26. February 2013, 09:35 PM | #41 | |
Super Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2012
Mesajlar: 963
Tesekkür: 481
200 Mesajina 303 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
Asıl olan herkesin eşit olması gerektiğidir. ... gerektiğidir ... |
|
26. February 2013, 10:14 PM | #42 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Saygi. Sevgi, Nezaket
62. Mü'minler ancak, Allah'a ve elçisine inanmış, elçi ile birlikte sosyal bir işle meşgul iken o'ndan izin istemedikçe çekip gitmeyen kimselerdir. Şüphesiz şu senden izin isteyen kimseler; işte onlar Allah'a ve elçisine iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
63. Aranızda elçi'yi çağırmayı, bazınızın bazınızı çağırışı gibi kılmayın. Saklanarak sıvışıp gidenleri Allah kesinlikle bilmektedir. Bu sebeple, O'nun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya kendilerine çok acıklı bir azabın isabet etmesinden sakınsınlar. 64. Gözünüzü açın! Şüphesiz göklerde ve yeryüzünde olan şeyler Allah'ındır. O, sizin ne üzerinde olduğunuzu kesinlikle bilir. Kendisine döndürülecekleri günde de, yapmış olduklarını hemen kendilerine haber verecektir. Ve Allah, her şeyi en iyi bilendir. Birtakım nezaket kurallarının öngörüldüğü bu Âyetler, Kur'ân indiği dönemdeki insanların çevresel ilişkiler, nezaket kuralları yönünden hangi seviyede olduklarını göstermektedir: •Mü'minler, elçi ile birlikte sosyal bir işle meşgul iken o'ndan izin almadan gitmeyen kimselerdir. Şüphesiz şu senden izin isteyen kimseler; işte onlar Allah'a ve elçisine iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. •Mü'minler, elçi'yi çağırmayı, birbirini çağırmaları gibi saymamalıdırlar. Saklanarak sıvışıp gidenleri Allah kesinlikle bilmektedir. Bu sebeple, O'nun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya kendilerine çok acıklı bir azabın isabet etmesinden sakınsınlar. Bu uyarı, Hucurât Sûresinde detaylı olarak beyan edilmiştir: Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın ve elçisinin iki eli arasında öne geçmeyin. Ve Allah'a takvâlı davranın. Şüphesiz Allah en iyi işitendir, en iyi bilendir. Ey iman etmiş kimseler! Seslerinizi peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. (Hucurât: 1–8) Birbirinize yüksek selse bağırdığınız gibi, peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz bilincinde olmadan amelleriniz boşa gidiverir. Şüphesiz Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısan kimseler; işte onlar, Allah'ın, kalplerini takvâ için imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret [korunmuşluk] ve büyük bir mükâfat vardır. Şüphesiz sana odaların arka tarafından seslenen kimseler; onların çoğu akıllı davranmıyorlar. Ve eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Ve Allah, Gafûr'dur, rahîm'dir. Ey iman etmiş kimseler! Eğer fâsığın biri size bir haber getirirse hemen araştırın/tespit edin. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız [zarar getirirsiniz] da yaptığınıza pişman olanlar olursunuz. Ve şüphesiz içinizde Allah'ın elçisinin varlığını bilin. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, kesinlikle sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, Kendisinin bir lütuf ve nimeti olarak size imanı sevdirdi ve onu kalplerinize ziynet yaptı. Küfrü, fâsıklığı ve isyanı da size çirkin gösterdi. İşte bunlar, rüşde sahip kimselerin ta kendilerdir. Ve Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır. Dershaneden bir sebeb dolayisiyla cikarken bir talebe ögretmenden izin alinir, lap diye cikilmaz. Senelik iznini onyalatmak isteyen bir isci sefine; Imzala bunu diye önüne savurup atmaz. Bir meclis toplantisinda hep bir agizdan konusulmaz, davarlarin ahirdaki halleri gibi ortalik karistirillmaz. Düzenli tertipli olmak gibi, saygili ve hürmetli olmak güzel hareketlerdendir. Hey, bir bardak limonata getir ordan diyerek bir garsona dahi cagirilmaz. Komsuyla kapi önünde karsilasildigi zaman hürmetle selamlanir. Sayet hürmet ve saygi karsisindakinin sirf serveti dolayisiyle gösteriliyorsa o zaman is degisir, hürmet ve saygi olmaktan cikar yaltaklanmaya dönüsür. Görgü adetlerinden dolayi uygulanan davranislar dahi insanlar arasindaki sosyal yasami kolaylastirir, insanin huzurunu saglar. Ay aman bu gü yine o herifin karsina cikip boynumu egmek zorunda kalacagim gibi bir durum olursa ortada, zaten bir seylerin raydan ciktigi besbellidir. Saygi ve sevginin/hürmetin kula kulluk etmekle bir alakasi yoktur. Kur'ana Mealen: Nisa Suresi/ 36–38. Ve Allah'a ibâdet edin ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ve de anaya-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, uzaktan komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, yeminlerinizin malik olduklarına [himayenize verilmiş kimselere] iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen; cimrilik eden, insanlara cimriliği emreden ve Allah'ın kendilerine lütfundan verdiklerini gizleyen kimseleri ve Allah'a ve âhiret gününe iman etmedikleri hâlde mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimseleri sevmez. Ve Biz, kâfirlere alçaltıcı bir azabı hazırladık. Ve şeytan kimin için karîn [yaştaş, yakın arkadaş] olursa, o ne kötü bir karîndir! Tüm bu yardimlar köpege kemik atar gibi yapilmaz, seve seve, saygiyla yapilir. Her seyin bir yolu yordami vardir. |
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (26. February 2013) |
27. February 2013, 05:47 AM | #43 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Bulunduğu yer: 38° 36′ 50″ N, 27° 26′ 3″ E
Mesajlar: 102
Tesekkür: 97
52 Mesajina 104 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
benim söylediğim şeyle ne alakası var.ortada peygamberin torununu öldürmekten bahsediyorum.peygamberin öpüp kokladığı üstüne titrediği çok sevdiği canının parçasını öldürmek.... ne kadar acı ben burda lord hüseyin neden öldürüldü demiyorum. makamları ve statüleri insan kendisi oluşturuyorsa hadi sende peygamberle veya onun torunuyla kendini eşit yap bakalım. herkes o zaman eşitse peygamberin hanımlarına Allah neden müminlerin annesi makamını verdi? her hangi bir kadın kendisini o sıfata koysun bakalım koyabiliyor mu? bahsettiğim şeyler maneviyata dayalı şeyler. siyasal haklardan veya eşitlikten bahsetmiyorum burda bana tipik solcu slagonları yazmana gerek yok arkasından ne gelecek insanlık onuru işkenceyi yenecek mi? siz yine bildiğiniz gibi yapın kardeşim peygambere Muhammed, karsına Hatice ,hz ebubekir den Hz Ali den askerlik arkadaşınız veya sarı çizmeli mehmet ağadan bahsedr gibi bahsedin.gururunuz okşansın kendinizi kandırmaya devam edin.
__________________
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem |
|
1. March 2013, 09:13 PM | #44 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Hazret
Saygideger Kardesim Raven,
bakarmisin lütfen sana nasil hitap ettigime, sen hayattasin, seninle konusuyorum ve sana olan saygi ve sevgimden bu tür hitap ediyorum. Cocuklugumuzdan beri bildigimiz gibi, aldigimiz terbiye usulünde kendimizden büyüklerimize hep amca, agabey, dayi gibi sifatlarla hitapda bulunmusuzdur ve bulunuyoruz da, cünkü bu bizim türklügümüzde bir saygi ifadesidir. Öldüklerinde de ayni sekilde bahsederiz kendilerinde. Ama Islam'da uluhiyyet, rabbaniyet gibi yaklasimlardan mümkün mertebe uzak durulur. Acikcasi son elciden ve yakinlarindan ne sekilde bahsedecegimizi tam anlamiyla bilemiyoruz nedense. Yüksek sifatlar yakistirmamiz uygun düsmüyor, amca dayi teyze diyemiyoruz. Tam bir zitlik icindeyiz. Nerdeyse Allah'in sifatlarini, Allah'a uygun düsen terimleri yeri geldiginde, iyi niyetimizle de olsa yalnis yerlerde kullaniyoruz. Besbelli ki, Rabbimizin deger verdigi üstün kisilikleri hic birimizin inkar yoluna gitmedigidir. Sever ve sayariz, ama ifade ederken yeterli veyahutta gerekli sifatlarin kullanamiyoruz. Birileri bir takim sifatlar uygun görmüsler, ama bu sifatlari türkcemize cevirdigimizde birer ululuk tasiyan veyahutta hayatta olmayanlara uygun düsmeyen terimler oldugunu görüyoruz. Bu dünyadan göcmüs birisine nasil selam gönderilir? Hazret-i Allah derken kullandigimiz HAZRET sözcügünü Peygamberler dahil tüm yakinlari icin de kullanmamiz ne dereceye kadar uygun düsebilir? Lütfen sakin bir sekilde bir kac makale okuyuver ve üzerinde düsün okuduklarinin. Bir iki sitede muhakkak uygun aciklamalar bulacaksin aradiginda. Ben burada kisaca Hakki Yilmaz'dan bir örnek sunuyorum: Degerli Kardesim Raven üzülmene dayanamadigim icin kopyaladim Belki biraz olsun sana faydasi dokunur bu aciklamanin. SORU: Peygamberlerin isminin önüne eklenen hazret kelimesinin anlamı nedir? Bu kelimenin peygamberlerin ve diğer insanların isimlerinin önüne koyulması doğru mudur? Bu konuda kuran ışığında bilgi verirseniz sevinirim. Saygılar ve sevgilerle “HAZRET” ne demektir? CEVAP: Müslüman gençliğin, toplumda bilinçsizce kullanılan sözcükleri sorgulamaları bizleri gerçekten heyecanlandırıyor. Zira bu sayede, halis (ana sütü gibi tertemiz; Allah’tan başkasının ilkesi girmemiş) olması gereken İslam dinine bulaştırılmış tozlar birer birer siliniyor. Konumuz olan “Hazret” ifadesi de bu kapsam dâhilindedir. Türkçe okuma ve söyleyişlerimizdeki, “HAZRET” ifadesi, Arapçada iki kökten kabul edilebilir. Birincisi; bu sözcük, “ ح ز رH z r” harflerinden gelmiş olabilir. Buna göre anlamı, “malın; her nesnenin iyisi” demektir. Bu Araplarda nesneler için kullanılır, “hazreti falan, hazreti filan” gibi kullanılmaz. “Bana göre hazret; iyi olan şey, şudur”, “filana göre hazret; iyi olan şey budur” şeklinde kullanılır. Demek oluyor ki, Türkçemizdeki, “Hazreti Allah”, “Hazreti Peygamber”, “Hazreti Kur’an”, “Papa hazretleri”, “Paşa Hazretleri”, “Mevlana hazretleri” vs. gibi saygı maksadı ile kullanılan “hazret” ifadesi bu kökten gelen değildir. İkincisi; “ ح ض رH D (Dad), R” harflerinden gelmiş olabilir. Bu sözcüğün anlamı, “Hazır olmak, mevcut bulunmak, göz önünde olmak” demektir. Bu sözcüğün türevlerinden bazıları (Hazır, hazırlık, hazır olmak, hakkı huzur, huzurda bulunmak gibi) öz anlamıyla Türkçemizde de kullanılır. Söylenişine dikkat edilmese de Arapça metinlerde “Hazret” ifadesi “حضرت” şeklinde “ حH, ضDad ve رR” harfleriyle yazılır. Kök sözcüğün sonundaki “ تT” harfi, mübâleğa (abartı) için eklenmiştir İşte üzerinde durulması gereken bu kökten gelen “Hazret” ifadesidir. Bu ifade ilk önce Allah için kullanılmış olmalıdır ki, “Allah hazretleri, Hazreti Allah” denince, “Her zaman ve her yerde var olan Allah” denilmek istenmekteydi. Bu ifade “Allah, Hâzır ve Nâzır’dır” şeklinde de söylenip gelmektedir. Müslümanlar arasına pagan kültürü yerleşince bu ifade, yarı tanrılaştırılmış kişiler için de kullanılır olmuştur. Tarikat ve tasavvuf kültüründe belirli kişiler, “seyr-i sülüku ikmal edip vasılı illallah” olurlar. Bu mertebeye ermiş kişiler zaman ve mekan kaydından sıyrılırlar. Bunlar bir anda sayısız mekanda bulunurlar ve görülürler. Örneğin tarlasında ziraat ederken Mekke’de hacda yaparlar, köy odasında otururken cephede savaşta da bulunurlar. Bunların değişik yörelerde binlerce örneği bulunabilir. (!) İşte, “zaman ve mekan kaydından kurtulan her yerde bulunabilen, görülebilen bu kimselere de “HAZRET” denir. (!) On iki yaşlarımda, beynim yıkanmaya çalışılırken bize empoze edilen bir örneği paylaşmam bu konunun daha iyi anlaşılmasına yarar sağlar sanıyorum: Anadolu’dan dört Arkadaş, alışveriş yapmak için İstanbul’a gelirler. Sultanahmet camiine cemaatle namaz kılmak için girerler. O vakit her nedense görevli imam camiye gelmemiştir. Bu durumda İmam cemaat arasından seçilecektir. İslam fıkıh kurallarına göre imam, cemaatin içinden, “Namazın hükümlerini en iyi bilen, Kur'an-ı Kerimi en güzel okuyan, En fazla günahlardan sakınan. En yaşlı olan, Ahlâkı en güzel olan, Yüzü daha çok nurlu olan, Sesi en güzel olan, Elbisesi daha temiz olan” seçilir. Bütün bu hususlarda eşit olurlarsa aralarında kur'a çekilir. Bu şartlarda imam aranırken, ahlakı takvası en güzel olan aranırken, cemaatin içinden İkindi namazının müekked olmayan (önemsenmeyen) sünnetini de hiç ihmal etmemiş bir kişi aranır. Cemaatin içinden bir zat kalkar bu özelliğin kendisinde mevcut olduğunu söyler. Ve cemaat imamı bu zat olur. Bu zat, Osmanlı Sultanlarından ll. Abdülhamid’dir. Anadolu’dan gelen tüccarlar, cami çıkışında bu muhterem insanın elini öpme arzusuna kapılırlar. Ama caminin dört kapısı vardır, muhteremin hangisinde çıkacağı bilinmemektedir. Kendi aralarında her birinin bir kapıya gitmesi kararlaştırılır. Böylece içlerinden birisi nasıl olsa bu muhteremin elini öpme şerefine erecektir. Bu plana göre dört kapı tutulur. Cami boşaldıktan sonra hepsi de sevinç içinde buluşurlar. Hepsi de mübareğin elini öpmüştür. Yani Osmanlı sultanı ll. Abdülhamit, zaman ve mekân kaydından sıyrılmış ve kapının dördünden de çıkmıştır. İşte “HAZRET”lik budur; tabii yiyene!!!!!!!!!! NOT: Muhammed (İsminin Türkçesi); Çok Hamdeden, Allah’a Çok Şükreden; Övülmüş, Çok Övülmüş, Methedilen Selam ve dua ile. |
1. March 2013, 10:11 PM | #45 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Bulunduğu yer: 38° 36′ 50″ N, 27° 26′ 3″ E
Mesajlar: 102
Tesekkür: 97
52 Mesajina 104 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Sevgili Merdem,
göstermiş olduğun hassasiyet için teşekkür ederim.Ne anlatmak istediğini katılmasam da anlıyorum. Basit bir örnekle başlayacağım; Sence ben Peygamberimize hazret derken onu tanrılaştırmak için mi bunu söylüyorum. Hakkı Yıkmaz ne demiş yorum yaparken ''kabul edilebilir'' ''bana göre'' ''olabilir'' aşağıdaki yorumu yaparken yukarıda yazdığım sözcükleri kullanmış yani yorum yapmış kendi düşüncesine göre yorum.Herkes bir şekilde yorumluyor. yorum yaparsın sunni olursun,yorum yaparsın alevi olursun,yorum yaparsın tarikatçi,cemaatçi yada kendine göre ''hanif'' olursun. Alıntı:
İmam-ı Azam yapınca sıkıntı ama Hakkı Yılmaz yapınca sorun yok.(yöntemleri farklı tabii) Dilde anlam genişlemesi yada anlam daralması denen kavramlar vardır. Bazı sözcükler, anlam genişlemesi yoluyla yeni anlamlar kazanabilir. Bunun yanında sözcükler anlam daralmasına da uğrayabilir. Başlangıçta birden çok anlam içeren bir sözcük, o anlamlarını yitirerek zaman içinde tek bir anlamı içerir duruma gelebilir.Hazret sözcüğünü de bu bakımdan ele alabiliriz yani anlam genişlemesi olmuş. Eğer Kur an da Allah a yapılan hitab şekillerinden birisi Peygamber içinde kullanılsaydı o zaman Hakkı Yılmaz haklı olabilirdi. Bu bağlam da Din ve Tarih sosyolojisi açısından konuya baktığımızda Hakkı Yılmaz ın söylediklerine katılmam mümkün değil. Mesela toplumumuzda hatta bu sitede karşısındakine ''bay'' diye hitap eden insanlar var.Bir araştırırmısın Bay ve Bayan ne demek. Kelimelere ip atlatmak kolay. Sorarım sana mesela müslümanlar Peygamberlerine ''habib Allah'' derken (birileri inşallah konudan uzaklaşıp bu kelimenin üstüne yaygara yapmaz) haşa Allah ın Pegamberle seksüel manada mı sevgilisi olduğunu ima ediyorlar. Mesela ben kızıma sevgilim derken Yüce rabbimin bana verdiği kalbimden dolup taşan evlat sevgisi dışında bir manada mı kullanıyorum.Veya anneme aşkım derken... Dedim ya kelimelere ip atlatmak en kolayı.Esas önem taşıyan kelimeye yüklenen manadır. sevgi ve saygılarımla
__________________
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem |
|
1. March 2013, 11:28 PM | #46 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Sevgili Raven,
Allah Ibrahim Peygambere DOSTUM dediyse bizimde ille Muhammed Peygambere Allah'in SEVGILISI dememiz bize yakismaz. ISA Peygamber Allah'in SÖZÜ denilirse, bizimm Muhammed Peygambere Mirac yoluyla NAMAZ pazarligi yakistirmamiz bizim haddimize düsmez. Allah Celle ve Celaluhu istedigi elcisini istedigine üstün tutar. Biz birer müslüman olarak tüm Peygamberi esit tutmakla emredilmisizdir, biz istedigimize istedigimiz üstünlügü ve lakabi veremeyiz. Sayet Rabbimiz isteseydi onu da bidirirdi bazi kisilikler hakkinda nasil konusacagimizi, ne sekilde hitablandiracagimizi. Öyle zannediyorum ki, bu büyük sahsiyetlerden bahsederken "ALLAH muhakkak onlardan razi olmustur" gibi belirtilerde bulunmamiz yeterli gelir. Rabbimiz tarafindan övülen kisilikleri biz daha fazla övemegiz, Allah onlari en mükemmel sekilde mükafatlandiracaktir, Allah vaadinde durandir. Esasinda Kur'an da övülen kisiliklerin kissalarindan faydalanmamiz gerekirken sahis olarak ele alip degendirme yapmamiz ne dereceye kadar uygundur? Siraat köprüsünden gecmeden igne üzerinde oturur olduk, vay o dendi vay bu dendi. Ne diyebilirimki Raven Kardesim. Herkes bildigini okusun demekle de olmuyor. Birilerinin konulari iyice inceleyip aciga cikarmasi gerekiyor. Alimler, hocalr, seyhler, gavslar, aydinlar derken döndük dolastik yine ayni noktaya geldik. Ha onu mu dinleyelim ha bunu mu dinleyelim derken tam güdülmüs koyunlara döndük. Kesin kes bir yol tutmak lazim. Edebi sanati olan birisinin anlatmasi elbette daha bir baska oluyor, bizler güzel sözlere düzgün kurulmus cümlelere deger veren kisileriz, bu yüzden bir iki akla yakin misal de isin icine girince "ACABA mi" diyoruz. Allah cümlemize zihin acikligi versin Kardesim. Selam ve dua ile. |
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | raven (1. March 2013) |
1. March 2013, 11:59 PM | #47 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Bulunduğu yer: 38° 36′ 50″ N, 27° 26′ 3″ E
Mesajlar: 102
Tesekkür: 97
52 Mesajina 104 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Sevgili Merdem
bu sitede yaptığım son yorumdu.artık yorum yazmayacağım.her gün sizleri okuyacağım ama bu yazdığım son yazı. Bu açıdan sitede teşekkür etmek istediğim kişiler var Sayın dost1 her zaman büyük ilminizle önümüzde bir rehber ışık oldunuz.Sizin yazılarınızı okumak şansına sahip olduğum için mutluyum. Sevgili bart, neden bilmiyorum seni kendime çok yakın hissettim.Sanırım İkimizinde içinde çocuksu bir ruh var. Sevgili merdem, Umarım aradığını bulursun ve ruhun huzurla dolar.Çok olgun bir insansın, mütevazi ve hoşgörülüsün seninle tanışabilmek benim için büyük şerefti. değerli miralay her zaman sergilediğiniz yapıcı tutum için sizede teşekkür ederim.Lütfen bu dengeleyici tavrınızdan asla vazgeçmeyin. Sevgili arkadaşlarım sürç-ü lisan ettikse affedin.hakkınızı helal edin.Allah hiçbirimizi doğru yoldan ayırmasın.
__________________
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem |
raven Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | merdem (2. March 2013) |
2. March 2013, 04:18 AM | #48 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
Hatirladin mi Raven Kardesim, bundan bir kac gün evveli, seni göremedigim gün merak etmis ve sormustum baska Kardeslerimize mi karistin diye( saka olarak )? Gercekten icime dogmustu uzaklastigin ama ne bakimdan tam anliyamadim. Sansin acik olsun Kardesim, kalbinin ve aklinin sesini beraber calistir. Allah gönlüne göre versin, kalblerimizden geceni bilen Rabbimiz elbet seninde gönlünü hos eder. Hakki helal etmenin sözümü olur Kardesim, kirilan kalblerimiz olmadiki, yine de icin rahat olsun, senden razi olmusumdur bilesin. Sevgi, saygi, selam ve dua ile. |
|
2. March 2013, 11:57 AM | #49 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.020
Tesekkür: 3.570
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun Aleyküm ! Değerli Raven Kardeşim!
Alıntı:
Değerli Kardeşim! Lütfen yazınız! Tefekkürlerinizin sonuçlarından kardeşlerinizi mahrum etmeyiniz. Kişiliğe hakerete yönelik olmadıkça her tenkid güzelliklerin ortaya çıkmasına vesile olur. İşlerimin yoğunluğundan son yazılanlarla ilgili yazı yazamadım. İnşaAllah yazacağım. Unutmayalım ki Allah'ın rızasını kazanmış tüm insanlar Allah'ın sevgisini kazanmış insanlardır. Değerli Raven Kardeşim! Sevgi/Mahabbet, "h-b-b" kökünden gelir. Sâf sevgiye hubb denir. Araplar dişlerin beyazlığına "safa’", parlaklığına da "diş dâneleri" derler. Kaynamak üzere olan suyun üstüne çıkmağa başlayan kabarcıklara da habâb denir. Sevgi/mahabbet, susamışlıktan/fazla arzudan kalbin kaynaması, taşması, sevilene ulaşmak için çırpınmasıdır. Hâ'nın fethiyle "habâbu'l-mâ' ", suyun fazlasına denir. Mahabbet de kalbdeki düşüncelerin en baskını olduğundan "h-b-b" ile ifâde edilmiştir. Sevmek mahabbet demektir. Mahabbetullah Allah'ı sevmek anlamındadır. Allah sevgisi, herkesin, elde etmek için ardından koştuğu yüce bir mertebedir. Makamların en yücesi, derecelerin en yük*seğidir. Kalblerin azığı, ruhların gıdası, gözlerin bebeğidir. Mahabbet bir hayâttır, onsuz insan ölülerden sayılır; bir nurdur, onu kaybeden karanlık*larda kalır. Mahabbettir ki canları, çok güçlüklerle erişebilecekleri ülkelere, hattâ asla erişemeyecekleri mertebelere uçurur. Allah'ın Sevdiklerini birlikte görelim inşaAllah. 1.Allah'ın Resulü Muhammed'e tâbi olanları: De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin'." (Âl-i İmrân: 94/31) 2.İhsan edenler: "Allah ihsan edenleri sever." (Bakara: 92/195, Âl-i İmrân: 94/134,148; Mâide: 110/13,93) 3.Tevbe edenler: "Allah tevbe edenleri sever ve temizlenenleri sever." (Bakara: 92/22), 4.Temizlenenler: "Allah, temizlenenleri sever." (Tevbe: 113/108) 5.Korunanlar: "Allah, korunanları sever." (Âl-i İmrân: 94/76, Tevbe: 113/4,7) 6.Sabredenler: "Allah sabredenleri sever. (Âl-i İmrân: 94/146, 7.Tevekkül edenler: "Allah tevekkül edenleri sever." (Âl-i İmrân: 94/159), 8.Adaletle hüküm verenler: "Allah, adalet yapanları sever." (Mâide: 110/42, Hucurat: 105/9, Mümtehine: 111/8) 9.Allah uğrunda yılmadan çarpışanlar: Allah, yolunda harçla yapılmış binalar gibi dizilerek çarpışanları sever." (Saf: 108/4, Mâide: 110/54) Değerli Kardeşim! Unutmayalım ki,Allah cinleri ve insanları kendisine kulluk etmeleri için yaratmıştır. -Zâriyat;67/56 da- Allah'a İbâdet/kulluk , mahabbetin en son derecesidir. Sevgidir bizlere çoğu şeyi yaptıran. Kulluğun hakikati mahabbettir. Mahabbetsiz inâbe, rızâ, hamd ve şükür/verilenin karşılığını vermek mümkün değildir. kalblerimizde şevk, üns, inbisât ve rızâ gibi güzel halleri ancak mahabbet doğurur. Kusursuzluk sadece allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve mahabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | merdem (3. March 2013) |
2. March 2013, 07:22 PM | #50 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
Alıntı:
__________________
(FOR RAVEN) |
|
Bookmarks |
Etiketler |
hatİce |
|
|