hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > İman ve mü’minler > Tevhid

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 19. January 2010, 03:17 PM   #1
müslümanlardan
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 207
Tesekkür: 30
72 Mesajina 144 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
müslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud ofmüslümanlardan has much to be proud of
Standart Peygambersiz,dini nasıl anlarsınız

Peygamberimizi gözardı ederek Kuran'ın Allahın muradına uygun anlaşılamayacağını ortaya koyan önemli bir yazı.

Öncelikle şunu belirtelim ki Kur'an Meali okumak başkadır, Mealcilik olarak nitelediğimiz şey başkadır, insanlar elbette ki ana dilleri (en iyi anladıkları dil) ile yazılı olanları dinleyerek veya okuyarak anlayabilir.

Bu sebeple de bütün peygamberlere Allah'ın mesajı hep o peygamberlerin ve içinden çıkarıldıkları toplumların apaçık anladıkları dilden gönderilmiştir[1]Niçin yabancı bir dilden gönderilmediğini, şu adam ne diyor bir anla*yan olsa da bize de anlatsa (41/44) diye ifadelendiren Allah, yeryüzünde gezip dolaşan melekler olsa idi biz elbette onlardan (meleklerden) birini onlara elçi gönde*rirdik (17/95) derken, diğer yandan meleklerden de on*ların arasından elçiler gönderdiğini (22/75, 35/1) buyur*maktadır.

Bu konu ile ilgili âyetlerin tümü özetle şunu anlatmaktadır ki Allah, kullarına bir yol göstermek ve onların dünyada işlerini düzene koymalarını, sonuç ola*rak da ahirette rahat etmelerini istemektedir. Bunun için hangi topluma mesaj gondermişse mutlaka o toplumun anlaşabilmek için konuştuğu dil ile konuşan, yani o topluluğun (toplumun) bir ferdini o topluma elçi olarak seçmiş ve kendisine vahyederek kaçınılmaz olarak için*de yaşadığı toplumdan başlayarak vahyi insanlara açıklaması, okuması emredilmiştir.

Bu açıklamanın ise o toplumun dilinden olması kadar gerekli ve kaçınılmaz bir şey olamaz. İşte bu sebepledir ki Kur'an, Hz. Muhammed'e kendi toplumunun konuştuğu, anlaştığı dil ile ki o dil Arapça'dır - gönderilmiştir. Yoksa Arapça'nın bir imtiyazı, bir üstünlüğü, bir farklılığı olmasından dolayı, cennette konuşulacak dil olması(!)ndan dolayı de*lil. Bu gibi sözler uydurmadır.

Bu arada şunu da belirtmekte zaruret görüyoruz ki Kur'an tercüme edilemez, meallendirilemez değildir. Asırlar boyunca tercüme edilmiş ve meallendirilmiştir.

Kimilerinin sandığı gibi tercümedeki güçlük, meallendirmedeki zorluk Arapça ile Türkçe arasındaki bir özel durumdan doğmamaktadır. Unutulmamalıdır ki hiçbir dilde yazılmış bir eser bir başka dile, orjinal dilindeki gibi ne tercüme edilebilir, ne meallendirilebilir.

Zira her dilin tarihî süreç içinde o dili konuşan toplumun coğrafyasından, iklimine, arazi yapı*sından yediklerine, yaşam biçiminden ekonomik duru*muna, yerleşik veya göçebe oluşundan dünya görüşle*rine kadar sayılması uzun sürecek birçok unsurun etkisi ile oluşmuş kelimeleri kavramları, kelime ve kavram*ların anlam farklılıkları vardır.

Zira içinde yaşanılan şart*lar kelimeler aynı da olsa bu kelimelerin kafalardaki iz*düşümü farklı bulunmaktadır. Örneğin soğuk denildiği zaman Mekke'de yaşayanların anlayacağı soğuk - Allah bilir - sıfır üzeri 15-20 derece olmalıdır. Aynı kelime bir Erzurum için veya kutuplar için çok farklı derecede bir soğukluğu anlatacaktır. Kutuplardaki soğuğu Arab'ın aklının alması bile çok güç iken, Mekke'deki sıcağı da Grönland'da yaşayan birilerinin anlaması her halde güç olmalıdır. Bu örneğimizi hemen her konuda çoğaltabil*mek mümkündür ve ne demek istediğimizi anlatmaya örneğimizi yeterli görüyoruz.

İşte bu sebepledir ki hiçbir dilden bir diğer dile tam karşılıklı tercüme yapabilmek mümkün değildir. Buna dillerin, o dili konuşan halkın diğer halklardan farklı şart*ları olmasının zarureti sebep olmaktadır. Bundan ötürü*dür ki ne Türkçe bir eseri tam anlamıyla Arapça'ya ter*cüme edebilmek, ne çingeneceyi bir başka dile tam an*lamıyla çevirebilmek mümkün değildir.

Kimilerinin san*dığı gibi Kur'an hiçbir dile tercüme edilemez değildir.Tercüme edilir ve edilmiştir de. Halen de edilmektedir. Lâkin bilinmesi gereken şey odur ki Kur'an, Allah'ın sözleridir. Fakat asla 'Rabça' bir kitap değildir. Allah'ın, kullarının düzeyinde, onların anlayabilmesi için anlaşıl*ması da kolaylaştırılmış bir kitap olarak gönderilmiştir. Zira açıktır, açıklayıcıdır.

Peygamber şari değildir. Şârî olan yalnızca Allah'tır. Fakat unutulmaması gereken bir husus vardır ki o da peygamberin bir uyarlayıcı, bir uygulayıcı olduğu hususudur, İnsanlar Allah'ın dinini gerek teorik olarak (âyetlerin aynen elçinin ağzından çıktığı gibi) gerekse pratik olarak (yaşama geçirilmesi olarak) O'nun elçile*rinden öğrenmekteyiz.

Onlar güvenilir insanlardır. Onlar da yanılırlar fakat diğer insanlardan farkları - ki bu farklılık çok önemli bir farklılıktır ve elçilerin dışında hiçbir in*sanda bu fark bulunmamaktadır - yanılgılarının, yanlış*larının kendilerine hayatta iken ve genel olarak yanlışı yapmasını takiben düzeltilmesi farkıdır. Ki bu fark, onların Kur'an teoriğinin, pratize edilmesinde hüccet teşkil etmesinin dayanağıdır. Dindeki bir hususu Allah'ın elçisi dururken, elbette ki bir başkası açıklayacak de*ğildir. Olsa olsa soru şeklinde sorabilir ve Allah'ın elçisinin konu ile ilgili olarak söyleyeceklerini dinlemek ve onlara uymak zorundadır.

Elçiler de içinde bulundukları toplumun birer ferdidirler. Bu sebeple o toplumun bazı özelliklerini taşırlar. Şayet bu özellikler kendilerine gelen vahyin özüne aykırı ise Allah elçilerindeki bu uy*mazlığı giderir ve onları düzeltir. Bununla ilgili âyetlerin bulunduğunu, bir diğer tabirle ALLAH'IN ELÇİSİNİ DÜ*ZELTTİĞİNİ biliyoruz[2].

Hiçbir elçi taşımaktan ötürü şeref duyduğu görevini kötüye kullanmak istemez ve kullanmaz. Şayet bunun tersine hareket olursa, "O ken*disinden bir söz uydurup ta sonra onu bize isnâd etse (bunu bana Allah söylüyor, vahyediyor dese) Onu (bu*nu yapan elçimizi) şah damarından yakalar ve sağ elini (bütün güç ve kuvvetini) ondan alırdık, içinizden kimse de onu elimizden alamazdı (kurtaramazdı)" (69/44-47) Allah'ın böyle bir halde ne yapacağını yine kendisi an*latmaktadır.

Şu açıkça bilinmelidir kî peygamberin uygulamaları -yeter ki Onun uygulamaları olduğundan emîn olalım - bütün müslümanları bağlar. Örneğin namazın hemen bütün erkânı Kur'an'da bulunduğu halde rekat sayısı ile ilgili bilgilerimiz peygamberimizden gelen hem lafzî, hem amelî rivayetteki tevatürdür. Aksine de hiçbir riva*yete rastlanmamıştır. Rastlansa idi bir avuç da olsa bir kısım müslüman çıkar ve o rivayete göre namaz rekat*larını belirlerdi. Böyle bir rivayete asla rastlanmamıştır. Bu sebeple namaz rekatlarının sayıları da müslümanım diyenleri bağlamaktadır. Bir hususta Allah'ın elçisinin yaptığına itibar etmeyip, hevasına (kendi anlayışına) uymanın İslamda yeri bulunmadığı bilinmelidir.

Bila istisna herkesin tevâtüren bildiği ve yapageldiği gibi Arapça'daki 'salat’ peygamber tarafından bilindiği gibi kılınmış (ikame) edilmiştir. Zaten namazın erkânı olan tüm hususlar (rekat sayıları dışında) Kur'an'da zikredilmektedir. Abdest, Istikbâl-i Kıble, Kıyam, Rüku, Secde, Kur’an'dan kolayına gelenin okunması (kıraatı)dır.
Kaynak: Islam-Tr.Net - islami filmler, islami kitaplar, islami programlar, islami sohbet [linkleri Görmek İçin Lütfen Üye Olunuz... ]

Biz düşüncemizin sağlamasında peygamberin yaptığı fakat yanıldığı, yanlış yaptığı hususlarda Allah'ın durmayıp dininin yanlış anlaşılması ve uygulanmasına engel olmak için bu yanlışı, yanılgıyı düzeltme sünne*tine dayanmaktayız. Ve bu sebeple kimilerinin söylediği gibi yolda giderken ayakta dua etmenin namaz demek olmadığından eminiz. Örtülerini omuzlarının üzerine indirsinler âyetinde baş örtüsü kelimesinin geçmemesi sebebiyle kadınların başlarının (saçlarının ve boyun*larının) açık olabileceğini ileri sürenlere omuzların üzeri*ne indirsinler ifadesinde indirmenin yukarıdan aşağıya yapılması gereken bir iş olduğunu hatırlatıyor ve omu*zun üzerindeki üst yerin de baş olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Başka bir alternatif düşüncenin bulunamıyacağı kanısındayız. Bu sebeple mealcilerin hiç değilse bir kısmının cevahir bulmuş gibi sarıldıkları baş örtüsü*nün Kur'an'da geçmediği ve açık olunabileceği düşün*cesinin kof bir düşünce olduğu kanısındayız ve bir fahşa olarak görüyoruz bu düşünceyi...

Yine kimi mealcilerin Kur'an'a itibar edeceğiz diye 'şarabın haram edildiği’ diğer içkilerin içilebileceği kanı*sında olmalarını da en azından anlayış kısırlığı ve kendi*ni kilitlemek olarak görüyor ve değerlendiriyoruz. Böyle*si şaşkınlıkları da şu âyetle açıklıyoruz: "... (Ey Muham-med), Rabb'inden sana indirilen, onlardan çoğunun az*gınlık ve inkârını artıracaktır..." (5/68)

Dikkat edildiğinde görülen şey şudur. Meal okuyan*lar değil, mealcilik yapanlar, yani itibar edilecek şeyin yalnızca meal olduğunu söyleyerek Kur'an'a da aykırı bir tutum sahibi olanlar Allah'ın o Kitapta peygamberi için "Onda sizler için güzel bir örnek vardır" (33/21, 60/4-6) âyetini görmüyorlar mı? Kitap, yani Allah, elçisine hukukî bir deyimle atıfta bulunmaktadır. Bu atfa itibar etmemek, atıf yapana itibar etmemektir ve hukuk man*tığına, hukukun esaslarına aykırıdır.

Tevhide sarılacağız derkon, tevhidi zedeleyenler şirke girmekten korktuklarını söyleyerek bu ve benzer esaslı yanlışlara düşenleri uyarmak ve Allah'ın kitabını tepkisel olarak değil, peşin hükümsüz algılamalarını ve ona göre düşünüp, amel etmelerini tavsiye ediyoruz.

Tepkiselliğin asırlardan beri altında hadis yazan ne buldularsa hepsinin karşısında şapka çıkaran, selam duranların düştüğü esaslı yanlışın karşıtı olarak ortaya çıktığını görüyor ve aynı cinsten esaslı bir yanlışın yapıldığına inanıyoruz. Bu yanlışı yapanlara da Mealci diyoruz. Nasıl peygamberin sözü değil; peygamberin söylediği söylenen sözlerin tümünü din sananlar esaslı yanılgıda olmuşlarsa aynen onların yaptığı yanlışı tersinden yaparak esaslı yanlışlığa düşenler de mealcilerdir ve peygamberi dışlamaktadıriar. Evet kesinlikle kanaatımız odur ki peygamber bir postacı değildir.

Peygamber güncel bir deyimle "YAP-İŞLET-DEVRETÇİ"dir. Yap, işlet, devretçi olanın görülmezlikten gelinmesi mümkün olmadığı gibi, ihmal edilmesi de mümkün oğildir. Hem aklen mümkün değildir, hem naklen. ‘Onda sizin için güzel örnek vardır’( ). Bunu mümkün görenlerin kendilerini gözden geçirmelerinde, akıllarının yerinde bulunup bulunmadığını kontrol ettirmelerinde umulaz yararlar görmekteyiz. "Kim uğraşacak o kadar hadisle" gibi bir mantığı kendilerinde gördüğümüz kimi mealcilerin kolaycılığını, asırlardan beri altında her hadis yazan sözün peygamber tarafından söylenilmiş gibi algılayıcıların kolaycılığından hiçbir farkını görmüyor ve bu taifenin de aşırı gidenlerden olduğunu açıkça belirtmekte zaruret görüyoruz. Din kolaydır ve Allah dinini kolaylaştırmıştır fakat asla ucuzlatmamıştır.

Biz bugüne değin ne kadar mealci ile tanışmış, görüşmüş ve konuşmuş isek inanınız hepsini kolaycı olarak görmüşüzdür. Hiçbir orjinaliteleri olmadığını fakat kendilerini çok şey sandıklarını görmüşüzdür.

Kur'an meali okuyunuz ama asla mealci olmayınız. Mealcilerin siyâsî açıdan kısırlığı ortak paydalarındandır. Mealcilerin kolaycılığı ve burunlarının ucunu bile görmekten acizliği, kendilerine imrenilmesini engelle*mektedir.

Bizim, yılların birikimi sonucu kanaatimiz odur ki Mealcilik, Kur'an'ı anlamanın ve hayata geçirmenin önündoki en yeni engeldir. Uzak durulmasını dileriz.

ERCÜMENT ÖZKAN
müslümanlardan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 19. January 2010, 03:50 PM   #2
samimi
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 20
Tesekkür: 1
7 Mesajina 13 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
samimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud of
Standart selam

allah razı olsun ercüment abiden ve müslümanlardan
samimi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 19. January 2010, 03:52 PM   #3
samimi
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 20
Tesekkür: 1
7 Mesajina 13 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
samimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud of
Standart

eselamün aleyküm kardeş allah razı olsun ercüment abi den ve müslümanlardan
samimi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 19. January 2010, 08:42 PM   #4
samimi
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2010
Mesajlar: 20
Tesekkür: 1
7 Mesajina 13 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
samimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud ofsamimi has much to be proud of
Standart yazıdan alıntı

Biz düşüncemizin sağlamasında peygamberin yaptığı fakat yanıldığı, yanlış yaptığı hususlarda Allah'ın durmayıp dininin yanlış anlaşılması ve uygulanmasına engel olmak için bu yanlışı, yanılgıyı düzeltme sünne*tine dayanmaktayız. Ve bu sebeple kimilerinin söylediği gibi yolda giderken ayakta dua etmenin namaz demek olmadığından eminiz. Örtülerini omuzlarının üzerine indirsinler âyetinde baş örtüsü kelimesinin geçmemesi sebebiyle kadınların başlarının (saçlarının ve boyun*larının) açık olabileceğini ileri sürenlere omuzların üzeri*ne indirsinler ifadesinde indirmenin yukarıdan aşağıya yapılması gereken bir iş olduğunu hatırlatıyor ve omu*zun üzerindeki üst yerin de baş olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Başka bir alternatif düşüncenin bulunamıyacağı kanısındayız. Bu sebeple mealcilerin hiç değilse bir kısmının cevahir bulmuş gibi sarıldıkları baş örtüsü*nün Kur'an'da geçmediği ve açık olunabileceği düşün*cesinin kof bir düşünce olduğu kanısındayız ve bir fahşa olarak görüyoruz bu düşünceyi...
samimi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
anlarsınız, dini, nasıl, peygambersiz


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:58 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam