23. September 2012, 08:03 PM | #41 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Yukarıdaki yazılarımızda ifade ettik ki hacc yani delillere dayanarak ikna faaliyeti, bu faaliyetin tabiatı icabı iki tarafı gerekli kılıyor. Bu da bize 'hac ziyaretinin' gelişigüzel bir ziyaret olmadığını, bu yazı bölümünün 2. sayfasında Nisa-102. ayetini açıklayan yazımızdan anlaşılacağı üzere iyi bir organizasyonun, bir planlamanın gerektiğini anlatıyor.
Evet; binlerce kişinin katıldığı hacc ziyareti öyle gelişi güzel, karmaşa içinde yapılacak bir iş değildir. Sayın Dost1 de bu organizasyon yönünde çeşitli kereler dikkati çekmiştir. Hacc bir ikna faaliyeti olduğuna göre 1 müşriğe veya bir guruba hacc boyunca bir mihmandar verilmelidir. Ayrıca müşrik en baştan etki altına alınmalı ve ziyaret kolay, basit ve cezbedici olmalı, ''öf'' dedirtmemelidir. Bu organizasyona bağlı hacc ziyaretinde müşrik arafat, müzdelife ve mescidi'l haram yaşamını ziyaretleri esnasında ikna olursa mesele yoktur. Bu kişiler yönünden hacc ziyareti amacına ulaşmış, bu kişiler "bil hacc-i/hacc ile" tek Allah, Allah'ın tekliği inancına ulaşarak müşriklikten sıyrılmış ve İslamın ekonomik ve sosyal kollektif yaşam tarzını benimsemiş yani ''salât-ı ikâme'' ve''zekatı ita'' prensibini kabul etmiş olurlar. Fakat her müşrik böyle kolayca kabullenmeyebilir. Bunun için mihmandara ne gibi görevler düştüğü yukarıdaki ''saç kesme'' yazımızda belirttik. Bu kısımda mihmandar ikna için delillerin vasfını değiştirmeden, yani kur'an'dan olan delillerin dışında kendi kafasına göre delil üretmeyecek, delil olarak Kur'an'dan ayet sunacak ki buna "ayeti hediye etmek" denir, ileri sürdüğü ayet ikna etmiyorsa başka ayetleri kullanacak ve yöntemini değiştirecek, yani ayeti ve yöntemini kurban ederek ayet ve yöntem değişikliğ yapacak, kolayına gelen, yani iknâya yarayacak daha uygun çeşitli ayet ve yöntemler kullanacak, uygun olmayanları kurban edecek/yani vaz geçecek, ve müşriğin kolay ikna olan yönlerini bulup oradan başlayıp zora doğru giderek, onun da düşüncelerinden kurban sunmasını/vermesini/yani vazgeçmesini sağlayacaktır. (iki sahife önce sayın ateş demir "hedy" hususunda şöyle demiş: "......... Hedy konusunda emin iseniz endişe etmeyin; emin değilseniz/endişeniz varsa diğer şıkları yapın.") Daha zor hallerde (burada oruç denmişse de kullanılan ifade ''savm '' olmayıp ''siyam''dır) müşriğin islam yönünde daha fazla bilgi sahibi olması, beceri kazanması, dürüstlüğü ve hayrı elde etmesi ve koruması için ikna edilecek; mihmandarların da siyam/kuvvetli bir savaşım/çaba gerektiğinden, bunun için de ''fidye'' vermesi ve sadakatla hareket etmesi gerektiği yönünde ikna edecektir. Fidye, kişinin fıtratını sonradan değiştiren islama aykırı düşünce eylem fazlalıkları olup bundan ve de, maddi yönden de ''kavam-itidal'' fazlalıklarından kurtulmasıdır.(Lütfen okuyunuz): ''http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2603''. Bunlar/bu fazlalıklar müşriğin hem bedensel(tutku), hem de düşünsel(kapris,ide fiks) bazda hastalıklarıdır ve ayette ''hasta olanlarınız ya da başından yara alanlarınız'' ifadesiyle anlatılmış. Bu müşrik bu hastalıklarından ikna yoluyla kurtulmuş, yani "güvene kavuşmuş", tek Allah inancına ulaşmasına rağmen, ekonomik ve sosyal yönden tam yatkın hale gelmemiş ise getirilememişse tekrar "kurban kesmesi/kişisel fedâkarlıkta bulunması" istenmektedir. Görüldüğü gibi haç üç günlük bir iş değildir. Gelecek yazımda da ayette geçen 3, 7, 10 rakamları ve ''ailesi mescidi'l haram civarında yaşama'' konusundaki görüşlerimi anlatacağim. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (21. February 2023 Saat 11:43 AM ) değiştirilmiştir. |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (27. September 2012) |
25. September 2012, 08:12 PM | #42 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
sayın galipyetkin
devam etmediniz.... |
25. September 2012, 09:10 PM | #43 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Sayın Fers.
Sizi üzer miyim? Klavye başına onun için oturmuştum da Sayın dost1'in mealini verdiği Tevbe Suresi 7. ayetine takıldım. Bakara-196'nın kalanının müsvettesi kafamda hazır. Zaten bir sayfalık bir yazı.Yarın üzerinde görüş alışverişi yaparız inşallah. Saygılarımla Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (5. October 2014 Saat 06:54 AM ) değiştirilmiştir. |
25. September 2012, 10:53 PM | #44 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
eyvallah hocam, hayırlı geceler...
|
26. September 2012, 07:53 AM | #45 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Rakamlar.
Bu bilgileri, rakamların ayet içerisinde kullanılmasının bazı hallerde rakam anlamlarından başka anlamlar da taşıyabileceğini (mesela Nuh'un ''yaşı'' diye 950 yarine 1000 yıldan 50 eksik ifadesi gibi), bu ayette de rakamların rakamsal değerler ile kullanılmadığını, ayete muhatapların davranış ve ruhsal durum ve kazanımlarını anlatmak için kullanıldığını söyleyen bir site yazarlarından makul bulduğum için aldım. Bunlara göre: 3 rakamı, müşriğin döndüğünde, yani müslümanlığı kabulünden sonra, hacc esnasında kendisini iknâ etmek için kullanılan ifadeler altındaki delillerin(ayetlerin içeriğinin) doğru, kendisinin bundan önce tutmuş olduğu yolun ise yalnış olduğunu, 7 rakamı, hakkını vererek bu doğrularınn kendisi tarafından kabul edildiğini, 10 rakamı ile, o kabulün kendisini müslüman yaptığını ve müslüman olmakla kandisinin bir menfaat sağladığını, hem de islamın da bir kişinin daha katılmasıyla menfaat sağladığını, dolayısı ile 10 rakamının karşılıklı menfaat edinmeyi anlattığını ifade ediyorlar. Ailesi ''mescidi'l haram''da (ya da civarında) oturmayanlar Biliyoruz ki Mekke'nin fethiyle, Arap toplumunun o güne kadar ''havra'' ve '' manastır'' gibi toplu yaşanılan bir binası olmadığından, salavatta yani açık havada diye ifade edilebilecek bir şekilde ekonomik ve sosyal yönden havra, manastır kollektivist bir hayat tarzı yaşayan bir müşrik gurubu ile antlaşma yapılarak, bu grup islamın koruması altına alınmış, fakat bunlar müşrik olduğundan diğer bütün müşrikler gibi Hacc-ı Ekber'e çağrılmışlardır. İşte bu mescidi'l haram ailesinden/toplumundan olanlar (yani mesdidil haram yanında analaşma yaptıklarınızdan olanlar) da islamın getirmek istediği ''ekonomik ve sosyal kollektivizm''i yaşasalar da müşrikliklerini gidermek- yani islamın uluhiyetini- ehad ve samed Allah anlayışını ve ahıretin varlığını ve ceza ile mükâfatı- benimsemeleri için haccetmek mecburiyetleri vardır. Bu kimseler ekonomik uygunluk gösterdikleri ve zaten mescidi'l haram'da yaşadıkları/mescid'il haram toplumunu kendileri meydana getirdikleri için mescidi'l haram'ı ziyaretten muaf tutulmuşlardır; mescid'il haram kendileridir. Meallerİn ''ailesi mescidi'l haram'da(veya civarında)'' ifadesini bu yönden yanlış buluyor ve ifadenin ''mescidi'l haram ailesinde/toplumunda yaşayanlar''veya ''mescidil haram ailesinden/toplumundan olanlar'' diye anlıyorum Hacc'ül Beyt. Hacc kavramının anlamı delille ispat etmek, bir şeye teveccüh etmek, fedakarlık etmektir. Mescidi'l haram, Beyt-ül Atiyk (İbrahim Peygamberin beytinin ''tip-a-tip'' benzeri) diye anılan ve Mekke'de yaşayan vera (din bakımından yasaklanmış şeyleri yapmaktan, aklını kullanarak sakınma, haramdan kaçınma, para ve mülk şehvetini taşımama, şehvetleri denetim altına alma) sahiplerinin kurduğu hem toplumdur hem de toplumsal yaşamdır(bu nedenle ''mescit''veya ''beyt'' denilen yerlerde bir bina değil hep bir topluluk olarak anlamak gerekir) . İşte ziyaret bu topluma yapılacak ki hac esnasında hediye edilen ayetler o ziyaret ile anlam bulsun ve o toplumdaki islami aktivite ile o ziyaretçi şuurlansın, o toplumun kollektif yaşamına şahit olunsun, tatmin olsun ve gönüllü olarak o kollektif yaşam tarzı arzu edilsin. Ayetin anlamından bu mânâ çıkartılıp atıldığında iş şekilsel bir işe, ruhsuz bir duruma dönüşmüş olur ki, yolun çarpıtılması da bundan başka bir şey değildir(Al'i imran-99). Alah hakkı olan ziyaret değil, ''salatı ikâme ve zekatı ita'' ile toplumculuk üzere hayat sürmektir. Tatmin olduktan sonra da ömür boyu umre hayatı yaşayıp Ehl-i Beyt vasfını almak gerekir. Ehl-i Beyt'ten olmak için de önce Allah'ın 'ahed ve samed ......liğine' iman edip ''ameli salih'' işleyen bir kişilik, yani: 1- uluhiyette kıst 2-insanlar arasındaki münasebetlerde kıst 3-tabiata ve hayvanlara davranışlarda kıst sahibi olmak gerekir. Mescidi'l haram ailesinden olan müşrik de umreden, belirtilen nedenlerle muaf; fakat uluhiyeti öğrenme yönünden hacca davet edilmiştir. İşte Bakara-196 da anlatılan da, bir müşriği hacc ile yukarıdaki vasıflarla donatılmış bir insana, müslümana dönüştürme mühendisliğidir. Benim ayetten anladığım bu, böyle anlıyorum. Görüş ve denetimlerinize sunuyorum. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (21. February 2023 Saat 11:48 AM ) değiştirilmiştir. |
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Miralay (27. September 2012) |
26. September 2012, 11:02 PM | #46 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2012
Mesajlar: 304
Tesekkür: 0
59 Mesajina 91 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23 |
bu şekilde olduğunu düşünmesemde yorumlarınızı yabana da atmıyorum, bazı noktalarda yanyana durabiliriz...
gayretiniz için selamlar... |
27. September 2012, 04:24 PM | #47 | |
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 |
Selamun Aleykum! Değerli Galipyetkin kardeşim!
Alıntı:
Her dilin kendine özgü söze,manaya sese dayalı anlatım sanatları vardır. Arap dilinin hiçbir anlatım sanatında rakamlarla ilgili olarak alıntı yaptığınız yazıdaki türden bir anlatıma rastlanmaz. Bizlerin sene ve yıl sözcükleriyle ifade ettiğimiz zaman dilimi Kur'an'da "âm" sözcüğüyle ifade edilir. Bizlerin zorlu günler,yıllar diye ifade ettiğimiz sözcük Kur'an'da "sene" sözcüğüyle ifade edilir. Ankebut;14 de hem "sene" hem de "âm" sözcükleri kullanılmıştır. "Ve lekad erselna Nuhan ila kavmihi felebise fiyhim elfe senetin illâ hamsiyne amen, feehazehümüt tufanü ve hüm zalimun" Yusuf;49 da sadece "âm" kullanılmıştır. "Sümme ye'tiy min ba'di zâlike amün fiyhi yüğasün Nasu ve fiyhi ya'sırun" Bu ayetlere bakarsak aradaki farkları görebiliriz. Değerli Kardeşim! "السنةSene" sözcüğü; “şiddet, kıtlık, zorlu, iyiliğin azlığı” demektir. Ki, zorlu, meşakkatli geçen yıllara denir. (Lisanü’l-Arab; 4/720, “sene” mad.) Kur’an’a baktığımızda da A’raf/130, Yusuf/42, 47, Ta Ha/40’ta da “sene” sözcüğünün “zorlu, sıkıntılı, kıtlıklı yıllar” anlamında kullanıldığını görmekteyiz. A'raf;130:Ve lekad ehazna ale fir'avne bissiniyne ve naksın mines semerati leallehüm yezzekkerun Yusuf;42:Ve kale lilleziy zanne ennehu nacin minhümezkürniy ınde Rabbik feensahuş şeytanü zikre Rabbihi felebise fiyssicni bid'a siniyn Yusuf; 47:Kale tezreune seb'a siniyne deeba fema hasadtüm fezeruhu fiy sünbülihi illâ kaliylen mimma te'külun Ta Ha;40: İz temşiy uhtüke fetekulu hel edüllüküm alâ men yekfüluh fereca'nake ila ümmike key tekarre aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fenecceynake minel ğammi ve fetennake fütuna; felebiste siniyne fiy ehli medyene sümme ci'te alâ kaderin ya Musa" "العامÂm" sözcüğü, “yaz ve kışı kapsayan dönem” olarak tarif edilir. (Lisanü’l-Arab; 6/530, “avm” mad.) Birlikte “bin sene” ifadesine de bakalım inşaAllah. Bu ifade Kur’an’da birkaç kez yer almıştır. Bakara;96:"Ve letecidennehüm ahrasanNasi alâ hayatin, ve minelleziyne eşrekü yeveddü ehadühüm lev yu’ammeru elfe senetin, ve ma huve bimuzahzihıhi minel’azabi en yu’ammer* vAllahu Basıyrun bima ya'melun "Ve sen kesinlikle onları insanların yaşamaya en hırslısı; şirk koşmuş olan kimselerden de daha hırslı bulacaksın. Onların her biri bin sene ömürlendirilmeyi arzular, oysa ömürlenmek kendisini azaptan uzaklaştırıcı değildir. Allah, onların yapmakta oldukları şeyleri çok iyi görücüdür." Hacc;47:" Ve yesta'ciluneke bil azâbi ve len yuhlifAllahu va'deh ve inne yevmen ınde Rabbike keelfi senetin mimma teuddun" Ve senden azabı çabuklaştırmanı istiyorlar. Hâlbuki Allah sözünden asla caymayacaktır. Bununla beraber Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. Secde;5:"Yüdebbirul’emre mines Semai ilel’ Ardı sümme ya'rucü ileyHi fiy yevmin kâne mikdaruhu elfe senetin mimma teuddun" "O [Allah], gökten yere işleri düzenler, sonra da o [işler], ölçüsü sizin saydıklarınızdan bin sene olan bir günde O'na [Allah’a] yükselir. Meariç;4:"Ta'rucülMelaiketu verRuhu ileyHİ fiy yevmin kâne mikdaruhu hamsiyne elfe senetin" "Melekler ve Ruh, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde O’na yükselir [yeryüzünden çekilir]. Bu ayetlerde de görüldüğü üzere, “bin sene” ifadesi, sayısal değer itibariyle değil, “çok uzun süre” anlamında kullanılmıştır. Bu açıklamalardan sonra ayete yeniden bakacak olursak: "Ve lekad erselna Nuhan ila kavmihi felebise fiyhim elfe senetin illâ hamsiyne amen, feehazehümüt tufanü ve hüm zalimun" Nuh’un 950 sene yaşadığını veya peygamberlik ettiğini değil, çok uzun süre sıkıntılı yaşadığını, ömrünün elli yılının/âm da normal koşullarda geçtiğini ifade etmektedir. Kanaatimize göre, normal koşullarda geçen bu elli yıl/âm da onun peygamber olmazdan evvelki sivil hayatıdır. Değerli Kardeşim! Prof.Köksoy’a göre; Hz.Nuh Sümerlere yaklaşık olarak M.Ö.2900 yıllarında gönderilmiş bir peygamberdir. O’nun yaşının kutsal kitaplarda 950 yıl olarak geçmesi ise şöyle açıklanmaktadır. Sümerlerin ilk kullandıkları takvim kameri ay hesabına dayanan bir takvimdi. Bu takvimde yıl yok sadece ay vardı. Ayın yeniaydan dolunaya kadar geçen yaklaşık 29-30 günlük süresi “bir sene” olarak isimlendiriliyor idi. Buna göre 950 yıl yaşadığı söylenen Hz.Nuh ile 1000 yıl yaşadığı söylenen Hz.Adem aslında bu ay takvimine göre 950 ve 1000 sene yaşamış bizim şu anda kullandığımız justinyen takvimine göre 77 ve 79 yıl yaşamış olması gerekiyor idi. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | Bilgi (21. October 2012) |
29. September 2012, 06:50 AM | #48 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Sayın Fers.
Hadi gelin, şu yanyana olabileceğimiz noktaları artırıp bir çizgi yapalım. Saygılarımla. Galip yetkin |
20. October 2012, 04:10 AM | #49 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Bakara 196'daki tahlikû fiiliyle ilgili yeni bilgiye ulastim. Onu paylasayim:
1972'de Yemen'in baskenti Sana'da ortaya cikarilan Kurân'in bir kismi daha önce kullanilmis olan parsömenlerin üzerine yazilmis. Alttaki yazi da Kur'ân. Ama daha eski bir tarihe ait. Örnegin Hz Peygamber dönemine. Degisik tarihlere ait yazilar degisik isinlar yaydigi icin isinlari harekete geciren bir islem uygulandiginda alttaki yazilar okunabiliyor. Iste Bakara 196'nin daha erken tarihli o yaziliminda ru'ûsekum kelimesi* yok. Ayetin o bölümü su sekilde: lâ tahlikû hattâ yeblugal hedyu mahilleh. Bunun Türkcesi: Bagislanan o hayvan, yerine ulasincaya kadar zirhinizi cikarmayin. Sevgi ile, Hasan Akcay ____________________________ * http://www.bible-quran.com/sana-quran/ Konu Hasan Akçay tarafından (20. October 2012 Saat 05:54 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (20. October 2012) |
22. October 2012, 01:39 AM | #50 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 820
Tesekkür: 0
160 Mesajina 228 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Hac konusunda su anda bildigim:
HAC önce yalnizca ticaret idi: halk pazari, panayir (28:27); sonra Allah dinî hacci buyurdu (22:27-29, 3:97). Tevbe 28'e kadar bu iki hac bir arada yerine getirildi. Alis veris icin gelenler ayni zamanda dinî hac, dinî hac icin gelenler ayni zamanda alis veris yaptilar Dinî hac: -ARAFAT'ta uyanip arinmak (2:198-202), -MES'ARIL HARÂM'da sükretmek (2:198-202), -hayvan bagislamak (22:28) ve -Kabe'yi ziyaret ederek tevhid icin Ibrahim nebiyi anmak (22:29). ARAFAT haci adayinin bilinclenip arif olmasi ve MES'ARIL HARÂM o bilinci lütfeden Allah'a sükür anlaminda manevî haller midir yani haci adayi nerdeyse orasi midir ya da bu yerler bu adlar ile Mekke'de bastan beri var miydi bilemiyorum. Arastirmak gerekir. Bagislanan hayvanin gidecegi yer ise bu gün de oldugu gibi aclik nerdeyse orasidir. Bakara 196 bunun özeti gibi: Hacci ve umreyi Allah icin tammamlayin; eger engellenirseniz kolayiniza gelen hayvan bagisini. Bagis, yerine varana kadar zirhinizi cikarmayin. Ama sagligi bozuk ya da basi rahatsiz olanlariniz karsilik olarak oruc tutsun ya da sadaka versin ya da ibadet etsin. Güvene kavustugunuzda hac icin umreden yararlanmak isteyenleriniz kolayina gelen hayvani bagislasin. Bulamayanlar ücü hacda yedisi de dönüste olmak üzere toplam on gün oruc tutsun. Ailesi Mescidil Harâm'da oturmayanlar icindir bu. Allah'i kâle alin. Bilin ki en siddetle cezalandirandir O. Buna göre UMRE ziyarettir. Tevhid, tevhidi vurgulamis olan Ibrahim nebinin kadim mescidi ziyaret edilip anilarak yasatilabilir; yok sayilip unutularak degil. HAC ise ziyarete hayvan bagisi eklenip eller tasin altina konarak yapilir. Sevgi ile, Hasan Akcay Konu Hasan Akçay tarafından (22. October 2012 Saat 01:48 AM ) değiştirilmiştir. |
Bookmarks |
Etiketler |
cikarmayin, tahlikû, zirhinizi |
|
|