hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Peygamberlere İman > Kuran'da adı geçen Peygamberler > İbrahim Peygamber ve Kavmi

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 26. August 2012, 04:59 AM   #21
Zinedov
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Bulunduğu yer: http://fb.com/zinedov
Mesajlar: 71
Tesekkür: 46
28 Mesajina 56 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Zinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud of
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
delalet ya da gaflet, müşriklikle aynı şey değil zinedov.
delalette olan insanlar puta yada güneşe felan tapmazlar. Sadece Allahın varlığından bi haberlerdir. Gafletteki insanlarda Allahın, ahiretin bilgisinden uzakta olanlara denir.

Ancak Peygamberler müşrikmiydi onu tartışıyoruz. size kurandan ayet açıklaması gösterip, İbrahim peygamberin müşriklerden olmadığını (hiçbir zaman olmadığını) gösterdim ama zan ile konuşuyor diyorsunuz.

Yetim olmak yada dalalette olmak puta ya da gök cismine tapmış onu rab kabul etmiş olmak değildir. Ne ibrahim ne de diğer peygamberler Müşrik hicbir zaman olmamışlardır. Zaten onları Peygamberlik görevini hak ettiren amelleri de budur.
Ancak onlar kuvvetli birer deist olmuşlar, dinsiz olmuşlardır. Ateist de diyebiliriz çünkü ateist gerçekte yoktur, insanın fıtratına yaratılışına terstir, kendisini ateist sananlarda gerçekte desittirler ve şirk koşmayarak, kabeyi tavaf edenlerden bile bir adım öndedirler. Hele iclerinde bir tanrı ve ahiret algısı varsa ki vardır, haniflik özelliğidir. İbrahimin özelliğidir. Sorgulayıcı şüpheci, ve müşriklere karşı alaycıdırlar. Tıpkı aya güneşe tapma ironisinde yaptığı gibi, tıpkı putları kırıp baltayı büyük olana astığı gibi v.s.
Aslında Allah ile pazarlık girişimi gerçekten bilenler için en gülünç olanı, ince mizahcıların güzel örneklerindendir.
Gösterdiğiniz ayet İbrahim peygamberin hidayetinden sonrasını ifade ediyor. Yani SORGULAMASINDAN sonra vardığı SONUC'u. Sorgulama aşaması da Kuran'da detaylıca anlatılıyor siz kabul etmek istemeseniz de...

Şirk'in ne olduğunu size anlatmam gerek önce. Belki herkes gibi siz de karıştırıyor olabilirsiniz.

Şirk -> HER ŞEYİ YARATAN Allahı BİLEN, ONU TANIYAN, ONA SAYGI DUYAN, ONA İBADET EDEN insanların O'na ek kendi uydurdukları bazı TANRISAL güçlere de saygı duymasıdır. Yani Allaha ortak koşmak. Allaha ortak koşabilmek için önce Allah bilinci olması lazım.

Yani İBrahim peygamberin kavmi aya güneşe yıldıza tapmıyor. Mekkeliler putlara tapmıyorlar. Bunların hepsi Allahı biliyor, saygı duyuyor, ona tapıyorlar. Fakat diğerlerine YAN TANRI, YARI TANRI olarak saygı gösteriyorlar. Mesela güneşe saygı gösteriyorlar ışınları hayat veriyor diye. Onu Allahın bir kudreti olarak görmek yerine Allahtan ayrı bir varlık olarak düşünüyorlar ve ona da ayrıyeten tapıyorlar. Allaha taptıkları kadar olmasa da onlara da saygı gösteriyorlar. Gök cisimlerinin kendilerine değil, kendilerince kişiselleştirdikleri ve İSİM VERDİKLERİ manevi ifadelerine saygı duyuyorlar. Venüsü kontrol eden(!) güce Afrodit veya ayı kontrol eden(!) güce MENAT demek ve dişi YARI ilahlar olarak görmek gibi.

Şimdikilerin evliya, şefaatçi peygamber vb. inançlarının tıpatıp aynısı sadece insanalr yerine gökcisimlerinin kişiselleştirilmiş halleri de var.

Allah peygamberleri RAB edinmeyin diyor. Din adamlarınızı RAB edinmeyin diyor. Hitap edilen kişiler zaten Allahı tanıyan kişiler. RAB demek terbiye etme, gözetme, kural koyma vb. yetkisine, kudretine sahip olan demek. Gök cisimlerini RAB saymak da aynı şekilde.

İbrahim peygamber zaten Allahı biliyor. AMA içinde bulunduğu kavmin öğretisini sorguluyor önce. Henüz Allahı "BİR"LEMEMİŞ. Sorgulamadan sonra hanif oluyor ve BİR'liyor.
__________________
www.facebook.com/zinedov

Konu Zinedov tarafından (26. August 2012 Saat 05:04 AM ) değiştirilmiştir.
Zinedov isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Zinedov Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
aorskaya (27. August 2012)
Alt 26. August 2012, 08:06 AM   #22
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

Sevgili Zinedov alıntınızdaki ayet çok ilginç geldi.

Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O'dur; hüküm ve hikmet sahibi O'dur. İşte böylece sana da EMRİMİZDEN BİR RUH vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. (Şura 51-52)

Demek ki vahiy müessesesi sadece rasullere has bir uygulama değil. Allah rasul olmayan bir insanla da vahiy yolu ile konuşabiliyor. Çünkü gördüğüm kadarı ile ayette kesin ayırım var. Hatta bunlar Allahın bir insanla konuşabilmesi için yegane yollar "ancak vahiy yolu ile, yahut perde arkasından (?), yahutta bir resul gönderir."

Konu bartsimpson tarafından (26. August 2012 Saat 08:19 AM ) değiştirilmiştir.
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
bartsimpson Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (27. August 2012), Miralay (28. August 2012)
Alt 26. August 2012, 10:49 AM   #23
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın bartsimpson.

Gaşiye Suresi 17-20. ayetlerine bir göz atıverir misiniz?

Bakın; ben ne görüyorum. Ayetleri, melekutu görüyorum: İbrahim Peygamber gibi aklını çalıştıranlar için verilmiş misal ayetleri. Ve Allah'ın insanlarla nasıl konuştuğunu.

''Perde arkası'' ifadesinden sonra ''?'' işaretini kullanmışsınız. Sayın bartsimpson insanlar yoğunlaştıkları bir işte akıllarını çalıştırırlarsa, gelecek veya alacakları bir ''İLHAM'' ile icat da ederler.

Gaşiya 21'e de bir göz atalım. Ne diyor PEYGAMBER'e?... ''Hatırlat(bu kelime çok mühim: hatırlat, son birkaç gündür yapılan fikir alış-verişlerinin anahtarı), çünkü sen ANCAK bir hatırlatıcısın.''

Nasıl hatırlatacak?
Allah'tan aldığı bilgi ile. O bilgiler, akıl motorunu çalıştıracak aküden gelen ceryan; Peygamber de kontak anahtarı.

Neden ''hatırlat''?...
Çünkü fıtraten var olan unutturulmuş.

Peygamber öldü; ne olacak?
O zaman ''satır satır yazılmış'' görev yapacak.

Ben böyle anlıyorum. Ne dersiniz?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (26. August 2012 Saat 10:52 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
aorskaya (27. August 2012), hiiic (27. August 2012)
Alt 26. August 2012, 11:24 AM   #24
Zinedov
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Bulunduğu yer: http://fb.com/zinedov
Mesajlar: 71
Tesekkür: 46
28 Mesajina 56 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Zinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud of
Standart

Alıntı:
bartsimpson Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili Zinedov alıntınızdaki ayet çok ilginç geldi.

Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O'dur; hüküm ve hikmet sahibi O'dur. İşte böylece sana da EMRİMİZDEN BİR RUH vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. (Şura 51-52)

Demek ki vahiy müessesesi sadece rasullere has bir uygulama değil. Allah rasul olmayan bir insanla da vahiy yolu ile konuşabiliyor. Çünkü gördüğüm kadarı ile ayette kesin ayırım var. Hatta bunlar Allahın bir insanla konuşabilmesi için yegane yollar "ancak vahiy yolu ile, yahut perde arkasından (?), yahutta bir resul gönderir."
Kurana göre Rabbimiz dilediğine vahyeder. Elçi/resul olmayanlara da vahyetmiştir. Musa peygamberin annesine de, İsa'nın annesi Meryem'e de vahyetmiştir.

Vahyedilen bir elçiyi diğer insandan ayıran özellik ise elçiye topluma iletmesi, tebliğ etmesi, haber vermesi gereken mesajların vahyedilmesi.

Allah'ın resul/elçi göndererek beşer ile konuşması ise "elçi/peygamber->Kuran yolu" ile bizimle yani tüm insanlarla konuşması şeklinde gerçekleşiyor.
__________________
www.facebook.com/zinedov

Konu Zinedov tarafından (26. August 2012 Saat 12:01 PM ) değiştirilmiştir.
Zinedov isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Zinedov Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
aorskaya (27. August 2012), hiiic (27. August 2012), Miralay (28. August 2012)
Alt 26. August 2012, 07:32 PM   #25
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Resullere değinmek istiyorum. Resul ve nebi sozcuklerinin her ikisini de peygamber olarak cevirmek hatadir. Resuller sizin İÇİNİZDE dersem ve bunu ben değil de Kuran söylüyor dersem!!!
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26. August 2012, 09:18 PM   #26
bartsimpson
Super Moderator
 
bartsimpson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
bartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud ofbartsimpson has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Zinedov Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kurana göre Rabbimiz dilediğine vahyeder. Elçi/resul olmayanlara da vahyetmiştir. Musa peygamberin annesine de, İsa'nın annesi Meryem'e de vahyetmiştir.

Vahyedilen bir elçiyi diğer insandan ayıran özellik ise elçiye topluma iletmesi, tebliğ etmesi, haber vermesi gereken mesajların vahyedilmesi.

Allah'ın resul/elçi göndererek beşer ile konuşması ise "elçi/peygamber->Kuran yolu" ile bizimle yani tüm insanlarla konuşması şeklinde gerçekleşiyor.
Yazdığınız cevap başıma gelen bir hadiseyi hatırlattı.

İlmi ve duru görüsü engin (?????) bazı zaatlarla istişarelerimiz oldu ve tabiki aklını çalıştıran muzurlar olarak hep uç noktalarda sorular sorduk.

Onların tavırları ne oldu biliyormusunuz?

- Allah katından aldığımız ilim ve vahiy ile elbetteki olaylar arasındaki neden ve sonuç ilişkisini bilmekteyiz.
- E o zaman müritlerinizi de bilgilendirin onlarada anlatın öğrensinler bilgilensinler.
- Olmaz biz peygamber değiliz aldığımız vahiyi ve bilgiyi beşer ile paylaşma iznimiz yok. Ağzımızı açarsak mahvoluruz.

E bu laf üzerine grupta üstünü başını yırtanlar mı istersin? histeri krizi geçirenler mi? Ehil kişi beşer nezdinde statüde 10-20 basamak atladı.

Yani vahiy de kişiye özel ve (ileten rasul olmak kaydı ile) beşere özel olarak bölümlere mi ayrılıyor?

Bunları sormadaki meramım şudur.

Kişi gelen vahiynin rahmani mi? (saf bilgi) şeytani mi? (vesvese) olduğunu nasıl ayırt edebilir?
bartsimpson isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
bartsimpson Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (27. August 2012), Miralay (28. August 2012)
Alt 26. August 2012, 11:03 PM   #27
Zinedov
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Bulunduğu yer: http://fb.com/zinedov
Mesajlar: 71
Tesekkür: 46
28 Mesajina 56 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22
Zinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud ofZinedov has much to be proud of
Standart

Alıntı:
bartsimpson Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yazdığınız cevap başıma gelen bir hadiseyi hatırlattı.

İlmi ve duru görüsü engin (?????) bazı zaatlarla istişarelerimiz oldu ve tabiki aklını çalıştıran muzurlar olarak hep uç noktalarda sorular sorduk.

Onların tavırları ne oldu biliyormusunuz?

- Allah katından aldığımız ilim ve vahiy ile elbetteki olaylar arasındaki neden ve sonuç ilişkisini bilmekteyiz.
- E o zaman müritlerinizi de bilgilendirin onlarada anlatın öğrensinler bilgilensinler.
- Olmaz biz peygamber değiliz aldığımız vahiyi ve bilgiyi beşer ile paylaşma iznimiz yok. Ağzımızı açarsak mahvoluruz.

E bu laf üzerine grupta üstünü başını yırtanlar mı istersin? histeri krizi geçirenler mi? Ehil kişi beşer nezdinde statüde 10-20 basamak atladı.

Yani vahiy de kişiye özel ve (ileten rasul olmak kaydı ile) beşere özel olarak bölümlere mi ayrılıyor?

Bunları sormadaki meramım şudur.

Kişi gelen vahiynin rahmani mi? (saf bilgi) şeytani mi? (vesvese) olduğunu nasıl ayırt edebilir?

Kuran'a göre şeytan da vahyeder. Anlattığınıza göre onların ki de öyle olabilir.

Sizin anlattığınız gibilerine hiç denk gelmedim. Genelde bunlar aldıkları vahiyleri(!) kitaplaştırırlar ve içine "ben bu kitabı ben elimle yazmadım, bu Allah katındandır/Kuranın geldiği kattandır/şerefli yazıcılar yazmıştır" vb. yazarlar.

Bahsettiğiniz kişi eğer vahiy alıyorsa kendisi ile ilgiliyse zaten kendisi ŞAHSI ile ilgilidir bize ne? Eğer bizimle ilgiliyse zaten bizimle ilgilidir resulluk iddiası ile birlikte tebliğ etmelidir. Bu kadar basit. Allah gayb bilgisini kimseye vermediğini ifade etmiş, ona buna değil yalnız elçilere VAHİY YOLUYLA birazını(tebliğ edilen insanlara gerektiği kadarını) açtığını söylemiştir. Ulaşabileceğimiz bütün gayb bilgisi gerektiği kadar Kuran'da mevcuttur, cennet cehennem, ahiret vb.

Bizler kendimizden sorumluyuz. Kurana göre Allaha yakın olduğunu ZAN İLE DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ birilerine yakın olmamız bize fayda sağlamaz. Dolayısıyla başkalarından ziyade kendimize yönelip Kuran rehberliğinde kendimizi düzeltmeye ıslah etmeye bununla birlikte çevremizi ve toplumu ıslah etmeye uğraşmalıyız. Allah Kuranı doğru ile yanlışı ayırt edebileceğimiz bir ölçü olarak göstermiştir. Allahın BİZZAT BİZE SESLENİŞİni okuyup söylediklerini yapıp yasakladıklarından kaçınıp İcraat yapmak yerine Mürşid aramak ancak aptalların yapacağı iştir çünkü ilim ondan bundan değil Allahtan istenir. ve Allah ilmi hakediyorsanız vesileleri yaratır. İlim sahipleri veya kitaplar veya internet siteleri VESİLEDİR ve doğru bilgi siz hakettiğiniz zaman size ulaşır.

Geçenlerde yazmıştım:

Alıntı:
Kuran'a göre; hiç bir yanlış söz/yanlış hadis veya yanlış metin, YANLIŞI HAKETMEMİŞ birini dalalete sürükleyemez. Aynı şekilde hiç bir doğru söz/doğru hadis veya doğru metin ise "DOĞRUYU HAKETMEYEN" kimseye hitab etmez. Allah insanları hakettiklerine "vesileler" ile YALNIZCA KENDİSİ ulaştırır. Kimin hidayeti hakettiğini en iyi o bilir ve seçimlerimiz ve amellerimiz sonucunda hidayete veya yanlışa ulaştırıcı da yanlızca O'dur. Çevremizde hem hidayet için hem dalalet için vesileler de her zaman var olacaktır. Allah dalalete düşmeyi hakedene DEĞİL bir hadisi, bir Kuran ayetini bile vesile kılabilir. Ve Allah hidayeti hakedene DEĞİL bir peygamber sözünü, bir ateistin söylediği bir sözü bile vesile kılabilir. Allah doğruları dünyanın en zeki veya en araştırmacı insanına değil, "bildikleri doğruları uygulamak" suretiyle daha fazla doğruları hakeden kişilere ulaştırır.

Ben doğru bildiklerimi yayınladığımda; bu yayınladıklarım eğer doğru ise doğruyu hakedenler için, yanlış ise yanlışı hakedenler için "vesile" olur. Yani eğer yanlış ise bile doğruyu hakeden birisi bundan etkilenmez. Kimsenin kimseyi yoldan çıkarma kudreti olmadığı gibi kimsenin kimseyi hidayete eriştirme kudreti de yoktur.
__________________
www.facebook.com/zinedov

Konu Zinedov tarafından (26. August 2012 Saat 11:07 PM ) değiştirilmiştir.
Zinedov isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Zinedov Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
bartsimpson (27. August 2012), Miralay (28. August 2012)
Alt 27. August 2012, 01:11 PM   #28
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Değerli aorskaya

bir yukarıda yaptığım yorumu tekrar okur musunuz?
mantığınız doğru, oradaki "kesin delil sahibi olması" bilimsel ispat araması manasında.
İbrahim bir yerlerde (gök ve yerin melukatında) Allah felan aramıyor... Çevresinde gördüğü hiçbir şeyin Allah olmadığının bilimsel delilini arıyor. Tıpkı gökten bir yaratık inip "ben Allahım bana inanın itaat edin" dediği zaman, mümin kimselerin inanmayıp, o halde bize delilini getir demesi gibi. Nerden bileceksin gelen şeyin Siyonist oyunu olmadığını... Bilimsel ispat ve şüphe götürmez deliller gerekli. O nedenle ibrahim ölü kuşları kullanarak Allahı bile...
İbrahim a.s. sadece İbrahim olduğu zamanlarda, Allah’ı Allah olarak bilmese bile yaratıcı olarak algılayabilmiş, onun varlığını bilmiş kabul etmiş biridir. Bu nedenle Allah’ı da aramaktadır.

Çünkü, daha önce de detaylandırdığımız üzere; “La ilahe” yi anlayıp kabul ettikten sonra “İlla Allah” ı da anlamış ve onu aramaktadır.

Ama, aklına kabul ettirebilecek, kalbiyle mutmain olacak bir Allah’la karşılaşana kadar da arayışına devam edeceğinden, “teslim ol” diyen rabbimizin sözüne bile hem tedbirli ve temkinli yaklaşarak “Alemlerin rabbine teslim oldum” diyebilmiştir. Kuşların dirilmesi kısmını sonraki kısslarda ele alacağımdan burada detaylandırmaya gerek yoktur.


Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
şüphe insanı doğruya götürür.
Şüphe insanı her zaman doğruya götürmez. Şüphelerin bittiği yerlerde olmalıdır. İbrahim de Allah’ın varlığını bilince, artık onun varlığından şüphe etmemektedir. Sadece, var olan Allah ne istemektedir, onun isteklerini nasıl yapmalıdır, bunu öğrenmeye çalışırken, kendini Allah diye tanıtanı doğrulamak için kuşların diriltilmesini istemiştir.

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gerçek şüpheciler ise bilimadamlarıdır. Göğün ve yerin melukatını inceleyenler ki kesin bilgiye ulaşırlar. Hiç bir bilim adamı günahların en affedilmezi olan şirki koşmazlar, çünkü ellerine aldıkları her nesnesin tanrı olmadığını çok iyi bilirler. Tıpkı ibraim gibi. Btün bilimadamları kesin bilgiyle bilmek üzere gökyüzünü ve yeryüzünü (herbiri kendi alanında derinleşmek üzere) incelerler, Allahın OKU (ikra) emrini yerine getirirler. Adları konmamış bu mümin kimseler insanları doğru yola ileten, takip edilmesi gereken salih kimselerdir.
“İkra” sadece okumak, ilim yapmak, bilimle uğraşmak olmadığı gibi, bütün bilim adamları da ikra yapmamaktadır.
Bütün bilim adamları, ne mümin kimsedir, ne de salih kullardandır. Şirke düşmese bile inkar eden bilim adamlarının sayısı çoktur. Bunları söylemeden yeniden ve iyi düşünün lütfen…


Saygılarımla…
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (27. August 2012 Saat 01:42 PM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (28. August 2012)
Alt 27. August 2012, 01:34 PM   #29
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Sevgili hiiç,

Yine birkaç hataya düşmüşsünüz:

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Zinedov, bu bahsettiğin konu, peygamberlerin zamanında Allahtan başka birşeye teptığı anlamına gelmez.

şunu söyleyebilirsiniz; Peygamberler zamanının desitleri yada ateistleridir. Kitapdan imandan uzklardır. Ancak asla puta yada herhangi bir gök cismine tapmamışlardır. Zaten tapmadıkları ve o zihni kabiliyete sahip oldukları için peygamberlik onlara yüklenmiştir. Allah hurafeci bir kafayı peygamberlik görevi verip zulmeder mi?

Zaten ibrahim peygamberin şüpheci sorgulayıcı yapısını net bir şekilde görüyorsunuz. O kişi vahiy aldığı Allahı bile sorguluyor, kuşları nasıl diriltiyorsun diyor.
Peygamberler zamanlarının ne ateistleri ne de deistleridir.

Ateizm; Allah ve din yoktur derken, Deizm; Allah var din yoktur der. Bunu hiçbir peygamber söylememiştir.

Size göre şirke düşmüş birine peygamberlik yüklenemezken, aynı mantıkla Allah’ın varlığını reddeden birine nasıl peygamberlik verilebileceğini kabul edebiliyorsunuz?


Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Peygamberler akıl çağına erdikten itibaren hicbir cisme tapmamışlardır. Dine bağlı olmamışlardır. Dİnsizlerdir. Ateist yada desitlerdir.
Ama asla müşrik olmamışlardır, Ayetle sabittir.

Bakara 135
(Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara: ) Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanif olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi.


aşağıdaki ayetten İbrahim peygamberin dinsiz olduğunu görebilirsiniz. Zaten yukarıdan beri anlata geldim konuda bu. O şüpheci bir desti ya da ateistti. bir dini yoktu zaten din adamlarına inanmayacak kadar şüpheci ve sorgulayıcıydı.

Âl-i İmrân 67
brahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi.


İbrahimin dini Haniflikti. Zaten bunu anlamak ve hanif olabilmek için buradayız öyle değil mi?

1- Öncelikle şunu hatırlatayım. Her yaşam biçimi bir dindir. Kafirun suresi bunun delilidir.

2- Peygamberler akıl çağına erdikten sonra ne deist, ne de ateistlerdir. Bu sözünüze delil olarak yazdığınız ayetler, bu sözünüzü çürütürken, siz o ayetleri nasıl anlıyorsunuzda onları ateizme veya deizme delil gösteriyorsunuz, anlamak güç!


a- Bakara 135.ayette; “Yahudi yada hristiyanlığa uymayıp, müşrik olmayan İbrahim dinine uyarız de” denilmektedir. Burada İbrahim’in sadece müşrik olmadığı söylenirken, siz bundan Allah ve dini yok saymayı, yada Allah’ı kabulk edip dini yok saymayı nasıl anlayabiliyorsunuz? Müşrik olmayıp, diğerlerinin olduğu söylenmiş gibi, nasıl bu ayeti delil kabul ediyorsunuz?

b- Ali İmran 67. Ayette ise “…O, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslümandı” diye apaçık derken, bütün peygamberler akıl zamanlarında ateist (Allah’ın varlığını ve dinini kabul etmez) yada deistti diyebildiniz.

Siz, “O, Allah’ı bir tanıyan…” sözünü nasıl göremediğinizi, anlayamadığınızı ve algılayamadığınızı şimdi görün bari…

Saygılarımla
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. August 2012, 10:52 PM   #30
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

aorskaya...

Ateizm Kuranda geçmez, ateistler kötüdür diye de yazmaz.
Kafirler kötüdür ve kafirler ateist değillerdir, kafirler Allaha inanırlar.
Ateistler şirke düşmemişlerdir, şirke düşmüşlerden daha iyi durumdadırlar v.s.

konuyla ilgili müzakereye gerek duymuyorum.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
aklin, kissalar, ıbrahım, zamanindakı, önemı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:17 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam