hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > EKONOMİ > Yasak olan kazanç yolları > Riba(Faiz)

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 17. September 2012, 06:33 AM   #1
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart Sisteme Entegre Soygun: Kısmi Rezerv Bankacılığı!

Tüm bankacılık sistemini bir para havuzuna benzetmek mümkündür. Olayı basitleştirmek için döviz gibi diğer para/malı hariç tutarsak bu havuza kaynak olarak iki yerden para akmaktadır. Birisi üzerinde “Türkiye Cumhuriyeti” yazan ve devletçe basılan az miktardaki madeni paralar. Bunlar çerez mesabesinde olup piyasadaki mevcut fiziksel paranın çok azını teşkil etmektedir. Bu devlet kaynaklı madeni para çeşmesi havuza bir şekilde para sağlamaktadır.

Fiziksel paranın diğer kısmı ise Merkez Bankaları denen yarı devlet veya özel/özerk bankalar tarafından basılmaktadır. Türkiye’de de “Cumhuriyet Merkez Bankası AŞ” olarak anılan farklı ortaklardan oluşan bu özerk kurum kâğıt parayı basan ana kaynak olarak havuzun ortasında bulunmaktadır. Şimdi piyasadaki tüm parayı toplasanız toplam “yaratılan” paranın %10’u eder.

Paranın kalan %90’lık kısmı ise diğer bankalar tarafından kaydi (hayali) olarak “yaratılmakta” ve yok edilmektedir.

Pekiyi bu nasıl gerçekleşmektedir?

Havuz sistemindeki tüm bankalar bu havuzdan güçleri (zorunlu karşılıkları) oranında yararlanabilmektedir. Kısmi rezerv denen bu yöntemde diyelim 10 lira paraya sahip bir banka 90 liralık parayı havadan üretme gücüne sahiptir. Yani olmayan 90 lira kredi kullandırma sürecinde havadan üretilmektedir.

Örneğin bir bankanın toplam 1000 lirası var. 10 000 lirası varmış gibi para üretmektedir. Birisi gelip bankadan 9 000 lira kredi istediğinde kendisinin bir şeyleri ipotek göstermesine ve borçlanma senedine karşılık kendisine ya bir yazı verilir ya da fiziksel para. Yazıyla olduğunda kolay. Kredi isteyene 9 000 liralık kredi yazısı verilir. Kişi de gider o kâğıdı paraymış gibi örneğin ödeme yapmak istediği galericiye verir. Galericinin de o havuz içindeki diğer bankada hesabı olduğundan yazıyı bankasına götürdüğünde galericinin hesabına alacak sizin hesabınıza borç kaydedilir. Dikkat ederseniz ortada fiziksel para filan yok.

Diğer bir durum şöyle. Diyelim bir kişi ev için 100 bin liralık fiziksel para şeklinde kredi almak istedi. Banka elinde yoksa diğer şubelerden temin edecektir. Oralarda da bulamazsa havuzdaki diğer bankalardan veya en son Merkez Bankasından karşılayacaktır. Neticede parayı aldıktan sonra verdiğiniz kişinin de havuz dahilindeki bir başka bankada hesabı olacağından götürüp oraya yatırdığında para yine havuza dönmüş olacaktır.

Katılım bankaları ise krediyi direk verme yerine kar payı denilen mekanizmayla havadan para “yaratmaktadırlar”.

Peki bu işlem nasıl yapılmaktadır?

Olayı basitleştirmek için fertlerin tüm hesabını toplu tek rakama indirerek anlatalım. Diyelim bir banka/katılım bankasının elinde 700 milyon TL ve Merkez Bankasının izin verdiği zorunlu karşılık %10 olsun. Yani bizim sıvıyağ kralının deposunda %10 zeytinyağı tutup kalanı satması ve yerine su doldurması gibi. Tek farkı şu. Bankacının su doldurmasına gerek yok. Bilgisayarlarında tuttuğu elektronik kayıt yeterli. Kalan %90 parayı tekrar tekrar ödünç verebiliyor.

Banka önce 700 milyonun %10’u olan 70 milyonu tutuyor ve kalan 630 milyonu veriyor. Daha sonra havuz sistemi gereği birisi getirip bankaya yatırıyor. Gelen bu 630 milyonun %10’u olan 63 milyon tutuluyor ve 567 milyon ödünç veriliyor. Neticede bu olay zincirleme olarak, örneğin 9 kez devam ettiğinde 700 milyonluk paraya ilave olarak 3.858 milyar lira para (630+567+510+459+413+372+335+301+271=3.858 milyar) havadan yaratılarak toplam mevduat 4.558 milyar liraya yükseliyor. Bu döngü teorik olarak 7 milyara kadar devam edebilir.

Gelelim Türkiye geneline… Yeni büyüme miktarı ve önceki dönemlerde sistemce üretilmeyen faiz/kâr payı miktarlarını da içine alacak şekilde borca dayalı olarak basılacak yeni paraları işe kattığımızda toplam mevduatın yaklaşık 700 milyarı bulduğunu görüyoruz. Piyasada ise sadece 50 küsur milyar fiziksel para var. Yani elimizdeki fiziksel paranın en az 10 katı bir mevduat.

Merkez Bankası zorunlu karşılıkları her düşürdüğünde piyasaya para sağlanacak denildiğinde aslında bankaların daha fazla olmayan parayı “yaratmasını”anlamalısınız. Bu şekilde aslında piyasaya fiziksel olarak para sürülmüyor. Bankalar daha fazla hayali para (kaydi para) en doğrusu ise daha fazla borç üretiyor.

........

Kısmi Rezerv bankacılığını anlatırken “Pek çok ekonomi hocası ilgili derslerde “Aynı şeyi çok müşteriye sattığınız halde tutuklanmayacağınız tek meslek bankacılıktır” derken Kısmi Rezerv Bankacılığını (fractional reserve banking) kastetmektedir.” demiştik. Gelin şimdi bu işi fiziksel olarak yapmaya çalışıp tutuklanan adamın hikayesini anlatalım.

Kısmi rezerv sistemi fiziksel olarak sürdürülebilir değildir. Ancak kâğıt para ve günümüzde de sayısal bilgiden ibaret elektronik para sayesinde mümkün olabilmektedir. 1971 yılında Nixon’ın altın penceresini kapatmasıyla bugünkü devasa boyutuna ulaşmıştır. Fiziksel olarak sürdürülemez olduğunu göstermek için yaşanmış bir örneği hatırlatalım.

1960′lı yıllarda Yemeklik Sıvıyağ Kralı (Salad Oil King) olarak bilinen Anthony DeAngelis kısmi rezerv bankacılığını model alarak bunu sıvıyağ stoklarında uygulamış.

DeAngelis, bankacılardan esinlenerek sıvıyağın da para gibi mübadele edilebilirlik, herkesin aynı anda çekmek istememesi gibi özelliklerinden dolayı çok büyük depolar inşa eder. Kendisi “Allied Crude Vegetable Oil Company” adıyla dev ambarlara sahip işletmesinde çok miktarda yağ tankına sahiptir. Önce milyonlarca litreye yakın yağı satın alarak tanklarında toplayan DeAngelis depolarında yağ olduğunu kanıtlamak için bu faturaları kullanır. Bunlarla çeşitli bankalardan bol miktarda kredi de alır.

Daha sonra bu yağın %90’ını sattığı halde çok sayıda müşterinin yağını onlar adına depolamaya ve depo ücreti de almaya başlar. Bazı müşteriler gelirse diye %10 yağı yerinde bırakan uyanık tacir deponun kalan %90 kısmına su basar. Yağın su üzerine çıkma gibi bir fiziksel özelliği olması nedeniyle gelen teftişlerde de kimse tankların altındaki suyu fark etmez.

Bu şekilde piyasadaki yağ fiyatlarını kısa sürede kontrol etmeye ve yurt dışıyla da aynı işi yapmaya başlar. Sonunda sahip olduğu yağ rezervlerinin tüm Amerika’dakinden fazla olduğu gözükünce ciddi bir denetimde hilesi sona erer. 7 sene hapse mahkûm olur.

Ancak fiziksel şekilde sürdürülemeyecek olan bu sistem günümüzde bankacılıkta rahatlıkla sürdürülebilmektedir. Düşünsenize toplam büyüklüğü 70 trilyon dolar olan dünyayı 10 kereden fazla satın alabilecek 760 trilyonluk para büyüklüğünü. Bu büyüklük içinde altının miktarı sadece 468 milyar dolar. Yani dolar altın penceresinden çıkarılmamış olsaydı ve küresel para dolar ekseninde kısmi rezerv bankacılığı bu kadar yaygınlaşmasaydı bugün ancak 468 milyar dolara nispetle bir dünyadan bahsedebilecektik.

Bugünkü 760 trilyonluk para ve para türevlerine baktığımızda sadece bir bankanın 78 trilyon dolar ile dünyayı satın alabilecek mevduata sahip olduğunu, 5 küresel bankanın 238 trilyon dolarla dünyayı birkaç kez satın alabilecek rakama sahip olduğunu görüyoruz. İyi de birden fazla dünya yok ki…

Kısaca dünyada gözüken bu kadar paranın hayali olan %90’lık kısmı bankaların kısmi rezerv sayesinde havadan “yarattığı” miktardır.

Borca dayalı dediğimiz bu finans sisteminde kısmi rezerv bankacılığı sanırım küresel krizin boyutlarını göstermektedir.


**********************************************

Enflasyon miktarı faiz ve katılım Bankaları


Bir Din adamı ile Bir İlim Adamının Görüşleri
Hayrettin Karaman’ın enflasyon miktarı fazlalığın faiz olmadığı yönündeki fetvasına itirazımızı ve ilişkili olarak katılım bankalarının Merkez Bankasından faiz olsa bile enflasyon oranında fazlalık miktarını alabilecekleri ve havuzlarına koyabilecekleri yönündeki diğer fetvasına ilişkin itirazi yazımızı hatırlayacaklardır.


Kısmi rezervin ne olduğu ve katılım bankalarının da kısmi rezerv yaptıklarına dair yazımız;

http://vekuran.blogspot.com/2012/09/...mi-rezerv.html


BDPS ile ilgili özellikle faiz/enflasyon/devalüasyon üçlemesi konusunda tespitleri ve “bu sistem çözülemez, alternatifi uygulanamaz” şeklindeki öğretilmiş çaresizlik karşısında dedikleri çok önemli. Evet bu sistemin düzeltilemeyeceği veya alternatifinin olmadığı insanların bilinç altına başarıyla yerleştirilen bir safsatadan ibarettir.




Son sıralarda ilgiyle okuduğumuz yazılar, Prof. Dr. Gültekin Çetiner ile Prof. Dr. Hayrettin Karaman hocaların faiz, enflasyon ve bankacılık üzerine olan yazılarıdır.
Müzakereleri 3 başlıkta özetleyebiliriz.
Din adamı Karaman, enflasyon kadar farkın faiz olmayacağını söylüyor. Ekonomi uzmanı Çetiner ise buna itiraz ediyor.Bu konuda yazılanlardan benim anladığıma göre Karaman Hoca’nın enflasyon ile ilgili bilgisi eksik ve hatalıdır. Enflasyon makroekonomik bir göstergedir. TUİK’in oluşturduğu hayali bir mal ve hizmet sepetine göre çeşitli varsayımlarla hesaplanır. Sepete ne koyacağınıza göre değişir ve geçmişi ifade eder. Dahası, mevcut ekonomik sistemde enflasyon, devalüasyon ve faiz birbirlerine denk üç göstergedir. Bunların üçünü aynı anda kontrol edemezsiniz. Ancak ikisi ile oynayarak üçüncüsünü istediğiniz tarafa yönlendirebilirsiniz. Neticede bunların üçü birbirlerine eşitlenirler.Şimdi enflasyon göstergesini esas alarak borcun ödenmesindeki meşru farktır derseniz yanlış olur. Çünkü bu gösterge diğer iki göstergenin bir nevi türevidir.Karaman’ın da örnek verdiği gibi tek bir mala göre hesap yapmak daha doğrudur. Diyelim ki 100 lira borç verdiniz. Borç verdiğiniz sırada 100 lira ile 20 kilo pirinç alınıyordu. Bunu da kaydettiniz. Borcun geri ödeme zamanında paranızı 20 kilo pirinç eşdeğeri olarak isteyebilirsiniz. Bu 105 lira da olabilir 90 lira da. Bir risk taşır. Ama makroekonomik enflasyon rakamı farklı bir ifadedir. Enflasyon, devalüasyon ve faiz üçlüsü mevcut ekonomik sistemin denge üçlüsüdür. Sizi her zaman faiz oranlarına yaklaştırır. Neticede faiz kadar enflasyon ya da enflasyon kadar faizi “bilmeden” meşrulaştırmış olursunuz.
Mevcut finans sistemi borca dayalı para sistemidir (BDPS). Bunun banka özelindeki ifadesi kısmi rezerv bankacılık sistemidir (Fractional Reserve Banking System, FRBS). Adına ister özel finans kuruluşu deyin isterse katılım bankaları deyin farketmez. Hepsi BDPS esaslarına göre çalışır ve sahip olmadıkları parayı verirler. Çetiner bunu bu şekilde ifade ederken Karaman katılım bankalarının kâr payı esasına göre çalıştığını söylüyor.
Bu konuda da Karaman’ın yanlış bilgilendirildiğini zannediyorum. Eğer müşaviri olduğu Albaraka’nın tablolarına bakarsa, toplanan mevduatın yaklaşık 7 katının kredi olarak verildiğini görür. Bu durum diğer bankalarda 10 katı olarak ortaya çıkmaktadır. Kısacası topladığı mevduat yaklaşık 800 milyon lira olan bir bankanın nasıl oluyor da kredi hacmi 6.5 milyar lira olabiliyor? İşte bu kısmi rezerv bankacılığı ile oluyor. Bunu hiçbir gerekçe meşrulaştıramaz. Bu konudaki detaylı çalışmaları www.metegundogan.comsitesinde bulabilir.
Karaman Hoca diyor ki; “… bugün dünyada yerleşmiş ve ha deyince değiştirilmesi mümkün olmayan bir para sistemi var…”.İşte bu çok yanlış bir kabuldür. Bugün dünyada çökmüş ve ayakta durması artık mümkün olmayan bir para sistemi var. Yapılacak tek iş, Merkez Bankasının parayı “borca dayalı olmadan” üretmesidir. Kişinin kişiye faizle para vermesi bir tercih meselesidir ve konumuzun dışındadır. Ama sistemin borca yani faize dayalı olması asla kabul edilebilecek bir şey değildir. Çözümü de aslında çok çok basittir. Merkez bankasında yapılacak birkaç operasyon ile hallolabilecek bir iştir. Ancak en zor olanı zihinlerdeki operasyondur. Zorlandığımız nokta da odur.
Tabi Karaman Hoca’nın yazdığı “katılım bankaları “özel finans kurumu” adıyla kurulduğu günden beri iki grup muhalif kaldı, bu bankaların aleyhinde propaganda yaptılar: “Şeriat geliyor” diyen laikçiler, “aldatılarak faiz yediriyorlar, diğer bankalardan farkı yok” diyen bazı Müslümanlar” gibi “politik” ifadeleri değerlendirmiyorum. Bu memlekette katılım bankaları sayesinde şeriat gelmeyeceğini en iyi laikçiler bilir. Ancak bu şekilde bir propaganda tersinden bu bankaların işine yarar! Tabi, kimin işine yarıyorsa bu propagandayı da onun yapmış olma olasılığı yüksektir!


Yine Karaman Hoca’nın müzakere üslubunun kendisine yakışmadığını da ifade etmek istiyorum. Çetiner Hoca için “bir tenkitçi” “zat” vs gibi ifadeler ve konunun özüne ilişkin değil de etrafından dolaşmaya matuf ifadeler hoş değil. Bu ifadeleri, tenkidi kimin yaptığını bilmediği için kullandığını söylemesi de inandırıcı değil.
Netice itibarıyla değerlendirmemi şu şekilde tamamlamak istiyorum. BDPS ile bugün artık yolun sonuna gelindi. Bu sistemi çeşitli adlarla sürdürmeye çalışmak istiyorlar ama nafile. Yapılacak iş gayet basittir. Bunu herkesin anlaması gerekir. Bu açıdan gerek Hayrettin Karaman’ın gerek Hamdi Döndüren’in (aynı bankanın konu ile ilgili bir başka müşaviri) gerekse bu konularda çalışmaya gayret eden diğer hocaların BDPS’ni anlamasını çok önemsiyorum. Umarım bu yazışmalar böyle bir anlayışa vesile olur.




NOTLAR:


Hayrettin Karaman’ın ilgili yazıları, Yeni Şafak gazetesi köşesinde 17, 18, 20, 24 ve 25 Kasım 2011 ve 11 Aralık 2011 tarihli yazılardır.


Gültekin Çetiner’in yazılarının tamamı www.drcetiner.org adresinde mevcuttur.

drcetiner.org
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (17. September 2012), Miralay (17. September 2012)
Alt 2. February 2013, 10:39 PM   #2
ates demir
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart

Tanıdan tedaviye belki bir yol; biraz uzun bir belgesel
http://www.youtube.com/watch?v=faXZ2VdNu-A

Konu ates demir tarafından (2. February 2013 Saat 10:42 PM ) değiştirilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
bankacılığı, entegre, kısmi, rezerv, sisteme, soygun


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:53 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam