4. May 2024, 05:34 AM | #21 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
|
16. June 2024, 03:49 PM | #22 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Kararların okunacağı gün geldi.
Yerlerimizi aldık. Salonda çıt yok, heyecan içinde bekliyoruz. Galiba en sakin benim ama içimde bir şeyler eriyor gibi. Dudaklarımı sıkıyor, çoraplarımla oyalanıyorum. Avukatlar girdiler. Bir üsteğmen avukat sanıklar arasındaki kardeşine gülümsedi. Salonun sorusu: Kaç kişi, kaç kişi? Üsteğmen ellerini ölçü diye kullandı: on, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş... Çocuklar "Çok!" dediler, fiyuuu yaptılar. Mahkeme heyeti geldi. Duruşma yargıcı yüzbaşı Karaaslan her zamanki sözleriyle duruşmayı açtı: Duruşmanın talik edildiği gün ve saatte okul komutanlığının... tarihli yazısında belirtildiği üzere bütün sanıkların getirildiği anlaşılmakla duruşmaya geçildi. Kararlar okunacak! Tuğgeneral Günaşan mikrofona uzanarak hiçkimsenin disiplini bozmamasını, gerekli önlemlerin alındığını, uygulanacağını söyledi. Duruşma yargıcı ceza alan öğrencilerin adlarını okumaya başladı, eğer cezaya itiraz etmişse onu da belirtiyordu Bunların toplamı epeyce vardı. Adı okunan öğrenci ön tarafa çıkıyor, 10 kişi olduklarında salondan ayrılıyorlardı. En ummadığım arkadaşlar ceza almaya başladı. "Şimdi benim adım okunacak" diye yüreğim hopluyordu. Adı okunan arkadaşın yüzü allak bullak oluyor, tarifsiz bir duyguyla ağzından "Hopalaaa!" çıkıyordu. Hiçbiri ağlamadı ama salon kendini tutamadı. Kriz geçirenler vardı, arkadaşları onları tuvalete götürdü. Salonda disiplin kalmadı. Duruşma yargıcı "Sessiz olun!" diye yararsız bir iki uyarıdan sonra sanki sağır gibi başını kaldırmadan okumaya devam etti. Sesi titriyordu, bizden bile daha üzgündü. Kenan Dikici'nin ceza alıp salondan ayrılırken gülümsediğini gördüm. "Ne ağlıyorsunuz len inekler?" der gibiydi. Askerî liseden beri arkadaşımdı, bu kelimeyi çok kullanırdı. 75 arkadaşımız ceza aldı. Mahkeme heyeti salondaki disiplinsizlik yüzünden aramızdan geçemedi, galiba arka kapı gibi bir yerden çıktılar. Konu Hasan Akçay tarafından (12. August 2024 Saat 10:27 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. June 2024) |
16. July 2024, 04:51 AM | #23 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Kararın gerekçesinde açıklandığına göre
"harekete bütün harb okulu öğrencileri katılmıştır" ama hastanedekiler katılmadı, açıklamada bundan bahis yok... ve okuldan onlar da atıldı. Gerekçe devam ediyor: Katılanların kimisi "isyan olmuş, bastırılmış. Biz nöbet tutmaya gidiyoruz" diye, kimisi ise "Silahlı Kuvvetler ihtilal yapmış" diye düşünmüştür. İkinci düşüncede olanların harekete BİLEREK katıldığı açıktır ama hangi öğrencinin hangi düşüncede olduğu tesbit edilememiştir. Buna göre benim ceza almam gerekirdi. Çünkü Talât Aydemir'le birlikte hareket ettiğimizi biliyordum. Bunu "Conguroğlu gelmiş, Talat Aydemir'i gördün mü?" sözlerini duyunca anladım. Ama gerekçede şu da var: "Hareket gecesi harbiyelilerin ihmal edildiği kanaatine varılmıştır." Neyse... Ben aklandım. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (18. July 2024) |
23. July 2024, 02:39 AM | #24 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Aynı yaz, 1963.
Jandarma karakolundan çağırdılar, resmî yerdir diye üniformamı giyip gittim. Komutanın odasına girdim. Koltuğu gösterdi, oturdum. Eliyle üniformamı işaret ederek "Bunu giymemen lazım" dedi. ??? "Eve varınca üniformayı çıkar. Disiplin kurulu okuldan atılmana karar vermiş." Üzgündü. Kalktım, tebliği aldığıma dair imzamı attım, çıktım. Üniformam bir süre evde asılı kaldı, sonra yok oldu. Babam mı attı ben mi attım hatırlamıyorum. * Yeniden okula başladım, öğretmen olacağım. Bir hocam "senin İngilizcen çok iyi" dedi, "özel ders verir misin?" Kabul ettim, aileme yük oldum diye zaten içim içimi yiyordu. Bir gün Bahçelievler'de derse giderken az ötemde bir subay (Harb Okulunda Almanca hocası) durdu. Baktı. Tanımıştı. Bir şey söyleyecek gibiydi ama arkası gelmedi, o yoluna devam etti ben yoluma. Hoşça kal askerlik, merhaba sivil dünya. . Konu Hasan Akçay tarafından (6. August 2024 Saat 11:29 AM ) değiştirilmiştir. |
23. July 2024, 04:37 AM | #25 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Eh biraz uyum sorunu yaşandı.
Örneğin Harbiyede hocaların nerdeyse hepsi subaydır, o yüzden öğretmen öğrenci ilişkisi aynı zamanda ast üst ilişkisidir. Derste Harbiyeli öğreci bir şey söyleyecekse ayağa kalkar, sıranın dışına çıkar, orda hazırola geçer, öyle konuşur. Sivilde de öyle yaptım. Sonra baktım benden başka kimse öyle yapmıyor, bıraktım. Oturduğum yerden konuştum. Kahvede sohbet eder gibi... Rahatmış. Sivilde hocalardan da uyum sağlayamıyan oldu. Bir hoca "Sen çok çalışıyorsun" dedi, "özel bi maksadın mı var?" Ne diyebilirdim? Şaka olarak bile evet efendim az biraz ihtilal yapmak istiyorum demedim. Konu Hasan Akçay tarafından (24. July 2024 Saat 01:27 PM ) değiştirilmiştir. |
Bookmarks |
Etiketler |
iki, mahkeme, numaralı |
|
|