Selamun aleyküm, Değerli Mustafabey Kardeşim,
"Ve lâ tucâdilû ehlel kitâbi illâ billetî hiye ahsenu illellezîne zalemû minhum ve kûlû âmennâ billezî unzile ileynâ ve unzile ileykum ve ilâhunâ ve ilâhukum vâhıdun ve nahnu lehu muslimûne"
âyetinde geçen "muslimûne" sözcüğünün türetildiği kök harfler; “berâet/uzak tutma; korkudan, kuşkudan, beladan, huzursuzluktan, mutsuzluktan, kavgadan savaştan, ağrıdan, sızıdan, maddî ve manevî sıkıntılardan, zayıflıktan çürüklükten, tüm olumsuzluklardan uzak olma” ( Lisânu'l-Arab; c. 4, s. 660.) anlamındaki " س ل م/s-l-m" dir. Bu kök harfler islam,sâlim, selâm, teslim vb sözcüklerinin de köküdür.
Âyette geçen müslimune sözcüğü bu kökten if‘âl kalıbında türetilmiş mastar bir sözcük olup isim ve mastar olarak kullanılabilen " الإسلام/islâm", sözcüğünün çoğul olan ismi failidir yani islamlaştıranlardır.
Sözcüğün islâm kalıbını Türkçeye , “sağlamlaştırma” [dertten, tasadan, korkudan, mutsuzluktan, kavgadan, savaştan ve benzeri şeylerden uzaklaştırma], "müslimune" yi de sağlamlaştıranlar olarak çevirebiliriz. Dinimizin adı da; İslâm dini; “insanları sağlamlaştıran din” [dert, tasa, savaş, zayıflık, manevî hastalık, mutsuzluk ve benzeri şeylerden uzaklaştırıp sağlama, güvenceye alan ilkeler] olur.
Galip Kardeşimizin kullandığı mealde geçen "müslimune"," islamlaştıranlar" olarak doğru çevrilmiştir. Aslında islamlaştıran sözcüğünü de tam olarak "sağlamlaştıranlar" Türkçeye çevirmek gerekir.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
|