum ki,ibadet etmeyen şeytan'dan daha kötüdür ve daha büyük eziyet çekecektir. Çünkü, şeytan'in önünde kavulmadan
önce hiç bir korkma örneği yoktu ve Allah onu tevbeye çağıracak hic bir peygamber de göndermiş değildi; ve insan-şimdi, Allah boyle dedii icin, benden sonra gelecek ve belki de benim yolunu hazirladigim Allah'in
Elçisi disinda bütün peygamberler gelmis bulunuyor...."


39.Bölüm


Isa Cevapladi: ".....Adem havada gunes gibi parlayan bir yazi gordu: 'Allah'tan baska ilah yoktur ve Muhammed Allah'in Resulu'dur.' Bunun uzerine Adem agzini acarak, dedi:' Sukur sana ey Allahim Rabb, bana hayat nimeti verdin; fakat senden bana soylemeni diliyorum: 'Bu Muhammed Allah'in elcisidir' sozlerinin mesaji ne anlama geliyor?
Benden once yaratilmis baska insanlar mi var?" "Bundan sonra Allah dedi:'Tabii, ey kulum Adem.Sana diyorum ki: Ilk yarattigim insan sensin.Ve senin gOrmus oldugun, yillar sonra dunyaya gelecek,benim resulum olacak ve her seyi kendisi icin yarattigim oğlundur. Geldiği zaman dunyaya Işık
verecektir...."


44.BOlUm


"Size diyorum ki, Allah'in elcisi, Allah'in yarattigi hemen her şeye mutluluk getirecek olan bir nurdur; cunku o,anlayis ve muşavere ruhuyla, hikmet ve kudret ruhuyla, korku ve sevgi ruhuyla, akıl ve itidal ruhuyla donatilmistir; rahmet ve merhamet ruhuyla,adalet ve takva ruhuyla, yumusakliktan, butun diger yarattiklarina verdiginden uc kat fazla almistir. Ey, onun dunyaya gelecegi kutlu zaman! Inanin bana, onun ruhunu gorenlere Allah peygamberlik
verdiginden, her peygamber gibi ben de onu gordum ve ona saygi gosterdim. Onu gorunce, ruhum teselli ile doldu (ve) dedim:
'Ey Muhammed, Allah seninle olsun ve beni ayakkabinin baglarini
cozecek degerde kilsin. Buna ermekle ben de buyuk bir peygamber ve
Allah'in kutsal bir (kul)u olacagim'Ve Isa boyle deyip, Allah'a Sukretti"

Bu Barnabas İncilinde olduğunu belirttiğiniz yukarıdaki sözlere benzer HAdis kitaplarında da çok değişik rivayetler vardır. Ancak bizler için önmeli olan Allah'ın Kur'an da ne dediğidir. Eğer önceki kitaplarda Alalh resulunun adı belirtilmiş olsaydı herkes doğacak çocuğunun adını "muhammed" koyardı. Bunlar varsa bile "övülmüş olan" anlamında sıfatlardır ki Kur'an'da da niteliklerinin belirtildiğine vurgular yapılmıştır ki bu ayetleri yukarıda belirtmiştik.

Alıntı:
nerdogan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


Çok fazla uzatmak istemiyorum ancak Kuranda da bildirildiği gibi Hz Muhammed önceki tüm peygamberlere bildirilmişti.
Kur'an'da bu dediğiniz türden bir ifade sözkonusu değilidir. Var diyorsanız ayetini belirtiniz birlikte talil edelim inşaAllah.


Alıntı:
nerdogan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


Aklıma takılan konu ise, bu durumun milletlerin yazgısı ve imtihanı ile ilişkili.Şayet Peygamberimizin geleceği yüzyıllar öncesinden apaçık belli idiyse,.

Muhammed adında bir peygamberin geleceği yüzyıllar öncesinden belli değildir.

Alıntı:
nerdogan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Arap toplumunun sapıtacağı ve son peygamber ve kitabın kendilerine gönderileceği de belli idi.Yani Arap toplumunun çizgisi önceden belli idi.,.
Böyle birşey sözkonusu değilidir. Her toplumdan sayısız peygamberler gelip geçmiştir ki, Kur'an'da sadece bir kısmının ismi belirtilmiştir.

Alıntı:
nerdogan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


Bu durumu sorgulamak ne kadar mantıklı bilemiyorum ama Allah hem toplumlar anlamında hem de bireyler anlamında herşeyi biliyor elbette.Ancak sonuç itibari ile ne kadar kader çizgisi önceden çizilmiş olsa da tercihlerimiz imtihanımızı yönlendiriyor.Tercihleri yanlış olan toplumların helakı ile ilgili birçok ayet var.
Arap toplumunun sapıtmaktan başkaca bir seçenekleri yokmuydu yani yazgıları böyle idi ise onların imtihanında başka seçenek yokmuydu diğerlerinden farklı olarak?

Veyahut Arap toplumu sapıtmasa dahi Hz Muhammed gelecekmiydi?
Allah en büyüktür, en iyi bilendir.Eğer haddimi aşıyorsam beni affetsin İnşallah ancak düşünen sorgulayan bir insan olarak aklıma takılıyor.İnancımla ilgili en ufak bir şüphem bugüne kadar olmadı olamaz da..Ama hem tarih bilgim hem de diğer konularda ki eksik bilgilerim nedeni ile birşeyleri kaçırıyorum.O nedenle eksik taşları ilim sahibi forum üyelerinden sağlamak istiyorum..
Allah sizlerden razı olsun. Sorgulayıcılardan eylesin hep. Ancak böylesine sorgulanarak oluşan iman/inanılan, güvenilen, kabul edilen değerlidir. Ancak böylesi iman ile rüşde erenlerden oluruz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Anonymous (11. June 2011), hiiic (11. June 2011), Miralay (12. June 2011), nerdogan (11. June 2011)
Alt 11. June 2011, 12:51 PM   #3
nerdogan
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2011
Mesajlar: 47
Tesekkür: 112
27 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
nerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud of
Standart

Aynen dediğiniz gibi sorgulayıcı olan insan aklını çalıştıran insandır.Ama doğru olanı bulmak içinse sorgulamak tabii ki..Sayenizde bilmediğim çok şeyi öğreniyorum bakış açımı şekillendiriyorum.Araştırıyorum ve sonuçta hep aynı yere geliyorum.Yüce Rabbimizin sözüne..Bu gerçekten çok güzel bir duygu..Allah razı olsun bu konuda yardımcı olduğunuz, ışık tuttuğunuz için..

Artık konulara daha geniş açıdan bakmam gerektiğini anlıyorum..Yani çok kaynak okumalı tarihi de öğrenmeliyim..Kıyısından köşesinden bildiklerim bana yetmiyor oldu artık..Çünkü Kuran da evet herşey açık ama iyice sindirmek ve insanlara anlatabilmek açısından hakikaten ilim gerektiriyor.Bu da ancak bol bol okuyarak doğru insanlara danışarak, fikirleri paylaşarak oluyor.

Birde önceki kitapların tahrifine ilişkin olarak yine bu konuyla alakalı bir sorum olacak.
Önceki kitapların tahrifi ile ilişkili olduğunu düşündüren ayetler,

Kitabın gizlenmesi:
Maide(15)
Ey kitap verilenler,
şimdi size,
kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere açıklayan birçoğunu da geçiveren Peygamberimiz geldi.
İşte size Allah'tan bir nur,
bir parlak kitap geldi.

Ali İmran(187)
Vaktiyle Allah,
kitap verilen okur yazarlardan:
"Andolsun ki, onu insanlara anlatacaksınız ve gizlemeyeceksiniz."
diye söz almıştı.
Derken onlar,
onu arkalarına atıp az bir para karşılığında sattılar.
Ne kötü bir alışverişti bu!

Enam(91)
"Allah insana hiçbir şey indirmemiştir."
demekle,
Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar.
De ki:
"Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olmak üzere getirdiği kitab'ı kim indirdi?
-Ki siz onu parça parça kağıtlar haline getiriyor ve bunları ortaya atıyorsunuz ama bir çoğunu gizliyorsunuz.
- Bununla beraber şimdi size -ne sizin,
ne atalarınızın-
bilmediği hakikatler öğretilmekte.
(Onlara cevaben): "Allah." de,
sonra bırak onları daldıkları batakta oynayıp dursunlar.


Bakara(146)
Kendilerine kitap verdiğimiz toplumların alimleri,
peygamberi,
oğullarını tanır gibi tanırlar.
Böyle iken içlerinden bir takımı,
gerçeği bile bile gizlerler.

Bakara(174)
Allah'ın indirdiği kitaptan birşeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar muhakkak ki, karınlarına ateşten başka bir şey yemezler ve kıyamet günü Allah onlarla ne konuşur,
ne de onları temize çıkarır;
onlara sadece pek elem veren bir azap vardır.

Ali İmran(71)
Ey kendilerine kitap verilenler,
neden hakkı batıla buluyorsunuz da gerçeği bile bile gizliyorsunuz?

'' Maide(15)
Ey kitap verilenler,
şimdi size,
kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere açıklayan birçoğunu da
geçiveren Peygamberimiz geldi.

'Bakara(146)
Kendilerine kitap verdiğimiz toplumların alimleri,
peygamberi,
oğullarını tanır gibi tanırlar.
Böyle iken içlerinden bir takımı,
gerçeği bile bile gizlerler. ''

Bakara(159)
İndirdiğimiz apaçık ayetleri ve doğruyu,
Biz onları insanlar için kitapta iyice açıkladıktan sonra,
gizleyenlere Allah da bütün lanet edebilenler de lanet eder.

Kitapların tahrifi,

HADÎD:27.
Sonra bunların izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik.
Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik,
ona İncil'i verdik ve ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk.
Uydurdukları ruhbanlığa gelince onu, biz yazmadık.
Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar.
Ama buna da gereği gibi uymadılar.
Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.Zuhruf(15)
Böyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar (bir kısmım O'nun bir parçası saydılar).
Gerçekten insan çok nankör,
açık bir küfürbazdır.

Ali İmran(78)
Bir de onlardan bir grup vardır ki,
siz onu kitaptan sanasınız diye,
dillerini kitaba bakarak eğip büğerler.
Oysa o, kitaptan değildir.
Yine:
"O,
Allah tarafındandır."
derler.
Oysa Allah tarafından değildir.
Ama,
bile bile Allah namına yalan söylerler.

Ve yine Hz İsanın Allahın oğlu(düzeltme) olduğu şu an okunan İncillerde açıkça belirtilirken, Kuran bunlara karşılık,

30. Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar! (TEVBE)


‎17. "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesîh'dir" diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyet...i Allah'a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam manasıyle kadirdir.MAİDE

Bu durumda şu anda önceki tüm kitapların-Barnabas dahil- tahrifi veya kısmen tahrifi söz konusu mudur, bu ayetlerden bu çıkarılabilir mi?

Konu nerdogan tarafından (12. June 2011 Saat 04:50 AM ) değiştirilmiştir.
nerdogan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11. June 2011, 02:00 PM   #4
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Kısmen yada tamamen tahrip olmasa bile, geçerliliği saidin rezaleyi nurundan daha fazla değildir herhalde. En azından said kendi nefsani görüş bakış açısının yanında bi kaç tanede vahye yey vermiş.


Tarihe diklemesine bakacak olursak, vahiy kapsamında son kitabın Kuran olduğunu açıkca görebiliriz. Bir ara joseph smith in yazılarını vahiy mi diye okumak istedim ama oda saidin amerikan versiyonu çıktı. Yazıları deli saçmasından öte değil. İncilden geçen saçmalıklardan da bunu açıkça görebilirsiniz. örneğin bu ne demek altını çizdiğim yer???

YUHANNA İNCÎLİ
"Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. Ama Baba'nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak. Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın. Size, 'Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim' dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba'ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür. Bunları size şimdiden, her şey olup bitmeden önce söyledim. Öyle ki, bunlar olunca inanasınız. Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur. [39-115] Yuhanna 14:25–30.

Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. Ama gidersem, O'nu size gönderirim. O gelince günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir: Günah konusunda, çünkü bana iman etmezler; doğruluk konusunda, çünkü Baba'ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz; yargı konusunda, çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor. "Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız. Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek. O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alıp size bildirecek. Baba'nın nesi varsa benimdir. 'Benim olandan alıp size bildirecek' dememin nedeni budur
. [39-116] Yuhanna 16:7-25


yani hem baba benden üstün hem onun herşeyi benim??!!
İşte islamı sokmak istedikleri kalıp bu... Vahyi kimse anlayamasın ki onu bizim papazlarımı (kendilerine alim diyorlar yada evliya yada şeyh yada mürşit) insanlara açıklayacak hemde nefsleri istediği gibi. Kendi çıkarları gibi.. ne adi bir tuzak.

İnanmıyorsanız tarikata girin.. Bakın peygaberi canları istediği zaman nasıl hem tanrı ilan ediyorlar sonra canları istedimi insan yapıyorlar...



-------------------------------
Atatürkün gerçek islamı yaşamak için verdiği fırsat bugün çok kötü ellere düştü. Bu gün milletimiz belkide hak ettiği şeyi alacak, Cumhuriyet'i hak ettiğini sanmıyorum.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
nerdogan (12. June 2011)
Alt 11. June 2011, 04:06 PM   #5
Anonymous
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 176
Tesekkür: 627
164 Mesajina 386 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Anonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud ofAnonymous has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kur'an'da Allah Resulu Muhammed'in geleceğinin Tevrat ve İncil'de yazılı olduğu ifade sözkonusu değildir. İncillerde "Adı Ahmet olan" şeklinde bir ifade vardır. Ancak Bu ifadedeki "ahmet" özel isim değil "övülmüş" anlamında sıfattır. Sitemizde bununla ilgili yazılar vardır. Allah Resulunun adı Ahmet değil Muhammed'dir. (selam olsun.)

Saff; 6 da "Ve Meryem oğlu Îsâ: "Ey İsrâîloğulları! Hiç şüphesiz ben, benden önce gelen Tevrât'ı doğrulayan ve benden sonra gelecek adı çok övülen bir Elçiyi müjdeleyen, Allah'ın bir Elçisiyim." demişti. Sonra o, onlara apaçık delillerle gelince "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler." (Adı "Ahmet olan" değil, "çok övülen")

Bu ayet ilgili Muhammed Esed'in bir açıklaması vardı. Onu paylaşmak istedim.

Alıntı:
Bu öngörü, Yuhanna İncili'nde Hz. İsa'dan sonra geleceği belirtilen Paráklêtos'a (ki genellikle "Tesellî Edici/Rûhu'l-Kuds" olarak çevrilir) yapılan muhtelif atıflar tarafından desteklenmektedir. Bu deyim, Ârâmî Mawhamana isminin veya teriminin tam Yunanca karşılığı olan Períklytos'un ("Çok Övülen") bozulmuş şeklidir. (Ârâmî dilinin, Hz. İsa zamanında ve ondan yüzyıllar sonra Filistin'de kullanılan ve İncil'in -şimdi ortada bulunmayan- orijinal metinlerinin dili olduğu hatırlanmalıdır.) Períklytos ile Paráklêtos'un fonetik olarak birbirlerine yakınlığı karşısında, çevirmenlerin -yahut, daha büyük bir ihtimalle sonraki tarihlerdeki yazıcıların- bu iki ifadeyi nasıl karıştırdıklarını anlamak kolaylaşır. Hem Ârâmî Mawhamana hem de Yunanca Períklytos'un ikisinin de hamide ("övdü/hamdetti") fiilinden ve hamd ("övgü") isminden türetilmiş olan Son Peygamber'in iki ismi Muhammed ve Ahmed ile aynı anlamı taşımış olmasının önemi büyüktür. Peygamber Muhammed (s)'in zuhuru ile ilgili daha açık bir öngörü (ki bizzat ismiyle ve Arapça aslındaki şekliyle zikredilmiştir), şimdi uydurulmuş olarak görülse de, doğruluğu o zaman kabul edilen ve Papa Gelasius tarafından "zındıkça" görülüp yasaklanan ve M.S. 496 yılına kadar kiliselerde okunan Barnabas İncili'nde yer almıştır. Ancak bu İncil'in orijinal metni şimdi ortada olmadığından (sadece 16. yüzyılın sonlarındaki bir İtalyanca tercümesi elimizde olduğundan) bu hususun doğruluğu konusunda emin olmak mümkün değildir.

Ayrıca aynı kişi Enam 20'de geçen:

Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, onu, [peygamberi] kendi oğulları gibi, bilirler. Kendi nefislerini kayba uğratanlar; işte onlar iman etmezler.

kısmında O'nu kelimesini (yukarıda parantez içinde [peygamberi] şeklinde yorumlanmış) "bu kitabı" şeklinde yorumlamış.


Ek bilgi, farklı görüş olarak vermek istedim.

Konu Anonymous tarafından (11. June 2011 Saat 04:34 PM ) değiştirilmiştir.
Anonymous isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Anonymous Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
dost1 (11. June 2011), hiiic (11. June 2011), nerdogan (12. June 2011)
Alt 11. June 2011, 05:58 PM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Nerdoğan Kardeşim!
Allah sizlerden razı olsun. Düşüncelerinizi bizlerle paylaşıyorsunuz. Yazınızın sonundaki sorunuzun cevabı bizlerle paylaştığınız ayetlerin okunması ile açığa çıkıyor ancak biz yine de yazınızdaki örnek verdiğiniz ilk ayet olan Maide 15 . ayetin içerisinde bulunduğu necme/bir kerede nazil olan kur'an ayetlerine birlikte bakalım.

Maide;12-16: Ve andolsun ki Allah, İsrâîloğulları'nın misakını almıştı. Ve Biz, kendilerinden on iki nakip [müfettiş/başkan] göndermiştik. Ve Allah demişti ki: “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Salâtı ikâme eder, zekâtı verir, elçilerime iman eder, onları destekler ve Allah'a güzelce ödünç verirseniz andolsun ki sizden kötülüklerinizi örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, artık kesinlikle yolun doğrusunu kaybetmiş olur.”

Sonra da sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik ve kalplerine katılık koyduk. Onlar kelimeyi/sözcüğü yerlerinden/öz anlamlarından değiştirirler. Öğütlendiklerinin önemli bir bölümünü de terk ettiler. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hâinlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah, muhsinleri [iyilik-güzellik üretenleri] sever.

“Biz Nasarayız [Hristiyanız]” diyenlerden de misaklarını almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu terk ediverdiler. Biz de onların arasına, kıyâmete kadar sürecek kin ve düşmanlık yerleştirdik. Allah, yakında yapıp üretmiş olduklarını onlara haber verecektir.

Ey Kitap Ehli! Kesinlikle, Kitap'tan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açığa koyan, çoğundan da vazgeçen Bizim Elçimiz size geldi. Kesinlikle size, Allah'tan bir ışık ve apaçık bir kitap geldi. Allah onunla [kitapla] Kendi rızasına uyanları selâmet yollarına kılavuzlar. Onları Kendi bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola kılavuzlar.

Bu âyetlerde, İsrâîloğulları örnek verilerek iman edenler uyarılmaktadırlar. Allah, ilâhî ilkelere uyacaklarına dair İsrâîloğulları'ndan söz almış olmasına rağmen onlar sözlerinde durmayıp ihanet etmişlerdir. Âyette olaylar şöyle sıralanmıştır:

• Allah, İsrâîloğulları'nın misakını almış ve onlardan on iki nakip [müfettiş/başkan] göndermişti.

• Ve onlara, “Ben, muhakkak sizinle beraberim. Salâtı ikâme eder, zekâtı verir, elçilerime iman eder, onları destekler ve Allah'a güzelce ödünç verirseniz, andolsun ki sizden kötülüklerinizi örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. İşte sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, artık kesinlikle yolun doğrusunu kaybetmiş olur” demişti.

• Ama onlar imanlarının gereği olan bu yükümlülükleri yerine getireceklerine dair sözlerini bozdular. Bu sebeple de lanetlendiler ve kalplerine katılık konuldu.

İsrâîloğulları'ndan alınan misakların bir çoğu, Bakara/63, 83, 84, 93; Âl-i İmrân/187; Mâide/80; Nisâ/154-155. âyetlerde konu edilir.

• Onlar kelimeyi/sözcüğü yerlerinden/öz anlamlarından değiştirirler.

• Onlar, öğütlendiklerinin önemli bir bölümünü terk ettiler.

• İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hâinlik görülür.

• Buna rağmen onlara affedilmeli, onlara aldırış edilmemelidir.

• Allah, “Biz Nasarayız [Hristiyanız]” diyenlerden de misaklarını almıştı. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu terk ediverdiler.

• Bu nedenle de Allah, onların arasına, kıyâmete kadar sürecek kin ve düşmanlık yerleştirdi. Allah, yakında yapıp üretmiş olduklarını onlara haber verecektir.

Geçmişe ait bu bilgilerden sonra Ehl-i Kitap hakk yola davet edilmektedir:

"Ey Kitap Ehli! Kesinlikle, Kitap'tan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açığa koyan, çoğundan da vazgeçen Bizim elçimiz size geldi. Kesinlikle size, Allah'tan bir ışık ve apaçık bir kitap geldi. Allah onunla [kitapla] kendi rızasına uyanları selâmet yollarına kılavuzlar. Onları kendi bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola kılavuzlar."

Böyle bir davet Âl-i İmrân sûresi'nde de yapılmıştı:

Âl-i İmrân;164:
"Andolsun ki Allah, mü’minlere kendilerinden, onlara Kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitap ve hikmeti [zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri] öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir iyilikte bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler."

Ehl-i Kitaptan bir çoğunun bu davete icabet ettiğini Kur’ân'dan öğreniyoruz:

Kasas;52-53:
"Ondan [sözden; vahiyden, Kur’ân'dan] önce kendilerine kitap verdiğimiz kimseler; onlar, ona [söz'e; vahye, Kur’ân'a] da inanırlar. Ve onlara o [söz; vahiy, Kur’ân] okunduğu zaman onlar, “Biz ona [söz'e] inandık. Şüphesiz o, Rabbimizden gelen gerçektir. Kesinlikle biz ondan önce teslim olanlardık [Müslümanlardık]” dediler."

Mâide;82-84:

"Sen, kesinlikle iman eden kişilere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahûdileri ve ortak koşan kimseleri bulursun. Ve kesinlikle iman eden kimselere sevgi bakımından en yakın olarak da, “Şüphesiz biz Nasraniyiz [Hristiyanlarız]” diyen kimseleri bulursun. Bu, kendi içlerinde keşişler ve râhipler olduğundan ve onlar büyüklük taslamadıklarından dolayıdır. Ve onlar Elçi'ye indirileni [Kur’ân'ı] dinledikleri zaman, onun hakk olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolduğunu görürsün.
Onlar, “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi şâhitler ile birlikte yaz!” ve “Biz, Rabbimizin bizi sâlihler toplumu ile birlikte girdirmesini umarken, neden Allah'a ve hakktan bize gelen şeylere neden inanmayalım!” derler.


Bakara;101:
Ve ne zaman Allah tarafından onlara, yanlarındaki kitabı tasdik edici bir elçi geldi, daha önce kendilerine kitap verilen kimselerden bir grup, sanki bilmezlermiş gibi Allah'ın kitabını sırtlarının arkasına attılar.


Âl-i İmrân;69-71:
Kitap Ehlinden bir tâife sizi saptırmak istedi. Hâlbuki onlar, sadece kendilerini saptırıyorlar, farkına da varmıyorlar. Ey Kitap Ehli! Sizler tanık olup dururken, niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz? Ey Kitap Ehli! Sizler bilip dururken, niçin hakkı bâtıla karıştırıyor ve gerçeği gizliyorsunuz?


Nisâ;46:
Yahûdileşmişlerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden/öz anlamlarından değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygamber'e karşı), “İşittik ve karşı geldik/iyice sarıldık”, “dinle, dinlemez olası”, “râinâ” derler. Eğer onlar “İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet” deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha sağlam/doğru olacaktı; fakat küfürleri [gerçeği kabul etmemeleri] sebebiyle Allah onları lanetlemiştir. Artık pek az inanırlar.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (11. June 2011), hiiic (11. June 2011), nerdogan (12. June 2011)
Alt 12. June 2011, 09:10 AM   #7
nerdogan
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: May 2011
Mesajlar: 47
Tesekkür: 112
27 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
nerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud ofnerdogan has much to be proud of
Standart

Alıntı:
İsrâîloğulları'ndan alınan misakların bir çoğu, Bakara/63, 83, 84, 93; Âl-i İmrân/187; Mâide/80; Nisâ/154-155. âyetlerde konu edilir.

• Onlar kelimeyi/sözcüğü yerlerinden/öz anlamlarından değiştirirler.

• Onlar, öğütlendiklerinin önemli bir bölümünü terk ettiler.

• İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hâinlik görülür.

• Buna rağmen onlara affedilmeli, onlara aldırış edilmemelidir.

• Allah, “Biz Nasarayız [Hristiyanız]” diyenlerden de misaklarını almıştı. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu terk ediverdiler.

• Bu nedenle de Allah, onların arasına, kıyâmete kadar sürecek kin ve düşmanlık yerleştirdi. Allah, yakında yapıp üretmiş olduklarını onlara haber verecektir.
Ayetlerden yaptığınız maddesel çıkarım için çok teşekkürler..Tüm açıklamalarınızı okudum tekrar Allah razı olsun çok güzel açıklamışsınız..Ancak günümüzde halen Tevrat ve İncilin değiştirilmediğini savunan insanlar mevcut.Muhtemelen diğer dinlerin mensubu olduklarını sandığım bu insanlar açıklamalarında Kuran da kesinlikle önceli kitapların değiştirildiğine dair bir ayetin olmadığını belirtirken aynı zamanda ilgili kitaplarında içinde de aynen Kuranda yazdığı gibi "değiştirilemez" olduğunun yazılı olduğunu belirtiyorlar.

Yukarıda verdiğiniz maddelerden koyu renkli olanı en çok bizim savımıza delil olacak madde.Yani sözlerin değiştirilmiş olması maddesi.

Hem ayetlerden hem de sizin açıklamalarınızdan gördüğüm nasıl Kuran zamanla-içerik olarak değil de- hadis veya benzeri ek inançlarla farklı aktarılmaya başlandıysa aynı şekilde o dönemin din adamları bilir kişileri ve kitap okumuş insanlarda Allahın sözlerini gözardı edip kendi uydurdukları bir inancın peşine düşmüşler ve insanları peşlerinden sürüklemişler.Dinimizdeki mezhep inançlarına benzer şekilde muhalif olmuşlar ve kitaplarına yüz çevirmişlerdir.Yani sözlerin değiştirilmesi esasen kitabın içeriğindeki yazıların değişmiş olması mıdır yoksa okunanların değiştirilerek aktarılmış olması mıdır?

Bu soruyu soruyorum çünkü dediğim gibi bizlerden farklı olan düşünceleri de incelediğimde öne çıkanlar şu şekilde:

"Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik etmektedirler.
Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik eder, Allah’ın Sözü’nün değiştirilemeyeceğini açıkça belirtirler. İşte birkaç örnek: “Ot kurur, çiçek solar: fakat Allah’ımızın sözü ebediyen durur” (Peygamberlerin kitaplarından, Yeşaya 40:9) “Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan (Tevrat’tan) en küçük bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecektir” (İncil, Matta 5:18). (İsa dedi ki), ‘Gök ve yer ortadan kalacak, benim sözlerim ise asla ortadan kalkmayacaktır’(İncil, Markos 13:31). (İsa havarilerine dedi ki), “Baba’nın (Allah’ın) Benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh (Ruhül-Kudüs), size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacaktır” (İncil, Yuhanna 14:26). (Havari Pavlus, kendinden ve diğer havarilerden söz ederken dedi ki), “(Kutsal) Ruh’u alanlara ruhsal gerçekleri açıklarken, Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği sözleri değil, (Kutsal) Ruh’un öğrettiği sözlerle bildiririz” (İncil, 1 Korintliler 2:13)."

Alıntı :http://www.kutsalkitap.nl/tevrat.html
Sitede birçok iddia var ancak yeterli bulmadım.Sadece yukarıda alıntıladığım bir bölüm dikkatimi çekti.Yani şayet Tevrat ve onu tasdik eden İncil de yazanların değiştirelemeyeceği aynen Kuran da olduğu gibi belirtildi idiyse, bu durum bozulduğuna dair olan bilgilerimizle çelişmiyor mu?İncil ve Tevratta ilahi bir bütünlük olmadığını henüz okumasam da edindiğim bilgiler ışığında biliyorum.


Bu konudaki fikirlerinizden faydalanmak isterim.
nerdogan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12. June 2011, 11:21 AM   #8
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Bu hristolar, kendilerine apaçık deliller ve kendi evlatları gibi kitaplar gelmesine rağmen neden hala Vatikan peşmelgeliğini sürdürmekte bu kadar dirayetliler? Acaba eğer İslam hüküm sürerse Cennetten arsa satma planları mı bozulacak yoksa reliklere yatırım yapan iyi niyetli yatırımcı sayısı mı azalacak.



Açıkçası şunu ifade etmekten çekinmeyeceğim ki; Allah zamanımızın dini olarak Bilimi bize uygun gördü.

-Apaçık deliller
-Apaçık ayetler
-Apaçık makaleler
-Mucizeler (elektril, tv, radyo, lazer v.s.)

bu dinde herşey var. Bir şey hariç... Önceki kitapları tastik etmiyor. Özelliklede tevratın dogmatik, saçma düsturlarını.

Ama her nekadar tasikte sıkıntı varmış gibi görünse de, cebeli tarıkraki karışmayan su, Nur 35 deki ampul tarifi gibi bilimsel bulguların tarifinden Kuranda pek çok örnek var.

-----------------------------------------------

Bu aklıma gelip elime hakim olamadığım yazıdan sonra sadece bir kaç ayet paylaşmak istiyorum. Ama önce incilden ilk okuduğumda çok güldüğüm bir parça aktracağım, sonra son kitabın ayetlerinden bir kaç parça yazacağım. inş.


İsa ile Petrus

Yu.21: 15 Yemekten sonra İsa, Simun Petrus'a, "Yuhanna oğlu Simun, beni bunlardan daha çok seviyor musun?" diye sordu. Petrus, "Evet, ya Rab" dedi, "Seni sevdiğimi bilirsin." İsa ona, "Kuzularımı otlat" dedi.

Yu.21: 16 İkinci kez yine ona, "Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor musun?" diye sordu. O da, "Evet, ya Rab, seni sevdiğimi bilirsin" dedi. İsa ona, "Koyunlarımı güt" dedi.

Yu.21: 17 Üçüncü kez ona, "Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor musun?" diye sordu. Petrus kendisine üçüncü kez, "Beni seviyor musun?" diye sormasına üzüldü. "Ya Rab, sen her şeyi bilirsin, seni sevdiğimi de bilirsin" dedi. İsa ona, "Koyunlarımı otlat" dedi.


komedinin yanında işledikleri şirk de cabası. Allah 1 dir, İsa da sadece diğer peygamberler gibi bir peygamberdir. Rablik ilan etmedi..

Mâide 117
Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.


Enbiyâ 25
Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona: "Benden başka İlah yoktur; şu halde bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım.


Tevbe 30
Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesih (İsa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kafir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan batıla) döndürülüyorlar!


Tevbe 31
(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i (İsa'yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.

-----------------------------------------------

neyse bahsi uzatmaya gerek yok... Kurandan bir kaç ayet; İbret alalım inşAllah. Özelliklede tarikat camiası ibret alsın, tabi kilitli değilseler. Aşka giden yolda şirkden dolayı cehnneme odun olmasalardı...

Gülmeyin ama global manada değil bölgesel anlamda Hristiyan denince aklıma tarikatlar, yahudi deyincede cemaatlar geliyor. Tarifleri de birbirlerine çok benziyor

Mâide 18
Yahudiler ve hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş de ancak O'nadır.


Bakara 111
(Ehl-i kitap: ) Yahudiler yahut hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu onların kuruntusudur. Sen de onlara: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin, de.


Bakara 113
Hepsi de kitabı (Tevrat ve İncil'i) okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler. Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler. Kitabı bilmeyenler de birbirleri hakkında tıpkı onların söylediklerini söylediler. Allah, ihtilafa düştükleri hususlarda kıyamet günü onlar hakkında hükmünü verecektir.


Mâide 82
İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.


Bakara 135
(Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara: ) Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.



!!!ÇOK ÖNEMLİ AYETLER!!!

Âl-i İmrân 19
Allah nezdinde hak din İslam'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur.


Mâide 69
İman edenler ile yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.


Bakara 62
Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında mükafatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.


Hac 17
Mümin olanlar, yahudi olanlar, sabiiler, hıristiyanlar, mecusiler ve müşrik olanlara gelince, muhakkak ki Allah, bunlar arasında kıyamet gününde (ayrı ayrı) hükmünü verir. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Konu hiiic tarafından (12. June 2011 Saat 11:27 AM ) değiştirilmiştir.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
nerdogan (12. June 2011)
Alt 12. June 2011, 12:15 PM   #9
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Nerdoğan Kardeşim!

Buraya bakar mısınız?

Buraya Bakar mısınız?

Buraya bakar mısınız?

Buraya bakar mısınız?

Buraya bakar mısınız?

Bu başlıkta yazılanları okuduktan sonra sorularınız olursa tekrar yazışırız. İnşaAllah.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
nerdogan (12. June 2011)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
bildirilmişti, geleceği, hzmuhammedin, öyleyse


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:45 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam