hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Peygamberlere İman > Kuran'da adı geçen Peygamberler > İsa Peygamber

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 4. October 2008, 11:14 AM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart İsa'nın Doğumu

Markos,Yuhannam! Değerli Kardeşlerim!

İlhan Akkurt Kardeşimizin yazdığı "Hz. İsa Hrıstiyan mıydı?" adlı kitabındaki "İsa'nın Doğumu" başlıklı yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hz. İsa’nın doğumu dört İncil’den yalnız Matta ile Luka’da anlatılır. Bu iki İncil Hz. İsa’nın doğumu ile başlar. Markos ve Yuhanna ise Hz. Yahya’nın peygamberliğe başlaması ile başlar. Hz. İsa’nın doğumundan hiç söz etmezler. Doğumu anlatan her iki incil’de aynen Kuran’ın anlattığı gibi bakire Hz.Meryem’in Allah’ın bir mucizesi olarak (aracı bir erkek olmaksızın) Hz. İsa’ya hamile kalıp Hz. İsa bir mucize olarak babasız dünyaya geliyor. Şimdi bu iki İncil’in aktardığı aynı doğum olayını görelim. Önce Matta’daki;

Hz. İsa’nın doğumu dört İncil’den yalnız Matta ile Luka’da anlatılır. Bu iki İncil Hz. İsa’nın doğumu ile başlar. Markos ve Yuhanna ise Hz. Yahya’nın peygamberliğe başlaması ile başlar. Hz. İsa’nın doğumundan hiç söz etmezler. Doğumu anlatan her iki incil’de aynen Kuran’ın anlattığı gibi bakire Hz.Meryem’in Allah’ın bir mucizesi olarak (aracı bir erkek olmaksızın) Hz. İsa’ya hamile kalıp Hz. İsa bir mucize olarak babasız dünyaya geliyor. Şimdi bu iki İncil’in aktardığı aynı doğum olayını görelim. Önce Matta’daki;



“1-2 İsa’nın Kral Hirodes* devrinde Yahudiye’nin Beytlehem Kenti’nde doğmasından sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Yeruşalim’e* gelip şöyle dediler: “Yahudiler’in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O’nun yıldızını gördük[i] ve O’na tapınmaya geldik.”

3 Kral Hirodes bunu duyunca kendisi de bütün Yeruşalim halkı da tedirgin oldu.

4 Bütün başkâhinleri ve halkın din bilginlerini* toplayarak onlara Mesih’in nerede doğacağını sordu.

5 “Yahudiye’nin Beytlehem Kenti’nde” dediler. “Çünkü peygamber aracılığıyla şöyle yazılmıştır:

6 “Ey sen, Yahuda’daki Beytlehem, Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin! Çünkü halkım İsrail’i güdecek önder Senden çıkacak.’“

7 Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp onlardan yıldızın göründüğü anı tam olarak öğrendi.

8 “Gidin, çocuğu dikkatle arayın, bulunca bana haber verin, ben de gelip O’na tapınayım” diyerek onları Beytlehem’e gönderdi.

9 Yıldızbilimciler, kralı dinledikten sonra yola çıktılar. Doğuda[ii] görmüş oldukları yıldız onlara yol gösteriyordu, çocuğun bulunduğu yerin üzerine varınca durdu.

10 Yıldızı gördüklerinde olağanüstü bir sevinç duydular.

11 Eve girip çocuğu annesi Meryem’le birlikte görünce yere kapanarak O’na tapındılar. Hazinelerini açıp O’na armağan olarak altın, günnük ve mür* sundular.

12 Sonra gördükleri bir düşte Hirodes’in yanına dönmemeleri için uyarılınca ülkelerine başka yoldan döndüler.”(Matta-2)

Burada Hz. İsa’yı doğumunda ziyaret edenlerin yıldız bilimciler olduğu yazılıdır. Şimdi Luka’da bu ziyaretçiler bakalım kimlermiş;

“6-7 Onlar oradayken, Meryem’in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa[iii] yer yoktu.

8 Aynı yörede, sürülerinin yanında nöbet tutarak geceyi kırlarda geçiren çobanlar vardı.

9 Rab’bin bir meleği onlara göründü ve Rab’bin görkemi çevrelerini aydınlattı. Büyük bir korkuya kapıldılar.

10-11 Melek onlara, “Korkmayın!” dedi. “Size, bütün halkı çok sevindirecek bir haber müjdeliyorum: Bugün size, Davut’un kentinde bir Kurtarıcı doğdu. Bu, Rab olan Mesih’tir*.

12 İşte size bir işaret: Kundağa sarılmış ve yemlikte yatan bir bebek bulacaksınız.”

13-14 Birdenbire meleğin yanında, göksel ordulardan oluşan büyük bir topluluk belirdi. Tanrı’yı överek, “En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, Yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara Esenlik olsun!” dediler.

15 Melekler yanlarından ayrılıp göğe çekildikten sonra çobanlar birbirlerine, “Haydi, Beytlehem’e gidelim, Rab’bin bize bildirdiği bu olayı görelim” dediler.

16 Aceleyle gidip Meryem’le Yusuf’u ve yemlikte yatan bebeği buldular.

17 Onları görünce, çocukla ilgili kendilerine anlatılanları bildirdiler.

18 Bunu duyanların hepsi, çobanların söylediklerine şaşıp kaldılar.

19 Meryem ise bütün bu sözleri derin derin düşünerek yüreğinde saklıyordu.

20 Çobanlar, işitip gördüklerinin tümü için Tanrı’yı yüceltip överek geri döndüler. Her şeyi, kendilerine anlatıldığı gibi bulmuşlardı.(Luka-2)



Burada Hz. İsa’nın ilk ziyaretçileri çobanlar oldu. Gelelim doğumdan sonra neler olduğuna önce Matta’ya bakalım;

“13 Yıldızbilimciler gittikten sonra Rab’bin bir meleği Yusuf’a rüyada görünerek, “Kalk!” dedi, “Çocukla annesini al, Mısır’a kaç. Ben sana haber verinceye dek orada kal. Çünkü Hirodes öldürmek için çocuğu aratacak.”

14 Böylece Yusuf kalktı, aynı gece çocukla annesini alıp Mısır’a doğru yola çıktı.

15 Hirodes’in ölümüne dek orada kaldı. Bu, Rab’bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu: “Oğlumu Mısır’dan çağırdım.”

16 Hirodes, yıldızbilimciler tarafından aldatıldığını anlayınca çok öfkelendi. Onlardan öğrendiği vakti göz önüne alarak Beytlehem ve bütün yöresinde bulunan iki ve iki yaşından küçük erkek çocukların hepsini öldürttü.

17 Böylelikle Peygamber Yeremya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelmiş oldu:

18 “Rama’da bir ses duyuldu, Ağlayış ve acı feryat sesleri! Çocukları için ağlayan Rahel Avutulmak istemiyor. Çünkü onlar yok artık!”

19-20 Hirodes öldükten sonra, Rab’bin bir meleği Mısır’da Yusuf’a rüyada görünerek, “Kalk!” dedi, “Çocukla annesini al, İsrail’e dön. Çünkü çocuğun canına kıymak isteyenler öldü.”

21 Bunun üzerine Yusuf kalktı, çocukla annesini alıp İsrail’e döndü.

22 Ama Yahudiye’de Hirodes’in yerine oğlu Arhelas’ın kral olduğunu duyunca oraya gitmekten korktu. Rüyada uyarılınca Celile bölgesine gitti.

23 Oraya varınca Nasıra denen kente yerleşti. Bu, peygamberler aracılığıyla bildirilen, “O’na Nasıralı denecektir” sözü yerine gelsin diye oldu.” (Matta-2)

Matta, İnciller’in içinde en fazla Yahudi geleneklerine bağlı olandır. Hz. İsa’yı aynen Hz. Musa’nın doğumunda olan olaylara benzetmektedir. Ama tarihçiler böyle yakın tarihte olmuş hiçbir çoçuk katliamından bahsetmemektedirler. Birde doğum olayını anlatan ikinci şahidimiz olan Luka’nın bu konuda neler yazdıklarına bir göz atalım;



“ 21 Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, O’na İsa adı verildi. Bu, O’nun anne rahmine düşmesinden önce meleğin kendisine verdiği isimdi.

22 Musa’nın Yasası’na göre arınma günlerinin[iv] bitiminde Yusuf’la Meryem çocuğu Rab’be adamak için Yeruşalim’e* götürdüler.

23 Nitekim Rab’bin Yasası’nda, “İlk doğan her erkek çocuk Rab’be adanmış sayılacak” diye yazılmıştır.

24 Ayrıca Rab’bin Yasası’nda buyrulduğu gibi, kurban olarak “bir çift kumru ya da iki güvercin yavrusu” sunacaklardı“

39 Yusuf’la Meryem, Rab’bin Yasası’nda öngörülen her şeyi yerine getirdikten sonra Celile’ye, kendi kentleri Nasıra’ya döndüler.

40 Çocuk büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte yetkinleşiyordu.Tanrı’nın lütfu O’nun üzerindeydi.“(Luka-2)


Luka’da ne Kral Hirodes var, ne Mısır’a kaçma var, nede çoçuk katliamı. Hz. İsa hiç bir zorluk yaşamadan Musevi inançları gereğince, sekiz günlük olduğu zaman sünnet edilip, yine aynı inanacın gereklerine göre ilk doğan çoçuğun Rabbe adanma töreni için Yeruşalim’e (Kudüs’e) Süleyman Mabedine götürülüyor. Buradaki törenler bittiğinde hiç bir korku olmadan Hz. İsa Nasıra’ya götürülüyor.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. December 2009, 05:15 AM   #2
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

HZ İSA PEYGAMBER BABASIZ DEĞİLDİR
Hz İsa peygamberin babasız olması ile ilgili Kur’an da hiçbir ayet yoktur. Bu anlayış Hıristiyanlar tarafından uydurulmuş bir inançtır. Zaten İslam toplumlarındaki Kur’an’a dayanmayan sözlerin büyük bir kısmı ya Yahudilerin uydurduğu ya da Hıristiyanların uydurduğu hikayelerdir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi bir şeyin doğru olması için şu dört şeyin uyum içinde olması gerekir demiştik. (Kur’an, ilim akıl ve pratik hayat)
Şimdi Kur’an da geçen Hz İsa ile ilgili ayetlerden Hz İsa peygamberin babasız doğduğuna dair bir sonuca varabilecek miyiz?
3/35- Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti.
3/36- Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."
3/37- Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.
3/38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana Katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.
3/39- O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."
3/40- Dedi ki: "Rabbim, bana gerçekten ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?" "Böyledir" dedi, "Allah dilediğini yapar."
3/41- (Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O’nu tesbih et." dedi.
3/42- Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.
3/43- "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et."
3/44- Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
3/45- Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır."
3/46- "Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir."
3/47- "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."
3/48- "Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek."
3/49- İsrailoğulları’na elçi kılacak. (O, İsrailoğulları’na şöyle diyecek "Gerçek şu, ben size Rabbinizden bir ayetle geldim. Ben size çamurdan kuş biçiminde bir şey oluşturur, içine üfürürüm, o da hemencecik Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı, alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır."
3/50- "Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah'tan korkup bana itaat edin."
3/51- "Gerçekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na ibadet edin. Dosdoğru olan yol işte budur."
3/52- Nitekim İsa, onlarda inkarı sezince, dedi ki: "Allah için bana yardım edecekler kimdir?" Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahid ol" dediler.
3/53- "Rabbimiz, biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahidlerle beraber yaz."
3/54- Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır.
3/55- Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."
3/56- "İnkar edenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azapla azaplandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur."
3/57- "İman edip salih amellerde bulunanların ecirleri eksiksiz ödenecektir. Allah, zalim olanları sevmez."
3/58- Bunları Biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden (Kur'an'dan) okuyoruz.
3/59- Şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi.
Şimdi Hz İsa ile ilgili geniş açıklama yapan bir surede geçen ayetleri de aktardıktan sonra konu ile ilgili yorumumuza geçelim.
19/16- Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti.
19/17- Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.
19/18- Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."
19/19- Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
19/20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
19/21- "İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti.
19/22- Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.
19/23- Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."
19/24- Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."
19/25- Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin."
19/26- Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "Ben Rahman (olan Allah)' a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."
19/27- Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."
19/28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."
19/29- Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"
19/30- (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."
19/31- "Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."
19/32- "Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı."
19/33- "Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."
19/34- İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".
19/35- Allah'ın çocuk edinmesi olacak şey değil. O Yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: "Ol" der, o da hemen oluverir.
İşte Kur’an da Hz İsa ve Meryem hakkında geçen ayetler bunlardır. Ayetlere dikkat ettiğimiz zaman Hz İsa’nın babasız olduğunu ima eden bir ayet yoktur. İnsanların bugüne kadar ki ağızlarına doladıkları “Hz İsa babasızdır” sözü Hıristiyanların uydurdukları bir sözdür. Şimdi Kur’an dan naklettiğimiz bu ayetlerden Hz İsa’nın babasının olmadığı ile ilgili bir anlam var mı? Bunu Kur’an’ın kendi bütünlüğünde o konunun ilminde akla ve pratik hayata ters düşmeden güçlü bir mantık ölçüsü içerisinde incelemeye çalışalım.
İnsanların Hz İsa hakkında söylediklerini zan ve tahminle konuştuklarına karşılık Kur’an” şüphesiz Allah katında İsa’nın durumu ademin durumu gibidir. Onu topraktan yarattı sonra ona ol demesiyle o da hemen oluverdi.” Kur’an’ın sanatsal bir üslupla anlattığı olaylar insanlar tarafından algılanamadığından neticesi düzgün olmayan bir anlayış ortaya çıkıyor. Temeli düzgün atılmayan bir bina düzgün yapılamadığı gibi temeli düzgün olmayan bir dinin neticesi de düzgün olmaz.
Bakınız Kur’an Hz İsa’nın yaratılışını ademe benzetirken ademin nasıl yaratıldığını izah ediyor.
22/5: Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.”
23/12 - Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.
23/13- Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.
23/14- Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir.
23/15- Sonra bunun ardından siz gerçekten ölecek olanlarsınız.
İşte Kur’an mümin ve haç surelerinde geçen ayetlerde “ol dedi mi oluverdi” ayetini böyle açıklıyor. Yani bir insanın oluşabilmesi için erkek sperminin kadın rahminde yumurtalıkla alaka kurarak orada belirli aşamalardan geçtikten sonra ancak doğuyor ve yeni bir hayatla karşılaşıyor.
Bakınız ayetleri çok iyi tahlil ettiğimiz zaman öyle olduğu anlaşılır.
“ Ona ruhumuzu göndermiştik , O da düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.”
Bu ayet orada ruh kelimesinin ne anlama geldiğini anlamakla ancak anlaşılabilir. Dikkat edilirse , Peygamberlerin özelliklerinden biri de yanlışlık yaptıkları zaman vahiyle düzeltilirler. Diğer insanlarda böyle bir haslet yoktur.
Vahyin gözetimine giren her insan ,Düzeltilmiş bir beşerdir. Vahyin kontrolüne giren peygamberler de kendi istek ve arzularına göre yaşamaz ve söylemez.
53/3” O hevadan konuşmaz o ( söyledikleri vahyolunmakta olan vahydir.)
Allah’ın kedi ruhundan üflediği ve onu kutsal ruhla desteklediği, bir peygamber Hz. Meryem karşısına dikiliyor. Ve konuşmalar başlıyor.
19/18:” Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."
Genelde müfessirler Hz Meryem’in karşısına gelen kişinin Cebrail olduğunu söylemişlerdir. Bu anlayış hem Hıristiyan alemini teslis(üç Allah) inancına götürerek bu inanç Hz İsa’nın babası yok anlayışıyla İslam müfessirlerine sıçramıştır.
Hz Meryem’in karşısına gelen Cebrail değil Allah’ın peygamber olarak gönderdiği bir elçidir.
19/19: Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
Şimdi yine gelen elçinin bir peygamberin bir erkek çocuktan söz ederek müjdelemesi bize birçok şeyleri çağrıştırıyor.
33/23:” Mü'minlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler.
Dikkat edildiği zaman hep ayetler hem birbirleriyle çelişkisiz bir halde dizilmiş hem de birbirleriyle diyalog halindedir. Erkek adamın verdiği söz neymiş Kur’an dan ona bir bakalım.
7/172:” Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) Onlar: "Evet (Rabbimiz'sin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.
İşte Kur’an da bahsedilen ve sözünde duran erkek adam ve çocuk bu. Allah’tan başka rab kabul etmeyen, ölümü, dirimi, hayatı Allah’a ait olan adamlardır. Yine konumuza dönecek olursak Allah’ın gönderdiği ruh; bir elçi olan peygamberdir. Her peygamber kendinden öncekileri doğrular ve tastik eder ve kendinden sonraki gelecek olan peygamberi müjdeler. İşte elçinin müjdelediği erkek çocuk insanlara bir ayet ve bir belge olan Hz İsa’dır. Bakınız Hz İsa da gelecek olan bir peygamberi nasıl müjdelemektedir.
61/6:” Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrail oğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.
Demek ki bu gelen elçi Rastgele bir elçi değil Allah’ın bildirmesiyle geleceği bilebilen gayıptan haber verebilen bir elçidir..
Yine elçi ile Hz Meryem arasında konuşma devam ediyor.
19/20”O benim nasıl erkek bir çocuğum olabilir.Bana hiçbir beşer okunmamışken.ve ben azgın utanmaz (bir kadın)değilken dedi.”
Kur’an burada toplumun Hz Meryem hakkındaki yanlış düşünce ve anlayışından onu temizleyip arındırıyor. Bir de asıl önemli olanı da Hz Meryem’in Topluma karşı yabancılaşması idi
19/21”İşte böyle dedi Rabbim dedi ki bu benim için kolaydır.Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmt kılmak için,(bu Çocuk olacaktır.) ve iş de olup bitmiştir.
Kur’an her halde O Elçinin evliliğinden söz ederken, Düğünün nasıl geçtiğini kaç kişi ile düğün yapıldığını, Kimlerin düğüne davet edilip edilmediğini, Yatak odasının kaç katlı olup olmadığını , Anlatacak değildir herhalde.
Bakınız olup bitti Ol Dedi hemen oluverdi ifadesini kullanıyor arkasından,
19/22: Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.
Soruyorlar, Allah isterse babasız çocuk meydana getiremez mi.? Elbette Allah dilediğini dilediği gibi yaratır. Kur’an’ın kendi bütünlüğü içerisinde olayları eşyanın yapısına akıla ve pratik hayatla özdeşleştirdiğimiz zaman Allah’ın Evrene koyduğu yasayla uyuşmaz çelişki meydana gelir.
Eğer öyle her şeyde bir intizam ve kural olmasaydı kainat fesada uğrardı. Şimdi Kur’an da geçen altı kalın çizgilerle çizilmesi gereken olmazsa olmazları belirleyen bazı ayetleri konu içerisinde naklatmeye çalışalım.
22/47:” Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar; Allah, va'dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.”
Allah evrende bir yasa koymuştur. Bu yasa kesinlikle doğal seyri içerisinde işler durur dünya dönmez diyenlere onlar dönmez dese de Galileo’nun dediği gibi döner durur.
30/30: “Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.”
İşte bu ayet insanlardaki geleneksel bir din anlayışını kökünden söküp atarak Hz İbrahim’in oluşturduğu bir din anlayışına insanları davet ediyor. Israrla devamlı üzerine basa basa vurguladığım din anlayışı Allah’ın yarattığı varlıklarla gönderdiği vahiylerin çatışmadığı bir din anlayışıdır. İşte Allah insanların üreme biçimlerini izah ederken bir erkek ve bir dişiden olduğunu söylüyor. Ve bununla ilgili bir yaratış biçimi koyduğunu vurgularken Hz İsa’nın babasız ve erkeksiz meydana geldiği inancı İbrahim dinini fıtrat dinini kökünden söküp atıyor.
30/43: “Öyleyse sen, Allah'tan (bir takdir olarak) geri çevrilmesi mümkün olmayan gün gelmeden önce, yüzünü dimdik ayakta duran dine çevir. O gün parça parça bölünecekler.”
Deveye demişler ki; boynun neden eğri, o da demiş ki nerem doğru demiş. Aynen onun gibi bugünkü toplumun algıladığı yaşadığı din de öyle değil mi? Sadece Hz İsa’nın babasız doğduğu inancı değil, daha sayılamayacak kadar yanlışlıklarla dolu bir din anlayışı ortada dolaşmaktadır. Onları ilerde inşallah zamanı geldikçe izah etmeye çalışacağım.
Peygamberlik dönemi devam ederken toplumların sorunlarını, helallerini ve haramlarını Allah kesin olarak seçtiği elçiler aracılığı ile bildiriyordu. Fakat bunlar peygamberler öldüğü zaman peygamber söyledi denilip de peygamber söylemediği halde toplumlarda yanlış bir din anlayışı oluşturulmuşsa şimdi de Kur’an ortada olduğu halde orijinalliği bozulmamış ve bozulmayacak bir şekilde Allah’ın korunması altında olduğu halde Kur’an da ki söylenenleri değil Kur’an’ın dışında hikayeler ve yalan hadislerle İslam de bahsedilen dinin yozlaştığı görülmüştür. İşte Tevrat ve İncil’in bozulduğu gibi Kur’an sız olan İslam da bozulmuştur.
Kur’an bir zikir ehlinden bahsetmektedir. Kur’an’ın bahsettiği bu zikir ehli eşyanın esrarını düşünen, çözen ve kendi sahasında uzman olanlardır. Dünyadaki hangi konu ile ilgili bir ilim dalı varsa onların adı hep zikir ehlidir. Bir doğruya ulaşmak için onların hangisi ile ilgili bir bilgi edinilecekse o konu ile ilgili uzmana sorulduğu zaman doğru bir bilgi alınır peygamberler vahyin dışında bilmediği bir konu hakkında bilgi edinecekleri zaman onlarda Allah tarafından zikir ehline yönlendiriliyorlardı.
3/159: “Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”
Düşünüldüğü zaman peygamberler bazılarını söylediği gibi eğer o konularda ihtisas görmemişse bir doktor, bir piskolok veya bir astronomi uzmanı değildir. O Allah’ın vahyettiği dışında hiçbir şey bilmez.
Bakınız din ve yaşam biçimi otorite haline gelmiş Hz Süleyman peygamber kendine tabi olmuş halkın dışında değişik inanç ve yaşam biçimlerine sahip olan yabancılardan ordu kurarak düşman karşısında güçlü bir hale gelmeyi başarıp zafer kazanmıştır.
27/17: “Süleyman'a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı.”
Başka ayetlerde de;
34/12: “Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.
34/13-Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.”
Akıllı insan hm kendi aklını kullanan hem de başkalarının aklından istifade etmeyi bilen insandır.bir işe kendi gücü yetmediği zaman başkalarını da devreye sokarak o işin üstesinden gelebilir. Bununla ilgili bir kıssa aklıma geldi.
Filozof Beydaba anlatıyor; tongar kuşu diye bir kuş varmış bu kuş o kadar küçükmüş ki deve kuşu yumurtasının içine filin geçtiği yol üzerine bir yuva yapmış. Hem de yavruları da varmış. Bir gün tongar kuşu yavrularına yem bulmaya çıktığında filin yolu üzerinde bulunan yuvayı fil çiğnemiş. Tongayr kuşu da filin önüne hazır olup, demiş ki “sen benim yuvamı büyük olduğun, kibirlenip büyüklendiğin için mi çiğnedin?”. Filde “evet” diyor. Tongar kuşu da ben senin hesabını görürüm deyip ayrılıyor. Ve saksağan ile karganın yanına varıyor. Başından geçenleri onlara anlatıyor. Saksağan ve karga duruma çok üzüldüklerini fakat yapacak bir şeylerinin olmadığını söylüyorlar. “Kocaman file biz ne yaparız” deyince toygar kuşu diyor ki; “siz beninle gelin ben ne dersem onu yerine getirin” filin yanına geldiklerinde gözlerini oyun diyor. Kargayla saksağan filin gözlerini oyuyorlar. Filin gözleri kör olunca bulunduğu yerden ayrılamıyor. Oradaki otlarla yiyeceklerle yetiniyor. Fil o kadar susuyor ki bu sefer su içeceği zaman toygar kuşu bir nehrin kenarına gidiyor, kurbağalara başından geçenleri anlatıyor. Kurbağalar iyi ama “biz kocaman file ne yapabiliriz ki” diyorlar. Toygar kuşu diyor ki “filin gözleri görmüyor, filin çevresinde de büyük bir uçurum var o uçuruma varacaksınız ve ötmeye başlayacaksınız. Filde orada su var sanacak ve uçurumdan aşağıya yuvarlananıp geberecek. Böylece onun şerrinden kendimizi koruyacağız ve tongar kuşunun dediği gibi yapıyorlar. Fil kurbağaların öttüğü yerde su var sanıp yürüdüğü zaman, uçurumdan yuvarlanıp yere yatıyor. Tongar kuşu üzerine çıkıyor “ey fil sen büyüksün gururlusun öylemi?” diyor. “Allah gururlanıp kibirlenenleri sevmez, bak benim gibi küçücük tongar kuşunu büyülttü, yücelti senin gibi gururlanıp kibirlenen fili devirerek yere yatırdı” diyor.
Gördüğünüz gibi aklı kullanmak ne büyük sanılan şeyleri devirip küçük hale getirebiliyor. Yine tekrar konumuza dönelim.
Şimdi ilme, Kur’an’a ve pratik hayata baktığımız zaman Hz İsa’nın babasının mutlaka olduğunu, babasız asla bir çocuğun olmayacağını öğrendik. Şimdi de Hz İsa’nın babasının kim olduğunu tespit etmeye çalışalım.
Kur’an da geçen Hz İsa ve Hz Meryem ile ilgili ayetlerde Hz Meryem’in diyalog kurduğu elçi İslam dünyasının algıladığı gibi bir melek değil insanlarla Allah arasında olan bir elçidir. Yani Hz Meryem’in kocasının bir peygamber olduğu kesindir. Ben Hz İsa’nın babasının Zekeriya peygamber olduğunu söylemem benim yorumumdur. Doğrusunu Allah bilir.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 7. December 2009, 05:16 AM   #3
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

HZ. İSA’NIN BABASI ZEKERİYA PEYGAMBERDİR
3/44” Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin

Acaba kur’an sorumluluktan bahsederken neyi ifade etmek istemiştir.?Önce bunu çözmek gerekiyor, Ben diyorum kiakıl baliğ çağına ermiş Erkek olsun kadı olsun. Aklı yerinde olan herkes,din seçmede yol seçmede, kendi kendisine yetkili ve sorumludur. Her aklı başında olan insan yanlışa da doğruya da gitse hesabını yalnız başına Allah’a verecek, Yalnız Evlilik olayında takva iktidarını kurmuş olan bir erkek,Eşinin yanlış yaptığı davranışlardan dolayı sorumludur. Eğer takva yolunda yürüyen bir erkek eşini Allah’ın haram kıldığı şeylerden bütün cehdini gösterdiği halde engel olamamışsa Ki gerçekten buna gücü yetmeyebilir. Yol ve dinleri farklı bir evliliği Allah yasaklıyor. İnşallah bunları Evlilik ve talâk bahsinde geniş geniş izah edeceğiz inşallah.
Sorumluluk almak demek onun yapmış olduğu bütün davranışlara kefil olmak demektir. Eğer kadın veya erkeklerden herhangi birisi Allah’ın yasakladığı büyük günahlardan,Herhangi birini yaparsa evlilik sözleşmesi bozulduğu gibi , velayet hakkı da kalkar.
4/34” Allah'ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde 'sorumlu gözeticidir.' Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür
Allah erkeğe güç kuvvet vermişse o oranda da Sorumluluk Yüklemiştir. Şimdi böyle bir tablodan bahsederken, Allah ın ortaya koyduğu Ve dininin adını İslam diye isimlendirdiği Bir Projeden bahsediyoruz. Müslüman'ım diyen her insanın, Her meselesini bu proje içinde değerlendirmesi ve çözmesi gerekmektedir.
Bir örnekle bunun anlaşılmasını kolaylaştırmaya çalışalım. Diyelm ki elli kg ağırlığında bir adam var, bunun yanında seksen kg ağırlığında bir adam daha var , şimdi bunlara ihtiyaç olan kalori ve yaptıkları iş ve harcadıkları kalori aynı olur mu? Elbette aynı olmaz aynen onun gibi erkeği kadına göre kavvam yaratmıştır.
Evlilik Hayatı Toplum içerisinde ayrı ayrı yaratılış ve kültür farklılığı olan iki kişinin bir hayatı paylaşmasının adıdır. İnanıp iman eden ve Salih amel işleyenler için hayat bir imti
han ve bir denenmedir.
Evli olan erkek ve kadın hayatı beraber omuzlamak için kendilerine birer rol verilmiştir Kim kedilerine verilen bu rolü Allah’ ın tarif ettiği şekilde oynarsa Kadın olmuş erkek olmuş hiç fark etmez, o Allah katında sevabını almıştır.
Eğer kadın ve erkekten herhangi birisi görevini suistimal ederse O aile hayatı fesada uğrar. Hedefe ulaştırılmak için yüklenilen yük hedefe varamaz. Evlilik hayatı çatırdamaya başlar. Onun için Allah Erkeği Ailede reis yaparak sorumlu ve gözetici kılmıştır. Zikir ehli olanlar iyi bilirler ki başsız ve reissiz toplumlar ayakta kalamazlar. Mutlaka bir yönetici bir direktör olması gerekmektedir. Eğer Allah Reislik Konumunu Aile hayatında erkeğe vermişse Bunu Eleştirenler Allah a karşı haksızlık ediyor demektir.
Zaten Kadın ile erkek yaratılış farkı bakımından incelendiğinde Allah’ın erkeği reis yapması ne kadar doğru olduğu anlaşılacaktır. Evliliğin düzgün bir şekilde yürüyebilesi için kovulmuş şeytanın tuzağına düşmemek için Allah kadını ve erkeği birbirlerine veli kılarak yanlış şeylerde birbirlerini engellemek doğru ve hayır olan şeylerde birbirlerini destekleyerek Kur’an yol göstericiliğinde belirlenmiş olan ecele kadar düzgün bir şekilde yürürler.
9/72: “Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.”
Artık bu kadar bilgiden sonra Hz Meryem’le ilgili konumuza devam edelim.
3/37: “Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.”
Daha önce de bahsettiğimiz gibi hiçbir insan reşit olan hiçbir insanı yola getirme sorumluluğuna sahip değildir. Ama eşleri daha önceki bahsettiğimiz ayetlerden de anlaşıldığı gibi kadınlar eğer vahiy rotasından saparlarsa nasihat ve uygulamalar fayda etmemişse boşar ve üzerindeki hem sorumluluk kalkar hem de velilik hakkı kalkar. Ayette bahsedildiği gibi Zekeriya peygamberin Hz Meryem üzerinde sorumlu olduğundan bahsetmektedir. O zaman diyebiliriz ki; “demişti ki ben yalnızca rabbimden gelen bir elçiyim, sana tertemiz bir erkek çocuk müjdelemek için (buradayım).” Ayetindeki elçi Zekeriya peygamberdir. İşte her peygamber kendilerinden önceki peygamberleri doğrulayıp tasdik eden ve kendinden sonra gelecek olan peygamberi müjdelemesi nedeniyle o elçinin bir peygamber olduğu kesindir. Öyleyse Hz İsa’nın babası Zekeriya peygamber demek doğru olur kanaatindeyim. Doğru olanı
Allah bilir ama Bu anlayış Kur’an’a, ilme, akıla, pratik hayata daha uygun bir anlayıştır diyorum.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 1. June 2010, 10:04 AM   #4
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Ali Rıza Borazan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
HZ İSA PEYGAMBER BABASIZ DEĞİLDİR
3/47- "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."
19/18- Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."
19/19- Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
19/20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
19/21- "İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti.
19/22- Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.
19/23- Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."
19/24- Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."
19/27- Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."
19/28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."

Değerli Ali Rıza üstadım;

Yukarıdaki alıntıdan yola çıkarak, size kafama takılan soruları sormak istiyorum.

Eğer Zekeriya aleyhisselam İsa aleyhisselam'ın babasıysa (...ki, o da bir peygamberdir) Hz.meryem neden ondan çekinmiş ve 19/20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
Doğumu yapınca neden hüzünlendi de Cenab-ı Allah onu teselli etti.
Zekeriya aleyhisselam'ın Hz.meryem'le zina ederek utanılacak bir iş yapabileceklerini aklıma bile getirmek istemiyorum.

Çevresindekiler neden Hz.Meryeme; 19/28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."

deme ihtiyacını hissettiler? Hz.Meryem utanılacak birşey mi yapmıştı?

Eğer bu doğum olayı, normal bir kadın erkek ilişkisi (Sünnetullah, ya da tabiat olayı) ise neden Cenab-ı Allah (ya da ruhul kudüs) ile aralarında; 19/20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
19/21- "İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti.
diyalogu geçti. Bu çok mu şaşırtıcı bir durum muydu ki? Sonuçta tüm erkek ve kadınlar arasında geçen gayet doğal bir olaydı. O zamanlar çocuk başka bir şekilde mi meydana geliyordu?

Açıklayıp, acizane beni de bilgilendirirseniz sevinirim.

Konu Miralay tarafından (1. June 2010 Saat 10:46 AM ) değiştirilmiştir.
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Miralay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Ali Rıza Borazan (1. June 2010)
Alt 1. June 2010, 01:28 PM   #5
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

Değerli Ali Rıza üstadım;

Yukarıdaki alıntıdan yola çıkarak, size kafama takılan soruları sormak istiyorum.

Eğer Zekeriya aleyhisselam İsa aleyhisselam'ın babasıysa (...ki, o da bir peygamberdir) Hz.meryem neden ondan çekinmiş ve 19/20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
Doğumu yapınca neden hüzünlendi de Cenab-ı Allah onu teselli etti.
Zekeriya aleyhisselam'ın Hz.meryem'le zina ederek utanılacak bir iş yapabileceklerini aklıma bile getirmek istemiyorum.

Çevresindekiler neden Hz.Meryeme; 19/28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."

deme ihtiyacını hissettiler? Hz.Meryem utanılacak birşey mi yapmıştı?

Eğer bu doğum olayı, normal bir kadın erkek ilişkisi (Sünnetullah, ya da tabiat olayı) ise neden Cenab-ı Allah (ya da ruhul kudüs) ile aralarında; 19/20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
19/21- "İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti. diyalogu geçti. Bu çok mu şaşırtıcı bir durum muydu ki? Sonuçta tüm erkek ve kadınlar arasında geçen gayet doğal bir olaydı. O zamanlar çocuk başka bir şekilde mi meydana geliyordu?

Açıklayıp, acizane beni de bilgilendirirseniz sevinirim.
________________________________________
Konu Miralay tarafından (Bugün Saat 01:46 PM ) değiştirilmiştir.


Selam ün Aleyküm miralay kardeşim.
16- Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti.
17- Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.
18- Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."
19- Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
21- "İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti.
22- Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.
Devamlı üzerine basa basa söylüyorum. Kuranda geçen müteşabih olan bir ayeti anlamak için, önce kuranda bilinmesi gereken ön bilgiler vardır. Nasıl ilkokula giden bir çocuk problem çözmek için önce rakamları, sonra okumak için harfleri ve kelimeleri öğreniyorsa. Kurandaki bazı ayetlerin açıklanmasını kavrayabilmesi için Kuranda kullanılan kelime ve ayetlerin ne anlama geldiğini kuran içerisinde çözmesi ve anlaması lazımdır.
Buna Kuranda geçen kıssaları da ekleyecek olursak epey kuranı anlama konusunda ekmek tüketmesi lazımdır.
Mesela Kuranda “2/245- Allah'a karşılığını çok artırma ile kat kat artıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz.
“ Allah'a karşılığını çok artırma ile kat kat artıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir”
Allahın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını bilmeyen bir kişi bu ayetten sanki Allah ihtiyaç sahibi bir varlıkmış gibi. İnsanlardan borç para dileniyormuş anlaşılır. Bir başka örnek daha vermeye çalışalım.
48/10- Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.
Şimdi Allah hakkında ön bilgisi olmayanlar bu ayette kastedilen manayı yakalayabilir mi? Ayeti anlarken Allaha el isnat ederse Allaha şekil isnat etmiş olmaz mı?
Şimdi sormuş olduğun soruların cevabını kurandan anladığım kadar anlatmaya çalışayım.
1-19/20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi”
“? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi” Kuranı kerimde erkek kelimesi yaratılırken Rabbim Allah’tır sözüne sadık olan ve olacak olan bir kişiden söz etmektedir. Bir taraftan da hazreti Meryem’in her türlü Allah’ın dışında olan bağlılıktan uzak olduğunu kuran okuyanların kavradığı gibi anlatmaktadır.
İsa, Meryem, Zekeriya Yahya kelimeler bu konunun figürlerini oluşturmaktadır. Kuranda geçen bu kelimeleri kuranda incelediğimiz zaman şunların bilinmesi gerekir.
1-Zekeriya bir peygamberdir. Peygamberlerin temel özellikleri vahye muhatap olan kullardır. Kendilerinden öncekileri doğrulayan ve kendilerinden sonra gelecek olanları müjdeleme gibi bir kayıp bilgisine sahiptirler.
2-Meryem kuranda Allah tarafından övülmüş bir kadındır. Onun Fahişe olması imkânsızdır. Çünkü Kuran onun temiz bitki gibi yetiştirildiğinden söz etmektedir.
3-Kuran evlilik hukukundan bahseder. Meryem de bu evlilik hukukuna bağlı olarak evlenerek çocuk sahibi olmuştur.
4-Evet Meryeme gelen Tövbe haşa Allah değil, Allah mekandan münezzehedir. Cebrail de değil Cebrail eğer İslam toplumlarının anladığı gibi vahiy getiren melekse, Cebrail elçi olarak peygamberlere vahiy getirirler. Meryem peygamber olmadığına göre gelen elçinin Cebrail olmadığı kesindir.
5-19/19- Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım).
19/17- Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.
İşte bu iki ayeti beraber düşündüğümüz zaman On dokuzuncu ayette geçen “Ruh” Kelimesi peygamber anlamında kullanılan ruhtur. Ruh kuranda bildiğiniz gibi Allahın kendisinden varlıklara üflemesi ile onları bulunmuş olduğu konumlardaki tecellisidir. Onlara ruh şekil verir.
Peygamberler Allahın gözetimine girmeleriyle düzeltilmiş birer beşerdirler yanıldıkları zaman düzeltilirler. İşte düzeltilmiş bir beşer olan bir elçi bir peygamber Meryem’e geliyor.” sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım). “ kuranı kerim çocuğun nasıl olacağını diğer yerlerde anlatmıştı.
22/ 5- Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.
İşte bu ayette bir çocuğun nasıl olacağını anlatıyor orada tekrar anlatmasına gerek yoktu herhalde. Bunlar aklını kullanan kuran okuyucuları tarafından rahatlıkla anlaşılması gerekirdi. Bunu tasdikleyen bir ayet daha zikredelim.
30/ 30- Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.
İnsanları ilk yaratıyor. Onu ilimler daha açıklayamadı. Ve daha sonra bir yaratış biçimi düzenliyor. Bir erkek ve dişiden yaratma. Bu Allahın sünnetidir. Bu sünnet ilk insanların üreme şekli nasıl oluşmaya başlıyorsa bu üreme hazreti İsa peygambere gelinceye kadarda öyle ve kıyametin sonuna kadar insanlar ürerken bu yaratılış üzerine devam edecektir. Hazreti İsa’nın yaratılışında bu sünnetini Allah bozmaz.
Soru-2 Çevresindekiler neden Hz.Meryeme; 19/28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."

Burada” Ey Harun'un kız kardeşi,”
Derken Harun Musa peygamberin kardeşidir arada bin iki yüz yıllık bir fark var. Kuran aynı aileden aynı din kardeşliğinden söz etmektedir. Burada kavmi ile Meryem’in arasındaki yaşam din biçimindeki ayrılmanın vurgusunu yapmaktadır. Kuran Meryem fahişe değil diyor kavmi Meryem’e fahişe diyor. İşte bütün peygamberlerde böyle değişik adlar takmışlardı cinlenmiş delirmiş v.s bunlarda fahişe diyorlar.
Cevap-3-1920- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
Peygamberlerin temel özelliklerinden birisi de kendilerinden sonra gelecek. Kendi dinini devam ettirecek birisinin endişesi içindedirler.
3/38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana Katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.
3/35- Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti.
36- Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."
37- Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi.
38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana Katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.
39- O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."
40- Dedi ki: "Rabbim, bana gerçekten ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?" "Böyledir" dedi, "Allah dilediğini yapar."
41- (Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O’nu tesbih et." dedi.
42- Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.
43- "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et."
44- Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
45- Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır."
46- "Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir."
47- "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."
48- "Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek."
Sen vermiş olduğuım ayetler içerisinde kurana ilme akla ve pratik hayatta olanlara ters düşmeden anlamaya çalış.
Asıl itirazlarının başında şu ayet gelmektedir.
3/59- Şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi.
Demin durumu gibi derken insanların yaratılış biçimini anlatmaktadır. Yoksa annesi ve babası yok olan ademden bahsetseydi İsa’nın da anasız ve babasız olması gerekirdi onların anlayışlarında İsa’nın anası var babası yok bu nasıl İsa’nın yaratılışı anasız ve babasız ademin durumu gibi olur.? Bu düşünce kuranın anlatışına tamamen terstir.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (1. June 2010)
Alt 1. June 2010, 08:24 PM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.015
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!
Meryem valide Zekeriya peygamberin eşi değildir. İsa peygamberin de babası değildir.

MERYEM:
مريم - - Meryem sözcüğü - مفعل mef'al kalıbında bir sözcüktür. Sözcüğün "bir yerden ayrılmak" [44–17] (Lîsânü'l-Arab c. 4, s. 325. rym mad.) anlamındaki ام - - râme fiilinden türemiş olması mümkündür. Ancak bu ismin Kitab-ı Mukaddes'te iki yerde Mûsâ peygamberin kız kardeşinin adı olarak geçmesi, sözcüğün İbrânîceden geldiğini göstermektedir. [44–18] (Çıkış: 15/20 ve Sayılar: 26/59) Yeni Ahid [İncîl]'de bu sözcük Marim, Maria ve Mariamme tarzında 53 kez yer alır. Bu sözcüklerin kesin anlamı net olarak bilinmemektedir. Yorumcular tarafından, Meryem sözcüğü ile ilgili, "deniz damlası, denizyıldızı, tanrıya bağlı, tanrıyı seven, hanımefendi, ışık veren, şişman, prenses, mağrur, güzel kimse, kâmil kimse" gibi anlamlar ileri sürülmüştür. [44–19] (Prof. C. Tümer; Hz. Meryem, T.D.V. Yayınları; T.D.V. İslam Ansiklopedisi, Meryem mad.)

Meryem sözcüğü Kur’ân'da 34 kez isim şeklinde, 1 kez de "O" zamiriyle işaret edilmek suretiyle toplam 35 kez geçmektedir.

Meryem'in kimliği ve ailesi hakkında yazılıp çizilenlerin ekserisi hayal ürünü olup bu konuda Hıristiyan kaynaklarında da yeterli bilgi ve belge yoktur. Dolayısıyla, Meryem'in anasının adının "Hanna" olduğu, onun da Zekeriyyâ peygamberin baldızı olduğu, Zekeriyyâ peygamberin eşinin [yani Meryem'in teyzesinin] adının "Elizabet" olduğu yönündeki nakiller kesinlik arz etmemektedir. Çünkü Taberî Tarihi'nde de olduğu gibi, bu nakiller kesin olmayan Hıristiyan kaynaklarına dayanmaktadır:
Hıristiyanlar, Meryem'in Îsâ'ya on üç yaşında gebe kaldığını, Îsâ göğe kaldırılıncaya [!] kadar otuz iki yıl ve birkaç gün dünyada kaldığını, Meryem'in Îsâ (a.s)'ın göğe kaldırılmasından sonra altı yıl daha yaşadığını iddia ederler. Buna göre Meryem elli küsur yaşında vefat etmiş demektir. [44–20] (Kurtubi; Meryem/16 hakkında)

Bu durumda yapılacak şey, her zaman olduğu gibi Kur’ân'daki bilgilerle yetinmektir. Kur’ân'da Meryem'in anası babası ile ilgili geniş bilgi verilmemekle birlikte, Âl-i İmrân Sûresi’nin 35. Âyetinden anlaşıldığı kadarıyla babasının adı İmrân'dır.

Meryem'in doğumu ile ailesinden ayrılışı arasındaki yaşamına dair Kur’ân'da herhangi bir bilgi verilmemiştir. Konumuz olan Âyetlerde verilen bilgiler, Meryem'in yetişkinlik çağına ait bilgilerdir.

Yukarıdaki Âyetlere göre Meryem, ehlinden [ailesinden ve yakınlarından] ayrılıp tek başına doğuda bir bölgeye gitmiştir. O dönemde Meryem'in kaç yaşında olduğu ve ehlinden hangi sebeple ayrıldığı konularında herhangi bir bilgi yoktur.

Âyette geçen إنتباذ - - intibâz sözcüğü "eldeki şeyi öne veya arkaya fırlatıp atmak, tek başına ayrılma, uzaklaşma, ilişik kesme" anlamındadır. [44–21] (Lîsânü'l-Arab; c.8, s. 429. nbz mad.)

Nitekim bir kimsenin insanlardan uzak bir köşeye oturması da intebeze sözcüğüyle ifade edilir. Dolayısıyla Meryem'in kendi evinin doğu taraftaki odasına veya mabedin doğu köşesine çekildiği yolundaki yorumlar sözcüğün anlamına ve Âyetin ruhuna aykırıdır. Sözcüğün ifade ettiği anlama göre Meryem yakın çevresinden kopmuş, onlardan ayrılıp uzaklara gitmiştir. Kısacası Meryem evden kaçan kızdır. Durumun böyle olduğu, 17. Âyetteki ehliyle kendisi arasına bir perde edinmişti ifadesinden de anlaşılmaktadır. Çünkü bu ifade, onun kendisiyle ailesi arasına bildiğimiz bez perde çektiği anlamına değil, ailesinden mesafelenip uzaklaştığı, ailesiyle irtibatı kestiği anlamına gelir. Bunun bir örneği de Sâd Sûresi’nin 32. Âyetindeki, Ben, hayır [servet, çıkar] sevgisini, Rabbimin zikrinden dolayı sevdim. –Sonunda onlar perdenin arkasına girdiler.- ifadesinde görülmektedir.

Meryem'in ailesini terk etmesinin sebebi olarak "hayız gördüğü için utanmıştı" veya "hamileliği bahanesiyle uzaklaşmıştı" tarzında yapılan yakıştırmalar, Âyetin orijinal anlamını bozmaktan başka bir şey değildir. Bizim kanaatimize göre Meryem sorunludur ve sorunları sebebiyle yakın çevresinden uzaklaşmıştır. Meryem'in sorununun ne olduğunu anlama konusunda Âl-i İmrân Sûresi’nin 36–37, 42–43. Âyetlerindeki bazı ifadeleri birer ipucu olarak değerlendirmek mümkündür:

(Âl-i İmrân: 35–37) Bir zaman İmrân'ın karısı: "Rabbim! Kesinlikle ben karnımdakini tam hür olarak Senin için adadım Sen de benden kabul et, şüphesiz Sen en iyi işitensin, en çok bilensin" demişti. Onu doğurunca da: "Rabbim, onu kız doğurdum; -hâlbuki Allah onun doğurduğu şeyi daha iyi bilir- erkek, kız gibi değildir. Ve ona Meryem adını verdim. Ve ben onu ve soyunu Şeytân-ı Racîmden Sana sığındırırım" dedi. Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabul ile kabul etti. Ve onu güzel bir bitki olarak bitirdi. Ve ona Zekeriyyâ kefil oldu. Zekeriyyâ ne zaman onun üzerine, mihraba girse, onun yanında bir rızk bulurdu. O, [Zekeriyyâ] "Ey Meryem! Bu sana nereden?" dedi. O da: [Meryem] "O, Allah katındandır" dedi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızk verir.

(Âl-i İmrân: 42–43) Ve hani melekler "Ey Meryem! Şüphesiz Allah seni seçti, seni tertemiz kıldı ve seni âlemlerin kadınlarına seçti. Ey Meryem! Rabbine gönülden kul ol, ona boyun eğ ve rükû edenlerle [rükû eden erkeklerle] beraber rükû et!" demişlerdi.

Yukarıdaki Âyetlerde yapılmış olan vurgulardan hareket edilerek olayların gelişimi ve Meryem'in sorunları hakkında bazı tahminler yürütülebilir:
Meryem, erkek çocuk isteyen ve bekleyen, çocuk kız olunca da pek sevinmeyen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İmrân'ın karısının Onu kız doğurdum ifadesinin hemen arkasından gelen Rabbimizin -hâlbuki Allah onun doğurduğu şeyi daha iyi bilir- şeklindeki ifadesi, Meryem'in İmrân'ın karısının zannettiği ve Âyette dile getirdiği gibi olmadığını göstermektedir.

Diğer taraftan Âl-i İmrân Sûresi’nin 37. Âyetindeki Ve onu güzel bir bitki olarak bitirdi ifadesi de, Meryem'in normal bir insan özelliğinden çok bir bitki özelliği taşıdığını düşündürmektedir. Bir insanın bitki özelliğinde olması Rabbimizin yaratılış kanunlarına ters değildir. Çünkü insanın yaratılış aşamalarından birisi de bitkilik evresidir:

(Nûh: 17) Ve Allah sizi yeryüzünde bitki olarak bitirdi.

Meryem'in daha sonra erkeksiz hamile kaldığı da göz önüne alınırsa, bitki özelliğinde olması onun tıpkı çiçekli bitkilerin çoğunda görüldüğü gibi "erselik" yapıda olduğu, yani vücudunda hem erkek hem dişi üreme organı bulunduğu ihtimalini ortaya çıkarır ki, bizim kanaatimiz de bu yöndedir.

Bu kanaatimizi doğrulayan bir husus da Âl-i İmrân Sûresi’nin 42. Âyetindeki Seni âlemlerin kadınlarına seçti ifadesidir. Çünkü bu ifade ile belirtilen seçkinlik, Meryem'in meziyetleri dolayısıyla diğer kadınlardan üstünlüğünü değil, onun biyolojik farklılığını, fazlalığını, fizikî bakımdan diğer kadınlarla aynı yapıda olmadığını anlatmaktadır.
Meryem'in erselik yapıda olması, ehlini terk edip uzak bir yerde tek başına yaşamaya gitmesinin sebebini de izah etmektedir. Yani Meryem, her problemli insanın yapabileceği gibi, bünyesindeki bu farklılığın meydana getirdiği psikolojik sıkıntı ile evini terk etmiştir.
Ayrıca Meryem'in (20. Âyette görüleceği üzere) Bana bir beşer dokunmamıştır şeklindeki ifadesi de, onun erselik yapıda olmasına uygun bir ifadedir. Çünkü Meryem "Bana bir erkek dokunmamıştır" dememiş, hem erkek hem kadın için söz konusu edilebilecek bir ifade kullanmıştır.

Bütün bunlardan başka, Meryem'den rükû eden erkekler ile beraber rükû etmesinin istenmesi de çok ilginçtir. Yani Meryem'e haniflik konusunda erkek olarak görev yapması bildirilmiştir. Âyetteki er-râkiîn ifadesinin müzekker getirilmesi herhâlde sadece seci' [kafiye] olsun diye değildir.

Tamamen Kur’ân Âyetlerindeki ifadelere dayandırdığımız bu tahminler, bilimsel gerçeklerle de hiçbir çelişki göstermemektedir:
Erdişilik hermafroditlik ya da erseliklik olarak da bilinir. Aynı bireyde erkek ve dişi üreme organlarının birlikte bulunması. Çiçekli bitkilerin çoğunda… erdişilik görülür. [44–22] (Ana Britannica; c:11, s:313)

Yalancı Erdişilik: … Dişi tipi yalancı erdişilikte yumurtalıkların olmasına karşın ikincîl eşey özellikleri ve dış üreme organları erkeğinkilere benzer. Genellikle ergenlik döneminde kadına özgü ikincîl eşey özellikleri de gelişir. … Erkek tipi yalancı erdişilikte erbezleri olduğu hâlde ikincîl eşey özellikleri ve dış üreme organları kadınınkilere benzer. Bu durumda dölütte erbezlerinin salgıladığı testosteron hormonu bilinmeyen bir nedenle vücuttaki gerekli değişiklikleri gerçekleştirememiştir. En sık rastlanan tipinde dış üreme organları tümüyle kadın üreme organları görünümündedir; ergenlik döneminde kadına özgü ikincîl eşey özellikleri belirir. Buna karşılık eşey bezleri [erbezleri] ve eşey kromozomları kişinin erkek olduğunu gösterir. Bu tip bozukluk genellikle kız olduğu sanılan çocuğun ergenlik dönemine girdiği hâlde âdet kanamasının başlamamasıyla tanınır. Vücuttaki dokular erkek eşey hormonlarına çok az ya da hiç yanıt vermediklerinden ve dış üreme organları kadınınkilere benzediğinden çocuk kız çocuğu olarak yetiştirilir. [44–23] (AnaBritannica; c:32, s:74)

MERYEM'E GÖNDERİLEN RÛH:
Kadr Sûresi’nin tahlilinde yaptığımız ayrıntılı açıklamalarda belirttiğimiz gibi, rûh sözcüğü Kur’ân'da hep "vahiy, ilâhî bilgi" anlamında kullanılmıştır. Dolayısıyla 17. Âyetteki ona rûhumuzu gönderdik ifadesi de "Meryem'e bir takım ilâhî bilgilerin gönderildiği" anlamına gelmektedir. Ancak bu bilgiler doğrudan Meryem'e vahye dilmemiş, bir Elçi vasıtasıyla gönderilmiştir. Bu Elçi, o dönemde yaşamış olan Zekeriya peygamberden başkası değildir.

Çünkü Kur’ân'dan öğrendiğimize göre, Meryem o dönemde Zekeriyyâ peygamberin himayesindedir.

Bu Âyette ruhumuzu gönderdik sözleri ile ifade edilen Meryem'e bilgi verme işlemi, aynı olayı anlatan başka Âyetlerde ruhumuzu üfledik sözleri ile ifade edilmiştir. Yine Kadr Sûresindeki açıklamalarda belirttiğimiz gibi, ruh üfleme tabiri "az bir bilgi ile bilgilendirmek" demektir. Buna göre, Allah'ın Meryem'e ruhunu göndermesi, Elçisi Zekeriyyâ vasıtasıyla Meryem'e bir takım bilgiler yollaması anlamına gelmektedir. Elçinin Meryem'e örnek gösterdiği mükemmel beşer ise o gün henüz bir bebek olan Yahyâ peygamberdir. Çünkü Yahyâ peygamber de kısır anası tarafından daha önce Zekeriyyâ peygambere verilmiş bu bilgi ile dünyaya getirilmiştir.

Özetlemek gerekirse; daha önce kendisine verilmiş olan ilâhi bilgiyi Meryem'e iletmekle görevlendirilen Zekeriyyâ peygamber, bu bilgi sayesinde bir erkeğe gerek olmadan çocuk doğurabileceğini Meryem'e anlatarak görevini yapmış, bu bilginin doğruluğuna kanıt olarak da bebek Yahya'yı göstermiştir. Âl-i İmrân Sûresi’nin 42–43. Âyetlerinde sözü edilen melekler de Zekeriyyâ peygamber ile Meryem'e gönderilen Âyetlerdir.

- تمثّل - TEMESSÜL:
Temessül sözcüğünün esas anlamı "örnek vermek" demektir. Bununla beraber sözcük, ikinci, üçüncü anlam olarak "insan şekline girmek" manasında da kullanılmıştır. [44–24] (Lîsânü'l-Arab c. 8, s. 200, 201. msl, temessül mad.)

Kur’ân ile ilgili çalışma yapanlar, genellikle sözcüğün esas anlamı yerine uzak anlamını tercih etmişlerdir. Böyle olunca da Meryem'e haberci olarak Cebrail'in geldiği, korkmasın diye de Cebrail'in ona bir delikanlı kılığında göründüğü yorumları ortaya çıkmıştır.

Biz temessül sözcüğünün esas anlamı ile çevrilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Sözcüğün burada asıl anlamıyla değerlendirilmesi, yukarıdaki alıntıda geçen İncil’in şu ifadesi ile de uyum göstermektedir:
Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kaldı. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır. [44–25] (Luka; 1:36)

18. O, [Meryem] "Ben senden Rahmân'a sığınırım. Eğer sen takiyy [takva sahibi birisi/Takiyy] isen..." dedi.

Bu Âyette Allah'tan mesaj getiren Elçiye Meryem'in verdiği tepki dile getirilmiştir.
Buradaki - تقىّ - takiyy sözcüğü "takva sahibi biri" anlamında olabileceği gibi, özel bir isim de olabilir.

Bazı kaynaklarda Meryem'in bulunduğu kentte "Takiyy" adında adı kötüye çıkmış, günahkâr bir adamın varlığından bahsedilmektedir. Eğer bu bilgi doğru ise, Meryem'in, yalnız başına yaşadığı yerde kendisine yaklaşan kişinin o kötü kişi olabileceğini düşünmüş ve taciz edilmekten korkarak "Eğer sen Takiyy adındaki kimse isen" demiş olması mümkündür.

Meryem'in Eğer sen takiyy [takva sahibi birisi/Takiyy] isen sözlerinin yer aldığı cümle, bir şart cümlesi olmasına rağmen Âyette cümlenin ikinci [ceza] bölümü mevcut değildir. Bu, okuyanların takdirine bırakılmıştır. Bize göre cümlenin ikinci bölümü "Bana dokunma!" veya "Bana zarar verme!" şekillerinde takdir edilebilir.

19. O, [Elçi, Zekeriyyâ] "Ben sadece, sana tertemiz bir delikanlı bağışlamam/ bağışlamak için, Rabbinin Elçisiyim" dedi.

Allah tarafından gönderilen bilgiyi ve mesajları Meryem'e getiren Elçi, bu ilâhî bilgi sayesinde Meryem'in zekiy = tertemiz bir delikanlı anası olacağını söylemek suretiyle, getirdiği bilginin amacını da bildirmektedir.

ZEKİY:

Âyette geçen zekiy sözcüğü زكى - zekâ fiilinden gelir. Sözcük lügatlerde "temizlik, paklık, artıp büyümek, feyiz ve bereket" anlamlarına gelir. Zekiy sözcüğü, ذ -peltek ze ile yazılan ve Türkçeye de geçmiş olan "zeki, zekâ" sözcüklerinden farklıdır.

Buradaki zekiy sözcüğü; “günahlardan arınmış, temiz olarak büyüyüp yetişmiş, peygamber olarak gönderilmek için gerekli olan özelliklere sahip, tertemiz ve nezih” anlamlarına gelmektedir. Bu anlamlardan da Îsâ peygamberin günahlardan uzak bir kişiliğe sahip bulunduğu, tertemiz birisi olarak büyüyüp yetişeceği ve nezahetinin peygamberliğe yaraşır şekilde olduğu anlaşılmaktadır.

Âyetteki - لآهب - li-ehebe ifadesi - ليهب - li-yehebe diye de okunmuştur [44–26] (Râzi, Mefatihu'l-Gayb; Kurtubi, el-Camiu li Ahkami'l-Kur’ân) .

Bu kıraate göre anlam Beni Allah sana bir delikanlı versin diye gönderdi şeklinde olmaktadır.

20. O, [Meryem] "Benim nasıl delikanlım olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamıştır. Ben bir bağiy [iffetsiz biri] de değilim" dedi.

Meryem'in "Ben kimseyle temas kurmadım, meşru ilişkide bulunmadım, ben bağiyy, yani gayri meşru ilişki kurmuş biri de değilim" anlamına gelen tepkisi, Âl-i İmrân Sûresinde şu sözlerle bildirilmiştir:
(Âl-i İmrân: 47) O, [Meryem] "Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim için çocuk nasıl olur?" dedi. [Allah] "Öyledir! Allah dilediği şeyi yaratır; O, bir işe karar verdiği zaman onun için ‘OL!' der, o da hemen oluverir" dedi.

21. O, [Elçi] "Öyledir! Rabbin buyurdu ki: Bu, [babasız çocuk vermek] Bana pek kolaydır. Hem Biz onu nezdimizden insanlara bir mu’cize ve rahmet kılacağız." Ve o gerçekleştirilmiş bir iş oldu.

Elçinin [Zekeriyyâ peygamberin] bu Âyette Meryem'e yaptığı açıklama, 9. Âyette Allah'ın kendisine indirdiği vahiy ile aynı mealdedir. Allah'ın Elçisi sıfatıyla, doğacak çocuğun [Îsâ'nın] insanlara bir mu’cize ve rahmet olacağını bildiren Zekeriyyâ peygamberin buradaki sözleri, Âl-i İmrân Sûresinde meleklerin ağzından şu şekilde ifade edilmiştir:
(Âl-i İmrân: 45) Hani melekler demişti ki: "Ey Meryem! Şüphesiz Allah sana, dünyada ve âhirette itibarlı ve çok yakınlardan biri olarak adı Meryem oğlu Îsâ Mesih olan kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor."

21. Âyetin sonundaki Ve o gerçekleştirilmiş bir iş oldu ifadesi, bu sözlerin kime ait olduğuna göre iki türlü anlaşılabilir:

a) Eğer bu sözler Elçi'nin sözlerinin devamı olarak kabul edilirse; "Bu iş kader olarak yazılıp kesinleştirilmiştir" demektir.

b) Yok, eğer Rabbimizin beyanı olarak kabul edilirse; "Meryem ikna oldu ve gebe kalması için yapılması gerekeni yaptı, gerçekleştirdi" demektir.

Biz, hem Âyetteki gazâ fiiline bakarak, hem de bir sonraki Âyetin devamlılık bildiren fe edatı ile başlamasını göz önüne alarak ikinci anlamın daha uygun olduğunu düşünüyoruz.

22. Sonunda o, [Meryem] ona [delikanlıya] gebe kaldı. Sonra da onunla uzak bir yere çekildi.

Bu Âyet, Meryem'in ikna olarak Elçinin getirdiği bilgi ile hamile kaldığını ve sonra da bulunduğu yerden daha uzak bir yere gittiğini bildirmektedir. Bazı tarihî kaynaklara göre bu yer Beyt el-Lahm [Betlaham] adlı şehirdir.

Meryem'in ikinci kez yer değiştirmesinin sebebini "durumunu saklamak için" diye açıklamak mümkündür. Bu konu Kur’ân'da açıkça bildirilmemekle beraber, Âyetteki intibaz sözcüğü bu açıklamaya delâlet eder mahiyettedir.

Meryem'in hamile kaldığında 13 yaşında olduğu, hamileliğinin kimine göre 9 ay, kimine göre 8 ay, kimine göre 7 ay, kimine göre 6 ay, hatta bazılarına göre 3 saat, bazılarına göre de 1 saat sürdüğü yolunda birçok rivayet varsa da, bunların hepsi dayanaksız ve ciddiyetten uzak nakillerdir.

23. Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. "Keşke bundan önce ölseydim ve büsbütün unutulan biri olsaydım" dedi.

Bu Âyette Meryem'in gebelik döneminin sonuna geldiği ve doğurmasının yaklaştığı anlatılmaktadır. Bir hurma ağacının altında doğum sancısı çeken Meryem hem bitkindir hem de kendini çaresiz ve kimsesiz hissetmektedir. Keşke bundan önce ölseydim ve büsbütün unutulan biri olsaydım! şeklindeki sözleri, içinde bulunduğu tedirginliğin şiddetini göstermektedir. Bu sözler, doğum sancısı çeken bir kadının söyleyeceği sözler değil, izah edemeyeceği bir şekilde sahip olduğu çocuğunu halkından nasıl gizleyeceğini düşünen bir kadının üzüntüsünü ve pişmanlığını yansıtan sözlerdir. Çünkü hiçbir anne adayı, doğum esnasında çektiği sancı sebebiyle üzülmez ve pişmanlık duymaz.

24–26. Sonra ona aşağısından/aşağısındaki kişi seslendi: "Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir su arkı akıttı. Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurmalar düşsün. Sonra ye, iç, gözün aydın olsun. Sonra eğer beşerden birini görürsen ‘Ben Rahmân'a bir oruç adadım, onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım' de."

Doğum öncesindeki birkaç dakikayı nakleden bu Âyetlerde Meryem'in şikâyetlerine cevap veren ve ona yol gösteren biri ortaya çıkmıştır. Kim olduğu belirtilmeden Âyette O veya kimse diye bahsedilen kişi, Meryem'e Allah'ın bir su arkı akıttığını haber vermiş, hurmalardan yemesini, sudan içmesini söylemiş, çocukla ilgili olarak gelecek eleştirilere cevap vermemesini ve o eleştirileri yönelten insanlarla konuşmamasını öğütlemiştir. Biz bu kişinin Zekeriyyâ peygamber olduğu kanaatindeyiz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Meryem'in bir çocuk doğuracağı haberini vermesi için de o gönderilmişti.

Zekeriya peygamber doğum esnasında Meryem'in yanına Allah'ın göndermesi ile gitmiş olabileceği gibi, hamile kaldığı günü bildiğinden doğum anını hesaplayarak kendi isteği ile de gitmiş olabilir.
Âyetteki - من تحتها - min-tahtihâ ifadesi, - مَنْ تحتها - men-tahtihâ olarak da okunmuştur. [44–27] (Râzi, Mefatihu'l-Gayb; Kurtubi, el-Camiu li Ahkami'l-Kur’ân) Men tahtihâ ibaresi "alttaki kimse" demektir. Âyetin anlamını belirtmek için men tahtihâ ifadesi tercihe daha uygun düşmektedir. Ancak Âyette geçen min-tahtihâ ifadesindeki - ها hâ zamirini "ağaç"a göndermek suretiyle "ağacın altından" anlamı çıkarmak da mümkündür. Nitekim Zemahşeri'nin beyanına göre Katâde bunu tercih etmiştir. [44–28] (Zemahşeri; Keşşaf)
Âyette geçen - جذع - ciz' sözcüğü, hurma ağacının alt kısmını, yani ağacın meyvelî olan kısmının altında kalan kısmı ifade etmektedir. [44–29] (Lîsânü'l-Arab; c. 2, s. 69) Kutrub ise herhangi bir ağacın kök kısmındaki her kütüğün ciz' olduğunu söylemiştir. [44–30] (Râzi; Mefatihu'l-Gayb)
Buna ve Âyetteki - ب - be harf-i cerrinin cümleye katacağı anlama göre, جذع - ciz' sözcüğünün içinde bulunduğu cümle iki şekilde anlamlandırılabilir:
• Hurma ağacının gövdesini kendine doğru çek ve hareket ettir.
• Gövdedeki taze ve olgun hurmaları kendine doğru hareket ettir.
Meryem'in hurma ağacını sallaması ile ilgili olarak birçok efsane üretilmiştir. Ağacın kuru ağaç olduğu ama kuru ağaçta keramet olarak taze hurma oluştuğu, hatta sadece hurma değil elma, armut, şeftali, kiraz gibi birçok meyve çeşidinin oluştuğu gibi yorumlar bu tür rivayetlere dayanmaktadır. Ancak Âyette bu anlatımları destekleyecek en ufak bir ipucu yoktur. Ayrıca Meryem o esnada bir başkası [Zekeriya peygamber] tarafından yönlendirildiğinden, gelişen olayların Meryem'le ilişkilendirilmesi de doğru bir yaklaşım değildir.
Kaynak:İşte Kur'an

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Barış (1. June 2010), hiiic (2. June 2010), Miralay (1. June 2010)
Alt 1. June 2010, 08:56 PM   #7
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Aleykümselam ve rahmetullahi ve berekatuhu

Allah sizlerden razı olsun ve ilminizi artırsın

inanın Ali Rıza üstadın yazdıkları dolayısıyla şaşkına uğramışken, ikinci şok dalgası Dost1 kardeşimden geldi.

Hala şaşkınlıkla ağzım açık vaziyetteyim.
Sadece "Aman Allahım" demek geliyor içimden

inanın diyecek bir tek kelime bulamıyorum

Allah razı olsun ne diyim
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 2. June 2010, 09:57 AM   #8
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

selamün aleyküm Dost Kardeşim Meryem bitki değil yetişme şekli bitki gibi yani iblisin mucura kaptırması yok o anlamda. yoksa bitkilerin yaratılışı ile insanların yaratılışı arasında dağlar kadar fark vardır. Zekeriya meryemden sorumludur. karısı dışında allah kimseyi kimseden sorumlu tutmaz bunlar kavranmazsa ayetler çözülemez.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (3. June 2010)
Alt 2. June 2010, 12:46 PM   #9
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Ali Rıza Borazan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Zekeriya meryemden sorumludur. karısı dışında allah kimseyi kimseden sorumlu tutmaz bunlar kavranmazsa ayetler çözülemez.
Emin misiniz? Yani biz sadece karımıza bakmakla mı sorumluyuz?
Size göre zekeriya sadece karısına bakmaklamı sorumluydu? yoksa yeğeni olan kimsesiz meryem ve diğer kimsesizler, yoksullar, yolda kalmışlar ve ihtiyaç sahiplerine mi?
Kişi en başta anne ve babasına bakmakla sorumlu değiller mi? v.s
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (3. June 2010)
Alt 2. June 2010, 03:00 PM   #10
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

selamün aleyküm Hiç kardeşim. Leb demeden leblebiyi anlamalısınız. Allah yola gidişte dünya hayatında yetkiyi ve sorumluluğu sadece kendisine vermiştir. Evli olanlarda da kadın ve erkek eğer müslüman olmazsa hiç biri diğerini nikahı altında tutamaz.60/10
İşte nuh karısını ve oğlunu yola getiremedi, işte lut karısını yola getiremedi
işte firavun karsını müslüman oluşunu engelleyemedi. işte ibrahim peygamber babasını anasını yakınlarını yola getiremedi bu anlamda söyledim. elbette müslümanım diyen herkes davetini yapacak bütün dünyada fitne fesat kalmayıncaya din sadece allahın oluncaya kadar mücadelesini sürdürecektir. öyle derken de yanlıs anlama din allahın derken herkesin kendi dinini kendilerine verme anlamında allahın oluncaya kadar anlamında söyledim.
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (3. June 2010)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
doğumu, isa, markos, nasıra, İsanın, yuhanna


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:00 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam