hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Nifak ve münafıklar > Münafıkların Özellikleri

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 30. September 2008, 12:40 AM   #1
kamer
Super Moderator
 
kamer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 283
Tesekkür: 457
131 Mesajina 293 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
kamer is on a distinguished road
Standart Münafıklar...

Münafıklar.

Münafıklar sana geldikerinde: "Senin kesinlikle Allah'ın elçisi olduğuna tanıklık ederiz." derler. Senin kesinlikle O'nun elçisi olduğunu Allah zaten biliyor. Ve Allah tanıklık eder ki, münafıklar kesinlikle yalancıdırlar. Yeminlerini bir kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Onların yapmakta oldukları ne kötüdür! Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar. Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar! Onlara, "Hadi gelin, Allah resulü sizin için af dilesin!" dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün. Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. Onlar: "Allah resulünün yanındakilere infak edip bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler!" diyen kişilerdir. Oysaki göklerin ve yerin hazineleri, Allah'ın tekelindedir. Ama münafıklar bunu anlamazlar. Şöyle derler: "Eğer Medine'ye dönersek, yemin olsun ki, itibarlı ve baskın olan, ezik ve zayıf olanı oradan çıkaracaktır!" Güç ve itibar Allah'a, onun resulüne ve iman sahiplerine özgüdür. Ama münafıklar bunu bilmezler. Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sizi, Allah'ı anmaktan/Allah'ın zikri olan Kur'an'dan alıkoymasın! Böyle bir şey yapanlar, hüsrana uğramışların ta kendileridir. Sizden birine ölüm gelip de, "Ey Rabbim, yakın bir süreye kadar beni geciktirseydin de içtenliğimi belgelemek için birşeyler vererek iyilik ve barış sevenler olsaydım!" demesinden önce, size rızık olarak verdiklerimizden dağıtın. Allah, süresi gelmiş olan bir canı geriye asla bırakmaz! Ve Allah, yapıp etmekte olduklarınızı çok iyi haber almaktadır.

Münafıkun Suresi
__________________
And olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen? Kamer/17-22-32-40
kamer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 3. October 2008, 02:10 AM   #2
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart Özellikleri

*Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider.
*Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin.
*Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler.
*Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler.
*Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!


MÜNÂFİKÛN suresi 4. ayet
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12. February 2009, 08:23 PM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Kamer ve Ömer furkan Kardeşim!


Kur'an'a göre "münafıkların" özellikleri nelerdir? Birlikte görelim mi


Bakara, 9:Müslümanları aldatmaya çalışırlar: "Allah'ı da, mü'minleri de güya aldatırlar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını aldatamazlar da yine farkına varmazlar."

Bakara, 10:Kalplerinde hastalık vardır: "Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için acıklı bir azap vardır."

Fesatçıdırlar:

Bakara, 11-12:"Kendilerine yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman 'biz ancak ıslah edicileriz' derler. Gözünü aç, onlar muhakkak ki fesatçıların ta kendileridir. Fakat farkında değildirler."

Müslümanları Küçümserler:

Bakara, 13: "Onlara 'insanların (müslümanların) inandığı gibi inanın' denilince, 'biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?' derler. Dikkat et ki (asıl) beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat bilmezler."


Müslümanları alaya alırlar:

Bakara, 14:"Onlar mü'minlerle karşılaştıkları zaman '(biz de) iman ettik' derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: 'biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay ediyoruz' derler."

Kâfirleri dost edinirler:

Nisâ, 139:"Onlar, mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinenlerdir. İzzeti (güç ve şerefi) onların yanında mı arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir."

İman ile küfür arasında bocalarlar:

Nisâ, 143:"Onlar, iman ile küfür arasında bocalayan bir sürü kararsızlardır. Ne onlara ne (bağlanıyorlar), ne bunlara."

Dini, yalnız bir tarafından tutup, bir yönüyle kulluk ederler:

Hacc, 11: "İnsanlardan kimi, Allah'a (dinin yalnız bir tarafından tutup) yalnız bir yönden kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa buna pek memnun olur, yapışır. Eğer bir musibete uğrarsa çehresi değişir (dinden yüzçevirir). O, dünyasını da ahiretini de hüsrana uğratmış, kaybetmiştir. Bu, apaçık zararın ta kendisidir."

Allah'ın indirdiği ile değil; tağutun hükmü ile hükmedilmek isterler:

Nisâ, 60-61: "Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tağuta küfretmeleri (inanmamaları) kendilerine emrolunduğu halde, tağutun önünde muhakemeleşmek, onunlü hükm edilmek istiyorlar. Halbuki şeytan, onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) ve Rasül'e gelin (onlara başvuralım, onlarla hükm edelim) denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün."


Yalan yere yemin ederler:

Mücadele, 16: "Onlar, yeminlerini bir kalkan edindiler de (bununla insanları) Allah yolundan çevirdiler. İşte onların hakkı, horlatıcı bir azaptır."

Cihaddan kaçarlar:

Tevbe, 81: "Allah'ın peygamberine muhalefet için (savaştan) geri kalan (münafık)lar, oturmalarıyla sevindiler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmeyi çirkin gördüler ve 'bu sıcakta harbe çıkmayın' dediler. De ki: 'Cehennem ateşi daha sıcaktır' iyice bilmiş olsalardı."


Mü'minlere kin beslerler:

Âli İmran, 119: "Onlar sizinle buluştukları zaman 'inandık' derler; Sizden ayrıldıklarında size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden (kahrolup) geberin! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir."

Mü'minlerin iyiliğe uğramalarına üzülüp başlarına bir bela geldiğinde sevinirler:

Âl-i İmran, 120: "Eğer size bir iyilik dokunursa onları tasaya düşürür; başınıza bir musibet gelse, buna sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez."

Kötü propaganda yaparlar:

Nisâ, 83: "Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar. Halbuki onu Peygamber'e ve aralarında yetkili kişilere götürselerdi, içlerinde işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar onun ne olduğunu bilirlerdi."

Korkaktırlar:

Tevbe, 56: "Sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar korkak bir topluluktur."

Münafıkun, 4: "Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar."

Ellerine fırsat geçince müslümanlara suikast tertip eder ve gizli planlar kurarlar:

Tevbe, 48: "Andolsun ki onlar, daha önce de fitne (ve fesat) çıkarmak istemişler, senin hakkında birtakım işler (dolaplar) çevirmişlerdi. Nihayet hak (nusret) geldi ve onlar istemedikleri halde Allah'ın emri yerini buldu (Allah'ın dini galebe çaldı)."

Mü'minlere iftira atarlar:

Nur, 11-13: "O uydurma haberi (iftirayı) ortaya atanlar, içinizden (belli) bir gruptur... Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın mü'minlerin, kendi vicdanlarıyla hüsn-i zanda bulunup da: 'Bu apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?" ...Onlar yalancıların ta kendisidirler."

Namaz konusunda üşengeç ve tembeldirler. Gösteriş yaparlar:
Nisâ, 142: "Namaza kalktıkları zaman üşene üşene gelirler, istemeye istemeye infak ederler." (Tevbe, 54) "Onlar, namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Allah'ı da çok az hatıra getirip anarlar."

Kâfirler hesabına casusluk yaparlar:

Mâide, 41: "Onlar durmadan yalana kulak verirler ve senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavim hesabına casusluk eden kimselerdir. Kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler."

Allah'tan kork denilince, tersini yaparlar:

Bakara, 206: "Ona 'Allah'tan kork' dendiği zaman izzet(-i nefsi, cahilane kibri), kendisini (daha çok) günah işlemeye götürür. İşte öylesine, cehennem yetişir. O, gerçekten ne kötü yataktır."


Kur'an'ı yanlış yorumlarlar:

Âl-i İmran, 7: "İşte kalplerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) ve (kendi arzularına göre) te'viline yeltenmek için onun müteşâbih olanına tâbi olurlar."

Peygamber'in hükmüne razı olmazlar:

Nisâ, 65: "Öyle değil, Rabbine andolsun ki; onlar aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar."

Müslümanları kâfir yapmaya çalışırlar:

Nisâ, 89: "Onlar, kendilerinin küfrettikleri gibi sizin de küfredip inkâr ederek onlarla beraber olmanızı arzu ederler."

Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde, Kur'an'ın bir kısmını kabul etmezler:

Bakara, 85: "Yoksa siz, Kitab'ın bir kısmına inanıp da bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında rezil ve rüsvaylıktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde de onlar, azabın en çetinine iletileceklerdir. Alla, yaptıklarınızın hiçbirinden gafil değildir."

Dış görünüşleri aldatıcıdır:

Münafıkun, 4: "Onları gördüğün zaman, kalıpları (kıyafetleri) hoşuna gider. Konuştuklarında sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler (giydirilmiş odunlar) gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Asıl düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah gebertsin onları. Nasıl da bu hale geliyorlar?"

Kötülüğü emredip, iyilikten men ederler:

Tevbe, 67: "Münafık erkekler de, münafık kadınlar da birbirinin (tamamlayıcı) parçasıdırlar (hepsi birbirine benzer). Onlar kötülüğü emrederler. İyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar. Ellerini (cimrilikle sımsıkı) yumarlar. Onlar, Allah'ı unuttular (O'na tâatı bıraktılar). Allah da onları unuttu (onlara lütfunu terketti). Şüphesiz ki münafıklar, fâsıkların ta kendileridir."


Zekât vermek istemezler, dönektirler:

Tevbe, 54 :"Onlar, istemeye istemeye infak edip harcarlar."

Tevbe, 75-76: "Onlardan kimi de, 'Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka zekât vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız' diye Allah'a and içti. Fakat Allah lutfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler. Onlar öyle dönektirler."

Değerli Kardeşlerim!
Kur'an'ın;
Nisâ, 45: “Doğrusu münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın.”

diye hüküm verdiği münafıkların kimlikleri ne kadar net vurgulanmış değil mi?

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 8 Kisi:
Ali Rıza Borazan (19. June 2009), Barış (21. October 2010), hayrullahmeral (16. September 2011), hiiic (9. June 2010), Miralay (18. May 2010), pramid (26. October 2010), Taner (10. August 2014)
Alt 18. April 2009, 11:49 AM   #4
hasyetullah
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 77
Tesekkür: 13
24 Mesajina 33 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
hasyetullah will become famous soon enoughhasyetullah will become famous soon enough
Standart

çok haklısınız halil hocam
__________________
De ki: "Söyleyin bakalım, o Kur'an Allah katından ise, siz de onun üstünü örttünüzse(inkar), o dönüşü olmayan kopukluğa düşenden daha sapık kim vardır?"( fussilet suresi 52.ayet)
hasyetullah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 19. June 2009, 09:14 AM   #5
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

15 Ağustos 2008 Cuma

KAFİR VE MÜNAFIK
Aslında münafık da kafir olduğu halde, onun açıktan açığa inkar ederek çıkmadığını, Ben de Müslüman’ım diyerek,içten kâfir dıştan ise menfaatleri uğruna Müslüman olduğunu göstermek isteyenlerin davranış biçimlerinin bir yansıması olarak tanımlamıştır.

Bazı alimlerin söylediği gibi imanla amel bir birinden ayrı düşünülemez. Nasıl insan portresini çizerken ve tanımlarken. Beden ve ruhu ayrı düşünemiyorsak, Müslüman ve kâfir kelimesini de tanımlarken eylem ve söylemin bütünleşmesi gerektiğini bilmemiz gerekmektedir.

Zaten tanımlama veya ad koymak onun davranış biçimi sonrasında, eyleme uygun olan bir ad konur. “ Bir örnek verecek olursak,, Müslüman kişi derken Allah’ın emirlerine uygun olarak davranış sergileyen adamdır.

Kâfir kelimesi gerçeği örten anlamındadır. Asıl özelliği Allah tan bir peygamber geldiğini kabul etmeyen. Ahiret alemine inanmayan kitapları da reddedenler denir. Kur’an bunun bir adına da müşrik ifadesini kullanıyor. Yani bu kâinatın bir yaratıcısı olduğunu kabul ettikleri halde, insanlara yol gösterici peygamber ve kitapların olduğunu kabul etmedikleri gibi ahret hayatının olmadığı inancındadırlar. Yaşarız ölürüz torak ölür gideriz derler.

23/37” - "O (bütün gerçek), yalnızca bizim (yaşamakta olduğumuz bu) dünya hayatımızdan ibarettir; ölürüz ve yaşarız, biz diriltilecekler değiliz”
Allah’a ,kitaplarına, peygamberlerine, ve ahiret gününe iman ettiği halde Allah’tan gelenleri Allah’tan geldiği gibi kabul etmeyen gizleyip saklayanların adı da Kur’an da müşrik ifadesiyle anılıyor.
9/30” - Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?

Yahudiler ve Hıristiyanlar, Allah’tan bir kitap geldiğine, peygamber gönderildiğine, ve Ahret alemine inandıkları halde. Hal ve hareketleri davranış biçimleri kâfirlerin davranış biçimlerine benzediğinden müşrik ismiyle anılmışlardır. Bu onların peygamberleri ilahlaştırarak tapınılır hale getirmeleri onları müşrik ediyor.

Allah’ın İnsanlara peygamberler ve kitaplar aracılığı ile gönderdiği bütün dinlerin adı islâmdır. Bu dine inanıp da inancını Salih amele dönüştürenlerin ad da Müslüman’dır. Bazılarının söylediği gibi din insanları vicdanlarında hapsedilmiş bir olgu değildir. Aksine insanların kalplerinde olanın hayatlarına yansımasının adıdır.

İnsanların kalplerinde olan inancın, Hayata yansımasını Allah kitaplar ve peygamberler göndererek bir yasaya bağlamıştır. Müslüman'ım diyenlere ait olan bu yasa hayatının her alanını kuşatmıştır. Bireyin hem kedisi ile hem ailesi ile , hem toplumu ve devleti ile hem de diğer din mensuplarıyla nerde nasıl davranması gerektiğini kural ve prensiplere bağlamıştır

Kişilerin Allah’ın tarif ettiği helâl ve haram ilkeleri içerisinde yaşayanların ve yaşamak isteyenlerin adı müslümandır. O Müslüman kelimesinden başka bir kelime kullanmaya hakkı yoktur.

41/33- Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir.

SAMİRİ İLE BERABER HALKIN VAHİY ROTASINDAN SAPMASI

20/84: “Dedi ki: "Onlar arkamda izim üzerindedirler, hoşnut kalman için, Sana gelmekte acele ettim Rabbim."

Hz. Musa herhangi bir sebeple halkından belirli bir müddet ayrılıyor. Samiri denen insan şeytanlarından birisi halkı dünyalık zevk ve eğlencelere götürerek vahy yolundan uzaklaştırıyor.
Şunu çok iyi bilmek lazımdır ki her akıl eden ve akılbali çağına ermiş olan insan bütün dünyada ki güçler bir araya gelseler kendisi istemedikçe onu ne saptırabilirler ne de doğru yola götürebilirler. Ancak kişinin kendisinin istemesi gerekiyor. Hz Yusuf peygamberi vezirin karısını saptıramadığı gibi.

15/42: "Şüphesiz, kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin Benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiçbir gücün yoktur."
Görüldüğü gibi şeytan ancak kendisinin yoluna meyilli olanları saptırabiliyor. Yoksa kişilik ve kimliğinde takva yolunu seçmiş ve kararını vermiş kişileri şeytan saptıramıyor.

Kişi kendisi istemedikçe kimse onu doğru yola getiremez Hz Nuh peygamberin karısını ve oğlunu, lut peygamberin karısını doğru yola getiremediği gibi. Bunun yanında firavun karısının Müslüman olmasını engelleyemiyor. Firavun kültüründe yetişmiş olan Hz Musa da peygamber olabiliyor.

Bu örneklerden sonra kişilerin doğru bir yolu bulup o yolda yürümesi ne İslam toplumu içerisinde olması bir avantaj ne de gayri islami topluluklarda oluşu bir dezavantajdır.
Adamın önünden nehir geçse o eğilip suyu içmek istemedikçe o su ihtiyacını gideremez. Eğer o suyu içmek isterse yerin altına yüzlerce metre girerek suyu bulur ve içer. Bu kişinin yönelişine bağlıdır.

13/11: “ O'nun (insanın) önünden ve arkasından izleyenleri vardır, onu Allah'ın emriyle gözetip-korumaktadırlar. Gerçekten Allah, kendi nefis (öz)lerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiçbir (biçimde imkan) yoktur; onlar için O'ndan başka bir veli yoktur.”

Bu dünya hayatında Allah halife olarak yaratılan insana 2 yol ve 2 amaç göstererek nerde nasıl davranacağını da kendilerine belgelemek için bir kamera yerleştirmiştir. Kalplerinden geçenleri de dahil yapmış olduğu bütün davranış ve niyetlerinden geçenleri ahiret aleminde hesaba çekileceklerdir.

İşte o iki yoldan birinin insanı mucura doğru kaydıran şey nefsin, iblisin, dünyalık süslere karşı aşırı istek besleyerek insana baskı yapmasıdır. İnsan kendisini mucura bir kaptırdı mı onun haktan yana olan perdesi kapanarak hep yanlışları doğru yanlışları da doğru görmeye başlar. Şeytanın onları sağından, solundan, önünden, arkasından yaklaşarak saptırmasının asıl nedeni budur.

7/17: "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."
Allah ile insanlar yaratılırken bir sözleşme imzalıyorlar. Bu imzalamış oldukları sözleşmede sadece ve sadece Allah’ı rab edineceklerine dair söz vermişlerdi.
7/172: “Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) Onlar: "Evet (Rabbimiz'sin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.”

Bu sözleşme gönderilen peygamberler ve onlara verilen kitaplar doğrultusunda sarp yokuşa göğüs gererek bir yetimi elinden tutup barındırarak bir köleyi özgürlüğüne kavuşturarak hastalık ve sıkıntıda sabrederek bollukta ve darlıkta Allah’ın vermiş olduğu nimetlerden infak ederek helal olanlardan yiyip haram olanlardan zorunlu olmadıkça kaçınma sözleşmesidir. Allah bunun karşılığında bir cennet vaad ediyor. Ama şeytan Allah’ın vaad ettiği bu cennet vaadine pek sıcak bakmıyor.

9/42: “Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor.”

Aslında samirinin buzağı heykeli yapıp kendine bağlı olanları saptırması sembolik bir anlatımdır. İnsanları doğru yoldan alı koyan her zaman samiriler, firavunlar, nemrutlar, ebu lehepler, Ebu cehiller her zaman her yerde her an olmuştur ve olacaktır. Bu Allah’ın bir sünnetidir.

35/42: - Yeminlerinin olanca güçleriyle, kendilerine bir uyarıcı-korkutucu gelecek olsa, ümmetlerinin herhangi birinden mutlaka daha doğru olacaklarına dair, Allah'a and içtiler. Ancak onlara bir uyarıcı-korkutucu geldiğinde (bu,) nefretlerinden başkasını artırmadı.
35/43- (Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın.

Toplum durgun sakin bir halde iken, yol yöntem nedir bilmezken, birileri çıkıp Allah’tan başka ilah yok dediği zaman, Birileri de önde gelenler muhalefet ederler. Bu insanın özünde var olan hasletin toplumlara yansımasıdır.
Şimdi Bu bilgiler ışığında,Olayları düşünecek olursak, Hz. Musa kavminin kıssasını daha iyi anlarız kanaatindeyim.

Tarih sürecini incelediğimiz zaman, Hep genelde zengin ve şımarmış toplumlar Allah’a karşı duyarlılığını kaybetmiş toplumlardır. Fakir veya zayıf toplumlar ise Bir yaratıcıya zayıf ve acizliği sebebiyle sığınma ihtiyacı hissetmişlerdir. Hz Musa Firavunun zulmüne uğrayan mustazafları kendi yanına almada başarılı olmuşlardır.

28/4” - Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı.
28/”5- Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.
28/6- Ve (istiyoruz ki) onları yeryüzünde 'iktidar sahipleri olarak yerleşik kılalım', Firavun'a, Haman'a ve askerlerine, onlardan sakındıkları şeyi gösterelim.

Görüldüğü gibi Hz. Musa peygamberin, yanına gelenler Genelde Güçten düşürülenler , mustazaflar ve ihtiyaç sahibi olan kişilerdir. Bulunmuş olduğumuz toplumlarda da öyle değil mi? Hep insanlar menfaat ve korkudan dolayı zengin ve güçlü olan ülkelerin yanında yer alıyor. Eğer Müslüman’ım diyenler, Allah’ın göstermiş olduğu yolda Dosdoğru yürüselerdi. Allah’tan başka koruyucu veli edinmeselerdi. Allah da onları küfrün karşısında yenik düşürmezdi.
İman etmek ve Salih amel işlemek doğru yolun terazisidir. Bir de imanı küfürle karıştırmadan sürekli kılmak gerekiyor. İşte Hz Musa’nın tercihine önce duyarlılık gösterenler sonra o yolu bırakıp dünyalık zevklere daldılar.
Hz Musa’nın kavimi ile gerekli diyalogu kurduktan sonra ilah olarak taptıkları ineği kestiler(ineği ilahlaştırmaktan vazgeçtiler) ve tekrar düzgün bir yola girdiler. Yine Kur’an’ın anlatım sanatı olarak kesilen ineğin bir parçası ile vurarak kendilerinin yanlış yolda yürümesini destekledikleri samiriyi vahye karşı duyarsızlaşması nedeniyle onu öldürme ifadesi ile izah ediyor. Yani hak yoldan batıl yola sapmış olan bir kişinin batıl yolda yürümesini desteklemek onu öldürmek demektir.

2/72: “Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı.
2/73- Bunun için de: "Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız.

Müfessirler genelde bu ayetleri tefsir ederlerken ölü olan adama kesilen ineğin bacağını vurarak ölünün mucize olarak dirildiğini söylemişlerdir. Halbuki bu Kur’an’ın şu ayetine ters düşmektedir.

21/95: “Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram)dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler.”

Kur’an ölü kelimesini iki anlamda kullanmıştır. Birisi hayati fonksiyonlarını yitirmiş anlamındaki ölü işte böyle olan dünyaya ahiret hayatındaki dirilme hariç dirilerek gelmeyecektir. İkinci ölü ise vahye karşı duyarlılığını kaybetmiş anlamındadır. Bu dünyadayken zikzaklar çizerek bazen vahye karşı duyarlılığını kaybedip bazen de tekrar vahiy rotasına girebilir. İşte Allah böylelerini tarif ederken “ onların gözleri var görmez, kulakları var işitmez, kalpleri de mühürlenmiştir.” İşte ancak böyle insanlar dirilebilir. Yoksa hayati fonksiyonlarını yitirmiş olan insan dirilemez.

Samirinin dirilmesi de kendisini buzağıya taparken destekleyen halkın vahye karşı duyarlılığını tekrar kazanarak samiriden desteğini çekip onu vahye davet etmesi neticesinde onunda vahye karşı duyarlılığını kazanmasının adıdır. İnek kıssasının özü budur.

HARUN PEYGAMBERİN SAPAN TOPLUMUN SAPMASINI ENGELLEYEMEMESİ

“Ey Harun onların saptıklarını gördüğün zaman seni onlara müdahele etmekten alıkoyan neydi?” Hz Musa peygamberin kardeşi Harun peygambere böyle sakalından ve başından tutup “neden kavimimin sapmasını engellemedin?” sözü ve davranışı vahyin kontrolünden çıktığının göstergesidir. Çünkü hiçbir insan hiçbir insanı kendisi istemedikçe ne doğru bir yola götürebilir ne de yanlış bir yola. Peygamberlerin görevi insanları doğru yola götürmek değil sadece kendilerine verilen vahyi onlara ulaştırmaktır.

Hz MUSA KIZGIN BİR ŞEKİLDE GELEREK LEVHALARI BIRAKMASI

7/150: “Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: "Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi.”

İşte bütün peygamberlerde böyle yanlışlıklar oluyor. Son peygamber Hz Muhammet(sav) de ümmü mektum olayı hanımların hatırı için Allah’ın helal kıldığını kendisine haram kılması, Hz İbrahim’in babasına bağışlama dilemesi yunus peygamberin kınanması gibi.

Burada Hz Musa nın kızması ve levhaları atması vahyin kontrolünden çıkıp iblisin kontrolüne girmesidir.

7/154: Musa kabaran öfkesi (gazabı) yatışınca Levhaları aldı. (Onlardan bir) Nüshasında "Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır" (yazılıydı).
Öyleyse peygamberler hata yapmaz anlayışı yanlıştır. Hata yaparlar fakat onların yapmış olduğu hataları Allah düzeltir.

Gönderen Ali Rıza Borazan
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Barış (21. October 2010), dost1 (28. February 2010), hiiic (9. June 2010), Miralay (18. May 2010)
Alt 9. June 2010, 12:49 AM   #6
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Günümüzde münafığa münafık bile diyemiyoruz ağız tadıyla
Münafık kim yada kimler görmeden nasıl anlıyacağız, kendimden şüpelenmeye başlıyorum, o münafık değil bu münafık değil kim bu münafık kafir kimse.

Televiyonda arsız edepsiz programlar yapıp daha sonra ben müslümanım diyenler olmasın bu münafıklar. Hani bülent ersoy, ibrahim tatlıses ezan felan okuyorlar.. memet ali erbil bismillah diyo arada bi. bunlar mı münafık.
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 9. June 2010, 11:59 PM   #7
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Hiiç Kardeşim!

Alıntı:
hiiic Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Günümüzde münafığa münafık bile diyemiyoruz ağız tadıyla
Münafık kim yada kimler görmeden nasıl anlıyacağız, kendimden şüpelenmeye başlıyorum, o münafık değil bu münafık değil kim bu münafık kafir kimse.

Televiyonda arsız edepsiz programlar yapıp daha sonra ben müslümanım diyenler olmasın bu münafıklar. Hani bülent ersoy, ibrahim tatlıses ezan felan okuyorlar.. memet ali erbil bismillah diyo arada bi. bunlar mı münafık.
Cenabı Allah söylemiş. "Kur'an'a göre "münafıkların" özellikleri nelerdir? Birlikte görelim mi? yazısındaki özellikleri taşıyan insanlar münafıktır. Bu özellikleri taşıyan insanlar için ağız tadı ile söyleyebilirsiniz.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10. June 2010, 12:35 AM   #8
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Bu özelliklere göre bizim cami imamı bile münafık oluyo

Bu duvara dayanmış kereste tanımını ben tam olarak anlayamadım desem yeridir. Yani münafığın dış görünümü hoşa gidiyor, bu müslümanın dış görünüşü hoşa gitmeyecek anlamına gelir mi? Münafıklar duvara mı dayanırlar?

Hazır konu açılmışken bide bidat sokayım 2 dk...
Bundan böyle duvara dayanmamak gerek, duvara 3 kere dayananınca abdest alınıp 81 estağfirullah çekilmeli. İşte ayette delili var münafıklar duvara dayanıyor. Eğer duvar odundansa dayanılabilir, kerpiçtense dayanılmaz. Duvara dayanmak abdesti bozar, ...

Ayakta uyuyanın abdesti bozulmaz diye dini bir kural var, benim saydıklarım ondan daha mantıklı. Uyurken bir yere dayanmazsan abdest bozulmazmış, günlenmi ağlıcanmı karar veremiyo insan. Nasıl uyunuyor hiç beceremedim.
Yoksa bu ayakta uyuttuğumuz müslümanların abdesti bozlulmaz olmasın? yada Kurana veya başka bir kaynağa dayanmadan uyuyan kim bilebilir, hangi amaçla uydurulduğunu ve etkilerini ahirette göreceğiz...
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 26. October 2010, 06:04 AM   #9
pramid
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 764
Tesekkür: 191
507 Mesajina 1.128 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
pramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud ofpramid has much to be proud of
Standart

münafıkları allah bilir biz bilmeyiz ve kimseyede bu ağır yaftayı vuramayız. bize düşen açık bir tebliğ

Tevbe(*) Sûresinin 101 . Ayetinde
Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir.

Nûr(*) Sûresinin 19 . Ayetinde
İnananlar arasında hayasızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 66 . Ayetinde
İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.
pramid isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
pramid Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (26. October 2010), Miralay (26. October 2010)
Alt 16. September 2011, 08:22 PM   #10
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

DÜN

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.


BUGÜN

http://www.facebook.com/photo.php?v=1917608790480
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
münafıklar


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:32 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam