![]() |
|
|
|
|
#1 | |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 825
Tesekkür: 0
166 Mesajina 234 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Alıntı:
Bu mealde maviyle vurguladigim ifadenin Arapca metindeki karsiligi, it-tâbi'iyne gayri ûlil IRBEti min er-ricâl. Dikkat ederseniz Arapca metinde kadina kelimesi yok. Onu Allah söylememis. Allah yalnizca inanan kadinlarin ihtiyacsiz erkek tâbileri demis. Ama meali yapan zat Allah'in bu sözüne razi olmamis, "Allah ihtiyacsiz erkek tâbiler" diyor ama "kadina ihtiyac duymayan erkek tâbiler" demek istiyor diye Allah'in hükmünü degistirmis. Neden bu, Allah'in sözünü agzindan kapmalar, Allah'in söylemedigini söyledi demeler ve Allah'a iftira ede ede hüküm uydurmalar? Cünkü o anilanlar eger kadina ihtiyac duyan erkek tâbiler olur da kadinin her yerine bakarlarsa is fuhusa kadar varir. Yani Ayetteki "ziynetler"e kadinin vücudu deyip minareyi caldilar bi kere; minareye kilif uydurmak zorundalar. O erkekler örnegin igdis edilirse kadinlarin her yerine bakabilirlermis. Allah bunu caiz kiliyormus. Inanan kadinlara sordum: Siz kadina ihtiyac duymayan erkek tâbinizin her yerinize bakmasina izin verir misiniz? Cevap: Hayir! Cünkü önemli olan onun bana hangi gözle baktigi degil, benim ona hangi gözle baktigimdir. Bu kadar. Tesettür bid'atcilarinin kilifi caldiklari minareye uymuyor. Siz ne dersiniz; inanan kadinlarin bu akil ve ahlak dolu itirazini fuhus tellallari duyar mi ya da dinlemiyene davul zurna az mi? Sevgi ile, Hasan Akcay Konu Hasan Akçay tarafından (25. April 2012 Saat 08:05 AM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
#2 |
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 825
Tesekkür: 0
166 Mesajina 234 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Söylendigine göre genc Muhammed, is kadini Hatice'nin "ihtiyacsiz erkek tâbisi"ydi. Onun deve kervaniyla kis ve ilk bahar yolculuklari yapar (Kureys 2), haram aylarda kurulan Mekke panayirinda kârina satilmak üzere uzak diyarlardan mal getirirdi.
Severdi Hatice'yi. Diyelim ki o diyarlardan birinde cok albenili bir kolye gördü. "Bu, Hatice'nin hosuna gider," diye düsündü; satin aldi ve Mekke'ye döndügünde Hatice'ye hediye etti. Genc Muhammed is kadini Hatice'nin "it-tâbi'iyne gayri ûlil ırbeti min er-ricâl"i yani "ihtiyacsiz erkek tâbi"si idi ya hangi seye ihtiyac duymuyordu; Hatice'nin vücuduna mi ya da o kolyeye mi? O kolyeye ihtiyac duysaydi onu hediye etmez kendisine alikordu. Hatice'nin vücuduna ihtiyac duymaz biri olsaydi onunla evlenmezdi. Evlenmedi mi? Is kadini Hatice'nin ihtiyacsiz baska erkek tâbileri de vardi her halde. Genc Muhammed o kolyeyi onlarla ortaklasa almis ta olabilir. Hatice'nin ihtiyacsiz erkek tâbilerine nesini acip göstermesi caizdir? Beline kadar uzanan o kolyesini elbisesinin üzerine takarak göstermesi mi ya da vücudunu göstermesi mi? Örnegin gögüs catalini, memelerini...? Bu kadar acik ve nettir. Tesettür bid'atini Nûr 31'e yamamak icin iddia ederler ki inanan kadin ihtiyacsiz erkek tâbisine gögüs catalini, memelerini, her yerini acabilir. Nûr 31'de Allah bunu caiz kiliyormus. A'râf 28: Uygunsuz (fâhise) isler yaparlar ve "Biz atalarimizi böyle yapar bulduk; bize bu, Allah'in buyrugu!" derler. De ki "Allah uygunsuz is buyurmaz." innallâhe lâ ye’muru bil fahsâ. Sevgi ile, Hasan Akçay Konu Hasan Akçay tarafından (26. April 2012 Saat 07:47 AM ) değiştirilmiştir. |
|
|
|
![]() |
| Bookmarks |
| Etiketler |
| nur, suresi |
|
|