hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > MAKALELER(DİNİ ve SİYASİ) > Makaleler

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 25. September 2016, 07:09 PM   #1
lovesoft
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesajlar: 38
Tesekkür: 11
9 Mesajina 16 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
lovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud of
Standart Ateistlik Din Savaşları İle Başlar

Hiçbir farklı görüşe müsamahası olmayan dogmatik zihniyete sahip din(i)darların en büyük sorunu, insanlara kendi görüşleri doğrultusunda her türlü baskıyı yapabilecekleri kibre sahip olmalarıdır. Şayet ülkemizde laiklik olmasa : ülkemizde önce (dogmatik düşünceye sahip) kendine Müslüman diyenler birbirlerini öldürür.

Din/Mezhep yüzünden insanlar birbirlerini öldürdükten sonra varacakları nokta, Hristiyanların 106 sene süren din(mezhep) savaşları sonrası vardıkları nokta olacaktır: Akıl almaz gaddarlık ve yıkıma neden olan dinin, insanın yararına olmadığıdır.

Bu konuda her ehl-i din'in okuyup üzerinde düşünmesi gereken bir yazı kaleme almış Metin Münir:

Dinsizlik, din/Mezhep savaşları ile başlar


Avrupa’daki Din Savaşları 1542’de Alman köylülerinin ayaklanması ile başladı ve 106 sene sürdü.

O dönemde Avrupa’nın büyük Hristiyan devletleri olan İspanya, Portekiz, Fransa, Avusturya, İsveç, Almanya, Hollanda, İngiltere ve İrlanda savaşın bir parçası oldu.

Bir ara 300 bin köylünün katıldığı ayaklanma bu ülkeleri harabeye çevirdi.

Din Savaşları'nın en kanlı olanı Otuz Yıl Savaşları idi. Katolik ve Protestan devletler arasında başlayan çatışma daha sonra Fransa ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu da içine alarak Avrupa’ya hakim olma savaşına dönüştü.

Almanya bu savaşta nüfusunun yüzde kırkını kaybetti.

Din Savaşları’nda ölenlerin sayısının 6 ile 19 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor.

Ayaklanmanın ve ardından gelen savaşın birçok nedeni vardı. Ama en önemlisi Martin Luther ve John Calvin’in Hristiyanlıkta reform yapma girişimlerinden sonra ortaya çıkan Protestanlık ve Kalvenizm ile Katoliklerin onları tehdit olarak algılaması idi.

Bin beş yüz yıl Hristiyanlığa egemen olan Katolikler dinde reformu kabul etmediler. Rakip kiliselere ait olanları ezdiler.

Din savaşları, Westphalia Barış Antlaşması ile sona erdi.

Katolik kilisesinin din üstündeki tekeli sonlandırıldı.

Hristiyanlıkta üç ayrı kilise olduğu tescil edildi: Katolik, Protestan ve Kalvenizm.

Bugün Avrupa’nın birçok ülkesinde Hristiyanlığın her kolu düşüştedir. Bazı tarihçiler, bu düşüşün Avrupa’daki Din Savaşları ile başladığını yazıyorlar.

Birçok insan, akıl almaz gaddarlık ve yıkıma neden olan dinin, insanın yararına olmadığını o tarihten itibaren düşünmeye başlamış.

Buna inanabilirim. Bunun bugün de Müslüman dünyasında olmakta olduğuna da.

Suriye’de ve Irak’ta yaşanan şiddet. IŞİD’in, Neron'un Roma’da Hristiyanlara uyguladığı işkenceleri aratmayan hunharlıkları. Fethullah Gülen’in Türkiye’de devleti içeriden zaptetme girişimi. Nijerya’da faaliyet gösteren Boko Haram'ın barbarlık tarihine eklediği yeni sayfalar.

Bunlar, herhalde, Müslümanlık için iyi bir reklam olmadı.

Hristiyanlar yüz yıldan fazla savaştıktan sonra dinde bölünmeyi kabul ettiler ve yan yana barış içinde yaşamayı öğrendiler. Aynı şeyi Müslümanlar için söylemek mümkün değil.

Peygamberin 620'de ölümünden sonra yerine kimin geçeceği kavgasının yol açtığı Sünni/Şii bölünmesi, hâlâ o günlerdeki düşmanlık hislerini barındırmaya devam ediyor.

Şii/Alevilerle Sünnilerin yan yana yaşadığı yerlerde tansiyon hâlâ yüksek.

Her ne kadar öyle gösterilmemeye çalışılsa da, Suriye’deki savaş da en önemli boyutu ile bir din savaşıdır.

İran ve Rusya, Esad’ın başında olduğu Alevileri; ABD, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan, Sünnileri destekliyor.

Bu dört devlet, savaşı Alevi tarafının kazanması halinde Orta Doğu’da İran’ın güç kazanacağından endişe etmekte.

Türkiye’nin bir de ek endişesi var. O da savaşı Esad tarafının kazanması halinde Suriye Kürt otonomisinin Irak’ta olduğu gibi resmen tescil edileceği.

*

Bütün dinler, sadece peygamberlerinin zamanında saf ve lekesiz idi.

Peygamberlerin ölümünden sonra alelacele bürokrasi oldular ve insanlar üzerinde hakimiyet kurdular.

Ruhban sınıfı halkın sırtından geçinen, lüks içinde yaşayan bir aristokrasi oldu.

Bugün İran ve Suudi Arabistan’da ve kısmen de Türkiye’de din, yöneticileri, lüks içinde yaşatmaya yarayan bir araçtır.

Hristiyanlık inişte iken Müslümanlık yükselişte. Veya öyle görünüyor. Bunun en büyük nedeni Müslüman ülkelerde hükümetlerin dini politikaya alet etmesi, dini kullanarak idare etmeyi kolay bulmasıdır.

Daha kolay idare ediyorlar da daha iyi idare ediyorlar mı?

Bu sorunun cevabını biliyorum. Ama cevabı onları destekleyenlerin vermesi daha yerinde olur.

*

İnananlarla inançları arasına kimse girmesin.

“Herkes kendi imamı olsun.”

Kimse kimsenin inancına karışmasın.

Müslümanların yaşadığı yere barış ve hoşgörü hakim olsun.

Amin.

T24 Yazarı: Metin Münir

Konu lovesoft tarafından (25. September 2016 Saat 08:32 PM ) değiştirilmiştir.
lovesoft isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 25. September 2016, 08:05 PM   #2
lovesoft
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesajlar: 38
Tesekkür: 11
9 Mesajina 16 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
lovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud of
Standart

Bu konu ile alakası dolaylı da olsa olan şu tartışmayı paylaşmak istiyorum.


İddia:

Demokrasi, Laiklik Tağuttur. Din Devletine geçmeliyiz.

Cevap:

Buradaki "temel" sorun şu: Din hayata hakim olsun ama hangi din?

"Allah'ın yolladığı din" güzel bir slogan ama içi boş. Bırakalım diğer dinleri, İslam içinde bile binlerce farklı görüş var. Hemen her görüş de birbirinden farklı.

Aslında farklılık kötü değildir, Allah'ın insanları farklı yaratmasının bir sonucudur. Ancak geleneksel din anlayışı "şeytanın dini" olduğu için, din ile yönetmek hayatı yaşanmaz kılar.

Basit bir örnek. (Dikkat! Sadece bir örnek, bunun gibi yüzlercesi var)

"Dinden döneni öldürün" emri, bütün sahih(!) rivayet kitaplarında geçen bir emirdir. Şeytan, bunu peygamberin söylediği yalanını din adamlarına yutturmuştur.

* Selefiye göre, peygamberden veya (ölmüş) veli kişilerden yardım istemek ŞİRKtir, bunu yapan dinden çıkar.

* Tasavvufçulara göre, direkt Allah'a bağlanmak, velileri devre dışı bırakmak insanı dinden çıkarır.

* Ehli sünnete göre kabir azabı.., İsa peygamberin tekrar dünyaya geleceği... gibi pek çok ahad habere dayanan akideye ait hususları kabul etmemek dinden çıkma sebebidir.
.
.
.

Abartısız söylüyorum, buraya binlerce farklı şey yazabilirim. Hatta, Hanefi ulemasından İmam Ebu Yusuf'a göre, "kabak sevmiyorum" demek bile dinden çıkma sebebidir ve bunu söyleyen tevbe etmezse öldürülür. Peygamberin sevdiği bir yemeği sevmemek olur mu? Şaka değil! Gerçek!

Nitekim tarihe bakın. Kuran mahluk mu; değil mi gibi bugün bizim için hiç bir şey ifade etmeyen bir konu için onbinlerce insan mürted ilan edilerek öldürülmüş vaktinde.

Kısacası... Şayet LAİKLİK olmasa, ülkemizde önce kendine Müslüman diyenler birbirlerini öldürür. Ortada GERÇEK DİN olmadıktan sonra, DİN DEVLETİ istemek; yapılabilecek en tehlikeli şeylerdendir. Önce, Allah'ın yolladığı din ile; insanların uydurduğu din arasındaki farkları göstermemiz lazım.

İddia:

“Gelenek” adı altında kimi yanlışları, hurafeleri, cahiliyye tortularını öne çıkartıp da çağdaş cahiliyye olan modernizmin akidesi olan, sarih / açık şirk ve küfür olan LAİKLİĞİ savunur pozisyonuna düşmek ne acı ve zavallı bir durumdur?!. Kişinin, LAİKLİĞİ savunurken Allahu Teala’nın indirmiş olduğu Kur’an’ı Kerim ile bir alakası kalabilir mi?!. Allah kişiyi bu duruma düşmekten korusun.! (Amin)

رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّاب
“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” (Ali İmran: 8)

Cevap:

Hmmm... Makul cevap gibi gözüküyor ama, laikliğe karşı çıkacağım diye ŞİRK DİNİNİ SAVUNMAK ne acı durum diye de itham edebilir bir kişi sizi. O halde, "itham" yerine fikir üzerinden gitsek daha uygun olabilir diye düşünüyorum.

Açıkçası, son derece SADE yaklaşmaya çalışıyorum olaylara. Elimden geldiğince SOMUT örnekler vermeye çalışıyorum. Ama şu soruları sormak da hakkım.

Hayalinizdeki İslam Devleti dinden çıktığını düşündüğü kişilere ne yapacak?

Mesela, pek çok mezhebe göre SAHİH HADİSİ reddetmek dinden çıkma nedenidir. Ben, "dinden çıkanı öldürün" hadisinin UYDURMA olduğunu savunuyorum. Ama bu rivayet, Buhari + Müslim gibi bütün sahih kaynaklarda var. İşte sorun da burada.

Bazı "ortak" arkadaşlarımız bana açık açık, "Gürkan, Devlet kurulursa seni kendi ellerimle öldüreceğim" dedi. Ki haklılar. Mütevatirler dahil hiç bir hadisi dinde kaynak olarak kabul etmiyorum çünkü; sünnilik dinine göre benim öldürülmem lazım.

Bu örnek üzerinden gidersek: "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerdir" ayetini şu şekilde yorumluyorum ben de.

Dinden dönenin öldürülmesi, Allah'ın değil; şeytanın hükmüdür. O halde, bu emirle yöneteceğini iddia edenler, TAGUT'la hükmedeceklerdir. Ben de Allah'ın indirdikleri ile hükmedilmesini istiyorum. Zaten tam bu nedenle ŞİRK DİNİ olan SÜNNİLİĞİ reddediyorum.
_________________________
Not: Dinden dönenin öldürülmesi sadece bir örnek. Maalesef tek örnek bu değil. Gelenek, hemen her konuda İslam dinini tahrif etmiştir. Laikliğe karşı olup Allah'ın emrini isteyenler, istedikleri din ŞEYTANIN dini olduğu için; bambaşka bir açıdan dalalete düştüklerinin maalesef farkında değiller.

Not2: Üslubumun sertliğinden dolayı özür dilerim. Ama söz konusu HAK oldu mu; olduğu şekilde söylenmesi gerektiğini düşünüyorum.

İddia:

Demogoji ile gerçeği saptırmaya gerek yoktur. Ben LAİKLİK TAGUTLUKTUR diyorum delilerini Kur’an’ı Kerim’den gösteriyorum. “Sadece Kur’an” diyenler, neye dayanarak LAİKLİĞİ savunuyorlar?!.. Halbuki Kur’nı Kerime göre LAKLİĞİ savunanlar şeytanın askerleridirler. LAİKLİĞİ inkar etmeden iman iddiası Allahu Teala nezdinde geçersiz bir imandır. Bu kişiler önce neye iman ettiklerini bir tespit etsinler. Çağdaş cahiliyye tortularından tezkiye olsunlar / arınsınlar ki selim akıl ve kalp sahibi olsunlar. Zira bu, Kur’anı Kerimi sağlıklı ve doğru anlayabilmenin olmazsa olmaz ilk şartıdır.

Cevap:

Allah bir konuda ŞÖYLE YAPILACAK diyorsa; herhangi biri/fikir/ideoloji... HAYIR, ÖYLE OLMAZ derse elbette bu taguttur.

Bunu ister LAİKLİK adına yapsın; ister DİN ADINA yapsın fark etmez. İkisi de aynıdır benim için.

Somut örnek:
Zina edenin cezası Kuran'da bellidir. 100 celde.

Zina serbesttir derse bir fikir; al sana TAGUT.
Zina eden evliyse o kişileri taşlayarak öldürürüz derse bir fikir; al sana TAGUT.

_____
Bu arada, ikisi arasında CİDDİ bir fark var. Onu da belirteyim.

İlki, sadece Allah'ın hükmüne muhalefet ediyor.
Ama ikincisi, hem Allah'ın hükmüne muhalefet ediyor; hem de bu cezanın Allah'tan olduğunu iddia edip Allah'a İFTİRA atıyor. Ayrıca, Allah'ın öldürülmesini istemediği bir cana kıyıyor.

İlkinde bir (1) zulüm varsa; ikincisinde üç (3) zulüm var.

İddia:
O zaman LAİKLİĞİ savunmak niye?

Cevap:

Laiklik, demokrasi gibi kavramlar, KİRLETİLMİŞ kavramlar. İlk çıktıları haliyle alakaları yok.

LAİK kelimesini ele alırsak: Ortaçağda DİN ADAMI olmayan kişileri tanımlamak için kullanılıyordu. Yani, mesela adam çiftçi veya marangoz veya esnaf... o adama "laik" deniyordu; din adamı değil manasında.

Ama günümüzdeki kullanımı çok farklı. bu nedenle kendi adıma, KİRLETİLMİŞ kelimeleri kullanmamaya ve savunmamaya çalışıyorum. Hiç bir yerde LAİKLİK veya DEMOKRASİ veya... kavramlarının İslam'a uygun olduğunu veya olmadığını söylemem. Zira bu kavramlar kastededin doldurduğu anlama göre bambaşka şekilde kullanılıyorlar. Bunun yerine daha BASİT bir şey yapmaya çalışıyorum, SOMUT örnekler veriyorum.

Mesela "zina" konusunda verdiğim örnekte olduğu gibi. Şayet ZİNA ile ilgili verdiğim örnekten, "laikliğimi savunduğum" fikrine kapıldınızsa; bir şey demiyorum.

Ama, "Şayet LAİKLİK olmasa, ülkemizde önce kendine Müslüman diyenler birbirlerini öldürür." sözünden çıkardınızsa laikliği savunduğumu: Bu bir DURUM TESPİTİDİR. Ve maalesef bu tespit doğrudur.

Bu tartışmada üzülerek gördüğüm bir şey var. Kısaca özetlemeye çalışayım:

LAİKLİĞE karşı olan bazı arkadaşlarım, sizi anlıyorum. Ama önce bir zahmet kendimize bakalım. Laikliğe gelene kadar, biz şirk bataklığına dibine kadar batmışız.

İslam adı altında Allah'ın göndermediği bir sistemi savunuyoruz. Laiklerin zaten dinle alakası yok, onlar zaten yaptıklarını Allah adına yaptıklarını iddia etmiyorlar. Ama biz, Allah adına olmadık saçma-sapan bir dini benimsiyoruz. Önce bunu halledelim, laiklik çok daha kolay halledilir. Zira, dine karşı olan çoğu kişi; aslında Allah'ın dinine değil; uhdurulmuş dine karşı. İnsanları dinden uzaklaştırıp, DİN DIŞI bir hayat yaşamaya sevk eden en önemli faktörlerden biri de bu UYDURULMUŞ din.

İddia:

Çıktıkları halleriyle de pisliktirler, kirlidirler. çünkü küfürdürler, şirktirler. modernizim tüm kavramları, kuramları ve kurumları ile cahilyyedir. merduttur. onu red etmek Tevhid akidesinin gereğidir..

Cevap:
İyi.

Aynı şeyi SÜNNİLİK dini için de diyorum.

Dinden dönenin öldürülmesi gerektiği savunan,
Zina edenin taşlanarak öldürülmesi gerektiğini savunan,
Namaz kılmayan kişilerin hapsedilmesi veya öldürülmesi gerektiğini söyleyen,
Allah'ın haram kıldığı 4 hayvansal madde haricinde uyduruk haramlar uyduran
.
.
.
Örnekleri arttırabilirim ama gerek yok.

Fikirler de, tıpkı dini hayattan çıkarmaya çalışan ideolojiler gibi:

Çıktıkları halleriyle de pisliktirler, kirlidirler. çünkü küfürdürler, şirktirler. Modernizim veya Gelenek, hiç fark etmez. İslam'a aykırı tüm kavramlar, kuramlar ve kurumlar cahiliyyedir; merduttur. Onları red etmek Tevhid akidesinin gereğidir..

Konu lovesoft tarafından (25. September 2016 Saat 08:49 PM ) değiştirilmiştir.
lovesoft isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. October 2016, 11:58 AM   #3
Hasan Akçay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 811
Tesekkür: 0
155 Mesajina 223 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Hasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud ofHasan Akçay has much to be proud of
Standart

Islam ve laiklik denince bilmemiz gereken önemli seyler var. Örnegin

1.Insanlarin mined din-dinden yasa yapmasina Allah lâ ye'zin-izin vermiyor (42:21). Insanlarin yaptigi yasalar dinin içinde yer almaz. Kisacasi insanlar yalnizca laik yasalar yapabilirler.

2.Nisâ 59'da "Allah'a ve elçisine itaat edin!" dendigine göre din alaninda Allah'a itaatsizlik söz konusu olmadigi halde Mümtehine 12'de "Ey nebi, örfe aykiri isler yapmadigin sürece insanlar lâ ya'sîneke... -sana bas kaldiramazlar" denerek örfe aykiri uygulamar yapan yönetime insanlarin bas kaldirmasi caiz kilinmistir yani din baskadir devlet baska.

Devam edeyim ama önce bu ikisi.

Konu Hasan Akçay tarafından (7. October 2016 Saat 12:10 PM ) değiştirilmiştir.
Hasan Akçay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Hasan Akçay Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
bartsimpson (8. October 2016), dost1 (10. October 2016)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
ateistlik, başlar, din, savaşları, İle


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:08 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam