Gelelim "ayin konaklamasi"na. Aslinda aya ait evrelerin dolunaydan ine ine sifir görüntüye varmasidir anilan
konaklama. Arapca metindeki fiil
inmek anlamindaki "نزل"dir (Ya Sîn 39):
Ve ay. Eski bir hurma dali gibi olana kadar
inen evreler ölceriz ona
kaddernâhu menâzil - قدرناه منازل.
Dikkat. Yükselen degil inen evreler. Kamerî ay "yükselen hilal"le baslar. Örnegin
ramazân hilali dedikleri odur. Allah onu demiyor;
inen hilal* diyor yani dolunaydan sonraki.
Allah ne diyorsa o. Tamam? Simdi Bakara 185'te Allah ne diyor, ne demiyor?
Diyor ki: O
dolunaya tanik olanlariniz onu oruclasin - fe men sehide minkum us
SeHRe fel yesumhu (شهر)...
Demiyor: O
hilale tanik olanlariniz onu oruclasin - fe men sehide minkum ul
hilale fel yesumhu (هلال)...
Peki, biz
neden Allah'in
dedigini yapmiyoruz; oruca baslamak icin neden dolunaya tanik olmuyoruz?
neden Allah'in demedigini yapiyoruz; neden hilale tanik olmaya yelteniyoruz?
Ramazân hilali dedikleri tirnak ucu kadarcik bir seydir; batan günesin kizilliginda silinip gider; ufukta bir kac dakikacik eglenir ve bativerir.
Onu hic kimse göremez. O yüzden, komik mi ciddi mi, girtlak girtlaga tartisir müslümanlar. Farsîler "Biz gördük!" der, "Oruca basliycaz!" Vahhabîler: "Biz görmedik; baslamiycaz!"
Neden Allah'in dedigini yapmiyoruz? Oruca baslamak icin neden Allah'in "Tanik olun!" dedigi dolunaya tanik olmak istemiyoruz.
Yüzyillarca bu aci-gülünc hali kim reva görür İslama?
Sevgi ile,
Hasan Akcay
_____________________________________
*
http://www.google.com.tr/imgres?imgu...%3Disch&itbs=1
Bu linkteki sayfanin ortasinda hareketli bir resim var. Görülen, asagidan bakildiginda ayin
ramazân hilali misali
büyüyen evreleridir; yukardan bakildiginda ise MENÂZIL denen
inen evreleri.