18. September 2012, 08:42 PM | #1 |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Tûr sûresi
MEKKE DÖNEMİ
Necm: 354 1-8Tûr'un kaldırılışı, yayılmış ince deri üzerine satırlaştırılmış Allah'ın indirdiği tüm kitaplar, Allah'ın ma‘mur evi; Ka‘be'yi, Fil ashâbı'na yıktırmayışı, Âd ve Semûd toplumlarının değişime/ yıkıma uğratılışları, Nûh toplumunun suya boğdurulması, Firavun ve yakınlarının suda boğulması, Sebe halkının sel felaketiyle cezalandırılması, Semûd ülkesi gibi nice memleketlerin kuraklıkla, göllerinin, nehirlerinin kurutulup her yanının çölleşmesi ile cezalandırılması kanıttır ki şüphesiz Rabbinin azabı, kesinlikle vuku bulacaktır, ona engel olacak yoktur.313 9,10O gün gök, sarsıldıkça sarsılır, dağlar da yürüdükçe yürür. 11,12Öyleyse, o gün boş uğraş içinde oynayıp duran yalanlayıcıların vay haline! 13-16O gün yalanlayıcılar, cehennem ateşine itildikçe itilirler. –İşte bu, yalanlayıp durduğunuz ateştir! Peki, bu da mı bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz? Yaslanın oraya! İster sabredin ister sabretmeyin, artık sizin için birdir. Siz, sadece yaptıklarınızın karşılığını alacaksınız!– (76/52, Tûr/1-16) Necm: 355 17-20Şüphesiz Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rablerinin kendilerine verdiği ile sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak, zevk ü sefâ sürerek cennetlerdedirler, nimetler içindedirler. Ve Rableri onları cehennem azabından korumuştur. Biz onları iri gözlülerle eşleştirdik de. – “Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için!”– 21Ve iman eden, soyları da iman ile kendilerine uyan kimseler; işte Biz, onların soylarını da kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden bir şey eksiltmedik. Herkes kendi kazandığıyla rehindir. 22Onlara canlarının istediği meyvelar ve etlerden bol bol sergiledik. 23Orada, kendisinde boş söz, saçmalama ve günaha sokma olmayan bir kadehi kapışırlar. 24Ve kendilerine ait birtakım delikanlılar onların etrafında dönerler; sanki onlar sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler. 25-28Birbirlerinin yüzüne dönüp soruyorlar: “Gerçekte biz daha önce ailemiz içinde korkanlardan idik. Allah bizi kayırdı ve bizi içe işleyen azaptan korudu. Şüphesiz biz daha önce, O'na yalvarıyor idik. Şüphesiz O, iyilik yapanın, acıyanın ta kendisidir.” 29Hadi sen öğüt ver! Artık sen Rabbinin nimeti sayesinde kâhin ve gizli güçlerce desteklenen/deli birisi değilsin. 30Yahut onlar: “Bir şâirdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz” mu diyorlar? 31Sen de ki: “Bekleyin, işte ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” 32Onların akılları mı bunu emrediyor yoksa onlar azgın bir topluluk mudur? 33,34Yahut vahyedilenleri, “Kendi uydurup söyledi” mi diyorlar? Aslında onlar inanmıyorlar. Peki, onun gibi bir sözü onlar getirsinler, eğer doğru kimseler iseler. 35Yoksa onlar, hiçbir şeysiz mi oluşturuldular? Yoksa kendileri mi oluşturuculardır? 36Yoksa gökleri ve yeryüzünü kendileri mi oluşturdular? Aslında, onlar kesin bilgi sahibi değildirler. 37Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yahut kendileri egemenlik sürenler midirler? 38Yoksa kendileri için dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsin. 39Ya da kızlar O'na, oğullar size mi? 40Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar, borçtan dolayı ağır bir yük altına mı girdiler? 41Yoksa görülmeyen, duyulmayan, sezilmeyen, geçmiş, gelecek kendilerinin yanındadır da onlar mı yazıyorlar? 42Yoksa bir sinsi plân mı yapmak istiyorlar? Fakat kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselerin kendileri sinsi plâna düşenlerdir. 43Yoksa onlar için Allah'tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden arınıktır. 44Ve gökten düşmekte olan bir parça görseler, “Üst üste yığılmış bulutlardır” derler. 45Artık onları, baygın düşüp yıkılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. 46O gün sinsi plânları, kendilerine hiçbir şekilde yarar sağlamaz ve onlar yardım olunmazlar. 47Evet, şüphesiz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimselere, bundan aşağı bir azap var, ama onların çoğu bilmiyor. 48,49Ve sen Rabbinin hükmü için sabret. Artık şüphesiz sen Bizim gözlerimizin önündesin. Kalktığın zamanda, gecenin bir kısmında ve yıldızların batışında Rabbinin övgüsü ile birlikte Kendisini noksan sıfatlardan arındır. Hadi O'nu tüm noksan sıfatlardan arındır! (76/52, Tûr/17-49) Dip not: 313 Âyetin lafzî karşılığı, “Tûr, yayılmış ince deri [parşömen] üzerine satırlaştırılmış kitap, ma‘mur ev, yükseltilmiş tavan, doldurulmuş/tutuşturulmuş deniz kanıttır ki, şüphesiz Rabbinin azabı, kesinlikle vuku bulacaktır, ona engel olacak yoktur” şeklindedir.
__________________
Halil Ay |
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Bilgi (12. March 2013) |
Bookmarks |
Etiketler |
suresi, tur |
|
|