4. November 2014, 05:48 PM | #31 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
İddet müddetinin özelliği nedir?
Yukarıdaki yazımızda belittiğimiz neseple ilgili üç şık, (a- Evlilik içinde doğan çocuğun babası kadının kocasıdır. b- Evlilik içinde ana rahmine düşmüş olup da evliliğin sona ermesinden sonra "ÜÇYÜZ" gün içinde DOĞAN çocuğun babası onu doğuran kadının kocasıdır. c- evlilik sırasında ana rahmine düşme halinde, koca evlendikten en az "YÜZSEKSEN" gün sonra doğan çocuğun kendisinden olma ihtimali bulunmaması nedeniyle bunu ispat ederek çocuğun nesebini dava edebilir. Dolayısı ile bu 180 gün ASGARİ GEBELİK SÜRESİdir.) mirasla ilgilidir ve çatişmaları önleyip hakkaniyati sağlamaya, çatışmaları önlemeye yöneliktir. En mühim şık da "a" şıkkıdır. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (1. February 2021 Saat 01:14 PM ) değiştirilmiştir. |
4. November 2014, 07:17 PM | #32 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Neden (a) şıkkı.
Bu şıkkı :"a- Evlilik içinde doğan çocuğun babası kadının kocasıdır." okuduğumuz zaman basit bir cümle gibi görünmesine rağmen üzerinde etraflı düşündüğümüzde bazı özellikler taşıdığını fark ederiz. Meselâ: 1- Eğer çocuk, imzalar atılıp da belediye başkanının "sizi karı-koca ilan ediyorum" demesinden yani nikâh akdinin yerine getirilmesinden bir dakika sonra o masanın altında doğsa bile, evlilik içinde doğduğu için koca da hukuken bellidir, baba da hukuken bellidir, ve baba kadının kocasıdır. Dolayısı ile doğumdan bir dakika evvel imzayı atan adam, bu "a" şıkkına göre çocuğun hukuken babası olduğundan, çocuk adamın mirasçısıdır. Koca çocuk doğduktan bir dakika sonra ölse bile, hukuken baba- evlat durumu nedeniyle, çocuk onun mirasçısıdır. 2-Çocuk, evlilik içinde doğarsa yani, evlilik aktinin belediye başkanı tarafından tasdikinden hemen sonra sağ doğup da bir dakika sonra ölse dahi, koca, yani hukuki baba çocuğun mirasçısı olur. Biyolojik baba da, çocuğun babası hukuken belli olduğunda da hiçbir zaman babalık iddiasında bulunamaz, mirasçısı olamaz. (Ancak hukuki baba çocuğun nesebini mahkemede red ederse davanın kabulünden sonra biyolojik baba babalık davası açabilir). Bu nedenle de çocuğun biyolojik babası olsa dahi çocuğun olsun, kendisinin olsun nüfus kayıtlarında baba veya çocuk olarak da gözükmediklerinden birbirlerinin mirasçısı olamazlar. Bu durumda bir ailede ve toplumda hukukun ve dinin koyduğu kurallara uyulmadığından cinayetlerin sonu kesilmez çünkü hak göz ardı edilir Diğer şıklar için, eğer o yönde bilgi istenilen bir ortam oluşursa, bilgimiz oranında konu içinde olmaya çalışırız. Konu bazılarının zannettiği gibi cart-curt, toplama çıkartma işlemi değil. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (1. February 2021 Saat 01:18 PM ) değiştirilmiştir. |
5. November 2014, 06:41 PM | #33 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Şu halde, eğer Allah ayetinde dört ay ve on diyor ise hiç bir şıkkı karşısına çıkarmadan kabul etmek mecburiyeti vardır tabii ki eğer Müslümansan. Ama bu müddetin konmasına neden olan sebepleri de en ince noktasına kadar araştırma görevi de her Müslümana yüklenmiştir
Aynı şekilde Türk vatandaşı olan her kişi de Türk Hukukuna tabi ve de bağlı olduğundan da nesep hukukundaki kanun hükümleri ile konmuş olan 120 gün; 180 gün ve 300 gün müddetlerine itiraz edemez; uymak mecburiyetindedir. Ama neden bu müddetlerin "bu müddetler" olarak konduğunu da o rakamların yanlışlığını ortaya koymak için değil, "hareket tarzım nasıl olmalıdır" diye araştırmak görevidir. Bazı dostlarımız bu olguyu algılayamıyor (suçlamıyorum). Ama biraz da düşünceli davranmak gerekiyor. Bu nedenle de yukarıdaki (b) ve (c) şıkları üzerinde "neden" diye düşünmelerini öneriyorum. Çünkü bunlar sizin, bizim, diğerlerinin hayatlarının düzenlenmesi. Saygılarımla. Galip Yetkin. |
6. November 2014, 03:19 PM | #34 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Şimdi bir soru geliyor insanın aklına:
Neden Kuran yalnızca kati evlenme yasağı olan müddeti -4 ay ve 10-u koymuş da Medeni Kanundaki diğer müddetleri es geçmiştir. Veya Neden Medeni Kanun 120 günün yanında diğer müddetleri de koymayı gerekli görmüştür? Ayetteki ve 10 ifadesi rakam olmayıp, hesaplamaya katılmayan bir rakam olup. bir şeyden faydalanmayı/menfaatlenmeyi; burada da 4ay gibi bir müddetin taraflara menfaat sağladığını anlatır. Saygılarımla. Galip Yetkin Konu galipyetkin tarafından (11. November 2020 Saat 08:11 PM ) değiştirilmiştir. |
6. November 2014, 04:06 PM | #35 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
....
Konu kuman tarafından (6. November 2014 Saat 04:21 PM ) değiştirilmiştir. |
9. February 2015, 08:24 AM | #36 | |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Alıntı:
kendilerini bosadiginiz an itibariyle hiç âdet görmemis olanlar. Bunlar kendileriyle evlendiginiz anda da hiç âdet görmemisti. Ama bu onlarin bir âdet sorunlari oldugunu gösterir, arti evlenme yaşindan önce degil evlenme yaşina girdikten sonra evlendiklerini gösterir. adet olmayan bir kiz cocuk nasil dogurur Kendilerine 3 aylik iddet taninanlarin gebelikle ve sonuç olarak sizden çocuk dogurmakla ilgisi yok çünkü siz onlari gebe olmadiklarinin kesinlestigi bi anda bosuyor ve bosamak istediginiz için de kendileriyle yatmiyorsunuz. "Onlari iddetlerini gözeterek bosayin"in anlami bu, fe tallikûhunne li iddetihinn. |
|
10. February 2015, 12:40 AM | #37 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
"Ama bu
evlenme yaşina girdikten sonra evlendiklerini gösterir" dememin nedeni "Hayir, göstermez" diyenler var. Onlara göre Islamda evlenme yasina girmemis olan kizlarla evlenmek caizmis. Talâk 4'teki "ve hiç âdet görmeyenler" ifadesi bunu gösteriyormus: Kadinlarinizdan âdet görme umudu olmayanlarla ilgili kuskunuz varsa... onlar 3 ay beklerler; vellâî lem yahıdn, ve âdet görmemis olanlar da. Öne sürüyorlar ki âdet görmemis olanlar saglikli... yani âdet görmesi sorunsuz hanimlardir. Bi an için öyledir diyelim. Türkiye'de ilk âdet yaşi 12,7. 13 olsun. Farzedelim ki siz 13'ünden de önce örnegin 9'unda bi kizla evlendiniz; o kizcagiz 13'üne basinca ilk âdetini gördü, ve siz iste onu bosuyorsunuz. BOSANMA ANI itibariyle hiç âdet görmemis degildir o hanim; hiç âdet görmemis olanlarla ilgili hüküm onu baglamaz. Buna ragmen nasil oluyor da fetva verme yetkileri kendilerinden menkul birileri "hiç âdet görmeyenlerle ilgili hüküm onu baglar" diyebiliyor? Hani AKIL? Akillari dumura mi ugradi bu heriflerin? Konu Hasan Akçay tarafından (12. February 2015 Saat 07:49 AM ) değiştirilmiştir. |
Hasan Akçay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | HanifTürk (1. March 2015) |
1. March 2015, 05:50 PM | #38 |
Katılımcı Üye
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 84
Tesekkür: 54
12 Mesajina 20 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17 |
isa: 6: "Sorumluluğunuz altındaki yetimleri evlenebilecekleri yaşa gelinceye kadar deneyin; sonra aklen olgunlaştıklarını tespit ederseniz - Rüşt - mallarını onlara iade edin; (sakın,) onlar büyümeden önce, aceleyle ve müsrifçe harcayarak mallarını tüketmeyin."
Kuran yetimlere ancak akıl baliğ olduktan sonra bir de rüştlerini ispat ettiklerinde onlara mallarına vermemizi ister. Büluğ çağına girmeyi yeterli görmeyen İslam aklen olgunlaşıp, rüştünü ispat etmeyi de ön şart olarak ileri sürer. Bakara: 232: " Kadınları boşadıktan sonra, bekleme sürelerinin sonuna gelmişlerse, "aralarında uygun bir şekilde anlaştıkları takdirde" başka erkeklerle evlenmelerine engel olmayın. Bu, Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanan her biriniz için bir uyarıdır. " Dört mezhebinde evlilik konusunda delil kabul ettiği bu ayet bize iddet müddetince bekledikten sonra kadınların evlenebileceklerini bizlere bildirmektedir. Fakat burada göz ardı edilen bir husus vardır. Nisa 6. ayet bize yetimlerin mallarında söz sahibi olmak için akıl baliğ olmanın yetmediğini, rüştlerini ispat etmeleri gerektiğini belirtmektedir. Kuran bir bütün olarak kabul edip, genel hedeflerini göz önünde bulundurmamız gerektiğinden evlilik konusunda da aynı şartı göz ardı etmememiz gerektiğinin altını çizmemiz gerekir.Yani evlilik için sadece büluğ değil, rüşt - olgunluk- şartı da gerekmelidir. Yoksa sadece fiziksel olgunluk yeter dersek her bebek doğuranı anne, çocuğu olana baba dememiz gerekir. Halbuki gerçek anne baba bir altyapı, eğitim, ufuk, vizyon-misyon ister. Bu da bize büluğ dışında rüşt şartının önemini belirtir. Kur'anî bakış açısı bize en azından yetim malı kadar belki de daha önemli, iki kul arasındaki ahirete dek uzanan dünyevi birlikteliğin önemini anlatmaktadır! http://www.islamustundur.com/Islam_v...INA_CEVAP.html Ezcümle malını kullanmak için rüşdünü ispatlaması gereken bir kişinin maldan daha önemli olan evlilik ve çocuk sahibi olması içinde rüşdünü ispat etmesi gerekir ayrıca evlilikle ilgili ayetlerde örfe göre hareket edin diyor yani toplumun genel kurallarına göre (bugün medeni kanun) reşid olma yaşı evlilik yaşıdır...... Bu yaşın altında kalanlar evlenemezler... Konu HanifTürk tarafından (4. March 2015 Saat 10:12 AM ) değiştirilmiştir. |
HanifTürk Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler: | dost1 (4. March 2015) |
4. March 2015, 09:40 AM | #39 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 |
Bu gün memleketimizde evlenme yaşi olarak:
a)onsekiz yaşından gün almak, b)mühim hallerde de onyedi yaşından gün almak olarak, seksen senedir uygulanan yasa değiştirilerek Yeni Medeni Yasa ile kabul edilmiştir. "a" şıkkı için ebeveyn izni, "b" lşıkkı için de hakimin izni gerekmektedir. Ondokuz yaşından gün almış olanların evlenme akdi yapabilmesi için ise izne ihtiyaçları yoktur. Fakat bu aktin yapılabilmesi için evlenecek tarafların "fiil ehliyetleri"nin, yani aklı başında olması veya deli, zayıf akıllı vs...gibi engellerinin bulunmaması gerekir. Bu şartlar Dinin koyduğu kurallara uygundur. İslam'ın getirdiği "baliğ" kavramı "cinsel hazza erişim"in başladığı zamanı değil, rahmin gelişmişliğini kalçalar dahil vücut gelişmişliği yani doğum yapabilme kaabiliyeti yanında kadının bir ev idare edebilecek eş ve anne olabilme uyum ve yeteneklerini vs...'yi ifade eder. Bu önlemlere rağmen maalesef ki bu şartları taşımayan küçük kız çocukları "imam nikahı" adı altında aileleri tarafından iğfal ettirilmektedir. Türkiye dışındaki devletler de kendi şartlarına göre kendilerine uygun yasalar ortaya koymuşlardır. Mesela Almanya'da cinsel ilişki yaşı ondört olarak tayin edilmiş ama evlenme yaşı değişiktir. İslam da yukarıda belirttiğimiz şartlar dışında bir yaş haddi getirmemiş olduğundan ırz düşmanı sübyancılar dokuz yaşındaki kızları evlenebilir diye propogandasını yapıp iğfal etmekte, evlilik dışı cinsel ilişki, çok eşli evlilik ve ve dost hayatı yaşamayı körüklemekte, kendilerini "çapkın" zanneden bazı zıpırlara da taciz va tecavüz cesareti verip genel ve kişisel hayatı bozmakta, sokaklar dolaşılamaz hal alıp ahlaksızlık artmaktadır. Buraya kadar kaba taslak anlattığımız evlilik Kur'an anlatısına göra 28/27. ayette anlatılan "cinsel içerikli, karı-koca hukukuna tâbi evliliktir, birlikteliktir" Nisa Suresi 3. ayette(Nisa-127siz düşünülemez) "ikişer, üçer, dörder evlenin" denilen birliktelik ise cinsel içerikli karı-koca hukukuna değil de "iş hukukuna" tâbi olan evlilik, birlikteliktir. Deniliyor ki "yönetime vereceğiniz zekât yerine o zekâtınızın karşılayacağı kadar, yani iki, üç, dört..., bu yetimlerden işyerlerinizde işe alın: a)-evlerinizde, dadı, madı, lala her ne isim verirseniz verin ama maharetlerine/yeteneklerine uygun, veya maharet/beceri kazanacakları(mehir) bir iş verin (Dikkat edin evdekiler, birer hizmet erbabıdır, birer "meri-eme" yani "meryem"dirler; hizmetçi değil, hizmetlilerdir, birer işçidirler); b)-iş yerilerinizde işlerinizi büyüterek (fabrika kurarak) yetimleri(erkek veya kadın, küçük veya büyük) sokaklarda ahlaksızların eline bırakmayıp ikişer, üçer, dörder ..... alın ve onlara maharetlerine/becerilerine(mehir) (veya maharet kazanacakları) uygun bir iş verin. İşte bu son "evliliğe" uygulanacak hukuk da "Talak ayeti" hükümleridir. Yukarıda Sayın HanifTürk'ün yazısında belirttiğ Bakara 232. ayet de bu "iş hukukuna ait boşanma(iş fesih) hükümleri" taşımakta olup "evlilik veya boşanma hukukuyla" ilgili değildir. Sayın HanifTürk'ün yazısı, daha tam olgunlaştıramadığım kişisel düşüncelerimi açıklamama sebep oldu. Teşekkür.ederim. daha sonra bir iki satır daha açıklamak istiyorum. Saygılarımla. Galip Yetkin. Konu galipyetkin tarafından (1. February 2021 Saat 01:28 PM ) değiştirilmiştir. |
4. March 2015, 07:58 PM | #40 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2013
Mesajlar: 641
Tesekkür: 77
125 Mesajina 170 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 22 |
Evet 17 yasinda bir kiz cocugu bir evi idare edebilir aileye ceki duzen verebilir.
Cocugu oluncada anne kiz bebekler ile beraber oynar... Süreler ile ilgili farkli yorumlara ihtiyac var cunku bu sekilde 6 yasindakilere evlilik izni veren zihniyetin devami niteliginde fikirler olusuyor. 17 yasinda evlilik bir realite olabilir ancak olgunluk cok farkli. Evlilik icin OLGUNLUK sartini ileri surenler 17 yas olgunluktur bir kiz icin diyorsa realite ve mantik yanlisligi icindedirler... |
Bookmarks |
Etiketler |
suresi, talâk |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|