hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > HANİF MÜSLÜMANLIK > Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman!

 
 
Seçenekler Stil
Alt 22. December 2010, 02:19 PM   #1
TEBYİN
Uzman Üye
 
TEBYİN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 240
Tesekkür: 141
173 Mesajina 603 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
TEBYİN is on a distinguished road
Standart Tezgahında kur'an satan şeytan!

Önce, TEFSİR kelimesi ile ilgili TEBYİNÜLKUR'AN da geçen tanımı görelim..


Tefsîr sözcüğü, terim olarak "Kur'ân'ı, Yüce Allah'ın muradına delâlet etmesi yönünden beşerî takat oranında açıklamak" demektir.

Hefsîr sözcüğünün kökü *fesr* sözcüğüdür. "Açıklamak, örtülü şeyi açmak" anlamına gelen bu sözcük, ilk defa tıp alanında "doktorun suya bakması" anlamında kullanılmıştır. Nitekim bu kökün başka bir türevi olan *tefsîra* sözcüğü, "hastalığın tespiti için üzerinde araştırma yapılan sidik" demektir. [0-1] Lisânü'l-Arab; Fesr maddesi, cilt 7, sf. 101.

Hekimler getirilen "tefsîra"ya bakarak hastalıkların sebeplerini bulup açıkladıkları için fesr sözcüğü de zamanla yukarıda verilen "açıklamak, örtülü şeyi açmak" anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Fesr sözcüğünün tef'il babından mastarı olan tefsîr sözcüğü de bu anlama paralel olarak "iyice araştırmak, çok açıklamak" anlamında kullanılmaktadır.

Bütün bunlar, tefsîr sözcüğünün filolojik olarak şu anlamlara delalet ettiğini göstermektedir: "Anlaşılamamış, kapalı, müşkül, müphem bir sözü, konuyu, ya da meseleyi anlaşılır hâle getirmek." Böyle bir tarif, sözcüğün terim anlamı için verdiğimiz tanımla da uyumludur. Ragıp da el-Müfredât adlı eserinde tefsîr sözcüğünü Lisânü'l-Arab'a uyumlu olarak açıklamıştır. [0-2] El-Müfredât, Fesr maddesi, sf. 380.

Bu bilgilere göre "Kur'ân tefsîri" diye yazılan eserler, müellifleri böyle düşünmeseler de, Kur'ân'ın kapalı, müphem ve örtülü olduğunu peşinen kabul etmiş olmaktadırlar.

Bu nedenle, elinizdeki bu çalışmanın bir Kur'ân tefsiri olmadığını özellikle belirtmek gerekir. Bizim anlayışımıza göre Kur'ân'ın insanlar tarafından tefsirine ihtiyaç yoktur. Çünkü Kur'ân'ın bizzat kendisi yüceler yücesi Rabbimiz tarafından yapılmış en güzel tefsirdir. Nitekim Furkan Sûresinin 33. Âyetinde, Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, sana hakkı [doğrusunu] ve en güzel açıklamayı getirmeyelim denilerek Kur'ân'ın en iyi tefsir olduğu, ele aldığı meseleleri en güzel şekilde açıkladığı ve problemleri tamamen çözdüğü bildirilmektedir. Ayrıca Kur'ân'da - âyâtün beyyinâtün, - kitâbün mübîn, - beyyenehü,- mübeyyinât, - tibyân ve - beyân gibi aynı kökten türetilmiş kavramlarla Kur'ân Âyetlerinin apaçık olduğu bildirilmiş, Kur'ân'ın kapalı, müşkül, anlaşılmaz olmadığı yüzlerce kez vurgulanmıştır. Yüce Allah kitabındaki mesajlarının açıkça anlaşılabilmesini sağlamak için her türlü anlatım tekniğini kullanmış, bir anlatım aracı olarak sivrisinek gibi en basit şeyleri bile örnek vermekten çekinmemiştir. Böylece ilâhi mesajlar üniversitedeki akademisyenden dağdaki çobana kadar herkes tarafından anlaşılabilecek bir açıklığa kavuşturulmuştur.

Kur'ân'ın herhangi bir tefsire gerek duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır olduğunu gösteren bu gerçekler ortada iken Kur'ân'ı tefsir etme iddiasıyla yola çıkmak, en hafifinden cüretkârlık olarak nitelendirilecek bir yaklaşım olsa gerektir.


Demek ki neymiş, Kur'anın tefsire ihtiyacı yoktur, zaten Tefsir edilmiş bir şekilde indirilmiştir.
Gerçekler bu iken, piyasa da bulunan binlerce tefsiri hangi mantıkla açıklamak gerek?
Bunu da bir kenara bıraktık.
Müfessirlere bir İLAH elbisesi giydirmek ve onlar "olmasaydı bu din bize ulaşmazdı" mantığına saplanmak, bir Kur'an mü'minine yakışacak tavır mıdır?
Eğer Kur'anı anlamak ve hayatımıza yansıtmak için müfessirlere ihtiyacımız vardı ise..
Allah.. Hcr Suresi 9 Hiç kuşkusuz, o zikiri/Kur'an'ı biz indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz. ayetini laf osun diye mi indirmiştir.
Bu mucize ayet ortada dururken, halen -MÜFESSİRLER, MEZHEP İMAMLARI OLMASA HALİMİZ NİCE OLURDU- mantığını gütmenin manısı nedir?
Yoksa, hiristiyan ve yahudilerin haham ve rahiplerini kutsamaları hastalığına bilmeden izde mi tutulduk?..

Şunu kabullenmek zorundayız.
İlmin yolunu tersine çevirdik ve ALLAH'ın bak dediği yerden değil de, kendini ALİM ilan edenlerin bak dediği yerden baktık asırlarca.
Ve şöyle bir tavır takındık..
-Bu din müfessir ve alimlerin çabasıyla isminden söz ettirmiş ve insanlara ulaşmıştır..

Ben tam tersini söylüyorum..
Müfessir, muhaddis ve binlerce alim bu dinin sırtından semirmiş, isim yapmış ve adam sanılmıştır.
Kur'an resmen bir şöhret basamağı olarak kullanılmış ve Allah'ın APAÇIK beyanına rağmen, kimsenin anlayamayacağı teziyle, anlaşılır hale getirilmek için abuk-sabuk ilim dalları tanzim edilerek, güya Kur'anın sağlaması alınmaya çalışılmıştır..
-Hadisler olmasa Kur'an anlaşılmaz.. noktasından hareket eden bu yerli pavluslar, her adımda işi biraz daha ileri götürerek.. Zamanla, yahudi, hiristiyan, çin, hint ve yunan felsefelerinde ne kadar zırva varsa, hepsini TEFSİR mantığıyla Kur'ana boca ederek, kolayca anlaşılabilecek bir kitabı, bilmem kaç ilim dalını bilmeden öğrenilemeyecek hale getirmişlerdir.

İşin en acı tarafı ise Allah'ın kitabına yamanan saçma felsefelerin zamanla dinleşmesidir.
Allah ayetinde ANCAK ARINMIŞ KULLARIN KUR'ANDAN İSTİFADE EDEBİLECEĞİ ni beyan eder..
Pavlus müfessirler bunu ABDESTSİZ KUR'ANA EL SÜRÜLEMEZ diye kayda bağlayıp, Kur'an yoluna bir mayın döşerler..
-Siz anlayamazsınız, bizim kitaplarımızı baş tacı edin, biz size anlatırız.. diyerek, ikinci..
-Siz kulluktan ne anlarsınız, bize gelin anlatalım.. ile üçüncü..
-Kur'an-ı sakın ANLAMAK ve ANLAMLANMAK için okumayın, gidin ölülere okuyun..ile dördüncü..
-Hatim yapın, muhakkak arabçasıyla okuyun, başka dilde günahtır.. ile beşinci..
Derken..
Bir bakmışsın ki..
Kur'anın her tarafı mayınlarla dolu..
Bir düşünürsün..
Bu mayınları masonlar mı?
Yoksa Katolikler mi döşedi?
Hayır!..
Bize MÜFESSİR-MEZHEP İMAMI-ALİM diye yutturulan yerli masonlar, yerli katolikler işledi aslında bu cinayeti..
En büyük handikapımız..
Kendi aklımızı kullanamamamız ya..
Her daim bundan yakınır dururuz hani..
Ama, bir nehir gibi kıyamete dek akması gereken İLMİN bilmem hangi MÜCEDDİD!! zamanına hapsedilmesi..
Kaskatı bir şekilde ulaşılamayacak bir tarih ve zeminde tutulması..
Eğer AKIL TUTULMASI değilse nedir?
-Efendim, ilk müfessir Razi şu konuda şöyle demiştir, bu mantık bu çağa uymuyorsa bile, böyle kabul edilmeli, yoksa RAZİ TANRISI HEPİMİZİ CISS yapar..
Tamam, Razi en doğrusuna ulaşmışsa, niye başka tefsirler kaleme alınır ki?
Çoğaltalım Raziyi, her eve bir adet yerleştirelim, her ev de bir HUBEL olursa, millet niye yeni bir HUBEL arasın ve edinsin ki?

Her şey bu kadar da basit değil işte..
Tamam, tefsir şart ama..
Okuduğumuz tefsir aynı zamanda TASAVVUFtan da bahsetmeli..
Hemen RUHUL FUKRAN alınmalı ve ikinci HUBEL birincinin sağına iliştirilmeli..
Ben tefsir de bol bol HADİS te görmek istiyorum..
Hemen bir İBNİ KESİR ve birinci Hubelin soluna..
Ben NURCUYUM arkadaş, çiçekten, böcekten, kavaktan ve kabaktan bahsetmeyen tefsire tefsir mi denir?
Hemen RİSALELER hubelini, birincinin ardına asker yazmalı..
Hem RİSALELER Kur'anın libası değil miydi?
Libassız, çırılçıplak üşüsün mü istiyorsunuz?
Zaten Risaleler yazılana dek Kur'an tir tir titreyerek nerdeyse donup mahvolmak üzreydi..
Üstadımız imdada yetişti de, kıyamete dek koruyacak libası elceğiziyle biçimlendirip giydirdi de Kur'anı yok olmaktan kurtardı!!!..

Ve ELLER HİÇ DURMADAN YAZDI, YAZDI..
Bu Allah'tandır denerek millete sunuldu..
Bir tek ALLAH'a kul olması için yaratılan insanlıksa..
Binlerce HUBELE, PAVLUSA, UZZAYA kul edildi..
Ve bir el araya girip, YETER, KULLUK SADECE ALLAHA'dır dediği an..
Ya zındık, ya kafir veya fasık/münafık ilan edildi..

Bütün bunları niye mi yazdık..
Şunun için..

Arkadaşlar kalkıp başına KUR'AN takısı takılı bir sürü gurup ya da oluşum kuruyor.
Ortaya bir konu atılıyor.
KUR'AN ABDESTLİ Mİ OKUNMALI ABDESTSİZ Mİ?
Çıkıp diyorsunuz ki,
-Arkadaşlar, ABDEST ve NAMAZ denen iki terim, müfessirlerce üretilmiş GDOlu iki terimdir.
Kur'an ne ABDESTten bahseder ne NAMAZ dan.
Kur'anda geçen EL-KOL-YÜZ-AYAK yıkamalı ritüel..
Müslümanların SALAT toplantılarına katılırken azami dikkat edecekleri şeylerdir.
Ve Kur'an da geçen her SALAT kelimesini NAMAZ olarak çevirmek Kur'ana ihanettir.
İki kökten türemiş bu kelime..
SLY
ve
SLV
şekliyle yer alır ki..
Birini türkçeye NİYAZ olarak...
Diğerini ise, TAĞUTA-ŞİRKE-KÜFRE karşı dik durmak..
Sosyal Adaleti tesis etmek..
Yardım, infak ve desteği yaygınlaşırmak.. diye çevirebilirsiniz.

Lütfen,
Kur'anın orjin literatüründe bulunmayan kavramları ona boca ederek, tanrılık ve ilahlık taslamayalım..
Şirkten uzak durmanın yegane şartı, ALLAH'ın indirdiği ve bildirdiği ile yetinmektir..

Sen misin bunu diyen..
Hemen bütün mesajlarımız, yorumlarımız silinir..
Ve LAT-UZZA-MENAT hatırına hem Kur'an ve hem onun gerçekleri kurban edilir..

Aklımızı başımıza devşirelim beyler..
Kur'an üstü kutsallar edinerek MÜSLÜMANCILIK oyunu oynamayalım.
Ya Kur'an diyerek yola çıkmayın ki bu durumda bizim de bir itirazımız olmaz..
Kur'an diye yola çıkıyorsanız, her hareketiniz, tavrınız ve yorumunuz KUR'ANca olmalıdır..
Sizler Kur'anı kalkan yaparak müfessir-muhaddis-mezhep imamları ve alimleri koruyarak..
Kur'ana biçtiğiniz rol'ün farkındasınızdır umarım..

Kur'anın şakası olmaz..
Kur'an heva ve hevslere aracı da yapılamaz..
Kur'an güneş gibidir ve ışığını-ısısını yayması için yapay hiçbirşeye ihtiyaç duymaz.

Şunu unutmayın..
Kur'anın size/bize ihtiyacı yoktur.
Sizin/bizim O'na ihtiyacımız vardır.


Ve Kur'anı, birilerini kutsamak için aracı tutmayalım.
Kimsenin varlığı Kur'ana şan şeref sunmaz..
Kur'anın varlığı bizlere şan şereftir.

Umarım artık KUR'ANca bir hayat tarzını benimseyerek..
Şeytanın düştüğü kör döngülere ve tuzaklara yakalanmayız..
TEBYİN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
TEBYİN Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 12 Kisi:
aşık74 (23. December 2010), Barış (22. December 2010), dost1 (8. January 2011), gerçek hanif (11. June 2011), hiiic (22. December 2010), merdem (10. January 2013), Miralay (23. December 2010), pramid (25. December 2010), sevginur (23. December 2012), Taner (11. January 2011), yeşil (7. November 2011), ÖmerFurkan (22. December 2010)
 

Bookmarks

Etiketler
kuran, satan, tezgahında, şeytan


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:59 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam