16. May 2010, 09:54 AM | #1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 785
Tesekkür: 1.340
366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16 |
Ebu Hanife ve Hadisler
İmam Ebu Hanife'nin hadisleri sadece rivayet zinciri açısından değil mana olarak da Peygambere ait olup olamayacağını değerlendirme anlayışına,hadis alimlerinin yönelttikleri bağnaz eleştiirilerin bir kısmını bu yazıda okuyabilirsiniz Günümüzde de aynı yaklaşıma benzeri eleştiriler yöneltilmektedir
Ahad haber konusunda fakihler, muhadddisler ve kelamcılar arasında farklı görüşler mevcuttur İbn Teymiyye'nin haber-i vahidi kabul ettiğini söylediği alimler arasında da farlı görüşler mevcuttur Ehl-i Rey ekolünün öncülerinden Ebu Hanife, haber-i vahidin kesin bilgi ifade etmediği görüşündedir Ebu Hanife, haber-i vahid olan hadisleri metin açısından tenkit etmesi ve bir kısmını reddetmesi nedeniyle Ehl-i Hadis mektebinin amansız saldırılarına uğramıştır. Hadise karşı Ebu Hanife'den daha cüretli birisini görmedik diyen nakilciler, onun iki yüz hadise muhalif fetvalar verdiğinden bahsetmişlerdir Ehl-i hadis ekolünün Ebu Hanife'ye yönelttiği bazı eleştiriler şunlardır: * İmam Ahmed'in: "Allah bu zatı hadis için yaratmıştır"diyerek hadis ilmindeki ehliyetini takdir ettiği meşhur muhaddislerden Ahmet b Mehdi: "Ebu Hanife, ilim nedir, bilmezdi. Dalalete düşürdüğü insanların vebali yarın kıyamet günü sırtına sarılacaktır. Hak bile olsa müslümanların tutundukları dini bağları, teker teker söküp atan Ebu Hanife'nin re'yini ve görüşlerini kabul etmeyiniz * Evzai: "onu itham etmemizin sebebi, kendisine hadis getirildiği halde, onu bırakıp başka türlü hüküm vermesidir(19) * İbn Teymiyye'nin kaynakları ara sında önemli bir yere sahip olan İmam Buhari, Ehl-i Reyin reisi olan Ebu Hanife'yi zayıf bir hadis ravisi olarak görüyor, kendisini metruk sayıyor Ve "halktan biridir"diyordu Ne Buhari, ne de Müslim'de Ebu Hanife'den tek bir hadis rivayet edilmemiş olması bile ehl-i hadis ile ehl-i rey arasındaki geçimsizliğin ve uyuşmazlığın derecesi hakkında bize fikir verebilir' (20) * Hadis ve Hicaz fıkıh hareketinin başında bulunan İmam Malik şöyle demiştir: Ebu Hanife fitnesi, İblis fitnesinden daha zararlıdır (21) * İmam Ahmet: "Ebu Hanife'nin re'yi de hadisi de zayıftır' (22) * Süfyan es-Sevri, Ebu Hanife'nin vefat haberini alınca, derin bir memnuniyet duymuş ve: " Elhamdülillah, Al-lah'a şükürler olsun Birçok insanın belaya düşmesine sebep olan kişiden bizi afiyette kıldı"(23) Hadisleri mutlak nass olarak gören İbn Teymiyye ve yukarıda bahsettiğimiz ehl-i rey ekolünün öncülerinden Ebu Hanife arasındaki fark şudur: Ebu Hanife sünnet ve hadisi birbirinden ayırır ve her hadisi sünnet olarak telakki etmez. Oysa İbn Teymiyye ve ehl-i hadis bir konu hakkında sağlam senede sahip bir hadis bulduklarında bunu mutlak nass yani sünnet olarak telakki eder ve o ha-disle amel etme cihetine giderler. Ebu Hanife ise hadisleri sadece isnad zinciri açısından ele almaz Aynı zamanda hadislerin metinlerini de gözönünde bulundurur Böylece o, metnin Kur'an'ın muhkem naslarına karşı çelişkide olup olmadığına daha çok önem verir Bu noktada o, sahabeden Peygamberimizin eşi Hz Aişe'nin yolunu izler. Bundan dolayıdır ki, Ebu Hanife kendisine sunulan iki yüz hadisi kabul etmemiş veya onların hilafına kendi re'yi ile hüküm vermiştir (24) Bu özelliği ile o; Ebu Hureyre'yi, yanlış ve eksik rivayet ettiği için tenkid ve zemmeden Hz Aişe ile ortak görüşe sahiptir Kanaatimizce İbn Teymiyye ve ehl-i hadisin sünnet konusundaki yaklaşımı İslam düşüncesinin re'y yani akletme konusundaki özgür ve esnek bakış açısını daraltmıştır. Daha sonra Selefiyye hareketi adını alacak bu ekol, çok sert ve kesin bir dille kendi saflarında yer almayan müslümanları 'tekfir' etme cihetine kadar gitmişlerdir. Peygamber (s)'in sünneti olarak gördükleri zayıf, sahih, garip vb. birçok hadisi dinde uyulması zorunlu kurallar bütünü olarak görmüşler ve hemen her konuda helal, haram, bid'at gibi terimlerle Allah'ın hududuna müdahele etmişlerdir. Şurası unutulmamalıdır ki, vakıa olarak Kur'an'ı belirleyen sünnet, hadis veyahut icma ve kıyas değildir Bizatihi belirleyici konumda olan, sünneti belirleyen ve yönlendiren Kur'an'dır. Din ile ilgili bütün belirlemelerin kaynağı, Rabbimizin Hz Muhammed'e vahyettiği ve günümüze mütevatir bir yolla gelen, korunmuş olan Kur'an'dır (25) Notlar: 16 Yunus V Yavuz, İctihad Felsefesi, s 86, işaret Yay, istanbul/1993 17 Süleyman Uludağ, İslam Düşüncesinin Özellikleri, s 98, Dergah Yay, İst/1979 18 A g e, s 57 19 Ibn Kuteybe, Hadis Müdafaası, s 125, Kayıhan Yay, İsl71989 2, Baskı 20 Uludağ, a g o, s 58 21 A g e, s 99 22 A g e, s 99 23 A g e, s 99 24 A g e, s 98 25HamzaTürkmen "Hz Muhahammed'in Sünnetini Doğru Anlayabiliyor muyuz", Hak Söz, Sayı: 20 s 5 Quelle: Hak Söz Dergisi, Sayı: 26 Ayrıca bkz: • İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, (Bombay,!983), XEV 148-282 (Kitabu'r-Radd âlâ Ebî Hanife) • Hilmi Merttürkmen, Buhari'nin Ebu Hanife 'ye İtirazları ve Aralarındaki İhtilaflar (Basılmamış doktora tezi, AÜ İslamî İlimler Fakültesi, Erzurum) • Muhammed Gazali, Fatihlere ve Muhaddislere Göre Nebevi Sünnet İslami Araştırmalar Yayınları • , Hz Aişe'nin Hadis Tenkidçiliği (AÜİF dergisi, cXK Ankara,!973) • Muhammed Avvâme, İmamların Fıkhi İhtilaflarında Hadislerin Rolü, (2bsk Ist,'l98 • Doç Dr Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Sünnet, Fecr Yayınlan Tebliğ sitesinden ALINTIDIR.
__________________
Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif. |
30. December 2010, 09:42 AM | #2 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
İmam Ebu Hanifenin Fıkıh Yani Dini anlayışındaki yol Şu şekilde sıralanır.
Öncelikle Meselenin KURAN-I KERİM de olup olmadığına bakar.KURAN da açık hüküm bulduğu meselede fetva verir açık hüküm bulamadığı meselede ise HAdis Rivayetlerini inceler hadisler arasında tearüz yoksa kabul eder tearuz varsa nakillerde fakihlerin naklini tercih eder.Ona Göre Sıkkalıkda fakihlik önemli rol alır. Hadisl rivayetlerinde açık hüküm bulamadığı zaman mesele hakkında Sahabelerin r.anhuma uygulamasına bakar.Ordada bulamaz ise KURAN ve Sünnet Işığında benzerlik kurup ictihad etmeye çalışır.Benzerliklerdede maslahatı ön plana alır. Bu yolu yine Ayeti Kerimelerden Yani Ahzab süresi 36 daki. ALLAH ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. Ayeti Kerimesi ile KURAN ve Hadis ışığında Tevbe 100.(İslam dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur. Ayeti gereği icmaya dayalı Bakara 179- Ey temiz akıl sâhibleri! Kısas'ta sizin için bir hayât vardır. Ümîd edilir ki, korunursunuz. Ayeti Kerimesi sebebi ile kıyas ederek ictihad etmeye çalışmıştır. Alimler arası sürtüşmelere izledikleri yolları tesbit ederek bakmak daha iyi olur sanıyorum. |
30. December 2010, 06:10 PM | #3 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
Mâide 101
Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir. Peki bu ayeti nasıl değerlendiriyorsunuz? *** bir sorunu yada problemi çözmek için Kurandan cevap alınamıyorsa, bu konuda herkes tarafından ortak kabul edilecek bilimsel yöntemlerin kullanılması daha mantıklı değil midir? |
30. December 2010, 10:23 PM | #4 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
ALLAH hiç kimseye taşıyamayacağı yükü teklif etmez ayetindeki gibi insanlar kendilerini sıkıntıya düşürmeye çalışmasınlar. Fakat imamlarda insanı sıkıntıya sokmak için durduık yerden bu konuları belirtmemişlerdir diye tahmin ediyorum.Zira ALLAH Rasulu s.a.v den rivayet edilen ve sahih kabul edilin bir hadisde zorlaştırmayın kolaylaştırın nakline dikkat ediyorlardır. Lakin insanoğlu malum günümüzdede çokça görüyoruz şu ahrammı helalmi? v.s çokça soru soruyorlar. Haram olduğuna içtihad edilen bir meseleye helal demek yada helal olduğu sanılan bir meseledede haram demek yanlış olacağı için.Ayeti kerimelerde akıl sahiplerine düşünmek noktasında yön çizdiği için ilme göre cevap verilmelidir. Herkes tarafından bilimsel yöntemler noktasına gelince.Bilimin ortak olarak kabul edildiği şeyler zaten müminler yanlışda ittifak etmezler.Zira Ayeti Kerimede o şekilde bildirilmiştir Ayetin süre ve numarası aklımda değil yanlışım varsa lütfen düzeltiniz. Lakin ilim müminlere aittir en azından benim görüşüm.Zira darwinizm bütün dünyada belki % 90 bilim adamının kabul ettiği bir teoridir.Aslen yanlıştır.Daha düne kadar evren sonsuz diyen ve ortak kabul gören görüş ise sanıyorum Hac süresinde biz evreni genişleticiyiz diye bildirdiği halde o kadar m<kbul olması şahsi kanaate sahip olmama vesile oldu. saygılarımla |
|
ebu Maruf Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (31. December 2010) |
31. December 2010, 12:23 AM | #5 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26 |
Sadece evrenin genişlediği değil, aynı zamanda içerisine çöküp yok olacağı ve bu aşamada ister istemez (yerçekimi gibi, su boğar, ateş yakar) tekrar oluşacağı ve bizim eskisi gibi tekrar olacağımız yazılıdır o kesin bir sözdür.. Kıyametin ve 2. dirilişin olmaması imkansızdır..
Bu sürec dünya hesabımıza göre belki milyonlarca yıllık bir oluşum.. Zaten şu anda yaşadığımız hayatın oluşumu için haddi hesabı olmayan katriliyonlar belki adı konulmamış rakam kadar zaman geçti,, Rabbim bu işi öyle kolay yaptıki, bir anda geldik hiç beklemeden sahada oyuna girdik... En doğrusunu Allah bilir. Nâzi’ât 27 Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, Âl-i İmrân 191 Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler: ) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabındankoru ! Enbiyâ 32 Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise, gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler. Tekvîr 11 Gökyüzü sıyrılıp alındığında, Konu hiiic tarafından (31. December 2010 Saat 02:19 AM ) değiştirilmiştir. |
Bookmarks |
Etiketler |
ebu, hadisler, hanife |
|
|