Sayın han.
Dostum aşağıya sizden alıntı yapıyorum:
Alıntı:
Siz ise müteşabih kabul edilen ayetlerle ilgili(özl. huruf-u mukattaa) eleştirisine odaklanmışsınız. Yine bunların üzerine ben de "zaten müteşabih dediğimiz bilinemezler....
|
Bir de şu ayeti yazayım:
Alıntı:
Hicr 1: Elif. Lam. Ra. Bunlar Kitab'ın ve APAÇIK BİR KUR'AN'IN AYETLERİDİR.
|
Şimdi:
1- Beyinlari ermeyen. kafaları çalışmayan ve anlayışları kıt bazı adamlar, Kitabın hiç bir yerinde geçmemesine ve Hicr-1. ayette açıkça burada yazılanların yani "Elif", "Lam", "Ra" ifadelerinin "kitabın ve apaçık bir kur'an'ın ayetleri olduğu ifade edilmesine rağmen, bu ayetlere "hurufu mukattaa" demişler, bizler de bunu sanki ayetmiş gibi kapmış ve kitabın ayetlerini ortadan kaldırmışız; yani Hicr-1 ayetini: Elif. Lam. Ra. Bunlar "hurufu mukattaa"dır demişiz ve kitabı kendi işlevsiz beynimizle yeniden yazmışız.
Bu ifadeler başlı başına bir anlamı ifade ediyor veya birkaç ayetin sonuçlarından elde edilen yeni bir sonucu ifade etmek için kullanılıyor olamazlar mı?
2- Sayın han.
Bir de şu "müteşabih" nedir?.... "Teşabehe" nedir?...... "Muhkem" olan yani tahkim edilmiş/güçlendirilmiş olan nedir?
Bazıları "muhkem"i hüküm taşıyan diye çeviriyor. Kitap hem bir bütün olararak hem de ayetler olarak kendi ifadesiyle "öğüt"tür. Hüküm taşımayan öğüt olur mu? Ayetlerin bazısını hüküm taşıyan bazısını da bilinmezler olarak nitelemek hatadır. Allah bilinmezleri öğüt diye yaşanması gereken kitabına yazar mı?
Ne dersiniz?
Saygılarımla.
Galip Yetkin