hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > GELENEK DİNİ > Mezhepler ve Tarikatlar

 
 
Seçenekler Stil
Alt 4. January 2011, 10:41 PM   #8
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!
ve Aleykümes-Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhu
Kur'an'da geçen "veli,evliya" kelimeleri dost anlamında değildir.
En büyük oyun kelimelerin tahrif edilmesiyle yapılmaktadır.
"Veli" kelimesi bizim Türkçeye de geçmiş bir kelimedir. Reşid olmadan önce baba ya da annelerimiz okulda bizim "veli" mizdiler.
Bütün ayetlerdeki ifade bu manada olsa Evliyaullah İfadesinde haşa ALLAH c.c ın velayet ihtiyacı duyduğu birileri olması gerekli olur.Zira Ayeti kerimede


أَلَا إِنَّ أَوْلِيَاءَ اللَّهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Yûnus / 62
Elâ inne evliyâa(A)llâhi lâ ḣavfun ‘aleyhim velâ hum yahzenûn(e)

Bilin, haberdar olun ki şüphe yok Allah dostlarına ne korku vardır, ne de mahzun olur onlar. *




Zümer suresi âyet 3:” Ela Lillahid diynül halis Velleziynettehazu min dunihi evliya' ma na'budühüm illâ liyükarribuna ilellahi zülfa innAllahe yahkümü beynehüm fiyma hüm fiyhi yahtelifun innAllahe la yehdiy men huve kazibün keffar;”

Gözünüzü açıp kendinize gelin! Halis din/arı-duru tertemiz din sadece ve sadece Allah’ındır. O’ndan astları Velîler/Yakınlar kabullenmek suretiyle, “Biz onlara yalnız bizi Allah’a yaklaştırmaları için kulluk ediyoruz” diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.”

Yunus suresi âyet 18:” Ve ya'büdune min dunillahi ma la yadurruhüm ve la yenfeuhüm ve yekulune haülai şüfeauna indAllah kul etünebbiunAllahe bima la ya'lemü fiys Semavati ve la fiyl Ard subhaneHU ve tealâ amma yüşrikûn;”

“Allah’ın astından (yaratılmışlardan) kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: “Bunlar bizim Allah katındaki şefâatçılarımızdır.” De onlara: “Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?” Şanı yücedir O’nun, ortak koştuklarından münezzehtir O.”


Kaf suresi âyet 16:” Ve lekad halaknel İnsane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrebu ileyhi min hablil veriyd;”

Ve hiç kuşkusuz, insanı biz yarattık ve benliğinin ona telkin ettiği şeyi biz biliriz. Biz, ona şah damarından daha yakınız.”

Zümer suresi âyet 44:” Kul Lillahiş şefaatü cemiy’a leHU Mülküs Semavati vel Ard sümme ileyHİ turceun;”

De ki: “Şefâat tümden Allah’ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O’nundur. Sonunda O’na döndürüleceksiniz.”

Müddessir suresi âyet 11:” Zerniy ve men halaktu vehıyda;”


Benimle, yarattığım kişiyi başbaşa bırak.”

Hadid suresi âyet 4:” Huvelleziy halekasSemavati vel'Arda fiy sitteti eyyamin sümmesteva 'alel'Arş ya'lemu ma yelicu fiyl’Ardı ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu minesSemai ve ma ya'rucu fiyha ve Huve me'akum eyne ma küntüm vAllahu bima ta'melune Basıyr;”


Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a egemenlik kuran, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O’dur. Nerede olursanız olun, O, sizinle birliktedir. Ve Allah, yaptıklarınızı görendir.”


Âyetlerde de görülüyor ki Allah, insana şahdamarından daha yakındır, her yerde ve her an bizimle beraberdir. Ve şefâat tümden ve sadece Allah’a aittir. Ve Allah ile kul arasına Peygamber bile girememektedir.
Peygamber a.s Rasulullah olarak yani ALLAH ın elçisi olarak belirtilir.Elçi ise aracıdır.Aracının mahiyeti noktasında tapınmak ,kulluk yada ibadet etmek gibi meseleler olmadan aracının kabulu ayetlerle zaten sabittir.

Allah’ın kulundan mesafeli olduğunu iddia etmek de Kur’ân’a aykırıdır. Her Müslümanın bu ilahi beyanları, dikkate alması gerekir. Ki şirk bataklığına düşmesin, imanını kirletmesin.
Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah;
ALLAH kulundan mesafeli değildir.Lakin Kul ALLAH a mesafelidir.ALLAH gibi göremez.ALLAH ın kuluna ulaşması için vesileye yada aracıya ihtiyacı yoktur.Lakin Kulun ALLAH a ulaşması için vesileye yada aracıya ihtiyacı olabilir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُوا فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû-ttekû(A)llâhe vebteġû ileyhi-lvesîlete vecâhidû fî sebîlihi le’allekum tuflihûn(e)
Mâide 35

Ey inananlar, çekinin Allah'tan ve onu vesileyle arayın ve savaşın onun yolunda da muradına erenlerden olun.


En’âm suresi âyet 153’te: “Ve enne haza sıratıy müstekıymen fettebiuhu ve la tettebius sübüle feteferraka biküm an sebiylih zâliküm vassaküm bihi lealleküm tettekun;”

“Ve bu benim dosdoğru yolumdur: Ona uyun; ve başka yollara uymayın ki, sizi Allah yolundan ayırmasınlar.” Size, bunu buyurmuştur. Belki takvâlı olursunuz.”

Diye tüm insanlığa seslenmekte. Bazı insanlar da Allah’a yaklaştırmaları için, bu yolda kendilerine torpil yapacak kişiler arayıp bulmaya ya da icat etmeye çalışmaktadır.
Buna gerek var mıdır?
Torpil izahatı pek doğru olmamış sanırım.Zira burdaki olay onların ALLAHA yakın olduğu düşünülüp onlar için ALLAH a dua etmeleridirki.Buna ister şefaat deyin isterseniz himmet deyin,
Tevbe 99
Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir.


Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah;
Hucurat 10’da:” İnnemel mu'minune ıhvetün feaslihu beyne ehaveyküm vettekullahe lealleküm turhamun;”

Mü’minler kardeştirler. Öyleyse, iki kardeşiniz arasında barışı sağlayın ve Allah’tan sakının. Belki size merhamet edilir.”

Diye seslenmesine rağmen, iman kardeşliği dışında tarikat kardeşliği kurulmaya, müslümanlar binbir parçaya bölünmeye çalışılmaktadır.
Buna gerek var mıdır?
Bunu bölücülük olarak algılamak hanif kardeşliğinde bölücülük yaptığı manasına gelir.Halbuki biz cemaatleri gerçek manasında topluluk olarak kabul ederiz.Cemaatler ise tevbe süresi 100 deki gibi ensarlar muhacirler gibi algılanır.


Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah;

A’raf suresi âyet 70:” Kalu eci'tena lina'budAllahe vahdeHu ve nezere ma kâne ya'büdü abaüna fe'tina bima teıdüna in künte mines sadikıyn;”

Dediler ki: “Yalnız Allah’a kulluk etmemiz, babalarımızın taptıklarını bırakmamız için mi bize geldin? Eğer doğru sözlülerden isen, haydi bize tehdit ettiği şeyi getir.!”

Zümer suresi âyet 45:” Ve iza zükirAllahu vahdehüşmeezzet kulubülleziyne la yu'minune bil ahireti, ve iza zükirelleziyne min dunihi izahüm yestebşirun;

Ve Allah, tek olarak anıldığında, öteki dünyaya inanmayanların kalpleri kasılır; ama Allah’ın astlarından olan kimseler anıldığında, bakarsın yüzleri gülüverir.”

Diye buyurduğu halde; nahnu,inna gibi Allah’ın azamet ve Kibriyalık ifadesi olan “biz” ifadesini : Allah ne yaparsa bu Velileri ile birlikte yapmakta bunun için “biz” ifadesini kullanmıştır diyerek Allah’a ait olan sıfatları, tasarrufları “velilere” vermekteler.
Buna gerek var mıdır?

ALLAH c.c sünnetullah gereği işlerini vesileler aracılığı ile yapar.Bu doğrudur.Bazen bir kafir bazen bir veli bazen bir hayvan bazen bir bitki Rabbimin Alemlere müdahelesinde vesile olur.Rabbimin direk Şahsını gören oldumu?Yada yokdan varedilen bir şeyi insan gözüyle gören.
Bir tohum aracılığıyla yapr.Bunu her mümin zaten bilir.
Lakin ALLAH a ait olan sıfatların velilere verildiği iddiasını kim yapmış bilmiyorum.Bununla ilgili kaynak rica ediyorum.

Velî ve “Evliyâ” sözcüklerinin anlamında saptırmalar varsa bu sorulara verilen cevap evet olur. Bu saptırmalara bakalım.

Velî: Gizli bilgiler ile donanmış, zaman ve mekan bağlarının dışında kalan, Allah tarafından özel himaye gören kimse.

Evliyâ: Olağanüstü yeteneklerle donatılmış, keramet sahibi kimse.

"Velî”’nin çoğulu “Evliyâ”’dır. Yani Evliyâ demek Velî’ler demektir.

Evliyâ sözcüğü çoğul anlamını yitirip, tarikat ve tasavvuf çevrelerinde özel bir tekil anlam kazanmıştır.

Zümer suresi âyet 45:” Ve iza zükirAllahu vahdehüşmeezzet kulubülleziyne la yu'minune bil ahireti, ve iza zükirelleziyne min dunihi izahüm yestebşirun;

Ve Allah, tek olarak anıldığında, öteki dünyaya inanmayanların kalpleri kasılır; ama Allah’ın astlarından olan kimseler anıldığında, bakarsın yüzleri gülüverir.”

Değerli Kardeşlerim!

Evliyâ tabirinin içine Üçler, Yediler, Kırklar, Abdal, Aktap, Evtad, Nükeba ve Nüceba denilen kimseler de girer.

Genel kabul olarak da her tarikatın şeyhi, her cemaatin ileri geleni Evliyâ’dır, Velîyyüllah’tır. Bunlar ya Gavs’tır ya Kutup’tur. Yine bunlar ya Üçler’dendir ya Yediler’dendir ya da Kırklar’dandır.

Kutup: Değirmenin, çevresinde döndüğü eksen demektir. Zamanının bütün oluşları onun çevresinde dönüp durduğu için zamanın ruhsal seyyidi ve yöneticisi olan zata bu ad verilmiştir.

Kutuplar iki tanedir. Biri görünen alemi yönetir, biri gayb alemini. Kutup ölünce, yerine Abdallardan en kamili geçer.

Abdallara gelince: “Abdal” kelimesi, bedel sözünden alınmıştır. Bunlardan biri ölünce onun yerine öteki geçtiği için bu adla anılmışlardır. Bunlar, peygamberin yerine iş gördükleri için de bu adı almış olabilirler. Allah, insanlara musallat olabilecek belaları, fesatları bu abdallar yüzünden yok eder.

Evtad’a gelince: Bu kelime direk, dayanak anlamındaki veted sözcüğünün çoğuludur. Bunlar, yeryüzünün dayanıklı olmasını sağlayan ruhsal kişilerdir. Kur’ân’da dağların evtad olduğunu söyleyen âyet bu kişilere dikkat çekmektedir.

Nukeba, nakîb (temsilci, belirleyici) sözcüğünün çoğuludur. Nukeba, toplumların kozmik temsilcileridir. Bunların her biri gezegenlerin birinin dünya üzerindeki etkilerini kontrol eder. Bunlar İblis’i de tanırlar ve onun etkilerini de kontrol ederler.


Efrad’a gelince: Bu kelime ferd kelimesinin çoğuludur. Efrad, melekler aleminden bazılarının temsilcisi olarak iş görür.

Nüceba’nın sayısı 70, Abdalların 40, Ahyarın 7, Evtad’ın 4’tür. Gavs ise bir tektir.

Nukaba’nın yaşadığı yer Mağrip, nüceba’nınki Mısır, Abdallarınki, şam, Gavs’ınki Mekke,

Kutup’unki Yemen’dir. Ahyar ise yeryüzünü durmadan dolaşır.

Halkın Ka’be’yi tavaf ettiği gibi Kutup da sürekli biçimde Allah’ı tavaf eder. Hep Allah’ın çevresindedir, orada döner durur.

Kutup, azledilmez, makamından ayrılmaz. Ancak ölünce yeri boşalır.
(İbn-i Abidin; Resâil, 2/264-281)

Değerli Kardeşlerim!

Gördüğünüz gibi Lâtlar, Menâtlar, Uzzâlar, Hubeller artık isim değiştirmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından olan “Menâkib-ül-Ârifin” kitabının ikinci cildi sayfa 214’e ve Arif Pamuk’un “Rasülüllah’ın mübarek dilinden Surelerin faziletleri” adlı kitabının 8, 9. sayfalarında yazılanları buraya aktarmaya elim varmıyor. Merak eden kendisi bakabilir ve işlerin nereye kadar vardırıldığını görebilir.
Bu ifadenizi yakıştıramadım.Kalp ve niyet okuyuculuk yapıyorsunuz.
Hangi ehli tasavvuf Uleması Şeyhine tapmıştır,secde etmiştir,kulluk etmiştir yada ibadet etmiştir.Yada böyle olduğunu iddia etmiştir.
Bununda kaynağını rica ediyorum

Bu sapık ve saçma inançlar Peygamber Efendimiz ve sahabe döneminde Müslümanlar arasında kesinlikle yoktu. Hiç görülmedi ve de duyulmadı.
Bu sapık dediğiniz düşüncenin kaynaklarını biz hadis rivayetleri ile Alimin yüzüne bakmak ibadettir ebu davut v.s bir çok hadis rivayetiyle pekiştirmiştik halbuki siz şahsınızın zannına göre ALLAH Rasulu s.a.v döneminden iddialarda bulunuyorsunuz.
Tasavvuf ve tarikat dinlerinin temel inançlarından biri olan “velîlik” inancı, yeni Eflatunculuğun, Maniheizm, Şamanizm, Budizm, Hırıstiyanlık, Yahudilik, Paganizm, Zerdüştlük dinlerinin kırıntılarıyla oluşturulmuştur.

Bu sapıklığın temelinin Yahudilere ve Hırıstiyanlara uzanışı bizzat Kur’ân tarafından söyleniyor.

Maide suresi âyet 18:” Ve kaletil yehudü vennesara nahnü ebnaullahi ve ehıbbauHu, kul felime yüazzibüküm bi zünubiküm bel entüm beşerün mimmen haleka, yağfiru limen yeşaü ve yüazzibü men yeşa' ve Lillahi mülküs Semavati vel Ardı ve ma beynehüma ve ileyhil mesıyr;”

Yahudiler ve Hırıstiyanlar dediler ki, “Biz Allah’ın oğulları ve Sevgilileri’yiz.” De ki: “O halde niçin size günahlarınız yüzünden azap ediliyor?” Hayır, siz de O’nun yarattıklarından birer insansınız. Dilediğini affeder O, dilediğini azap eder. Hem göklerin hem yerin hem de bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah’ındır. Dönüş de O’nadır.”
Hiç bir ehli tasavvuf kendini ALLAHın sevgili kulu olduğunu iddia etmez.Diğer mümin krdeşlerini kendinden üstün tutma ilkesine sahip olan bir düşünceyi bu şekilde itham etmenizi yadırgadım doğrusu
Bakara 111:” Ve kalu len yedhulel cennete illâ men kâne huden ev nesara tilke emaniyyühüm kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn;”

“ Yahudi yahut Hırıstiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek.” dediler. Bu, onların hayalleri, kuruntularıdır. De ki onlara: “ Eğer doğru iseniz hadi getirin kanıtınızı.”

Bakara 94, 95:” Kul in kânet lekümüddarul’ahıretü indAllahi halisaten min duninNasi fetemennevülmevte in küntüm sadikıyn;”

“Ve len yetemennevhu ebeden bima kaddemet eydiyhim vAllahu Aliymun bizzalimiyn;”

De ki: “Allah katındaki ahiret yurdu diğer insanların değil de sadece sizin ise, eğer doğru sözlü iseniz, hadi isteyin ölümü!

“Ellerinin önden gönderdiği şeyler yüzünden ölümü hiçbir zaman istemeyeceklerdir. Allah, zalimleri çok iyi bilmektedir.”


Cuma 6:”Kul ya eyyuhelleziyne hadu in ze'amtum enneküm evliyau lillahi min duninnasi fetemennevulmevte in küntüm sadikıyn;”

“De ki: “Ey Yahudiler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin (Evliyâüllah) Allah’ın yakınları olduğuna inanıyor ve bunda gerçekten samimi iseniz, hadi ölümü isteyin!”

Yüce Rabbimizin Kur’ân’daki, bunları teşhirindeki mesajı iyi alalım. Aksi halde biz şeytânın evliyâsı, şeytân da bizim velîmiz oluverir.

Değerli Kardeşlerim!

Tarihsel kayıtlar bu inançların Müslümanlar arasına Muaviye ve onun yakın dostu , Yahudi casusu Ka’b el Ahbar tarafından sokulduğu açıklanmaktadır.

Konu ile ilgili teferruatlar Suyutî’nin Tahzir-ül Havas Min Ekazib-il Kussas adlı eserinde mevcuttur.

Bu konular ile ilgili yeterince uyarıcı eserler yazılmıştır. Bunlarla mücadele edilmiştir.
(İbn-i Teymiye; el Furkan, Elbânî; ez-Zaifa, M. Ebu Reyye; Mecelle ve Advâ, Suyutî; Tahzîr, İbn-i Cevzî; Telbis-ül İblis. )

Ama ne yazık ki yavuz hırsız ev sahibini bastırmıştır. Bu mücahitlere binbir kara çalınmıştır.
Tıpkı bu gün de bu konular ile ilgili yazanlara yapıldığı gibi.
Size tarihsel bir kayıt verelim
Fasil : FEZAİL BÖLÜMÜ
Konu : Sahabelerden Bazılarının Faziletleri - Muaviye (ra)
Ravi : Abdurrahman İbnu Ebi Umeyre
Hadis : Resulullah`ın Muaviye için şöyle dua ettiğini rivayet etmektedir: "Allahım, onu hidayet edici ve hidayeti bulmuş kıl ve onunla (insanlara) hidayet ver"
Kutubu sitte HadisNo : 4480

ALLAH Rasulu s.a.v Efendimizin vahy katipliği yaptırdığı bir kimsenin yalancı olduğunu düşünsenize bu iddia ne kadar komikdirki.ALLAH Rasulu s.a.v kurda kuzuyu teslim etmiş

Değerli Kardeşlerim!


Velî ve Evliyâ sözcüklerinin kavramsal anlamları İslâm dışı inanç ve kültürlerden Müslümanlara empoze edilmiş, İslâm’ın yozlaştırılması amacına yönelik girişimlerdir.
Veli yada evliya sözcüğünü tanımlanması sözlük kavramı farklı olmak sebebiyle herkes tarafından farklı izah edilebilir.Önemli olan Ayetlerle bütünlüğü noktasında ele almakdır.Şimdi evliyanın mana olarak nasıl izah edildiğini aşlşğıda vereceğim meallerde dikkat ediniz.
Velî sözcüğü, velâ kökünden türemiş sıfatı müşebbehe kipinde bir sözcüktür. Mastarı velâyet’dir.

Anlamı, “arada bir şey bulunmadan bitişiklik, yan-yana olma ve yaklaşma, yakın olma” demektir ve “arkadaşlık, yer, niyet, zaman, din ve nisbette, yardımda tam bir yakınlık” anlamı verilmektedir.

Velâyet” sözcüğü, mastar haliyle Kur’ân’da iki yerde geçmektedir.

Enfal 72:” İnneleziyne amenu ve haceru ve cahedu bi emvalihim ve enfüsihim fiy sebiylillâhi velleziyne avev ve nesaru ülaike ba'duhüm evliyaü ba'd velleziyne amenu ve lem yühaciru ma leküm min velayetihim min şey'in hatta yühaciru* ve inistensaruküm fiyd diyni fealeykümün nasru illâ alâ kavmin beyneküm ve beynehüm miysak* vAllahu bi ma ta'melune Basıyr;”

Bu ayeti Kerimenin mealinde Abdülbaki Gölpınarlı altını çizmiş olduğum evliya kelimesini velileridir olarak, Ali Bulaç Meali velisi ,Ahmet Varol Meali velileridir ,
Ahmet Tekin dostlarıdır ,Diyanet İşleri Meali(Eski) dostudur,Diyanet İşleri Meali(Yeni) velileridir,Diyanet Vakfı Meali dostlarıdır, Edip Yüksel Meali dostudur, Elmalılı Hamdi Yazır dostlarıdırlar , Elmalılı Meali (Orjinal) velileridirle, Hayrat Neşriyat Meali velileri (varisleridirler), Ömer Nasuhi Bilmen velileridir, Muhammed Esed dostu ve hamilidirler, Suat Yıldırım velileridir, Süleyman Ateş Meali velisi dostu (koruyucusudur), Şaban Piriş Meali velisidir, Ümit Şimşek Meali velisidirler,Yaşar Nuri Öztürk dostlarıdırlar bu kadar meal içerisinde yukarıda iddia edildiği üzere bitişiklik yanyana olma gibi hiç bir mana verilmemiş o halde bu kadar meallerin hepsi yozlaştırıcıdır.Yaşar nuri de içlerinde olmak üzere.
Lütfen iddialarınızın tutarlılık tarafı bulunsun.


“Kuşkusuz inanan ve hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanlar ve barındırıp yardım edenler, evet işte bunlar birbirlerine yakın olanlardır. İnanan ve hicret etmeyenlere gelince, hicret edene kadar, onlara YAKINLIK söz konusu değildir. Ve din uğrunda yardım isterlerse, aranızda antlaşma bulunan bir halk zararına olmaksızın, onlara yardım etmeniz gerekir. Ve Allah yaptıklarınızı çok iyi görür.”
Bu mealin kimin olduğunu yazabilirmisiniz.Zira kaç tane mealde hiç böyle yakınlık olarak mana verilmiş bir ibareye rastlamadım.
Kehf 44:” Hünalikel Velayetü Lillahil Hakk Huve hayrun sevaben ve hayrun ukba;”


“Orada YAKINLIK ancak Hakk olan Allah’a aittir. Ödüllendirme bakımından en iyi ve kovuşturma yönünden de en iyi olan O’dur.”

Velâyet sözcüğü, “ve” harfinin kesresiyle “vilâyet” olarak da okunur.
Normalde anlam değişmemesine rağmen zaman içerisinde vilâyet sözcüğü, kök anlamından uzaklaşmadan “toplumsal yakınlık” anlamında “emirlik, sultanlık anlamında da kullanılmıştır.

Velâyet” sözcüğü, öz anlamı ekseninde zaman içerisinde kişilerin ve toplumların birbiriyle olan ilişkilerinde kavramlaşmıştır. Kavram olarak da, “ Reşîd bir şahsın, şahsi ve mali işlerini gözetip yürütme hususunda kasır (eksikli, becerisi, yeteneği olmayan) olan bir şahsın yerini tutmasıdır.” demek olmuştur.

Velâyet” mastarından müştak/türemiş “velî” sözcüğünün anlamı ise, “yakın olan, yakın duran” demektir.

Velî” sözcüğü ve bu sözcüğün çoğulu olan “evliyâ” sözcüğü Kur’ân’da hep sözcük anlamında kullanılır.


Orijinal İslâm Dininde “Velî ve “Evliyâ” diye bir kavram kesinlikle yoktur.

Velî ve “Evliyâ” kavramları İslâm’ın zuhurundan yüzyıllar sonra yabancı güçlerin ve kültürlerin etkisiyle Müslümanların bünyesine sokulmuştur.

Velî” sözcüğü Kur’ân’da hem Allah için hem de kullar için kullanılmıştır. “Velî” sözcüğü aynı zamanda Esmâ-i Hüsnâ’dan birisidir.

Velî” sözcüğü Kur’ân’da :
nasîr = yardımcı,
Mürşid=aydınlatan, yol gösteren,
şefi’=şefâat eden,
vâk=koruyucu,
Hamîd= öven, yücelten
sıfatları ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, bağışlayıp merhamet eder, zarardan alıkoyup yarara yaklaştırır nitelemeleriyle birlikte yer alır.

Velîliğin, yakınlığın bu niteliklerle yakın ilişkisi vardır.
Bunlar velînin, yakın olanın belirgin nitelikleridir.
Bu yakınlıklar nicel bir yakınlık değil nitel bir yakınlıktır.
Buna göre “Velî/Yakın Biri” denildiğinde: “Yardım eden, yol gösteren, aracılık yapan, aydınlatan ve koruyan birisi” anlaşılmalıdır.
Bu zannı bir iddiadır zira meallerin tamamında bu şekilde bir ibare yoktur.Veli genel olarak dost olarak kabul edilmiştir.

Bakara 107:” Elem ta'lem ennAllahe leHu mülküsSemavati vel Ard ve ma leküm min dunillahi min veliyyin ve la nasıyr;”


Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah’ındır. Sizin için Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kişi vardır ne de bir yardımcı.

Bakara 120:” Ve len terda ankelyehudü ve lennesara hatta tettebia milletehüm* kul inne hüdAllahi hüvel hüda* ve leinitteba'te ehvaehüm ba'delleziy caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min veliyyin ve la nasıyr;”

Öz milletlerine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar. De ki: “ Allah’ın kılavuzluğu erdirici kılavuzluğun ta kendisidir.” İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir Yakın Kimsen olur ne de bir yardımcın.”
Nisa suresi âyet 45:” VAllahu a’lemü bi a'daiküm ve kefa billahi Veliyyen ve kefa billahi nasıyra;”


Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Yakın kişi olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter.”
Nisa 123:” Leyse bi emaniyyiküm ve la emaniyyi ehlil Kitab men ya'mel suen yücze bihi ve la yecid lehu min dunillahi veliyyen ve la nesıyra;”


İş ne sizin kuruntularınızladır ne de Ehlikitab’ın kuruntularıyla. için Kötülük yapan onunla cezalandırılır. Ve böyle biri, kendisi için Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kimse bulacaklardır ne de bir yardımcı.”

Nisa 173:” Feemmelleziyne amenu ve amilus salihati fe yüveffiyhim ücurehüm ve yeziydühüm min fadliHi, ve emmelleziynestenkefu vestekberu feyü’azzibühüm azaben eliymen, ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyen ve la nesıyra;

Bunun ardından da inanıp barışa yönelik işler yapanların ödüllerini tam verecek ve lütfundan onlara fazlalıklar da bağışlayacaktır. Kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara gelince, onlara korkunç bir azapla azap edecektir. Böyleleri, kendileri Allah’ın astından ne bir Yakın Kimse bulur ne de bir yardımcı.”

En’âm 51: “Ve enzir bihilleziyne yehafune en yuhşeru ila Rabbihim leyse lehüm min dunihî veliyyün ve la şefiy’un leallehüm yettekun;”


Rablerinin huzurunda haşr edileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O’nun astlarından ne bir Yakın Kimseleri vardır ne de şefâatçıları.”

En’âm suresi âyet 70:” Ve zerilleziynettehazu diynehüm leiben ve lehven ve ğarrethümül hayatüd dünya ve zekkir bihi en tübsele nefsün bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyün ve la şefiy'un, ve in ta'dil külle adlin la yü'haz minha ülaikelleziyne übsilu bima kesebu lehüm şerabün min hamiymin ve azabün eliymün bima kânu yekfürun;”

Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur’ân ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah’ın astlarından ne bir Yakın Kimsesi kalır ne de şefâatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.”

Ra’d suresi âyet 37:” Ve kezâlike enzelnahu hukmen arabiyya ve leinitteba'te ehvaehüm ba'de ma caeke minel ılmi, ma leke minAllahi min Veliyyin ve la Vak;”


İşte biz o Kur’ân’ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah’tan sana bir Yakın Kimse ve bir koruyucu yoktur.”

Kehf suresi âyet 17:” Ve teraşşemse iza taleat tezaveru an Kehfihim zatel yemiyni ve iza ğarebet takriduhüm zateş şimali ve hüm fiy fecvetin minh zâlike min ayatillah men yehdillahu fehüvel mühted ve men yudlil felen tecide lehu veliyyen mürşida;


Güneşi görüyorsun: doğduğu vakit mağaralarından sağ tarafa kayar, battığı vakit ise onları sol tarafa doğru makaslayıp geçer. Böylece onlar mağaranın geniş boşluğu içindedirler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah’ın kılavuzluk ettiği doğruyu bulmuştur. Şaşırttığına gelince, sen ona yol gösteren bir Yakın Kimseyi asla bulamazsın.”

Kehf 26:” Kulillahu a'lemu bima lebisu leHu ğaybüs semavati vel Ard ebsır bihi ve esmı' ma lehüm min duniHi min veliyyin, ve la yüşrikü fiy hükmiHi ehada;

Şura suresi âyet 28,” Ve Huvelleziy yünezzilül ğayse min ba'di ma kanetu ve yenşuru rahmeteHu, ve Huvel Veliyyül Hamiyd;”

O, onlar (ümit kestikten sonra yağmuru, rahmeti indiren ve rahmetini yayandır. O, Yakındır. Öven yüceltendir.”

Şura 46:” Ve ma kâne lehüm min evliyae yensurunehüm min dunillah ve men yudlilillahu fema lehu min sebiyl;”

Onların Allah’dan başka kendilerine yardım edecek yakınları da yoktur. Allah kimi saptırırsa, onun için artık bir yol yoktur.”

En’âm 14:” Kul eğayrAllahi ettehızü veliyyen Fatıris Semavati vel Ardı ve Huve yut'ımu ve la yut'am kul inniy ümirtü en ekûne evvele men esleme ve la tekûnenne minel müşrikiyn;”

” De ki: “Semavat ve Arz’ın Fatırı olan ve O besleyip-doyuran, kendisi beslenmeyen Allah’dan ğayrını mı Yakın edineyim?” “Ben İslam olanların ilki olmakla emrolundum”, de ve sakın müşriklerden olma.”

A’raf suresi âyet 196:” İnne Veliyyiyellahulleziy nezzelel Kitabe, ve Huve yetevelles salihıyn;”

Muhakkak ki benim Yakınım, O Kitab’ı indiren Allah’dır!.. Ve O, salihleri Yakın edinir .”

Yusuf 101:” Rabbi kad ateyteniy minel mülki ve allemteniy min te'viylil ehadiys FatıresSemavati vel Ardı ente veliyyiy fiyd dünya vel ahireti, teveffeniy müslimen ve elhıkniy bissalihıyn;”

Rabbim! Gerçekten sen bana Mülk’den verdin ve bana hadiselerin te’vilinden öğrettin.Semavat ve Arz’ın Fatırı! Dünya’da ve Ahiret’te Sen’sin Yakınım Müslim olarak beni vefat ettir ve beni salihlere kat!”.


Yine “velâ” kökünden, “velâyet” mastarından türemiş olan “ Vâlî” sözcüğünün anlamı da “Velî” sözcüğünün anlamıyla aynıdır. Allah için de kullanılmıştır.

Ra’d suresi âyet 11:” LeHu muakkıbatün min beyni yedeyhi ve min halfihı yahfezunehu min emrillah innAllahe la yuğayyiru ma bi kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfüsihim ve iza eradAllahu bi kavmin suen fela meradde leh ve ma lehüm min dunihi min val;


Her kişi için, önünde ve arkasında, Allah’ın emriyle onu koruyan izleyiciler vardır. Gerçekte, bir halk, kendindekileri değiştirmedikçe, Allah hiçbir şeyi değiştirmez. Ve Allah, bir halka kötülük dileyince, o zaman, onun geri çevrilmesi söz konusu değildir. Onlar için, O’nun astlarından bir Yakın olan da yoktur. ”

Değerli Kardeşlerim!

Veli, Evliya,velayet sözcükleriyle bağlantılı olan ve Kur’an’da sıkça kullanılan “Mevlâ” sözcüğü de aynı kökten ve aynı anlamdan gelmektedir.
Mevlâ sözcüğü hem Fâil hem de Mef’ûl anlamında kullanılır.

Fâil anlamında kullanıldığında “Velî” sıfatı gibi, “yakın olan, yardım eden, koruyan yol gösteren” anlamındadır.
Yakın olan Kuranda mukarrebun olarak izah edilir genel olarak aşşağıda örneği olduğu gibi ki sayıları çok fazladır.Yardım eden ise ensardır ki tevbe süresi 100.ayette geçer.Ayrıca ALi imran süresi 52. ayeti kerimesinde havariler biz ALLAHın yardımcısıyız derlerken nhnu ensarullah derler.
إِذْ قَالَتِ الْمَلَائِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللَّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِنْهُ اسْمُهُ الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَجِيهًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ

İż kâleti-lmelâ-iketu yâ meryemu inna(A)llâhe yubeşşiruki bikelimetin minhu-smuhu-lmesîhu ‘îsâ-bnu meryeme vecîhen fî-ddunyâ vel-âḣirati vemine-lmukarrabîn(e)

Hani melekler, ya Meryem, gerçekten de Allah seni, kendisinin bir kelimesiyle müjdelemektedir adı da Meryemoğlu Mesih İsa'dır onun ve o, dünyada da kadri yüce bir erdir, ahirette de ve yakınlardandır o.
*



Mef’ûl anlamında ise “yardım olunan, yakın olunan, korunan” anlamındadır.

İslâm Hukukunda Fâil anlamında köle âzâd eden köle sahibine “mevlâ” dendiği gibi, Mef’ûl anlamıyla köleye de “mevlâ” denilir.

İslâm aleminin bir çok yerinde, saygı için, bazı büyüklere, bilginlere “mevlânâ = mevlâmız” denilmektedir.

Kur’ân dikkate alındığında bu doğru bir şey değildir.

Bu sıfatın Allah’tan başkası için kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Doğrusunu Allah bilir.

Bakara suresi âyet 286:”… va'fü anna, vağfir lena, verhamna, ente mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn;

” Affeyle bizleri ,Mağfiret et bizleri, rahmet buyur bizlere. Sen Mevlamızsın;( yakın olanımızsın- yardım edenimizsin-yol gösterenimizsin- koruyanımızsın) o halde kafirlere karşı bize zafer ihsan et.

Âl-i Imran suresi âyet 150:” Belillahu mevlaküm ve Huve hayrun nasıriyn;”
Hayır! Sizin mevlanız (yakın olanınız/yardım edeniniz/koruyanınız/yol göstereniniz) Allah’tır O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.”

En’am suresi âyet 62:” Sümme ruddu ilAllahi mevlahümül Hakk ela leHul hukmü ve Huve esreul hasibiyn”

Sonra onlar gerçek Mevlaları (yakın olanları/yardım edenleri/koruyanları/yol gösterenleri olan Allah’a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O’nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O’dur.”

Hac 13:” Yed'u lemen darruhu akrebü min nef'ıh lebi'selmevla ve lebi'sel aşiyr;”
O, zarar vermesi fayda vermesinden daha yakın olana dua eder/yönelir. O ne kötü bir Mevla(yakın olan/yardım eden/koruyan/yol gösteren) ve ne kötü bir arkadaşdir.

Hacc 78:” Ve cahidu fillahi hakka cihadiHi, Huvectebaküm ve ma ceale aleyküm fiyd diyni min harec millete ebiyküm İbrahiym Huve semmakümül müslimiyne min kablü ve fiy hazâ liyekûner Rasûlü şehiyden aleyküm ve tekûnu şühedae alenNas feekıymusSalate ve atüz Zekate va'tesımu billah Huve Mevlaküm fenı'mel Mevla ve nı'men Nesıyr;

Allah uğrunda ona yaraşır bir gayretle cihad edin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim’in dinini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap’ta da “müslümanlar” diye adlandırdı ki, rasül sizin üzerinizde bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde salatı ikame edin, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O’dur sizin Mevlâ’nız.( Size yakın olanınız- yardım edeniniz-yol göstereniniz- koruyanınız). Ne güzel Mevlâ’dır (Size yakın olandır- yardım edendir-yol gösterendir- koruyandır) O, ne güzel Nasîr’dir O.

Tevbe 51:” Kul len yusıybena illâ ma ketebAllahu lena* Huve mevlana ve alellahi fel yetevekkelil mu'minun;”
De ki: “Allah’ın bizim için yazdığından başkası, asla bize isabet etmeyecektir. O’dur bizim Mevla’mız.(yakın olanımız- yardım edenimiz-yol gösterenimiz- koruyanımız) Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler

Enfal suresi âyet 40:” Ve in tevellev fa'lemu ennAllahe Mevlaküm nı'mel Mevla ve nı'men Nesıyr;”

Eğer yüz çevirirlerse bilin ki, Allah sizin Mevlânız’dır. (Size yakın olanınızdır- yardım edeninizdir-yol göstereninizdir- koruyanınızdır) Ne güzel Mevlâ’dır(Size yakın olandır- yardım edendir-yol gösterendir- koruyandır) O, ne güzel Nasîr’dir O.”

Yunus 30:”Hünalike teblu küllü nefsin ma eslefet ve ruddu ilellahi MevlahumülHakkı ve dalle anhüm ma kânu yefterun;

Orada her nefs, önceden ne gönderdi ise onu dener. Onlar Hakk Mevlaları ((yakın olanları- yardım edenleri- yol gösterenleri-koruyanları) olan Allah’a döndürülmüş ve uydurmakta oldukları kendilerinden kaybolup gitmiştir.”

Meryem 5:” Ve inniy hıftül mevaliye min veraiy ve kânetimraetiy akıren feheb liy min ledünke Veliyya;”

Ben arkamdan gelecek Mevâlimden (Yakınlarımdan -yardım ettiklerimden - yol gösterdiklerimden - koruduklarımdan) korkuyorum. Karımsa kısır. O halde katından bir velî (yakın olan- yardımcı olan-yol gösteren-koruyan)bağışla!”

(Mevâlî, Mevla sözcüğünün çoğuludur. Bu âyette de çoğul olarak yer almıştır. Mef’ûl anlamla kullanılmıştır.)



Muhammed suresi âyet 11:” Zâike bi ennAllahe Mevlelleziyne amenu ve ennel kafiriyne la Mevla lehüm;”

Bu böyledir, çünkü Allah, iman edenlerin Mevlâ’sıdır (Yakın olanıdır-yardım edenidir- yol gösterenidir-koruyanıdır). Küfre sapanların Mevlâ’sı (yakın olanı- yardım edeni- yol göstereni-koruyanı) yoktur.”

Tahrim suresi âyet 2:” Kad feradAllahu leküm tahıllete eymaniküm vAllahu mevlaküm ve Huvel'AliymulHakiym;”

Allah size, yeminlerinizi çözmeyi farz kılmıştır. Ve Allah sizin Mevlâ’nızdır (Yakın olanınızdır-yardım edeninizdir-yol göstereninizdir-koruyanınızdır). Alim’dir O, Hakîm’dir O.”

Tahrim 4: “İn tetuba ilellahi fekad sağat kulubüküma ve in tezahera 'aleyhi feinnAllahe Huve Mevlahu ve Cibriylu ve salihul mu’miniyn velMelaiketü ba'de zâlike zahiyr;”

Eğer ikiniz, Allah’a tevbe ederseniz, gerçekten kalbleriniz meyletmiş/sapmış bulunuyor. Eğer O’nun aleyhine birbirinize arka/destek olursanız, muhakkak ki Allah, O’nun mevlası’dır, (Yakın olanıdır-yardım edenidir- yol gösterenidir-koruyanıdır )Cibriyl de, mü’minlerin salihi de. Ve ondan sonra melaike de zahiyrdir.


Duhan suresi âyet 41:” Yevme la yuğniy mevlen an mevlen şey’en ve la hüm yünsarun;”
Mevla’nın (Yakın olanın-yardım edenin- yol gösterenin-koruyanın mevla’dan (Yakın olandan-yardım edenden- yol gösterenden-koruyandan) bir şey savamadığının günüdür .Onlar yardım da olunmazlar.

Bize en yakın durumda olan Allah’tır.

Bakara suresi âyet 257:” Allahu Veliyyülleziyne amenu yuhricühüm minez zulümati ilenNur velleziyne keferu evliyaühümüt tağutu yuhricunehüm minen Nuri ilez zulümat ülaike ashabün nar hüm fiyha halidun;”

Allah, iman sahiplerinin Velîsidir/Yakın Kimsesidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların Yakın Kimseleri tâğûttur ki, kendilerini nurdan karanlığa çıkarır. Bunlar cehennem halkıdır. Orada sürekli kalacaklar onlar.”

Âl-i Imran suresi âyet 68:” İnne evlenNasi bi İbrahîyme lelleziynettebeuhu ve hazen Nebîyyu velleziyne amenu vAllahu Veliyyül mu’miniyn;

Şu bir gerçek ki, insanların İbrahim’e en yakın olanları, elbette ona uyanlar, bu peygamber, bir de iman sahipleridir. Allah mü’minlerin velîsidir (yakın olanı-yardım edeni- yol göstereni-koruyanıdır).”

Nisa suresi âyet 139:” Elleziyne yettehızunel kafiriyne evliyae min dunil mu’miniyn eyebteğune ındehümül ızzete feinnel ızzete Lillahi cemiy’a;


Öyle kişiler ki onlar, müminleri bırakıp küfre sapanları Yakın Birisi kabul ediyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah’ındır.”

Maide 55,:” İnnema Veliyyükümullahu ve RasûluHu velleziyne amenülleziyne yukıymunes Salate ve yü'tunez Zekate ve hüm rakiun;”

Maide 56:”Ve men yetevelellahe ve RasûleHu velleziyne amenu feinne hızbAllahi hümül ğalibun;”

Sizin velîniz(size Yakın olan) Allah’tır, O’nun rasülüdür bir de rüku eder bir halde salatı ikame edip zekâtı vererek iman edenlerdir.”

“Allah’ı, O’nun rasülünü ve iman edenleri kendine Yakın kabul edenler bilsinler ki, galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır.”


Enam 127:” Lehüm DarusSelâmi ınde Rabbihim ve Huve Veliyyühüm bi ma kânu ya'melun;”


Rableri katındaki huzur ve esenlik yurdu onlarındır. İşler oldukları ameller yüzünden, O, onların Velî’si/Yakını oluvermiştir.”

Furkan 18:” Kalu subhaneke ma kâne yenbeğıy lena en nettehıze min dunike min evliyae ve lâkin metta'tehüm ve abaehüm hatta nesüzZikr ve kânu kavmen bura;”


Dediler ki: “Tespih ederiz seni, seni bırakıp da senin astlarından evliya/ Yakınlar kabul etmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, Zikir’i unuttular ve helake giden bir topluluk oldular.””

Secde 4:” Allahulleziy halekas Semavati vel Arda ve ma beynehüma fiy sitteti eyyamin sümmesteva alel Arş ma leküm min duniHi min veliyyin ve la şefiy' efela tetezekkerun;


Allah’tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O’nun astlarından size ne bir veli/Yakın vardır ne de bir şefâatçi. Hala düşünüp ibret almayacak mısınız?”

Fussılet suresi âyet 30:” İnnelleziyne kalu RabbunAllahu sümmestekamu tetenezzelü aleyhimül Melaiketü ella tehafu ve la tahzenu ve ebşiru bil cennetilletiy küntüm tuadun;”

Şu bir gerçek ki, “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler sürekli iner de şöyle der: “Korkmayın, üzülmeyin. Size vaat edilen cennetle sevinin.”

Fussilet 31:”Nahnu evliyaüküm fiyl hayatid dünya ve fiyl ahireti, ve leküm fiyha ma teştehiy enfüsüküm ve leküm fiyha ma teddeun;”

Biz sizin, dünya hayatında da âhirette de Evliyanızız /Yakınlarınızız. Cennette sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada sizin için istediğiniz her şey var.


Fussilet32: “Nüzülen min Ğafurin Rahıym;”

Gafûr ve Rahîm Allah’tan bir ikram olarak...”

Fussilet 33:“Ve men ahsenü kavlen mimmen dea ilellahi ve amile salihan ve kale inneniy minel müslimiyn;”

Allah’a çağırıp/yakarıp barışa yönelik iş yapan ve “ben müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır

Fussilet 34:“Ve la testevil hasenetü ve les seyyietü, idfa' Billetiy hiye ahsenü feizelleziy beyneke ve beynehu adavetün keennehu veliyyün hamiym;”

Güzellikle çirkinlik/iyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel tavırla sav. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir Veli/Yakın oluvermiştir.”


Şura suresi âyet 9:” Emittehazu min duniHi evliya' fAllahu Huvel Veliyyü ve Huve yuhyil mevta ve Huve alâ külli şey'in Kadiyr;”

Yoksa O’nun astlarından bir takım Evliya/Yakın Kimseler mi kabulleniyorlar? Ama Allah, O’dur velî (Yakın olan). O, ölüleri diriltir ve O, her şeye gücü yetendir.”

Şura suresi âyet 31:” :” Ve ma entüm bi mu'ciziyne fiyl Ard ve ma leküm min dunillahi min Veliyyin ve la Nasıyr;

Siz yeryüzünde aciz bırakıcılar değilsiniz. Sizin, Allah’ın astlarından birVeliniz/Yakınınız da yoktur, yardımcınız da.”



Casiye suresi âyet 19:” İnnehüm len yuğnu anke minAllahi şey'a ve innez zalimiyne ba'duhüm evliyau ba'd vAllahu Veliyyül müttekıyn;

Kuşkun olmasın ki onlar, Allah karşısında sana hiçbir yarar sağlayamazlar. Zalimler birbirlerinin Evliyalarıdırlar/Yakınlarıdırlar, Allah ise Takvaya sarılanların Velîsidir/Yakınıdır.”

Allah Rasülü de mü’minlere en yakın olandır.

Ahzap 6:” Ennebîyyü evla bil mu’miniyne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül’ erhami ba'duhüm evla bi ba'dın fiy Kitabillahi minel mu’miniyne vel mühaciriyne illâ en tefalu ila evliyaiküm ma'rufa kâne zâlike fiyl Kitabi mesturea;”


O peygamber, müminlere kendilerinden daha yakındır. Onun eşleri de müminlerin anneleridir. Anne tarafından akraba olanlar da Allah’ın Kitab’ında birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakınlarınız için örfe uygun bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap’ta satırlara geçirilmiştir.”

Değerli Kardeşlerim!

Tüm bu ayetleri okuduktan sonra da Veli,Evliya,Mevla sözcüklerine burada belirtilenlerin aksine inananlara ise ne diyeyim. Rabbım hidayet nasip eylesin.

Ne yazık ki,böyle olan kardeşlerime dua etmekten ve Alemlerin Rabbı olan Yüce Allah’ın Aşağıda belirttiğim ayetlerini ağır ağır, düşüne düşüne okumalarını önermekten başka yapabileceğim hiçbir şey yok.


Al-i İmran101: Ve keyfe tekfürune ve entüm tütla aleyküm ayatullahi ve fiyküm RasûluHu, ve men ya'tesım billahi fekad hüdiye ila sıratın müstekıym;”

Allah ayetleri üzerinize okunurken ve içinizde de O’nun Rasûlü varken nasıl kafir olursunuz? Kim Allah’a ı’tısam ederse /sımsıkı bağlanırsa gerçekten sırat-ı müstakım’e hidayet olunmuştur o.”

Al-i İmran 102: “Ya eyyühelleziyne amenüttekullahe hakka tükatiHi ve la temutünne illâ ve entüm müslimun;”

Ey iman edenler! Allah’dan hakkıyla ittika edin ve ancak müslimler olarak ölün .“


Ankebut suresi âyet 41:” Meselülleziynet tehazu min dunillahi evliyae kemeselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel buyuti lebeytül ankebut lev kânu ya'lemun;”

“Allah’ın astlarından/ mahlukatta.yaratılmışlardan kendilerine evliyâ/ Yakın Kimseler kabullenenlerin durumu, kendisine bir ev yapan örümceğin durumuna benzer. Evlerin en dayanaksızı, kuşkusuz örümceğin evidir. Keşke bilseler!”


Kusursuz olan Allah’tır.
En doğrusunu Allah bilir.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah’a emanet olunuz.

Genel olarak yukarda yaptığım açıklamaların dışında şunu izah edeyimki.
İnsanın mana olarak ne algıladığı önemlidir.
Yani bir kişi evliyayı velinin çoğulu değilde ALLAH dostu olarak algılayıp o şekilde izahat etmesi şirk değildir.
Buna belki lehçe farklılığı olarak bakmak gereklidir.
Zira mana verenlerle sizin manalarınız arasındada tutarsızlıklar vardır.Bu durumda sizin doğru bildiğiniz yada başkalarının doğru bildiğinden çok insanın nasıl algılayıp inandığıdır.
Zaten sorunda ordan kaynaklanıyor.
Siz veliliği velayet olarak algıladığınız için karşı çıkıyorsunuz.başkası ise dost olarak algıladığı için öyle kabul ediyor.
Kelimelerin tekel meallerinden çok şahıslar tarafından kabulunu ele alırsak o zaman tearuzlar azalır.

Konu ebu Maruf tarafından (5. January 2011 Saat 12:43 PM ) değiştirilmiştir.
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

Bookmarks

Etiketler
demektir, himmeti, şeyhlerin

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:22 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam